S [son güncelleme 15 Mart 2016]

S (kıs) [survival rate] ® Yaşama oranı. 

sacculus [sacculus] Balıkların kulak kapsülünde, utrikulus ve lagena arasında yer alan, genelde en büyük iç kulak odacığıdır. Bu odacıkta sagitta adı verilen, genellikle en büyük otolit yer almaktadır. ® Sagitta.

saç göze  [hair cell] Mekanik algılayıcı kılları olan göze (hücre). Titreşim ve basınç kılların sinir hücrelerine elektrik sinyali göndermelerine neden olur. Kılların bir yönde eğilmesi elektrik boşalmasına neden olurken aksi yöne eğilme verilen elektrik uyarısının azalmasına neden olur. Saç göze bu şekilde uyarı yönünü belirler. Saç gözeleri içkulakta ve balıkların yanal çizgisinde bulunur.

saç hücre [hair cell] ® Saç göze.

Saçakyüzgeçliler [Crossopterygii, lobe-finned fish] Sarcopterygii sınıfı altında yer alan akciğerli balıklar (Dipnoi), kolakant (Coelacanth) ile dörtayak (Tetrapod) canlıları kapsar. Kemikli balıklar olup karasal omurgalıların ataları olarak kabul edilmektedirler. Türlerinin hemen hepsi taşlaşmıştır (fosildir). Devon çağından bu yana yaşayanları vardır. Bilinen en yaygın örneği Latimeria chalumnae’dir. Yüzgeçleri yuvarlak ve çifttir. Sınıflandırmaları kesin değildir. Nisan 2006’da gazetelerde de yer alan ve yeni bulunan Tiktaalik roseae‘de bu grupta yer almaktadır.

saçılma [scattering] Gelen ya da giden enerji, parçacık ses ve benzerindeki değişme.

saf kültür (aksenik kültür) [axenic culture] Laboratuvarda, kontrollü ortamda çoğunlukla tek gözeli canlıların (örneğin bir fitoplankton türünün) saf kültürü. 

safra [ballast] 1- Gemilerin su hattına kadar batırılması ve dengesinin sağlanması için dip kısma (sintineye) konan ağırlık.

safra [weight] 2- ® Kurşun yaka.

safra [weight] 3- Oltaya takılan kurşun.

safra [weight] 4- Yelkenlilerin altına konulan kama şeklinde olup sabit ya da katlanabilir salma.

safra kesesi [gall bladder] ® Öd kesesi.

safra sarnıcı [ballast tank] Sintinede safra suyunun alındığı sarnıçlar.

sağa devirli pervane [right hand propeller] Kıçtan başa doğru bakıldığında sancağa (sağa) doğru dönen pervane. Tek pervaneli teknelerde pervane hep sancağa (sağa), çift pervanelilerde ise sancaktaki yine sancağa (sağa), iskeledeki iskele yönüne (sola) döner.

sağanak [shower] Yere düşen katı ya da sıvı haldeki yağış. 

sağım [stripping, hand stripping] ® Sağmak.  

sagitta [arrow] 1- Ok anlamındadır. Kıllıçenelilerden olup yüzey-suda (pelajik kesimde) ve açıkta yaşayan, hızlı yüzebilen çok küçük boylu etçil (yırtıcı) hayvan. Örnek; Sagitta setosa.

sagitta [sagitta] 2- Balıkların kulak kapsüllerinde yer alan 3 çift (toplam altı) otolitten biridir. Sazangiller (Cyprinidae) ve Yayınbalığıgiller (Siluridae) hariç en büyük otolittir. Sacculus içinde bulunur. Yaş tayinleri ve eski kalıntılar ile mide muhtevasında balık türü tayininde kullanılmaktadır.

sağlay [validation] Bir değer, bulgu ya da ölçümün doğru olup olmadığının kontrolü. Örnek; yaş tayinlerinde yorumlanan halkaların belirlenen yıllara ait olup olmadığının doğrulanması.

sağlıklı stok [healthy stock] Üretim düzeyi yaşam-alanıyla uyumlu olup değişiklikler çerçevesinde hayatta kalması devam eden stok.

sağma [strip, stripping, hand stripping] ® Sağmak. 

sağmak [strip, stripping, hand stripping] Yetiştiricilik amacıyla ve yapay döl almak için olgunlaşmış (kızgın) balığın karnının hafifçe sıvazlanmasıyla yumurta ve atmığın boşaltılması. 

saha araştırması [field research] Balıkların doğal ortamlarında incelenmesi.

saha çalışması [field work] Balıkların doğal yaşam alanlarında avlanması ya da örneklenmesi.

sahanlık [shelf] Kıta sahanlığını kısaca belirtmede kullanılan ad.

sahanlık alanı [shelf area] Denizde 0-200 m derinlik kesimi. ® Kıta sahanlığı.

sahanlık faunası [shelf fauna] Kıta sahanlığında (0-200 metrelerde) yaşayan hayvansal organizmaların bütünü.  

sahanlık resifi [shelf reef] Kıta sahanlığı üzerinde oluşan resif. 

sahanlık sınırı [shelf break] Kıta sahanlığı ve kıta yamacının birleştiği yer. Genellikle 200 m civarındaki derinlik.

sahil çizgisi [coast line] Deniz sakinken suyun kara ile birleştiği hat.

sahil güvenlik botu [fishery protection vessel] Balık avı ve aracını (ağ) kontrol eden ve ulusal düzenlemenin uygulanmasını sağlayan devriye botu, teknesi.

sahil hattı uzunluğu [length of shoreline] Sahil konturunun uzunluğu. 

sahte halka [false annulus] ® Yalancı halka.

sahte taban [false bottom] ® Yalancı taban.

sahte yumurta [false egg] ® Yalancı yumurta.

sakatlık [deformity, malformation] Balık vücudunun ya da gövdesinin her hangi bir nedenle (doğuştan ya da sonradan) normal şeklinin bozulması, biçimsizleşmesidir. Kamburluk, kuyruğun tam gelişmiş olmaması vb.

sakin Ekvator kuşağı [doldrum] Kuzey yarımkürede kuzeydoğulu, güney yarımkürede güneydoğulu (İngilizcede trade winds - ticaret rüzgarları, Türkçede Fransızca’dan aktarma olup alize adıyla anılan) hafif rüzgârların estiği, sakin Ekvator kuşağı.

sakkulus [sacculus] ® Sacculus.

saklanan [ammodytes].

saks organı [organ of sachs] Vücudun arka kısmındaki elektrik organı. Örnek; Electrophorus. 

sal balıkçılığı [raft fishing] Açık suda orkinosların birikmesi için oluşturulan gölgelik (sal) kullanılarak avlanması.

sal kültürü [raft culture] Sallara bağlanmış halatların suya file bağlanarak ya da halat olarak bırakılması şeklinde yapılan midye (besiciliği) yetiştiriciliği.

salamura balık [salted fish] Tuzlu suda koruma ve saklanmaya alınmış balık.

Salaria basilisca (horozbina) [zebra blenny] Tabansal (demersal) olup 2-15 metrelerde rastlanır. Boyu TL=18 cm olabilir. Deniz çayırları arasında bulunur. Birkaç dişinin yumurtasını erkek bekler. Yumurtaları yapışkan ve tabansaldır.

Salaria pavo (ibiklihorozbina balığı) [peacock blenny] Tabansaldır (demersaldır). Acı ve tatlı-suya girer. Boyu TL=13 cm olabilir. Balıkçılığı kişisel tüketim düzeyindedir. Sığ suda kayalıklar ve deniz çayırları arasında bulunur. Yumurtaları yapışkan ve tabansaldır.

saldırganlık [aggression] 1- Kendi bölgesini, yavrusunu korumak için başkasına zarar vermek ya da zarar vermeye yönelmek. Yırtıcı (predator) davranışı saldırganlık değildir.

saldırganlık [aggressivity] 2- Saldırı ve çatışmaya hazır ya da eğilimli olmak.

salgı [secretion] Göze (hücre) ya da bezin dışına atılan madde, sıvı.

salgın [epidemic] Popülasyon içerisinde hızla yayılan hastalık.

salgın hastalık [epidemic] Genellikle aynı anda toplumdaki bireylerin çoğunda görülen, geniş dağılımlı yaygın ortak hastalık. 

salgın yumurtlama [epidemic spawning] Bir popülasyonun yumurta ve atmığı aynı anda suya bırakmasıdır. Bu yolla döllenme şansı artırılmakta olup genellikle yumuşakçalardan yassısolungaçlılarda (Lamellibranchiata) görülmektedir.

salinite [salinity] Tuzluluk. Deniz suyunun 1 kg’ında çözünmüş halde bulunan iyonların gram cinsinden ağırlığıdır.

salinometre [salinometer] Elektrik iletkenliğini kullanarak suların tuzluluğunu ölçmede kullanılan alet. ® Tuzluluk ölçer.  

salıverme [release] Avdan sonra balığın suya geri bırakılmasıdır ve çoğunlukla sportif balıkçılıkta en az zarar vermek şeklinde uygulanır. 

salıverme uyarıcısı [releasing stimulus] Balığın yumurta bırakmasına yol açan uyarıcı. 

salıvermek [backing down] Koruma altında olup (deniz memelisi, deniz kaplumbağası vb gibi) kazaen avlanan canlıları denize salmak (serbest) bırakmak.

salma [drop keel] Salma omurga’da denmektedir. Teknelerin altına dengeleyici olarak konulan ek.

salmastra [?] 1- Makine ve boru bağlantı yerlerinde sızdırmazlığı sağlamak için lifli malzemeden yapılmış urgan conta.

salmastra [gasket] 2- Halat tellerinden saç örgüsü şeklinde örülmüş halat.

Salmo labrax (deniz alası, denizalası balığı, alabalık) [Black Sea salmon] Karadeniz alabalığı Salmo trutta labrax bilimsel adıyla da tanınmaktadır. Doğu Karadeniz’de yukarı-göçer (anadrom) balık olup Çıldır gölünde de bulunur. Boyu TL=110 cm olabilir. Deniz, acı-su ve tatlı-suda yaşar. Nisan-Mayıs aylarında ırmak ve derelere girer.

Salmo salar (som balığı) [Atlantic salmon] Karadeniz’de yetiştiriciliğinin denendiği ancak başarısız olan ve o yıllardan sonra dilimize somon adıyla da giren Atlas Okyanusu’nda yaşayan Alabalıkgil bir türdür. Boyu TL=150 cm ve ağırlığı 47 kg kadar olabilir. Bilinen en yaşlı birey 13 yıllıktır. Taban-yüzücü (bentopelajik) ve yukarı-göçerdir (anadromdur). Deniz, acı-su ve tatlı-suya girer. Ticari balıkçılığı ve yetiş-tiriciliği çok önemlidir. Genç bireyler tatlı-suda 1-6 yıl kaldıktan sonra denize göçerler. Denizde 1-4 yıl geçirirler. Eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşanlar doğdukları tatlı-suda yumurtladıktan sonra yeniden denize dönerler. Ancak bunların büyük çoğunluğu yumurtlama sonrasında ölür. Tatlı-sudaki büyüme yavaştır. Denizde hızlı büyürler.

Salmo trutta abanticus (göl alabalığı) [?] Abant gölünde ilk kez 1954’te tanımlanmış olup küçük boylu, en çok 58 cm’ye ulaşan bir Alabalıkgildir. Yeni bir tür olduğundan şüphe edenler vardır. 

Salmo trutta caspius (?) [sea trout] Yazında Salmo caspius bilimsel adı da kullanılmaktadır. Hazar Denizi kökenli olup Aras nehrinde yaşadığı belirtilmektedir. Avrupa kaynakları bunun yeni bir tür olmadığını ileri sürmektedir. ® Salmo trutta trutta.

Salmo trutta macrostigma (büyük lekeli alabalık, dağ alabalığı) [?] Sapanca, Uludağ yöresinde yaşayan alabalık türüdür. En çok TL=60 cm olabilir. Taban-yüzücü (bentopelajik) olup yukarı-göçerdir (anadromdur).

Salmo trutta trutta (deniz alası, denizalası balığı) [sea trout] Yüzücü (pelajik) yukarı-göçerdir (anadromdur). Tatlı ve acı-suda bulunur. Boyu TL=150-155 cm civarında olabilir. Ağırlığı 50 kg kadar olup 38 yıl yaşayabilir. Ticari balıkçılığı ve yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlk 1-5 yılı tatlı-suda ve 6 ay ile 5 yılını tuzlu-suda geçirir. 3-4 yılda eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşır. Her dişi yaklaşık 10 bin yumurta üretir. Tatlı-suda normalde birden çok kez yumurta bırakır. Soyu tehlikedeki türler listesinde az tehlikede sınıfında yer alır.

Salmonidae (Alabalıkgiller) [salmon and trout] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Teleostei arasınıfı, Protacanthopterygii üsttakımı, Salmoniformes takımı, Alabalıkgiller (Salmonidae) ailesi 3 alt aileye [Coregoninae (3 cinste 77 tür); Thymallinae (1 cinste 12 tür); Salmoninae (6 cinste 101 tür)] ayrılır. Yaygın bilinen gruplar som balıkları ile alabalıklardır. Akdeniz sular sisteminde tek türü yaşar. Yumuşak ışınlı balık ailesidir. Gövde iğ gibidir. Ağız büyük, alt çene yaşlı erkeklerde bazen kıvrımlıdır. Çenelerde dişler vardır. Sırt yüzgeci tek ve kısadır. Yağ yüzgeci bulunur. Kuyruk hafif çataldır. Pullar küçük, kaygan ve çok sayıdadır. Sırt esmer-yeşil, karın ise beyazımsıdır. Gövdede çok sayıda koyu ve kırmızı renkli noktacıklar vardır. Çoğunluğu 55-90 cm olmak üzere boyları 110 cm’ye kadar ulaşır. Alabalıkgiller tatlı-suda yumurtlar ancak yaşamlarının büyük bir kısmını denizde geçirirler (yukarı-göçer –anadromous- balıklardır). Yırtıcıdırlar, küçük kabuklular, böcekler ve küçük balıklarla beslenirler. Birkaç yüz kilometre göç edebilirler. Erkekler 2, dişiler 3 yaşından sonra yumurtlamak için tatlı-sulara girerler, nehir ve ırmak boyunca akıntıya karşı tırmanarak yumurtlayacakları kesime ulaşırlar. Yumurtlama oksijence zengin soğuk suda  (5-10ºC) çakıllı tabanda olur. Gençler denizel yaşama geçmeden önce 1-5 yıl tatlı-suda kalırlar. İlk eşeysel olgunluk 3 yaşında olur.

salpa [salema] ® Sarpa salpa.

salpalar [Thaliacea] Gömlekliler (Urochordata) altkabilesinin bir sınıfıdır. Pyrosomida, Salpida ve Doliolida olmak üzere üç takımı kapsar. Deniz hayvanları olup bütün yaşamlarını su kolonunda askıda geçirirler. Koloni oluşturan Pyrosomida 1 m boya ulaşabilir. Diğerleri tek yaşar. Salpların hepsi suyu filtreleyek beslenir. Vücutları fıçı şeklindedir.

salyafora [?] 1- Gemiyi bağlamak için kıyıya halat vermek üzere güverteye zik-zaklı yayılan ince halat (el incesi). 

salyafora [hauling enough chain] 2- Gemi zincirini ırgata vurmak ya da ayırmak için zincirlikten gerektiği kadar zincir çıkarmak.

salyangoz [snail] Sarmal kabuklu karındanbacaklı yumuşakça.

salyangozlar [Gastropoda, snails] ® Karındanbacaklılar.

sanal popülasyon [virtual population] Yararlanılan (kullanılmakta olan) stok. Belirli bir anda (zamanda) yaşayan ve ileride avlanacak balıkların sayısı.

sanal popülasyon analizi [virtual population analysis] ® Sanal popülasyon çözümlemesi.

sanal popülasyon çözümlemesi [virtual population analysis (VPA)] Geçmiş stok büyüklüğü ve balıkçılık ölüm payını yaş ya da boy verilerini kullanarak hesaplama düzeni (algoritması). Bunun için avlanan balık miktarının tam olarak bilindiği var sayılarak stoktaki en yaşlı balıkların (en yaşlı yaş grubundaki) ölüm oranı ve sayılarından hareket edilmek suretiyle yukarıdan -en yaşlıdan en gencine doğru kayıpların eklenmesi suretiyle denizde olması gereken balık sayılarının tahmin edilmesidir. Bu hesaplama düzenine tertip (cohort) çözümlemesi de denmektedir. ® Tertip çözümlemesi.

sancak [flag] 1- Bayrak ya da flama.

sancak [starboard] 2- Deniz aracının kıç üstünde dururken yüz, başa doğru çevrildiğinde deniz aracının sağ tarafı.

sancak alabanda [to put hard over] Dümenin sonuna kadar sancak tarafına doğru basılması için verilen komut.

Sander lucioperca (sudak balığı, tatlısu levreği, akbalık, uzunlevrek) [zander] Yüzücü (pelajik) olup ırmak-göçerdir (potamadromdur). Tatlı-suda bulunur, acı-suya girer. Boyu TL=130 cm ve ağırlığı 20 kg olabilir. 2-30 metre derinliklerde rastlanır. Ticari balıkçılığı ve yetiştiriciliği yapılmaktadır. Soğuk suyu sever. Farklı mevsimlerde farklı yaşam-alanlarda bulunur. Kışın derine, çukurlara iner. İlkbaharla birlikte ırmaklarda yukarı doğru göçer. Yumurtlamadan sonra erinler akıntıyla birlikte göllere döner. Yumurtlama dişilerin ölüm oranlarını etkiler. Sarı renkli yumurtalar taş, çakıl, bitki gibi hareketsiz nesnelere yapışık bulunur. Eti suludur, sevilen bir olta balığıdır.  Gizil (potansiyel) derttir. Soyu tehlikedeki türler listesinde az riskli sınıfında yer alır.

Sander marinus (denizakbalığı, deniz akbalığı) [estuarine perch] Taban-yüzücüdür (bentopelajiktir), acı-suda bulunur, nadiren nehirlere girer. Soyunun durumu hakkında yeterli veri yoktur.

Sander volgensis (berş, sekret balığı) [Volga pikeperch] Tabansal (demersal) olup acı-suya girer. Nehirlerde bulunur. Ticari balıkçılığı vardır.

sant- (önek) [cent-] Yüz, yüzüncü.  Örnek; santrimetre (centimeter) - 1/100 m.

santrifüj [centrifuge] Askı malzemenin çökeltilmesinde merkezkaçtan yararlanılan, dönme hızı yüksek alet.

sap [peduncle] 1- Sepioidea ve Teuthoidea’da vantuz  taşıyan kaslı kısa çubuk.

sap [stipe] 2- Tallus bölümüdür, genelde silindir biçimindeki sap görünümündedir. Sabitleme tabanı ve tallus’un geri kalanı arasındaki bölgeyi kapsar (örneğin Laminaria’da).

sapan [?] 1- Balıkçı teknelerinde çok dolu ağı güverteye almak için kullanılan halat sargı.

sapan [backstrop, backstrap, back board becket, board bridle, board leg, door legs, sling, door strop] 2- Trol kapısını ağa bağlayan, zincirden ya da yine halattan yapılmış kısa (>) şeklinde terazi bağı (düzeni).  

sapan balığı [thintail thresher] ® Alopias vulpinus.

sapan balık [aberrant fish] Alışılmış, bilinen doğal tipinden renk, şekil ya da davranış olarak sapan (ayrılan) balık.

saplı göz [stalked eye] Bir sap üzerinde olan göz. Örnek; kerevit (Astacus leptodactylus). 

sapma [deviation] Ölçüm değeri ile ortalama arasındaki farktır. Buna standart sapma da denilebilir.

sapro- (önek) [sapro-] Çürük, çürümüş.

saprob [saprobic] Organik malzemenin fazla, oksijenin az olduğu ortamla ilgili. 

saprob sistemler [saprobian systems] Bakteri miktarları açısından balıkçılığa uygun ve uygun olmayan sabrob sistemler.

polisaprob kuşak

[polysabrobe zone]

1 milyon bakteri/ml (balıkçılığa uygun değil).

a-mezosaprob kuşak

[a mesosabrobe zone]

105-106 bakteri/l (balıkçılığa uygun değil).

b-mezosaprob kuşak

[b mesosabrobe zone]

105 bakteri/l den az  (balıkçılığa uygun).

oligosaprob kuşak

[oligosaprobe zone]

100 bakteri/l den az (balıkçılığa uygun).

 

 

saprofaj [saprophagy] Ölü ya da çürümekte olan malzemeyle beslenme.

saprofit [saprophyte] Çürükçül. Ölü ya da çürümüş organik malzemeyle beslenen.

saprofitler [saprophystes] Çürüyen ya da çürümekte olan dokular üzerinde ya da onlarla beslenerek yaşayan mantarlar ve bazı bakteriler gibi canlılar. 

sapropel [sapropel] 1- Derin suda oksijensiz koşullarda oluşan çökelti katmanı.

sapropel [sapropel] 2- Göl tabanındaki yapışkan, kokan çürümüş malzeme. 

saprozoik [saprozoic] Çürükçül. Yaşamını yitirmiş, ölü organizmalarla beslenen.

saprozoik beslenme [saprozoic nutrition] Çözünmüş organik malzemeden yararlanma ya da beslenmedir.

Sarda sarda (palamut, torik, sivri balığı) [Atlantic bonito] Yüzücü (pelajik), okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Acı-suya girer. 80-200 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=100 cm ve ağırlığı 11 kg kadar olabilir. Balıkçılığı çok önemlidir. Kıyısal yüzey sularında sürü oluşturan türdür. Yamyamdır. Boy sınıflarına göre dilimizde kullanılan farklı adları şunlardır:

12-16 cm         Palamutvonozu   

16-22 cm         Kestanepalamudu

22-28 cm         Çingenepalamudu

28-35 cm         Palamut

35-40 cm         Zındandelen 

40-45 cm         Torik

45-55 cm         Sivri

55-65 cm         Altıparmak

     65 cm <      Piçuta (Peçuta)

sardalya [European pilchard, cornish duck] 1- ® Sardina pilchardus.

sardalya [Madeiran sardinella] 2- ® Sardinella maderensis.

sardalya [round sardinella] 3- ® Sardinella aurita.

sardalya balığı (sardalye balığı) [European pilchard] 1- ® Sardina pilchardus.

sardalya balığı [Black Sea sprat] 2- ® Clupeonella cultriventris.

Sardalyagiller (Ringagiller) [herrings, shads, sardines] ® Clupeidae.

Sardina pilchardus (sardalya, Akdeniz sardalya balığı, ateş balığı, sardalya balığı) [European pilchard] Avrupa kıyılarında yaşayan, sürü oluşturan, yüzücü (pelajik) ve okyanus-göçer (okyanodrom) bir balık türüdür. Acı ve tatlı-suya girer. 10-100 m derinliklerde rastlanır. 15 yıl yaşayabilir. Boyu TL=25-30 cm civarında olabilir. Ticari balıkçılığı çok önemlidir. Kıyısaldır fakat açıkta 50-60 bin yumurta bırakır. Gece 25-55 ile gündüz 100 m derinlikte sürü oluşturur. Sürü gece yüzeye yaklaşır.

Sardinella aurita (büyük sardalya, sardalya, kulaklısardalya, sardalya) [round sardinella] Okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Acı-suya girer. 0-350 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=31 cm olabilir. 7 yıl yaşayabilir. Kıtasal sularda sürü oluşturur. Göçmendir. Gece yüzeye yükselir. Gençleri fitoplankton ile beslenir. Büyükleri zooplankton yer. Bazı bölgelerde tüm yıl boyunca yumurtlarsa da yılda belirgin artışların olduğu iki dönem olabilir. Ticari balıkçılığı çok önemlidir.

Sardinella maderensis (beneklisardalya, sardalya, tirsi) [Madeiran sardinella] Yüzücü (pelajik), okyanus-göçerdir (okyanodromdur).  0-80 m derinliklerde rastlanır. Acı-suya girer. Boyu TL=40-42 cm civarında olabilir. Ticari balıkçılığı önemlidir. Kıyısal kesimde sürü oluşturur. Kısmen bitkisel plankton (fitoplankton) yer.

Sargasso Denizi [Sargasso Sea] Bermuda ve Azor arasında kalan kuzey Atlas Okyanusu kesimine (200N ve 350N enlem ile 300W ve 700W boylam arasına) verilen addır. Yüzen Sargassum cinsi su yosununun çokça bulunmasından adını almıştır. Deniz ABD’nin doğusu ile Gulf Stream’in güneyine düşer. Suyu görece sıcak ve tuzlu olup birçok girdap barındırır. Besin tuzlarınca zengin suyla karışma olmadığı için biyolojik yönden fakirdir. Avrupa yılan balığının (Anguille anguilla) yumurtladığı alan olarak bilinir.

Sargassum acinarium (?) [slender sargassum] Sin. Sargassum linifolium. Esmer algdir. Çatal dallıdır. Üst litoral tabakada yaşar. Elle toplanır. Alginat kaynağı olup beslenme ve eczacılıkta kullanılabilir. Boyu 1 metreye ulaşabilir. Türkiye'nin Ege kıyılarında bulunur.

Sargassum linifolium (?) [slender sargassum] ® Sargassum acinarium.

Sargassum vulgare (?) [common sargassum] Esmer algdir.Tallus dallı çubuk gibidir. Birincil ve ikincil dallar bulunur. Büyüme uçtadır. Üreme monogenetik döngülüdür. Boyu 50 - 70 cm olabilir. Gelgit alanın üst kısmında yaşar. Türkiye'nin Ege kıyılarında bulunur. Hasad elle yapılır. Tıbbi ve besi olarak kullanımı vardır.

Sargocentron rubrum (Hindistan balığı, naylon balığı, asker balığı, sincap balığı) [redcoat] Denizel olup 1-85 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=32 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Hint Okyanusu kökenli olup Süveyş kanalının açılmasından sonra Akdeniz’e göçmüştür. Gruplar halinde rastlanır. Gündüz kayalıklar ve kovuklara saklanır. Ön solungaç kapağındaki dikeni ağı (zehir) taşır.

sargoz [white seabream] ® Diplodus sargus.

sarı ağız balığı [meagre] ® Argyrosomus regius.

sarı kayabalığı [flatsnout goby] 1- ® Neogobius platyrostris.

sarı kayabalığı [mushroom goby] 2- ® Neogobius eurycephalus.

sarı kayabalığı [racer goby] 3- ® Neogobius gymnotrachelus.

sarı su [yellow water] Hafif sarı ya da sarımsı su, organik madde bolluğunu ima eder. Akvaryumda oluşmuş organik maddelerce yüklenmiş sarımsı su karbon filtresi ile giderilir.

sarı yanak kefal [golden grey mullet] ® Liza aurata.

sarıağız (sarıağız balığı) [meagre] ® Argyrosomus regius.

sarıgöz (sarıgöz balığı) [black seabream] ® Spondyliosoma cantharus.

sarıhani [dusky grouper] ® Epinephelus marginatus.

sarıkanat [bluefish] 18-25 cm arasındaki lüfer. ® Pomatomus saltatrix.

sarıkanatorkinoz balığı [yellowfin tuna] ® Thunnus albacares.

sarıkanatton [yellowfin tuna] ® Thunnus albacares.

sarıkaya balığı [golden goby] ® Gobius auratus.

sarıkayış balığı [dusky cusk-eel] ® Parophidion vassali.

sarıkuyruk (sarıkuyruk balığı) [greater amberjack] ® Seriola dumerili.

sarıkuyruk istavrit [Mediterranean horse mackerel] ® Trachurus mediterraneus.

sarıkuyrukistavrit [Mediterranean horse mackerel] ® Trachurus mediterraneus.

sarıyanak kayabalığı [Lesueur's goby] ® Lesueurigobius suerii.

sarkofaj [sarcophagi] Etle beslenme. Etobur, karnivor. 

sarmal(sı) [spiral] ® Yontu (Karındanbacaklılar). 

sarpa [salema] ® Sarpa salpa.

Sarpa salpa (salpa, sarpa, sarpan, çitari, sarpan balığı) [salema] Taban-yüzücü (bentopelajik) ve okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 70 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=60 cm civarında olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Kayalık tabanda gruplar halinde bulunur. Bazen büyük sürü oluşturur. Gençleri etoburken (karnivorken) erinleri otoburdur (herbivordur). Tezerlik (protandri) gösterir yani önce erkek sonra dişi olan erseliktir (hermafrodittir). Taze iken eti lezzetlidir. Çabuk bozulur.

sarpan (sarpan balığı) [salema] ® Sarpa salpa.

Saurida undosquamis (iskarmoz, mırlan balığı, zurna balığı, lokum balığı, gümüş balığı) [brushteeth lizardfish] Hint Okyanusu-Kızıldeniz kökenli (Lessepsian göçmen) olan bu kemikli balık Süveyş kanalı üzerinden doğu Akdeniz’e yerleşmiştir. Filistin kıyılarında ilk kez 1954-55 yıllarında avda görünmeye başlamış ve daha sonra ekonomik önemi olan baskın tür haline gelmiştir. İğ şeklinde vücuda sahip olan bu balık Türkiye kıyılarında yılda iki kez (Mayıs-Temmuz ve Eylül-Ekim aylarında) yumurta bırakmakta olup sıcak kıyıya yakın suları tercih etmektedir. 1-350 m derinlikler arasında (çoğunlukla 100 m’den az derinliklerde) rastlanır. Tam boyu 50-55 cm ve 8 yaş ve üstüne çıkabilir. Etraf-göçer (amfidrom) olup çoğunlukla balıkla beslenir (piskivordur). Oldukça büyük iğ şeklindeki diğer balıkları yutabilir. Türkçede yerel ve genel olarak farklı adlarla anılmaktadır.

savak [weir, drain box, outlet box, monk] Su akışını başka yöne çevirmek ya da fazla suyu akıtmak (yani balık çiftlikçiliğinde sabit bir debi sağlamak ve su yüksekliğini ayarlama ve korumak) için konulan düzen.

savaş boyası [fighting colour] Genellikle kendi mıntıkasını koruyan erkek balığın aldığı renk deseni.

savaş rengi [fighting colour] ® Savaş boyası.

savunma [defence] Koruma ve korunmaya ilişkin işlevsel karmaşıklık olup bireysel ya da sosyal bağın bulunduğu grubun yabancı tür ya da düşmana karşı savunulmasıdır. Savunma birçok şekilde olur. i) Dar anlamda koruma salgısı salgılamak, ses çıkartmak ya da düşmanla çatışmak. ii) Saldırı. Düşmana olan eşik mesafenin aşılması durumunda çatışmak. iii) Savuşmak. Düşmanın hedefi olmadan önce saklanmak, geri çekilmek. Bunun etken ve edilgen şekilleri vardır. iv) Kaçmak. v) Saldırıyı önlemek. Bununda birçok şekli vardır. Korkutucu renk, yan gösterme ve tehdit örnek olarak verilebilir. vi) Yöneltme. Örneğin mürekkep salarak saklanma yoluyla hedef olmaktan sıyrılmak.

savuşma [avoidance reaction] ® Kaçınma tepkisi. 

saydam kuşak [translucent zone] ® Hyalin halka.

saydam tabaka [cornea] Gözü öreten dış tabakanın saydam olan ön kısmı. Işığın retinaya düşmesine izin veren ışık geçirgen tabaka.

saydamkaya balığı [transparent goby] ® Aphia minuta mediterranea.

sayhe [seiche] ® Seiche.

sayım [census] Sayma, sayma işlemi.

sayma [census] ® Sayım.

sazan [common carp, carp] Tatlı-suda yaşayan, çoğunluk tarafından da bilinen Cyprinidae (Sazangilller) ailesinden olup yapay olarak da üretilen bol kılçıklı bir tatlı-su balığı. ® Cyprinus carpio carpio.

sazan çiçeği [carp pox, Cyprinid Herpes Virus-I (CHV)] Bilinen en eski balık hastalığı olup kültür sazanları ile akvaryum balıklarında görülür. Hastalık, su sıcaklığının kışın düşmesiyle, deride küçük süt beyazı lekeler oluşturur. Lekelerin birleşmesi sonucu deride dikkate değer beyazlanma görülür. ® Balık çiçeği.

Sazangiller [cyprinids] ® Cyprinidae.

sazkaya (sazkaya balığı) [grass goby] ® Zosterisessor ophiocephalus.

sazkayası balığı [grass goby] ® Zosterisessor ophiocephalus.

Scaeurgus unicirrhus (?) [unihorned octopus] Her bir göz üstünde bir kirpik vardır. Dış solungaç yaprakçıkları 11 ile 14 adettir. Rengi kırmızımsı kahverengi, sıklıkla yeşilimsi lekeli ve turuncudur. Manto boyu dişilerde en çok 12 cm’ye; erkeklerde 7,5 cm’ye ulaşır. Bentik tür olup 100 m ile 800 m derinlikler arasında kumlu çamurlu tabanda, özellikle 100 ile 500 m’ler arasında yaşar. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Scalpellidae (?) [Scalpellidae] Total boyları 1 cm ile 12 cm arasındadır. Scalpellidae ailesi Akdeniz'de iki cinste birer tür ile temsil edilir.

Scaridae (Papağan-balığıgiller) [parrotfishes] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Levreksiler (Perciformes) takımı, Labroidei alttakımı, Scaridae ailesinde 10 cins bulunmaktadır. Ailede küçükten (8-10 cm), büyüğe kadar (yaklaşık 1 m) bireyler yer almaktadır. Papağan balıkları 10 cins ve 80 türü kapsar. En çok 70 m derinliğe kadar rastlanırlar. Akdeniz’de tek türü bulunur. Vücut basık ve uzundur. Baş konik yüz ise küttür. Ağızda bireysel dişler rahatça görülmektedir. Büyük ve düzenli çemberimsi (sikloid) pullar baş ve gövdede yer alır. Sırt yüzgeci yumuşak ışınlı ve aralıksızdır. Yanal çizgi iki kesimlidir. Eşeysel çift renklilik (dikromatizm) vardır. Mercan resifi kesimlerinde boldurlar. Çoğunluk 1-30 m derinliklerde bulunurken bazıları 80 m’ye kadar inerler. Gündüz sürekli beslenirler. Papağan gagasına benzer ağız yapılarıyla çoğunlukla yosunlar (algler) mercanlar deniz çayırları ile beslenirler. Ayrıca bunların üzerindeki omurgasızları da birlikte yerler. Kayalık kumlu tabanda yaşarlar. Renk turuncu yamalarla parlak mavidir. Gençlerin rengi değişkendir. IP (başlangıç) evresi geçirirler. Baskın erkek kaybolursa, haremdeki dişilerden biri eşey değiştirir ve TP (uç erkek) evresi rengini alır. Su kolonunda yumurtlarlar. Yumurtalar zamanla çöker ve kuluçka evresi sonuna kadar tabanda kalır.

Scartella cristata (horozbina) [molly miller] Resiflerle birliktedir. 0-10 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=12 cm olabilir. Balıkçılığı yoktur. Kayalık yerler, kovuklar ve yosunlar (algler) arasında bulunur. Otoburdur (herbivordur). Yumurtaları tabansal (demersal) ve yapışkandır.

Schaefer modeli [Schaefer model] Ürün ile çabanın bakışımlı (simetrik) parabol oluşturduğu üretim, modelin temel şeklidir.  

Schedophilus medusophagus (?) [cornish blackfish] Yüzücüdür (pelajiktir). Boyu TL=51 cm olabilir. Balıkçılığı yoktur. Medüz ve taraklılar ile beslenir.

Schedophilus ovalis (?) [imperial blackfish] Taban-yüzücü (bentopelajik) olup 70-700 m derinliklerde rastlanır. Boyu 100 cm olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Sahanlık alanının derin kesimlerini seçer. Etinin lezzetli olduğu söylenir.

Schnabel yöntemi [Schnabel method] Bir stoğun büyüklüğünü saptamaya yarayan bir markalama ve tekrar yakalama yöntemidir. Yöntem markalı ve markasız avlanan balıkların sayısına dayanır. 

Sciaena umbra (işkine, eşkine, eşkina, mavruşkil balığı, kaya levreği) [brown meager] Tabansaldır (demersaldır). 200 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=70 cm olabilir. 21 yıl yaşar. Daha çok sığ kıyısal kesimde kayalık kumluk zeminde bulunur. Gece aktiftir. Acı-suya ve nehir ağızlarına girer.

Sciaenidae (Gölgebalığıgiller) [drums, croakers, hardheads] Actinopterygii-Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Levreklersiler (Perciformes) takımı, Percoidei alttakımı, Sciaenidae ailesi 70 cinste 275 türü barındırır. Sırt yüzgeçleri uzundur, neredeyse kuyruğa erişir. Gövde basık ve pullarla tamamen kaplıdır. Gözler genelde küçüktür. Yüz yuvarlak ya da sivridir. Ağız iri, eğik olup alttadır (Argyrosomus) ya da küçük olup tabansal balıklar gibi yataydır ve alttadır (Sciaena, Umbrina). Alt çenede sakalcık olabilir (Umbrina). Dişler genellikle küçük ve tüysüdür (villiforme). Kuyruğun bir parçası kesilmiş gibidir, eşkenar dörtgendir. Pullar taraksıdır (ktenoidtir) ancak çemberimsi de (sikloid de) olabilir. Yüzme kesesi iyi gelişmiştir. Renk değişkendir, gümüş renginden koyu esmere doğrudur. Sırt ve kuyruk genellikle koyu gridir. Karın ve dışkıl (anal) yüzgeçler sarımsıdır. Dünya denizlerine yayılmışlardır. Hem tuzlu hem de tatlı-suda yaşarlar. Tabansal etoburdurlar; omurgasızlar ve küçük balıklarla beslenirler. Orta boydan büyük boya kadar (2 m) olan balıklardır. Kıyı kesiminde kumlu çamurlu zeminde yaşarlar. Küçük gruplar halinde bulunurlar. Beslenme ve üreme süreçlerinde bir araya gelirler. Yüzme keseleriyle ses çıkarırlar. Ses çıkarmalarını sağlayan kaslar genellikle erkeklerde gelişmiştir. 

Scomber japonicus (kolyoz, kolyoz balığı) [chub mackerel] Yüzücü (pelajik), okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 0-300 m derinliklerde yayılır. Boyu TL=64 cm ve ağırlığı 3 kg kadar olabilir. Ticari balıkçılığı çok önemlidir. Yetiştiriciliği yapılmaktadır. Boy grupları itibarıyla sürü oluşturur. Sürü diğer yüzücü türlerle karışık olabilir. Gündüz tabana yakın, gece açık suya gider.

Scomber scombrus (uskumru) [Atlantic mackerel] Yüzücü (pelajik), okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Ac-ısuya girer. Soğuk ve ılıman suların 0-200 m derinliklerinde rastlanır. Boyu TL=62 cm ve ağırlığı 3,5 kg kadar olabilir. Ticari balıkçılığı çok önemlidir. Serin sularda sahanlık üstünde yüzeye yakın büyük sürüler oluşturur. Yumurta ve kurtçukları (larvaları) yüzücüdür. İçgöçü (stoğa katılımı) dengesiz ve değişkendir. Gündüz aktiftir. Hayvansal plankton (zooplankton) ve küçük balıklarla beslenir.

Scomberesocidae (Zurnabalığıgiller) [sauries] Actinopterygii-Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Beloniformes takımı, Scomberesocidae ailesi iki cinste (Cololabis-2 tür, Scomberesox-2 tür) 4 türü barındırır. Üst-yüzücü (epipelagic) denizel canlılardır. Sıcak ve ılıman sularda bulunurlar. Yüzerken su dışına sıçrayabilirler. Gövde uzun ve basıktır. Çeneler gaga gibi olup uzun ya da görece kısa olabilir. Ağız açıklığı küçük, dişler zayıftır (tüysüdür-villiform). Sırt ve dışkıl (anal) yüzgeç arkada olup bunlardan sonra ise yüzgeççikler bulunur. Çatal olan kuyruk lobları neredeyse eşittir. Pullar çemberimsidir (sikloittir). Yüzme keseleri yoktur. Türlerin boyları en az 7,7 cm en çok 50 cm olur.

Scomberesox saurus saurus (zargana, uskumru turnası, zurna balığı, zurna, pinnüllü zargana) [Atlantic saury] Yüzücü (pelajik) ve okyanus-göçerdir (okyano-dromdur). 0-30 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=50 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Gruplaşır ve sürü oluşturur.

Scomberomorus commerson (tombak balığı, ceylan balığı, palamut kolyozu) [narrow-barred Spanish mackerel] Yüzücü (pelajik), okyanus-göçerdir (okyano-dromdur). 10-70 m derinliklerde yayılır. Boyu TL=2,5 m ve biraz fazla ve ağırlığı 70 kg kadar olabilir. Balıkçılığı çok önemlidir. Kızıldeniz’den Akdeniz’e göçmendir. Sahanlık üstünde ve sığ suda bulunur. Kıyı boyunca göçtüğü bilinir.

Scombridae (Uskumrugiller) [mackerels, tunas, bonitos] Actinopterygii - Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Levreksiler (Perciformes) takımının bir ailesidir. Aile ekonomik önemi yüksek 15 cins ve 55 türü kapsamaktadır. Gövde uzun ve iğ biçimlidir. Bazı cinslerde basıktır. Yüz sivridir. Yağlı gözkapağı bazen vardır (Scomber). Ağız büyük; çenelerdeki dişler güçlü ya da zayıftır. İki sırt yüzgeci bulunur. Öndeki, arkadakinden kısa ve ayrıdır. Kuyruk derin bir şekilde çatallaşmıştır. Kuyruk sapında karina vardır. Yanal çizgi basittir. Gövde, pullarla tekdüze (Scomber, Scomberomorus) kaplıdır ya da başın arkası ile karın yüzgeçlerinin çevresi daha kalın pullarla kaplı olup gövdenin geri kalanı çıplaktır (Auxis, Euthynnus, Katsuwonus) ve ya da küçük pullarla kaplıdır (Thunnus). Rengi türden türe çizgiler ve sırttaki koyu mavi ya da yeşil lekelerle ayrılır. Boyları değişken olup 20 cm ile 4,6 m arasında değişmektedir. Hızlı yüzen yırtıcılardır. Az ya da çok oranda göçen, açıkta yahut kıyıda yaşayan üst ya da orta yüzücü balıklardır. Sürüler halinde yer değiştirirler. Doymak bilmez leşçildirler. Uskumrugillerden olan ton balıkları bir kısım organlarının sıcaklığını sabit tutarlar.

Scophthalmidae (Çivisizkalkan-balığıgiller) [turbots] Actinopterygii-Işınlıyüzgeç-liler sınıfı, yassıbalıklar (Pleuronectiformes) takımı Pleuronectoidei alt takımının bir ailesidir. Ailede Lepidorhombus, Phrynorhombus, Scophthalmus, Zeugopterus cinsleri yer almaktadır. Çivisizkalkan-balığıgiller gözleri sol tarafta olan ekonpmik önemi yüksek, iri sayılabilecek boyda (Psetta maxima 1m) yassı balıklardır. Ağız iri olup uçtadır. Alt çene öne çıkıktır. Gözlerin yer aldığı  üst tarafın (aslında sol tarafın)rengi değişkendir ve taban rengine göre de değişiklik gösterir. Kör (alt) taraf genellikle beyazımsıdır. 800 m derinliğe kadar, kıta sahanlığı ve kıta bayırlarındaki tabanda demersal olup uyuşukça dolaşan, Kuzey Atlas Okyanusu, Baltık Denizi, Karadeniz ve Akdeniz’de yayılmış, bazı türleri sucul yetiştiricilikte kullanılmış balıklardır

Scophthalmus maeoticus (çivili kalkan, karadenizkalkan balığı, hakiki kalkan, kalkan balığı, dişi kalkan, kalkan) [turbot] ® Psetta maxima.

Scophthalmus maximus (çivili kalkan, karadenizkalkan balığı, hakiki kalkan, kalkan balığı, dişi kalkan, kalkan) [turbot] ® Psetta maxima.

Scophthalmus rhombus (çivisizkalkan, dişikalkan, çivisizkalkan balığı) [brill] Tabansal (demersal) okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 5-50 metre derinliklerde yayılır. Boyu TL=75 cm ve ağırlığı 8 kg kadar olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Farklı zeminlerde, daha çok kumluk kesimde yaşar.

Scorpaena elongata (iskorpit) [slender rockfish] Tabansal (demersal) olup 75-800 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=50 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Kayalık zeminde yer değiştirmeden yaşar.

Scorpaena loppei (?) [Cadenat's rockfish] Tabansaldır (demersaldır) ve 50-200 m derinliklerde yayılır. Boyu TL=15 cm olabilir fakat daha çok 10 cm civarında rastlanır. Çamurlu, kumlu ve çakıllı zeminde bulunur. 

Scorpaena maderensis (iskorpit) [Madeira rockfish] Tabansal (demersal) olup acı-suya girer. 20-40 m derinliklerde bulunur. Boyu TL=14 cm olabilir. Ticari balıkçılığı vardır.

Scorpaena notata (benekliiskorpit, altın iskorpit balığı, kırmızıiskorpit balığı) [small red scorpionfish] Tabansaldır (demersaldır). 10-700m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=24 cm olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Kayalık kıyısal kesimde bulunur. Dikenleri ağılıdır (zehirlidir).

Scorpaena porcus (lipsoz, lipsoz balığı, iskorpit) [black scorpionfish] Göçmen olmayan tabansaldır (demersaldır). 800 m derinliğe kadar rastlanır. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Tek ve yer değiştirmeden kayalıklar ve yosunlar (algler) arasında bulunur.

Scorpaena scrofa (iskorpit, iskorpit balığı, lipsoz balığı, kırmızı iskorpit, adabeyi) [largescaled scorpionfish] Tabansaldır (demersaldır). Göçmez. 20-200 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=50 cm ve ağırlığı 3 kg kadar olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Kayalıklarda ya da kumlu, çamurlu zeminde tek ve yer değiştirmeden yaşar. Ağı (zehir) taşır, tehlikelidir. Dokunurken dikkatli olunmalıdır.

Scorpaenidae (İskorpitgiller) [scorpionfishes, rockfish, firefish] Actinopterygii sınıfı Scorpaeniformes takımının bir ailesidir. Çoğu denizde yaşar. Denizlerde bilinen en ağılı (zehirli) balıklardır. Dikenleri zehirli mukus taşır. Tropik ve ılıman iklimde yer alan sularda yayılmıştır. Geniş bir ailedir. Tabanda dururlar. Sınıflandırılmaları zor olup henüz yerleşmemiştir. Bir sınıflandırmaya göre 10 alt ailede 388 tür, bir diğerine göre 3 alt ailede 200 tür bulunmaktadır. Baş büyüktür, dikenlerle donatılmıştır. Gözler nispeten büyüktür. Ağız büyük, eğik olup öne uzar (protraktil). Her iki çenede küçük tüysü (villiforme) dişler bulunur. Sırt yüzgeci tek olup sert ve yumuşak ışınlardan oluşur. Sert ve yumuşak ışınlar V şeklinde bölünmüştür. Kuyruk yüzgeci yuvarlak-laşmıştır, pullar ktenoid (taraksı-pürtüklü) ya da sikloidtir (çemberimsi-kaygandır). Yanal çizgi vardır, bazen tam değildir ya da pulsuz olukçuklarla temsil edilir. Birçok türün gövde ve baş kısmı üzerinde deri parçaları ve dokunaçlar mevcuttur; zehirli bezler dikensi yapılarla birleşmiştir. Kıyısal türler kırmızımsı kahverengi ya da az çok koyu sarı, siyah ya da beyaz mermer damarlı olup yüzgeçler üzerinde lekeler bulunur. Bulunduğu ortamın rengine sahiptir ki bu da kendini gizlemeyi sağlar. Bütün okyanuslarda sıcak ve soğuk sularda görülür. Kıta sahanlığının yumuşak ya da kayalıklı kesimlerinde tabancıldır (bentiktir). Bazı türleri 1,000 m derinliğe kadar iner. Aile büyükten küçüğe balıkları kapsar.  Kabuklularla ve küçük balıklarla beslenirler.

Scrobicularia plana (?) [peppery furrow] Kabuk yüksekliği (boyu) eninden uzundur. Dıştan mattır. Dış zar (deri) koyu- sarı-gri, ince ve lifsidir. Eklem (mafsal) sol kabukta bir asıl dişli; sağ kabukta ise indirgenmiştir. Rengi içte ve dışta solu beyaz ya da bejdir. Boyu en çok 6,5 cm ve sıklıkla rastlanan boyları 4 cm ile 5 cm arasındadır. Organik maddenin bol olduğu kumlu-çamurlu kıyısal kesimin korunaklı körfez ve lagünleri ile mansaplarda görülür. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Scrobiculariidae (?) [?] Kabuk ince, eşit büyüklükte ve elips şeklindedir. Kancalar küçüktür. Dışta büyüme halkaları görülür. Her bir kabuktaki eklem (mafsal) 2 asıl ve yan dişlidir. Yanal dişler bazen bulunmaz. İki kas izi vardır. Manto sinüsü derindir. İç kenarlar pürüzsüzdür. Kabuğun içi ve dışı beyazdır. Solungaçları yapraksı tiptir. Ayak iri ancak bisus bulunmaz. Sifonlar farklı büyüklükte olup hareketlidir. Çöken malzemeyle beslenirler.

Scyliorhinus canicula (küçük kedi balığı, dişlikedi balığı, kedi balığı, kedibalığı) [small-spotted catshark] Tabansaldır (demersaldır). 10-780 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=100 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Sahanlık alanı ve sahanlık yamacının üst kesiminde bulunur. Çakıllı ve çamurlu taban ile bazen orta-suda 110 m civarında görülür. Yumurtlayarak çoğalır (ovipardır).

Scyliorhinus stellaris (kedi balığı, bozlekelikedi balığı) [nursehound] Mercan resifleriyle ilişkilidir. 1-400 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=170 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Yakın kıyıda ve açıkta sert zemin üstünde, bulunur. Yumurtlayarak çoğalır (ovipardır).

Scyllaridae (Cırcırgiller, cırcırlar) [slipper lobsters] Küçük boydan büyüğe kadar kabuklulardır (Crustacea). Kabukları kalın, sert ve yassıdır. Renkleri genellikle gri-esmer gölgelidir. Karın kısımları parlak lekelidir. Akdeniz sular sisteminde aile bireylerinin 5 türünün boyları 5 cm ile 45 cm arasında değişmektedir. Sığ kıyısal sulardan 150 m derinliğe kadar yayılırlar ancak bazen 350 m'ye kadar da inebilirler. Türleri bentiktir, çamurlu ve kalık kumlu tabanda yaşarlar.

Scyllarides latus (böcek) [Mediterranean locust lobster] Karapaks iri olup dörtgen yapılı ve neredeyse eni boyuna eşittir; iri tanecikler ile kaplıdır. Rengi kırmızı kahverengidir. Antencikleri mavi-mordur. En çok 45 cm olabilir. Sıkça rastlanan boyları 5 ile 35 cm arasındadır. Kayalık ve kumla kaplı tabanda (demersal) yaşar. 4 m ile 100 m'ler arasında yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Yaz aylarında avlanır. Soyu bazı bölgelerde tükenme tehlikesi altındadır.

Scyllarus arctus (?) [small European locust lobster] Karapaks dikdörtgensidir. Boyu eninden az uzundur. Belirgin gaga burunludur. Boyu 16 cm olabilir. Sıklıkla 5 - 10 cm boyunda rastlanır. Çamurlu ve kayalık taban ile Posidonia çayırlarında yaşar. 4 m ile 50 m arasında yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Yaz aylarında avlanır.

Scyllarus pygmaeus (?) [pygmy locust lobster] Karapaks dörtgensi olup eni boyundan biraz kısadır. Rengi soluk kahverengi ve ya da kıllı esmerdir. Boyu en çok 5,5 cm; sıklıkla rastlanan boyu ise 4 cm kadardır. Kıyıdan (5 m'den) 100 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Scylliorhinidae (Kedibalığıgiller) [catsharks] Chondrichthyes-kıkırdaklılar sınıfı, Carcharhiniformes takımının bir ailesidir. 15 cins ve bilinen 110 türü vardır. Gözleri kedi gözünü andırır. İki küçük sırt yüzgeci geridedir. Çoğu büyükçe olup 60-70 cm boya ulaşırlar. Güney Çin Denizi’nde 4 m boya ulaşan türü yaşar. Küçük balıklar ve omurgasızlarla beslenirler. Çoğu keseli yumurta bırakır. Bazıları canlı doğurucudur.

scyphozoa (medüzler; deniz jölelileri) [jellyfish; sea jellies] Knidlilerin bir sınıfıdır. Okyanussal iri medüzlerdir. Dokunulunca yakıcı gözeleri acı verir ki bu oluşabilecek alerjik reaksiyon nedeniyle tehlikeli olabilir. Bazı türleri Akdeniz sular sisteminde ekonomik önem taşır. Medüzler ile diğer jölelilerin şemsiye çapı 10 cm'den büyüktür. Kenarları i.i boş dokunaçlı ya da dokunaçsız olabilir. Akdeniz'de 8 ailesi bulunmaktadır. ® Gerçekmedüzler. ® Denizanası.

sd (kıs) [standard deviation] ® Standard sapma.

secchi derinliği (seki derinliği) [Secchi depth] Sudaki ışık geçirgenliğinin bir ölçüsüdür. Uygun bir ipe bağlı olan dairesel Secchi diski, gözden kaybolup göründüğü ana kadar suya bırakılır ki bu anda su yüzeyinden itibaren ölçülen ip boyu Secchi derinliğidir.

Secchi disk (seki disk) [Secchi-disc] Sularda (göl, deniz ve okyanuslarda) bulanıklık ve berraklık durumunu (ışık geçirgenliğini) ölçmeye yarayan 30 cm çapında beyaz renkli dairesel basit alet. Alet 1865’te Pietro Angelo Secchi SJ tarafından bulunmuştur.

seçenekli asalak (seçenekli parazit) [facultative parasite] Asalak olma zorunluluğu olmayan ancak bazı durumlarda asalak olabilen asalak.

seçenekli bakteriler [facultative bacteria] Hem oksijenli (örobik) hem de oksijensiz ortamda (anörobik) yaşayabilen mikroskobik organizmalar.

seçenekli isim [nomen alternativum (nom. alt.)] Aynı tür ya da grup için iki isimin birlikte yayınlanması halinde seçenekli ad.

seçici araç [selective gear] Hedef tür dışında kalanlardan ancak birkaç tanesinin avlanmasına izin veren ya da avlanmasını sağlayan araç.

seçici çoğaltma [selective breeding] ® Seçici yetiştirme.

seçici trol [selective trawl] Avdaki belirli bazı küçük balık türlerini ya da balık boylarını bir ön-seçme ile ayırt etmek ve bu yolla tür ya da stoğu korumak amacıyla tasarlanmış trol. 

seçici üretme [selective breeding] ® Seçici yetiştirme.

seçici yetiştirme [selective breeding] Yapay üretim programında belirli bir özelliğin geliştirilmesi için yumurtlatılacak bireylerin bilinçli seçilmesi.

seçicilik [selectivity] Av aracının belirli cins (tür seçiciliği) ya da boyu (boy seçiciliği) diğer tür ya da boylara oranla avlama yeteneğidir. Seçici araç genç balıkların ya da hedeflenmeyen balıkların kaçmasını olanaklı kılabilir.

seçicilik eğrisi [selectivity curve] Eğer (a) seçiciliği belirlenmek istenen trol ağının (geniş gözlü) ve (b) araştırma alanındaki (dar gözlü) torbadaki balıkların boy dağılımları ise o zaman seçicilik eğrisi (a/a+b).100 oluşturularak hesaplanır. (Y) ekseninde yüzde değerleri, (X) eksenine de boy değerleri yerleştirildiğinde yatık S şeklinde yüzde seçicilik eğrisi elde edilir. Buna ağdan (av aracından) kurtulma eğrisi de denilebilir. Pasif (durağan) ağların seçicilik eğrisi çan şeklindedir. Bu tip ağlar belirli boyları tutarken bu boylardan daha küçük ve daha büyük olan balıkları etkin tutmazlar. Bir diğer anlatımla belirli bir boydan daha küçük ve daha büyük balıklar kurtulurlar.

seçme [selection] 1- Benzerleri birbirinden ayırmak.  

seçme [selection] 2- Doğal ortamda her yaş ve boydan hayvanlar ve bitkilerdeki ölümler yüksektir. Ortama daha az uyum sağlayan bireyler zamanla ve kademeli olarak yok olurken daha iyi uyum sağlayanların yaşamlarını sürdürmeleri (seçilmeleri) olayıdır.   

seçme [selection] 3- Balıkçılıkta küçük balıklara yaşama olanağı veren büyüklerin seçilme (avlanma, ayıklanma) olayıdır. ® Trol ağında seçme. ® Solungaç ağında seçme. ® Bıçak ağzı seçme.

 

 

seçme göstergesi [electivity index] Bir yırtıcının (predatör) alacağı besini seçme derecesini gösterir. Bir yırtıcının seçme göstergesi; E=ri - pi/ri + pi ‘dir. Burada;

ri  = i planktonun midede muhtevasındaki yüzdesi ve

pi = i planktonunun örnekteki yüzdesidir. 

E’nin değeri -1 ile +1 arasında değişmekte olup -1 tamamıyla yemden kaçınmayı, 0  aktif seçim yapılmadığını ve +1 ise besinin tamamıyla seçildiği şeklinde yorumlanmaktadır.

sedenter [sedentary] Bir yere yapışık olup yer değiştirmeden yaşayan.

sediman [sediment] ® Tortul.

sedimentasyon [sedimentation] Çökelme. Tortulların (sedimanların) bir yerde birikmesi, tortul oluşumu. 

sefalik [cephalic] Kafaya ait kafa ile ilgili.

sefalik indeks [cephalic index] ® Kafa-boy göstergesi.

sefalik yüzgeç [cephalic fin, cephalic flipper] ® Kafadanyüzgeç.

sefalotoraks [cephalothorax] ® Başlıgöğüs.

sefer [expedition] 1- Çalışma ve araştırma yapmak için denize açılma.

sefer [trip] 2- Balıkçı teknesi ya da araştırma gemisinin limanda olmadığı, denizde olduğu süre.  

sefer sıklığı sınırı [trip frequency limit] Belirli bir sürede yapılabilecek seferlerin sayısal sınırı.

segment [segment, metamer] ® Bölüt.

segmentasyon [segmentation] ® Bölme.

seiche [seiche] Durağan göl suyunun periyodik salınımına verilen ad. İsviçre’nin Cenova gölünde ilk kez (1869) tespit edilmiştir. Yöresel bu terim evrensel literature geçmiştir.

seki disk [Secchi disc] ® Secchi-disk.

sekresyon [secretion] ® Salgı.

sekret balığı [Volga pikeperch] ® Sander volgensis.

seks oranı [sex ratio] Eşeysel oran. ® Cinsiyet oranı.

seksüel (eşeyli) üreme [sexual reproduction] ® Eşeyli (seksüel) üreme.

seksüel dimorfizm [sexual dimorfism] ® Eşeysel çift yapısallık.

Selachii [sharks] ® Köpekbalıkları.

selahofobi [selachophobia] Köpek balıklarından korkma. ® Galeofobi.

selakofobi [selachophobia] ® Selahofobi.

seleksiyon [selection] ® Seçme.

selülöz [cellulose] Büyük ekonomik öneme sahip (kağıt yapımında kullanılan) karbonhidrattır (glükoz tabanlıdır); genelde kara bitkilerinden elde edilir fakat aynı zamanda çiçekli bitkilerin ve bazı alglerin (Cladophora) hücre çeperinde bulunur; yararlanılabilen bir özelliğe sahiptir.

sembiyoz [symbiosis] Ortakyaşarlık. Her iki türünde yararlandığı birliktelik.Bu, genel hayatta, organizmaların birbirlerinden karşılıklı faydalandıkları, birleşmiş organizmalar arasındaki ilişki şeklidir (örneğin liken lifleri arasındaki alg ve mantarların sembiyoz (ortak yaşarlık) özellikleri gibi. ® Karşılıklılık. ® Ortakyaşama.

semelpor [semelparous] ® Bir kez yumurtlayan.

semi- (önek) [semi-] Yarı, yarım, kısmen. Örnek; semipelajik (semipelagic). Yarı-yüzücü (yarı-pelajik).

Semicassis undulatum (?) [grooved helmet] ® Phalium granulatum.

semirtme [raising] Yapay yolla balığın büyümesini sağlamak.

semirtme havuzu [fattening pond, grow-out pond] Balıkların pazar boyuna ulaşana kadar büyütüldüğü (tutulduğu) havuz.

sen- (önek)  [syn-] Eş. Ortak.  Senkron (synchronous)-eşzamanlı.

sepet [basket, ground basket, cover pot, plunge basket] 1- Değişik boyut ve şekilde olup armut ya da ağız kısmına doğru daralan huni şeklinde (tuzak prensibiyle) yapılmış sepetimsi, belirli büyüklükte açıklıkların bulunduğu pasif av aracı. Genellikle hangi tür avlanacaksa o isimle anılır. Örnek; ıstakoz sepeti.

sepet [basket] 2- İçerisine balık konulan seyrek örülmüş derin ve büyükçe kap.

sepet [pot, basket trap] 3- Taşınabilir kafes şeklinde tuzak. Tuzağın ağız kısmından giren organizma huni şeklindeki ağız düzeneği nedeniyle bir daha dışarı çıkamaz. Çeşitli boy ve şekilde ağ dahil farklı malzemeden yapılmış olabilir. Bazen balık dahil çoğunlukla yengeç, ve ıstakoz avcılığında kullanılır. Yılan balığı avcılığında kullanılan tuzağa pinter denmektedir.

sepet ve ip [pot-and-line] Sepete bağlanmış olup bir şamandırası olan ip. Av aracının yerinin bulunmasında kullanılır.

Sepia elegans (?) [elegant cuttlefish] Gövde basıktır. Çomak kısa ve yayılmış olup 6 ile 8 sıra vantuzludur. Rengi pembemsi portakaldir Boyu en çok 9 cm (manto uzunluğu); genelde 4 - 7 cm olur. 30 - 450 m derinlikler arasında yaşar. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

Sepia officinalis (sübye, mürekkep balığı) [cuttlefish] Yumuşakçalar (Mollusca) kabilesi, Kafadanbacaklılar (Cephalopoda) sınıfı, Coleoidea altsınıfı, Decapodiformes üsttakımı, sübyemsiler (Sepiida) takımında yer alan Sepiidae ailesinin Sepia cinsi bir türüdür. Boyu en çok 35 cm (manto uzunluğu); geneli 15 - 25 cm kadardır. Manto uzunluğu 45 cm olabilir. Ancak 60 cm olanına da rastlanmıştır. Kafa manto kaidesi üzerinde olup iri iki gözü taşır. Merkezdeki çene etrafında 8 dokunaç bulunur. Rengini gri-esmer, koyu esmer arsında değiştirebilir. Erinleşmiş erkek bireyler zebra çizgilidir. Yırtıcılardan korunmak için suya koyu boya maddesi salar. Küçük odacıklı bir iç kabuk taşır. Bu odacıklara gaz doldurup boşaltma yoluyla suda batma/batmamayı sağlar. 200 m derinliğe kadar rastlanır. Çift eşeylidir (cinsiyetlidir). Erkek sperm keseciklerini dişiye aktarır. Yumurtalar 6-9 mm çapında olup gruplar halinde sert aksamlara yapıştırılır. Ticari balıkçılığı önemlidir. Kumlu çamurlu tabanda 150 m derinliğe kadar ancak daha çok 100 m'den daha sığ kıyısal sularda bulunur. Ömrü 18 - 30 aydır. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur.

Sepia orbignyana (?) [pink cuttlefish] Gövde az yassılmıştır. Dokunaç çomağında vantuz bulunur. Rengi pembe-kırmızı olup renkler düzensizdir. Boyu en çok 12 cm (manto uzunluğu); geneli 5 - 10 cm'dir. Demersal türdür. 50 -450 m'ler arasında yayılır ancak en çok 80 ile 150 m'ler arasında boldur. Ömrü 12 - 18 aydır. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Sepietta neglecta (?) [elegant bobtail] Kıyısal kuşakta 300 m derinliğe kadar yayılır. Boyu en çok 2,5 cm (manto boyu) olabilir. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Balıkçılığı bilinmiyor.  

Sepietta oweniana (?) [common bobtail] Tabansal türdür. 50 m ile 700 m derinlikler arasında görülür. Boyu en çok 3 cm (manto boyu) olur. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.  

Sepiidae (?) [cuttlefishes, squids] Manto geniş, güçlü, sırt-karın yönünde yassıdır. Yüzgeçler dar, uzun (kabaca manto boyunda) olup arka lobları serbesttir ve orta hatta birleşmezler. Gözler bir zar (kornea) ile örtülüdür. Sıcak ve ılıman suların kıyısal kuşağında ve kıta sahanlığı yamacında demersal hayvanlardır. Yumurtlama kıyıya yakın sularda gerçekleşir. Türe bağlı olarak erinleşmeleri birkaç aydan 3 yıla kadar sürebilir. Balık ve kabuklularla (Crustacea) beslenirler. ® Mürekkep balıkları.

Sepiola robusta (?) [robust bobtail] Kıyısal kesimde tabansaldır. Boyu en çok 2 ile 2,5 cm (manto boyu) olur.

Sepiola rondeleti (?) [Rondelet’s  bobtail] Kıyısal kuşakta tabansaldır ve 400 m derinliğe kadar yayılır. Boyu en çok 2 ile 2,5 cm (manto boyu) olur. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Sepiola steenstrupiana (?) [Steenstrup’s bobtail] Kıyısal kuşakta bentiktir.  Boyu en çok 1,5 ile 2 cm (manto boyu) olur. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı bilinmiyor.

Sepiolidae (?) [?] Gövde ve yanal yüzgeçler yuvarlaklaşmıştır. Göz kornea ile örtülüdür. Kılıç (kabuk) çok küçüktür. Yumuşak tabana gömülür.

septum [septum] İnce bölme. ® Bölme. 

septum papillaris [septum papillaris] ® Bölmegöz.

serbest dalış [free-diving] Yardımsız, şnorkel, palet ve maskeyle sığ suda, tüpsüz fakat ağırlık ve dalgıç elbisesiyle yapılan dalgıçlık.

serbest yüzen [free-swimming] Suda serbestçe hareket eden.

serdümen [steersman] Dümen kullanmakla görevli tecrübeli denizci, tayfa.

serebellum [cerebellum, little brain] Küçük beyin. Beyincik.

serebrum [cerebrum, brain] Büyük beyin. ® Beyin.

serin-su [cool-water] Sıcaklığı yazın 20-240C olan su kütleleri.

serin-su balığı [cool-water fish] Sıcaklığı 10-210C arasında olan sularda yaşayan balıklar.

Seriola dumerili (sarıkuyruk, avcı, sarıkuyruk balığı, avcı balığı) [greater amberjack] Okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 1-360 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=190 cm ve ağırlığı 81 kg kadar olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Resiflerin açık denize bakan tarafını seçer. Bazen koylara girer. Gençleri küçük sürüler oluşturur ya da tek gezer.

seroloji [serology] Serumların incelenmesi. 

serpme [throw net, trow net, cast-net, cover net] Sığ suda balık avlamak için kullanılan, atıldığında dairesel açılan ve su yüzeyinden uçlara konulmuş ağırlık nedeniyle dibe çöken ve alttan kapatılarak çekilebilen ağdan yapılma bir tür av aracı.

serpme ağı [throw net, trow net, cast-net, cover net] ® Serpme.

serra [saw] Testere.

serra [serra] ® Karın dikeni.

Serranidae (Hanigiller) [grouper] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı Levreksiler (Perciformes) takımı, Percoidei alttakımı, Percoidea üstailesinin bir ailesidir. Bu ailede Anthiinae, Epinephelinae, Grammistinae, Liopropomatinae ve Serraninae olmak üzere 5 altaile yer almaktadır. Geniş bir balık ailesidir ve yaklaşık 64 cins ve 500 kadar türü kapsar. Ailede en küçüğü 4 cm ve en büyüğü 2,7 m ve ağırlığı 400 kg olan (Epinephelus lanceolatus) balıklar yer bulmaktadır. Akdeniz’de 14 türü yaşamaktadır. Bodur gövdeli balıklardır. Ağız büyük, hafif öne çıkıktır (protraktil). Çene kemiği geniştir, balıkla beslenen türlerde köpek dişleri uzundur. Ancak bunların ön sırası ile iki çenede yer alan diğer dişler şerit halinde olup tüysüdür (villiforme). Sırt yüzgeci tektir, 7-12 sert ışınlıdır. Kuyruk çatallaşmıştır. Yanal çizgi genelde mevcut olup aralıksız devam eder. Pullar küçüktür ve genellikle taraksıdır (ktenoidtir). Renkleri parlak ve değişkendir. Gövdede açık ya da koyu renkli, dikey ya da eğik lekeler ve şeritler vardır. Birçok tür hızlı renk değiştirebilme özelliğine sahiptir. Çoğu, yaşadıkları derinliğe göre değişik renktedir. Sarı hani balıkları ve hani balıkları genelde demersal balıklar olup derin sularda, nadiren 300 m’nin ötesindeki tropikal ve alt-tropikal bölgelerde yaşarlar. Çoğu Hanigiller otlarla kaplı ve kumlu-çamurlu tabanı yeğler. Yine diğer birçoğu da kayalıklı, mercanlardan oluşmuş sığ kayalıklarda bulunur. Üreme zamanı hariç, türlerin çoğu yalnız gezer. Çoğu balık yiyen etobur ya da leşçildir. Ayrıca kabuklular ve omurgasızlarla da beslenirler. Birçok türü aşamalı erseliktir (hermafrodittir). Önce erkek iken sonra dişiye dönüşürler (protogyre);. Yumurta sayıları yüksektir. Yumurta ve kurtçukları (larvaları) planktonda yaşar. Ailenin ticari balıkçılıkta önemli bir yeri vardır.

Serranus cabrilla (asıl hani, hanı balığı, deniz hani balığı, hani, asılhani balığı, hanoz) [comber] Tabansal (demersal) olup 500 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL= 50 cm civarında olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Sahanlık eğiminin üst kısmında, Posidonia çayırları ile kumlu çamurlu tabanda bulunur.

Serranus hepatus (benekli hani, beneklihani balığı) [brown comber] Tabansaldır (demersaldır) ve 5-100 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=25 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Deniz çayırları, çamur ve kayalıklar üstünde bulunur. Etoburdur (karnivordur) ve akvaryuma uyumludur.

Serranus scriba (çizgili hani, deniz hani, taş hani balığı, yazılı hani, yazılıhani balığı, hani, hanoz, Ali bereket) [painted comber] Tabansaldır (demersaldır). 150 metreye kadar rastlanır. Boyu TL=45 cm kadar olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Posidonia çayırları ve kayalık tabanda bulunur. 

serrate [saw like] Testeremsi. Testere dişine benzeyen, tırtıklı.

sert ışın [spine] Balık yüzgecini destekleyen dikensi ışın. Bölmeli değildir. Sert ışın sayısı Romen rakamlarıyla verilir. 

sert salma [hard release] Stoğu desteklemek vb amaçla, yeni ortama uyum sağlanmadan, balıkların bir yerden taşınarak ilgi yerde, alanda salıverilmesi. ® Yumuşak salma.

sert su [hard water] İçerisinde çok yüksek miktarda çözünmüş kalsiyum (Ca) ve magnezyum (Mg) ihtiva eden su.

sert taban [hard bottom] Irmak, göl ve denizlerde tabanın kayalık, kaba çakıllı, kumlu killi kısaca sert olması.

sert taş [hard stone] Otolit. Balıkların kulak kapsüllerindeki biyolojik kökenli kalsiyum karbonat (CaCO3) olan ‘aragonite’ kristallerinden oluşan sert yapı. 

sertlik [hardness] 1- Sudaki kalsiyum (Ca) ve magnezyum (Mg) iyonlarının toplam miktarı.

sertlik [hardness] 2- Sudaki kalsiyum (Ca) ve magnezyum (Mg) iyonlarının konsantrasyonunun ppm ya da mg/l CaCO3 eşdeğeri olarak verilmesidir. Yumuşak sular 0-17; hafif sert sular 18-60; orta sertlikte sular 61-120; sert sular 121-180 ve çok sert sular 181< ppm ya da mg/l olarak sınıflandırılır. Farklı ülkeler farklı derecelendirme kullanmaktadır. İngiliz (clark) sertilik derecesi 14,3 ppm CaCO3; Amerikan sertlik derecesi 17,1 ppm CaCO3 ve Fransız sertlik derecesi 10,0 ppm CaCO3 iken Alman sertlik derecesi 17,9 ppm CaO’tir.

ses çıkartan [soniferous] Birçok balık su altında ses çıkartır. Örnek; kırlangıç balığı (Trigla lucerna). 

ses dağıtan tabaka [sound scattering layer, sonic scattering layer] Herhangi bir tabaka ya da nesne, çarpan ses dalgalarını dağıtarak yansıtır.  

ses kasları [sonic muscles] Balıkların hava kesesiyle birleşik olup ses çıkarmada kullanılan kaslar.

sesil [sessile] ® Yapışık.

seston [seston] Suda askıda bulunan organik ve inorganik parçacıkların bütününe verilen ad.

sestonofaj [sestonophagy, suspensiphagy] Seston ile beslenen, seston yiyen. 

seta [seta] Dikencik ya da dikenimsi kılsı yapı.  

seyir [cruising] Denizcilikte bir yerden diğerine gitme.

seyir hızı [cruising speed] Geminin normal seyir koşullarında yaptığı hız.

Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi (SHOD) [Turkish Navy-Office of Navigation, Hydrography and Oceanography] Atalarımızın bahriyeye olan ve kayda geçmiş ve yaygın bilinen ilgisi ünlü kaptanıderya Piri Reis’e ve onun haritasına uzanır 16. yy). İzleyen süreçte kayıtlı bir katkı görünmemektedir. Ancak 19. yy’da Karadeniz kıyılarında mesaha çalışmaları yapıldığı bilinmektedir. Bunu farklı ülkelerle (Rusya ve İngiltere) Marmara, Ege ve Akdeniz’de yapılan mesaha çalışmaları izlemiştir. İlk hidrografi kurumu resmen 1909’da “Deniz Mesahaları ve Seyir Bürosu” oluşturulmuş ve zamanının Bahriye Bakanlığı’na bağlanmıştır. Zamanla yeniden düzenlenen bu büro 1928’de günümüzde Harita Genel Komutanlığı olan Geodetik Mesahalar Genel Müdürlüğüne bağlanmış ve bir deniz haritaları şubesi oluşturulmuştur. Bu büro daha sonra 1950’de Seyir ve Hidrografi Dairesi adıyla yeniden deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlanmıştır. Bu dairenin adı 1972’de Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı olarak değiştirilmiştir. Bugün İstanbul Çubukluda konuşlanmış olan SHOD’un başlıca görevleri şunlardır:

- Deniz, göl ve uygun ırmaklarda hidrografi, oseanografi ve jeofiziksel yönlerden mesaha, araştırma ve inceleme işleri yapmak,

- Kurum kuruluş ve kişilerin toplamış oldukları hidrografik, oseanografik ve jeofiziksel mesaha ve araştırmalara ait olup vermekle yükümlü oldukları her türlü veri, plan ve haritaları arşivlenmek,
- Hidrografik, oseanografik ve jeofiziksel mesaha ve araştırmalara koordinatörlük yapmak,           
- Seyir emniyeti ve kolaylığı bakımından gerektiğinde proje ve planlarla deniz trafiği, liman ve su yollarına ait mevzuatın hazırlanmasında, denizde can ve mal emniyetini sağlayacak incelemelerde bulunmak, seyir ve sefer haritaları oluşturmak ve yenilemek, 
- İlgi alanına giren konularda yurtdışında ülkeyi temsil etmek. 

seyreltme [thinning] Daha iyi büyümeyi sağlamak için balıkların bir kısmının diğerlerinin yer ve besin gereksinimini arttırmak için sistemden çekilmesi. Buna thinning out theory (seyreltme kuramı) denmektedir. ® Büyüme kuramı.

seyreltme kuramı [thinning out theory] ® Büyüme kuramı.

seyr-ü sefer [?] Gidiş geliş.

seyyar manav terazisi [hand-held scale] ® El terazisi.

sezonsal kapama [seasonal closure] ® Kapalı mevsim.

Shannon göstergesi [Shannon index] H = å (ni/N) log (ni/N) Burada; ni = beher türün önemsellik değeri (birey sayısı), N = Önemsellik toplamı (toplam birey sayısıdır). ® Margalef tür çeşitliliği göstergesi. ® Topluluk çözümlemesi.

Shannon’un genel çeşitlilik göstergesi [Shannon index of general diversity] ® Shannon göstergesi.

SHOD (kıs) [Turkish Navy-Office of Navigation, Hydrography and Oceanography] ® Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi.

Sicyonia carinata (?) [Mediterranean rock shrimp] Sin. Sicyonia sculpta. Gövde ağır, kalın ve sert kabukludur. Rengi koyu zeytin yeşili, bazen kırmızı, kestane rengi ve esmer beneklidir. sarı halkalıdır. Tam boyu 8 cm, sıkça rastlanan boyu 6 cm civarındadır. Kumlu çamurlu taban üstünde demersal olup Posidonia çayırlarında 3 m ile 35 m derinliklerde ama daha çok 5 m derinlikte rastlanır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır, yem olarak kullanılır.

Sicyonia sculpta (?) [Mediterranean rock shrimp] ® Sicyonia carinata.

sicimsi [filiform] Sicime benzeyen, yuvarlak, ince ve uzun.

sidik torbası [fish bladder] Sidiğin toplandığı torba.

sifon-ağzı [siphonostome] ® Peristome [ağız (açıklığı) çevresi (Karından-bacaklılar)].

sifonoforlar [siphonophores] ® Siphonophora.

sifonsal [siphonal] ® Kanal.

Siganidae (Sokar-balığıgiller, Çarpan-balığıgiller) [rabbitfishes, spinefoots] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Neopterygii altsınıfı, Teleostei arasınıfı, Acanthhopterygii üsttakımı, Levreksiler (Peciformes) takımının tek cins (Siganus) ve 28 türü içeren bir ailesidir. Gövde oval yanlardan basıktır. Ağız küçük olup kesici dişler tek sıradır. Gövde küçük pullarla kaplıdır. Sırt yüzgeci sert ve yumuşak ışınlıdır. Sert ışınları zehirlidir. Zehirleri bir hayli acı verir ama (alerjik bir reaksiyon yoksa) insanı  öldürmez. Renk değişken, bazı türlerde koyu tonlar hakimdir. Ailede parlak renkli, çizgili olanlarda vardır. Hint Okyanusunda tropik ve alt-tropik sularda, mercanlar ve kıyısal sularda bazıları acı-suda yaşar. Otoburdurlar tabansal yosunlarla (alglerle) beslenirler. Siganus cinsinin iki türü (Siganus luridus ve Siganus rivulatus) Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz’e gelmiş (Lessepsian göçmen) ve ilk kez Filistin kıyılarında 1964 yılında görülmüştür. Eti yenilebilir. Boyları 40 cm olabilir. Çarpan-balığıgillerin bazıları tek gezer diğerleri sürü oluşturur. Su kolonunda yumurtlarlar. 

Siganus luridus (çarpan, esmer sokar, sokan) [dusky spinefoot] Resiflerle ilişkilidir. 20-40 m derinliklerde bulunur. Boyu TL=30 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Kızıldeniz’den Akdeniz’e göçmendir. Sığ suda tabana yakın küçük sürüler oluşturur. Erinler yalnız ya da 3’ü, 4’ü bir arada gezer. Dikeni ağılıdır (zehirlidir). Elle tutulurken dikkatli olunmalıdır. Tabandaki yosunlarla (alglerle) beslenir.

Siganus rivulatus (çilliçarpan balığı, çarpan balığı, çarpan, beyaz sokar) [marbled spinefoot] Resiflerle ilişkilidir. Acı-suya girer. 30 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=27 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Yetiştiriciliği yapılmaktadır. Kızıl-deniz’den Akdeniz’e göçmendir. Genellikle sürü oluşturur. Dikeni ağılıdır (zehirlidir). Elle tutulurken dikkatli olunmalıdır. Tabandaki yosunlarla (alglerle) beslenir.

sigma-t [sigma-t (st)] Deniz suyu yoğunluğunun ifade edilmesinde kullanılan terim ve deyim.

Sihlidgiller [cichlids] ® Cichlidae.

siklamen [cyclamen] Cyclamen cinsinden bitki olup geçmişte doğal balık bayıltıcısı (ağılayıcısı-zehirleyicisi) olarak kullanılmıştır.

sikloid [cycloid] Çember. Düzgün kenara sahip.

sikloid pul [cycloid scale, squama cycloidea, çoğ., squamae cycloideae] ® Çember pul.

siklo-ktenoid pul [cyclo-ctenoid scale] Çember (sikloid) pul ile taraksı (ktenoid) pul arasında yer alan pul. Bunlarda diş olmakla birlikte az ve küçüktür.

siklon [cyclone] Daire. Kuzey yarımkürede saat ibresi yönünün tersine, güney yarımkürede ise saat ibresi yönündeki döngüler olup derindeki (besin tuzlarınca zengin) suların yukarıya doğru hareket ettiği, ışıklı tabakaya ulaştığı (yükselen) denizel sistemdir.

siklonik [cyclonic] Kuzey yarımkürede saat ibresi yönünün tersine dönen su ya da rüzgâr akıntısı.

sil [cilium, cilia] ® Kirpik.

silaj [fish silage] ® Sıvı-balık.

silici [wiper] Makinelerin temiz tutulmasından sorumlu gemi personeli.

siliko- (önek) [silico-] Silisyumlu (Si), silisli.

Silikoflagellata [silicoflagellata] Silis iskeletli, kamçılı birgözeli (birhücreli) canlılar sınıfı.

silis [silica] Silisyumdioksit (SiO2).

Sillaginidae (Gümüş-sillagogiller) [smelt-whitings, sillaginids, sand borers, sand-smelts] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Levreksiler (Perciformes) takımı, Percoidei alttakımı, Percoidea üstailesi, Sillaginidae ailesi üç cinste 31(?) bilinen türü barındıran, kıyısal tabanda yaşayan deniz balıklarını içermektedir. Batı Afrika’dan güney Avustralya ve Japonya’ya kadar yayılmışlardır. Gövde uzunca ve hafif basıktır. Renkleri  açık esmer ve gümüşi olup lekelidir. Kızıldeniz’den Akdeniz’e göçen istilacı tür olarak anılmaktadır. Yumurtlayarak çoğalırlar. Türe bağlı olarak eşeysel olgunlaşma ve üreme mevsimi değişmektedir. Akdeniz’de yaşayanların boyları en çok 25 cm’dir. Sıkça rastlanan boyları ise 15 cm civarındadır.

Sillago sihama (sivriburun gümüş) [silver sillago] Etraf-göçerdir (amfidromdur). Acı-suya girer. 0-60 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=38-40 cm civarında olabilir. Ticari balıkçılığı ve yetiştiriciliği vardır. 7 yıl kadar yaşar. Kızıldeniz’den Akdeniz’e göçmendir. Kıyı boyunca görülür. Rahatsız edildiklerinde erinler kendisini kuma gömer. Kurtçuk (larva) ve gençleri yüzücüdür (pelajiktir). 

silo kültür [silo culture] Bina içinde ya da dışarıda büyük dikey yapılar kullanılarak yapılan balık yetiştiriciliği.

silt [silt] İnorganik çökelti. Tane boyu kum ve kil arasında olup çapı 0,002-0,06 mm arasındaki tortul (sediman).

siltasyon [siltation] Silt’in çökelmesi.

Silür [Silurian] Jeolojik evre. 441-113 milyon yıl öncesi dönem. Çoğu ana balık gruplarının erken silür döneminde oluştuğu düşünülmektedir. 

Siluridae (Yayınbalığıgiller) [freshwater catfishes] Actinopterygii –Işınlı-yüzgeçliler sınıfının, Yayınsılar (Siluriformes) takımının 12 cinsini içeren bir ailesidir. Alt ve üst çenedeki bıyıklarıyla ünlü, uzun vücutlu balıklardır. Güney Kutbu hariç diğer kıtalarda bir türü bulunan tatlı-su balıklarıdırlar. Pulları yoktur. Avrupa sularının yerlisi yayın cinsi Silurus’tur. Tatlımsı mülayim etlidir. Boyları 2 m ve ağırlıkları 100 kg kadar olabilir. Türkiye’de adi-yayın da denilen Silurus glanis ile Mezopotamya yayını olarak tanınan Silurus triostegus olmak üzere iki türü bulunmaktadır.

silyon feneri [masthead light] Gece seyrinde gemilerin yaktıkları beyaz fenerler.

simbiyont [symbiont] Ortakyaşar.

simbiyoz [symbiosis] Ortak-yaşama.

simpodial [sympodial] Büyüme şekli ya da asıl büyüme ekseninin (baba aksın) aniden gelişmesini durdurması ve yan eksenin oluşarak (oğul aksın) büyümeye devam etmesi ve bunun (kaderin) böyle devam etmesi şeklindeki büyüme.

simpodial büyüme [sympodial growth] Bazı alglerde baba (ana) eksenin büyümesi birden bire durur ancak büyüme oğul aksların büyümesiyle devam eder.  Bu sürekli tekrarlanmakta olup sonuçta özel bir dallanma şekli oluşur.

sin- (önek) [syn-] Birleşmiş.

sinagrit [common dentex] 1- ® Dentex dentex.

sinagrit [common seabream] 2- ® Pagrus pagrus.

sinagrit [pink dentex] 3- ® Dentex gibbosus.

sindirilebilirlik [digestibility] Belirli bir besinin balık tarafından sindirilebilmesi ve soğurulması (absorbsiyonu).

sindirim [digestion] Alınan besinin kimyasal yolla parçalanarak vücudun değişik kısımlarına geçebilecek şekle getirilmesi.

sindirme etkinliği [digestion efficiency] Soğurulmayan besinin oranı.

sinek [artificial fly] 1- Olta ile avcılıkta böcek yem olarak kullanılmaktadır. Böcek benzeri yalancı yemler genel anlamda sinekle avcılık şeklinde algılanmaktadır.

sinek [fly] 2- Oltacılıkta yem olarak kullanılan doğal sinek ya da yapay sinek benzeri yalancı yem.

sinekoloji [synecology] Topluluk (community) ekolojisi. ® Ekoloji. ®   Demekoloji. ® Genekoloji. ® Autekoloji.

sinerji [synergy] Görevdeşlik, birliktelik.

sinerjistik [synergistic] Bir işin yapılmasında aynı yönde etki eden yapı ya da maddeler. Bazı hormon ya da kimyasallar birlikte olduklarında teker teker yaptıkları etkinin toplamından çok daha fazla etki oluştururlar. Bu etkileşme ya da olay bu terimle belirtilir. 

singil [golden grey mullet] ® Liza aurata.

sinir [nerve] Algılama ve tepkime olaylarını ileten ipliksi yapı(lar). 

sinistal [sinistral] Sol tarafı üste gelen yassı balıklar.  

sinoptik [synoptic] Geniş alanlar hakkında özet bilgi veren. Özet niteliğinde, özetlenmiş.

sinoptik ölçek [synoptic scale] Birkaç yüz kilometrelik uzaklığı içeren ölçek.

sinsi erkek [sneaky male, sneak spawner] Yumurtlama yerine aniden (ok gibi) yaklaşarak dişinin yumurtalarını döllemek için atmık (sperm) bırakmaya çalışan küçük, baskın olmayan erkek balık.

sintine [bilge] Geminin içinde sızıntıların biriktiği en alt kısmı. Teknenin su altında kalan iç kısmı.

sintine basmak [bail] Sintinede biriken suyun boşaltılması. Günümüzden 20-30 yıl öncesinde bu sular doğrudan denize basılırdı. Bu uygulama artık yasak olup sintine suyunun özel tanklara aktarılması istenmektedir. 

sintine pompası [bilge pump] Teknenin iç kısmında (sintinede) biriken suyu boşaltmada kullanılan pompa.

sintopik [syntopic] İki ya da daha çok türün birlikte bulunması. 

Siphonophora (sifonoforlar, sifonlular) [siphonophores] Knidliler (Cnidaria) kabilesine dahil omurgasız Hidrozoa sınıfının bir takımıdır. Koloni oluştururlar. Kolonileri medüz görüntüsündedir. Kırmızı soğuk ışık saçarlar (biyoluminesens).

sirkadyan [circadian] ® Gündevir.

sirkalittoral [circalittoral] Altlittoral (sublittoral) bölgenin 100-200 m derinliklerdeki alt kısmı.

sirkülasyon [circulation] 1- ® Deveran.

sirkülasyon [circulation] 2- Dolaşım. Başladığı yere dönen hareket.  Örnek; kanın damarlardaki hareketi ile denizlerde suların dönen akıntı hareketi.

sirkum- (önek) [circum-] Etrafını, çevresini, saran, dolanan. Örnek; sirkumpolar canlılar (circumpolar organisms) – dolaykutupsal canlılar, kutupsal kuşakta yaşayan canlılar.

sis [fog] Askı nem nedeniyle atmosferde görüş uzaklığının bin metrenin altına düştüğü durum.

sis işareti [fog signal] Teknelerin seyir halinde olup siste durumlarını belirtmek için düdükle verdikleri işaret.

sis kampanası [fog bell] Sabit bir yere bağlanmış geminin yerini belirtmek için çaldığı çan.

sist [cyst] 1- Canlının yaşam döngüsü içerisinde kuru, dayanklı, aktif olmayan uyku (bekleme) halindeki hareketsiz aşama (evre).

sist [cyst] 2- Organizmanın dokusu içerisinde oluşmuş çoğunlukla kalın çeperli, içinde bulunduğu dokudan ayrılmış doku yumrusu.

sist [cyst] 3- Thallophyta’daki tüm üreme hücreleri (sporosist, gametosist, zoidosist).

sistem [system] Nesnelerden ya da maddelerden oluşan, fizik yasalarına uyan, birbiriyle ilişkili ve bağımlı bir bütünü oluşturan set. 

sistematik [systematic] 1- Dizgeli. Birbiri peşi sıra, sırayla, sistemli.

sistematik [systematic] 2- Canlıların yukarıdan aşağı silsile ilişkileri ve esasına göre sınıflandırılması. ® Taksonomi.

sistematik örnekleme [systematic sampling] Belirli zaman aralıklarında aynı yer ve günün aynı saatinde ölçüm yapılması ya da örnek alınması.

sistokarp [cystocarp] Rhodophyta’da üreme organı (“meyve”) dişi gametofitler tarafından taşınır; gonimoblast (karposporofit) ve gametofite ait olan koruyucu hücre kabuklarından oluşmuştur.

sivri [Atlantic bonito] ® Sarda sarda.

sivri uçlu [acuminate] Karındanbacaklıların sarmal kabuklarının tepesine ait olan sivri ve keskin ucu.

sivriburun camgöz [Spinner shark] ® Carcharhinus brevipinna.

sivriburun gümüş [silver sillago] ® Sillago sihama.

sivriburun karagöz [sharpsnout seabream] ® Diplodus puntazzo.

sivriburuncanavar [shortfin mako] ® Isurus oxyrinchus.

sivriburunkaragöz balığı [sharpsnout seabream] ® Diplodus puntazzo.

sivriburunvatoz [longnosed skate] ® Dipturus oxyrinchus.

sivrikuyruk dil [Red sea tonguesole] 1- ® Cynoglossus sinusarabici.

sivrikuyruk dil [tonguesole] 2- ® Symphurus nigrescens.

sivrikuyruk kayabalığı [frogface goby] ® Oxyurichthys papuensis.

Sivri-kuyruklu dil-balığıgiller [tonguefishes] ® Cynoglossidae.

sivruşka balığı [starry sturgeon] ® Acipenser stellatus.

siya [held water] Tekneyi kürek çekerek geriye hareket ettirmek için verilen emir (siya böyle).

siyah kayabalığı [monkey goby] ® Neogobius fluviatilis fluviatilis.

siyah yüzgeçli köpekbalığı [blacktip reef shark] ® Charcharhinus melanopterus.

siyanid balıkçılığı [cyanide fishing] Sodyum siyanid (Na-CºN) ya da diğer siyanid bileşikleriyle balıkların bayıltılarak avlanması.

siyano- (önek) [cyano-] Koyu mavi anlamında önek.

siyanobakteriler [cyanobakteria] Tek ya da çok hücreli bitkiler olup uzun bir zaman boyunca 'algler'e dahil edildi ve mavi-yeşil renkleri Cyanophyta divizyonu ile uyuşmaktadır. Bugün, bunların çok küçük (ince) yapıları prokaryot olduklarını ve bakterilerle akrabalıkları kabul edilmektedir ki bu da siyanobakteri teriminin kullanılmasını haklı kılar. Siyanobakteriler hücre ve mikroskobik ipliciklerden oluşmuş organizmalardır; hem çıplak gözle görülebilen kolonileri oluşturmak için genelde eşzamanlı olarak değişir hem de belirli bölgelerde “bloom” patlama oluşturan oldukça önemli popülasyonlara sahiptir. 150’ye yakın cins 1,500 türü kapsar. Türlerin büyük bir kısmı denizde büyür ve dünya genelinde görülür.

siyanofit nişastası [amidon cyanophyceen – cyanamylon] Karbonhidrat (glükoz tabanlıdır), Siyanobakterilerde bulunur; genelde glikojene yakındır.

siyanürler [cyanides] Siyanürlü bileşikler.

siyek [urethra] İdrar yolu.

sıcak kanlı [homoiothermal, haematothermal, warm-blooded] Vücut sıcaklıkları çok az değişen hayvan(lar).

sıcak monomiktik [warm monomictic] Sıcaklığı 4oC’nin altına düşmeyen ve kışın su deveranı olan göl.

sıcak nokta [hotspot, hot-spot] Çevresel yönden tehdit altında olup birçok yerli türün de bulunduğu tür zengini bölge.  

sıcak su [warm water] İçerisinde balıkların yaşadığı ve yazın sıcaklığı 240C’nin üzerinde olan su kütlesi.

sıcak su kirliliği [thermal pollution] Doğal düzeyinin üzerinde ısıtılmış (sıcak) suyun alıcı ortama (nehir, göl, deniz) verilmesiyle ortam sıcaklığının canlıları etkileyecek düzeyde olması.

sıcak tütsülü [hot smoked] Balığın tütsülenme işleminde 1200C’ye ısıtılması. Sıcak tütsülenmiş balık pişirilmeden yenilebilir.

sıcak-dövme marka [hot branding] Uygun sıcak nesne ile yakarak işaretleme. ® Carlin markası. ® Lea markası. ® Petersen markası. ® Pop-ap marka. ® Solungaç markası. ® Soğuk-dövme marka. ® Spagetti markası.

sıcaklık anomalisi [temperature anomaly] Bir yerin ortalama sıcaklığı ile bulunduğu enlemde yer alan bir diğer yerin ortalama sıcaklığı arasındaki farktır.

sıcaklık değişimi ölçüsü [temperature gradient] Verilen iki nokta arasındaki sıcaklık değişimi oranıdır. Bu oranın ortalaması iki nokta arasındaki sıcaklık farkının noktalar arası mesafeye bölünmesiyle elde edilir.

sıcaklık gradyanı [temperature gradient] ® Sıcaklık değişimi ölçüsü.

sıcaklık profili [temperature profile] Su kolonundaki sıcaklık değişmelerini kesintisiz izlemek için yüzeyden istenen derinliğe kadar ölçülen su sıcaklıklarını gösteren şekil.

sıcaklık şoku halkası [thermal mark] Önemli sıcaklık değişikliğinin yarattığı gerginlik sonucu balığın sert aksamlarında (örneğin otolitte) oluşan halka. 

sıcaklık-K ve sıcaklık-L¥ ilişkisi [temperature-K and temperature-L¥ relationship] Canlılar ölümleri azaltmak için iki stratejiden birini benimsemişlerdir. Bunlardan ilki bireysel büyüme hızını artırmak, ikincisi ise daha çok yeni kuşak üretmektir. Büyümenin temeli kimyasal reaksiyonlardır. Hızlı büyüme bu reaksiyonların hızıyla, bu da sıcaklıkla ilişkilidir. Yani sıcaklık arttıkça büyüme katsayısı K artar. Hızlı büyüyen canlı kısa sürede sonuşmaz (asimptotik) boyuna yaklaşır. Bunun sonucu ise sıcaklık arttıkça boyca büyüme azalır. Sıcak suda yaşayan balığın boyu kısa olmak zorundadır.   

sıcak-su akvaryumu [warm water aquarium] Su sıcaklığı kalorifer ya da özel düzenekle sabit tutularak belirli bazı canlılar için en uygun koşulların sağlandığı akvaryumlardır. Bunlar temelde iki kısma ayrılır. Birinde canlılar balık, bitki vs ya renkleri ve görüntü güzellikleri dikkate alınarak bir araya konulur. Diğerinde ise geldikleri doğal ortam yapısı dikkate alınarak birlikte tutulurlar.

sıçan balığı [rabbit fish] ® Chimaera monstrosa.

sıçrayan kefal [leaping mullet] ® Liza saliens.

sıfır isim [nomen nullum (nom. null.)] Orijinali belirlenemeyen, değişikliğe uğramış ve yanlış yazılan geçersiz isim.

sığınak [refuge] 1- Balıkçılığın ulaşamadığı alana yayılmış olup bu alan dışındaki yüksek balıkçılık baskısına rağmen türü ya da stoğu ayakta tutan kısım.

sığınak [shelter] 2- ® Korunak.

sıklığa bağlı büyüme [density dependent growth] Birey sayısı sıklığına (yoğunluğuna) bağlı büyüme. Örnek; artan ana-baba sayısıyla artan yumurta sayısının içgöçer (stoğa katılan birey) sayılarının arttığı büyüme.  ® Sıklığa bağlı olmayan büyüme.

sıklığa bağlı olmayan büyüme [density independent growth] Birey sayısı sıklığına (yoğunluğuna) bağlı olmayan büyüme. Örnek; artan ana-baba sayısıyla artan yumurta sayısına rağmen iç-göçer (stoğa katılan birey) sayılarının bir modele göre artmadığı ve aynı kaldığı, bir diğerine göre ise azaldığı büyüme. Stok sıklığının düzenlendiği (kontrol edildiği) büyüme. ® Sıklığa bağlı büyüme.

sıklık [density] 1- ® Yoğunluk.

sıklık [frequency] 2- Bir ölçümün tekrarlanma sayısıdır. Örnek; 20 cm boy grubunda ölçülen balık sayısı 47 olsun. Bu sayı (47) frekans yani ölçülme sıklığıdır. 

sınıf [class, classis] 1- Canlıların sınıflandırılmasında takımların birleştirilmesiyle oluşturulan gruba verilen ad.

sınıf [class, classis] 2- Canlıların sınıflandırılmasında takım’ın üstünde ve kol’un (kladus) altında yer alan grup.

sınıflama [grading] 1- Elek ya da ağ benzeri aygıtla balıkları boylarına göre ayırma.

sınıflama [grading] 2- Elle, balıkları boy, kalite, sınıf ve türler olarak ayırmak. 

sınıflandırma [classification] Organizmaların sıradüzenli – hiyerarşik gruplandırılması ya da bu işlemin kendisi.

sınır [boundary] 1- İki alanı ayıran hat, çizgi.

sınır [limit] 2- Ötesine geçilemeyen nokta, çizgi, yüzey vs.

sınır noktası [limit reference point] Belirli bir sınırdan (aşamadan) sonra balıkçılığın geliştirilmesinin istenmediği durum. Balıkçılığın geliştirilmesi bu noktaya ulaşılmadan durdurulmalıdır. 

sınır-aşan stok [transboundary stock] Ulusal hükümranlık sınırını aşan ve bir diğer ülkenin hükümranlık alanına giren ya da dönen göçmen stok. Örnek; Karadeniz hamsi balığı.

sınırlayıcı besin tuzu [limiting nutrient] Hayati önemi olup üretimi kısıtlayan çözünmüş besin (gübre). 

sınırlayıcı faktör [limiting factor] 1- Balık yaşamının sürdürülebilmesi için gerekli olandan daha az bulunan (kıt olan) herhangi bir şey (besin, sıcaklık, O2, yaşam-alan vs).

sınırlayıcı faktör [limiting factor] 2- Canlı yaşamın sürdürülebilmesi için ihtiyaç duyulan her hangi bir çevresel etkenin ortamda gerekenden daha az bulunması nedeniyle canlının yaşam fonksiyonlarını tam olarak gerçekleştirmesini engelleyen faktör.

sınırsal [marginal] 1- Dar bir alanı tanımlar. Sınırda olan. 

sınırsal [peripheral] 2- Tatlı-suda yaşayan fakat tuzlu-suya dayanıklı balıklar. Örnek; Petromyzontidae, Acipenseridae, Anguillidae, Gobiidae.

sıradüzen [hierarchy] Organizma ya da ilkelerin yukarıdan aşağıya ya da aşağıdan yukarıya işlev ya da yetki-etki şeklinde dizilmesi, sıralanması.

sırlama [glazing] Çözülmüş balığın kurumadan korunması için soğuk suya batırılması ya da üstüne soğuk su serpilerek yüzeyde koruyucu ince buz tabakasının oluşturulması.

sırt [dorsal, back] 1- Üst kısım.

sırt [dorsal] 2- Balığın üst kısmı. Olgun yassı balıklarda üst kısım aslında balığın yan tarafıdır.

sırt [dorsal] 3- Kafadanbacaklılarda gövdenin üst kısmı ve kafa (huni ile karınsal kısmın tersi).

sırt [ridge] 4- İki ırmak sistemini ayıran hat, yükselti, tepe sırt vb.

sırt ipliği [chorda dorsalis] Balıklardan itibaren daha yüksek düzeydeki hayvanlarda yalnız cenin (embriyon) evresinde görülen sonra yerini omurganın aldığı ince uzun kıkırdak sertliğinde ipliğimsi yapı.

sırt şokeri [backpack shocker] Sığ su ve ırmaklarda balık örneklemesinde kullanılan sırtta taşınabilir elektroşok cihazı.

sırt yanı [dorsolateral] Balığın sırtı ile yan tarafının ortasına kadar olan kısmı yani yan tarafın üst kısmı.

sırt yükseltisi [interdorsal ridge] Vücudun sırt yüzgeçleri arasındaki yükselti -kamburumsu kısmı.

sırt yüzgeci [dorsal fin, back-fin] Balığın sırtındaki yüzgeç. Yassı balıklarda -  Yanyüzergiller (Pleuronectidae) ailesinde anüsün karşısındaki tarafta; Çullukbalığı-giller’de (Centriscidae) ise, arka kısım balığın altına döndüğü için, sırt yüzgeci yüzeyin altındadır.

sıvı koruyucu [fluid preservative] Balıkların saklanmasında kullanılan etanol, izopropanol, formalin gibi sıvılar.

sıvı-balık [fish silage] Çürüme, bozunma ve mayalanmayı önlemek için asit katılmış ve sıvılaştırılmış balık artıkları. Hayvan yemi olarak kullanılır.

skalpel [scalpel] Neşter, küçük bıçak.

skiafil  [sciaphilic] ® Gölge-sever.

skifomedüz [Scyphomedusae] Gerçekmedüzgillerin medüz dölü (evresi).

skleroblast [scleroblast] Sünger iğnesini oluşturan göze(ler), hücre(ler).

sklerokronoloji [sclerochronology] Kalsiyum ihtiva eden otolit, pul, iskelet, solungaç kapağı vb’nin incelenmesiyle canlının geçmiş yaşam hikayesinin yeniden yapılan-dırıldığı araştırma. 

sl (kıs) [standard length] ® Standart boy. 

Smaris chryselis (izmarit) [blotched picarel] ® Spicara maena.

smirida [picarel] ® Spicara smaris.

smolt [smolt] Tatlı-sudaki gelişmesini tamamlamış ve gri-gümüşümsü renkte erin birey görünümüne dönüşmüş kabaca 2 yaş civarındaki som ya da deniz alası.

smolt sonrası [post-smolt] Alabalıkgilin gelişme aşaması. Nehirden denize geçtikten sonra izleyen kış döneminde birinci yaş halkasının oluşmasına kadar geçen dönem.

SO (kıs) [Southern Oscillation] ® Güneyli salınım.

sodyum-tio-sulfat [sodium thiosulfate, thiosulfate sodium] Kimyasal formülü Na2S2O3 olup Winkler yöntemiyle çözünmüş oksijenin belirlenmesinde titre (titrant) olarak kullanılır.

soğuğa dayanıklı [cold resistance] Sıfır (00C) derecenin altındaki sıcaklıkta yaşayabilme yeteneği.

soğuk kanlı [ectotherm, poikilotherm, heterothermic, cold-blooded] Çoğu balıkta olduğu gibi vücut sıcaklığını çevrenin belirlediği yani vücut sıcaklığı çevre sıcaklığıyla değişen hayvan(lar).  

soğuk su [cold water] Yazın sıcaklığı 200C’yi geçmeyen su kütlesi.

soğuk su balığı [cold-water fish] 200C ve altındaki sıcaklıklarda, optimal olarak 4-150C’lerdeki sularda bulunan balık.

soğuk su hastalığı (kuyruk sapı hastalığı) [cold water disease] Çoğunlukla 13 0C’den soğuk suda kalan alabalıkgil balıkların deri ve yüzgeçlerinde doku bozukluğu (yara/bere) şeklinde görülür. Yüzgeçler koyu ve yırtık bir hal alır; tamamıyla da kaybedilebilir. Balık beslenmeyi bırakır. ® Kuyruk sapı hastalığı.

soğuk su vibriyo’su [coldwater Vibrio] Atlantik som balığında görülen ve Vibrio türlerinin neden olduğu hastalık. Vibrio 100C ’den daha düşük sıcaklıklarda aktif olup vücutta kırmızı bantlarla birlikte yüzgeçlerin çürüyüp düşmesine yol açar. ® Vibriyo (Vibrio).

soğuk tütsüleme [cold smoking] Proteinlerin pişirilmemesi için balıkların 330C’den düşük sıcaklıkta tütsülenmesi.

soğuk tütsülenmiş [cold-smoked] Düşük sıcaklıkta hafif tütsülenmiş balık. Bunlar pişirilerek yenmelidir.

soğuk-dövme marka [cold branding] Soğuk nesne ile yakarak işaretleme. ® Carlin markası. ® Lea markası. ® Pop-ap marka. ® Petersen markası. ® Sıcak-dövme marka. ® Solungaç markası. ® Spagetti markası.

soğukkanlı (ektoterm) [ectotherm] Vücut sıcaklığını çevre sıcaklığının belirlediği organizmalar. Vücut sıcaklığı çevre sıcaklığına neredeyse eşit olan hayvanlar.

soğuktan ölüm [cold-kill] Sıcaklığın ani düşmesi sonucu deniz balıklarında görülen ölüm.

soğurarak beslenme [absorptive feeding] Balığın gelişmesinde besin maddelerinin yumurtalık (ovaryum) salgısından alınması ya da çevreden vücut yüzeyi yoluyla alınması.

soğurma [absorbtion] 1- Maddelerin (moleküllerin) yüzeyde tutulması.

soğurma [absorbtion] 2- Maddelerin (gaz, sıvı vs) emilmeye benzer şekilde alınması, tutulması.

soğurma [absorption] 3- Sindirilmiş besinin bağırsaklarda emilesi.

sokan [dusky spinefoot] ® Siganus luridus.

Sokar-balığıgiller (Çarpan-balığıgiller) [rabbitfishes, spinefoots] ® Siganidae.

söl [coel] İçi boş, boşluk. Örnek; selenteron (coelenteron)-selenterelerin vücut boşluğu.

SOLAS (kıs) [International Convention for the Safety of Life at Sea] Uluslararası Denizde Can Emniyeti Sözleşmesi.

Solea solea (dil balığı) [common sole] Tabansal (demersal) ve okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Acı-suya girer. 0-150 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=80 cm ve ağırlığı 3 kg kadar olabilir. Sıkça rastlanan en uzun boylu dil 45 cm civarındadır. 26 yıl yaşayabilir. Ticari balıkçılığı ve yetiştiriciliği çok önemlidir. Genellikle tek gezer. Kendisini kumlu, çamurlu tabana gömer. Kışın derine iner. İçgöçü (stoğa katılımı) değişkendir. Üreme göçü yapar.

Solecurtidae (?) [?] Kabukları eşit ve dikdörtgen şekillidir. Dış yapısı (yontusu) aslında eş merkezli ya da çaprazidir. Kabukların eklemi genellikle 2 asıl dişlidir;  bazen bunlara yan dişler eklenir. Kabuklarda iki yaklaştırıcı kas izi vardır. İç kenarlar pürüzsüzdür. Solungaçlar yapraksı tiptir. Ayak dil gibi; sifonlar uzun ve ayrıktır. Akdeniz sular siteminde ailenin 12 türü yaşamaktadır.

Solecurtus strigilatus (?) [rasp short razor] Sin. Solenocurtus strigillatus. Kabuk katı olup eni yüksekliğinin (boyunun) yaklaşık 2 katı kadardır. Dış deri zarsı, esmerimsi olup dökülebilir. Kabuklardaki eklem 2 asıl diş ve bir kıvrık kancaya sahiptir. Manto sinüsü (yayı) geniş ve derindir. Rengi dışta pembe, içte beyazdır. Boyu en çok 8 cm olur. Sıklıkla rastlanan boyu 7 - 7 cm kadardır. Temiz ve ince kumda ve çakıllı kesimlerde görülür. Organik birikinti ile beslenir. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Soleidae (Dilbalığıgiller) [soles, true soles] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Yanyüzersiler (Pleuronectiformes) takımı Soleoidei alttakımının bir ailesidir. Ailenin sistematiği sorunlu olmakla birlikte bugün 28 cinste 135 türün yer aldığı söylenebilir. Aile Akdeniz’de ise 7 cinste 16 tür ile temsil edilir. Gövdeleri oval olan yassı balıklardır. Gözler sağ taraf üstüne kayarak yerleşmiştir. Ağız küçük ve altta olup az çok yay gibi eğiktir. Dişler küçük olup kadife gibidir ve zor görülür, hatta bazen yoktur. Yüzgeçlerde sert ışın bulunmaz. Kuyruk yüzgeci ayrıdır. Her iki yüzeyde de (altta üstte) yanal çizgi vardır. Pullar taraksıdır (ktenoidtir), dokununca kabadır. Gözlerin olduğu tarafta renk koyu kahverengi, gri lekelidir. Kör (alt) taraf beyazımsıdır. Kıyıdan 1,000 m derinliğe kadar olan ılıman denizlerin kumlu çamurlu tabanında yaşayan balıklardır. Kabuklular ve diğer omurgasızlarla beslenirler. Su kolonunda yumurtlarlar. 

Solemya togata (?) [Mediterranean awning clam] Yanlardan basık kabuklar eşittir. Ön ve arak esner (açılır). Kancalar küçük, arka uca daha yakın olup belirgin değildir. Kabuk dışı neredeyse pürüzsüzdür. Dış deri (zar) açık esmer, çok yapışık, kalın ve gösterişli görünümlüdür. Eklem dişsizdir. İç kenar pürüzsüzdür. Boyu en çok 9,3 cm olurken sıklıkla rastlanan boyları 3 - 4 cm kadardır. Organik maddece zengin, çamurlu ve ince kumlu kesimlerde görülür. Tabana gömülü yaşar. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında yer yer (aralıklarla) bulunur. Avcılığı vardır.

Solemyidae (?) [solemyids] Sindirim sistemleri çok küçüktür ya da yoktur. Beslenme uzantıları çok kısa olup dışarıya ulaşmaz. Bu tür kükürt oksitleyen bakterilerin konağıdır. Konak sembiyoz yaşadıklarına kemoototrof yaşama ortamı sağlar ve bunlar H2S indirgerler. Akdeniz sular sisteminde tek türü bulunmaktadır.

Solen marginatus (?) [grooved razor shell, grooved razor clam] Sin. Solen vagina. Kabuk dikdörtgen yapılı olup sırtsal ve karınsal kenarlar neredense düzdür. Eklem tek bir asıl dişe indirgenmiştir. Dıştan abuk rengi sarıya çalar, sıkça esmerdir. Dış deri parlaktır. Kabuk içi beyazdır. Boyu en çok 17 cm olabilir. Genelde rastlanan boyları 9 ile 11 cm arasındadır. Temiz kumlu ya da çamurlu tabanda yaşar. Eşeyler ayrı olup yumurtlayıcıdır. Askı yük ile beslenir. Türkiye'nin tüm kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır. Karadeniz'de avlanmaz.

Solen marginatus (ustura midyesi) [razor clam] Çift kabuklu ve uzuncadır. Sifonu kısadır. Tabanın hemen altında yaşar. Kendisini çok hızlı gömer. Kabuklarını açıp kapayarak yüzer. Türkiye sularında Ensis ensis, Solen marginatus, Solen vagina türleri bulunmaktadır.

Solen vagina (?) [grooved razor shell, grooved razor clam] ® Solen marginatus.

Solenidae (usturamidyesigiller; ustura midyeleri) [razor clams] Kabuklar eşit, dar ve uzamış şekilli olup bir bıçağı andırmaktadır. Yanlardan eşit değildir. Kabuklar ön ve arkadan açılır (esner). Dışı genellikle eşmerkezli büyüme halkalıdır. Dış bağ, kabuk enince uzayan doğrusal bir oluğa yerleşmiştir.  Eklem alçaktır. Manto sinüsü derin değildir. İç kenar pürüzsüzdür. Solungaçları yapraksı tiptir. Sifonlar kısa, birliktedir. Uçtaki güçlü ve genişlemiş ayak kuma aniden ve hızla gömülmeye uygundur. Akdeniz sular sisteminde 6 türü bulunmaktadır.

Solenocera membranacea (?) [Atlantic mud shrimp] Yumuşak gövdelidir. Rengi kızıl turuncu olup az ya da çok şeffaftır. Boyu en çok 12 cm olup sıkça rastlanan boyu 8 - 10 cm kadardır. Çamurlu tabanda 40 m ile 700 metreler arasında demersaldir. Çoğunluğu 50 m ile 450 m arasında yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Ticari avcılığı vardır ve iyi av verir.

Solenocurtus antiquatus (?) [antique razor clam] ® Azorinus chamasolen.

Solenocurtus strigillatus (?) [rasp short razor] ® Solecurtus strigilatus.

sölentereler [Coelenterata, coelenterates] Knidliler (Cnidaria) ve Taraklılar (Ctenophora) olmak üzere iki hayvan kabilesini içermektedir. Vücut boşluklu hayvanlar olup iç ve dış olmak üzere iki göze (hücre) tabakasıyla basit doku organizasyonuna sahiptirler.

soliter [solitary] Tek başına yaşayan, sürüde olmayan.

solucan inmesi [worm cataract] Asalak (parazit) Trematoda kurtçuklarının (larvalarının) neden olduğu ve balık gözlerinin perdelendiği (katarakt) inme hastalığıdır. Buna solucan kataraktı da denmektedir.  

solucan kataraktı [worm cataract] ® Solucan inmesi.

solucanlar [earthworms] ® Oligochaeta.

solungaç (galsame) [gill] 1- Bazı diğer hayvanlarla birlikte midyelerde de solunum organıdır. Sırtsal eksende yar alan 2 yassılmış solungaç iplikçikleri tek ya da kendi üstüne kıvrılmış olup bunlardan her biri iki yaprak oluşturur. Yapraklar birçok kirpikten (silden) oluşmakta olup karmaşık bağlarla birleşmiştir. Dört tip solungaç ayırt edilmektedir. Bunlar i) protobranch - ilkel solungaç, ii) filibranch - lifsi solungaç, iii) eulamellibranch - yapraksı solungaç, iv) septibranch - yedi-yapraklı solungaç.

solungaç [gill] 2- Balıkların çiftli solunum organı. Kafanın arka tarafında solungaç yayı üzerinde ipliksi uzantılarla kaplıdır. Kandaki gazların çevredeki su arasındaki değiş tokuşunu sağlar.

solungaç [gill] 3- Suda yaşayan hayvanların solunum organı.

solungaç açıklığı [gill opening] Solungaç odacığına giden, dıştan açıklık. Keski solungaçlılarda (Elasmobranchii) kafanın her iki tarafında 5-7 solungaç açıklığı vardır ki buna solungaç yarığı denmektedir. Solungaç açıklığı solunurken alınan suyun solungaçlardan geçerek tahliyesini sağlamaktadır.

solungaç ağı [gill net] Üstteki mantar yaka ve alttaki kurşun yaka ile bir perde gibi kıyıya çaprazi olarak çeşitli derinliğe yerleştirilen bu av aracında ağ göz genişliği avlanan balık boyunu belirler. Avlama prensibi balıkların hareket halindeyken ağa çarparak kafalarının solungaç yarığına kadar ağın gözüne geçip balığın kurtulamamasına dayanmaktadır.

solungaç ağında seçme [gill net selection] Belirli göz genişliğine sahip bir solungaç ağıyla avlanan bir türe ait balıkların o bölgedeki aynı türden olan balıkların boy dağılımına oranı (solungaç ağındaki balıkların boy dağılımı/bölgedeki balıkların boy dağılımı) olup bir çan eğrisi şeklindedir. ® Seçme. ® Trol ağında seçme. ® Bıçak ağzı seçme.  

solungaç boşluğu [gill cavity] Solungaçların bulunduğu alan.

solungaç burgusu [gill-helix] Yutağın (farinks) önünde ileri çıkmış tırmıksı yapılar. Bunlardan biri yutak, diğeri solungaç kapağı tarafına olan boşluğu iki kısma ayırır. Küçük besin maddeleri (plankton) ileri çıkmış bu tırmıksılar tarafından tutulur. Sümüğümsü malzemeyle (mukus) birleştirilerek yutağın arkasına, yemek borusuna iletilir. Örnek; ringagiller (Clupeidae), hamsigiller (Engraulidae).

solungaç dikenleri [gill raker] Solungaç yayı üzerinde yer alan tırmığımsı, dikensi çıkıntılar. Besin maddelerinin tutulmasını sağlar. Solungaç dikenlerinin sayılmasında birinci yayın ön yüzündeki gelişmemiş olanlar dahil bütün dikenler sayılır.

solungaç dişleri [gill teeth, pharyngeal teeth] Balıklarda gırtlakla ilişkili kemik üzerindeki dişler.

solungaç ipliği [gill filament] Solungaç yayı üzerinde sıralanmış yumuşak, kırmızı ipliklerdir. Gaz değiş tokuşunu sağlarlar.

solungaç kapağı [gill cover] Operkulum. Kafanın her iki tarafında solungaçları örten vücut kısmı ve parçaları.

solungaç kesesi [gill pouch] Petromyzontiformes’de solungaçların bulunduğu ağız boşluğu ve dışarıyla ilintili torba, kese.

solungaç markası [gill clamp] Solungaç kapağına sıkıştırılarak takılan atkı tipi, kıskaçlı işaret. ® Carlin markası. ® Lea markası. ® Petersen markası. ® Pop-up marka. ® Sıcak-dövme marka. ® Soğuk-dövme marka. ® Spagetti markası.  

solungaç odacığı [gill chamber] Kafanın her iki tarafında ve arka kısmında solungaç kapağı ve zarıyla örtülü kısım.

solungaç odacığında kuluçkalayan [gill chamber brooder] Yumurtalarını solungaç boşluğunda kuluçkaya alan balık.

solungaç yarığı [gill slit] Keski solungaçlılarda (Elasmobranchii) kafanın her iki tarafında olup sayısı 5-7 arasında değişen solungaç açıklığına verilen ad. ® Solungaç açıklığı.

solungaç yayı [gill arch] Solungaçların kıkırdağımsı iskelet desteği. Üzerinde ipliksi uzantılar ile tırmıksı çıkıntılar bulunur. Bu çıkıntılar kemikli balıklarda (Teleostei) çoğunlukla 4 tanedir ancak daha çok da olabilir. Örnek; Cyclostomata’da 16 adet.

solungaç yayı [gill arch] Solungaçların kıkırdağımsı iskelet desteği. Üzerinde ipliksi uzantılar ile tırmıksı çıkıntılar bulunur. Bu çıkıntılar kemikli balıklarda (Teleostei) çoğunlukla 4 fakat daha çok da olabilir. Örnek; Cyclostomata’da 16 adet.

solungaç zarı [gill membrane] Kafadanbacaklılarda az ya da çok derin zar kollar arasındaki zar.

solungaçsız ve iç-organsız ağırlık [gilled and gutted weight] Solungaçları ile mide ve bağırsağı çıkartılmış balık ağırlığı. Bu işlem kuzeyli ülkelerde çoğunlukla denizde yapılır ve çıkartılan malzeme geçmişte denize atılırdı. Günümüzde bunların azalan girdi nedeniyle balık yemi endüstrisinde kullanılması sonucu artık saklandığı ve atılmadığı bilinmektedir. 

solunum [respiration] Solunma, nefes alma. Canlı ile çevresi arasındaki gaz değişimi. Oksijen alınıp karbondioksit verilmesi. 

som [salmon, Atlantic salmon] Alabalıkgiller familyasının bir ferdi. ® Salmo salar.

som hastalığı [salmon disease] Alabalıkgillerde görülen bakteriyel bir hastalık. 

somit [somite] Vücut kısmı, vücut bölümü. 

somon [salmon, Atlantic salmon] Dilimize yerleşmiş olan som balığı adı yerine medyanın kullanıma soktuğu yanlış ad. ® Salmo salar.

son [final] Gözlemciye göre bir olayın en son aşamasını, durumunu tanımlar.

son tur (sarmal) [last tour] Karındanbacaklılarda en son oluşturulmuş sarmal turu. Hayvan kendisini bunun içine çeker. Çoğu kez kabuğun temel (kaide) kısmı olarak nitelendirilir.

sonar (kıs) [SOund NAvigation and Ranging (sonar)] Bu cihaza balıkçılar çoğunlukla su altı radarı demektedir. Yankı iskandilinin ses dalgalarını istenen belirli (dikey, yatay ya da bunların arasında kalan) bir açıyla yayan, dinleyen, işleyen sistemdir. ® Su altı radarı.

sonbahar [autumn, fall] Eylülün 21'inde başlayıp Aralığın 21'inde biten süre. 

sonbahar hastalığı [autumn sickness] Hastalık belirti ve nedeni bilinmeyen, sonbaharda görülen öldürücü balık hastalığı.

sonbahar karışımı [autumn turnover, fall overturn, fall turnover] Sonbaharda havaların soğuması ve rüzgâr etkisiyle yüzeyde soğuyan suyun ağırlaşarak dibe çökmesi, suyun karışması.

sonbahar yavrusu [autumn fry] Büyüme mevsimi sonunda (sonbaharda) avlanan yaşama şansı yüksek yavru balık.

sondan ikinci [penultimate] Sonuncudan önceki. Sondan ikinci olan.

sonek [suffix] Kelimenin sonuna getirilen ek.

sonuşmaz (asimptot) [asymptote] Bir eğrinin belirli bir değer ya da sınıra giderek yaklaşması ancak asla bu değer ya da sınıra değmemesi ve sonsuza uzanmasıdır.

sonuşmaz ağırlık (asimptotik ağırlık) [asymptotic weight] Von Bertalanffy büyüme modelinde stoktaki balıkların sonsuz zamanda ulaşacağı ağırlık olarak tanımlanmakta olup gözlemlenmiş en ağır balık değildir.

sonuşmaz boy (asimptotik boy) [asymptotic length] Von Bertalanffy büyüme modelinde stoktaki balıkların sonsuz zamanda ulaşacağı boy olarak tanımlanmakta olup gözlemlenmiş en boylu balık değildir.

sorgulama ismi [nomen inquirendum (nom. inq.)] Henüz sorgulanması ve üzerinde araştırılması gereken isim.

sorumlu balıkçılık [responsible fishery] Balıkçılık kaynaklarının çevreyle uyumlu sürdürülebilir kullanımı. 

sosyal kısıtlamalar [social constraints] Balıkçıların davranışı ya da yerel topluluğun balıkçılığa giriş (geçiş) sınırlaması. 

soy [phylum] 1- Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan deyim olup dalların (kladus) birleşmesinden oluşur. Yazında kol olarak da adlandırılmaktadır. Eşanlamlı olarak kabile de kullanılmaktadır.

soy [strain] 2- Aynı alanda yaşayan ve aynı dönemde yumurtlayan fakat birbirlerinden renk ya da hastalıklara dayanıklılık yönünden ayırt edilebilen bir grup balık.

soygaz [noble gas, inert gas] Ender olup kimyasal reaksiyonu çok az olan (reaksiyona kolay girmeyen) gazlar (helyum-helium, neon-neon, argon-argon, kripton-krypton, ve ksenon-xenon, radon ).

soygazlar (asal gazlar) [inert gas (noble gas)] Ender olup kimyasal reaksiyonu çok az olan (reaksiyona kolay girmeyen) gazlar (helyum-helium - He, neon-neon - Ne, argon-argon - Ar, kripton-krypton - Kr, ve ksenon-xenon – Xe, radon-radon - Rn).

soyoluş [phylogeny] Bir ırk ya da soyun gelişme öyküsü, evrilmesi.

soyu tükenmiş [extinct] Yaşamayan, artık var olmayan.

sölom [coelom, perivisceral cavity] 1- Ana vücut boşluğu. ® Karın boşluğu.

sölom [coelom] 2- İç organları içine alan ikincil vücut boşluğu.

sölomlular [coelomata] Vücut boşluğu olan hayvanlar.

sömürme düzeyi [level of exploitation] Avlanan balık miktarı ya da balıkçılıktan kaynaklanan ölüm düzeyini sayısal olarak ifade etmeyen anlatım.

sömürme evresi [exploitation phase] Bir yıllığın avlandığı süreç.

sömürme kalıbı [exploitation pattern] Balık popülasyonu ya da stoğunun yaş bileşimine göre balıkçılık ölümünün dağılımıdır. Bunu, kullanılan araç, çalışılan alan, mevsim, büyüme ve göç belirler. Av aracındaki değişiklik ile örneğin ağ göz genişliğinin ya da olta büyüklüğünün ya da hasat oranının değiştirilen av aracıyla değiştirilmesi bu kalıbı değiştirilebilir.

sömürme oranı [exploitation rate] 1- Yararlanma ya da kullanma oranı olarak da adlandırılmaktadır. Popülasyonun belirli bir süreçteki (genellikle bir yıldaki) miktarının avlanan miktarına oranıdır. Ya da Kısaca E = F/Z ve Z = F + M ‘dir.

E < 0,5 Yetersiz avcılık göstergesi.

E @ 0,5 Stoktan en iyi yararlanma göstergesi ki bu F = M kabulüne dayanır.

E > 0,5 Aşırı avcılık – aşırı sömürme göstergesi.

sömürme oranı [exploitation rate] 2- Popülasyonun belirli bir süreçte (genellikle bir yıl) sayısal miktarının avlanan miktara oranıdır. Örneğin yılın başında 1 milyon balığın yıl sonuna kadar 870 bini avlandı ise yıllık sömürme oranı 0,87’dir.

sömürme şekli [exploitation pattern] ® Sömürme kalıbı.

sömürü durumu [status of exploitation] Mevcut bilgi ve veri çerçevesinde mevcut balıkçılığın stok üzerindeki etkisinin, bilinmeyen (unknown), korunmuş (protected), sömürülmemiş (not exploited), az sömürülmüş (underexploited), orta derecede sömürülmüş (moderately exploited), tam sömürülmüş (fully exploited), aşırı sömürülmüş (over-exploited) terimleri kullanılmak suretiyle değerlendirilmesidir.

sömürülebilir biyokitle [exploitable biomass] Av aracının stoktan avlayabileceği kısım.

sömürülebilir yaş [exploitable age] Avlanılabilir stoktaki herhangi bir yaş.

sörvey [survey] Bilim adamlarının kontrolünde yapılan örnekleme. Araştırma gemisi kullanılarak bilimsel bir program çerçevesinde balık vb örnekleme çalışmaları.

söz. bild. (kıs) [pers. comm.] Sözlü bildirim. Yayınlanmamış fakat yazarına sözlü iletilmiş bilgi, bulgu.

sp. (kıs) [species, sp.] Tür.

sp. ind. (kıs) [species indeterminate] ® Yeri belirsiz tür. 

sp. n. (sp. nov.) (kıs) [species nova] ® Yeni tür. 

sp. rev. (kıs) [species revivisco] Daha önceki eşanlamlı adın tekrar kullanılması.

SPA (kıs) [Sequential Population Analysis] ® Ardışık popülasyon analizi.

spagetti markası [spaghaetti tag] Bakır telinin yalıtım malzemesi ve iğne yardımıyla büyük balıklara takılan işaret. ® Carlin markası. ® Lea markası. ® Petersen markası. ® Pop-up marka. ® Sıcak-dövme marka. ® Soğuk-dövme marka. ® Solungaç markası. 

Sparidae (İzmaritgiller) [porgies] ® Centracanthidae.

Sparisoma cretense (iskaroz, papağan balığı) [parrotfish] Resiflerle ilişkilidir. 20-50 m derinliklerde bulunur. Boyu TL=50 cm olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Kayalık kıyıda ve sığ suda yaşar. Otoburdur (herbivordur). Uzmanlaşmış gırtlak kemiği ve kasları vardır.

Sparus aurata (çipura, alyanak) [gilthead seabream] Tabansaldır (demersaldır). Acı ve tatlı-suya girer. 1-150 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=70 cm ve ağırlığı 17 kg olabilir. 11 yıl yaşayabilir. Ticari balıkçılığı ve yetiştiriciliği önemlidir. Çoğunlukla 30 m derinlikte deniz çayırları ve kumluk tabanda bulunur. Küçük gruplar oluşturur. Aslında etoburdur (karnivordur) bazen otoburlukta (herbivorlukta) yapar. Sıkça acı suda bulunur.

spat [spat] Küçük istiridyeler için kullanılır. Veliger (kurtçuk) evresini aşıp bir yere yapışmış istiridye.

spektrofotometre [spectrophotometer] Işığın dalga boyunu hassas ölçen alet. Alet ışık demetinin ortamda yayılma, yansıma ve geçirgenliğini ölçer.

sperm (atmık) kapsülü [spermathophore] ® Hektokotil.

sperm kanalı (sperma kanalı) [vas deferens] ® Atmık kanalı.

Spermatofita [Spermatophyta] Çiçekli bitkiler.

spermatofor [spermatophore] Atmık (sperm) kümesinin sarılı olduğu kapsül. Kapsül çiftleşmede dişiye aktarılır. Döllenme çiftleşmeden çok daha sonra olabilir. 

spermatosist [spermatocyste] Erkek eşeylik hücresi ihtiva eden gametosisttir (erkek eşeylik hücreleri genellikle çoktur).

spermatozoa [spermatozoa] Kamçılı erkeklik gameti (sperm). Atmık. 

spermatozoid [spermatozoid] Kamçısı oluşmuş erkek eşeylik hücresidir (halen anterozoit olarak da adlandırılır).

spermatyum [spermatium] Erkek eşeylik hücresidir, kamçılı değildir (Kırmızı alglerde görülür).

Sphaerechinus granularis (?) [violet sea urchin] Gövde yuvarlak ve oldukça yüksektir. Koyu mor’dan kırmızımsıya olan dikenler karakteristiktir. Diken uçları beyaz olup dikenler ya tamamıyla beyaz ya da mordur. Çapı en çok 13 cm, dikenler 2 cm kadardır. Sahanlık alanında 100 m derinliğe kadar yayılır. Otoburdur. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında yer yer ve Marmara kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Sphaerocardium paucicostatum (?) [poorly ribbed cockle] ® Acanthocardia paucicostata.

Sphaeronassa mutabilis (?) [changeable nassa] ® Nassarius mutabilis.

Sphoeroides pachygaster (balon balığı) [blunthead puffer] Tabansaldır (demersaldır). 50-480 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=50 cm’den büyük olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Kumlu, çamurlu kayalık zeminde bulunur. Genç bireyleri yüzücüdür (pelajiktir). Soyu tehlikedeki türler içerisinde hassas sınıfında yer alır.

Sphyraena obtusata (iskarmoz balığı, iskarmoz) [obtuse barracuda] Resif kesimiyle ilgilidir ve acı suya girer. 20-120 m derinliklerde yayılır. Boyu TL=55 cm olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Kızıldeniz’den Akdeniz’e göçmendir. Deniz kulaklarına girer, deniz çayırları üzerinde sürü oluşturur. Günlük davranış gösterir.

Sphyraena sphyraena (turna balığı, iskarmoz, barakuda balığı) [European barracuda] Yüzücüdür (pelajiktir). 0-100 m derinliklerde yayılır. Boyu TL=165 cm ve ağırlığı 4 kg kadar olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir.

Sphyraena viridensis (iskarmoz) [yellowmouth barracuda] Yüzücüdür (pelajiktir). Boyu TL=140 cm ve ağırlığı 8 kg civarında olabilir. Çoğunlukla Sphyraena sphyraena ile karıştırılır. Bir olasılıkla Sphyraena sphyraena ile benzer özellik ve dağılım gösterir.

Sphyraenidae (İskarmozgiller) [barracudas] Actinopterygii sınıfı, Perciformes takımı, Sphyraenidae ailesi 1 cinste (Sphyraena) 27 türü barındırmaktadır. Gövde uzun, baş büyük, yüz uzun ve sivridir. Ağız büyüktür, alt çene üst çeneyi geçer. Dişler kuvvetlidir. İki sırt yüzgeci de kısadır ve birbirlerinden ayrıdır. Sırt yüzgeçlerinde sert ve yumuşak ışın bulunur. Kuyruk çatallaşmıştır. Yanal çizgi iyi gelişmiş ve neredeyse düz çizgi halindedir. Pullar çemberimsidir (sikloidtir). Gümüş renkli gölgelerle sırt gri ve mavi-yeşil arası bir renktedir, karın daha açık olup beyaza yakındır. Gövdede şeritler ya da lekeler vardır. Doymak bilmez leşçidir, tropikal ya da ılıman denizlerde, özellikle kıyı sularında, bazen de 100 m derinliğe kadar yayılır. Küçük bireyleri sürü halinde gezerken büyükler yalnız gezer. Bazı türlerin boyu 2 m’ye yakındır. Avlanırken hızları 45 km/saate ulaşabilir. Sphyraena sphyraena türü Akdeniz ve doğu Atlas Okyanusunda yayılmıştır. Çamurlu sığ sulara girmez.

Sphyrna lewini (çekiç balığı) [scalloped hammerhead] Okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Acı-suya girer. 0-512 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=4,3 m ve ağırlığı 152 kg olabilir. 35 yıl kadar yaşar. Ticari balıkçılığı vardır. Koylara girer. Kıyısal göçmendir. Daha çok sahanlık üzerinde bulunur. Gençleri büyük sürüler oluştururken erin ve büyük olanlar sürü oluşturdukları gibi tek ya da çift gezerler. Canlı doğurucudur (vivipardır). 15-55 yavru verebilir. Soyu tehlikedeki türler listesinde az tehlikede sınıfında yer alır.

Sphyrna tudes (çekiç balığı) [smalleye hammerhead] Taban-yüzücüdür (bento-pelajiktir). En az 12 m derinlikte rastlanır. Sahanlık üzerinde yaşar. Boyu TL=134 cm olabilir. Balıkçılığı, geçimini sağlama düzeyindedir. Hakkında az bilgi vardır. Canlı doğurucudur (vivipardır). Batında 6-9 yavru verir.

Sphyrna zygaena (çekiç balığı) [smooth hammerhead] Okyanus-göçerdir (okyanod-romdur). Acı-suya girer. 0-200 m derinliklerde rastlanır. Hem açıkta hem de yakın kıyıda bulunur. Boyu 5 m ve ağırlığı 400 kg olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Gençleri büyük gruplar halinde olmak üzere yazın kuzeye göçer. Canlı doğurucudur (vivipardır). 30-40 yavru doğurur. Vücut ve organları çeşitli şekilde kullanılır. 2,5-3 m’de eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşır. Soyu tehlikedeki türler listesinde az tehlikede sınıfında yer alır.

Sphyrnidae (Çekiçbalığıgiller) [hammerhead sharks, bonnethead, scoophead sharks] Kıkırdaklılar (Chondrichthyes) sınıfı, Keskisolungaçlılar (Elasmobranchii) altsınıfının Selachimorpha üsttakımıdaki Carcharhiniformes takımın bir ailesidir. Aile iki cinsi kapsar (Sphyrna 8 tür) ve Eusphyra 1 tür).  Boyları 2-6 m kadardır. Kafaları yanlara doğru uzamış olup yassılaşmış çekici andırır. Gözler ve burun bu uzantılar üzerindedir. Saldırgan yırtıcılardır. Vatoz, balık, kafadanbacaklılar, kabuklular ve diğer köpek balıklarıyla beslenirler. 100 ve daha çok bireyi barındıran sürü oluştururlar. Akşamüstü avlanırlar. İç döllenmeyle yılda bir kez 12-15 yavru verirler. Gebelik 10-12 ay sürer.

Spicara chryselis (izmarit) [blotched picarel] ® Spicara maena.   

Spicara flexuosa (izmarit) [blotched picarel] ® Spicara maena.

Spicara maena (beyazgöz izmarit, beyazgöz balığı, izmarit, menekşe balığı, melana) [blotched picarel] Yüzücü (pelajik) olup 30-130 m derinliklerde görülür. Boyu TL=27-28 cm civarında olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Kıyısaldır. Posidonia çayırları üzerinde sıkça rastlanır. Önce dişi, sonra erkek olan (protandri) erseliktir (hermafrodittir). Birçok bilimsel sinonim adı vardır. Yaygın olanları; Spicara flexuosa; Smaris chrysalis; Maena chryselis; Spicara chryselis.

Spicara smaris (istrangiloz, izmarit balığı, izmarit, smirida, istrongiloz balığı) [picarel] Yüzücüdür (pelajiktir). 15-328 m derinliklerde bulunur. Boyu TL=20 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Posidonia çayırları ve çamurlu tabanda bulunur. Üreme dönemi hariç sürü oluşturur.

Spirulina subsalsa [sea spirulina] Yaygın (kozmopolit) türdür. Akdeniz sular sisteminin tüm kıyılarında bulunur. Üst mediolitoral ve infralitoral katlarda yoğun olarak görülür. Acı-suda da bulunabilir. Rengi sarımsı ya da paslıdır. İplikcikleri diğer türlerle karışmış olabilir. Sığ suda ya da bol ışıkta mavi-yeşil görünür. Sarmal kesimlerde iplikciklerinin çapı 3-5 µm olup boyu çevre koşullarına bağlı olarak birkaç mm'ye ulaşabilir. Üretimi için deneysel çalışılmaktadır.

Spisula subtruncata (?) [subtruncate surf clam] Yakın kıyısal kuşakta kumlu ve kumlu çamurlu taban ile lagünlerde yaşar. Boyu 3,3 cm olabilir. Türkiye'nin tüm kıyılarında bulunur.

Spondylidae (?) [?] Kabuk atı ve değirmidir. Yüksekliği (boyu) eninden daha fazladır. Kabuklar eşit değildir. Sağ kabuğu ile tabana yapışır. Kabuğun dış yüzeyi dikensi, yapraksı görünümdedir. Kabuk ekleminde iki güçlü diş ve simetrik yerleşmiş iki derin çukur bulunur. Manto sinüsü yoktur. Solungaçları lifsi tiptir. Askı yük ile beslenirler. Eşeyler ayrıdır. Akdeniz sular sisteminde ailenin 3 türü yaşamaktadır.

Spondyliosoma cantharus (ıskatari, sarıgöz, sarıgöz balığı, fırtına balığı) [black seabream] Taban-yüzücü (bentopelajik), okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 5-300 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=65 cm ve daha uzun olabilir. Ağırlığı 1,22 kg olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Kumlu, çamurlu ve yosunlu (algli) tabanda bulunur. Gruplar hailinde ve bazen sürü halinde dolaşır. Et-ot-oburdur (omnivordur). Önce dişi, sonra erkek olan (protogir) erseliktir (hermafrodittir).

Spondylus gaederopus (?) [European thorny oyster] Kayalık ve resifli kuşakta yaşar. Boyu en çok 15 cm olabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Spongia agaricina (fil kulağı) [elephant ear] Sin. Spongia officinalis lamella. Sünger çoğunlukla kupaya benzer. Dış cidar (ectosome) kum ağla desteklenmiştir. Çapı genellikle 50 cm civarındadır ancak 1 m'ye de ulaşabilir. Rengi griden koyu esmeredir. Çoğunlukla 4 - 5 metrelerde ve en fazla 60 m derinliğe kadar yayılır. Günümüzde dekor amaçlı kullanılmaktadır. Eskiden endüstride cam malzemenin parlatılmasında kullanılmıştır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

Spongia officinalis alt tür adriatica (banyo süngeri) [Greek bathing sponge] İri ve değişken şekillidir. Değişen ışıkta yeşilimsi beyazdan siyaha kadar görünebilir. Çapı 35 cm'yi geçebilir. 50 cm'den 40 m arasında bol ancak 40 - 76 m'ler arasında nadir görülür. Sünger yıkama işlerinde kullanılır.

Spongia officinalis alt tür mollissima (Türk fincanı) [Turkey cup] Sin. Spongia usitatissima. Şekli silindirik ters koni (huni) gibidir. Tepe kısmı düz merkezde az basıktır. Boyu (yüksekliği 15 - 20 cm kadardır ve 10 - 30 metreler arasında görülür. En iyi temizlik süngeridir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

Spongia officinalis lamella (fil kulağı) [elephant ear] ® Spongia agaricina.

Spongia usitatissima (Türk fincanı) [Turkey cup] ® Spongia officinalis alt tür mollissima.

Spongia zimocca (parmaklı sünger) [leather sponge] Sünger iridir. Boyu 20 cm olabilir. Kalın yaprak ya da bıçağa benzer. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

spor [spor] 1- Aplanaospor ® Eşeysiz (aseksüel) üreme

spor [spor] 2- Hipnospor ® Eşeysiz (aseksüel) üreme.

spor [spor] 3- Otospor (autospor) ® Eşeysiz (aseksüel) üreme.

spor [spor] 4- Doğrudan başka bir hücre ile kaynaşma olmadan yeni bir birey oluşturma ile sonuçlanan üreme hücresidir (eşeylik hücresi gamet ile karşılaştırınız).

spor balıkçılığı [sport fishing] Spor amacıyla ya da kendi tüketimine yönelik yemli ya da yemsiz oltayla yapılan balık avcılığı. 

Sporlular [Sporozoa, spore formers] Hareketten yoksun olup omurgalı ve omurgasız hayvanlarda asalak (parazit olarak) yaşayan birgözeliler (birhücreliler) sınıfı. Örnek; sıtma oluşturan Plasmodium.

sporofit [sporophyte] Sporları üreten bireydir.

sporosist [sporocyst] Sporları oluşturan sisttir.

Sporozoa [spore formers] ® Sporlular.

SPR (kıs) [Spawning Potential Ratio] ® Üreme potansiyeli oranı.

Sprattus sprattus phalericus [European sprat] ® Sprattus sprattus sprattus.

Sprattus sprattus sprattus (çaça, çaça balığı, karadeniz kilka balığı, palatika, platika balığı) [European sprat] Karadeniz’de yaşayan çaçanın alt tür (Sprattus sprattus phalericus) olduğu belirtilmekle birlikte henüz kesinleşmiş sayılmaz. 10-150 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=16-17 cm olabilir. 6 yıl yaşayabilir. Ticari balıkçılığı çok önemlidir. Acı suya girer. Kıyıya yakın kesimde sürü oluşturur. Kışlama ve üreme göçü yapar. Gece yüzeye yaklaşır. Kıyıda ve açıkta 10-20 m derinliklerde yumurtlar. 6 bin ile 14 bin arasında yüzücü (pelajik) yumurta bırakır.

Squalidae (Camgözgiller, köpek balıkları) [spiny dogfishes, spiny sharks, dogfish sharks] Kıkırdaklılar (Chondrichthyes) sınıfı, Squaliformes takımının Cirrhigaleus (2 tür) ve Squalus (9 tür) cinslerini kapsayan bir ailesidir. Boyları küçükten orta boya kadardır (45 cm-1,5 m). Gövdeleri silindir şeklinde ya da yanlardan hafif basıktır. Yanlarda yer alan gözlerde zar yoktur. Dişler her iki çenede de benzerlik gösterir ve eşit büyüklüktedir. Sırt yüzgeçlerinin önünde gizlenebilir dikenler bulunur. Gövdede sertleşmiş deri dişçikler bulunur. Sığ sularda bulunan türlerin sırtı gri, derin sularda bulunanların ise koyu renkten siyaha doğrudur; birçok tür ışık saçan organlara sahiptir. Tropikal, sıcak ve ılıman bölgelerde yayılırlar. Sürü oluşturur, genellikle balıklarla beslenirler. Bazı türlerinin eti çok beğenilir. Camgözgiller hem besin kaynağı olarak hem de avcılığı açılarından büyük bir öneme sahiptirler.

Squalus acanthias (mahmuzlu camgöz, köpek balığı, katran balığı, dikenli köpek balığı, mahmuzlucamgöz) [piked dogfish] Taban-yüzücü (bentopelajik) ve okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 0-1,460 m derinliklerde rastlanır. Acı-suya girer. Boyu TL=160 cm, ağırlığı 9 kg civarında olabilir. 75 yıl kadar yaşayabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Belki en yaygın köpek balığı türüdür. Açıkta ve yakın kıyıda tabana yakın bulunur. Boy ve eşey (cinsiyet) ayırımlı ya da karışık sürü oluşturur. Büyümesi yavaştır. 60-90 cm boylarda eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşır. Gebeliği 2 yıl sürer. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Batında 1-20 yavru verir.  Soyu tehlikedeki türler listesinde tehlike sınırı sınıfında yer alır.

Squalus blainville (gricamgöz balığı, köpek balığı, mahmuzlu camgöz) [longnose spurdog] Tabansaldır (demersaldır). Acı-suya girer. 16-780 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=100 cm olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Sahanlık ve sahanlık yamacının üst kısmında 16-440 metrelerde bulunur. Canlı doğurucudur (ovovivipardır), batında 3-4 yavru verir.

Squatina aculeata (keler) [sawback angelshark] Tabansaldır (demersaldır). 30-500 metre derinliklerde bulunur. Boyu TL=188 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Çamurlu tabanda rastlanır. Canlı doğurucudur (ovovivipardır).

Squatina oculata (lekelikeler, keler balığı, keler) [smoothback angelshark] Tabansaldır (demersaldır). 5-500 metre derinliklerde rastlanır. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Sahanlık alanında ve yamacında kumlu ve çamurlu tabanda 50-100 metre derinliklerde bulunur. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Dokunulduğunda elektrik bataryasını boşaltarak çarpar.

Squatina squatina (keler) [angelshark] Tabansal (demersal), okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 150 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=183 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Sahanlık üstünde ve yakın kıyıda bulunur. Gözleri dışarıda kuma gömülü durur. Gece aktiftir. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Batında 9-20 yavru verir. Soyu tehlikedeki türler listesinde hassas sınıfında yer alır. Dokunulduğunda elektrik bataryasını boşaltarak çarpar.

Squatinidae (Kelergiller) [angel sharks] Chondrichthyes sınıfı, Elasmobranchii altsınıfı, Euselachii süpertakımı, Squatiniformes takımının ailesidir. Ailede bir cins (Squatina) vardır ve 16’dan fazla türü barındırır. Yassıca orta boylu bireyleri kapsar. Göğüsten ayrılan baş yuvarlak ya da ovaldir. Bir cinsi ve yazara göre değişen 13-15 ya da 16 türü vardır. Aile bireylerinin göğüs ve karın yüzgeçleri yassılaşarak genişlemiş ve üçgenimsi kanat şeklini almıştır. Vücut dikey eksende yassıdır. Vücudun ön tarafı geniş kuyruk tarafı dardır. Beş çift solungaç yarıkları alttadır. Gözler sırtta (üstte) yer alır, zarsızdır. Alt ve üst çenedeki dişler küçüktür. Sırt gri ya da esmerce benekli ve düzensiz lekeli olup karın kısmı beyazdır. Çoğu iridir. Boyları genellikle 1,5 m’ye ulaşır. Yalnız Squatina japonica’nın boyu 2 m’dir. Kıta yamacının üst kısmındaki ılıman sulardan tropikal sulara kadar dağılmışlardır. Tabanda gezerler ve kendilerini kuma gömerler. Balık, kabuklu ve yumuşakçalarla beslenirler. Saldırgan olmamakla birlikte üstlerine basıldığında ısırırlar. Canlı doğururlar (ovoviviparous). Bir batında 13 yavru verirler. Soyları tehlikededir. Bazı türleri elektrik üretir ve çarpar.

Squilla mantis (peygamber devesi karidesi; zengin karides; erkek karides) [spottail mantis shrimp] Sığ kıyısal sularda bulunur. Kendisini kumlu çamurlu tabana gömer. Gündüz gömülü kalır geceleri avlanmak ve çiftleşmek için kışın çıkar. Akdeniz'de düzenli olarak İspanya, bazen Ligur Denizi (kuzey-batı İtalya) ve İtalya'nın Adriyatik kıyılarında, Kıbrıs, Mısır, Fas ve bazen Fransa, Sicilya, Yugoslavya, Yunanistan, Türkiye ve Tunus’ta, nadiren İsrail'de ticari avcılığı yapılır. Rengi sari esmer, sırtı mavimsi çıkıntılıdır. Telsonda 2 koyu lekesi vardır. En çok 20 cm boya ulaşır ancak genellikle 12 - 18 cm boylardadır. 200 m derinliğe kadar demersaldir ancak çoğunlukla 50 m'den daha sığ sularda rastlanır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında görülür.        

Squillidae (Peygamber-develeri) [squillid mantis shrimp] Bir peygamber devesi (stomatopoda) ailesidir. Küçükten orta boydaki bireyleri kapsar. Gövdeleri basıktır (yassıdır). Uzayan bacak pençelidir (tutucu tırnaklıdır). Gövdenin göğüs ve karın tarafı sert dikenlidir. Çok sayıda cinsi barındıran ailedir.

SS (kıs) [Suspended Solids] ® Askıda katı madde

SSB (kıs) [Spawning Stock Biomass] ® Yumurtlayan stok biyokitlesi.

SSB/R (kıs) [Spawning Stock Biomass per Recruit] ® İç-göçer başına düşen yumurtlayan stok biyokitlesi.

SST (kıs) [Sea Surface Temperature] Deniz yüzeyi su sıcaklığı.

stabilizasyon [stabilization] Olay ya da reaksiyonun dengeye (gelmesi) ulaşması.

standard boy [standard length] ® Standart boy.

standard çözelti [standard solution] Konsantrasyonu bilinen çözelti.

standard solüsyon [standard solution] ® Standard çözelti.

standardizasyon [standardization] Yöntem ve aletleri olduğunca sabit tutma usulü ya da yordamıdır. Standart olmayan ölçümler ile yıldan yıla olan değişmelerin doğal dalgalanma ve değişmeden mi yoksa ölçümlerdeki farklılıktan mı geldiği belirlenemez. Farklı yıllarda farklı ticari teknelerin kiralanmasıyla balıkçılık çalışmalarının yapılması halinde standartlaşma yoksa elde edilen veriler birbiriyle karşılaştırılabilir sonuçlar yani değerler vermezler. Bu durum söz konusu olduğunda tek çıkış yolu vardır. O da kullanılan her bir teknenin standart seçilecek bir tekneyle aynı yer ve zamanda mümkün olduğunca çok karşılaştırma avcılığı çalışması yapmasıdır. Bu çalışmalarda elde edilen veriler ile tekneler için birer düzeltme faktörü oluşturulur ve veriler buna göre ayarlanır.

standart boy [standard length] Balığın burun ucundan kuyruk yüzgecinin başlangıç yayının ortasına olan uzunluğu. Genellikle balık bilimciler (ihtiyologlar) tarafından kullanılır. ® Total boy. ® Çatal boy.

standart derinlik [standrd depth] Deniz yüzeyinin altında olup özellikleri belirlenecek suyun derinliğidir. Uluslar arası Fiziksel Oseanografi Birliği (International Association of Physical Oceanography) tarafından önerilen standart derinlikler (metre) şunlardır: 0, 10, 20, 30, 50, 75, 100, 150, 200, 300, 400, 500, 600, 1000, 1200, 1500, 2000, 3000, 4000, 5000, 6000, 7000, 8000, 9000, 10000.

standart sapma [standard deviation] Bir verinin ortalamadan ne kadar saptığının belirlenmesinde ölçüt olarak kullanılan istatistiki uygulamadır. Variyansın kare köküdür.

statolit [statolith] Büyük bir kısmı aragonit kristalleri şeklindeki kalsiyum karbonattan (CaCO3) oluşmuş, balıkların ‘kulak taşlarından’ biri. 

steno (önek) [steno-] Dar ya da sınırlı durumu ima eder. 

stenobarik [stenobaric] Basınca, dolayısıyla derinlik değişmesine dayanıksız.

stenobatik [stenobathic] Sınırlı bir su derinliğinde yaşayan.  

stenobazal [stenobasal] Dar kaidesi olan. Örnek; Osteichthyes’in alt sınıfı olup çoğu kemikli balığı içeren Işınlı-yüzgeçlilerin (Actinopterygii) yüzgeçlerinde olduğu gibi.  

stenobentik [stenobenthic] Tabanda derinlik aralığı dar kesimde yaşayan. 

stenofaj [stenophagy] Dar bir beslenme aralığına sahip olan.  

stenohalin [stenohaline] Yalnız çok az tuzluluk değişmesine dayanabilen ya da çok dar bir okyanussal tuzluluk aralığında yaşayabilen.

stenosalin [stenosaline] Yalnız çok az tuzluluk değişmesine dayanabilen ya da çok dar bir karasal tuzluluk aralığında yaşayabilen. 

stenoterm [stenoterm] Belirli bir sıcaklıkta yaşantısını sürdüren organizmalar.

stenotermal [stenothermal] Yalnız çok dar bir sıcaklık aralığına dayanabilen organizma.

stenotipik [stenotypic] Verilen belirli, dar bir çevresel faktör aralığına izin veren yani tolerasyonu - dayanıklılığı olan.  

stenotopik [stenotopic] Sınırlı coğrafi dağılımı olan. 

Stephanolepis diaspros (dikenli çütre, dikenliçütre balığı) [reticulated leatherjacket] Tabansaldır (demersaldır) ve 20-50 m’lerde rastlanır. Boyu TL=25 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Kızıldeniz’den Akdeniz’e göçmüştür.

stereo mikroskop [stereoscopic microcope] Küçük nesneleri gözü yormayacak şekilde bakış yönünde yükselterek gösteren mikroskop.

Stichopus regalis (?) [Royal cucumber] Gövde yeterince yassılmış olup iri kabarcıklar (papiller) sırt ve karın yüzeylerini ayırır. Rengi yüzeyde açık kahverengi olup sıklıkla küçük beyaz lekelidir. Karın tarafının rengi ortada boylamasına geniş pembe bantlı olup beyazımsıdır. Boyu en çok 35 cm; eni 7 cm olabilir. Yaygın bentik türdür. 5 ile 800 m derinliklerde yayılır. Türkiye'nin Ege ve Marmara Denizi kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

stigma [stigma] Euglena’daki kamçı dibinde yer alan renkli leke (benek) gibi olan ilkel duyu organı.

stigo- (önek) [stygo-] Yeraltı suyu yaşam-alanıyla ilgili.

stigobiyont [stygobiont] Yeraltı suyunda yaşayan canlı.

stigofauna [stygofauna] Yeraltındaki çevrede yaşayan hayvanlar.

stoğa katılan başına düşen doğurganlık [fecundity-per-recruit]  ® İçgöçer başına düşen doğurganlık.

stoğa katılan başına düşen ürün [yield-per-recruit] ® İçgöçer başına düşen ürün.

stoğa katılan başına düşen ürün çözümlemesi [yield-per-recruit analysis] ® İçgöçer başına düşen ürün çözümlemesi.

stoğa katılan başına düşen yumurtlayan stok biyokitlesi [Spawning Stock Biomass per Recruit (SSB/R)] ® İçgöçer başına düşen yumurtlayan stok biyokitlesi.

stoğa katılan stoğu [recruit stock] ® İçgöç stoku.

stoğa katılan(lar) [recruit(s)] ® İçgöçer(ler).

stoğa katılanlara göre ağırlık [weight-at-recruitment] ® İçgöçe göre ağırlık.

stoğa katılma [recruitment] ® İçgöç.

stoğa katılma aşırı avcılığı [recruitment overfishing] ® İçgöç aşırı avcılığı.

stoğa katılma boyu [length at recruitment] ® İçgöç boyu.

stoğa katılma düzeyi [recruitment level] ® İçgöç düzeyi.

stoğa katılma eğrisi [recruitment curve, reproduction curve] ® Üreme eğrisi.

stoğa katılma yaşı [age of recruitment] ® İçgöç yaşı.

stoğu artırma [stock enhancement] Kuluçkahanelerde yetiştiricilikle elde edilen çok sayıdaki genç balıkların doğal stoktaki balık sayısını artırmak için doğaya salınması.

stoğu iyileştirme [stock enhancement] ® Stoğu artırma.  

stok [stock] ® Birim stok.

stok biyokitlesi [stock biomass] Stoktaki balıkların toplam ağırlığı.

stok destekleme [restocking] Az miktarda balık kalmış su kütlesine stoğu ve dolayısıyla balıkçılığı desteklemek ve iyileştirmek için (yetiştirilen ya da avlanan yabani) genç balıkların salıverilmesi.

stok durumu [state of stocks, status] Balık stoğunun durumu. Koruma altında, yetersiz sömürülmüş, yoğun sömürülmüş, tam sömürülmüş, aşırı sömürülmüş, tükenmiş, sönmüş=soyu tükenmiş, ticari olarak sönmüş stok gibi anlatımlardır.

stok içgöç ilişkisi [stock recruitment relationship] Stoğa katılanların (içgöçerlerin) miktarını ana-baba stoğunun bir fonksiyonu olarak tahmin eden balıkçılık modeli.

stok içgöç modeli [stock recruitment model] ® Stok içgöç ilişkisi.

stok iyileşmesi [stock recovery] Balıkçılık baskısının azaltılmasından sonra aşırı avlanmış stokta balık miktarının artması.  

stok tahmini [stock assessment] Av istatistikleri, yaşam öyküsü ve sahadan toplanan verileri kullanarak yararlanılan stoğun mevcut miktarı ile gelecekte verebileceği av miktarının (bolluğunun) bilim adamlarınca idari (işletme) amaçlı tahmini ile az ya da aşırı sömürmenin olup olmadığının belirlenmesidir. Burada iki ana bileşen vardır. Biri stoğun biyolojisi diğeri balıkçılık faaliyetinin incelenmesidir.

stok tahminine dayalı [stock assessment driven] Stok tahmininin öncelikli olduğu balıkçılık idaresi.

stok yapısı [stock structure] Stoktaki bireylerin yaş ya da boy kompozisyonu ile kalıtsal özelliği ve bunun dağılım sınırlarının yanında eşeysel (cinsiyet) oran vb.’ni kapsar.

stokastik [stochastic] Bileşenleri tesadüfi değişkenlerden etkilenen. Balıkçılıkta gelecekteki içgöç, bileşenleri açıklanamayan tesadüfi değişken etkileri içermektedir. 

stoklama oranı [stocking rate] Birim alan ya da hacim başına salıverilen balık sayısıdır. 

stoklama politikası [stocking policy] Uygun balık stokları elde etmek için açık suların stoklanma programıdır.

stoklama yoğunluğu [stocking density] Birim alan ya da hacme konulan balıkların sayısı ya da biyokitlesidir.

stoktan çekilen [removal] Bir stoktan balıkçılık yoluyla avlananlar ile avlanmayıp ta ölümüne neden olunan balıkların tümü.

Stomatopoda (Peygamber-develeri, mantis karidesleri) [mantis shrimp] Karides gibi görece küçük ve ıstakoz gibi görece iri, hareketli ve olup iri gözlü kabukluları (Crustacea) kapsar. Uzun  yakalayıcı kavrayıcı bacakları vardır. Akdeniz'de 9 türü yaşamaktadır ancak bunlardan yalnız Squilla mantis'in ekonomik önemi vardır. Hint Okyanusu- Kızıl Deniz üzerinden Akdeniz'e göçen Oratosquilla massavensis potansiyel ticari meta olmaya adaydır. Peygamber develeri tropik ve alt-tropik denizel sığ sularda yaşayan önemli yırtıcılardandır. Gözleri çok gelişmiştir. İnsanların gözünde ışığa duyarlı 3 tip hücre varken bunlarda 16 tiptir. Çok saldırgan olup tek yaşarlar. Yuvalarından nadiren çıkarlar.

Stomias boa boa (kocaağız balığı) [scaly dragonfish] Derin-yüzücüdür (batipelajiktir). 200-1,500 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=34-36 cm civarında olabilir. Genellikle 1,000 m civarında durur, gece yüzeye yükselir.

Stomiidae (Büyükağızlıgiller) [stomiids] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı Stomiiformes takımının bir ailesidir. Aile 27 cinste toplam 276 türü kapsamaktadır. Pulsuzdurlar. Ağız ve göz büyüktür. Renkleri siyaha yakındır. Vücut yapıları değişkendir. En büyüt türü 40 cm kadardır. Çeneler dişlidir. Çoğunluğun göğüs yüzgeci olmayıp karın yüzgeçleri ardda (arkadadır). Yırtıcıdırlar ve küçük balıklarla beslenirler. Işık organları bulunur. Derin denizde yaşarlar. Yumurtalar yüzücüdür ve suyun kaldırma kuvvetiyle yüzeye yakın kesime kuluçka evresini geçirmek için yükselirler. Erin birey görünüşünü aldıklarında derine inerler.

Stromateidae (Yıldızbalığıgiller) [butterfishes] Actinopterygii sınıfı, Perciformes takımı, Stromateidae ailesinde 3 cinste (Pampus, Peprilus, Stromateus) 17 tür bulunmaktadır. Denizlerde yaşayan kıyısal balıklardır. Sırt yüzgeci tek ve devamlıdır. Gövde derin ve basıktır. Baş çıplak, derin ve geniştir. Burun kısa ve küttür. Gözler küçüktür. Ağız uçta sayılır ve aşağıya doğru kıvrıktır. Dişler küçük ve yassılmıştır. Göğüs yüzgeçleri uzun ve kanada benzer. Kuyruk yüzgeci genelde çataldır. Yanal çizgi tek olup sırt profiline koşut (paralel) gider. Pullar çemberimsidir (sikloittir) ve kolay düşer. Rengi gümüşi-mavi oluşuyla dikkat çeker. Sürü oluşturan yüzücü (pelajik) balıklardır. Boyları 60 cm’ye kadar ulaşır. Sığ suda yaşarlar, bazen nehir ağızlarına girerler. Yumuşak gövdeli selentereler ve yüzücü kabuklularla beslenirler. Akdeniz’de tek türü yaşar, boyu en çok 50 cm olur ve çoğunluğunun boyları ise 18-25 cm arasındadır.

Stromateus fiatola (yıldız balığı) [blue butterfish] Taban-yüzücüdür (bentopelajiktir) ve 10-70 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=55-60 cm kadar olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Kıta sahanlığı üzerinde medüzlerle birlikte görünür. Büyük sürüler oluşturur.

Styela plicata (?) [sea potato] Gövde yumurta şekillidir. Gömlek katı olup kıkırdaksı yoğunluktadır. Manto turuncu-sarı, sifonlar daha koyudur. Boyu en çok 10 cm ve genelde rastlanan boyları 6 - 8 cm arasındadır. 0 - 10 m derinliklerde kıyısal kesimde, çoğunlukla lagünlerde yaşar. Akdeniz türü değildir. Türkiye'nin batı Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Kullanımı vardır.

Stypocaulon scoparium (?) [seabroom] Sin. Halopteris scoparia. Esmer algdir. Alg demeti büyük ve dokununca pürüzlüdür. Tallus küçük çalı görünümündedir. Tek eksenli çoklu-çubuktur. Büyüme uçtadır. Üreme eş-yapılı digenetik döngülüdür. Boyu 5 - 15 cm'dir. Gel-git bölgesinin üst kısmında yayılır. Türkiye'nin Ege, Karadeniz'in Kafkasya kıyılarında bulunur. Elle hasat edilir. Tıbbi kullanımı vardır.

su [water] Dihidrojen oksit (H2O). En yüksek yoğunluğa 40C'de ulaşan, 00C'de yüzeyden donan ve bu özelliğiyle sudaki canlı yaşamı olası kılan, dünyanın %71’ini kapsayan yaşamsal önemli sıvı. Su molekülü 1050 açılı olup kuvvetli çift kutupluluğa sahiptir ve bu özelliyle de önemli bir çözücüdür. 

su altı radarı [sonar] Ses yayan ve nesnelerden yansıyan ses dalgalarını algılayıp gösteren bir cins yankı iskandili. Bu tür iskandiller dikey, yatay ya da değişken açıyla kullanılabilmektedir. ® Sonar.

su arıtma [water treatment] Suyun atık ve artıklardan arındırılması işlemi.

su gözenekleri [pore aquifers] Bazı pelajik ahtapotların (Tremoctopus, Ocythoe) kol zarı kaidesinde küçük boşluklar.

su içeriği [water content] Net ağırlığın yüzdesi olarak balık ve balık ürünlerindeki su miktarı. Taze alabalığın su içeriği %80’dir. 

su ilerlemesi [transgression] Kara parçasının deniz su seviyesinin yükselmesi ya da karanın çökmesi sonucu su altında kalması.

su kaybı (dehidrasyon) [dehydration] Vücut ya da dokudan suyun kaybedilmesi.

su kirliliği [water pollution] Suyun doğal kalitesinin bozulması. 

su kolonu [water column] Yüzeyden tabana kadarki su kütlesi. 

su kolonu tabakaları [aquatic layers in water column] 1- Yüzeyden tabana kadar olan kısma pelajik tabaka denmektedir. Pelajik terimin kelime anlamı deniz demektir. Su kolonunun farklı kesimlerini belirtmek için bazı tabaka ya da katman adları kullanılmaktadır. Sucul tabakalar:

Pelajik [peagic]

Fotik [photic]

Epipelajik [epipelagic]       

Afotik [aphotic]     

Mezopelajik [mesopelagic]

yüzücü,  yüzen

ışıklı

üst-yüzücü

ışıksız

orta yüzücü

Batipelajik [bathyalpelagic]

Abisopelajik [abyssopelagic]

Hadopelajik [hadopelagic]

Demersal [demersal]

Bentik [benthic]

Derin yüzücü

Abisay yüzücü

Hado yüzücü

Tabansal

Taban

su kolonu tabakaları [divisions in marine habitats] 2- Su kolonu bağlamında denizel yaşam-alanların belirtilmesinde de özel terimler kullanılmaktadır. ® Denizel yaşam-alanlar.

su kolonu tabakaları [stratification of water column] 3- Sucul tabakalardan başka su kolonu ile ilgili anlatımlarda denizel değişimleri belirten tabakalaşma için de bazı özel terimler kullanılmaktadır.

Piknoklin [pycnocline]

Izopiknal [isopycnal]

Kemoklin [chemocline]

yoğunluk değişimi

eşyoğunluk besin tuzları değişimi

Haloklin [halocline]

Termoklin [thermocline]

Termohalin[thermohaline]

tuzluluk değişimi

sıcaklık değişimi

sıcakl. ve tuzluluk. deği.

su kütlesi [water body] Kuşatılmış bir bölgedeki görece büyük su kütlesi. 

su piresi [Daphnia, water flea] Akvaryum balığı yemi olarak kullanılan canlı. Eklembacaklılar (Arthropoda) kabilesi, Kabuklular (Crustacea) altkabilesi, solungaç-ayaklı anlamında (Branchiopoda) sınıfı, Cladocera (su pireleri) takımı Su-piresigiller (Daphniidae) ailesinin bir cinsidir. 30’un üstünde türü vardır. Boyu 0,2-0,5 mm kadardır. Sıcaklığa bağlı olarak 1 yıl kadar yaşar. Filtreleyerek beslenir. En önemli özelliği bileşik-gözlü olmasıdır. Normal koşullarda döllemesiz (partenogenez) çoğalır. Çevre koşulları bozulduğunda (soğuk, kuraklık) çoğalma şekli değişir. Partenojen erkekler oluşur ve çiftleşme sonucu yumurtalar döllenir. Buna kış yumurtası denir. Bunlarda ekstra kabuk bulunur. Bu kabuk yumurtanın kötü koşullara dayanmasını ve türün devamını sağlar. Koşullar düzelince canlı tekrar normal çoğalmaya geçer.

su rengi ve verimlilik [water colur and fertility] Kaba bir değerlendirmede; mavi renkteki sular çöl’e denk düşen en verimsiz kesimi ima eder. Bunun bilinen örneklerinden biri Akdeniz’dir. Yeşil renk, suda belli miktarlarda bitkisel planktonun (fitoplanktonun) varlığını ima eder. Sarı-esmer ya da yeşil-esmer renkler oldukça verimli su alanlarını ima ederler. 

su samuru balıkçılığı [otter fishing] Çin’de eğitilmiş ve tasmalı su samuru ile yapılan balık avcılığıdır. Su samuru ya avladığı balığı balıkçıya verir ya da balıkların ağa doğru yüzmesini ve avlanmasını sağlayabilir. ® Kormoran balıkçılığı.

 

su sertlik derecesi [degrees of water hardness] Sudaki iyon miktarını gösteren birim. Kademeli olarak en sert su birimi olan 30’a kadar gider. Derecelendirme faklı ülkelerde farklı tanımlanmıştır.

1 Alman derecesi           = 17,9 ppm CaO.

1 Amerikan derecesi       = 17,1 ppm CaCO3.

1 Fransız derecesi          = 10,0 ppm CaCO3.

1 İngiliz derecesi            = 14,3 ppm CaCO3.

su toplama hastalığı [pineapple disease, pinecone disease] Vücudun su-tuz dengesizliğinde (osmoregulation) şişmesi. Çeşitli sıvı vücut boşluğunda birikir. Belirtileri; uyuşukluk, hava yutma, hızlı soluma ve renk kaybı vs şeklinde olur.

su toplama havzası [drainage basin] Bir nehir sisteminde nehir sularının toplandığı (birim) alan. 

su ürünleri fakültesi [Faculty of Fisheries] ® Balıkçılık fakültesi.

su yolu [waterway] Seyir ve seferde kullanılabilen iç-su kütlesi.  

su yosunları [algae] Sularda yaşayan bitkisel organizmalardır. Birçok grubu vardır. Bunlar; diatomlar-Bacillariophycea, yeşil suyosunları-Chlorophycea, esmer su yosunları Phaeophycea, kırmızı su yosunları-Rhodophyceae, mavi su yosunları-Cyanophycea, sarı-yeşil algler-Xanthophycea ve dinoflagellatlar-Dinophycea. Bunlardan Cyanophycea -mavi su yosunları gerçek hücre çekirdeklerinin olmaması nedeniyle günümüzde artık alglere katılmamaktadır. Bu grupların taksonomileri de pek oturmuş sayılmaz. 

sualtı akıntısı [rip current] 1- Dalgaların getirdiği ya da net taşınmayla gelen aşırı suyu açığa taşıyan eni dar şiddetli akıntı. Akıntı kanal, dalgakıran, düzenli ve düzensiz sahil kesimlerinde görülebilir.

sualtı akıntısı [sea puss] 2- Kıyı boyunca akan tehlikeli su akıntısı. 

sualtı bitkileri [submerged vegetation] Balıklara önemli yaşam-alan sağlayan tamamıyla suyun altında kalan bitkiler. 

suaygırı [hippopotamus] ® Hippopotamus amphibious.

sub- (önek) [sub-] Alt, altta, altında, aşağı, küçük anlamındadır. Günümüzde yakın, yaklaşık, daha az, az ya da çok anlamlarında da kullanılmaktadır. Örnek; subkutan (subcutaneous) - derialtında.

su-basar (longoz) [river deep spot]  Denize akan derelerin taşıdığı kumların birikerek dere ağzını kapatması sonucu biriken su alanında oluşan özel ekosistemdir. Avrupa’nın en büyük alanını kaplayan su-basarı (longozu) Kırklareli ilindeki İğneada su-basarıdır. Bir diğer, tek parça Acarlar su-basarı Sakarya İli Karasu İlçesindedir. Üçüncü önemli su-basar Sinop Sarıkum’da bulunmaktadır.

Suberkrub kapısı [Suberkrub otter board] Orta-su trol ağının çekilmesinde kullanılan tamamı demirden yapılmış uçak kanadı prensibine göre çalışan dikey duruşlu trol kapısı.

subkutan [subcutaneous] Deri altında olan. 

sublitoral [sublittoral] 1- Göllerde köklü bitkiler sınırından açığa doğru hipo-limniyon’un üst sınırına, denizlerde gelgit kuşağının alt sınırından açığa doğru 200 m derinliğe, kıta sahanlığı sınırına kadar uzanan kısım.

sublittoral [sub-littoral] 2- Littoral bölgesinin alt (derin) kısmı. 

substrat [substrate] Alt tabaka. Taban ya da taban malzemesi.  

sub-terminal [uç-altı konumlu] Balıkların değişik ağız yapılarından birini belirtmede de kullanılır. Ağız önde ancak burundan biraz geride ve alttadır. 

sub-tropik konverjans (konvergens) [sub-tropical convergence] Tropik bölge kaynaklı sıcak suyun soğuk bölgeden gelen suyla oluşturduğu batan su ara tabakası.

sucul [aquatic, hydrophilous] Suya düşkün, suyu seven, su içinde ve yakınında yaşayan ya da suya ait olan.

sudak balığı [zander] ® Sander lucioperca.

Sudis hyaline (yalancı zurna) [barracudina] Derin-yüzücüdür (batipelajiktir) ve 200-2,000 metre derinliklerde rastlanır. Boyu TL=100 cm olabilir. Ticari balıkçılığı yoktur. Etoburdur (karnivordur). Su altı kablolarındaki diş izlerinden kablo ısırıcı olduğu tahmin edilmektedir.

su-kafalı [hydrocephalus] Bazı kurtçuk (larva) ve erinleşmemiş kuluçkahane balığı bireylerinin beyin ve omuriliğinde görülen hacim büyüklüğü.

suküre (hidrosfer) [hydrosphere] Buzul ve kar dahil dünyayı örten su kütlesi ya da dünyanın sudan oluşan kısmı.

sulak alanlar [wetlands] Islak ya da sürekli su altında kalan turbalık, bataklık benzeri ortamlar.

supra- (önek) [supra-] Üstünde, üzerinde. 

supra oküler [supraocular, supraorbital] Gözün üstünde. 

supra oral [supraoral] Ağız üstünde. 

supralittoral [supralittoral] Sahilin su etkisindeki kısmı. ® Katman.

suşi [sushi, sashimi] İnce dilim şeklinde kesilmiş çiğ (çoğunlukla) orkinos balığı eti. Haşlanmış pirinç, soya sosu ve yeşil hardal ile yenilen bir Japon lezzeti. Taze hazırlanmış yenir. 

sübye [cuttlefish] ® Sepia officinalis.

sübye kabuğu [shell of Sepia] Sübyenin kalkerleşmiş kabuğu olup gaz karışımı ile dolu küçük boşluklar ihtiva eder ki bu da hayvana suya batmada neredeyse nötr kaldırma özelliği sağlar. Kabuğun arka tarafındaki her bir küçük boşluk büyüme halkası olarak görünür.

Sülükler [Hirudinea, leeches] Halkalı solucanlar kabilesinin altsınıfıdır. Diğer halkalı solucanlara birçok yönden benzemezler. Sırt-karın yönünde yassıdırlar. Genellikle baş ve kıç emicileri olur. Çoğu tatlı-suda yaşar. Birkaçı denizde bulunur. Erdişidir (hermafrodittir). Setae yoktur. Çoğunluk etobur (karnivor) asalaktır. 500 türü tanımlanmıştır. Tıpta kullanılan türleri vardır.

sülyen [undercoat] Temizlenmiş metal yüzey üzerine sürülen astar boya.

sünger filtre [sponge filter] Biyolojik ve mekanik filtre görevi yapan akvaryum filtresi. Genişçe köpüğümsü malzeme üstüne akıtılan sudaki parçacıklar tutulurken aynı zamanda azot emen bakterilerin oluşmasını sağlar. 

sünger yengeçgiller [sponge crabs] ® Dromiidae.

Süngerler [Porifera, sponges] "Gözenekliler" anlamındaki Porifera filumunda yer alan çok hücreli hayvanlardır. Hücreleri uzmanlaşmamış olup sinir sistemleri, sindirim ve dolaşım sistemleri yoktur. Suda sabit dururlar ve suyu filtrelerler. Su soluklanma (inhalant) ve dışa açılan (ostiol) ve ya da dıştaki gözelerden (ectosom) emilir. Emilen su bir kanallar sisteminde dolaştırılarak dışarı atılır.Dünyada 5,000 türü bilinmektedir. Bunlardan 150’si tatlı-suda yaşar. Bunların ancak bir kaçı (bir düzine kadarı) ekonomik önem taşırlar. Porifera içerisinde 3 sınıf bulunmaktadır. i- Calcarea (kalsiyumlular); kıyısal olanların kalsiyumlu iğneleri vardır. ii- Hexactinellida (silisyumlular); silisyum iğneleri vardır, derin denizde yaşar. iii- Demospongia silisyumlu iğneli ya da iğnesizdir. Akdeniz sular sistemindeki süngerlerin tamamı Demospongia sınıfına aittir. Günümüzde süngerler aşırı sömürü ve hastalıklar nedeniyle çok azalmıştır. Popülasyonları geri kazanma deneyleri yapılmaktadır. Sünger içerisinden su geçen bir kanallar sistemidir ki bunlara ostia denilmektedir. Türe bağlı olarak iskelet elemanları değişir ve kalsiyum ve silisyum içeren iğne şeklindeki sözde iskeletle desteklenmiştir. İğneler esnek ve yapışkan (collagen) organik bir maddeyle (spongin) birbirine bağlanmıştır. Besin bireysel yutucu gözeler (hücreler) tarafından alınır ve sindirilir. Eşeysiz (cinsiyetsiz) çoğalma tomurcuklanmayla olur. Eşeyli çoğalmada atmık (sperm) suya bırakılır. Komşu sünger bunu alarak özel gözelerle yumurtaya götürür. Döllenmiş yumurta blastula evresinde ya da döllenmeden sonra suya bırakılır. Kurtçuk (larva) ya hemen yerleşir ya da bir süre plankton olarak yaşar. Süngerlerin kopan parçaları yenileme yetenekleri yüksektir. Türkiye sularında 37 aileye ait 60 kadar türü bulunmaktadır. ® Banyo süngeri. ® Euspongia officinalis.

süper- (önek) [super-] Nitel ve nicel olarak büyük, üstünde, fazla. Örnek; süpersonik (supersonic)-ses-üstü, sesten hızlı.

süper aile [superfamily] Aile (familya) üstünde yer alan taksonomik ulam (kategori). İsimlendirmede tavsiye edilen isim sonu (–oidea)’dir. Türkçede eşanlamlı olarak üstaile de kullanılmaktadır.  

süper erkek [supermale, terminal male] ® Uç erkek. 

süper gırgır [super seiner] Büyük gırgır gemisi. Üzerinde dondurma, işleme ve depolama olanakları olan 70 m boyunda olup gırgır avcılığı yapan gemi.

süper tür [superspecies] Birbirine kalıtsal olarak yakın olmalarına rağmen yine de aralarında farklılık olan bir grup balık. 

süprüntü [litter] Boş alanlara gelişigüzel atılmış katı atık, çer çöp.

sürdürülebilir av [sustainable catch] Çevresel etkenlerin aynı kaldığı kabul edilerek stok biyokitlesini azaltmadan yıldan yıla stoktan alınan balık sayısı ya da ağırlığıdır.  

sürdürülebilir en yüksek ürün [Maximum Sustainable Yield (MSY)] Sürdürülebilir ürün’de denmektedir. Bütün hakkında bilgi verir. Robertson Modelinin önce Graham sonra Schaefer tarafından geliştirilerek balıkçılığa uygulanmış şeklidir. Burada harcanan güç birimi (çaba) başına düşen ürün, çabanın bir fonksiyonu olarak yazılmaktadır.

sürdürülebilir gizil ürün (sürdürülebilir potansiyel ürün) [long-term potential yield] Bir balık stokundan değişken çevresel koşullarda sürdürülebilir düzeyde alınabilecek en yüksek ortalama üründür (hasattır). 

sürdürülebilir hasat [sustainable yield] ® Sürdürülebilir ürün.

sürdürülebilir kullanım [sustainable use] Bir balıkçılığın tamamı ya da parçasının uzun süreli uygulama oranının her hangi bir azalmaya neden olmayacak şekilde, gelecek kuşaklara da aktarılabilecek düzeyde kullanılması.

sürdürülebilir potansiyel ürün [long-term potential yield] ® Sürdürülebilir gizil ürün.

sürdürülebilir ürün [sustainable yield, equivalent sustainable yield, equilibrium yield] 1- Bir stoktan alınan ağırlık cinsinden ürün (hasat), çevresel etki ve değişmeler hariç, eğer verilen belirli bir balıkçılık yeğinliği (baskısı) ile denge durumundaysa, stoğun biyokitlesi (balık sayısı ya da ağırlığı) bir yıldan diğerine değişmez. Buna sürdürülebilir ürün, dengede sürdürülebilir ürün ya da kısaca denge ürünü de denmektedir. ® Denge avı.

sürdürülebilir ürün [sustainable yield, equivalent sustainable yield, equilibrium yield] 2- Çevresel koşulların aynı kaldığı kabul edildiğinde stok biyokitlesini azaltmadan o stoktan yıldan yıla avlanabilecek balıkların sayısı ya da ağırlığıdır.

sürdürülen hasat [sustained harvest] Zamanla (sürekli) azalma olmadan korunan hasat hacmidir.

sürdürülen hız [sustained speed, prolonged speed] Bir balığın uzun süre devam ettirebildiği yüzme hızıdır. Bu süre sonunda balık yorulur ve yorgunluk gerginliğine girer. 

sürdürülen kullanım [sustained use] Balıkçılık kaynağının belirli bir süre ya da sürekli olup kötüleşmesine neden olmadan kullanılmasıdır.

sürekli akıntı [permanent current] Irmak ve okyanus akıntısı gibi kesintisiz devam eden akıntı.

sürekli balıçılık [continuous fishing] Trol torbasına bağlanan pompa ile avlanan balıkların güverteye aktarıldığı, ağın güverteye alınmadığı balıkçılık. Bu avcılık ışık kaynağı ve pompa ile manyetik alan kullanılarak da yapılabilmektedir.

sürekli en yüksek ürün [Maximum Sustainable Yield (MSY)] ® Sürdürülebilir en yüksek ürün.

sürekli hız [sustained speed, prolonged speed] Sürdürülen hız. 

sürekli kültür [continuous culture] Yaşlı balıkların sürekli pazarlandığı ve genç bireylerin ilave edildiği yetiştiricilik ve işletme şekli.

süreklilik prensibi [continuity principle, principle of continuity] Şimdiki durum geçmişin anahtarıdır. Bugünkü değişkenleri belirleyen fiziksel ve biyolojik faktörler geçmişte de etkiliydi.

süreksizlik [discontinuity] Elemanların belirgin bir şekilde farklılık hatta zıtlık göstermesi olayı.

sürgen doku [meristem] Büyüyen, bölünebilme yeteneğine sahip gözelerden (hücrelerden) oluşan doku.

sürgün [shoot] Başka yere dikilmek ya da ekilmek için alınan, yaşama yeteneği olan bitki parçası. Posidonia kökü (rizomu) ve sürgününün-filizinin uygun ortama taşınarak aşılanması gibi.

sürü [pod] 1- Bireylerin vücut temasında olduğu (sürtündüğü) balık topluluğu.

sürü [pod] 2- Belirli bir nedene bağlı olarak bir araya gelmiş balıklar. Örnek; yumurtlayan balıklar.

sürü [school, shoal] 3- Aynı türden olup hepsi ya da büyük bir kısmı aynı fizyolojik düzeyde olan, geçici bir süre için bir araya gelmiş, karşılıklılık ilkesi çerçevesinde düzenli hareket eden ve kural olarak biyolojik anlamda sürüdeki balık bireylerinin yararına olan birlikteliktir.

sürü balığı [schoolfish] Sürü oluşturan balık türü.

sürü davranışı [schooling behaviour] Balıkların sürü oluşturmasının nedenine ilişkin iki görüş vardır. Birincisi, sürü oluşturma evrimsel bir sonuçtur. İkincisi ise, sürü vardır çünkü ekolojik yönden önemlidir.

sürü oluşturmanın yararları [advantages of forming schools] Sürü oluşturmanın çoklu avantajı vardır. Bunların başlıcaları şunlardır:

i)   Sürüdeki bireylerin besin bulması daha

     kolaydır.

ii)  Sürü yırtıcılara karşı koruma sağlar.

iii) Üremede eş bulmayı kolaylaştırır.

iv) Kötü çevresel koşullarda yaşama şansını

     artırır.

v)  Göçte bireylere enerji tasarrufu sağlar.

    

Sürüklenirgiller [drift fishes, driftfishes, cigarfshes] ® Nomeidae.

sürüklenme [drift] Su akıntısıyla taşınma.

sürüklenme ağı [drift net] Sabit bir yere bağlanmamış olup yüzen solungaç, fanyalı vb ağ. Bu ağlar kaybolduklarında (balıkçı tarafından bulunamadıklarında) avlamaya devam etmeleri ve balık ölümlerine yol açmaları nedeniyle yasaklanmış olup hayalet ya da hortlak ağ (ghost net) olarak da anılmaktadırlar. Okyanuslarda bu tip ağların en büyükleri 50 km uzunluğunda olabilmektedir.

sürüklenme balıkçılığı [drift fishing] Suda yüzebilen bir seri solungaç vb ağla yapılan avcılık

süslenme [ornamentation] Ya üreme davranışı gereği ya da yırtıcılardan saklanmak için balık vücudunun kanat, yaprak, süs, işaret, uzantı ve benzeri görüntüye bürünmesi. 

süslü tür [ornamental species] Akvaryum balığı ticaretinde tutsaklık koşullarında üreyen ve semirtilen balık.

süslü-sazan (koi-sazanı) [koi carp] Renkli desenli olup yüzyıllarca seçilerek morfolojik özellikleri geliştirilen ve günümüzde dünyaya yayılmış olan sazan balığıdır.

süvari [master] Geminin seyir sefer ve emniyetinden sorumlu en üst rütbeli gemi adamı. Kaptan.

Süveyş Kanalı [Suez Channal] Akdeniz ve Kızıldeniz’i birleştiren yapay su yoludur. 1854’te kazılmaya başlanan kanal 10 yılda tamamlanmıştır. Genişliği 70-125 m ve başlangıçtaki derinliği yaklaşık 11-12 metredir. Boyu 161 km olup 1869’da uluslararası ulaşıma açılmıştır. 1956’da Mısır tarafından millileştirilmiştir. Geçmişinde 5 kez ulaşıma kapatılmış olup en uzunu 8 yıl sürmüş ve 1975’te sona ermiştir. Kanal büyük teknelerin geçişini sağlamak için zamanla derinleştirilmiştir. 2009 yılında yapılan çalışmada derinlik 18 metreden 20 metreye çıkartılmıştır. Derinlik artışı Kızıldeniz kökenli balık ve diğer organizmaların Akdeniz’e yerleşmesini artırmış, hızlandırmıştır. 

süzerek beslenenler [filter feeder] Sudaki besin maddelerini (parçacıkları) süzerek beslenen organizmalar. Örnek; midyeler.

süzücüler [filter feeder] Süzerek beslenenler. Örnek; midyeler.

Sv (kıs) [Sv] ® Sverdrup.

Sverdrup [Sverdrup] Okyanus akıntısı ölçüsü. 1 Sv=106 m3 s−1

Symphodus cinereus (çilçırçır balığı, çırçır balığı, ot balığı) [grey wrasse] Tabansal (demersal) olup acı-suya girer. Boyu TL=16 cm olabilir. Balıkçılığı kişisel tüketim düzeyindedir. Akvaryum balığı olarak ticareti vardır.

Symphodus doderleini (çuçur balığı, çırçır balığı, ot balığı) [?] Tabansaldır (demersaldır) ve 2-40 metreler arasında yayılır. Boyu TL=12 cm civarında olabilir. Zostera çayırlarında bulunur. 

Symphodus mediterraneus (çırçır balığı, ot balığı) [axillary wrasse] Tabansaldır (demersaldır). 1-150 metre derinliklerde rastlanır. Boyu TL=20 cm civarında olabilir. Balıkçılığı kişisel tüketim düzeyindedir. Ticari akvaryum balığıdır. Kıyısaldır, Zostera çayırı içerisinde bulunur. Yumurtlama yuvasını erkek yapar.  

Symphodus melanocercus (karakuyrukçırçır balığı, çırçır balığı, ot balığı) [?] Mercan resifiyle ilgilidir. 1-25 m derinliklerde yayılır. Boyu TL=14 cm olabilir. Kıyısaldır. Kayalık ve deniz çayırı kesimlerinde bulunur.

Symphodus melops (çırçır balığı, ot balığı) [corkwing wrasse] Mercan resifleriyle ilgilidir. Göçmen değildir. 1 m derinlikte bulunur. 9 yıl yaşayabilir. Boyu TL=30 cm civarında olabilir. Balıkçılığı kişisel tüketim düzeyindedir. Sürü oluşturur. Bulunduğu bölgeyi korur. Kayalık yerlerde ve Zostera çayırları içerisinde barınır. Yuvayı erkek yapar. Bazen eşeysel (cinsiyette) değişme olur.  

Symphodus ocellatus (benekliçırçır balığı, çırçır balığı, ot balığı) [ocellated wrasse] Mercan resifleriyle ilgilidir. 1-30 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=14 cm civarında olabilir. Akvaryum balığı olarak kullanılır. Kaya kenarlarında ve Zostera çayırları üzerinde tek bulunur. Yumurtlama yerini erkek yapar.

Symphodus roissali (bıldırcınçırçırı balığı, çırçır balığı, ot balığı) [five-spotted wrasse] Mercan resifleriyle ilgilidir. 1-30 m derinliklerde rastlanır. Acı-suya girer. Boyu TL=20 cm civarında olabilir. Balıkçılığı kişisel tüketim düzeyindedir. Kaya kenarlarında ve Zostera çayırları üzerinde tek bulunur. Yumurtlama yerini erkek yapar.

Symphodus rostratus (uzunçırçır balığı, çırçır balığı, ot balığı) [pointed-snout wrasse, long-snouted wrasse] Mercan resifleriyle ilgilidir. 1-50 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=15 cm civarında olabilir. Akvaryum balığı olarak ticareti vardır. Kaya kenarlarında bulunur. Erkeğin su yosunlardan (alglerden) yaptığı yuvaya bir ya da daha fazla dişi yapışkan yumurta bırakır.

Symphodus tinca (lekeliçırçır balığı, karakuyrukçırçır balığı, çırçır balığı, ot balığı) [east Atlantic peacock wrasse] Mercan resifiyle ilgilidir. 1-50 m derinliklerde yayılır. Acı-suya girer. Boyu TL=48 cm kadar olabilir. Balıkçılığı kişisel tüketim düzeyindedir. Akvaryum balığı olarak ticareti vardır. Kıyısaldır. Kayalıklara yakın Zostera çayırı içinde bulunur. Birçok dişinin yumurtladığı yuvayı erkek yapar ve korur.  

Symphurus nigrescens (sivrikuyruk dil) [tonguesole] Tabansal (demersal) olup 20-1,140 metrelerde yayılır. Boyu TL=13 cm olabilir. Ticari balıkçılığı yapılmaktadır. Çamur ve kumda, kıta sahanlığı yamacında görülür.

syn- (önek) [sen-] Eş. Ortak.  Senkron (synchronous)-eşzamanlı.

Synapturichthys kleinii (dil balığı) [Klein's sole] Tabansaldır (demersaldır). Acı-suya girer. 20-460 m derinliklerde yayılır. Boyu TL=40 cm olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Sığ suda kumluk, çamurlu zeminde bulunur.

Synchiropus phaeton (üzgün balığı) [Phaeton dragonet] Tabansaldır (demersaldır). 80-850 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=18 cm olabilir. Balıkçılığı yoktur. Kumlu ve çamurlu tabanda bulunur. Bulunduğu kesimi korur, erkekleri birbirine saldırganlık gösterir. Yumurta ve kurtçukları (larvaları) yüzücüdür (pelajiktir).

Syngnathidae (Deniziğnesigiller) [leafy dragons, pipefishes, seahorses] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Syngnathiformes deniziğnemsiler anlamındaki takımının bir ailesidir. Benzeri olmayan özelliklere sahip olup dişi yumurtalarını erkeğin taşıdığı bir kese içerisine bırakır. Erkek yumurtaları döller ve kuluçkaya alır. Hippocampinae ve Syngnathinae alt ailelerinde 52 cins ve 215 tanımlanmış tür yer almaktadır. Syngnathinae altailesinde tür sayısı 50 civarındadır. Tüp ağızlıdırlar. Çoğu deniz canlıları olup bunların 35’i acı-suda ve belki 15 ve biraz fazlası tatlı-suda yaşamaktadır. Yakın kıyıda, sığ suda rastlanırlar.

Syngnathus abaster (iğne balığı, kabarık yanak iğne balığı, deniz iğne balığı, deniziğnesi) [black-striped pipefish] Tabansaldır (demersaldır). Belki etraf-göçerdir (amfidromdur). Acı ve tatlı-suya girer. 5 m derinliğe kadar bulunur. Boyu TL=21 cm olabilir. Kum, çamur ya da yosunlar (algler) üzerinde rastlanır. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Erkek kuyruğu altındaki kesede yumurtaları taşır.

Syngnathus acus (deniziğnesi balığı) [greater pipefish] Tabansaldır (demersaldır). Acı-suya girer. 110 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=50 cm olabilir. Ticari balıkçılığı yoktur. Kumlu, çamurlu zeminde ve Zostera çayırları arasında bulunur. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Erkek kuyruğu altındaki kesede yumurtaları taşır.

Syngnathus phlegon (dikenli iğne balığı, deniz iğnesi) [pelagic pipefish]  Yüzücüdür (pelajiktir). Boyu TL=20 cm olabilir. Akvaryumcular ticaretini yapar. Açık suda bulunur. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Erkek kuyruğu altındaki kesede yumurtaları taşır.

Syngnathus schmidti (deniz iğnesi) [?] Yüzücüdür (pelajiktir). Acı ve tatlı-suya girer. 0-100 m derinliklerde bulunur. Boyu TL=11 cm olabilir. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Erkek kuyruğu altındaki kesede yumurtaları taşır.

Syngnathus taenionotus (?) [?] Tabansaldır (demersaldır). Acı-suya girer. Boyu TL=19 cm olabilir. Sığ suda, çamurlu tabanda ve yosunlar (algler) arasında bulunur. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Erkek kuyruğu altındaki kesede yumurtaları taşır.

Syngnathus tenuirostris (ince yüzgeçli iğne balığı, deniziğnesi balığı, deniz iğnesi) [narrow-snouted pipefish] Tabansaldır (demersaldır). Canlı doğurucudur (ovovivi-pardır). Erkek kuyruğu altındaki kesede yumurtaları taşır.

Syngnathus typhle (deniziğnesi balığı, deniziğnesi) [broad-nosed pipefish] Taban-saldır (demersaldır). Göç etmez. Acı-suya girer. 1-20 metre derinliklerde bulunur. Boyu TL=35 cm olabilir. Balıkçılığı yoktur. Kıyı boyunca yayılır. Sıkça Zostera çayırlarıyla birlikte görülür. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Erkek kuyruğu altındaki kesede yumurtaları taşır.

Syngnathus variegatus (çizgili iğne balığı, kalın burunlu iğne balığı, deniziğnesi balığı, deniziğnesi) [thickly snouted pipefish] Tabansaldır (demersaldır). Denizde yaşar. Canlı doğurucudur (ovovivi-pardır). Erkek kuyruğu altındaki kesede yumurtaları taşır.

Synodontidae (Kertenkele-balığıgiller) [lizardfishes] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Aulopiformes takımı, Stnodontidae ailesinde 4 cins (Harpadon, Saurida, Synodus, Trachinocephalus) bulunmaktadır. Sıcak ve ılıman iklimde bulunurlar. Gövde silindir şeklinde, ince ve uzundur. Gözler yuvarlaktır ya da ovaldir. Ağız  eğiktir. Çeneler uzun, üst çene narindir. Ağız uzun sivri dişlerle donatılmıştır. Yüzgeçleri yumuşak ışınlıdır. Sırt yüzgeci tektir, kuyruğa yakın yağ yüzgeci vardır. Kuyruk derince çatallaşmıştır. Başın üst kısmı hariç gövdenin tamamı pullarla kaplıdır. Pullar yapışık olup çemberimsi (sikloid) ya da taraksıdır (ktenoidtir). Gövde kahverengimsi metalik gridir, karın beyazımsı-sarımsıdır. Tabansal balıklardır, genellikle yalnız gezerler, derin çukurlar ve buna bağlı düzlüklerde yaşarlar. Türlerin çoğu balıklarla beslenir (piscivorus). Kılçıklarının çok olmasına rağmen eti kaliteli, tadı güzeldir. Boyları 60 cm civarındadır. Akdeniz’e Kızıldeniz’den yerleşmiş olan Saurida undosquamis’in boyu 45-50 cm kadar olur. Çoğunluğu 20-30 cm kadardır. 200 m derinliğe kadar bulunur. Ailenin bir diğer bireyi Synodus saurus en çok 40-45 cm olur, çoğunluğu 15-20 cm kadardır. 400 m derinliğe kadar rastlanır.

Synodontis  multipunctatus (?) [cuckoo-fish] Tanganika gölünde yaşayan ters görünümlü yayıngil bir balık türüdür. Yumurtalarını ağızlarında kuluçkalayan Cichlidae ailesi bireyleriyle birlikte yumurta bırakır. Bu yumurtaları Cichlidae bireyi kendi yumurtası gibi kuluçkalamak için ağzına alır. Yumurtadan daha erken çıkan Synodontis kurtçukları (larvaları) onları kuluçkaya alan Cichlidae bireyinin yumurtalarıyla beslenir.

Synodus saurus (zurna balığı, lokum balığı) [Atlantic lizardfish] Tabansaldır (demersaldır). 400 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=40 cm kadar olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir.  Kumlu, çakıllı-kumlu zeminde rastlanır.