J [son güncelleme 22 Mart 2016]

Jania rubens (?) [fine coral moss] Kırmızı algdir. Tallus pembe olup kümeler oluşturur. Trigenetik döngülü ürer. Uç hücrelerle büyür. Boyu 1 - 2 cm kadardır. Türkiye'nin Ege kıyılarında görülür. İnfralitoral kesimde diğer algler üzerinde (epifit) yaşar. Elle toplanır. İlaç olarak kullanılır.

Japon karidesi [kuruma shrimp] ® Penaeus (Marsupenaeus) japonicus.  

jel [gel] Pelte kıvamında madde. Jöle.

jenerasyon [generation] Döl. ® Kuşak.

jeo- [geo-] Yer. Örnek; jeoloji (geology)-yerbilim.

jeodezi (geodezi) [geodesy] Yerbilimin (jeolojinin), yerküredeki şekillerin kesin coğrafik konumlarını belirleyen bilim dalı. Buna yeryüzü bilimi ya da arzbilim de denilmektedir

jeoekotip [geoecotype] Yerekotip. Sınırlı, yerel bir yaşam-alana doğal seçilmeyle uyum sağlamış popülasyon. Taksonomiyle ilgisi yoktur.

jeofaj [geophagy] Yer (toprak) yiyen.

jeofizik [geophysics] Yerkürenin fiziksel olaylarını ve bileşenlerini inceleyen bilim dalıdır. Bir diğer deyişle karalar ve atmosfer dahil, oseanografi, sismoloji, volkanoloji ve jeomanyetizma yönleriyle yerkürenin fiziksel olaylarıyla ilgilenen jeoloji dalıdır.  

jeokimya [geochemistry] Öz olarak yerküreyi kimyasal yönden inceleyen bilim dalıdır. Bir diğer anlatımla yerküredeki kimyasal değişmeleri (elementlerin mutlak ve göreceli değişmelerini) inceleyen bilim dalıdır.  

jeokronoloji [geochronology] Yerküredeki malzemenin (kaya, fosil, sediment vb) yaşını kullanılan yöntemin hata payı içerisinde belirleyen bilim.

jeoloji [geology] Yerbilim. Yerküreyi inceleyen bilim dalı.

jeolojik harita [geologic map] Karasal oluşumları (fay hatları vb’ni) diğer fiziksel özellikler ve dağılımlarıyla gösteren harita.

jeolojik oseanografi [geological oceanography] Deniz ve okyanusları jeolojik yönden inceleyen dal.

jeomanyetizma [geomagnetism] Yer manyetizması.

jeomorfoloji [geomorphology] ® Yerbiçimbilim.

jeosfer [geosphere] ® Yerküre.

jeostrofik akıntı [geostrophic current] Dünyanın ekseni etrafında dönmesi (Coriolis etkisi) ile buna dik yerçekiminin dengelenmesiyle yön değiştiren yatay okyanus akıntısıdır. Bu akıntılar eşbasınçlara (isobarlara) paralel yönde olup yüksek basınç merkezlerinde saat yönünde ve alçak basınç merkezlerinde ise saat yönünün tersi yönündedir. Güney yarımkürede ise verilen yönlerin tersi geçerlidir.

jinandromorf [gynandromorph] ® Karmaeşeyli.

Jordan kuralı [Jordan's rule, Jordan's law] Balıklar soğuk ortamda sıcak ortama göre daha çok omur geliştirir.

Jujubinus exasperatus (?) [exasperating jujubine]  Posidonia çayırları arasında, kayalık taban ile çamurlu ortamda yaygındır. Boyu 1,4 cm çapı 1 cm olabilir. Türkiye'nin tüm kıyılarında bulunur.

Julia takvimi [Julian calendar] Gregor takvimi oluşturulurken 4 Ekim 1582’ye 10 günün eklendiği takvimin adı. ® Gregor takvimi.

jumbo [jumbo] Ticari balıklardan en iri olanına verilen lakap.

jumbo karides [kuruma shrimp] ® Penaeus (Marsupenaeus) japonicus. ®  Penaeus (Melicertus) kerathurus.

jura çağı [jurassic age] ® Jüra.

juv. (kıs) [juvenile] ® Jüvenil. 

jüra [Jura] Bir zamanlamaya göre Triyas ile Tebeşir devri arasındaki 150-110 milyon yıl öncesi, bir diğerinde 195-135 milyon yıl öncesi ya da bir başka zamanlamaya göre ise de 210-240 milyon yıl öncesi dönem. Dinozorlar evresi.

jüri [jury] Sınav ve sınıflandırma işiyle görevlendirilmiş kişilerden oluşan komisyon.

jüvenil (juvenil) [juvenile] Genç, olgunlaşmamış, erin olmayan birey. Erin balığa benzeyen fakat cins olgunluğa ulaşmamış genç balık.