O [son güncelleme 14 Ocak 2017]

Bunu genel olarak +1'lediniz. Geri al

Oannes [balık tanrısı] ® Oe.

Obelia [hydroids] Hydrozoa sınıfı, Hydroida takımı, Campanulariidae ailesinin bir cinsidir. Polip ve medüz evreleri vardır. Dünya denizlerinde koloni oluşturan yaygın bir canlıdır. 200 metreden daha derinde rastlanmaz. Koloniler sert malzemeye yapışıktır. Soğuk su canlısıdır. Kayalıklar arasında görece sakin fakat yeterince su değişimi olan, ışığı az kesimlerde bulunur. Eşeyli (cinsiyetli) ve eşeysiz (cinsiyetsiz) çoğalma evreleri vardır. Eşeysiz çoğalırken polip tomurcuklanarak medüz bireyler oluşturur. Medüz aşamasında eşeyli çoğalma gerçekleşir. Oluşan kurtçuk (planula evresindeki larva) uygun tabana yapışır ve yeni bir polip evresi başlar.

obelya [Obelia, hydroids] ® Obelia.

objektif analiz [objective analysis] Elde edilen gözlemlerin araştırmacının yorum ve değerlendirmelerine yer vermeyen bir yöntemle sayısal sonuç ya da şekiller olarak ortaya konulması. 

Oblada melanura (melanurya, melanurya balığı, melanur) [saddled seabream] Taban-yüzücü (bentopelajik) ve okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 30 m derinliğe kadar bulunur. Boyu TL=34 cm olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Taşlık zemin ve Zostera çayırları üstünde gruplar oluşturur ve yığılır. Et-ot-oburdur (omnivordur).

OBP (kıs) [Common Fishery policy (CFP)] ® AB-Ortak Balıkçılık Politikası.

obur balık [feedy fish] 1- Avlanmadan önce çok yem alarak karnı şişmiş balık. Çabuk bozuldukları için uzun süre bütün olarak saklanamazlar.

obur balık [feedy fish] 2- Plankton patlamasından beslenen balık. Çabuk bozuldukları için uzun süre bütün olarak saklanamazlar.

occidentalis [west] Batı.

ocean [ocean] ® Okyanus.

Ocenebra erinacea (?) [hedge hog murex] Sin. Murex erinaceus; Cerastoma erinaceum. Kabuk iğ şeklindedir. Kabuk yontusu çok güçlü sarmal kaburgalıdır. Nasırsı ağız kapağı eş merkezlidir. Rengi bej-gri bazen esmerimsidir. Boyu en çok 6,5 cm; çapı 4,2 cm olabilir Yaygın türdür. Kumlu çamurlu tabanda yaşar. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

octocorallia (yumuşak mercanlar) [soft corals] Octocorallia  Anthozoa'nın alt sınıfıdır. Tüm Akdeniz’de ve sıcak denizlerde bulunmaktadır. Gorgonaria  ve Alcyonaria çoğunlukla ilk bir-iki yüz metre derinliklerdeki sert tabanda ve derinlerdeki çamurlu tabanda bulunurlar.

Octopodidae (Ahtapotgiller) [?] Aile bireylerinin boyları farklıdır. Birkaç gramdan 20 kg'dan ağır olabilirler. Sekiz kollu canlılardır. Tüm okyanuslarda yüzeyden 1,000 m derinliğe kadar yayılmışlardır. Yumurta büyüklükleri değişkendir. Küçük yumurtalardan (manto boyunun %10 ‘undan çok küçük yumurtalardan) çıkan genç bireyler planktonik evreden geçerler. İri yumurtalardan (manto boyunun %10 ‘undan büyük) çıkan bireyler doğrudan tabansal (bentik) yaşama geçerler. Üç alt aile tanınmaktadır: Octopodinae, Eledoninae, Bathypolypodinae.

Octopus (ahtapot) [octopus] ® Octopus vulgaris. 

Octopus defilippi (?) [Liliput longarm octopus] Deri pürüzsüzdür. Eşit olmayan kollar uzundur. Rengi sarımsı esmerden griye çalar. Manto boyu en çok 9 cm olur. Tabansal türdür. 10 - ile 200 m derinliklerdeki çamurlu tabanda sıklıkla 30 - 60 m'lerde yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Ender türlerdendir. Avcılığı önemsizdir.

Octopus macropus (?) [white-spotted octopus] Manto, kuvvetli ve kaslıdır. Kollar çok uzundur. Rengi birçok beyaz benek ile kırmızımsı esmerdir. Manto boyu en çok 14 cm ağırlığı 2 kg olabilir. Kıyısal tabanda yayılır. Akdeniz'de enderdir. Yer yer Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur.

Octopus salutii (?) [spider octopus] Manto balona benzer. Kollar neredeyse eşit ancak görece uzundur. Karınsal kollar arası zar kuvvetli olup sırttakilerden geniştir. Rengi turuncu sarı, esmer sarıdır. Manto boyu en çok 12 cm kadardır. 300 - 600 metreler arasında ancak daha çok 150 - 350 m'lerde yayılır. Gençler plankton evresinden geçer. Türkiye'nin güney Ege ve batı Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Octopus vulgaris (ahtapot) [common octopus, devilfish] Yırtıcı ve üzerinde yapışkan diskler bulunan sekiz adet güçlü kolları olan bir kafadanbacaklı yumuşakçadır. Manto kuvvetli ve kaslıdır. Dış solungaç yaprakçıkları 7-11 adettir. Rengi canlının durumuma bağlı olarak gri, sarı, kırmızı esmer olabilir. Manto boyu en çok 23 cm (ağırlık 10 kg); geneli 1- ile 20 cm ( 1 ile 3 kg). Erkekler dişlerden daha iridir. Denizlerin değişik kesimlerinde yaşar. Kayalık ve kumlu tabanda bentik türdür. Tek yaşar. Vücudu yumuşaktır. İç iskeleti yoktur. Ömrü görece kısadır (1-2 yıl). Yüzeyden 150 m derinliğe kadar sahanlık alanında yayılır. Çift eşeylidir (cinsiyetlidir). Erkek ya aşar ya da dişiye yakın durur ve hectocotylus’u manto boşluğuna sokar ve atmık kesesini bırakır. Birkaç saat çiftleşebilirler. Aynı çiftler hem kendi aralarında hem de diğer erkek ve dişi bireylerle bir hafta süreyle çiftleşebilirler. Dişi sakin bir yerde döllenmiş yumurtayı yapıştırarak bırakır. Yumurtaların etrafına taş, kabuk vb yerleştirerek korumaya alır. Bir dişi 200,000 ve daha fazla yumurta bırakır. Yumurtlama dönemi ve sonrasındaki bakım sürecinde dişi genellikle beslenmez ve yumurtaları temiz tutar. Dişi, yumurtalar açıldıktan kısa bir süre sonra, erkek ise çiftleşmeden bir kaç ay sonra ölür. Üç kalbi vardır. İkisi kanı solungaçlara pompalarken üçüncüsü vücuda pompalar. Kanda bakırca zengin hemosiyanür bulunur. Akıllı hayvan olup kısa ve uzun hafızayla öğrenebilir. Mevsimsel dikey göç eder yani kıyıya yaklaşır ya da uzaklaşır. Tek yaşar ve bulunduğu alanı korur. Gece aktif hayvan olup daha çok midye ve salyangozla beslenir. Kulaç atarak ya da suyu fışkırtarak hareket eder. Ticari balıkçılığı önemlidir. Stokları aşırı sömürülmüştür. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

oculus [eye] Göz.

Ocythoe tuberculata (?) [tuberculate octopus] Eşeysel çift-yapısallık belirgin olup dişiler erkeklerden 5 ile 10 kez daha iridir. Ovovivipar olan tek Kafadanbacaklıdır. Dişilerde manto boyu en çok 20 cm ve erkeklerde 3 cm olur. Yüzeye yakın yaşayan pelajik türdür. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı bilinmiyor.

odak [focus, (çoğ) foci] Pulun büyümede görünen ilk kısmı, pulda en küçük dairesel yapı.

odaklı hareketler [oriented locomotion] ® Yönlenmiş (odaklı) hareketler. ® Balık hareketleri.

Odobenus rosmarus (mors) [walrus] İri deniz memelilerinden olup ağırlığı 400-1,700 kg arasında değişebilir. Boyu 7 m olabilir. Uzun dişleri 1 metre boya ulaşabilir fakat genellikle 50 cm civarındadır. Dişlerini buz kırmada, savaşırken ve sudan çıkarken kanca olarak kullanır. 30 cm boya ulaşan sakalları vardır ve her yıl yenilenir. Derisi kısa tüylüdür. Gırtlaklarında 50 litre kapasiteli iki hava kesesi vardır. Bu keseler yardımıyla suda dik durumda uyuyabilir. Kutup bölgesinde yaşar. Mevsimsel göç yapar. Bu göç 3,000 km kadar olabilir. Yengeçler, derisidikenliler, midye vb ile beslenir. Bazen balık ve diğer memelilerin yavrularını da yer. Ocak-Şubat aylarında su altında çiftleşir. 8-10 yıl arasında cinsi olgunluğa ulaşır. Memeliler içerisinde hem vücut oranları hem de mutlak olarak erkek morslar 63 cm boyunda en büyük baculum’a (penis kemiğine) sahiptirler. Gebelik süresi 10-11 aydır. Doğan yavru 63 kg ve 1 m boyunda olabilir. Emzirme süresi 2 yıl kadardır. Doğada ömürleri 40 yıla ulaşabilir. Eti, derisi ve dişleri için avlanır. Koruma altına alınmış morsların avcılığı günümüzde yasaktır. Fakat kaçak avcılığı vardır.

Odontaspididae (Harhariyasgiller) [sand sharks] ® Carcharhinidae (Sin. Carchariidae).  

Odontaspis ferox (pamuk balığı) [smalltooth sand tiger] TL=367 cm, ağırlığı 289 kg olabilen derin-tabansal (batidemersal) balık olup 10-530 metreler arasında rastlanır. Ticari balıkçılığı yapılmaktadır. Eti insanlarca tüketilmektedir.

Odontoceti [toothed whales] ® Dişlibalinalar. 

Oe (Oannes) [balık tanrısı] Sonradan balık tanrısı Dagon’a dönüşen Babil’in gündüz karada, gece suya dönmek zorunda olan balık adamı.

Oedalechilus labeo (dudaklıkefal) [boxlip mullet] Denizde tabansaldır (demersaldır). Tatlı ve acı-suya girmez ancak delta ve evsel atık suların deşarj alanlarına yaklaşır. Yumurtlamayla çoğalır (ovipardır). Boyu TL=25 cm olabilir. Kıyıya yakın durur.

ofiblennius evre [ophioblennius stage] Bazı Blennidae ailesi (Horozbinagiller) bireylerinin yüzücü (pelajik) aşamalarındaki irileşmiş göğüs yüzgeci evresi.

ogiv [ogive] Kümülatif frekans dağılımı eğrisi.

oğlak dönencesi [capricorn] Güney yarımküredeki dönence. Kış dönencesi. Güneşin güneyden kuzeye yönelmesi.

oğul [swarm] Bir bütün olarak kabul edilen şeylerin topluluğu. Sürü anlamında yılan balığı için kullanılır.

Okbalığıgiller [hagfishes] ® Myxinidae.

oksidant [oxidant] Diğer maddeleri oksitleyen madde. 

oksidasyon [oxydation] Bir maddenin oksijenle birleşerek parçalanması, yanması.

oksijen [oxygen (O2)] Renksiz, kokusuz, saldırgan, organik malzemenin yavaş ve hızlı yanmasına katılan gaz. Suda çözünmüş halini balıklar ve diğer sucul canlılar solumada kullanırlar. 

oksijen açığı [oxygen deficit] %100 O2 doymuşluk değeri ile gözlemlenen (ölçülen) düşük oksijen değeri arasındaki farktır.

oksijen ihtiyacı [oxygen requirement] Organizmaların en iyi şekilde gelişebilmeleri için gereken oksijen miktarıdır.

oksijen minimum tabakası [oxygen minimum layer] Oksijenin en düşük değerde olduğu (genellikle 600-900 m) derinlik tabakası.

oksijen tükenmesi [oxygen depletion] Canlıların kullanımı ya da kimyasal yolla oksijenin azalması.

oksijen tüketimine göre balıkları sınıflandırma [classification of fish acc. to oxygen consuption] Balıklar yüksek oksijen tüketenden (yüksek oksijen değerine ihtiyacı olandan) daha az oksijen tüketenler (daha az oksijene ihtiyacı olanlar) şeklinde sınıflandırılabilir.

a) Suda 7-11 mgO2/l (>5 mg/l): Örnek; Salmonidae-Salmo trutta (alabalık), Cyprinidae - Phoxinus phoxinus (mini inci balığı); Nemachilus barbatulus (?), Cottidae- Cottus gobio (taşaltı balığı, dere iskorpiti).

 

b)Suda 5-7 mgO2/l: Örnek; Salmonidae-Thymallus thymallus (gölge balığı), Cyprinidae-Leuciscus cephalus (ak balık, tatlı-su kefali), Cyprinidae-Chondrostoma nasus (kababurun balığı), Cyprinidae-Gobio gobio (dere kaya balığı), Gadidae-Lota lota (tatlı-su gelinciği).

 

c) Suda ≈ 4 mgO2/l: Örnek; Cyprinidae-Rutilus rutilus (kızılgöz), Percidae- Acerina cernua (platika).

 

d) Suda >0.5 mgO2/l: Örnek; Cyprinidae-Carassius carassius (havuz balığı), Cyprinidae-Tinca tinca (kadife balığı), Cyprinidae-Cyprinus carpio (sazan).

oksijence fakir tabaka [oxygen-poor layer] Besin maddelerinin üretilmelerinden daha hızlı tüketildiği (yıkıldığı) derin göl kuşağı tabakası.

oksijence zengin tabaka [oxygen-rich layer] Besin maddeleri üretiminin (birincil üretimin) tüketimden (yıkımdan) daha fazla olduğu tabaka.

oxytetracycline [oksiterasiklin] Tetrasiklin bazlı antibiyotiklerden biridir. Canlılara verildiği zaman kemik dokularına yerleşir. Ultraviyole ışığı veren mikroskop altında sarı renkli olarak görülür. Büyüme çağındaki çocuklara verilmesi halinde dişleri sarımtırak renk alır. Balıklarda yaş tayinlerinde kullanılan büyüme halkalarının izlenmesi için sert aksamlarına (örneğin otolite) konulan marka olarak kullanılır. Büyükbaş hayvanlarda kullanılan şekliyle, bu antibiyotiğin balığın ağırlığına göre ayarlanan miktarı Hamilton iğnesiyle basitçe vücut boşluğuna tek doz şırınga edilir. Antibiyotik kısa sürede (aynı gün) otolite yerleşir. Oda sıcaklığında ve karanlıkta saklanmış bazı otolitlerde kalma süresi oldukça uzundur. Bu da yaş tayini çalışmalarında tekraren değerlendirmeyi olanaklı kılar.

oksitleme havuzları [oxidation ponds] Su arıtma sistemlerinde atık suyun hava verilerek oksijence zenginleştirildiği havuzlar.

oksospor [auxospore] Diyatomlarda iki hücrenin birleşmesinden oluşan üreme hücresi.

okto- (önek) [octo-] Sekiz. Örnek; oktopoda (octopoda) - Sekizbacaklı(lar).

oküler [ocular] 1- Göz ve göz çukuruna ait.

oküler [ocular] 2- Mikroskopta gözle bakılan mercek kısmı.

oküler mikrometresi [ocular micrometer, eye-piece mikrometer] 1/10 ya da 1/100 birime ayrılmış olup oküler içerisine konulan ve objektif  mikrometresi ile kalibrasyonu sonrası mikroskop objektifinde görünen nesneleri ölçmede kullanılan bir disktir.

okuma [read] Pul otolit ve diğer aksamlardaki halkaları yaş tayini ve büyüme yönünden yorumlama.

okupital kanal [occipital canal, supratemporal canal] ® Baş kanalı.

okyanodrom [oceanodromous] ® Okyanus-göçer. 

okyanus [ocean] Kıtaları birbirinden ayıran büyük su kütlesi. Yerkürenin %71’ini yani 361 milyon km2 ’yi kapsar. Büyük Okyanus 180 milyon km2; Atlas Okyanusu 106 milyon km2; Hint Okyanusu 75 milyon km2’dir.

okyanus akıntıları [Ocean Currents] Okyanuslardaki önemli akıntılar şunlardır:

Atlas Okyanusu

[Atlantic Ocean]

 

Angola Akıntısı [Angola Current]

Antiller Akıntısı [Antilles Current]

Batı Grönland Akıntısı [West Greenland Current]

Batı Rüzgarları Akıntısı [West Wind Drift]

Bengal Akıntısı [Benguela Current]

Brazilya Akıntısı [Brazil Current]

Boynuz Burnu Akıntısı [Cape Horn Current]

Doğu Grönland Akıntısı [East Greenland Current]

Falkland Akıntısı [Falkland Current]

Gine Akıntısı [Guinea Current]

Gulf Sıtrim [Gulf Stream]

Güney Atlas Okyanusu Akıntısı [South Atlantic Current]

Güney Ekvator Akıntısı [South Equatorial Current]

Kanarya Akıntısı [Canary Current]

Karayip Akıntısı [Caribbean Current]

Labrador Akıntısı [Labrador Current]

Kuzet Atlas Okyanusu Akıntısı [North Atlantic Current]

Kuzey Brezilya Akıntısı [North Brazil Current]

Kuzey Ekvator Akıntısı [North Equatorial Current]

Norveç Akıntısı [Norwegian Current]

Portekiz Akıntısı [Portugal Current]

Spitzbergen Akıntısı [Spitzbergen Current]

 

Büyük Okyanus

[Pacific Ocean]

Alaska Akıntısı [Alaska Current]

Alotya Akıntısı [Aleutian Current]

Batı Rüzgarları Akıntısı [West Wind Drift]

Doğu Avustralya Akıntısı [East Australian Current]

Ekvator Ters Akıntısı [Equatorial Counter Current]

Güney Ekvator Akıntısı [South Equatorial Current]

Humbolt Akıntısı=Peru Akıntısı [Humboldt Current=Peru Current]

Kaliforniya Akıntısı [California Current]

Kamçatka Akıntısı [Kamchatka Current]

Kromvel Akıntısı [Cromwell Akıntısı] – derindeki akıntıdır.

Kuroşio Akıntısı [Kuroshio Current=Japan Current]

Kuzey Büyük Okyanus Akıntısı [North Pacific Current=North pacifc Drift]

Kuzey Ekvator Akıntısı [North Equatorial Current]

Mindano Akıntısı [Mindanao Current]

Oya-şio Akıntısı [Oyashio Current=Oya Current]

Hint Okyanusu

[Indian Ocean]

Agulhas Akıntısı [Agulhas Current]

Batı Avustralya Akıntısı [West Australian Current]

Batı Rüzgarları Akıntısı [West Wind Drift]

Doğu Madagaskar Akıntısı [East Madagascar Current]

Ekvator Ters Akıntısı [Equatorial Counter Current]

Endonezya Akıntısı [Indonesian Through-flow]

Güney Avustralya Ters Akıntısı [South Australian Counter Current]

Güney Ekvator Akıntısı [South Equatorial Current]

Güneybatı ve Kuzeydoğu Muson Akıntısı=Hindistan Muson Akıntısı [Southwest & Norteast Monsoon Drift=Indian Monsoon Current]

Leuvin Akıntısı [Leeuwin Current]

Madagaskar Akıntısı [Madagascar Current]

Mozambik Akıntısı [Mozambique Current]

Somali Akıntısı [Somali Current]

Güney Kutup Denizi

[Southern Ocean]

Güney Kutbu Dolaykutupsal Akıntısı [Antarctic Circumpolar Current]

Veddel Akıntısı (Döngüsü) [Weddel Gyre]

Kuzey Buz Denizi

[Arctic Ocean]

Doğu Grönland Akıntısı [East Greenland Current]

Norveç Akıntısı [Norwegian Current]

okyanus çiftlikçiliği [ocean ranching] Denizde ticari balık semirtme ve yetiştiriciliği. Genellikle erinleşmemiş bireyler büyüyüp hasat boyuna ulaşmaları için doğal ortama salıverilir.

okyanus derinlikleri [ocean deeps] 6,000-10,000 metrelerdeki derinlikler. 

okyanus kuşağı [oceanic zone] 200 metreden derin okyanus. 

Okyanus-göçer balıklar (okyanodrom balıklar) [oceanodromous fish] Deniz ve okyanuslarda gerçek göçmen balıklar. Ocean= okyanus. ® Balık göçleri (fish migration). Örnek; Clupea (ringa), Conger (mığrı), Thunnus (orkinoz) ve Engraulis (hamsi).

okyanussal [oceanic] Kıta sahanlığının ötesi. 

okyanussal tür [oceanic species] Kıta sahanlığı ötesinde dağılım gösteren ve avlanan tür.

olasılıkları büyüklüğe oranlanmış [probabilities proportional to size] Farklı yoğunluğa (yığılmaya) sahip alanlardan alt örnek alınırken yığılma ya da yoğunluğun örneğe girme olasılığını dikkate alan örnekleme yöntemi. ® Örnekleme. 

olfaktori [olfactory] ® Koklama.

olgun balık [ripe fish] Yumurtlamaya hazır balık bireyi. 

olgun bireyler [mature individuals] Üreme kabiliyeti olan ve sayısı bilinen ya da tahmin edilen bireyler. Erin olup çeşitli nedenlerle yumurtlayamayan bireyleri kapsamaz.

olgun yumurta [ripe egg] Gelişmesini tamamlamış ve döllenmeye hazır yumurta. 

olgunca avlanmış [fully fished] StoĞa uygulanan balıkçılığın (avcılığın) MSY (sürdürülebilir en yüksek ürün) düzeyinde olduğu durum. Bu, stoĞa uygulanan balıkçılık çabasının artırılması ürünü (avı) önemli ölçüde artırmaz fakat buna karşın aşırı avcılık riskini artırır. ® Olgunca sömürülmüş.

olgunca sömürülmüş [fully exploited] 1- Balıkçılığa katılanların (iç-göçerlerin) sayısının stoktan alınanlara eşit (ölümler=doğumlar) olduğu durum. Balıkçılık idaresinde popülasyon eğrisinin MSY (sürdürülebilir en yüksek ürün) noktasında olduğu yerdir. Bu noktadan sonra çabanın artırılması aşırı avcılığa yol açar.

olgunca sömürülmüş [fully exploited] 2- Ne az ne de çok (kâmilen) sömürülmüş (avlanılmış) stok.

olgunlaşma [maturation] 1- Erin olma ve eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşma. Eşeylik gözelerini (hücrelerini) üretir duruma gelme. Eşeysel üremeye hazır olmaya ulaşma.

olgunlaşma [ripening] 2- Bir balığın olgun olma süreci. 

olgunlaşma havuzu [maturing pond] Sucul kültürde yumurtlatmak amacıyla olgunlaşmak için ana-baba kuşağının, saklandığı havuz.

olgunlaşma yaşı [age of maturity] Balıkların %50’sinin yumurtlayacak, atmık bırakacak olgunluğa ulaştığı yaştır.

olgunlaşmamış [immature] Eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşmamış.

olgunluk [maturity] Belirli bir yaş ve boyda olup yumurtlama yeteneğine sahip ilk kez yumurtlama aşamasına ulaşacak balık.

olgunluk katsayısı [maturity coefficient] Vücut ağırlığına göre yüzde gonad ağırlığı.

oligo- (önek) [oligo-] Az, biraz, küçük. Örnek; oligotrof su (oligotrophic water) - Besin tuzlarınca fakir su.

Oligochaeta (solucanlar) [earthworms] Halkalı solucan ve benzerlerini (yer solucanı) kapsayan Halkalıkurtlar dalının Kıllıayaklılar sınıfındaki bir takımını belirtmektedir. Çoğu tatlı-sularda yaşar. Suda yaşayanların solungacı olabilir. 3,000’in üzerinde türü bilinmektedir. Çoğu erdişi (hermafrodit) olup eşeysel (cinsiyet) organlarının varlığıyla Çokkıllılardan (Polychaeta) ayrılırlar. 

oligo-element(ler) [oligo-element(s)] Canlı vücudunun ihtiyaç duyduğu eser miktarlardaki minerallerdir.

oligofajik [oligophagous] Sınırlı besin maddesi olan. Birkaç besin türünü tüketen.

oligofotik [oligophotic] Sahanlık üstünde ışığın fotosenteze yetmeyecek derecede az olduğu tabaka. Işığın az olduğu bu tabaka bağlamında oligofotik biyota ve oligofotik kuşak terimleri de kullanılmaktadır.

oligohalin [oligohaline] 1- Orta derecede tuzluluğa dayanıklı organizma. 

oligohalin [oligohaline] 2- Tuzluluğu 0,5-3,0 ppt arasında değişen denizsel tuzdan oluşma acı-su.

oligohalin [oligohaline] 3- 17-30 ppt tuzluluğa sahip deniz suyu.

oligomiktik [oligomictic] Oldukça dayanıklı tabakalaşması olan ve ender dönemlerde karışan göl.

oligosalin [oligosaline] 1- Acı-suda yaşayabilen organizma.

oligosalin [oligosaline] 2- Tuzluluğu 0,5-5,0 ppt arasında değişen karasal tuzdan oluşma acı-su.

oligosaprob kuşak [oligosaprobe zone] ® Saprob sistemler.

Oligosen [oligocene] 38-26 milyon yıl öncesi jeolojik çağ.

oligotermik [oligothermic] Görece düşük sıcaklıklara dayanıklı.

oligotipik [oligotypic] Birkaç üyesi olan taksonomik birim.

oligotrofik [oligotrophic] Besin tuzlarınca fakir, organik madde üretimi az ortam.

oligotrofik göller [oligotrophic lakes] Besin tuzlarınca fakir, duru ve soğuk sulu göller.

olta [angle, fishing rod, fishhook] Kıvrık ve genellikle çengelli U tipi iğne yapıya bağlanmış uzunca ipi olan av aracı.

oltacılığın babası [father of angling] 1653 yılında yayınlanan "The Compleat Angler” – ‘Kusursuz Oltacı’ isimli kitabın yazarı Izaak Walton’un (1593-1683) lakabı.

oltacılık [angling, fishing with angle] Olta ile balık avcılığı.

omega-3 yağ asidi [omega-3-fatty acid] Balıklarda bulunan uzun zincirli doymamış yağ asidi. Kalp-damar hastalıklarına yararlı olup kanser riskini azaltma etkisi vardır. Şeker ve artride de iyi geldiği belirtilmektedir.

Ommastrephidae (?) [?] Üç alt-ailede 11 cins ve 20 türü dünya denizlerine dağılmıştır. Renkleri koyu kahverenginden soluk kırmızıya çalar. Sığ suda yaşarlar. Mevsimsel ve günlük dikey göç ederler. Hızlı büyürler, Yamyamlık yaygındır.

Ommatostrephes sagittatus (?) [European flying squid] ® Todarodes sagittatus.

omni- (önek) [omni-] Her, hepsi, evrensel. Örnek; omnivor (omnivorous) Bitki ve hayvan yiyen. Et-ot-obur.

omnivor [omnivorous] ® Et-ot-obur.

omopterigium [omopterygium, homopterygium] Göğüs yüzgeci.

omur [vertebra] 1- Kemik ya da kıkırdak malzemeden oluşmuş olup sırt ipliğini saran ya da onun yerine geçen ya da sıkça omuriliği ve sırt toplar damarı koruyan yapı.

omur [vertebra] 2- Omurgayı oluşturan kemik yapılardan biri.

omur sayımı [vertebral counts] Genellikle mevcut bütün omurların sayılması.  

omurga [carina, keel] 1- Gemi boyunca uzanan taşıyıcılarının bağlandığı ana yapı.

omurga [vertebrae] 2- Bazı canlılardaki kemik ya da kemiğimsi taşıyıcı ana yapı. Kafatasından kuyruğa kadar uzanan omurların oluşturduğu bütün.

omurgalılar [Vertebrata, vertebrates] Hayvanlar aleminde kordalıların çenesizler (Agnatha), balıklar (Pisces), sürüngenler (Reptilia), ikiyaşayışlılar (Amphibia), kuşlar (Aves) ve memeliler (Mammlia) alt sınıflarını içine alan en geniş altkabilesidir. Öz olarak böcekler hariç diğer hayvanları kapsar. Yaklaşık 57,740 tanımlanmış türü içerir. Önemli özellikleri kaslar ve merkezi sinir sistemidir. Diğer özellikleri omur ve kafada yer alan gözlerinin olmasıdır. İç-iskeletlidirler.

omurgasızlar [Invertebrata, invertebrates] Balıklar (Pisces), sürüngenler (Reptilia), ikiyaşayışlılar (Amphibia), kuşlar (Aves) ve memeliler (Mammlia) dışında olup omurgası olmayan 30 kabileyi içeren en basitinden (süngerler-Porifera ve yassı-solucanlar-Plathelminthes) karmaşık olanlara kadar (eklembacaklılar-Arthropoda ve yumuşakçalar-Mollusca) uzanan omurgasız çok hücreli hayvanları kapsar. Hayvan türlerinin %97’sini omurgasızlar oluşturur.

omurgasız-yiyen [invertivore] Böcekler hariç, omurgasızlarla beslenen.

omuz [humeral] Balıklarda kafanın hemen arkasındaki omuza ait kısım.

omuz pulu [humeral scale] Karın ve göğüs yüzgeci üstündeki sivri tepeli, değişikliğe uğramış pul. Örnek; Clupeidae ve Engraulidae.

Onayaklılar [Decapoda, lobsters, crayfish, crabs, shrimps, prawns] Kabuklular (Crustacea) altkabilesi, Malacostraca sınıfı, Eucarida üsttakımında bir takımdır. Dendrobranchiata ve Pleocyemata alttakımlarını ve birçok üstaileyi içerir. Birbirine benzeyen yengeçler, ıstakozlar, deniz tekeleri, karidesler, kerevitler gibi birçok grubu içine alır. Adlarının ima ettiği gibi bu kabukluların 10 ayağı vardır. Öndeki 3 çift ağız parçalarını (maxilliped) oluşturur. Kalanlara göğüs ayağı anlamında periopod denir. Birçok onayaklıda ise bir çift ayak kıskaca dönüşmüştür.

onkojenik [oncogenic, carcinogenic] Karsinojenik. ® Kanser yapıcı.

onluk devre [decade] On yıllık süreçler, dönemler için kullanılan anlatım.   

onomatoloji [onomatology] İsimbilim ve isimlerin sınıflandırılması.   

onto- (önek) [onto-] Varlık anlamında.

ontogenez [ontogenesis] ® Bireyoluş.

ontogeni [ontogeny] Ceninden (embriyon) erin bireye gelişme.

ontoloji [ontology] ® Varlıkbilim.  

Onychoteuthidae (?) [?] 20 - 25 türü bilinmektedir. Manto boyları 7 cm ile en iri bireyde 2 m olabilir. Orta irilikte türlerdir. Manto kaslıdır. Avcılığı vardır.

Onychoteuthis banksi (?) [boreal clubhook squid] Sırtsalda manto boyu en çok 30 cm kadardır. Okyanussal türdür. Yüzeyden 250 m bazen 600 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur.   

oo- (önek) [oo-] Yumurta.

oofaji [oophagy] Bazı Harhariyasgillerde yumurta sarısını ana rahminde tüketen yavruların ananın döllenmemiş yumurtalarını yemesi.

oogami [oogamy] ® Eşeyli (seksüel) üreme.

oogenez [oogenesis] Yumurtaların oluşup gelişmesi.

oogon [oogonium] Dişi eşeylik hücresini temsil eden hücredir, bir ya da birkaç oosfer içerir (sonuncuları kamçılaşmamış eşeylik hücreleridir).

oogonyum [oogonium] Dişide yumurtaları meydana getiren göze (hücre).

oosit [oocyte] Mayoz başladığında oogonyumlar oosit olur ve uzmanlaşmış gözeler (hücreler) oositi sarar. Oosit yumurtlanmak için olgunlaşmaya geçer.

oospor [oospore] Su yosunu ve mantarların kalın duvarlı yumurta gözesi (hücresi).

op. cita. (abbrev) [adı geçen eser]® Opere citato. 

opak [opaque] Işığın geçmesini engelleyen malzemeyi belirten terim. 

opak kuşak [opaque zone] Otolitte diğerlerine göre daha az ışık geçiren büyüme halkası. Bu kuşak yansıyan ışıkta beyazımsı parlak fakat ince kesitten alttan ışık verilip üstten gözlendiğinde koyu renkli gözükür.

opere citato (op. cita) [adı geçen eser] Tekrar edilmek istenmeyen kaynağı belirten gönderme.

operkül [opercle] Solungaç kapağında yer alan genelde en büyük kemik. Yaş tayininde de kullanılabilmektedir.

operkül kanalı [opercular canal] Kafada devam eden yanal çizgi uzantısı. ® Baş kanalı. ® Okupital kanal.

operkulum [operculum, lid, covering] Kapak. Balıkların solungaçlarını örten kapak. ® Solungaç kapağı.

ophi- (önek) [ophi-] Yılan.

Ophichthidae (Yılankurdu-balığıgiller) [snake eels] Actinopterygii - Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Elopomorpha üsttakımı, Anguilliformes takımı, Ophichthidae ailesi iki alt aileyi (Myrophinea-14 cinste 57 tür ve Ophichthinae- 46 cinste 260 tür) olmak üzere 60 kadar cins ve 300’ün biraz üstünde türü barındırmaktadır. Gövde çok uzun ve yılan şeklindedir. Yüz konimsi olup sivridir. Ağız uç-altında yer alır (sub-terminal) Dişler genellikle koni biçimli olup sivri ya da pürtüklüdür. Sırt ve dışkıl (anal) yüzgeçler ya birleşiktir ya da kuyruğun ön kısmında son bulur. Akdeniz’deki türlerde belirtici lekeler  yoktur. Boyları küçükten (10 cm), büyüğe (3 m) değişir. Sıcak ve ılıman sularda yaşarlar. Kıyıdan derin kesime (750 m) kadar yayılırlar. Türlerin çoğu tabansaldır. Kıta sahanlığı bayırının üst kesiminde kumlu-çamurlu zeminde ya da buna gömülü olarak bulunurlar. Bir kaçı yüzücüdür (pelajiktir). Omurgasızlar ve küçük balıklarla beslenirler.

Ophichthus rufus (yılankurdu balığı, dikenli yılanbalığı) [Rufus snake eel] Tabansaldır (demersaldır). Boyu TL=60 cm olabilir. Kıta sahanlığında kumlu, çamurlu zeminde bulunur.

Ophidiidae (cusk-eels) [Mırmır-balığıgiller] Actinopterygii sınıfı, Neopterygii altsınıfı, Teleostei arasınıfı, Paracanthopterygii üsttakımı, Ophidiiformes takımı, Ophidiidae ailesinde 4 altaile (Brotulinae, Brotulotaeniinae, Neobythitinae, Ophidiinae) yer almaktadır. Ophidiidae ailesi içeriğindeki 50 cinste yaklaşık 240 tür bulunmaktadır. Denizde yaşarlar. Ailedeki en büyük boylu tür 2 m’dir. Atlas, Hint ve Büyük Okyanus’ta yayılmışlardır. Yılan görünümü hakimdir. Gövdeleri uzun, hafif  basıktır. Ağız büyük ve uçtadır. Fırçamsı dişler çenelerde yer alır. Solungaç yarıkları büyüktür. Yüzgeçlerde sert ışın yoktur, sırt yüzgeçleri tektir. Çatallı sakala dönüşmüş karın yüzgeçleri önemli özellikleridir.Pulları küçüktür, yanal çizgi vardır. Renkleri genellikle kahverengiden beyaza doğru olup sarımsı-pembemsi gölgelidir. Sıcak ve ılıman sularda demersal ya da tanamcıl (bentik) olup yumurtlayan türlerdir. Akdeniz’de 500 m derinliğe kadar rastlanırlar. 8,000 m’nin üstünde, abisal derinliklerdeki bayırlarda ve kıta sahanlığında yaşarlar. Planktonla beslenirler. Birkaç türünün ticari balıkçılığı vardır.

Ophidion barbatum (kayış balığı, yılansı balık) [snake blenny] Tabansaldır (demersaldır). 150 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=30 cm kadar olabilir. Balıkçılığı yoktur.

Ophidion rochei (kayış balığı) [?] Tabansaldır (demersaldır) ve 150 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=30 cm kadar olabilir. Balıkçılığı yoktur.

Ophistobranchia [sea slugs, nudibranchs] ® Arttansolungaçlılar.

Ophisurus serpens (dikenli yılanbalığı, yılankurdu balığı) [serpent eel] Mercan resifiyle ilişkilidir. Acı-suya girer. 300 m derinliğe kadar inebilir. Boyu 2,5 m olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Kıta sahanlığı üstünde kafası dışarıda kalacak şekilde kum ya da çamura gömülü bulunur.

Ophiuroidea [brittle stars] ® Yılanyıldızları.

opisto- (önek) [opistho-] Arkasında, tersi, aksi tarafta, geri, sırt.

opistonefroz [opisthonephros, mesonephros] Erin balıkların işlevsel boşaltım organı, böbreği.

oportunist [opportunist] ® Fırsatçı.

optik kaslar [optic muscles] ® Göz kasları.

optimum [optimum] En elverişli durum, konum, hal.

optimum balıkçılık yeteneği [optimum fishing capacity] ® En iyi balıkçılık yeteneği.

optimum büyüklük [optimum size] ® En iyi büyüklük.

optimum ürün [optimum yield, optimum sustainable yield] ® En iyi ürün.

optimum yaş [optimum age] ® En iyi yaş.

oral [oral] Ağız ile ilgili. Ağza ait. Ağzın bulunduğu bölge. ® Aboral.

oral disk [oral disk] Taşemegiller’in (Petromizontidae) yuvarlak ağızları.

oral fimbriya [oral fimbria] ® Ağız contası.

oral inkübasyon [oral incubation, oral gestation] Apogonidae-Kardinalbalığıgiller ve diğer bazı ailelerde görülen ağızda kuluçkalama, bir cins ağız gebeliği. ® Ağızda kuluçkacı. ® Ağız gebeliği.

oransal kota [proportional quota] Balıkçılık kotası kesin bir değere göre değil değişebilen toplam izin verilebilir ava (TAC) göre uygulanmaktadır. TAC değiştikçe verilen kota (avlanabilir balık miktarı) değişir.

Oratosquilla massavensis (?) [Red Sea mantis shrimp] En çok 22 cm kadar olabilir ancak sıkça rastlanan boyu 15 cm kadardır. 10 - 50 m derinliklerde çamurlu, kumlu, killi ve çakıllı tabanda yaşar. Türkiye'nin doğu Akdeniz kıyısında görülür.

orbit [orbit] ® Göz çukuru.

Orcynopsis unicolor (ak palamut, akpalamut balığı) [plain bonito] Yüzücü (pelajik), okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Boyu TL=150 cm civarında olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir.  Küçük sürüler oluşturur. Yüzeye yakın dolaşır ve 1. sırt yüzgeci suyun dışında kalır.

ordinat [ordinate] Y-ekseni.

ordino [?] Gemi adamının gemiye atanma belgesi.

ordo [order] Aile ve sınıf arasında yer alan canlılar grubu. ® Takım.

orfoz [dogtooth grouper] 1- ® Epinephelus caninus.

orfoz [dusky grouper] 2- ® Epinephelus marginatus.

orfoz [Haifa grouper] 3- ® Epinephelus haifensis.

orfoz [Malabar grouper] 4- ® Epinephelus malabaricus.

orfoz balığı [blacktip grouper] 1- ® Epinephelus fasciatus.

orfoz balığı [dusky grouper] 2- ® Epinephelus marginatus.

orfoz balığı [mottled grouper] 3- ® Mycteroperca rubra.

organ yenilenmesi [organ regeneration] ® Yenilenme.

organik [organic] 1- Karbon temelli olup hidrojen, azot ve fosfor içeren halka ve zincir oluşturan kimyasal bileşikler.

organik [organic] 2- Canlıya ait ya da canlıların oluşturduğu malzeme.

organik yem [organic bait] Oltacılıkta kullanılan herhangi bir organik madde (kurt, böcek, balık, peynir, ekmek vs).

organizma [organism] 1- Canlıyı oluşturan organların hepsi. 

organizma [organism] 2- Herhangi yaşayan varlık.

organizmaları çiftli adlandırma [binary naming of organisms] Peter Artedi’den (1705-1735) yararlanan Linne organizmaları adlandırma sistemini geliştirmiştir. Linne 2,600 balık türünün tanımlamasını yapmış ancak balinaları memelilere değil balıklara katmıştır. Linne’nin isimlendirme sisteminde her bir balık türünün iki adı vardır. Bunlardan ilki cinsi ikincisi türü belirtir. Örnek; Mullus barbatus (keserbeş barbunya). 

organofosfatlar [organophosphates] Kısa ömürlü tarım ilaçları.

organogenez [organogenesis] Geç cenin (embriyon) evresinde organ sistemlerinin oluşması.

organojenik [organogenic] ® Biyojenik.

organometalik [organometallic] Bir metale bağlı karbon kökleri yani organik radikali bulunan kimyasal bileşik. Örnek; sodyum etil.

orientalis [east] Doğu.

orkinos (orkinoz) [northern bluefin tuna] 2- ® Thunnus thynnus.

orkinos [little tunny] 1- ® Euthynnus alletteratus.

orkinoz [albacore] ® Thunnus alalunga.

ornitoloji [ornithology] Kuşbilimi.

orofarinks [oropharynx] Beslenme kanalının ağız-yutak boşluğu kısmı.

orta [intermediate] İlk ve son arasında yer alan.

orta ölçek [mesoscale] Kabaca 10-1,000 km yatay boyutlarındaki olayları içerir.  

orta-bentos [mesobenthos] Deniz tabanında 200-1,000 m derinliklerde yaşayan organizmalar.

ortak balıkçılık [common fisheries] Herhangi bir devlete ait olmayan balıkçılık.

ortak balıkçılık politikası [Common Fishery Policy, CFP] ® AB-Ortak Balıkçılık Politikası.

ortak isim [nomen collectivum (nom. collec.)] Henüz bilinenler içerisinden hangi gruba ait olduğu bilinmeyen, belirlenmemiş gruba verilen ad.

ortak malın trajedisi [tragedy of the commons] Toplumun ortak malı olan doğal kaynakların sürdürülebilir en yüksek ürün miktarının (MSY) aşılması nedeniyle giderek azalması ya da kaybı ortak toplumsal trajedidir. Bu durum maalesef birçok balıkçılık için geçerlidir. Bireyler hiç kimseye ait olmayan ortak kaynağın (ortak malın) korunmasına gerekli ilgiyi göstermemektedirler. 

ortak stok [shared stock] 1- Komşu ülkenin münhasır ekonomik kuşağını aşarak göç eden balık stoğu. 

ortak stok [shared stock] 2- Birden çok ülke tarafından avlanan balık stoğu.

ortakçılık [commensalism] Birinin yararına diğerinin zarar görmediği ilişki. ® Besin ortakcılığı. Örnek; deniz şakayığı (Anemonia)-balık birlikteliği.

ortakyaşama [symbiosis] İki farklı türün birbirine zarar vermeden, birbirinin yararına paylaşımlı yaşaması, birlikteliği. 

ortakyaşar [symbiont] Paylaşarak yaşayan. İki farklı türün birbirine zarar vermeden birlikte olması durumu. 

ortalama [average, mean] Değerlerin toplamı/değerlerin sayısı (åx/n).  

ortalama biyokitle [mean biomass] Ortalama balık ağırlığı x Balık sayısı.

ortalama yaşam beklentisi [life expectancy] Yaşama süresi. Bir organizmanın beklenen - umulan yaşama süresi, ömrü.

ortalesital [mesolecithal] Orta derecede yumurta sarısı olan yumurta(lar).

ortalittoral (mediolittoral) [mediolittoral] Bentik kesimde üst ve alt (supra ve infra) littoral bölgeler arasında olup suya batıp çıkan bölgedir.

ortam [ambient] Belirli bir yerde bulunan (o yeri çevreleyen) durum, koşul. Örnek; ortam sıcaklığı.

ortanca [median] Ölçüm değerleri küçükten büyüğe (ya da tersi) sıralandığında ortaya gelen değer.

orta-plankton (mezoplankton) [mesoplankton] Yararlanılan araştırmacıya bağlı olarak büyüklüğü (planktonun boyları) 1 ile 5 mm ya da aynı şekilde boyları 1 mm ile 1 cm arasında olan plankton. Orta derinliklerde yaşayan plankton şeklinde anlaşılması nedeniyle sık kullanılmamaktadır.

 

orta-su [midwater] Orta-yüzücü yani orta-pelajik (mezopelajik) kuşak ile ilgili. Kısaca yüzey suları ile taban suları arasındaki kuşakta yer alan sular.

orta-su solungaç ağı [floating gill net] Solungaç ağının kurşun yakasına konulan ağırlıklarla batırılıp (çapaya bağlanarak) su kolonunda belirli bir derinlikte askıda tutulması şeklinde kullanılan av aracıdır.

orta-su trolü [midwater otter trawl, midwater trawl] Taban ile yüzey arasında herhangi bir uygun derinlikte bir tekne ve kapılarla ya da iki tekneyle (kapısız) çekilen balık ağı. Ağın sürüklenme derinliği, sonarda derinliği belirlenen balık sürüsünün bulunduğu derinliğe göre ya kablolu ya da kablosuz mantar yaka üstü akustik sistemle belirlenir. Ağın ön kısmı çok geniş gözlü olup sürünün sanki bir tünel içerisine girmesi şeklinde bir etkiye sahiptir. Sürünün orta-suda kullanılan bir ağa girmesi için ağız açıklığının en az 4x4 metre boyutlarında kare olması deneyimle öğrenilmiştir. Tabanda ve orta-suda kullanılabilen kombinasyon ağlar da mevcuttur. Hafif malzemeden üretilen orta-su ağları tabanda çabuk yıpranırlar. Bu nedenle ağın ağız kısmında ağ malzemesi yerine belirli aralıklarla yerleştirilmiş halatlar da kullanılmaktadır.

orta-tuzcu [mesosaline] Orta derecelerdeki tuzluluğa dayanıklı organizma.

orta-tuzlu [mesohaline] Tuzluluğu 3-10 ppt arasında olan acı-su ya da tuzluluğu 30-34 ppt arasında olan deniz suyu.

orta yüzgeçler [median fins] Balıklarda çift olmayan sırt, dışkıl ve kuyruk yüzgeçleri.

orta-yüzücü (orta-pelajik, mezopelajik) [mesopelagic] Okyanusların orta derinlikteki suları. Kullanıcıya göre derinlik sınırları değişmekte olup 200-1,200 m ya da 150-2,000 m derinlik aralıklarındaki sular ima edilmektedir. Bu suların özellikleri alaca karanlık ile keskin sıcaklık farklılığı şeklinde verilmektedir. ® Derin-yüzücü (batipelajik). ® Tüm-yüzücü (holopelajik). ® Üst-yüzücü (epipelajik).

orto- (önek) [ortho-] Düz, dik, dik açılı. 

ortografik değişiklik [orthographic variant] 1- Aynı ismin birden çok şekilde yazılması.

ortografik değişiklik [orthographic variant] 2- İki ya da daha fazla birimin isimlerinin yazılışlarının birbirlerine çok yakın olması sonucu oluşan şaşırtıcı durum. 

Oruç Reis [?] Yunanca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca bilen ve kardeşi İlyas Reis ile birlikte denizciliğe başlayan Türk denizci (1470-1518). Daha sonra diğer kardeşi Hızır Reis (Barbaros Hayreddin Paşa) kendisine katıldı. Piri Reis ile zamanın sultanı Yavuz Sultan Selim’e hediyeler gönderdi. Karşılığı olarak hilat giydi. Cezayir’e hükmetti ve doğu Cezayir’i Hızır Reis’in emrine ve batı kısmını ise kendi hükmünde tuttu.

oryentasyon [orientation] Yönelme.

oseanaryum [oceanarium] Büyük deniz suyu akvaryumu. 

oseanografi [oceanography] Okyanus ve deniz sularının kimyasal ve fiziksel yönden incelenmesi, dalga dinamiği ve akıntılar, sudaki bitkisel ve hayvansal canlıların biyolojisi, taban yapısı ile sedimanları araştıran çok disiplinli bilim kolu. Osenaografi terimi çoğu kez oşinografi olarak da yazılıp söylenmektedir.

osellus [eye-spot] 1- ® Göz lekesi.

osellus [ocellus] 2- ® Benek.

osifikasyon [ossification, osteogenesis] ® Kemikleşme.

osifiye [ossify] Kemikleşme.

Osilinus articulatus (?) [articulate monodont] ® Monodonta articulata.  

Osilinus turbinatus (?) [turbinate monodont] ® Monodonta turbinata.

osmoregülasyon [osmoregulation] Organizma içerisindeki belirli, uygun bir tuz-su dengesinin korunmasıdır. Tatlı-su balıkları seyreltik ortama tuz kaybettiklerinden solungaçlarıyla aktif olarak ortamdan iyon alırlar. Yine vücutları daha yoğun bir ortam olduğu için vücuda giren su ile şişebilirler. Bunu dengelemek için böbreklerinden her gün vücutlarının %20 ağırlığı kadar seyreltilmiş idrar atarlar. Deniz balıkları daha yoğun ortamda solungaçlarından su kaybederler. Büzüşmemek ve eksilen suyu tamamlamak için ise içerisinde çokça iyonun (tuzun) bulunduğu suyu içerler. Fazladan alınan tuzlar özellikle NaCl ve KCl solungaçlardan diğerleri ise böbrekler üzerinden atılır ve bu yolla tuz-su dengesi sağlanır. ® Hiperozmotik. ® Hipotonik.

osmotik basınç [osmotic pressure] Yarı geçirgenle ayrılmış farklı yoğunluktaki iki çözeltinin akışkanlık basıncıdır. Seyreltik çözeltilerin ozmos basıncı p=MRT’dir. M=Molarite; R=Gaz sabiti; T=Termodinamik sıcaklık ki buna önceleri mutlak sıcaklık denmekteydi.

osmoz [osmose, osmosis] ® Geçişme.

ostariofizi (Ostariophysi) [ostariophysi] ® Kemikdesteklikeseliler.

osteo- (önek) [osteo-] Kemik. Örnek; osteosit (osteocyte)-kemik gözesi (hücresi).

osteoblast [osteoblast] Kalsiyum tuzları biriktirerek kemik oluşturan göze (hücre).

osteoderm [osteoderm] Deri üzerindeki kemiksi yapılar.

osteoloji [osteology] ® Kemikbilimi.

Ostrea edulis (istiridye) [European flat oyster] Kabuk şekli değişkendir ancak yuvarlak olma eğilimindedir. Sol kabuk yassı ve eş merkezli kaburgalıdır. Kas izi böbrek şeklindedir. Rengi dışta gri, soluk yeşilden esmere çalarken içte pürüzsüz parlak beyazdır. Boyu en çok 20 cm olabilir. Sıklıkla rastlanan boyları çok daha küçük olup 6 ile 9 cm arasında değişir. Kumlu çakıllı, kayalık tabanda 40 m derinliğe kadar büyük yataklar oluşturur. Birbirini izleyen erkek ve diş evreleri geçirir. Türkiye'nin tüm kıyılarında bulunur. Avcılığı yapılmaktadır ancak aşırı sömürü nedeniyle yatakları azalmıştır. Karadeniz'de gözlemlenen azalma yırtıcı karından bacaklı Rapana venosa'ya bağlanmaktadır.

Ostreidae (İstiridyegiller) [oysters] Kabuklar eşit değildir. Konturları düzensiz ve değişkendir. Üstteki sağ kabuk düzdür. Alttaki sol kabuk kıvrımlı, eş merkezli kaburgalıdır. Eklem dişsizdir. Kas izi tektir. Sucul kültüre alınan ilk türdür ve bu işlem 'ostrei-culture = oyster-culture = istiridye kültürü' olarak anılır. Ailenin Akdeniz sular sisteminde 6 kadar türü yaşamaktadır.

oşinografi [oceanography] ® Oseanografi.

ot balığı  [goldsinny-wrasse] 1- ® Ctenolabrus rupestris.

ot balığı [?] 2- ® Symphodus doderleini.

ot balığı [axillary wrasse] 3- ® Symphodus mediterraneus.

ot balığı [ballan wrasse] 4- ® Labrus bergylta.

ot balığı [blacktailed wrasse] 5- ® Symphodus melanocercus.

ot balığı [brown wrasse] 6- ® Labrus merula.

ot balığı [corkwing wrasse] 7- ® Symphodus melops.

ot balığı [cuckoo wrasse] 8- ® Labrus mixtus.

ot balığı [east Atlantic peacock wrasse] 9- ® Symphodus tinca.

ot balığı [five-spotted wrasse] 10- ® Symphodus roissali.

ot balığı [green wrasse] 11- ® Labrus viridis.

ot balığı [grey wrasse] 12- ® Symphodus cinereus.

ot balığı [long-snouted wrasse] 13- ® Symphodus rostratus.

ot balığı [ocellated wrasse] 14 ® Symphodus ocellatus.

ot balığı [ocellated wrasse] 15- ® Symphodus ocellatus.

ot balığı [pointed-snout wrasse, long-snouted wrasse] 16- ® Symphodus rostratus.

ot balığı [pointed-snout wrasse] 17- ® Symphodus rostratus.

otçu [herbivorous] Bitkiyle beslenen. ® Otobur.

otçul [herbivore] ® Otobur.

otik [otic] Duymayla ilgili. Kulak. 

otlama [grazing] Bitkiyle beslenmek. Bitkisel plankton ile beslenen hayvansal plankton.

otlayıcı [grazer] Bitkiyle beslenen balık ve diğer canlılar.

otobur [herbivore] Besin kaynağı olarak bitki tüketen (heterotrof) organizma. Bitkilerle beslenen canlı.

otobur balıklar [herbivore fishes] Gerçekten %100 herbivor balıklar çok nadir görülür. Çoğunluk bitkisel besinin yanında hayvansal gıda da alır. Otobur balıkların çoğunluğu tatlı-su ya da tatlı-su/acı-su formudur. Cyprinus carpio (sazan) omnivordur denilebilir. Otsazanı Ctenopharyngodon idella adı üstünde bitkilerle beslenir bilinirken hayvansal gıda bulduğunda önce hayvansal gıdayı tercih etmektedir. Mugilidae (Kefalgiller) aslında kazıyıcıdırlar. Kazıdıkları (tırtıkladıkları) kesimde ne varsa onu yutarlar.

otoklav [autoclave] Kapağı ve gövdesi iç basınca dayanıklı bir cins tencere. Laboratuvar malzemelerinin mikroplardan arındırılmasında (sterilizasyon) kullanılan alet.

otolin [otolin] Balık otoliti içerisinde CaCO3 kristallerini saran büyük molekül ağırlığına sahip proteinin adı. Otolit kesiti ısıtıldığında yanarak koyu renk alan organik madde.

otolit [otolith] Balıkların içkulaklarında her iki tarafta üçerden 6 adet bulunan taşlar. Bu taşlar biyolojik kökenli CaCO3 olan aragonite kristallerinin otolin adı verilen bir organik molekül ile sarılmasıyla oluşturulmakta olup statolit olarak da anılmaktadırlar. Denge, yer çekimi, duyma, hızın algılanmasında kullanılan sert aksam(lar)dır. Bu taşlardan genellikle en büyüğü sagitta’dır. Sagitta sacculus ampülü, lapillus utriculus  ampülü ve asteriscus ise lagena ampulü içerisinde bulunur.

otolitometri [otolithometry] Otolitlerdeki büyüme halkalarından yaş tayini.

otoliz [autolysis] Protein, yağ ve diğer vücut parçalarının (dokuların) balığın ölümünden sonra enzimlerle bozunması. Bozunma hızı, sıcaklığa bağlıdır.

otomatik çapari [automatic longline] Çapari balıkçılığında oltalara yem takan, atan ve toplayan mekanizma.

otomatik seviye ölçer [automatic tide gauge] Deniz seviyesindeki değişiklikleri ölçen ve kaydeden cihaz ya da mekanizma.

otomatik yemleyici [automatic feeder] Ağ kafeslerde balık besiciliği-yetiştiriciliğinde yemi önceden belirlenen zaman ve miktarda veren cihaz.

otopilot [autopilot] Gemileri istenen gidiş yönünde (rotada) tutmada kullanılan elektronik bir alettir.

otopsi [aotopsy] Ölüm sonrası inceleme ve tanımlama. Otopsi insanlar için kullanılan bir terim olmakla birlikte yanlışlıkla hayvanlar için de kullanılmaktadır. ® Nekropsi.

otospor [autospor] ® Eşeysiz (aseksüel) üreme.

ototrof [autotroph] Kendi besinini üreten. Özbeslenen. ® Kendibeslek.

ototrof göl [autotrophic lake] Organik maddelerin kendi içinde oluştuğu ve etrafındaki karadan gelmediği göl.

ototrofi [autotrophy] Özbeslenme. ® Kendibeslek.

oturma alanı [home range] Bir canlı ya da canlı grubunun serbest hareket ettiği ve gereksinmelerini karşıladığı kesim.

otuz saniye kuralı [thirty second rule] Sıcaklık ve neme bağlı olmakla birlikte otuz saniye su dışında kalan alabalığın salıverilmesinden sonra yaşama şansı çok azdır. 

ovaryum [ovarium, ovary] ® Yumurtalık. 

ovat [ovate] Yumurta şeklinde.

ovidukt [oviduct] ® Yumurta kanalı.

ovipar [ovipariy] Yumurtlamayla çoğalmayı belirtir. Anne vücudunda hiçbir ya da çok az bir gelişme olur. Asıl cenin (embriyon) gelişmesi anne vücudunun dışında gerçekleşir. Kuluçka döneminden sonra yavrular yumurtadan genç bireyler olarak çıkar. ® Yumurtlayan.

ovoliz [oolysis] Döllenmemiş yumurtanın yozlaşarak bozunması.

ovo-testis [ovo-testis] Hem erkek (erbezi) hem de dişi (yumurtalık) üreme dokularını taşıyan. Erdişi ya da erselik (hermafrodit) hayvanlarda görülür. Örnek; Centropristes.

ovovivipar [ovoviviparity, ovovivipary] 1- Yumurtaların anne karnında döllendiği ve çıktığı fakat embriyonun plasenta bağlantısının olmadığı üreme şekli. Ceninlerin (embriyonların) vücut içerisinde göbek bağı olmadan farklı keselerde (yumurta zarıyla ayrılmış olarak) gelişmesi yani kuluçka aşamasını tamamlaması ya da tamamlama aşamasında olup doğması şeklindeki çoğalmayı belirtmede kullanılır. Ovovivipar çoğalmada ceninler (embriyonlar) yumurta sarısından beslenir. Ana yalnız gaz değişimini sağlar. ® Canlı doğurma. ® Aplasental (etenesiz).

ovovivipar [ovoviviparous] 2- Oluşan kabuklu yumurtaların ana karnında açılması şeklindeki üreme. Kurtçukların (larva) kordonu (plasentası) yoktur ve anneden besin almazlar. Yavrular minik erin bireyler olarak doğar, yüzer ve beslenir. Örnek; Gambusia holbrooki.

ovum [ovum] Yumurta. 

Oxynotus centrina (dozum balığı, domuz balığı) [angular roughshark] Derin-tabansaldır (batidemersaldır). 60-600 metre derinliklerde rastlanır. Boyu TL=150 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Sahanlık ucunda ve sahanlık yamacının üst kısmında bulunur. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Eti yenir. Balık unu ve yağı yapımında kullanılır. 

Oxyurichthys papuensis (sivrikuyruk kayabalığı) [frogface goby] Mercan resifiyle ilişkilidir. 1-50 m derinliklerde rastlanır. Acı-suya girer. Boyu TL=18 cm olabilir. Yakın kıyıda korunaklı ve saklanılacak yerlerde bulunur. Tehlike anında kendisini çamura gömer.

Oya-Şio akıntısı [Oya current] Japonca’da Oya-shio adıyla anılan ve aynı zamanda Kuril akıntısı adını da alan kuzeyden Kamçatka boyunca  güneybatıya Kuril adalarına doğru yüzeyden akan okyanus akıntısıdır. Soğuk, az tuzlu Oya akıntısı doğu Japonya’da Kuro akıntısının uzantısının altına girer ve güneye doğru devam eder. Oya akıntısının saniyede 15 milyon m3 su taşıdığı tahmin edilmektedir.

ozmoregülasyon [osmoregulation] ® Osmoregülasyon.

ozmos [osmose, osmosis] ® Geçişme. 

ozon [ozone (O3)] 1- Yüksek oksitleyici özelliği olan ağır kokulu, gaz. Atmosferin üst katmanlarında bulunur ve morötesi güneş ışınlarını emer.

ozon [ozone] 2- Yüksek enerjili oksijen molekülü (O3).

ozon tabakası [ozone layer] Güneşten gelen morötesi radyasyonu süzen ve ozon içeren 20-50 km üzerindeki atmosfer katmanı.