Ö [son güncelleme 12 Mart 2016]
öd kesesi [gall bladder] Karaciğerle ilişkili
olup sindirim için kullanılan ödün içinde bulunduğu kese.
ödem [edema, oedema] Vücudun herhangi bir
kısmının normal olmayan şekilde serumsu su toplaması ve şişmesi. Vücutta normal
olmayan farklı sıvıların bağ doku ve lifler arasında birikmesiyle oluşan ciddi
şişlikler.
öfotik kuşak [euphotic zone] ® Işıklı
tabaka.
öglena [Euglena] Klorofilli, selüloz zarı olmayan birgözeli (birhücreli) canlı.
ökaryot [eucaryote] Gözelerinde (hücrelerinde)
gerçek çekirdek bulunan birgözeli ya da çokgözelilere (çokhücrelilere) verilen
genel ad.
ökaryot [eukaryote]
Çekirdek zarı ile “gerçek” çekirdek taşıyan ve diğer hücresel organelleri
plastitler ve mitokondriaları olan hücredir; geniş anlamda bu özellikleri
taşıyan organizma grupları. ® Prokaryot.
ökaryotik (eukaryotik) [eukaryotic] ® Ökaryot.
ökaryot-kormofitler
[eukaryotic
kormophyta] Bryophyta, Pteridophyta ve hala Fanerogam olarak
adlandırılan Spermatophyta kapsar. Pigment özellikleri ve genel biyokimyaları
nedeniyle Ulvophycae, Charophycae, Bryophyta, Pteridophyta ve hala Fanerogam
olarak adlandırılan Spermatophyta'yı içine alan, geniş anlamda süper-grup
Chlorophyta altında birleştirildiği de not edilmelidir.
ökaryotlar
[eukaryotes] Kırmızı algler (Rhodophyta) ile, Chromophyta ve diğerlerinin yanında
Pheophyta, Chlorophyta ve diğerlerinin yanında Ulvophycae ve Charophycae’leri
kapsar.
öksinik [euxinic] Deveranı çok az, oksijensiz
çevre, ortam. Örnek, alt tabakası (yaklaşık 150-170 m’den derin kısmı)
oksijensiz yani anoksik olan Karadeniz.
öksotrfi [auxotrphy] Vitamin vb gibi elzem
kimyasalları vücut dışından alma şeklindeki beslenme katkısı.
öksüz [piper gurnard] ® Trigla
lyra.
öksüz balığı [piper gurnard] 1- ® Trigla
lyra.
öküz balığı [sharpnose sevengill shark] 2- ® Heptranchias perlo.
ölçek [gage, gauge] Herhangi bir ölçü
aletinin genel adı.
ölçme tahtası [measuring board] Sol tarafında dikmesi
olan () ve üzerinde ½
ve 1 cm’lik ölçü birimleri yerleştirilmiş balık ölçme cetveline verilen ad.
ölçü [scale] Bir malzeme ya da canlının
ölçülmesinde kullanılan derecelendirme.
ölçülebilir özellik [morphometric
character] İki vücut özelliği arasındaki ölçülebilirliği ifade eder.
Kalınlık ölçümü hariç ölçme düzgün hat üzerinde yapılır ve vücut eğikliği ya da
yayı dikkate alınmaz. Ölçümün tanımlanması ya da standart bir çalışmaya
gönderimde bulunması gerekir. Standart bir balıkta ölçüm yapmak için kullanıla-bilecek vücut noktaları şunlardır:
- Alt kuyruk yüzgeci yayının eğilmesiyle oluşan merkez hattı uç noktası – [Distal tip of longest ventral caudal fin ray]. - Birinci sırt yüzgecindeki ilk dikenin (ışının) ön başlangıç noktası – [Anterior margin of first dorsal spine]. - Birinci sırt yüzgecinin son ışınının (dikeninin) bitiş noktası – [Posterior margin of first dorsal spine]. - Çene kemiğine ait birleşme yeri – [Mandibular
symphysis]. - Çenenin arka kenarı (sınırı) – [Posterior edge
of mandible-Buccal comissure]. - Dışkılığın (anüs) ön sınırı (kenarı) – [Anterior
edge of cloaca]. - En kısa (orta) kuyruk ışınının kıkırdağımsı ucu – [Cartilaginous tip of shortest (median) caudal ray]. - Etsi sap (kuyruk) kısmın arka ucu (kenarı) – [Posterior
edge of fleshy peduncle]. - Göğüs yüzgeci kaidesi – [Base pectoral fin]. - Göz çukuru arka kenarı – [Posterior edge of
orbit]. - Göz çukuru ön kenarı – [Anterior edge of orbit]. - İkinci sırt yüzgecindeki ilk ışının kaidesi – [Insertion
of first ray of posterior dorsal]. - İkinci sırt yüzgecindeki son ışının bitiş noktası (sınırı) – [Position of last ray of posterior dorsal]. - Kuyruk omurgasının üst noktası – [Point of
upper caudal keel]. - Karın yüzgeci kaidesi – [Base pelvic fin]. - Kuyruk yüzgecinin sırt ve karın tarafındaki kulakçıkların başlangıcı – [Insertion of dorsal and ventral lobes of caudal fin]. - Kuyruk yüzgecinin çataldaki zarımsı kenarı – [Membranous
edge of caudal fin at fork]. - Makat yüzgeci – Dışkıl yüzgeç [Anal fin]. - Makat (dışkıl) yüzgecin ilk ışınının başlangıç noktası – [Insertion of first anal fin ray]. - Makat (dışkıl) yüzgecin son ışınının bitiş noktası (sınırı) – [Position of last anal fin ray]. - Normal uzatılmış en uzun alt kuyruk yüzgecinin
merkezden uzak ucu – [Distal tip of the longest
ventral caudal fin ray, lobe normally extended]. - Normal uzatılmış en uzun üst kuyruk yüzgecinin
merkezden uzak ucu – [Distal tip of the longest
dorsal caudal fin ray, lobe normally extended]. - Omurgaya ait kuyruk kısmın en son ucu – [Posterior
tip of urostyle]. - Sırt yüzgeci – [Dorsal fin]. - Solungaç kapağının kemiksi arka sınırı (kenarı) – [Posterior bony edge of operculum]. - Solungaç kapağı çentiği – [Gill-cover notch]. - Solungaç kapağı zarımsı arka sınırı (kenarı) – [Posterior
membraneous edge of gill-cover]. - Sol göğüs yüzgeci ön eklem noktası (kaidesi) – [Anterior
point of first pectoral fin ray]. - Üst çene kemiğine ait birleşme yeri – [Maxillary
symphysis]. - Üst kuyruk yüzgeci yayının merkez hattına eğilmesiyle oluşan uç noktası
– [Distal tip of longest dorsal caudal fin]. - Yağ yüzgeci – [Adipose fin]. - Yanal çizginin son pulu – [Last scale of the lateral line]. |
Diğer ölçümler: - Baş uzunluğu – [Head length]. - Başın üst uzunluğu – [Upper head length]. - Baştaki solungaç uzunluğu – [Opercular head length]. - Birinci sırt yüzgecin ön kaide uzunluğu – [Posterior
dorsal fin base length]. - Boylamasına göz bebeği çapı – [Longitudinal
pupil diameter]. - Boylamasına göz merceği çapı – [Longitudinal
iris diameter]. - Burun uzunluğu – [Snout length]. - Çatal boy [Fork length – Mid caudal length]. - Çene kemiğine ait kılıf uzunluğu – [Maxillary
sheath length]. - Çene uzunluğu – [Mandibular length]. - En büyük baş uzunluğu – [Greatest head length]. - Göz çukuru arkası mesafe – [Postorbital
diameter]. - Göz çukuru çapı – [Orbit diameter]. - İkinci sırt yüzgeci mesafesi – [Preposterior
dorsal distance]. - Kuyruk sapına uzunluk – [Length to caudal
peducle]. - Makat (dışkılık) öncesi mesafe – [Preanal
distance]. - Makat (dışkıl) yüzgeci kaide uzunluğu – [Anal
fin base length]. - Ön-göğüs mesafesi - [Prepectoral distance]. - Ön-karın mesafesi – [Preventral distance]. - Ön-sırt uzunluğu – [Preanterior dorsal
distance]. - Standard boy – [Standart length]. - Tam boy – [Total length]. |
Dikey ölçümler: - Baş derinliği – [Head depth]. - Çapraz arka derinlik – [Back depth-oblique]. - Dikey göz bebeği çapı – [Perpendicular pupil
diameter]. - Dikey göz merceği çapı – [Perpendicular iris
diameter]. - En büyük derinlik – [Greatest depth]. - Gözbebeği ortasından geçen hat üzerindeki derinlik – [Orbital depth]. - Sırt-karın derinliği – [Dorsoventral depth]. |
ölçüm ucu [probe] Genelde ölçme ve deneyde
kullanılan cihazın örneğe daldırılan, batırılan, değdirilen ucu. Buna ek olarak
deniz bilimlerinde suyun örneğin sıcaklık, tuzluluk, O2, ses hızı,
derinlik vs ölçmede kullanılan ve güverteden vinç ve kablo yardımıyla istenen
derinliğe ölçümleri yapmak için indirilen cihaz.
ölçütler [criteria]
Dayanak alınan kararlar ya da kurallar (standartlar).
öldürücü doz (letal doz) [lethal dose] Öldürücü madde miktarı. Genellikle LD50 değeri olarak verilir
ki bu da canlının yüzde 50'sini öldüren miktar olarak belirlenir.
öldürücü doz-50 (letal
doz-50) [lethal
dose–50] 1- Belirli
bir sürede denek balıkların %50’sinin ölümüne
yol açan ağılayıcı madde miktarıdır.
öldürücü doz-50 (letal
doz-50) [lethal dose–50] 2- Tek bir deneyde, test canlılarının
genellikle bir saat içerisinde %50’sinin ölümüne yol açan
konsantrasyondur.
Ölü Deniz [?] 1- Fethiye
Körfezinin doğusundaki koy.
Ölü Deniz [Dead Sea] 2- ® Lut Gölü.
ölüdalga [swell] Düz ve tepesiz fırtına
sonrasına ait dalga. ® Ölüdeniz.
ölüdeniz [swell] Fırtına sonrası denizin
devam eden çalkantılı hali. ® Ölüdalga.
ölüm [mortality] Canlının yaşamının doğal ya da
balıkçılık nedeniyle sona ermesi (ölmesi). Balıkçılık biyolojisinde kullanılan
geleneksel tek türlü stok modelinde ölüm iki parçadan oluşmaktadır (Z=F+M). ® Toplam ölüm (Z). ®
Balıkçılık ölümü (F). ® Doğal ölüm (M).
ölüm oranı [death rate] 1- Belirli bir sürede (ay, yıl)
popülasyondan ya da stoktan eksilen orandır.
ölüm oranı [mortality rate] 2- Belirli bir sürede çeşitli
nedenlerle stoktan eksilen balık oranıdır (payıdır). Stoktan her yıl sayı
olarak eksilenlerin oranı (sayısı) yıllık ölüm payıdır. Bunun hesaplamasının
yapılabilmesi için ölümler üssi katsayılı (eksponensiyel) terimler olarak
tanımlanmıştır. Böylece Nt/N0 = e-Z = e-(F+M).
Burada Nt/N0 = Yaşam payı (geride kalanların payı), M =
doğal ölüm payı, F = Balıkçılık nedeniyle ölümlerin payı ve Z = Toplam ölüm
payıdır.
ölüm oranları ve idare [mortality rates and regulation] Ölümler karada olduğu gibi deniz ortamında da çok
çeşitlidir. Ölüm oranlarının bilinmesi bir popülasyondaki balık bolluğunun
tahmin edilmesi ile hasat stratejileri ve yumurtlayan stok potansiyelinin
bilinmesinde önemli rol oynar. Balık bolluğu, stoktaki birey sayısını artıran
(üreme) ve azaltan (ölüm) etmenler arasındaki bir dengedir. Doğumlar ölümlerden
fazlaysa stoktaki birey sayısı artar ya da tersi olur. Stoktaki kararlılık
(stabilite) stoğa katılan yeni bireylerin (içgöçerlerin) ölümle yitirilenlerin
sayısını karşılaması halinde oluşur. Balıkçılığı düzenleyen organlar (balıkçılık
idarecileri) ancak balıkçılıktan gelen ölümleri avlanabilecek balık boyunu
değiştirerek kontrol edebilirler. Balıkçılık ölümü dolaylı yoldan ağ göz
genişliğinin düzenlenmesiyle kontrol edilebilir. Doğrudan kontrol ise toplam av
ya da tekne başına kota ve güç sınırlamasıyla olur. Doğaldır ki yeni kuşağın
sayısal büyüklüğü ana-baba bolluğuyla ilgilidir. Bu da idarece düzenlemelerle
ayarlanabilir. Ölüm denizde de her yaş ya da gelişme evresinde vardır. Yalnız
ölüm oranları evrelere göre değişmektedir. Ölümler yumurta ve kurtçuk (larva)
evresinde çok yüksektir. Kurtçuk (larva) evresinden genç balık aşamasına geçiş
sürecinde ölüm oranı daha azdır. Genç balıklar açlık, yırtıcılar ya da hastalık
nedeniyle ölebilirler. Eğer balık birinci yılda ölmez ve yaşayabilirse ölüm
oranı inanılmayacak düzeyde azalır. Balığın ikinci ve sonraki yaşlarında
ölmesine asıl neden olan ise balıkçılıktır. Bunu kirlilik ölümleri izler.
Burada da gençler yaşlılara göre daha hassastırlar ve yaşamlarını kaybederler.
Ölüm nedenleri bilinirse geleceğe yönelik bolluk değişmelerini tahmin etmek ve
buna göre düzenleyici önlem almak (ağ göz genişliğini değiştirmek, av yasağı
uygulamak, belirli alanları avcılığa kapatmak, kota vb) mümkün olabilir. Bir
stoğun hangi oranda hasat edildiğini belirlemek bir yıllığın (tertibin)
bolluğunun zaman içerisindeki (birbirini izleyen yıllardaki) azalma hızından
hesaplanabilir. Toplam ölüm doğal ölümler ile balıkçılık ölümlerinin
toplamıdır. Balıkçılık ölümleri idarece tek kontrol edilen değişken olduğuna
göre çaba yani her yaş grubuna etki eden balıkçılık ölümünün (F) ayarlanması ve
kontrolü kaçınılmazdır.
ölünokta [dead spot] Akvakültürde deveranın (su
karışımının) çok az olup oksijensiz ortamın geliştiği yer, alan.
ölüsu [dead water] Hareket etmeyen su kütlesi.
ömür [lifespan (Tmax)] Balıkçılığın
olmadığı durumda bir tür, tertip, stok ya da popülasyon için beklenen en yüksek
ortalama yaştır. Ortalama ömür en yüksek yaştan daha küçüktür. Fakat yanlış
olarak en yüksek yaş anlamında da kullanılmaktadır. Stok tespiti modellerinde Tmax
olarak kısaltılır.
ön (öndeki) [anterior] Hayvan için kafaya; kabuk için kabuk ağzına (açıklığına) ön, öndeki
(anterior) ve karınsala (ventral) denir.
ön beyin [forebrain] Gelişmekte olan beynin
ön kısmı.
ön içgöçer [pre-recruit] İçgöç yaşına ulaşmamış
balık.
ön yumurtlama [pre-spawning] Yumurtlama öncesi dönemle ilgili.
ön, önde (anterior) Kafa (baş) yönünde (kafaya doğru).
öncü [front runner] Balık sürüsünü
yönlendiren, önde giden, sürüdeki diğer balıklardan genellikle daha küçük boylu
lider balık.
öndeki [anterior] ® Ön.
Öndensolungaçlılar [Prosobranchia, prosobranches] Solungaçları kalbin önünde olan Karındanbacaklıları (Gastropoda) kapsar.
Deniz ve kara salyangozlarının önemli bir kısmı öndensolungaçlıdır. Manto
boşluğu, solungaç ve anüs kalbin önündedir. Çoğunluk eşeylidir ve çapraz
döllemeyi geliştirmiştir. Karındanbacaklıların taksonomisi ve evrimsel
durumları son yıllarda hızla değişmektedir. ® Prosobranchia.
önek [prefix] Kelimenin önüne konulan ek.
önemli fırtınalar [important storms] ® Fırtınalı
günler.
önemli yaşam-alan [crucial habitat] Yılın belirli
mevsiminde (örneğin üreme döneminde) balık popülasyonlarının yaşayabilmelerinin
temelini oluşturan alandır.
önerme [hypothesis] Bir ya da bir seri olay için
belirli bir tabana oturtulan beyan, düşünce, yanlışlanabilir görüş. Hipotez.
ön-filtre
[prefilter] Asıl filtrelemeyi
yapan biyolojik filtrenin tıkanarak etkinliğinin azalmasını önlemek için önüne
konulan filtre.
ön-göğüs [prothorax] Böceklerde göğsün ilk
bölmesi, göğsün ilk kısmı.
öngörü [vision] Başkasının göremediğini sezinleme
ve geleceğe hazırlıklı olma tecrübesidir.
ön-işbirlikçilik [protocooperation] Her iki türün de yarar
gördüğü fakat şart olmayan-koşulsuz ilişki (+ +). Örnek; bazı balık türleri
diğer balıkların (yırtıcıların) üstündeki parazitleri temizler ki yırtıcı buna
göz yumar. Büyük deniz memelilerinin dışasalaklarını (dışparazitlerini)
temizleyen kuşlarda ilginç bir diğer örnektir.
ön-jüvenil [prejuvenile] Erin birey vücut
şeklini almamış genç (çocuksu) balık.
önkabuk [protoconch] Karındanbacaklının kurtçuk
(larva) evresindeki kabuğu.
önkurtçuk (önlarva) [prolarva] Hala yumurta sarısını taşıyan kurtçuk.
ön-larva [prolarva] ® Önkurtçuk.
ön-mide [foregut] Daha sonra yemek borusu ve
midenin oluştuğu kurtçuk (larva) aşamasındaki midenin ön kısmı.
öpelajik [eupelagic] Tabandan uzak açık su
organizmaları.
ördek balığı [?] 1- ® Diplecogaster
bimaculata euxinica.
ördek balığı [blunt-snouted clingfish] 2- ® Gouania wildenowi.
ördek balığı [connemarra clingfish] 3- ® Lepadogaster candolii.
ördek balığı [cornish sucker] 4- ® Lepadogaster purpurea.
ördek balığı [cuckoo wrasse] 5- ® Labrus mixtus.
ördek balığı [shore
clingfish] 6- ® Lepadogaster lepadogaster.
örgü [web] Bir merkezi
olan ağ. Örnek; örümcek ağı.
öri (önek) [eury] Geniş.
öribarik [eurybaric] 1- Basınca ve derinlik
değişmesine dayanıklı.
öribatik [eurybathic] 2- Geniş bir derinlik aralığına tahammüllü.
öribentik [eurybenthic] Geniş bir derinlik
aralığında yani denizin farklı derinliklerinde yaşayan.
örifaj [eurypagous] Her şey yiyebilen.
Farklı besin maddelerinden yararlanan organizmalar.
örihalin [euryhaline, eurysaline] 1- Geniş
tuzluluk aralığına dayanıklı.
örihalin [euryhaline, eurysaline] 2- Tuzluluğa ve değişmesine dayanıklı
türlere verilen ad.
örilitoral kuşak [eurilittoral zone] Sahilde 40-60 m
derinliğe kadar olan tabansal kuşak.
örisalin [eurysaline] ® Örihalin.
öriterm [eurytherme] 1- Geniş sıcaklık
aralığında yaşayan canlılar.
öriterm [eurythermic] 2- Değişik sıcaklıklarda
yaşayabilen.
öritermal [eurythermal] Geniş sıcaklık aralığına
dayanıklı.
öritermik [eurythermic] Geniş sıcaklık
aralığına dayanıklı ya da geniş sıcaklık aralığında yaşayan.
öritropikal [eurytropical] Tropik bölgelerde olan.
örnek [sample] 1- Belirli bir yerden alınan su,
canlı ya da taban malzemesidir. Örnek ne kadar çok ve bol olursa buna dayalı
oluşturulacak sonuç da o denli doğadaki duruma yakın yani kısaca güvenilir
olur. Ancak belirli bir noktadan sonra örnek sayısını artırmak güvenirliği aynı
oranda artırmayacağı gibi aşırı çaba ve giderin oluşmasına yol açar. Bu nedenle
istenen istatistiki güvenirliği sağlayan sayının üstünde örnek alınmasından
kaçınılmalı fakat gereken sayıda da örnek alınmalıdır.
örnek [sample] 2- Bir balık stoğunun, stoğu temsil
edecek düzeydeki bir kısmının ya da bir parçasının araştırma amacıyla
alınmasıdır. Alınan örnek miktarı ya da sayısı ne kadar çoksa bu örnekten elde
edilecek bilginin güvenirliği de o ölçüde yüksektir.
örnek [specimen] 3- Bilimsel örnekteki birey.
örnekleme [sampling]
1- Saha çalışmalarında ilgi duyulan
öğenin bir kısmının alınması, ölçülmesi vb. ® Tabakalandırılmış örnekleme. ®
Tabakalandırılmamış örnekleme. ® Olasılıkları büyüklüğe oranlanmış örnekleme.
örnekleme [sampling] 2- Temelde sahadan örnek
alma çalışması.
örnekleme tarihi [date of collection] Saha örneğinin
alındığı günün takvimdeki yeri (tarih).
örobik (aerobik) [aerobic]
Suda çözünmüş oksijenin bulunduğu koşullar.
örobik ayrışma [aerobic
decomposition] Oksijenli koşullarda organik maddelerin
ayrıştırılması - parçalanması.
örobiyont (aerobiyont) [aerobiont] Serbest oksijeni
kullanan organizmalar.
örobiyoz (aerobiyoz) [aerobiosis] Oksijen ve havanın bulunduğu ortamda sürdürülen
yaşam.
örofaji (aerofaji) [aerophagia] Hava yutma.
örosist (şamandıra) [aerocyste] ® Aerosist.
örozol (aerosol) [aerosol]
Gaz fazında (atmosferde) askıda bulunan sıvı ve katı
parçacık ve kümelerini belirtmek için kullanılan kavram.
örtü [cover] Balığa sığınma (korunma) alanı
oluşturmak için suya konulan doğal (yaban otu, taş, kaya, ağaç kökü vb)
malzeme.
örümcekler [spiders] ®
Araneida.
örümcek-yengeçgiller [spider crabs] ® Majidae.
ötrofik [eutrophic] Besin tuzlarınca zengin su
bölgesi, alanı.
ötrofikasyon [eutrophication] Aşırı gübrelenme.
Ortamın besin tuzlarıyla (nutrients, PO4, NO3 vs) aşırı
yüklenmesi.
öy (önek) [eu] İyi, dengeli anlamındandır.
öyabisal [euabyssal] 4,000 m’den derindeki su.
öyrifag [eurypagous] ® Örifaj.
öyriterm [eurythermic] ® Öriterm.
öz [medulla] ® İlik.
öz köpekbalığı [smooth-hound] ® Mustelus
mustelus.
özarıtım [self-purification]
Kendi kendini temizleme. Kirleticilerle yüklenmiş bir suyun kendisini (doğal)
temizlemesi.
özbeslenen [autotrophic] Besinini
fotosentez yoluyla kendi üreten. ® Kendibeslek.
özbeslenme [autotrophy] Besinini fotosentezle
kendisinin üretebilmesi. ® Kendibeslek.
özellik [feature] Canlıyı diğerlerinden ayıran
nitelik.
özgörev (misyon) [mission] Kişi ya da kurumun özel ve asıl görevi.
özgül büyüme oranı [specific growth rate] Akvakültürde
belirli bir süre sonra üretimi tahmin etmede kullanılan terim. Özgül büyüme
oranı = (Hasat ağırlığı-Stoklama ağırlığı)/Üretim periyodu x 100.
özgül yerçekimi [specific gravity]
Madde yoğunluğunun su yoğunluğuna oranını gösteren
kavram.
Özkedibalığıgiller [Rajidae, rays,
sakates] ® Tırpanagiller.
özofagus [oesophagus, oesophagus]
®
Yemek borusu.
özümleme (anabolizma) [anabolism] 1- Büyük molekülleri oluşturan metabolizmanın bir
parçasıdır. Anabolizma doku ve organları oluşturma eğilimidir; yani canlının
yeni hücre ve dokular oluşturarak büyümesini sağlayan olaylardır. Bir diğer
anlatımla karmaşık moleküllerin oluşturulmasıdır. Kısaca özümleme olaylarının hepsi olup katabolizmanın tersidir. ® Yıkım
(katabolizma).
özümleme (anabolizma) [anabolism] 2- Yıkım karşıtı olup organik
maddelerin besinin canlı dokuya dönüşme işlemlerinin tamamıdır. ® Yıkım
(katabolizma).
özümleme [assimilation] 3- Besinlerin sıvı ya da katı
vücut malzemesine dönüştürülmesi. Besinler bunun için sindirilir ve soğurulur.
Kısaca besinin kullanılması (yeni madde üretimi) için vücuda geçmesidir.
özümleme kapasitesi [assimilation
capacity] Bir su kütlesinin mevcut yapısını sürdürülebileceği
düzeyde (örneğin gübre, kirletici, atık su vb ile) yüklenebilme yeteneği.
özümseme [assimilation] ® Özümleme.
özümseme etkinliği [assimilation efficiency] Organizmanın aldığı besini vücut ağırlığına çevirme hızıdır.