F [son güncelleme 02 Mart 2016]

F (kıs) (balıkçılık ölümü) [fishing mortality (F)] 1- Bir stokta balıkçılıktan kaynaklanan ölüm oranıdır. Kabaca avlanabilir stoktan bir yılda alınan oran yani stoktaki balık sayısının avlanan balık sayısına oranıdır. F=0’da stoktan hiç balık avlanmıyor; F=0,2’de stoktaki balıkların %18’i avlanıyor; F=0,5’de stoktaki balıkların %39’u avlanıyor; F=1,0’de stoktaki balıkların %63’ü avlanıyor demek olup bazen F>1,0 olabilir. Bir diğer anlatımla; F=%10’da stokun başlangıç ağırlığının 1/3‘ü geride kalır. F=%25’de stokun başlangıç ağırlığının yarısından biraz fazlası geride kalır ve F=%50’de ise stokun başlangıç ağırlığının %20’si geride kalır.

F (kıs) (balıkçılık ölümü) [fishing mortality, rate of fishing, instantaneous rate of fishing mortality, force of fishing mortality] 2- Üssi katsayılı balıkçılık ölümü. ® Balıkçılık ölümü. ® Anlık balıkçılık ölümü.

f (kıs) (etkin balıkçılık çabası, av yeğinliği) [effective fishing effort] Etkin balıkçılık çabası f=F/q ve F=q.f. q=Avlanabilirlik katsayısı, F = Balıkçılık ölüm katsayısı (balıkçılıktan gelen ölümler). ® Etkin balıkçılık çabası.

f. (kıs) [forma] İç, alt tür grubu. Örnek; Salmo trutta – alabalık, Salmo trutta forma fario - dere alası.

F0,1=F0,1 (kıs) [F0.1=F0.1] F=0,1’de stoğa katılan birey başına (gram cinsinden) düşen ürün modelinde kabaca stoktaki 100 balıktan 10’u (%10’u) avlanıyor. F0,1’den daha büyük olduğunda daha fazla balık avlanabilir ama bunun için çok daha fazla çaba harcanması gerekir. Hem bu nedenle (ekonomik) hem de daha emniyetli tarafta bulunmak (avcılık yapmak için mümkün olabilecek Fmax’da değil de) çoğu TAC %10’a göre ayarlanmaktadır. Bu ayarlamayla daha çok balık hayatta kalır, içgöçün (stoğa katılmanın) gerçekleşmeme tehlikesi azalır, stok biyokitlesinin artması ve daha az çaba ile aynı miktarda fakat daha iri balıkların avlanması ve sonuçta yıldan yıla daha dengeli balıkçılığın sürdürülmesi olanağı sağlanmış olur.

fabrika gemi [factory vessel, factory ship] Avcı bot(lar) ve diğer gemilerin yaptığı av ile kendi yaptığı avı da işleyerek mamul hale getirebilen gemidir. Balıkların kafası kesilerek, iç organları alınarak, filetosu çıkartılarak ya da bütün olarak dondurulduğu, bazen konserve üretimi dahil artıkların balık unu ve yağına dönüştürülerek işlendiği gemi.

façuna (façina) etmek [lash] Halatın aşınmaya uğrayabilecek yerini sicimle ya da telle sarmak.

façuna tokmağı [serving mallet] Façuna yaparken halatın sıkı sarılmasında kullanılan bir tarafı oyuk tokmak.

façunalık [coach whipping] Façuna işleminde (sarmada) kullanılan malzeme.

FAD (kıs) [Fish Aggregating Device, Fish Attracting Device] ® Balık yığıcı aygıt.

fagosit [phagocyte] ® Yutargöze.

fagositoz [phagocytosis] İnorganik ve organik malzeme ile diğer hücreleri yiyen uzmanlaşmış gözeler (hücreler).

fagotrofi [phagotrophy] ® Holozoik beslenme.

faj [phagy] Beslenmeyle ilgili davranış terimi. Çoğunlukla önek ya da bazı hallerde sonek olarak kullanılır. Örnek; monofaj, polyfaj, fitopaj, hematofaj, koprofaj, jeofaj ve disfaj ya da disfaji.

fajinizm [faginism] Düzenli kendi yavrusunu yiyen. Tatlı-su levreği Perca fluviatilis besin kıtlığı çektiği dönemlerde zooplanktonla beslenebilen yavrularını yiyerek kendi yavrusu üzerinden alt beslenme basamağından yararlanmakta, kendi besinini oluşturmaktadır.

fakir [depauperate] Balık faunasının ya da alanının sayı ve tür olarak az çeşitliliğe sahip olması.

fakültatif [facultative] Zorunlu olmayan. Tercihe bağlı.

familya [family] Ortak özellikleri nedeniyle bir araya getirilen cinsler topluluğu. ® Aile.

fanerogam [phanerogame] Çiçekli bitkiler. Denizdeki temsilcilerinin en yaygın bilinen örneği; Posidonia ve Zostera’dır.

fangri [common seabream] ® Pagrus pagrus.

fanyalı ağ [entangling net, trammel net, tangle net] Bir dar gözlü ve bir ya da iki geniş gözlü perde tipi ağdan oluşmuş olup hareket halindeki balığın dar gözlü perdeye çarparak, geniş gözlü perde ağın içine, çuvala girer gibi girdiği ve geri çıkamadığı sabit (pasif) balıkçılık aracı. 

FAO (kıs) [Food and Agriculture Organization] ® Gıda ve Tarım Örgütü.

fare balığı [common Atlantic grenadier] 1- ® Nezumia aequalis.

fare balığı [hollowsnout grenadier] 2- ® Coelorhynchus coelorhynchus.

fare balığı [roughtip grenadier] 3- ® Nezumia sclerorhynchus.

Fare-kuyruklugiller (Uzunkuyruklubalıkgiller) [rattails, grenadiers, whiptails] ® Macrouridae.

farinks [pharynx] Yutak.

Fas mercanı  [Morocco dentex] ® Dentex maroccanus.

Fasciolaria lignaria (?) [wooden fasciolaria] İnfralitoral ve mediolitoralin kabuklu tabanında çok yaygındır. Yenilebilir. Kullanımı hakkında veri yoktur. Boyu 7 cm ve çapı 3 cm olabilir. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur.

Fasciolariidae (?) [tulip snails; spindle snails] Kabuk iğsi, uzunca, genellikle yüksek sarmallıdır. Uzun kabuk ağzı iri sifonsal kanalla uzamıştır. Etoburdur ancak delici değildir. Akdeniz sular sisteminden ailenin 9türü rapor edilmiştir.

fasetgöz [compound eye] ® Petekgöz.

fasikül [fascicle] Bir cildin ya da serinin ciltlenmiş kısmı.

fasiyes [facies] Bir türün ve ya da türler grubunun bulunduğu çevreye uyum sağlama yönünden genel durumu ve yaşayış tarzı. 

fatom [fathom] 1,828 metreye denk anglosakon uzunluk birimi.

fauna [fauna] Bir bölgedeki hayvanlar topluluğu. Hayvansal olanların bütünü.

fay [fault] Bir yanı yüksek, diğer yanı alçak yer kırığı.

Faz (kıs) [Flow=Flow] Balıkçılıktan gelen düşük kayıplar için kullanılmaktadır. Burada (F) yumurtlayan stok biyokitlesinin (SSB), içgöçer (stoğa katılanlara, R) bölümüdür (SSB/R). ® Balıkçılık ölümü.

fazla [surplus] ® Artan.

Fcoll = Fcoll (kıs) (Fçökme) [Fcoll=Fcoll] Stoğu çökmeye götüren balıkçılık ölüm payı (oranı 

FCZ (kıs) [Fishery Conservation Zone] Balıkçılığı koruma kuşağı.

fekond [fecund] ® Doğurgan.

fekondite [fecundity] ® Doğurganlık. 

fener [lighthouse] 1- Deniz feneri.

fener [warping end, warping head] 2- Trol vincinin her iki tarafında yer alan ve trol ağı halatlarının ya da yanaşma halatlarının çekilmesinde kullanılan başlık.

fener balığı [angler] 1- ® Lophius piscatorius.

fener balığı [black-bellied angler] 2- ® Lophius budegassa.

Fenerbalığıgiller [anglerfishes] ® Lophiidae.

fenoloji [phenology] Biyolojik süreçlerin zamanlaması ve tekrarının biyolojik ve biyolojik olmayan güçlere göre incelenmesi.

fenotip [phenotype] 1- Aynı genotipe sahip organizmaların çevresel koşullara tepki (yanıt) olarak gösterdiği değişiklik(ler)dir.  Yani organizmada görünen fenotip onun genetik özelliği ve çevresel faktörlerin sonucudur. ® Ekofenotip.

fenotip [phenotype] 2- Bir organizmanın gözlemlenebilir yapısal ve işlevsel özellikleri.

fermantasyon [fermentation] Mayalanma.

fersah [league] Üç deniz mili (3x1,852m=5,556 m) mesafesi.

feses [feces, faeces] Sindirilmiş ya da sindirilmemiş besin artıkları, dışkı.

FEşik (kıs) [FTreshold] En yüksek balıkçılık ölüm eşiğine ait kısaltma. Bu eşiğin (sınırın) bir ya da daha çok yıl aşılması halinde aşırı avcılık oluşur. ® En yüksek balıkçılık ölüm eşiği.

FEZ (kıs) [Fishery Exclusion Zone] ® Balıkçılığa kapalı kuşak.

fh (kıs) [French hardness] Fransız su sertlik birimi; 10,0 ppm CaCO3 eşdeğeri.

FHedef (kıs) [FTarget] Aşırı avcılığa yol açmayacak, FEşik=FTreshold değerini belirli bir olasılıkla aşmayacak balıkçılık ölümü.

Fhigh = Fhigh (kıs) [Fyüksek] ® Fyüksek.

Fig. (kıs) [figura] Şekil’in kısaltması. ® Şek.

figür [Figure] Biçim, şekil.

 

fikobilin (fikobiliprotein) [phycobiliprotein] Fikokanin ve (gereğinden fazla olan) fikoeritrin ve bunlarla ilintili fotosentetik pigmentleri belirtmek için kullanılan genel terimdir. Diğerlerinin yanında siyanobakteriler ve kırmızı algler gibi bazı bitki gruplarına bulunur. Suda çözünebilen herhangi bir protein sınıfı  olup ışık enerjisini tutar ve klorofile aktarır.

fikobiliprotein (fikobilin) [phycobiliprotein] ® Fikobilin.

fikoeritrin [phycoerythrin] Kırmızı renk maddesidir. Kırmızı su yosunlarında (Rhodophyta) ve siyanobakterilerde görülür.

fikokolloid [phycocolloid] Su yosunlarından (alglerden) çıkartılan (eksrakte edilen) kolloidleri (örneğin agar ve alginatı) tanımlayan genel terimdir.

fikoloji [phycology] Su yosunları bilimi. Algoloji. ® Yosunbilim.

fikosiyanin [phycocyanin] Mavi-yeşil renk maddesidir. Mavi su yosunlarında (Cyanophyta) ve kırmızı alglerde (Rhodophyta) bulunur.

fiksasyon [fixation] Tespit. Organizmanın bozunmasını önlemek için bir kimyasala alınması.

fiksatif [fixative] Tespit edici ve koruyucu madde.

fil kulağı [elephant ear] ® Spongia agaricina.

filamentli çırçır [sideburn wrasse] ® Pteragogus pelycus.

file kültürü [bag culture] ® Çuval kültürü.  

fileto [fillet] Balığın vücudu boyunca, omura paralel kesilmiş, derili ya da derisiz yan tarafı.

filika [ship's boat] Gemi personel ya da yolcuların tahliyesinde kullanılan kürekli ya da motorlu kayık ve bot gibi küçük deniz araçları. Kürekli ya da yelkenli tekneler.

Filipin Çukuru [Philippine Deep] ® Mindano çukuru.

filo [fleet] Belirli bir balıkçılığa yönelmiş tekneler grubu.

filo istatistiği [fleet statistics] Filonun balıkçılık (avcılık) yeteneğini ölçmek ve izlemek için kullanılan veriler.

filogenez [phylogenese] ® Soyoluş.

filogeni [phylogeny] Bir tür ya da ırkın gelişme (evrilme) hikâyesi. ® Soyoluş.

filum [phylum] ® Kabile.

fin balinası [fin whale] ® Balaenoptera physalus. 

fingerling [fingerling] ® Parmakboy.

firar kaportası [escape hatch] Kaçma yolunun güverteye açıldığı kaporta.

firar yolu [escape trunk] Makine dairesindeki personelin tehlike anında güverteye çıkabileceği dik, silindirik geçit.

firengi [scupper pipe] Güvertedeki suyun boşaldığı bordoya açılan oluklu delikler.

Fistularia commersoni (kornet balığı) [bluespotted cornetfish] Kıyısal alanın yumuşak zemininde bulunur. Boyu TL=160 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Kişisel ihtiyaç için avlanır. Mercan resifleri alanında 0-128 metre derinliklerde ve bunların yakınındaki kumlu zeminde yayılır. Tek ya da sürü halinde gezer. Çoğunlukla Fistularia petimba ile karıştırılır.

Fistulariidae (Hortumağızlıgiller) [cornetfishes] Actinopterygii-Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Syngnathiformes takımının bir ailesidir. Beş türün bulunduğu Fistularia cinsini kapsar. İnce uzun balıklar olup tropik ve alt-tropik sularda bulunurlar. Boyu 2 m’ye ulaşanları vardır. Burun çok uzundur. Kuyruk yüzgeci çatallıdır. Sırt ve anüs yüzgeçleri ayrılmıştır. Daha çok kıyıda ve mercan resifleri kesiminde yaşarlar. Ticari balıkçılıkları önemsizdir.

fital sistem [phytal system] Deniz tabanın kendibeslek bitkilerin varlığıyla tanımlanmış (karakterize olmuş) bölümü.

fitobentofaj [phytobenthophagous] Tabandaki (sedimandaki) bitkisel besini yiyen.

fitobentos [phytobenthos] Bentik bölgedeki bitkisel organizmalar.

fitofaj [phytophagy] Bitki yiyen, bitkiyle beslenen. Otobur, otçul.

fitofil [phytophil] 1- Üreme birliği. Yumurtalarını su altındaki canlı ya da cansız bitkisel malzemeye yapıştıran balık. Örnek; Cyprinus carpio (Cyprinidae) ve Pomoxis annularis (Centrarchidae).   

fitofil [phytophil] 2- Üreme birliği. Yumurtalarını su altındaki yuvaya sarkan bitkisel malzemeye yapıştıran balık. Örnek; Amia calva (Amiidae). 

fitolitofil [phytolithophil] Üreme birliği. Yumurtalarını su altındaki malzemeye yapıştıran balık. Örnek; Perca flavescens (Percidae).

fitoplanktofaj [phytoplanktophagy, microphytophagy] Bitkisel plankton (fitoplankton) ile beslenen.

fitoplankton [phytoplankton] ® Bitkisel plankton. 

fitoplankton ağı [phytoplankton net] Bitkisel planktonların toplanmasında kullanılan ağzı kasnaklı, huni şeklinde çok dar gözlü (~55m) ağ.

fiyort [fiord, fjord] Denizin dik yamaçlı dağlar arasından karaya doğru uzun, derin, dar uzantısı.

fizibilite balıkçılığı [feasibility fishing] Yeni bir balıkçılığın ekonomik olarak uygulanabilirliğini belirlemek için yapılan avcılık.

fiziksel oseanografi [physical oceanography] Deniz ve okyanusların fiziksel özelliklerini inceleyen dal.

fizode [physode] Bazı alglerin sitoplasmasındaki mikrozomlar olup alglerin hücrelerindeki ışın kırıcılardır (Chromophyta’lar/Kahverengi alglerde boldur); fenolik bileşenler bakımından zengindir. Kırmızı ve mavi renklendiricidir.

fizoklist [physoclist, physoclistous] Kapalı hava (gaz) kesesine sahip türler. Hava (gaz) kesesi bir boruyla (tüple) sindirim sistemine bağlı değildir. Örnek; ışınlı-yüzgeçliler (Acanthopterygii). ® Fizostom.

fizostom [physostome, physostomous] Hava (gaz) kesesinin bir tüple sindirim sistemine bağlı olduğu tür. ® Fizoklist.

fizyo (önek) [physio-] Doğadan.

fizyoloji [physiology] Canlıların işleyiş mekanizmalarını inceleyen bilim dalı.

fırdöndü [swivel, snap swivel] Zincirin ve halatın bükülüp gamba almaması için aralara konan bir eksene bağlı olarak dönen iki yarım bakladan oluşan kilit.

fırsatçı [opportunist] Kullanılmayan ya da az kullanılmış kaynağı çıkarına kullanan.

fırsatçı balıkçılık [opportunistic fishing] Avlama fırsatının en yüksek olduğu türü hedef seçip bu türün bulunduğu alanda avlanma.

fırsatçı beslenme [opportunistic feeding] Balığın hangi besin maddesi varsa ona uyum sağlayarak tüketmesi.

fırtına [storm] Hasar da yaratabilen her türlü hava hareketleri ve bununla ilişkili diğer olaylar.

fırtına balığı [black seabream] ® Spondyliosoma cantharus.

fırtına ihbarı [gale warning] 1- Deniz ve karalar için rahatsızlık verebilecek, tehlike seviyesindeki hava durumunun (şiddeti ve hareket yönünün) önceden duyurulması.  

fırtına ihbarı [storm warning] 2- Etkili hava olaylarının şiddeti, hareket yönü ve hızı hakkında önceden bilgi verilmesi. 

fırtına takvimi [storm calendar] ® Fırtınalı günler.

fırtınalı günler [stormy weather] Tecrübi ve nakli olarak aşağıda aylara göre sıralanan günlerin fırtınalı geçeceği genel olarak kabul edilmektedir.

01 Ocak

Fırtına

27 Haziran

Kızıl erik fırtınası

09 Ocak

Zemheri fırtına

01 Temmuz

Yaprak fırtınası

13 Ocak

Fırtına (2 gün)

06 Temmuz

Fırtına

18 Ocak

Fırtına

09 Temmuz

Çark dönüşü fırtınası

24 Ocak

Fırtına-kışın şiddeti

26 Temmuz

Kara erik fırtınası

30 Ocak

Ayandon fırtınası

31 Temmuz

Kızıl erik fırtınası

01 Şubat

Hamsini fırtınası (3 gün)

12 Ağustos

Fırtına (2 gün)

05 Şubat

Fırtına

16 Ağustos

Fırtına

11 Şubat

Fırtına (3 gün)

21 Ağustos

Fırtına

20 Şubat

Fırtına-1. cemre havaya

31 Ağustos

Mercan fırtınası

27 Şubat

Fırtına-2. cemre suya

06 Eylül

Bıldırcın geçimi fırtınası

06 Mart

Fırtına-3. cemre toprağa

13 Eylül

Çaylak fırtınası

11 Mart

Fırtına (kocakarı soğuğu)

19 Eylül

Fırtına

24 Mart

Koz kavuran fırtınası

24 Eylül

Kestane karası fırtınası

26 Mart

Çardak fırtınası

01 Ekim

Turna geçimi fırtınası

29 Mart

Fırtına

04 Ekim

Kuş geçimi fırtınası

07 Nisan

Kırlangıç fırtınası

13 Ekim

Meryem Ana fırtınası

12 Nisan

Fırtına

17 Ekim

Kırlangıç fırtınası

18 Nisan

Kuğu fırtınası

19 Ekim

Bağ bozumu fırtınası

28 Nisan

Fırtına (3 gün)

28 Ekim

Balık fırtınası

04 Mayıs

Çiçek fırtınası

17 Kasım

Koç katımı fırtınası

08 Mayıs

Fırtına

24 Kasım

Ülker dönümü fırtınası

16 Mayıs

Filiz kıran fırtınası

06 Aralık

Fırtına (2 gün)

20 Mayıs

Kokuyla fırtınası

10 Aralık

Karakış fırtınası

22 Mayıs

Ülker fırtınası

15 Aralık

Fırtına (3 gün)

03 Haziran

Fırtına (2 gün)

20 Aralık

Fırtına

09 Haziran

Fırtına (3 gün)

21 Aralık

Gün dönümü fırtınası

22 Haziran

Göndönümü fırtınası

 

 

Fkayıp (kıs) [Floss=Floss] ® Faz.

FL (kıs) [fork length, mid-caudal length] ® Çatal boy. 

Flagellata [flagellates] ® Kamçılılar.

flagellum [flagellum] Kirpik şeklinde olup organizmanın hareketini sağlayan ya da çevresinde akıntı oluşturan kamçı.

flama [pennant] İşaret ya da diğer amaçlı kullanılan üç köşeli küçük bayrak.

flandra balığı [Red bandfish] ® Cepola macrophthalma.

Flexopecten flexuosus (?) [flexuous scallop] Sin. Chlamys flexuosa. Döküntülü kıyısal kesimde yaşar. Boyu küçüktür; en çok 4 cm olabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

Flexopecten glaber (?) [smooth scallop] Sin. Chlamys glabra, Proteopecten glaber, Proteopecten griseus. Bu çenetlinin kabukları neredeyse değirmi olup yanlardan eşit değildir, orta derecede şişkindir. Kabuk dıştan pileli gibidir. Çok sayıda dairesel çizgili ve ışınsal kaburgalıdır; kaburgalar içte yassılmıştır. Rengi dışta kırmızı, sarı ve beyaz ya da değişken siyahi alacalı, gri-esmerden mora çalar. İçte beyazımsı ya da esmer ve gri olabilir.Boyu en çok 8,5 cm olup genellikle 4 - 5 cm boylarda rastlanır. Kayalık, kumlu çamurlu döküntülerde ve derinde yaşar. Lagünlere girer. Erdişidir, eşeysel döngülüdür. Türkiye'nin  tüm kıyılarında görülür ancak Trabzon'un doğusunda görülmez. Avcılığı vardır.

flisa balığı [Black Sea sprat] ® Clupeonella cultriventris.

flora [flora] Bir bölgedeki bitkiler topluluğu. Bitkisel olanların bütünü.

Florida Akıntısı [Florida current] Meksika körfezinden çıkan ve Gulf Stream’i oluşturan kuzey Atlas Okyanusu’nda sıcak su akıntısı. Yüzey suyu sıcaklığı 26,50C ve hızı bazen 5 mil’den fazladır.

Floss = Floss (kıs) [Floss=Floss] ® F-kayıp.

Flow=Flow (kıs) [Faz] ® Balıkçılıktan gelen düşük kayıp.

Fmax=Fmax (kıs) [Fmax=Fmax] En yüksek balıkçılık ölümünü ifade eder. Belirli bir sömürme kalıbı için balıkçılık ölümü, büyüme oranı ve doğal ölümün en yüksek iç-göçer (stoğa katılan birey) verdiği düzeydir ki bu da büyüme aşırı avcılığı noktasıdır. 

Fmed = Fmed (kıs) [Fmed=Fmed] ® F-medyan.

Fmedyan (kıs) [Fmed=Fmed] Yumurtlama potansiyeli oranına denk balıkçılık ölüm payıdır. Bir başka anlatımla gözlemlenen orta kalım payının tersi yani stoğa katılanların yumurtlayan ana-baba kitlesine oranıdır. Fmed düzeyinde sömürülen stoğun eski (tarihi) bolluğuna yakın düzeye ulaşması beklenebilir.

FMP (kıs) [Fishery Management Plan] ® Balıkçılık idaresi planı.

FMSY (kıs) [FMSY=FMSY] Sabit tutularak uygulandığında sürekli en yüksek ürünü olası kılan balıkçılık ölüm payıdır. Denizlerdeki koşullar her zaman aynı kalmadığı için avlanan miktarlar farklı olacaktır ki bu durumda (FMSY) ölüm payı aşırı avcılığa neden olur. Aşırı avcılığa yol açmamak için (FMSY)’nin 2/3’si kullanılır. Balıkçılık filosu bu durumda 2/3 oranında daha az çaba harcar fakat buna karşın MSY değerinin %80-90’ını avlar yani filonun avlanma oranı yüksektir.

Fokgiller [monk seals] ® Phocidae.

folas [Pholas, piddock] Yumuşakçalar (Mollusca) kabilesi, midyeler (Bivalvia) sınıfı, özyassısolungaçlılar (Eulamellibranchia) takımının Pholadidae ailesinde bir cinstir. Cins özelliklerini gösteren tür Pholas dactylus’tur. Kabuk boyu 12 cm olabilir. Esmer renklidir. Kabuklarını açıp kapayarak taş ve ağacı delen midyedir. Ahşap gemiler için tehlike oluşturur.

folikül [follicle] Küçük kese. 

foling [fouling] ® Fouling.

follikel hücre [follicle cell, Sertoli cell] Atmık (sperm) oluşmasında gelişen uzunca göze (hücre).

folya [common eagle ray] 1- ® Myliobatis aquila.

folya [Lusitanian cownose ray] 2- ® Rhinoptera marginata.

folya balığı [bull ray] ® Pteromylaeus bovinus.

fonda [let go the anchor] ® Fundo.

fopt=fopt (kıs) [fopt=fopt] f-optimum. FMSY durumundaki etkin balıkçılık çabası.

fora [unfurl] 1- ® Mola.

fora [unfurl] 2- Yelkeni aç emri.

Foraminifera [hole bearers, forams (kıs)] ® Foraminiferler.

foraminiferler [Foraminifera, hole bearers, forams (kıs)]] Tek gözeli, CaCO3 kabuklu organizmaları içerir. Bu kabile birinin yeri tam belli olmayan ikisinin bireyi artık yaşamayan 14 cinsten oluşmaktadır. Toplam yaşayan ya da taşıl (fosil) 250 türü bilinmektedir. Çoğunlukla boyları 1 mm’den küçüktür. Bazısı büyük olup 19 cm kadar olanları da vardır. Yaşayan formlarına denizde rastlanmaktadır. Acı-suda da yaşayabilirler. Birkaçı tatlı-suda olup biri yağmur ormanında yaşamaktadır. Çoğu tabanda olmakla birlikte 40 kadar tür planktonda yaşamaktadır. Eşeyli ve eşeysiz çoğalırlar.

F-oranı [F-ratio] En yaşlı balıklara ait balıkçılık ölümünün ondan bir yaş genç balıkların balıkçılık ölümüne oranıdır. 

formaldehit [formaldehyde] Keskin kokulu bir gazdır.

formalin [formalin] Formaldehit’in suda %37-40’lık çözünmüş hali (%100’lük formalin, %8-10 metanol ihtiva eder). Canlı malzemenin saklanması için kullanılır. Tehlikeli ve kanserojen kimyasal olup dikkatli kullanılmalıdır.

formüllü yem [formulated diet, formulated feed] Kültür balıkçılığı ve akvaryumda kullanılmak üzere hazırlanmış özel yem. Karbonhidratlar, yağlar, proteinler, vitaminler ve bağlayıcıların belirlenmiş özel karışımından oluşur.

Forskål [Pehr Forskål] Finlandiyalı doğa bilimcinin adı Peter Forsskål, Peter Forskaol, Petrus Forskål, Pehr Forsskåhl şeklinde de yazılabilmektedir (1732-1763). Upsala İsveç’te Linnaeus’un öğrencisi oldu. Göttingen-Almanya’da ortadoğu dillerini öğrendi. 1761’de Arabistan’a yapılan Danimarka Kraliyet seferine katıldı. Mısır ve Yemen’e gitti. Kızıldeniz’de yaşayan birçok balığı tanımladı.  

fosfat [phosphate] Çoğunlukla bitki gübresi anlamında kullanılır. Ancak insan ve hayvan besin maddelerinin bileşeni olarak ta bulunmakta olup evsel kullanım suyuna deterjan ve benzeri malzemeden de karışmaktadır. 

fosfor [phosphorus] Periyodik tablonun 5. Grubunda azot ile birlikte yer alan metal olmayan elementtir. Karasal ve sucul ortamda oluşturduğu tuzlar (fosfat) önemli gübre maddesidir. Kimyasal açıdan en önemli olan element halindeki 'beyaz' fosfordur. Polimerik olan 'kızıl' ya da kırmızı fosfordur. Bunun sertleştirme ürünü 'mor' fosfordur. Termodinamik açıdan kararlı olan ise 'kara' fosfor olarak anılır. Çeşitli organik bileşenleri, oksitleri, asitleri ile birlikte fosforun 23 izotopu bilinmektedir.

fosil [fossil] 1- Jeolojik dönemlerde yaşamış ve toprak altında kalmış canlı ve canlı kalıntılarının taşlaşmış olarak günümüze ulaşmış olanlarına verilen ad.

fosil [fossil] 2- Taşıl. Taşlaşmış organizma.

fotofil [photophilous] ® Işık-sever.

fotofor [photophore] Işık üreten organ. Işık ya balığın kendisi, ya yediği, ya da ortakyaşar (sembiyoz) bakteriler tarafından üretilebilir. Işık üreten organ basit olabileceği gibi yansıtıcı, mercek vb’den de oluşabilir. Örnek; Myctophidae, Gonostomatidae, Batrachoididae.

fotokinez [photokinesis] Hareketli organizmaların ışığa tepki olarak tesadüfi hareketi şeklide tanımlanırken bir diğerinde ışığı kontrol, üretme, ya da  emme yeteneği şeklinde verilmektedir. Bir diğer tanım hayvanların ışıkta iken karanlığa, karanlıkta iken ışığa yönelmeleri dürtüsü şeklindedir.

fotometre [photometer] Bir ışık kaynağının parlaklığının ölçümünde kullanılan alet. 

fotoperiyod [photoperiod] Yer ve zamana göre değişen günün aydınlık kısmı. Akvaryum deneylerinde kullanılan ışık rejimi.

fotosentez [photosynthesis] Klorofil’in katalizatör ve güneş ışığının enerji kaynağı olarak kullanılması ile inorganik maddelerden organik maddelerin sentezlenmesi (oluşturulması) olayıdır ve genel formül olarak;

                         h.n ve besin tuzları

nCO2 + nH2O  ¾¾¾¾¾¾¾¾®  C H2 O)n + nO2  ve özel formül olarak

                               klorofil

 

  h.n ve besin tuzları

6CO2 + 6H2O  ¾¾¾¾¾¾¾¾®  C6H12O6 + 6O2    şeklinde verilmektedir.

                               klorofil

 

Oksijensiz (anaerob) koşullarda enerji bağlanması örneğin sülfür baterilerinde (ki buna bakteriyo-fotosentez de denmektedir) şöyledir:

 h.n ve besin tuzları

6CO2 + 6H2S ¾¾¾¾¾¾¾¾® C6H12O6 + 12S + 6H2O .

      klorofil

fotosit [photocyte] Işık üreten hücre.

fototaksi [phototaxis] Işığa gitme (ışığa göç).

fototropizm [heliotropic, phototropic] Işığa yönelim.

fouling [fouling] Yapışan organizmalar. ® Tutunan organizmalar.

früstül [frustule] Diyatom hücrelerinin silisli çeperidir (Bacillariophyta), birbirinin içine geçen 2 çenetten (valve) oluşur; bu çenetlerin düzeni sınıflandırma bilimi ölçütü olarak kullanılmıştır.

FTarget (kıs) [FTarget] ® FHedef.

FThreshold (kıs) [FThreshold] ® FEşik.

fukoksantin [fucoxanthin] Esmer-suyosunlarının (Phaeophyta) rengini veren madde.

fulkra [fulcra (çoğ), fulcrum (tekil)] Tek yüzgeçlerin önünde bulunan dikensi pullar. Örnek; Acipenseridae, Lepisosteidae, Amiidae ve Notacanthidae.

Fulton kondisyon faktörü [Fulton’s condition factor, Fulton’s somatic condition factor] ® Allometrik kondisyon faktörü. ® Kondisyon katsayısı.

fulya [bull ray] 1- ® Pteromylaeus bovinus.

fulya [common eagle ray] 2- ® Myliobatis aquila.

fulya balığı [bull ray, common eagle ray] ® Fulya.

Fulyabalığıgiller [eagle rays] ® Myliobatidae.

funda [let go the anchor] ® Fundo.

Fundella lioyi (?) [straight hammer oyster] ® Malleus regula.

fundo [let go the anchor] Gemi demirini denize bırakma işlemi ve emri.

fungisid [fungicide] ® Mantarkıran.

fungus (çoğ. fungi) [fungus] Mantar. Eşeyli ve eşeysiz çoğalırlar. Çoğunluğu mikroskobik ölçüde küçüktür. Basit ökaryot organizmalar olup klorofil taşımazlar. Örnek; küf, maya ve yemeklik mantarlar.

Furcellaria fastigiata (?) [red forkweed] ® Furcellaria lumbricalis.

Furcellaria lumbricalis (?) [red forkweed] Sin. Furcellaria fastigiata. Kırmızı algdir. Tallus koyu kırmızı, silindirik gövde çatallıdır (dichotomous). Büyüme uçtadır. Üreme trigenetik döngülüdür. Boyu sıklıkla 20 cm olup kıyıya yakın sularda sert tabanda bulunur. Türkiye'nin İğneada kesiminde bulunabilir. Elle ve kepçeyle (dredge) toplanır. Kıvam artırıcı özelliği nedeniyle kullanılmaktadır. 

furunculosis [frunculosis] Aeromonas salmonicida nedeniyle oluşan genellikle tatlı-su ve denizel her balık türü ve yaş grubunda görülebilen bakteriyel bir hastalıktır.

furunkül [furuncle] ® Çıban.

Fusinus rostratus (?) [beaked fusus] Sin. Fusus rostratus. Kabuk uzun; kabuk ağzı açıklığı sarmaldan az daha uzundur. Tur sert kıvrımlı, dikiş izi derindir. Kabuk ağzı kapağı nasırsı ve ovaldir. Rengi kırmızımsı ya da grimsi bejdir. Boyu en çok 5,7 cm; çapı 2 cm olur. Yaygın türdür. Kumlu çamurlu tabanda barınır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı rastlantısaldır.

Fusinus syracusanus (?) [syracusan fusus] Yaygın bir tür değildir, kumlu-çamurlu infralitoralda yaşar. Boyu en çok 6,5 cm ve çapı 2,2 cm olur. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Fusus rostratus (?) [beaked fusus] ® Fusinus rostratus.

Fuxi [balık tanrısı] Erkek ya da kadın başlı, balık kuyruklu Çin’in sürüngen tanrısı.

füme [smoked] Tütsülü. Gri renkte olan.

FYüksek (kıs) [Fhigh=Fhigh] Gözlemlenen R/SSB’nin %10’u (R=Stoğa katılma ve SSB=Yumurtlayan stok biyokitlesi). Stoğa katılmanın 10 yıl içerisinde balıkçılıktan kaynaklanan ölümü (F) dengeleyemeyeceği düzeydir. Sömürmenin bu düzeyde devam etmesi stoğun azalmasına neden olur.