D [son güncelleme 02 Mart
2016]
D1 (kıs) [first dorsal fin
(rays)] Birinci sırt yüzgeci (ışınları).
D2 (kıs) [second dorsal fin (rays)] İkinci sırt
yüzgeci (ışınları).
D3 (kıs) [third dorsal fin (rays)] Üçüncü sırt
yüzgeci (ışınları).
dablin [double bottom] Gemilere
konulan ikinci kat sac levha.
Dactylopteridae (Uçan-balıkgiller) [flying gurnards] Işınlı-yüzgeçliler
(Actinopterygii) sınıfı, Scorpaeniformes takımı, Dactylopteroidei alttakımı, Dactylopteridae
ailesinde iki cinste Dactyloptena 6
tür, Dactylopteris 1 tür olmak üzere
7 tür yer almaktadır. Türlerin çoğu Hint Okyanusu - Büyük Okyanus kesiminde
bulunmaktadır. Büyük ve renkli göğüs yüzgeçleri olan deniz
balıklarıdırlar. Gerçekten uçmazlar ancak su dışına zıplayıp yüzeye yakın
süzülürler. Tabanda karın yüzgeçleri üzerinde yürüyerek(!) besin (kabuklu)
ararlar. Gaz keseleri vardır. Bir kas yardımıyla gaz kesesine vurarak ses
üretirler. Gövde koruyucu pullarla kaplıdır. Akdeniz’de bir türü bulunur. Rengi
esmer-gri ya da kırmızımsıdır. Kıta sahanlığında daha çok 100 m’ye kadar
yayılırlar. Kumlu çamurlu zeminde ve deniz çayırı alanlarında rastlanırlar.
Dactylopterus volitans (uçan balık, uçankırlangıç
balığı, uçan balığı) [flying gurnard] Daha çok denizde bulunur fakat acı-suya da girer. Boyu TL=90 cm ve ağırlığı
dactylus [finger] Parmak.
dafniya [Daphnia, water flea] ® Su piresi.
dağ alabalığı [?] ® Salmo
trutta macrostigma.
dağılım [dispersion] 1- Kaynaktan çıkan herhangi bir şeyin (madde, ses, kimyasal,
kirletici, canlı vb’nin) ortamda yayılması, dağılması.
dağılım [dispersion] 2- Canlıların bir alana girip çıkmalarıyla ilgili kazara olmayan
hareketleri. Kısa mesafeli düzenli hareketler.
dağılım [dispersion] 3- Ölçüm değerlerinin istatistiki ortalama değer etrafında
yayılması, dağılması.
dağıtıcı
[diffuser] ® Yayıcı.
Dagon [Dagon] Üstü insan altı balık olan eski
Filistin tanrısı. Babil ve Asur oymalarında da görülmektedir.
dalaba balığı [?] ® Aphanius fasciatus.
Dalatias licha (küt burunlu
köpekbalığı) [kitefin shark] Tabansal (demersal) olup 37-1,800 metre derinliklerde rastlanır.
Balıkçılığı önemsizdir. Boyu TL=182 cm olabilir. Daha çok dış sahanlık kesimde
tabana yakın bulunur. Tek ya da küçük sürüler oluşturarak gezer. Canlı
doğurucudur (ovovivipardır) ve 30-
dalga boyu [wave length] İki dalga tepesi arasındaki
uzaklık.
dalga yüksekliği [wave height] Dalganın çukur kısmı
ile tepesi arasındaki dikey mesafe.
dalgakıran [jetty, breakwater, mole] Liman ya da koyu
dalga etkisinden korumak için oluşturulmuş yapı.
dalgalı [undulate] Dalga şeklinde yüzeyi olan.
Dalophis imberbis (yılankurdu balığı, yılanbalığı) [armless snake eel] Tabansaldır (demersaldır) ve 20-
dalyan [fish trap, dalyan] Balıkların göç yolu
üzerinde kurulmuş sabit tuzaktır. Örneğin, Beykoz dalyanı.
damızlık [brood stock] Koşullara ve ortama daha uyumlu (dayanıklı ve
sağlıklı) olup aynı zamanda verimli olan (iyi döl veren ve iyi büyüyen)
balıkların döl almak için ayrılmış olan birey(leri).
damızlık
havuzu [breeding
pond] Cinsi olarak olgunlaşmakta olup damızlık olarak seçilen sıhhatli
balıkların yumurtlama öncesinde korundukları havuz. Bazen dişi ve erkekler
yumurtlama zamanını denk getirebilmek için ayrı havuzlarda tutulabilirler.
Dan Leno bobini [dan leno bobbin] ® Bobin.
Dan Leno üçgeni [dan leno triangle] Bobin gibi işlevi olan
demir üçgen.
Danimarka gırgırı [Danish seine, Danish seine trawl, Danish trawl] Çapa
ile sabitlenmiş bir şamandıraya bağlı, koni şeklinde bir ağ olup çok uzun
kollara (yakalara) sahiptir ve 2 km2’lik bir alanda sürüklenerek
oluşturulan toz bulutunu (bulanık su perdesini) geçemeyen balıkların sonuçta
torbada toplanmasını sağlar.
Danimarka havuzu [Danish pond] Toprak havuz adıyla da
anılan ya kazılarak çukur açılmak suretiyle ya da bent yapılarak oluşturulan,
boyu eninin 10 katı olan akvakültür havuzu.
Danio rerio (=Brachydanio rerio) (?) [zebrafish, zebra danio] Sazangillerden (Cyprinidae) olup tropik sularda taban-yüzücü
(benthopelagic) bir türdür. Omurgalıların biyolojisinin (fizyoloji, genetik,
gelişme biyolojisi, nöroloji ve hastalıklarının) incelenmesinde kullanılan
küçük boylu (<4,5 cm), yüksek doğurganlığa ve kısa kuşak değişme sürecine
sahip bir balıktır. Yavruları saydam olan bu balığın değişikliğe uğrayan birçok
formu (mutant’ı) belirlenmiştir.
dans [dance] Üreme davranışı çerçevesinde balık
çiftinin (dişi ve erkeğin) yapmış olduğu hareketlere verilen genel ad.
dansitometre [densitometer] Yoğunlukölçer.
Daphnia [Daphnia, water flea] 1- ® Su piresi.
Daphnia
[Daphnia] 2- Nehir
tanrısı Peneus’un kızı.
dar gözlü ağ [fine-meshed net] Göz açıklıkları küçük
olan balık ağı.
daraltma [constrict] Tüp, boru, açıklık, delik,
ağız vb’nin çapının küçülmesi. Daralma. Örnek; dıştaki sıcaklığın düşmesi
sonucu deri altındaki damarların daralması.
Darvin [Darwin] ® Darwin.
Darwin [Darwin] Charles
Robert Darwin (1809-1882). Bilinen en önemli tek doğa bilimcidir. Alfred Russel
Wallace ile birlikte ve ondan bağımsız olarak evrilmenin kademeli değişme ve
doğal seçilme prensiplerini geliştirmiştir. 1825’te tıp öğrenimine başlamış
fakat 1827’de bırakmıştır. Babasının zoruyla Cambridge’de
teoloji (ilahiyat) tahsilini tamamlamış ise de biyolojiye çok düşkündür.
Yaptığı planın aksine aldığı teklif üzerine HMS Beagle gemisiyle 5 yıllık Güney
Amerika gezisine katılmıştır. Görevi Güney Amerika kıyılarının haritasını
çıkartmaktır. Bu seyahatte Kapverde, Falkland, Güney Amerika kıyıları,
Galapagos Adaları ve Avustralya’ya giden Darwin topladığı birçok örnekle
İngiltere’ye dönmüştür. Örnekleri inceleyen Darwin fosil olanlar ile yaşayanlar
arasında dikkate değer benzerliklerin olduğunu görmüştür. Yine Galapagos
Adaları’nda adalara özgü kaplumbağa ve kuş türlerinin birbirlerine
benzemelerine rağmen kolay ayırt edilebilir özelliklerinin olduğunu görmüştür.
Katıldığı seyahatte toplanan örneklerin değerlendirmesini hazırlarken
(1839-1843) bir yandan da evrime ilişkin görüşlerini geliştirmekte ve
yazmaktaydı (1842-1844). 1855’te Alfred Russel Wallace’ın „On the law which
has regulated the introduction of new species“ ile yer ve zamanda türlerin
sürekliliği çalışmaları Darwin’in dikkatini çekti. Wallace’ın bir diğer
müsveddesinde (On the tendency of varieties to depart indefinitely from the
original type) yer verdiği
„struggle for existence“ görüşü Darwin’i kendi kuramını 1859’da
açıklamaya ve yayınlamaya yöneltmiştir. Linné Kıraliyet Derneğinde „On the
tendency of species to form varieties; and on the perpetuation of varieties and
species by natural means of selection” isimli çalışması okunmuştur.
Darwin’in evrilmeye ilişkin kuramı yavaş ve kendiliğinden olan ard arda
değiştirme dizisi (seçilerek evrilme) şeklinde özetlenebilir.
Dasyatidae (Dikenli-uyuşturanbalığıgiller) [whiptail
stingrays] Chondrichthyes-Kıkırdaklılar
sınıfı, Kedibalığımsılar (Rajiformes) takımının bir ailesidir. Dasyatis (40 tür), Himantura (26 tür),
Pastinachus (2 tür), Pteroplatytrygon (1 tür), Taeniura (3 tür),
Urogymnus (2 tür) olmak üzere 6 cins ve 72 türü kapsamaktadır. Deniz
canlılarıdırlar fakat Asya, Afrika ve Amerika’da tatlı-su formları da vardır.
Ilıman denizlerde genellikle sığ kıyısal suların tabanında yaşarlar. Boyları
değişkendir. Kıkırdaklı balıklar olup diskleri 30 cm’den boyları 2 m’den daha
fazla olabilir. Kanat şeklini almış geniş göğüs yüzgeçleriyle uçar gibi hareket
ederler. Disk geniştir. Göğüs yüzgeci başla birleşmiştir. Yüz küttür. Dişler
küçük ve şerit şeklinde düzenlenmiştir. Gözler üstte ağız alttadır. Sırt ve
kuyruk yüzgeçleri vardır. Kuyruk gövdeden ayrıdır ve bazen kamçı şeklini
alabilir. Kuyruk sapında ağı (zehir) taşıyan diken bulunur. Sırt rengi griden
koyu kahverengiyedir. Bazı türlerde renkli izler bulunur. Karın genelde beyazımsıdır.
Etenesiz (plasentasız) canlı doğrucudurlar (ovoviviparous); 5-10 yavru
verirler. Yumuşakça ve kabuklularla beslenirler. Etleri yenilebilir. Tehlikeden
normalde uzaklaşır ve saldırgan davranmazlar fakat bir yırtıcı tehdidi
karşısında kuyruklarını dikleştirip sallayarak savunmaya geçerler. Soyları
tehdit altındadır.
Dasyatis
atratus (rina, iğnelivatoz,
mavirina balığı) [pelagic stingray] ® Pteroplatytrygon violacea.
Dasyatis centroura (deniz kedisi, iğnelivatoz, rina balığı) [roughtail
stingray] Tabansaldır (demersaldır). Acısuya girer. Balıkçılığı
önemsizdir. Disk genişliği
Dasyatis
guileri (rina, iğnelivatoz,
mavirina balığı) [pelagic stingray] ® Pteroplatytrygon violacea.
Dasyatis pastinaca (dikenli uyuşturan balığı, denizkedisi,
kazık kuyruklu balığı, iğnelivatoz, rina) [common stingray] Tabansaldır (demersaldır).
Acı-suya girer. 5-
Dasyatis tortonesei (iğnelivatoz, rina) [Tortonese's stingray] Tabansal (demersal) olup
Dasyatis violacea (rina, iğnelivatoz, mavirina balığı) [pelagic stingray] ® Pteroplatytrygon violacea.
davranış [behaviour] Bir birey ya da organizma
grubunun çevresel etkiye verdiği tepki ya da karşılıktır.
davul şamandıra [drum buoy] Silindir şeklindeki şamandıra.
dayanıklı kimyasallar [persistent
chemicals] Yok edilmesi zor ve uzun süreçler gerektiren
kirleticiler (kimyasal bileşikler).
dB (kıs) [decibel dB]
®
Desibel.
DDT (kıs) [diklorodifeniltrikloretan] Renksiz
kristal halinde bir madde olup suda çözünmez. Buna karşın yağ ve organik
çözücülerde kolaylıkla çözünür. Son derece etkili ağılayıcı (zehirleyici) ve
organizmalarda birikebilen kuvvetli, uzun ömürlü bir böcek öldürücüdür.
Yarılama ömrü 28 gün ile 30 yıl arasında değişmektedir. Göl suyunda 56 gün olan
yarılama ömrü ırmakta 28 gündür. İlk kez 1970’te Norveç ve İsveç’te yasaklanmıştır.
Bunu 1972’de ABD, 1984’te İngiltere izlemiştir. 2001 Stockholm Konvansiyonu’nu
98 ülke imzalamış ve yaygın yasaklama 2004’te geçerli olmuştur. Sıtma
mücadelesini sürdürmek zorunda olan bazı ülkelerin bu ucuz kimyasaldan kısa
sürede vazgeçmeleri mümkün görünmemektedir.
Decapoda [lobsters, crayfish,
crabs, shrimps, prawns] ® Onayaklılar.
dedüksiyon [deduction] Tümdengelim.
defneyaprağı [bluefish] 10 cm’den küçük lüfer.
® Pomatomus saltatrix.
değerlendirme [bonitation (ecologic)] Bilinmeyen ya da yeterince bilgi ve bulgu olmayan suyun
durumunun incelenmesi için gerekli veriler şunlardır: Haritalama, derinlikler,
su ve karadaki bitkisel örtü, hidrografya (tabakalaşma), su kolonu ve tabandan
biyolojik örnekler, deneme balıkçılığı, ticari (balık) ürün değerlendirmesi,
tür kompozisyonu ve miktarları, büyüme ve yaş kompozisyonu, av araçları ve
avlanabilirlik vb.
değersiz balık [trash fish, discarded
fish] Hedef olmadığı halde avlanan ve genellikle atılan
balıkları tanımlar. Bazı durumlarda bu balıklar insan tüketiminde de
kullanılabilirken son zamanlarda balık semirtme çiftliklerinde yem olarak da
kullanılmaktadır. Dün değersiz olup ıskarta kabul edilen balık bugün
kullanılabilir olabilmektedir. ® Iskarta.
değirmen [mill] Balıkların daire şeklinde
yüzmesi.
değirmi [annular] Halka
şeklinde, çemberimsi.
değişik [variant] Bilinen tipik davranış
ya da yapıdan farklı birey ya da grup.
değişim [variation] Verideki değişme.
Değişkenin yayılma ölçüsü ki bu merkezi değerden sayısal uzaklık olup
ortalamadan sapmanın karesidir.
değişim derecesi (gradyan) [gradient] 1- Bir değişkenin mesafeyle değişme oranı.
değişim derecesi (gradyan) [gradient] 2- Bir değişken ya da faktörün düzenli artma ya da azalması.
dehidrasyon [dehydration] ® Su kaybı.
deiyonizör [deioniser] İyon değiş-tokuşçuyla suyu
filtreleyen aygıt.
dek- (önek) [dec-] On (10), onuncu.
Örnek; dekapoda (Decapoda)-onayaklılar.
deka- (önek) [deca-] On (10). Örnek;
dekapoda (Decapoda)-onayaklılar.
dekabranş [decabranchia] On uzantılı, on kollu. Sekizi kısa 2’si uzun kolu-bacağı (uzantısı) olan
mürekkep balıkları.
dekapod [decapod] Onayaklı.
Dekapoda [decapoda, lobsters, crayfish, crabs, shrimps, prawns] ® Onayaklılar.
deklorinasyon [dechlorination] ® Klorsuzlaştırma.
dekstral [dextral] Sağ tarafı üstte olan
yassı balıkları belirtir.
delajik trol [delagic trawl] Demersal (tabansal) ve
pelajik (deniz(de) burada yüzücü anlamındaki kelimelerinin parçaları
kullanılarak üretilmiş olan bu kavram, takım değiştirmeden hem taban hem de
yüzücü balıkların avcılığında kullanılan kombinasyon trol ağını belirtmektedir.
delikli [perforate] Gözenekleri olan
biyolojik malzeme.
delikli pul [pored scale] Üstünde delik olan
yanal çizgi pulu.
deliksiz [imperforate] ® Göbek.
Delphinapterus leucas (akbalina,
beyaz balina) [white whale, beluga whale] Kuzey kutbunda yaşayan
dişli küçük yunus balığı. Sırt yüzgeci yoktur. Göğüs yüzgeçleri kısadır. Boyu
TL=5 m ağırlığı 1,5 ton olabilir. Birçok sesi taklit edebilir ve bir adı da
deniz kanaryasıdır.
Delphinidae (Yunusbalığıgiller) [dolphins] Yunuslar adlarında balık kelimesi geçmekte ise de öncelikle balık
değildirler. Bu memeli hayvanlardan (Mammalia) balinalar (Cetacea) takımı,
Dişli-balinalar (Odontoceti) alttakımının Delphinidae (Okyanus yunusları)
ailesi ile Phocoenidae (gerçek yunuslar) ailelerinin genel adıdır.
Yunusbalığıgillerin boy ve ağırlıkları 1,2 m ve
delta [delta] Nehirlerin getirdiği askı
maddelerin birikmesiyle nehir ağızlarında oluşan genellikle üçgen şeklinde, üst
üste biriken çökel tabakası.
Deltentosteus quadrimaculatus (dört
benekli kayabalığı, benekli kaya balığı) [four-spotted goby] Tabansal (demersal) olup göçmen değildir. TL=8 cm olabilir. Kumlu, çamurlu
tabanda daha çok
demekoloji [demecology] Popülasyon ekolojisi. Bir türü ya da topluluğu ele alan ekolojiden alt
ayırımı zordur. ® Ekoloji. ® Genekoloji. ® Sinkoloji.
demersal [demersal] ® Tabansal.
demersal balıkçılık [demersal
fishery] ®
Tabansal balıkçılık.
demir atmak [anchoring] Tekneyi
sabitlemek için uygun derinliğe çapayı indirerek oturtmak ya da derin suya
çapayı indirmek.
demir bakterileri [iron bacteria] Demirce zengin
sularda demiri oksitleyerek yaşayan mikroorganizmalar.
demir taraması [anchor dragging] Çapanın tabana iyi oturmaması ya da zincirin yeterli
bırakılmaması sonucu geminin kayarak yer değiştirmesi.
demirci balığı [Atlantic tripletail] ® Lobotes surinamensis.
demi-vejetaryen [demi-vegetarian] ® Peskataryan.
demografi [demography] Nüfusbilim. İnsan nüfusunun
belirlenmesi.
denatant [denatant] Kontranatant’ın tersi.
Balıkların akıntıyla birlikte, sürüklenmesi, yüzmesi ya da göçü. Balık yumurta
ve larvalarının yumurtlama alanlarından uzaklaşması.
dendogram [dendrogram] Ortak değişkenleri olan
grupların ilişkilerinin dallandırılmış olarak gösterilmesi.
dendroklimatoloji [dendroclimatology] Ağaçlardaki mevsimsel büyüme halkalarından geçmişteki iklim koşullarını
inceleyen dal. Denizlerde Posidonia kökleri
(rizomları) yakın geçmiş iklim koşullarını inceleme açısından kullanılabilir.
deneysel balıkçılık [experimental fishing] Yeni geliştirilen av
aracını test etmek ve balık stoğuna etkisini incelemek için yapılan çalışma.
denge [equilibrium, steady state] Balıkçılık, doğal ölüm, sömürme şekli ve içgöç (stoğa katılma) bir yıldan
diğerine değişmiyorsa ve benzer faktörler yeterince uzun bir süre sömürme
evresi boyunca bütün yaş gruplarını etkiliyor fakat stokta görünür bir değişme
olmuyorsa (biyokitle kabaca durağan kalıyorsa) buna denge durumu denilmektedir.
denge avı [equilibrium catch (CE)] Çevresel faktörlerin etkisinin dışında bir stoktan avlanan balık sayısı
belirli bir balıkçılık erkiyle (f) denge halindeyse yani bir yıldan diğerine
değişmiyorsa buna denge avı (avcılığı), sürdürülebilir ürün ya da denge ürünü
de denmektedir. ® Sürdürülebilir ürün. ® Denge ürünü.
denge durumu [steady state] Denge durumundaki
popülasyon ortalama bir değer etrafında salınabilir fakat sistemli bir şekilde
artmaz ya da azalmaz.
denge ürünü [equilibrium yield (YE)] Çevresel faktörlerin etkisinin dışında bir stoktan avlanan balıkların
ağırlık olarak miktarı belirli bir balıkçılık erkiyle (f) denge halindeyse yani
bir yıldan diğerine değişmiyorsa buna denge ürünü (sürdürülebilir ürün de)
denmektedir. Hiçbir stok değişken balıkçılık erki (f) ile denge halinde olamaz
ve aynı düzeyi koruyamaz. Stok, her zaman, değişen çevre koşullarına bağlı
olarak, değişik tepki vermekte yani kısaca sürekli değişmektedir. ® Denge avı.
dengelenmiş besin [balanced diet] Balığın uygun
beslenmesini sağlamak için gerekli besleyicileri ihtiva eden yem ve besleme
şekli.
denitrifikasyon [denitrification]
®
Nitrat giderme.
denitrifikasyon filtresi [denitrification filter] ®
Nitrat giderme filtresi.
deniz [sea] 1- Okyanustan küçük, az ya da çok kara içerisinde olup
okyanusa ya da kendisinden daha büyük su kütlesine bağlı geniş su kütlesi.
deniz [sea] 2- Göl, deniz ya da okyanusta rüzgâr nedeniyle oluşan kaba
dalgalı durum.
deniz akbalığı [estuarine perch] ® Sander marinus.
deniz akrebi [greater weever] ® Trachinus
draco.
deniz alası [Black Sea
salmon] 1- ® Salmo
labrax.
deniz alası [sea trout] 2- ® Salmo
trutta trutta.
deniz alası [sea trout] 3- Alabalıkgil ailesinden yukarıgöçer (anadrom) balıkların genel
adı.
deniz altı kanyonu [submarine canyon] ® Kanyon.
deniz anası [jellyfish, Medusae] ®
Denizanaları. ® Gerçekmedüzler.
deniz aslanı [Steller's sea lion] ® Eumetopias jubatus.
deniz balığı yumurtaları [marine
fish eggs] Yumurtalar temelde şeklen ikiye ayrılır.
i) Oval yumurtalar (Engraulis encrasicholus, Amodytes lonca,
Hyperoplus lanceolatus). ii) Değirmi (yuvarlak) yumurtalar
(diğer balık türlerinin çoğunluğu).). Bunları da ayrıca
yağ ihtiva edenler ve etmeyenler şeklinde ikiye ayırmak mümkündür. a) Yağ ihtiva etmeyenlere örnek; Clupea harengus, Sprattus sprattus, Alosa alosa, Gadus morhua, Pleuronectes
platessa, Platichthys flesus). b) Yağ ihtiva edenlere örnek; Lota lota, Pholis gunellus, Merluccius merluccius, Scomber
scombrus, Scophthalmus maximus, Solea solea. Deniz balığı
yumurtalarını bulundukları yere göre de ayırmak mümkündür. Bunlar tabansal
(demersal) olanlar ile yüzücü (pelajik) olanlardır. Tabansal olanlara
örnek: Clupea harengus, Pholis
gunellus, Anarhichas lupus, Salmonidae. Yüzer (pelajik) olanlara örnek: Pleuronectes platessa, Platichthys
flesus, Solea solea, Engraulis encrasicholus, Sprattus sprattus. |
deniz balıklarında yumurta sayısı [number of eggs of marine fish] Yüksek yumurta sayısına sahip olanlar yüzer (pelajik) yumurtlayan
balıklardır. Orta derecede yumurta sayısı kuluçkalayan balıklarda ve en düşük
değerler ise Sebastes marinus hariç
doğurgan türlerde görülür.
deniz bilimleri enstitüleri [Institutes of Marine Sciences] Gerçek anlamda Türkiye’de üç deniz bilimleri enstitüsü vardır. Bunlar Dokuz
Eylül Üniversitesi - Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü, İstanbul
Üniversitesi - Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü ve Ortadoğu Teknik
Üniversitesi - Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü’dür. Anılanların yanında kendi
alanında uzman olan bir de Deniz Harp Okulu - Deniz Bilimleri ve Mühendisliği
Enstitüsü bulunmaktadır. Enstitüler her ne kadar biraz farklı isimlere sahip
olsalar da verdikleri eğitim ve yapılanmaları (anabilim dalları) benzerdir.
Birer yüksek lisans okulu olan bu enstitülerin anabilim dalları genel
hatlarıyla şunlardır:
-
Deniz Bilimleri Anabilim Dalı -
Deniz Biyolojisi ve Balıkçılık Anabilim Dalı
- Deniz İşletmeciliği Anabilim Dalı - Deniz Jeolojisi ve Jeofiziği Anabilim Dalı - Deniz Teknolojisi
Anabilim Dalı |
- Denizel Çevre Anabilim Dalı - Denizel
Mühendislik Programları - Fiziksel
Oseanografi Anabilim Dalı -
Kimyasal Oseainografi Anabilim Dalı |
deniz biti [sea louse, louse – çoğ.,
lice] Asalak
olan bir kısım kabukluya (Crustacea) verilen genel addır.
deniz
bitkileri ve alglerin kullanımı [usage of sea plants and algae] Öz olarak algler sanayide; besinlere omega-3 yağ
asidi unsuru, renklendirici, boya, besin, gübre, eczacılık, biyolojik plastik
ve enerji üretimi ile kirlilik kontrolünde kullanılmaktadır.
1- İnsan besini: Bir kısmı eski çağlardan beri (Spirulina) diğerleri yakın geçmişte ve
halen
(Porphyra, Undaria, Laminaria, Ulva vs)
tüketilmekte olan yaklaşık 30 kadar türün potansiyel kullanımı söz konusudur.
2. Hayvan besini: 10 kadar türün potansiyel kullanımı vardır. Geçmişte hayvan besinine belirli oranlarda kuru ya da yaş
katılan algler günümüzde alg unu olarak verilmektedir. 3. Tarım ve bahçecilik: Kıyıya vuran yeşil algleri
kıyıda yaşayan halk kumlu tarlalarında organik gübre olarak kullanmışlardır.
Günümüzde ise özütleme (extraction) yöntemine yönelinmektedir. 4. Bitkisel kolloid (fito-kolloid-phytocolloid) üretimi: Kahverengi
alglerden (Phaeophyceae) alginat, jel ve agar; kırmızı
alglerden (Rhodophyta) kıvam artırıcı malzeme üretilmektedir. Fito-kolloidler
kansere ilişkin çalışmalarda da dikkate alınmaktadır. 5. Tıp ve eczacılık: Mikrop kırıcılar ile kozmetik
müstahzar olarak değerlen-dirilmektedir. 6. Enerji üretimi: Kıyıya vuran biyokitlenin,
mayalanmayla metan bakımından zengin biyogaza dönüşümünü deneyleri yapılmaktadır.
7. Su ve atık su arıtımı: Algler kullanılarak
sudaki gübre maddelerinden temizlenmesi ile aşırı gübrelenmenin
(ötrofikasyon) önlenmesi. Burada oluşan alg biyokitlesini sudan alınması
gerekmektedir. 8. Diğer kullanım alanları: Boya üretiminde Spirulina'dan mavi boyanın
(fikosiyanin) ve yine kırmızı alglerden fikoeritrinin ayrıştırılması. Not: Deniz bitkileri iyot vb maddeleri deniz suyunda
gözlemlenen miktarlarının 1,000 ile 10,000 katına kadar biriktir ki bu da
onların bir kirlilik öğesi olma nedenidir. |
deniz biyolojisi [marine biology] Denizel fauna (hayvanat)
ve flora (nebatat) ile bunların özelliklerini araştıran dal.
deniz çakısı [razor shell] 1- Kın yapılı (uzunca yassı) midyelerin genel adı. Örnek; Ensis ensis ve Solen marginatus (razor clam).
deniz çakıları (razor shells, jackknives)
2- Orta boylu, yenilebilir, tuzlu-suda yaşayan çift kabuklu (çenetli),
Pharidae ailesinden yumuşakça cinsi. Günümüzde, olta balıkçılığında yem olarak
kullanılmak üzere kültürü yapılmaktadır.
deniz çapası [sea anchor] ® Çapa.
deniz çayırı [sea grass] Suya batık halde
bulunan uzun dar şerit halinde yaprakları olan çiçekli deniz bitkileri. ® Zostera. ® Posidonia.
deniz çiçekli bitkileri (deniz
fanerogamları) [flowering marina
plants (marine phanerogams)] Bu bitkiler grubu deniz
spermatofitleri (tohumlu bitkiler), deniz angio-spermleri, deniz
monokotilodonları, basitçe deniz çayırları (yosunları /algleri) olarak ta
adlandırılmaktadır. Bu grup ayrıca açık tohumlu bitkiler (gymnospermlerin)
olarak öne çıkmakta olup gelişmiş dişi organları ve stigmaları ile de
angiospermlere dahildirler. Tohumlarının tek çenet içerisinde olması nedeniyle
dikotilodonların tersi monokotilodonların bir parçasıdırlar. Deniz çiçekli bitkilerinin
gerçek kök, gövde ve yaprakları nedeniyle alglerden ve siyanobakterilerden
farklıdırlar. Bu bitkiler kıtasal atalarının soyundan 200 milyon yıl önce
denize, dönmüşlerdir. Türler Hydrocharitaceae ve Potamogetonaceae olmak üzere
iki ailede toplanmıştır. Akdeniz sularında dört cins (Cymodocea, Halophila, Posidonia, Zostera) yaşamaktadır.
deniz çiftliği [sea farming, mariculture] 1- Denizel canlıların yine denizde,
açık suda ya da kıyı kesiminde kültüre alındığı yapı ve yapılanma.
deniz çiftliği [sea ranching] 2- Balığın denize bırakıldıktan sonra tatlı-suya geri göçleri
esnasında yeniden yakalanması şeklindeki çiftlikçilik. Som smoltları 2-5 yıl
sonra erin birey olarak avlanır. Avlanma payı %5 ile en çok %20’dir.
deniz dağı [seamount] Su altındaki dağ.
Genellikle volkanik olup yerel türleri barındırır.
deniz dibi bölgesi [benthic
region] Okyanus ve denizlerin karasal taban kısmı.
deniz durumu [sea state, Beaufort scale] Rüzgâr kuvveti ölçeği 1805’te Amiral Francis Beaufort
tarafından deniz durumu ve rüzgar etkisinin gözlemlenmesiyle geliştirilmiştir.
Ölçek 0’dan (cam gibiden) 12’ye (kasırgaya) kadar gitmektedir.
Kuvvet |
Hız (yüzeyden 10 m yükseklikte) |
Tanımı |
Karada kullanılan tanımlama |
|
|
Mil/saat |
Knot |
|
|
00 |
0-1 |
0-1 |
Sakin |
Cam gibi. |
01 |
1-3 |
1-3 |
Hafif hava |
Dalgacıklı. |
02 |
4-7 |
4-6 |
Hafif rüzgâr |
Belirgin küçük
dalgalı. Dalga uçları donuk, camsı ve kırılmıyor. |
03 |
8-12 |
7-10 |
Ilımlı rüzgâr |
Dalgacıklar büyükçe.
Dalga ucu kırılıyor ve dağınık köpüklü dalga. |
04 |
13-18 |
11-16 |
Mutedil |
Küçük, sık köpüklü
dalga. |
05 |
19-24 |
17-21 |
Şiddetli rüzgâr |
Orta boyda, sık
beyaz köpüklü uzun dalga ve dalga ucundan serpinti. |
06 |
25-31 |
22-27 |
Kuvvetli rüzgâr |
Uzun dalgalı ve çok
köpüklü, serpintili. |
07 |
32-38 |
28-33 |
Hafif bora |
Beyaz ve kırılan
köpüklü deniz. Rüzgâr yönünde uzunlamasına serpinti. |
08 |
39-46 |
34-40 |
Bora |
Orta derecede
yüksek, uzun dalga. Dalga kenarlarında kırılma ve serpinti. Rüzgâr yönünde
uçan, uzun köpükler. |
09 |
47-54 |
41-47 |
Kuvvetli bora |
Dalgalar büyük ve
yüksek. Rüzgâr yönünde uçan çok sık köpüklenme. Dalga ucunda kırılma ve
devrilme. Serpintinin görüntüyü sınırlaması. |
10 |
55-63 |
48-55 |
Fırtına |
Kırılan çok yüksek
dalga ve rüzgâr yönünde uçan büyük yamalı köpük. Yüzey tamamıyla beyaz
görüntülü. Görüş etkilenir. |
11 |
64-72 |
56-63 |
Şiddetli fırtına |
Aşırı büyük ve
yüksek dalga. Küçük ve orta boydaki tekneler dalga arkasında artık görünmez.
Yüzey rüzgâr yönünde uzun beyaz köpükle kaplıdır. Dalga kenarları tüm yüzeyde
kırılır. Görüş etkilenir. |
12 |
73-83 |
64-71 |
Kasırga |
Hava köpük ve
serpintiyle dolar. Yüzey tamamıyla köpük ve serpintiyle kaplıdır. Görüş ciddi
şekilde azalır. |
deniz ekosistemi [marine ecosystem]
Okyanus ve denizlerin ekosistemleri.
deniz eriştesi [Neptune-grass] ® Posidonia oceanica.
deniz fanerogamları (deniz çiçekli bitkileri) [flowering
marina plants (marine phanerogams)] ® Deniz çiçekli bitkileri.
deniz fiziği [physical
oceanography] ® Fiziksel oseanografi.
deniz hani [painted comber] ® Serranus
scriba.
deniz hani balığı [comber] ® Serranus cabrilla.
deniz
hıyarları [sea cucumbers] ® Holothuroidea.
deniz horoz balığı [tub gurnard] ® Chelidonichthys
lucernus.
deniz iğne balığı [black-striped pipefish] ® Syngnathus
abaster.
deniz iğnesi (dikenli iğne balığı) [pelagic
pipefish] ® Syngnathus
phlegon.
deniz iğnesi [Black-Sea pelagic pipefish] 1- ® Syngnathus
schmidti.
deniz iğnesi [narrow-snouted
pipefish] 2- ® Syngnathus
tenuirostris.
deniz iğnesi [pelagic pipefish] 3- ® Syngnathus
phlegon.
deniz
incimidyesi [pearl oyster] ® Pinctada margaritifera.
deniz ineği [Atlantic stargazer] ® Uranoscopus scaber.
deniz
inekleri [dugongs]
® Dugong dugong.
deniz jeolojisi [marine geology] ® Jeolojik oseanografi.
deniz kafesi [sea cage] Denizde, kıyıya yakın ya da
açık suda ağdan yapılmış, yüzer haldeki balık semirtme/yetiştirme düzeni.
deniz kafeslerinde balık
çiftlikçiliğinin beş temel kusuru [the five fundamental flaws of sea cage fish farming] Deniz kafeslerinde balık
çiftlikçiliğinin beş temel kusuru ve bu kusurlara ilişkin görüş, kuşku ve
öngörüler öz olarak şunlardır:
i- Atık ve artıklar (wastes): Kıyı
ya da uzak kıyıdaki balık çiftlikçiliğinde hangi tür olursa olsun atık ve
artıklar herhangi bir işleme tabi tutulmadan (ham atık ve artık olarak)
doğrudan denize verilmektedir. Suya verilen bu atıkların önemsiz olduğu
söylenemez. Örneğin toplam nüfusu 5,1 milyon olan İskoçya’nın som balığı
çiftliklerinin atık ve artıklarının 9,1 milyon insan topluluğuna eşdeğer
olduğu tahmin edilmektedir. AB kirliliği azaltmak için kafeslerin altına atık
ve artık toplama sistemleri önermektedir ki bu da yapılabileceklerin en
azıdır. ii- Kaçaklar (escapes): On yıl süren bir AB
projesiyle kafeslerden kaçan som balıklarının Norveç, İrlanda, İskoçya ve
İspanya nehirlerinde yaşayanlara olan etkisi araştırılmıştır. Bu çalışmada
kuluçkadan yetiştirilen balıkların yaban alabalıkgil stoklarını çökerterek
yok olma girdabına soktuğu görülmüştür. Yine parazitlerin yayılması ve
genetik kirliliğin (melezlik ve akraba evliliğinin) yabani stoklarda
bozukluklara yol açtığı belirlenmiştir. Bu çerçevede kıyısal besi ya da yetiştirme
çiftliklerinin yasaklanması ya da daha açığa taşınmasının kaçaklar sorununu
çözemeyeceğini ve bunun ancak kapalı sistemlerin kullanılması ile
çözülebileceği belirtilmektedir. iii- Hastalık ve asalaklar (diseases and
parasites):
Küçük alanlara sıkıştırılan yüksek birey sayıları hastalık oluşması ve
yayılmasına davetiye çıkartmaktadır ve yetiştiriciliğin en büyük ve tek
tehlikesi hastalıklardır. Uzun hastalıklar listesine en son IPN (Infectious Pancreatic Necrosis)-bulaşıcı pankreas kangreni ve ISA (Infectious Salmon Anaemia)-bulaşıcı
som anemisi eklenmiştir. Norveç’te
2001 yılında 11 milyon som balığının bulaşıcı som anemisi (ISA) ve bulaşıcı
pankreas kangreni (IPN) nedeniyle ölmesi konunun önemini kendiliğinden ortaya
koymaktadır. Bu arada ana asalaklar olarak Ichtyobodo sp., Ceratomyxa
sp., Amyloodinium sp.,
Trichodina sp., Myxidium sp.,
ve Diplectanum sp.,
sıralanmaktadır. Bu bağlamda çiftlik sahibi olarak alınabilecek en basit
önlemlerden biri, birim hacme düşen birey sayısını azaltmaktır. Bu, yasa
koyucu organ tarafından da düzenlenebilir (düzenlenmelidir). iv- Kimyasallar (chemicals): Midye
çiftliklerinin aksine yoğun balık besiciliği-yetiştiriciliği yapılan
çiftliklerde kimyasal madde (ilaç) kullanılması kaçınılmazdır. Balık
besiciliği-yetiştiriciliğinde genelde ve çoğunlukla kullanılan kimyasallar
(aşılar, hormonlar, et renklen-diriciler, uyuşturucu-narkoz, dezenfektan ve
suyu muamele maddeleri ve benzerinin) yanında kullanılan tedavi maddeleridir.
Her ne kadar antibiyotik ve organofosfor kullanımı azalmış ise de mevcut
durum parazit ilaçları ile diğer deniz kirleticileri konusunda dikkatli
olmayı hala gerektirmektedir. Ağılı (toxic) kimyasalların karıştırılarak
kullanılması yalnız deniz ortamını değil çalışanları da tehlikeye
sokmaktadır. Bir kabuklu (Crustacea) olan deniz bitini [louse – lice (çoğ.,)]
yok etmek için kullanılan ilaçların (teflubenzuron, cypermethrin ve emamectin
benzoate) istiridye, yengeç, istakoz, midye, tarak gibi canlılar ile
zooplanktonlardan Copepoda’ya da etki ettiği görülmüştür. Bütün bunların
yanında çiftliklerde yasa dışı ilaç kullanımı da unutulmamalıdır. v- Beslenme ve besin (feed/food): Bu
beşinci temel ve öldürücü kusur çözülmemiş ve çözülemeyecek beslenme ve besin
kaynağının bolluğuyla ilgilidir. Yoğun balık besiciliği-yetiştiriciliği hızla
azalan ve artarak kirlenen balık unu ve balık yağına bağımlıdır. Bu
bağımlılık denizde balık yetiştiriciliğini tamamıyla yok edecek bir tehdit
taşımaktadır. Balık çiftlikçiliğinin yem ham maddesi olarak kullanılan balık
unu ve balık yağına olan gereksinimi doğal kaynakların hızla tüketilme nedenlerinin
en etkili olanlarından biridir. Örneğin üç ton doğal balık ile çiftlikçilikle
ancak 1 ton som balığı yetiştirilebilmektedir. Diğer deniz balıklarında bu
miktar 5 ton ve üzerine çıkmaktadır. Norveç dip trolü avının %80’lik kısmı
balık yetiştiriciliğine gitmektedir ve yapılan bir tahmine göre som
yetiştiriciliği bu ülkede yem bulamamadan ötürü çökecektir. |
deniz kanaryası [white whale] ® Delphinapterus leucas.
deniz kaplumbağaları [sea turtles,
marine turtles, turtles] Denizde yaşayan kaplumbağalara verilen addır. Yakın çevremizde dört türü
vardır. Chelonia mydas – yeşil
kaplumbağa. Eskiden çorba kaplumbağası olarak da adlandırılırdı. Caretta caretta – sini, ya da karet
kaplum-bağası. Dermochlys coriacea –
kiremitli ya da derisırtlı kaplumbağa ve dördüncüsü ise Tryonix triunguis Nil yumuşak kabuklu kaplum-bağası’sıdır. ® Testudinata.
deniz karı [marine snow] Organik maddelere ait
parçacıklar ile küçük ölü organizmaların derin denize batması olayını belirten
bir kavramdır. Derin denize batan bu malzeme güneşsiz ortamda, taban yaşamının
enerji kaynağının (temelini) oluşturmaktadır ki kavram bu olguyu da dolaylı olarak
içermektedir.
deniz kazaları [marine
casualties] Tarihe geçmiş önemli deniz kazaları:
- HMS Captain, 1870: Biskaya Körfezinde batmış ve 500 kişilik
mürettebattan 18’i kurtulabilmiştir. - Titanic, 1912: 2223 yolcu ve mürettebattan 1513’ü yaşamını yitirmiştir. - SS Morro Castle 1934: Yangın sonucu 137 yolcu ve mürettebat yaşamını
yitirmiştir. - Dumlupınar, 1953: Çanakkale-Nara Burnu’nda çarpışma sonunda batmıştır.
81 denizaltıcı kaybedilmiştir. - SS Andrea Doria, 1956: Toplam 1706 yolcu ve mürettebattan 1660 yolcu ve
mürettebat kurtarılabilmiştir. - Lakonia, 1963: Yangın sonucu 128 yolcu ve mürettebat kaybedilmiştir. - Torrey Canyon, 1967: 120,000 ton ham petrol İngiltere ve Fransa arasında
denize dökülmüş ve yayılmıştır. Büyük bir çevre felaketi oluşmuştur. - Independenta, 1979: 95,000 ton petrol İstanbul Boğazı’nda denize
dökülmüş 43 denizci yaşamını yitirmiştir. Önemli bir çevre felaketi
yaşanmıştır. - Herald of Free Enterprise, 1987: Batan ro-ro gemisinde 193 kişi yaşamını
yitirmiştir. - Exxon Valdez 1989: Alaska bölgesinde 40,9 milyon litre ham petrol denize
dökülmüş ve 28,000 km2 alanı etkileyen bir çevre felaketi
yaşanmıştır. - Estonia 1994: Ro-ro botun batması sonucu 852 kişi yitirilmiştir. - Nassia 1994: İstanbul Boğazı’nda çarpışma sonucu 30 kişi kaybedilmiş ve
denize 20,000 ton petrol dökülmüş, çıkan yangın günlerce sürmüş, önemli bir
çevre kirliliği oluşmuştur. - MV Erika 1999: Fransa’nın Britani kıyısında 31,000 ton fuil oil geminin
batması sonucu ciddi çevre sorununa yol açmıştır. - Prestige 2002: İspanyanın Atlas Okyanusu kıyısının |
deniz kazalarının incelenmesi [investigations
of marine casualties] Deniz kazalarının incelenmesiyle ilgili uluslararası
kuruluşlar ve bayrak devletlerin incelemeyle yükümlü oldukları sözleşme
maddeleri sunlardır:
- Uluslararası Yükleme Sınırı Konvansiyonu, 1966 (International Convention
on Load Lines-LL), madde 23. - Denizde Can Emniyeti Uluslar arası Konvansiyonu, 1974 (International
Convention for the Safety of Life at Sea-SOLAS), bölüm 1, kural 21. - Balıkçı Gemilerinin Emniyeti (Torremolinos) Protokolü, 1977
(Torremolinos International Convention for the Safety of Fishing Vessels-SFV,
madde 7. - Gemi Adamları Eğitimi, Sertifikalandırılması ve Vardiya Tutma Esasları
Uluslar arası Konvansiyonu, 1978 (International Convention on Standards of
Training, Certification and Watchkeeping for Seafarers-STCV), Reg. - Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, 1982 (The United Nations
Convention on the Law of Sea-UNCLOS), madde 94. - Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmesinin Önlenmesine ait Uluslar
arası Konvansiyon, 1983 (International Convention for the Prevention of
Pollution from Ships-MARPOL), madde 4, 6, 8, 12, ek 1 kural 9(3) ve 10(6), ek
2 kural 10(3) (ı). - Uluslar arası Çalışma Örgütü
(International Labour Organisation-ILO), ILO No: 134 madde 2-3 ve 152, madde
36, 39. - IMO Deniz Kazaları İnceleme Kodu, (Code for the Investigations of Marine
Casualties and incidents. IMO Res. 849(20). ® Deniz kazaları. |
deniz kedisi [Atlantic
stargazer] 1- ® Uranoscopus
scaber.
deniz kedisi [rabbit
fish] 2- ® Chimaera monstrosa.
deniz kedisi [roughtail stingray] 3- ® Dasyatis centroura.
deniz kestaneleri [Echinoidea, sea urchins] Echinodermata-Derisidikenliler
kabilesinin Echinoidea ve Perischoechinoidea sınıfından oluşmaktadır.
Echinoidea sınıfı Atelostomata, Diadematacea, Echinacea, Gnathostomata olmak
üzere 4 süpertakım ve 12 takımdan oluşmaktadır. Bu bağlamda Echinoidea
sınıfında bilinen tür sayısı 940’tır. Deniz kestaneleri dünya denizlerinde sığ
kıyı sularından 5,000 metre derinliğe kadar dağılmaktadır. Genelde alttan basık
küresel yapılı, dikenleri genelde 1-
deniz kestaneleri ve deniz hıyarları (euechinoidea ve holothuroidea) [sea urchins & sea cucumber] ® Echinodermata (Derisidikenliler).
deniz kestanesi [sea-urchin] Deniz kestaneleri sınıfından derisidikenli hayvanlar için kullanılan genel
ad.
deniz kimyası [marine chemistry] ® Kimyasal oseanografi.
deniz kirliliği sözleşmesi [International
Convention for the Prevention of Pollution from Ships (MARPOL)] Gemilerden Kaynaklanan Deniz Kirliliğinin Önlenmesi Sözleşmesi. Uluslararası Deniz Kuruluşu’nun (IMO) önderliğinde deniz taşıma araçlarının
deniz kirliliğine yol açmalarını önlemek için kabul edilen sözleşme.
deniz koruma alanı [marine protected area, no take zone, no take
reserve] İçerisinde avlanmanın ve herhangi bir organizmanın alınmasının
yasak olduğu deniz koruma kuşağı. ® Deniz koruma alanları.
deniz koruma alanları [marine protected areas] 1- Basitçe
korumaya alınmış alandır. Koruma demek bu alanlara olabilecek her hangi bir
tecavüze (insan etkinliğine) sınırlama konulmuş anlamındadır. Koruma amacı
doğayı (doğal yapıyı) olabildiğince orijinal (el değmemiş haliyle) saklamaktır.
Buna kültür varlıları ile tarihi değerler de çoğunlukla dahildir. Doğal ve
tarihi değerler yerel devletin hükümranlık çerçevesinde korunabileceği gibi
işbirliği ve uluslararası anlaşmalar yoluyla açık deniz (hükümranlık alanı
dışında) herkesin malı olan alanlarda da olabilir ve olmalıdır. Denilebilir ki
yerkürenin %72’si deniz ve okyanuslardan oluşuyor. Korumaya alınacak bu görece çok
küçük alanların bir yararı var mı? Yararı olur mu? Evet. Bu nedenle 2010’dan bu
yana Birleşmiş Milletler Çevre Programı Dünya Koruma İzleme Merkezi’ne ev
sahipliği yapmakta olup hali hazırda deniz ve okyanusların kabaca %1,2’si deniz
koruma alanıdır. Buna ülkemizin verdiği katkı henüz yoktur. Ülkemizde kişisel
çabalarla oluşturulmuş bir iki balıkçılığa kapalı alanların dışında ekosistem
ve kültür ve tarihi zenginlikleri korumaya alan sınırları (coğrafi
koordinatları) belli bir alan henüz
bilinmemektedir.
Uluslararası Doğayı Koruma
Birliği
(International Union for the Conservation of Nature - IUCN) deniz koruma alanlarının idaresi ulamlarını
(kategorilerini) şöyle vermektedir: 1a Strict nature reserve – Yalnız doğal kaynak. 1b Wildernes area - Yaban (vahşi
doğa) alanı. 2
National park – Ulasal park. 3
Natural monuments of features – Doğal anıtlar ya da özellikler. 4
Habitat/species management area – Yaşamalan/tür idaresi alanı. 5
Protected seascape – Korunan deniz manzarası. 6
Sustainable use of natural resources – Sürdürülebilir doğal kaynak
kullanımı. Bu çerçevede IUCN’ce
geçerli kabul edilen deniz koruma alanı ölçütleri de şunlardır; - Yeterlilik/uygunluk (adequacy):
Seçilen yer(lerin), boyut ve dağılımı(nın) koruma amacının başarısını sağlayacak düzeyde
olmalı. - Temsil edicilik (representability):
Yerel çevredeki tüm biyolojik süreçleri korumalı. - Direnç (resilence): Sistem doğal afetlere (örneğin tsunami) dayanıklı
olmalı. - Bağlantı (connectivity): Komşu koruma alanlarıyla populasyon
bağlantısını korumalı. Birçok ülke ulusal
hedeflerini koymuş, uygulama planlarını oluşturmuştur. Bunlar arasında
Türkiye’nin adı geçmemektedir. Avrupa ülkelerinde deniz koruma alanlarnın
oluşturulması ve genişletilmesi için dikkate değer çabalar harcanmaktadır.
Ülkemizde konuya eğilen bilim insanları varsa da onların kişisel çabaları
yeterli olamamaktadır. Ülkemizin bu tür alanlara ihtiyacı vardır ve tüm
denizlerimizde ciddi kıyısal ve açık deniz koruma alanları oluşturulması ile
koruma ölçütlerinin belirlenip uygulamaya geçilmesi gerekmektedir. |
deniz koruma alanları [marine protected areas] 2- Deniz koruma alanları bağlamında ilgi çeken
konu deniz ekosistemidir. Bu sistem biyolojik ve biyolojik olmayan
yönleriyle karmaşıktır. Ancak bu alanların her yönüyle kullanılmasında klasik
temel biyoloji bilgileri bile dikkate alınmamıştır. Hep en az çabayla en yüksek
geliri elde etme ön planda tutulmuştur. Balıkçılık yalnız balıkları avlamakla
kalmamış denizde (tabanda ve taban üstünde) yaşayan diğer canlıları da
etkilemiştir. Hayvan ve yosun sosyolojisi (topluluk yapısı) tamamıyla
bozulmuştur. Bu durum birim çaba başına balıkçılığın aldığı ürünün düşmesi sonucunu
getirmiştir. Buna rağmen balıkçılık filosu büyümüş kullandığı teknoloji giderek
daha da gelişmiştir. Hassas sistemin (ekosistem) yani doğal kaynakların akılcı
ve sürdürülebilir kullanımı gerçekleşmemiş, mevcut stokların hemen hemen tamamı
aşırı sömürülmüştür. Sonuç: Doğal kaynaklar (balıkçılık kaynakları) sonsuz
değildir ve bu kaynakların işletimi düzenlenmelidir. Düzenlemenin başta gelen
ögesi oluşan aşırı kapasite ve güç kullanımının önemli ölçüde azaltılmalıdır.
Aksi halde balıkçılık dünya ölçeğinde tamamıyla çökecektir.
deniz koruma alanları [marine protected areas] 3- Balıkçılığın ve doğal kaynakların
yitirilmesinin önüne geçilmesine yönelik
gelişmelerden balıkçılık, balıkçılar ve balıkçılıktan geçinenler sorumlu
oldukları kadar herkesin malı olan balıkçılık kaynaklarının idaresinde yeterli
önlemleri almayan (alamayan) idareci ve politikacılar da sorumludurlar. Hangi
av aracı kullanılırsa kullanılsın balıkçılık denizel ekosistem bileşenlerini
etkilemekte ve hatta zamanla yok etmektedir. Balıkçılığın etkileri sıralanacak
olursa;
- Dip trolü kapıları, zincirler, tekerler tabanı oymaktadır. - Tabandaki parçacık büyüklüğü
değişmektedir. - Tabanın kimyasal yapısı
(organik bileşenleri) bozulmaktadır. - Taban tepilmekte, bulanıklık
artmaktadır (filtreleyerek beslenenler etkilenmektedir). - Taban içi ve taban üstü faunası
tahrip olmaktadır. |
Sonuçta; Sistemin tahribatı biyoçeşitliliğin fakirleşmesine bu da balık
stoklarının zayıflaması ve azalmasına yol açmaktadır.
deniz koruma alanları [marine protected areas] 4- Doğal sistemin kendisini
onaramayacak düzeye inmesine yönelik tüm bu gelişmeler yalnız ve tek
balıkçılığa bağlanmamalıdır. Sistem hassas bir bütündür ve her türlü (doğal ya
da doğal olmayan) değişkenden etkilenmektedir ve bu etkileri birbirlerinden
ayırt etmek mümkün değildir. Örneğin
iklimsellik, periyodik değişiklikler (El Nino), oksijen eksikliği, aşırı
gübrelenme, aşırı kirlilik vs. Bu yöndeki sorunların aşılmasında idari
düzenleyici önlemler bağlamında deniz koruma alanları bir çözüm olarak
önerilmektedir. Deniz koruma alanlarının oluşturulmasında iki hedefe ulaşılmak
istenmekte (beklenmek-tedir). i)
Omurgalı-omurgasız canlıların aşırı (sömürülmüş) avlanmış stoklarının
iyileştirilmesi (stokların idaresi). ii)
Bozulan sistemin (tehlike ve tehdit alındaki stokların) yeniden eski haline
dönüştürülmesi yani ekosistemin idaresidir. Bunun için son 20 yılda oluşturulan
deniz koruma alanlarının etkileri halen farklı yönlerden ele alınmakta,
değerlendirilmektedir. Koruma alanlarında kendisini toparlayan ve gelişen
biyoçeşitliliği zamanla artan canlılar giderek koruma alanı dışına ihraç
edilmektedir, daha doğrusu bu beklenmektedir. Bugüne değin edinilen deneyimler
koruma alanı dışına ihracın gerçekten olduğunu göstermektedir.
deniz koruma alanları [marine protected areas] 5- Deniz koruma alanları nasıl
korunacaktır? Koruma alanının oluşturulması atılması gereken bir adımdır. Ancak
korumanın korunması da atılması gereken bir diğer adımdır. Bu adımlar neyin ne
kadar korunacağı ile ilgilidir. Balıkçılık açısından koruma alanında her türlü
balıkçılık faaliyetinin (dip ve orta-su trolü, kirişli (bim) trol, gırgır,
pinter, pasif solungaç ve fanyalı ağlar, küçük ve büyük çapari ve diğerlerinin)
yasaklanması düşünülebilir. Kusursuz deniz koruma alanının insan etkisi altında
(fiziksel, kimyasal) olmamasını ve canlıların yumurtlama, beslenme ve sair
ihtiyaçları karşılayacak büyüklükte olmasını gerektirmektedir. Bir diğer önemli
husus deniz koruma alanı yalıtılmış olmamalıdır. Bu alandaki mevcut (balıkçılık)
etkinliği başka komşu alanlara kaydırılmamalı, izin verilebilir av (TAC)
azaltılmalıdır.
deniz koruma alanları [marine protected areas] 6- Deniz koruma alanları bağlamında
balıkçılık idaresi ekosistem tabanlı (Ecosystem Based Fisheries Management) olmalıdır. Aynı
şekilde, söz konusu alanlar deniz bilim ve ekolojiyi birlikte dikkate almalı ve
sürekli bir izleme ve esnek uygulama oluşturulmalıdır. Çoğu deniz ekosistemi
çölleşmiştir. Balıkçılık idaresi ve en çok da balıkçılık buna neden olanlar
olarak suçludurlar. Bu nedenle deniz koruma alanlarının oluşturulması ve
korunması balıkçılığın (balıkçıların) lehinedir. Deniz koruma alanı
uygulamasını (aç gözlülüğü bırakarak) ilk isteyecekler de mesleki ve sportif
amaçlı balıkçılık (balıkçılar) olmalıdır. Doğal ve akla yatkın olan sağlıklı
ekosistem daha fazla ürün üretir ve verir. O nedenle artık sürdürülebilir
yararlanmadan çok sürdürülebilir koruma dikkate alınmalıdır.
deniz köstebeği [sea mouse] Köstebekle ilgisi
yoktur. Belki görünüşü nedeniyle böyle adlandırılmıştır. Bu hayvan Çokkıllılar
(Polychaeta) sınıfının Phyllodocida takımının Aphroditidae ailesinden olup
bilimsel adı Aphrodite aculeate olan
bir deniz kurdudur. Bilinen karadaki yağmur solucanına akrabadır. Boyu 15-
deniz kulağı [lagoon] Dar bir boğaz ya da kanal ile zaman zaman denizle bağlantısı oluşan acı ve
tatlı su özellikleri olabilen sığ kıyısal sular (göletler).
deniz lahanası [barrel jellyfish, shiff arms jellyfish] ® Rhizostoma pulmo.
deniz laleleri [Crinoidea, feather
stars, sea lilies] Echinodermata
- Derisidikenliler kabilesi, Crinoidea sınıfında yer alan Articulata takımdaki
deniz laleleri ailesi ve cinslerini kapsar. Aile bireyleri sığ sudan 6,000
metre derinliğe kadar yaşayabilmektedirler. Üstte bir ağız ve etrafında
beslenme kolları önemli özellikleridir. U şeklinde mide-sindirim sistemi ağız
yakınında son bulur. Çoğu bir gövdeyle tabana yapışık yaşar. Bir kısmı yalnız
erken evrelerde yapışık kalır fakat erinleşince suda yüzer. Saplı bireylerin
saate
deniz lalesi [sea lilies] Derisidikenlilerden denizde yaşayan ve
kendiliğinden fazla yer değiştirmeyen hayvan.
deniz marulu [sea lettuce] Gözeleri (hücreleri) iki katlı olan
yeşil suyosunu (Ulva lactula).
deniz meltemi [sea breeze] Denizden karaya doğru
esen rüzgâr.
deniz memelileri [Cetacea, marine mammals, whales] ®
Balinalar.
deniz meteorolojisi [marine meteorology] Deniz ve okyanus üzerindeki hava ve deniz durumu (rüzgâr yönü, hızı ve
dalga yüksekliği vs) ile ilgilenen meteoroloji dalı.
deniz mili [sea mile, nautical mile] 1852 metrelik mesafe. Bu denizcilikte 1 dakikalık yaya eşittir.
deniz seviyesi [sea level] Uzun süreçli zaman
serisi ölçüm değerlerinden elde edilen ortalama deniz seviyesidir.
deniz suyu [sea water] Çözünmüş tuzların
karışımını ihtiva eden ve tuzluluğu 30-35 ppt arasında değişebilen okyanus
suyu.
deniz suyunda ana anyonlar [major anions in the sea] Cl-
(19,345 g/kg), Br- (0,066 g/kg), F- (0,0013 g/kg), SO4-(2,701
g/kg), HCO3− (0,75 g/kg) H3BO3
(0,027 g/kg).
deniz suyunda ana katyonlar [major cations in the sea] Na+ (10,752 g/kg), K+ (0,390 g/kg), Mg 2+
(1,295 g/kg), Ca2+ (0,416 g/kg), Sr2+ (0,013 g/kg)
deniz suyunun ana bileşenleri [major components of sea water] Başlıca
çözünmüş tuzlar: NaCl (%77,8), MgCl (%10,9), MgSO4 (%4,7), CaSO4
(%3,6), K2SO4 (%2,5), CaCO3 (%0,3), MgBr2
(%0,2).
deniz şakayıkları [sea anemone] ® Anthozoa.
deniz şeytan balığı [angler] ® Lophius piscatorius.
deniz tanrıları [sea god(s)] Farklı kültürlerde
denizle ilgili olarak tanrıların varlığına inanılmıştır. ® Neptun (Neptün). ® Poseideon (Poseydon).® Proteus (Proteus).
deniz taş-emeni [sea lamprey] ® Petromyzon marinus.
deniz tutması [sea
sickness] Geminin yalpalaması, balık kokusu, motorin kokusu ve
egzoz dumanı, yağ buharı vb’nin etkileri insanın kendisini iyi hissetmemesine
neden olabilir. Aslında deniz tutması duyu organlarının algılamalarındaki
karmaşadan ileri gelmektedir. İçkulaktan beyne giden semboller kişinin hareket
halinde olduğunu bildirirken, kamaraya ya da güverteye bakan göz onun hareket
etmediğini beyne iletir. Bu durum vücudun dengesini bozar. Sonuç ise sindirim
sisteminin verdiği karşılık olup kişiden kişiye ve genel fizyolojik kondisyonla
değişmektedir. Deniz tutması (hastalığı) denilen rahatsızlığı en aza indirmek
için dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:
- Sefer öncesi güzelce dinlenilmelidir. - Asitli yağlı yemeklerden (hazmı zor yiyecekler ile asitli ve gazlı
sıvılardan) uzak durulmalıdır. - Sefere boş mideyle çıkılmamalı ve hafif yiyecekler yenmelidir. Boş mide
tıka basa doldurulmuş mide kadar kötü sonuç verebilir. - Vücudun susuz kalmasını önlemek için yeterince su içilmelidir. İyon
dengesinin bozulmasını önlemek için kolalı içecekler içilebilir. Bunlar
ayrıca fosfor ihtiva etmeleri nedeniyle önemlidir. - Alkolden kesinlikle uzak durulmalıdır. - Hoş olmayan kokulardan ve kapalı yerlerden kaçınılmalıdır. - Temiz havada ufka bakmak ve teknenin en az sallanan orta kısmında
bulunmak çoğu kez yardımcıdır. - Midenin bulandığı hissedildiğinde oturmak ve yatmak en yanlış olan
davranıştır. Bu yanlış davranışın getireceği sonuçtan geri dönüş yoktur. - Deniz hastası olup çıkaranın yanından hemen uzaklaşılmalıdır. - Yapılan işe yoğunlaşmalı, mümkünse sallantı ve etkisi akıldan
çıkartılmalıdır. |
deniz tuzu [marine salt] Deniz canlılarının
tutulduğu akvaryumlarda kullanılan karmaşık tuzlar karışımı. Burada gerçek
deniz suyu tuzluluğu taklit edilmektedir.
deniz yılan balığı [European conger]
® Conger conger.
deniz yıldızı [starfish, common starfish] İngilizce adı
balığı anıştırsa da bu canlı balık değildir. Derisidikenli bir hayvandır. ® Deniz yıldızları.
deniz yıldızları [Asteroidea, sea stars, starfishes] Genellikle beş kollu yıldızı andıran, alt tarafında
merkezi ağzı olan derisidikenlilerdir. 1,500 kadar türü vardır. Bütün deniz ve
okyanuslarda bulunurlar. Taban canlıları olup birkaçı acı-suda da yaşar.
Boyları
deniz yüzeyi ortalama su seviyesi [mean sea level (MSL), average sea level] Uzun
süreçli (15< yıl) ya da buna eşdeğer süre
için hesaplanmış tüm gel-gitler dahil deniz (okyanus) yüzeyinin ortalama
yüksekliğidir.
deniz yüzeyi su sıcaklığı [Sea Surface Temperature (SST)] Deniz yüzeyinde ölçülen su sıcaklığıdır. Yüzey suyu sıcaklığı çalışılan
alan ya da istasyonda basit termometre ile ölçülebileceği gibi günümüzde geniş
alanlardaki yüzey suyu sıcaklığı dağılımları uydulardan elde edilebilmektedir.
denizakbalığı [estuarine perch] ® Sander marinus.
denizalası balığı [Black Sea
salmon] 1- ® Salmo
labrax.
denizalası balığı [sea trout] 2- ® Salmo
trutta trutta.
denizanaları [jellyfishes, Medusae] ® Denizanası.
denizanası [jellyfish, Medusae] Omurgasız, jölemsi
kıvamlı yarı saydam gövdeli, şemsiyemsi görünümlü, serbest yüzen; yüzücü
(pelajik), yanar-döner renkli hayvanların genel adıdır. Şemsiye sapı bir boru
organı olup ağız (manibriyum) yer alır. Basit ışık algılayıcı göz ve denge
organı (statolith) ile sarkan birçok dokunaç kenarlarda yer alır. Tatlı-su
formları azdır. Afrika’nın bazı büyük göllerinde birkaç türü bulunmaktadır.
Gerçekmedüzler (Scyphozoa) sınıfı üyeleri olup eşeyli ürerler. Türkiye
sularında en tanınmışları Aurelia aurita
ile Rhizostoma pulmo’dur. ®
Gerçekmedüzler.
denizatı [long-snouted seahorse] 1- ® Hippocampus
guttulatus.
denizatı [short-snouted seahorse] 2- ® Hippocampus
hippocampus.
denizaygırı balığı [long-snouted seahorse] 1- ® Hippocampus guttulatus.
denizaygırı balığı [short-snouted seahorse] 2- ® Hippocampus
hippocampus.
denizci [seaman, sailor] Ücret
karşılığı gemilerde çalışan kişi.
denizci düğümleri [mariner’s knots] Denizcilikte halatlar kullanılacakları amaç doğrultusunda farklı şekilde
bağlanmaktadır (düğümlenmektedir). Bu düğümlere (bağlara) şu adlar
verilmektedir:
Balıkçı bağı Camadan bağı Çakı cevizi Çifte kanca bağı Çifte yoma bağı Çürük bağı = Margarita bağı El incesi cevizi Foralı camapan bağı |
Halat voltası İzbarço bağı Kasa dikişi Kazık bağı Kolbastı dikişi Koldanmarsibet
cevizi Kropi bağı Küp bağı |
Margarita bağı = Çürük bağı Mevlana cevizi Mezovolta Olta bağı Sancak bağı Testi bağı Yükizbarçosu |
denizde dondurulmuş [frozen at sea] Avlandıktan kısa süre sonra fabrika gemi ya da dondurucu gemide dondurulmuş
balık.
denizde geçen süre [sea time] ® Denizde
geçen zaman.
denizde geçen zaman [sea time] Denizde kalınan süre.
Bilimsel örneklemelerin bir ölçüsü olduğu gibi çaba değeri olarak da
kullanılabilir.
denizde kafes çiftlikçiliğinin yer seçimi ölçütleri
[site selection
criteria of marine fish cage culture] Yer seçimi ölçütleri üç ulamda (kategoride) özetlenmektedir.
Ulam (Kategori) 1 |
Ulam (Kategori) 2 |
Ulam (Kategori) 3 |
Su kalitesi |
Su derinliği |
Yasal gereklilik |
Sıcaklık |
Korunaklılık |
Ulaşım-Destek olanakları |
Tuzluluk |
Taban yapısı |
Güvenlik |
Kirlilik |
Akıntılar |
Pazara uzaklık |
Askı yük |
Hava durumu |
İdari strateji |
Alg patlaması |
Fouling |
|
Hastalık organizmaları |
|
|
Su değiş tokuşu |
|
|
Akıntılar |
|
|
Fouling |
|
|
denize atık dökme [ocean
dumping] Atık ve artık malzemenin bertaraf edilmesi için denize
dökülmesi.
denizel (denizsel) [marine, thalassic] Denizle ilgili.
denizel [marine] Denizle ilgili olan.
denizel bitkilerin ilginç bazı
özellikleri [some interessant
characteristics of marine plants] Bu özellikler şöyle özetlenebilir: i) Denizde yaşayan bitkisellerin bir
kısmı tamamıyla kendibeslek (ototrof) değildir. Bunlarda bazı vitaminleri
dışarıdan almak zorundadırlar ki buna auxotrphy denmektedir. ii) Birçok tür öncelikle kendibeslek
(ototrof) olmalarına karşın çözünmüş besinleri ve parçacıkları gözelerine
(hücrelerine) alarak dış-beslek (heteretrof) olarak da beslenebilirler. iii) Bütün bitkiler solunur. Böylece
daha önce ürettikleri besini tüketirler. iv)
Birçok alg türü çevresine bazı kimyasalları verir. Örnek; kızıl gelgit
organizmaları.
denizel korunak [marine refuge] Balıkçılığa karşı korunan
alan. Bu ticari stokları destekleyen korunaklı bölge de olabilir.
denizel plankton konsantrasyonu [concentration of marine plankton] Yüzey tabakalarındaki deniz suyunun 35 g’ı tuzdur. Kabaca 1 mg kadar
çözünmüş organik malzeme ve 0,5 µ filtreden süzüldüğünde 0,05-1 mg kuru ağırlık
olarak parçacık halindeki madde bulunur. Açık suda belki 10-100 mg alg bulunabilir. Ancak çok yoğun alg patlamasında
sudaki miktarı 1 mg/l kadar olabilir.
denizel planktonların büyüklük aralığı [size ranges of marine plankton] Denizel planktonları
geniş anlamda büyüklüklerine göre 3 grupta tanımlamak olasıdır.
Bakteriyoplankton [bacterioplankton] |
0,5-1,0 µ |
Bitkisel
(fito)-plankton [phytoplankton] |
2,0-300 µ |
Hayvansal
(zoo)-plankton [zooplankton] |
5,0-10,000 ya da
50,000m (@10-50 mm) |
denizel refüj [marine refuge] ® Denizel
korunak.
denizel tür [marine species] Sucul olup yaşamının
tamamı ya da bir kısmını denizde geçiren tür.
denizel yaşam-alanlar
[marine habitats] Denizel ortamın anlatımı çerçevesinde belirli
kesimler için özel terimler kullanılmaktadır. Bkz. Ayrıca ® Su kolonu
tabakaları.
Kıyı
kuşağı [littoral zone] Gelgitler
arası kuşak [intertidal zone] Nehir
ağzı-Mansap [estuaries] Esmer
alg (Laminaria) ormanı [Kelp forests] Mercan resifleri [coral
reefs] Okyanus yükseltileri [ocean banks] Kıta sahnlığı [continental shelf] Kıta sahanlığı sığ su kuşağı [neritic zone] |
Boğazlar [straits] Yüzücü kuşak [pelagic zone] Okyanussal kuşak [oceanic zone] Deniz dağları [seamounts] Hidrotermal ağızlar [hydrothermal vents] Soğuk sızıntı [cold seeps] Tabansal kuşak [demersal zone] Tabancıl kuşak [benthic zone] |
denizgülü [Actinia, sea anemone] Gerçek
denizşakayıklarıdır. Knidliler (Cnidaria) kabilesi, Anthozoa altkabilesi,
Hexacorallia sınıfı, Acrinaria takımı, Actinidae ailesinin Actinia cinsidir. Tek yaşar. Kalker iskeleti yoktur. Tabana
yapışıktır. Dokunaçlar erinlerde genellikle 8 adettir. ® Denizşakayığı.
denizhıyarı [sea cucumber] Salatalık şeklindeki
derisidikenli hayvan. ® Denizhıyarları.
Denizhıyarları [Holothuroidea, sea cucumbers] Solucana benzeyen derisidikenli (Echinodermata)
ailesidir. Hemen hemen tüm deniz ortamlarında bulunurlar fakat tropik sularda
çeşitlilik daha yüksektir. Sığdan derin suya kadar rastlanırlar. Bazıları
deniziğnesi (kuyruksuzdeniziğnesi
balığı) [spotted pipefish] 1- ® Nerophis
maculatus.
deniziğnesi [black-striped pipefish] 2- ® Syngnathus
abaster.
deniziğnesi [broad-nosed pipefish] 3- ® Syngnathus
typhle.
deniziğnesi [pelagic pipefish] 4- ® Syngnathus
phlegon.
deniziğnesi [spotted pipefish] 5- ® Nerophis maculatus.
deniziğnesi [straightnose pipefish] 6-
® Nerophis ophidion.
deniziğnesi [thickly snouted pipefish] 7- ® Syngnathus variegatus.
deniziğnesi balığı [broad-nosed pipefish] 1- ® Syngnathus
typhle.
deniziğnesi balığı [greater pipefish] 2- ® Syngnathus
acus.
deniziğnesi balığı [narrow-snouted
pipefish] 3- ® Syngnathus
tenuirostris.
deniziğnesi balığı [thickly snouted pipefish] 4- ® Syngnathus variegatus.
Deniziğnesigiller [leafy dragons, pipefishes, seahorses] ®
Syngnathidae.
Denizkaplumbağasıgiller (Deniz-kaplumbağasıgiller) [green
turtles] Denizde yaşayan
kaplumbağa ailesi. ® Chelonidae.
denizkartalı balığı [common eagle ray] ® Myliobatis
aquila.
denizkedisi [common stingray] ® Dasyatis pastinaca.
Denizkedisigiller [shortnose chimaeras, chimaeras] ® Chimaeridae.
Denizköpeğigiller [Phocidae, monk seals] ® Fokgiller.
denizlerde tuzluluk [salinity in the sea] Dünya
denizlerinde genelleme olarak ortalama tuzluluk %o35 okyanusların açık kesimlerinde %o32-38 arasında, Akdenizde %o39,
Kızıldenizde %o41’dir.
denizşakayığı [sea anemone, snakelocks] Mercanlar sınıfından çok sayıda dokunacı olan bir hayvan.
® Deniz gülü.
denizsel
(denizel) [marine, thalassic] Denizle ilgili.
deniztilkisi [thornback ray] ® Raja
clavata.
deniztüyü [common sea pen] Pennatulidae ailesinden
bir hayvandır. Bazen kürdan olarak da adlandırılmaktadır.
dentatus
[toothed] Dişli.
Dentex dentex (sinagrit) [common dentex] Tabana yakın su kesiminde yaşayan (benthopelagic) balıktır. Boyu TL=100 cm
ve ağırlığı
Dentex gibbosus (antenli
mercan, sinagrit, tellisinarit balığı, trança) [pink dentex] Tabana yakın su kesiminde yaşayan (tabanyüzücü-bentopelajik) balıktır.
Boyu TL=106 cm ve ağırlığı
Dentex macrophthalmus (patlakgöz mercan, irigözsinagrit,
mandagözsinagrit balığı) [large-eye
dentex] Tabana yakın yaşayan (taban-yüzücü, bentopelajik)
okyanus-göçer (okyanodrom) balıktır. 30-
Dentex maroccanus (Fas mercanı) [Morocco dentex] Tabansal (demersal) balık olup 20-
denticulus
[denticle, little
tooth] Küçük diş.
denye [denier] Ağ iplerinin kalınlığının
belirtilmesinde kullanılan terimdir. Ağın örüldüğü ya da kullanılması düşünülen
ipin 900 m’lik parçasının ağırlık ve niteliğini belirten sayıdır. Denye
arttıkça ipin ağırlığı da artar.
deoksiribonükleik
asit [deoxyribonucleic
acid (DNA)] Uzun bir polimer olup hücre çekirdeğinde çift sarmal
şeklinde bulunur ve kalıtsal bilgilerin aktarılmasıyla ilgilidir.
depolama havuzu [storage pond] Pazarlanabilecek
balıkların geçici bir süre saklandığı havuz.
derebofa balığı [European river
lamprey] ® Lampetra
fluviatilis.
derece [degree] 1- Dairenin 1/360’da bir parçası ya da 60 dakika.
derece [degree] 2- 60 deniz mili.
derece [degree] 3- Sıcaklık birimi (
Dereiskorpitigiller [cottids] ® Cottidae.
derepisisi [flounder]
® Platichthys
flesus.
deri [periostracum] 1- ® Zar.
deri (dış zar) [skin, periostracum] 2- Kabuğun dış kaplama filmi olup conchiolin adı verilen
bir proteindir.
deri [skin] Vücudun dış kısmını kaplayan örtü.
dericik (kutikül) [cuticula] Epitel tarafından salgılanan çoğunlukla kitin yapılı örtü.
deride kuluçkalayıcı [skin brooder] Karın bölgesine
yumurtalarını yapıştıran balık. Örnek; bazı Güney Amerika yayın balıkları.
deridişcik
[dermal denticle] Torpedinidae hariç Elasmobranchii’deki diş benzeri plakamsı (plakoid)
pullar.
deri-iskelet [dermoskeleton] Deriden kaynaklanan
pullar, dişler gibi sert yapılar.
derikanat [dermal fold] Kelergillerin (Squatinidae)
kafasının iki yanındaki göğüs (pektoral) yüzgecinden ayrılmış kanat görünüşlü
derimsi et parçası.
derin çukurlar [oceanic trenches] Okyanuslarda bugüne
değin belirlenebilen en derin çukur Mariana Çukuru olup derinliği 11,033 m’dir.
Diğer derin çukurlar şunlardır: Kuriller Çukuru-10,377 m; Filipinler
Çukuru-10,504 m; Tonga Çukuru-10,790 m. Atlas Okyanusu’nun en derin yeri Porto
Riko çukurudur (8,605 m). Kuzey Kutup Denizi’ndeki derin kısım 4,000-4,500 m
olan Fridtjof Nansen basenidir. Hint Okyanusu’nun en derin yeri Java Çukuru
olup derinliğinin 7,450 m olduğu tahmin edilmektedir. Güney Okyanusu ya da
Güney Kutbu Okyanusu sığ sahanlıklı olup genellikle 4,000-5,000 m derindir.
derin deniz [deep sea] Deniz ve okyanusların 200 m’den
derin kısmı.
derin deniz trolü [balta trawl] Uzak
mesafede çalışan büyük balıkçı gemilerinde derin deniz balıklarını avlanmak
için kullanılan büyük trol ağı.
derin saçılma tabakası [deep scattering layer] ® Yalancı taban.
derin su [deep water] Dalgaların tabandan
etkilenmediği, yüzey dalga boyunun 1,5 katı olan derinlikteki su.
derinçatallı [forficate] Çatalın makas şeklinde
derin olması.
derindeniz balığı [deep-sea fish] Bin metreden daha derinde
yaşayan balık(lar).
derinlik [depth] Dikey mesafe.
derinlik konturu [depth contour] Aynı derinliğine sahip
noktaların birleştirildiği harita (eş-derinlik) çizgisi.
derinlik ölçer [depth meter] Yüzeyden tabana derinliği
ölçen alet.
derin-pelajik [bathypelagic]
®
Derin-yüzücü.
derin-su gümüş balığı [Argentine]
® Argentina sphyraena.
derin-su gümüşbalığı [Argentine]
® Argentina sphyraena.
derin-su iskorpiti [black-belly rosefish] ® Helicolenus dactylopterus dactylopterus.
derin-su istavriti [blue jack mackerel] ® Trachurus
picturatus.
derin-su kardinal balığı (derinsu kardinal balığı) [deepwater cardinalfish] ® Microichthys
coccoi.
derin-su lapini [scale-rayed
wrasse] ® Acantholabrus
palloni.
derin-su mezgiti [blue whiting] ® Micromesistius
poutassou.
Derin-su morinasıgiller [moros] ® Moridae.
derin-su pembe karidesi [deep-water (deep
sea) pink shrimp] ® Parapenaeus longirostris.
derin-su türü [deepwater species] 400 m’den daha derinde
bulunan balık(lar).
derin-su zurna balığı [royal flagfin]
® Aulopus filamentosus.
Derin-su-zurnasıgiller [?] ® Aulopodidae (sin. Aulopidae).
derin-tabansal (batidemersal) [bathydemersal] Derinde ve 200 metreden daha derin
kesimdeki tabanda yaşayan ve beslenen balık anlamındadır.
derin-yüzücü (derin-pelajik,
batipelajik) [bathypelagic] Işığın ulaştığı tabakanın altında kalan derindeki sular. Bu derinlikler
1,000-4,000 metreler arasında kaynağa bağlı olarak değişiklik göstermektedir.
Kesin bir derinlik sınırlaması yoktur. ® Üst-yüzücü (epipelajik). ® Tüm-yüzücü (holopelajik). ® Orta-üzücü (mezopelajik).
Derisidikenliler [Echinodermata, echinoderms] Hemen her derinlikte rastlanılan deniz hayvanları
kabilesidir. Çoğunluğu ayrı eşeyli, yumurtaları suda döllenen, gelişmelerinde
başkalaşma (metamorfoz) evreleri bulunan
canlılardır. Günümüzde yaşayan deniz papatyaları
(Concentricycloidea), deniz-yıldızları (Asteroidea), denizlaleleri (Crinoidea),
denizkestaneleri (Echinoidea), denizhıyarları (Holothuroidea) ve
yılan-yıldızları (Ophiuridea) olmak üzere 6 sınıfında 7,000 yaşayan tür
bulunmaktadır. İki yanlı (bilateral) bakışımlı (simetrik) hayvanlardan gelişmişlerdir
ve ışınsal (radial) bakışımlıdırlar. Kurtçukları (larvaları) kirpikli olup
yüzücüdür (pelajiktir). Hidrolik su kanalı sitemine sahiptirler. Basit ışınsal
(radial) sinir sistemleri vardır.
Birçoğunun yiten vücut kısımlarını yenileme yeteneği yüksektir. ® Echinodermata.
deri-sırtlı kaplumbağa [leatherback turtle] ® Dermochlys coriacea.
Deri-sırtlı-kaplumbağagiller [leatherback sea turtles] ®
Dermochelidae.
derm [derm] Deri. Örnek; epiderm
(epidermis)-Dıştaki (üstteki) deri, dışderi.
dermis [dermis, cutis] Derinin damarlı iç
kısmı. Dışderinin altı.
Dermochelidae (Deri-sırtlı-kaplumbağagiller) [leatherback sea turtles] Deri sert, kaygan ve kabuksuzdur.
Bağası siyah olup sırtta boylamasına 7 adet dar; altta (plastron) ise 5 adet
çıkıntı vardır. Üst çenenin her iki tarafında belirgin, sivri ve uzun diş
bulunur. Ayak yüzgeçlerinde tırnak yoktur, ön çift çok daha büyüktür, arkadaki
ise yetişkinlerde bir zarla geniş bir şekilde kuyruğa bağlı bir durumdadır.
Akdeniz’de tek türü vardır.
Dermochelys coriacea (deri-sırtlı kaplumbağa, kiremitli
kaplumbağa) [leatherback turtle] Sürüngenler (Reptilia) sınıfı, kaplumbağalar (Testudines) takımı,
Dermochelyidae ailesi Dermochelys
cinsi olup tropik bölgede bulunan bir deniz kaplumbağasıdır. Hint ve Büyük
Okyanus’un yerlisidir. Bilinen en büyük kaplumbağadır. Boyu önkol ucundan
diğerine 2,7 m olabilir. Görünür kabuğu yoktur. Kabuk koyu-esmer ya da siyah
bir deri altında saklanmıştır. Çiftleşme ve döllenme denizde, yumurtlama
kumsalda oyulan çukurda olur. İyi yüzücüdür. Medüz ve diğer kabuklularla
beslenir. Etinin zehirlenmeye yol açtığı söylemine karşın yendiği de
bilinmektedir. Daha çok açık denizde kalır. Soyları tükenme tehlikesi altında
olup korunmaya alınmıştır.
dermotrikum [dermotrichium] Dört tip yüzgeci ifade etmektedir. i)
Ceratotrich–kıkırdaklı balıklarda; ii)
Actinotrich–kıkırdaklı ve kemikli balıklarda; iii) Lepidotrich–kemikli balıklarda; iv) Camptotrich–akciğerli balıklar (Dipnoi) ile saçakyüzgeçlilerde
(Crossopterygii).
desibel [decibel
(dB)] İki ses yoğunluğunun karşılaştırılmasında kullanılan
logaritmik birim.
desikatör [desiccator] Laboratuarda içine
(alta) nem emici kimyasal (örneğin H2SO4 - sülfürik asit
ya da CaCl2 kalsiyum klorid), üste nemi alınacak malzeme konularak
kurutma işleminde kullanılan tencere şeklindeki cam kap.
deterjanlar [detergents]
Yüzeyleri temizleme maddeleri.
deterministik [deterministic] ® Belirleyici.
deterministik analiz [deterministic analysis] ® Belirleyici çözümleme.
detritivor [detritivore] Detritus ile beslenen. ® Çökelobur. ® Çökelcil.
detritus [detritus] Göl, deniz ve
okyanuslarda askıda ya da su kolonundan tabana çökerek tortu oluşturan her türlü
inorganik ve organik malzeme. Organik malzemeyse buna organik (detritus) tortul
denmektedir.
detveyt [dead weight ton (DWT)] Ton olarak
kaldırma ya da taşıma ağırlığı.
Deuterostomia [deuterostomes] ®
İkincilağızlılar.
devedişi [pearly razorfish] ® Xyrichtys novacula.
deveran [circulation] 1- oldukça geniş alan ve
uzun mesafeyi kat eden su akıntıları. Örnek; Karadeniz’i kıyı boyunca dolaşan
akıntı.
deveran [gyre] 2- Dönen. ® Döngü.
devingen [dynamic] Hareketli, hareket eden.
Devköpekbalığıgiller (Dikburunlugiller,
dev-köpek-balıkları) [mackerel
sharks, white sharks] ® Lamnidae.
Devlet Su İşleri (DSİ) [State Hydraulic
Woks (SHW)] Su yapılarının inşası Osmanlı döneminde vakıflarca yürütülmekteydi. O
dönemde geniş ölçekli ancak Konya Ovasının sulanması için suyolları ve bentler
yapılabilmişti. Su işlerinin sürekli olarak ele alınması 1914 yılında Nafıa
(Bayındırlık) Nezareti’nin (Bakanlığı’nın) bünyesinde Umur-u Nafıa Müdüriyet-i
Umumiyesi’nin (Bayındırlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün) kurulmasıyla başlar.
Yeni kurulan Genel Müdürlüğün görevleri arasında sulama, kurutma, taşkın
koruma, nehir ulaşımı, su biriktirme ve dağıtımı yer almıştır. Cumhuriyetin
ilanından sonra, özellikle 1930’lu yıllarda ülkenin su kaynaklarını geliştirmek
için önemli adımlar atılmıştır. Ancak güncel anlamda Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 1953 yılında 6200 sayılı kanunla Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı olarak kurulmuştur. Görevleri arasında tüm su kaynaklarının planlanması,
yönetimi, geliştirilmesi ve işletilmesi yer almaktadır. DSİ ayrıca, barajların,
hidroelektrik santrallerin, içme ve kullanma suyunun sağlanması ile sulama
ağlarının planlanması, projelendirilmesi, inşa edilmesi ve işletilmesinden sorumludur. Kurum katma
bütçeli olup tüzel kişiliğe sahiptir.
Devon dönemi [Devonian] 413-365 milyon yıl öncesi
jeolojik dönem. Balık dönemi olarak da anılmaktadır.
devrilme [turnover, turnover time] 1- Popülasyonun bir kısmının ölüm ya da göç yoluyla
kaybolması ve boşluğun birim zamandaki içgöçle yani stoğa katılmayla
(recruitment) doldurulması.
devrilme [turnover] 2- İlkbahar ve sonbahar dönemlerindeki rüzgârlarla suyun
karışması ve sıcaklığın yüzeyden tabana eşitlenmesi.
devrilme [turnover] 3- Belirli bir alanda bir türün kaybolması ve yerinin bir başka tür
tarafından doldurulması, alınması.
devrilme [turnover] 4- Ekosisteme, topluluğa ya da mevcut hasada üretken enerji
akış oranıdır.
devrilme zamanı [turnover time] ® Devrilme.
dezenfeksiyon [disinfection] ®
Mikropsuzlaştırma.
di- (önek) [di] İki, çift, iki kez.
Dipol (dipole) - iki ya da çift kutuplu.
dia- (önek) [dia-] 1- Çaprazlama, iki yönlü, çift. Örnek;
diadrom balık (diadromous fish); çift-göçer balıklar.
dia (önek) [dia] 2- Karşıdan karşıya, içinden, duble.
diadrom balıklar [diadromous fish] ® Çift-göçer balıklar.
diapause [diapause] ® Çiftduraklama.
Diaphus holti (ışıldak balığı) [small lantern fish] Okyanus-göçer (okyanodrom) olup tabana yakın askıda
durur. Derin-yüzücü (batipelajik) balıktır. Boyu TL=7,5-
Diaphus metopoclampus (ışıldak balığı) [spothead lantern fish] Boyu TL=8-
Diaphus rafinesquei (beyaz benekli
ışıldak) [white-spoted
lantern fish] Boyu TL=10-
diatom [diatome, diatomeae] Bitkisel pankton. Silisyum göze (hücre) çeperi
olan tek gözeli su yosunu (alg).
Dicentrarchus labrax (levrek, beyaz balık,
ispendik, levrek balığı) [European seabass] Tabansal (demersal)
okyanus-göçerdir (okyanodrom). Acı-su ve tatlı-suya girer. Boyu TL=103 cm,
ağırlığı
Dicentrarchus punctatus (beneklilevrek,
ispendik, levrek) [spotted seabass] Kıyısal yüzücü
(pelajik) olup acı-suya girer. Boyu TL=70 cm olabilir.
Dicologlossa cuneata (kama-dil balığı) [wedge sole] Boyu TL=35 cm olabilir. 10-
Dictyopteris membranacea (?) [sweet-smelling
seaweed] Sin. Dictyopteris polypodioides. Esmer algdir.
Tallus yeşilimsi esmerdir. Çok-çubukludur (polystick). Tabana bir disk ile
yapışır. Büyüme uçtadır. Üremesi eşbiçimli digenetik döngü ile olur. Boyu 10 -
30 cm arasındadır. İnfra ve cirkalitoral kuşakta yaşar. Elle hasat edilir.
Tıbbi ve zirai kullanımı vardır. Küresel yaygın türdür. Türkiye'nin Ege
kıyılarında bulunur.
Dictyopteris polypodioides (?) [sweet-smelling
seaweed] ® Dictyopteris membranacea.
Dictyota
dichotoma (?) [forked
ribbons] Esmer algdir. Tallus şerit gibidir. Çatal dallıdır. Bir disk
ile tabana yapışır. Tek eksenli çok-çubukludur. Büyüme uçtadır. Üreme eş yapılı digenetik döngü ile
gerçekleşir. Boyu çoğunlukla 5 - 15 cm arasındadır. İnfra ve cirka litoral
katmanda yaşar. Küresel yaygın (cosmopolit) türdür. Türkiye'nin Ege kıyılarında
Karadeniz'in Kafkasya kıyısı boyunca görülür. Hasadı elle yapılır. İnsan besini
ve gizil tıbbi kullanımı vardır.
DİE (kıs) [State Institute of
Statistics (SIS)] Devlet İstatistik Enstitüsü. Yeni adıyla Türkiye
İstatistik Kurumu. ® Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK).
dieldrin [dieldrin] Klorlu hidrokarbonlar sınıfından zehirli tarım ilacı.
diffüzör [diffuser]
®
Yayıcı.
difiserk (difiserkal) [diphycercal] Düzgün devam eden kuyruk yüzgeci şeklini belirtir. Kuyruk yüzgecinin alt
ve üst lobunun eşit (simetrik) olduğu durumu için kullanılır. ® Episerk. ® Heteroserk. ® Hiposerk.
difiserk [dificercal] İçinden
omurganın geçtiği ve kuyruk yüzgecini iki eşit parçaya ayıran bakışımlı
(simetrik) yüzgeç tipi. Örnek; akciğerli balıklar (Dipnoi) ® Episerk. ®
Heteroserk. ® Homoserk.
®
Hiposerk.
difiserkal [diphycercal] ® Difiserk.
difiyodont [diphyodont] İnsanlarda olduğu gibi yaşam
süresince süt dişlerine ve kalıcı ikinci seri dişlere sahip olma. ®
Monofiyodont. ® Polifiyodont.
difüzyon [diffusion] ® Yayılma.
Digenea simplex (?) [red seabroom] Kırmızı algdir. Digenia
olarak ta yazılır. Diğer alglerin (Corallina
granifera ve Jania rubens)
üzerinde bulunur. Tek eksenlidir. Büyüme uçtadır. Üreme trigenetiktir. Boyu 5 -
25 cm arasındadır. 5 m'den az sığ suda yaşar. Işık (fotofil) ve sıcak severdir
(termofil). Sakin kesimlerde rastlanır. Türkiye'nin Datça kısmında bulunabilir.
Elle toplanır. İnsan besini (Japonya) ve ilaç yapımında kullanılır.
dikburun [porbeagle] 1- ® Lamna nasus.
dikburun [shortfin mako] 2- ® Isurus oxyrinchus.
dikburuncanavar [shortfin mako] ® Isurus oxyrinchus.
dikburunkarkarias [porbeagle] ® Lamna nasus.
dik-burunlu
harharias [porbeagle] ® Lamna nasus.
Dikburunlugiller [mackerel sharks, white sharks] ® Lamnidae.
diken [spine] 1- İskelet ya da derideki keskin ve sert dikensi kemik yapı. Örnek;
yırtıcıları caydırmaya yarayan solungaç kapağının ön kısmındaki dikenler.
diken [thorn] 2- Büyük kılçık, diş, dikenimsi
uzantı. Örnek; Dasyatidae; Dikenli-uyuşturanbalığıgiller.
dikence balığı [three-spined
stickleback] ® Gasterosteus
aculeatus aculeatus.
dikenli çütre [reticulated leatherjacket] ® Stephanolepis
diaspros.
dikenli iğne balığı (deniz iğnesi) [pelagic pipefish] ® Syngnathus
phlegon.
Dikenli ıstakozgiller [spiny lobsters, langouste, rock lobsters] ® Palinuridae.
dikenli kese [horny capsule] Vatozgiller’de
(Rajidae) yumurta kesesi.
dikenli kırlangıç [East
Atlantic red gurnard] ® Aspitrigla cuculus.
dikenli köpek balığı [piked dogfish] ® Squalus
acanthias.
dikenli öksüz [African armoured searobin] ® Peristedion
cataphractum.
dikenli salyangoz [Murex,
Venus comb] Yumuşakçalar (Mollusca) kabilesi, karındanbacaklılar
(Gastropoda) sınıfı, Sorbeoconcha takımı, Muricidae ailesi, Muricinae
altailesinin bir cinsidir. Tropik sularda yaşayan etobur deniz
karından-bacaklısıdır. Kayalıklar ve mercan resifi kesiminde yaşar. Güzel
görünümlü birçok bireyi vardır. Kabuk uzunca ya da uzundur. Murex Hint Okyanusu kökenli olup
bilahare Akdeniz’e göçmüştür. Türkiye kıyılarında Murex brandaris ve Murex
trunculus türleri
yaşamaktadır. Dünya denizlerinden yaklaşık 45 türü bilinmektedir.
dikenli uyuşturan balığı [common stingray] ® Dasyatis pastinaca.
dikenli vatoz [thornback ray] ® Raja
clavata.
dikenli yılanbalığı [Rufus snake eel] 1- ® Ophichthus rufus.
dikenli yılanbalığı [serpent eel] 2- ® Ophisurus serpens.
Dikenlibalıkgiller [sticklebacks, tubesnouts] ® Gasterosteidae.
dikenliçütre balığı [reticulated leatherjacket] ® Stephanolepis
diaspros.
Dikenliçütregiller [filefishes] ® Monacanthidae.
dikenlidülger [John Dory] ® Zeus faber.
dikenlikırlangıç balığı [East
Atlantic red gurnard] ® Aspitrigla cuculus.
dikenliöksüz balığı [African armoured searobin] ® Peristedion
cataphractum.
Dikenliöksüzbalığıgiller [armored
searobins, armored gurnards] ® Peristediidae.
dikenlipeygamber balığı [John Dory] ® Zeus faber.
Dikenli-uyuşturanbalığıgiller [whiptail
stingrays] ® Dasyatidae.
dikenlivatoz balığı [shagreen ray] ® Leucoraja
fullonica.
Dikenliyüzgeçliler [Acanthopterygii] Kemikli balıklarda süpertakım. Sırt ve dışkıl (anüs) yüzgeçleri dikenlidir.
Yüzme keselerinin ağzı kapalıdır. Geniş bir süper takım olup birçok takımı,
alttakımı ve aileyi barındırırlar.
Takım/Alttakım |
Önemli aileleri |
|
Atheriniformes Beloniformes Beryciformes Cetomimiformes Cyprinodontiformes Gasterosteiformes Mugiliformes Perciformes Pleuronectiformes Scorpaeniformes Stephanoberyciformes Synbranchiformes Syngnathiformes Tetraodontiformes Zeiformes |
Blennidae Callionymidae Cepolidae Chaetodontidae Cottidae Echeneidae Gobiidae Labridae Mugilidae Ophidiidae Percidae Pholididae Pleuronectidae Scaridae |
Horozbinagiller Üzgünbalığıgiller Kurdelebalığıgiller Kıllıdişligiller Dereiskorpitigiller Yapışkanbalığıgiller Kayabalığıgiller Lapinagiller Kefalgiller Yılansıbalıkgiller Levrekgiller Tereyağıbalığıgiller Yanyüzergiller Papağanbalığıgiller |
|
Sciaenidae Scombridae Scorpaenidae Sparidae Trachinidae Trachypteridae Triglidae Uranoscopidae Xiphiidae Zeidae Zoarcidae |
Gölgebalığıgiller Uskumrugiller İskorpitgiller İzmaritgiller Çarpanbalığıgiller Kağıtbalığıgiller Kırlangıçbalığıgiller Kurbağabalığıgiller Kılıçbalığıgiller Dülgerbalığıgiller Yılanbalığıanasıgiller |
Dikensizler [Gadiformes, cod likes] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, morinamsıların (Gadiformes) bir diğer adıyla Anacanthini takımındaki balıkları
kapsar. Bu takım 11 aileyi içermektedir. Aile bireylerinin yüzgeç ışınları
yumuşak olup ekonomik önemleri yüksektir. Yüzme keselerinin basınç kanalı
yoktur. ®
Gadidae.
dikey [vertical] Herhangi bir noktadan arzın
merkezine doğru olan yönü tanımlar.
dikey aktarma [vertical transmission]
Hastalığın ana-babadan yavrulara geçmesi.
dikey göç [vertical migration] Okyanus, deniz ve
göllerde balıklar ile diğer hareketli canlıların su kolonunda yukarıya (su
yüzeyine) ve aşağıya (derine) hareketidir. Bu harekette (göçte) canlılar
genellikle gece yukarıya beslenmek ve gündüz aşağıya yırtıcılardan korunmak
için hareket ederler.
dikey karışma [vertical mixing] Suyun ılıman iklim
kuşağındaki göllerde ilkbahar ve sonbaharda dikey yer değiştirmesidir.
dikey kuluçka [vertical incubator] Tabanında sudaki askı
maddeyi süzen bir filtrenin olduğu ve içerisinden su geçen ve çok yoğun yumurta
ve kurtçuğun küçük bir alanda kuluçkaya alındığı dikey kap.
dikey sıcaklık profili [vertical temperature
profile] ® Sıcaklık
profili.
dikiş [suture] Karındanbacaklılarda sarmal
döngülerin birleşme yeri.
dikotom [dichotome] 1- İki eşit parçalı.
dikotom [dichotomous] 2- Dallanma şekli olup iki
parçaya ayrılma ya da tek daldan iki benzer oğul’un üremesidir.
dil [tongue] 1- Suya uzanan ince uzun kara parçası.
dil [tongue] 2- Çoğu omurgalılarda tat alma, tutma, yutma ve insanlarda
konuşma işleminde kullanılan etimsi vücut parçası.
dil balığı [scaldfish] 1- ® Arnoglossus laterna.
dil balığı [Adriatic sole] 2- ® Pegusa
impar.
dil balığı [common sole] 3- ® Solea
solea.
dil balığı [foureyed sole] 4- ® Microchirus
ocellatus.
dil balığı [Klein's sole] 5- ® Synapturichthys
kleinii.
dil balığı [sand sole] 6- ® Pegusa lascaris.
dil balığı [scaldback]
7- ® Arnoglossus
kessleri.
dil balığı [solenette]
8- ® Buglossidium
luteum.
dil balığı [thickback sole] 9- ® Microchirus
variegates.
dil balığı [Thor's
scaldfish] 10- ® Arnoglossus thori.
dil balığı [wedge sole] 11- ® Dicologlossa
cuneata.
dil balığı [whiskered sole] 12- ® Monochirus hispidus.
Dilbalığıgiller [soles,
true soles] ® Soleidae.
dilcik [ligula] Octopoda hektokotil’inin uç yapısı olup kaşık ya da spatül şekillidir.
Kamış (calamus) ve sıklıkla ağız yüzeyinde seri halinde sıra-sırt ve enine
oluklar taşır.
Dilophus
fasciola (?) [false forked
ribbons] Esmer algdir. Genelde yüzeye yakın infralitoral katmanda
yayılır. Boyu yaklaşık 10 cm'dir. Türkiye'nin Ege ve Karadeniz kıyılarında
bulunur.
Dilophus ligulatus (?) [twisted ribbons] ® Dilophus spiralis.
Dilophus
spiralis (?) [twisted
ribbons] Sin. Dilophus ligulatus. Esmer algdir. Tallus bant şeklinde olup tabana bir sap ve disk ile
yapışır. Tek eksenli çok-çubukludur (polystick). Büyüme uçta, üreme eş-yapılı
digenetik döngülüdür. Boyu 10 - 15 cm olup üst infralitoral kesimde yayılır.
Küresel yaygın (kozmopolit) türdür. Türkiye'nin Ege kıyılarında bulunur. Elle
toplanır. Gizil tıbbi kullanımı vardır.
Diluvarca
diluvii (?) [diluvial ark] ® Anadara diluvii.
dimetil sülfit [dimethyl
sulfide] Planktonlar ile bazı balıkların ürettiği tehlikesiz
kimyasal madde.
dimiktik [dimictic] Yılda ilkbahar ve sonbaharda
iki karışma dönemi olan ve sıcaklık tabakasının bozulduğu göl.
dimorfizm [dimorphism] ® Çift-yapısallık.
dinamik [dynamic] ® Devingen.
dinamik oseanografya [dynamic oceanography] Su kütlelerinin
oluşumu, kaynak bölgeleri, hareketleri ve devingen (dinamik) yapısını inceler.
dinamit avcılığı [dynamite fishing] Genelde başka türlü
avlanılamayan resif alanlarında, özelde ise balık bulunan bütün sularda
patlayıcı kullanılarak bayıltılan ve yüzeye vuran balıkların toplanmasıyla
yapılan yasak balık avcılığı şekli.
dinlenen yumurta [resting egg] Gelişmesini yavaşlatma
ya da durdurma aşamasına geçmiş yumurta. Bu tür yumurtalar daha çok kabuklularda
görülmekte olup mevsimsel uyuklama dönemi – gelişmeyi yavaşlatma yani
çiftduraklama (diapause) dönemi geçirirler. ® Çiftduraklama.
dinlenme evresi [resting stage] Larval gelişme ve
yumurtadan çıkma ile aktif beslenmeye geçiş arasındaki süreç.
dino [terrible] Korkunç.
Dinoflagellata [Dinoflagellata] Bitkisel plankton. Tek
hücreli yosun (alg).
Diodon hystrix (kirpi balığı) [spot-fin porcupinefish] Denizel olup 2-
dioik [diocious] ® Çift evcikli.
dioksin [dioxin]
Çok zehirli öldürücü madde.
diplarya [?] Pisi balığının küçüğü.
Diplecogaster bimaculata euxinica (ördek balığı) [?] Tabansaldır (demersaldır) ve 60 m’ye kadar rastlanır. Acı-suya girer.
Karadeniz’de bulunur.
diplo- (önek) [diplo-] Duble, çift. Örnek;
diploid. Normal kromozom sayısının iki katı kromozoma sahip.
diplo-biontik döngü [diplo-biontic
cycle] İki diploid evre (karposporofit ve tetrasporofit) ve bir haploid evre
(gametofit) birbirini izler (örnek, Polysiphonia).
Diplodus annularis (isparoz, isparoz balığı) [annular seabream] Tabana yakın yaşayan yüzücü (pelajik) balıktır ve 0-90 metreler arasında
rastlanır. Boyu TL=24 cm ve 7 yaşında olabilir. Balıkçılığı önemlidir. Zostera
ve Posidonia çayırlarında ve kumluk kesimlerde barınır. Nadiren
kayalıklarda rastlanır. Etoburdur (karnivordur). Cinsiyetler ayrı olmakla
birlikte gizil (potansiyel) erseliktir (hermafrodittir). Bazı bireyler önce
erkek sonra dişi olur.
Diplodus cervinus cervinus (çizgili
isparoz, çizgili mercan) [zebra seabream]
Okyanus-göçer (okyanodrom) olup 30-
Diplodus puntazzo (sivriburun
karagöz, sivriburunkaragöz balığı) [sharpsnout seabream] Okyanus-göçer (okyanodrom) olup taban üstünde su kolonunda yaşar yani
taban-yüzücüdür (bentopelajiktir). 0-150 m’ler arasında rastlanır, acı-suya
girer. Boyu TL=60 cm ve ağırlığı 1,7 kg olabilir. Balıkçılığı vardır. Taşlık
zemini tercih eder ve gruplar oluşturur.
Diplodus sargus (sargoz, karagöz, akkaragöz, tahta
balığı) [white seabream] Tabansal (demersal) ve okyanus-göçerdir (okyanodrom). Acı-suya girer. 0-
Diplodus vulgaris (karagöz,
karagöz balığı, baltabaşkaragöz balığı) [common two-banded seabream] Okyanus-göçer (okyanodrom) olup taban üstünde su kolonunda yaşar, kısaca
taban-yüzücüdür (bentopelajiktir). 0-160 m’ler arasında rastlanır fakat daha
çok 50 m’ye yakın derinliklerde bulunur. Boyu TL=45 cm ve ağırlığı 1,3 kg
olabilir. Balıkçılığı önemlidir.
diplo-haplontik döngü [diplo-haplontic
cycle] Diploid
sporofit ile haploit gametofit birbirini izler. İndirgeme bölünmesi sporların
sporofitte oluşumunda etkendir (örnek, Cladophora).
diplontik döngü [diplontic
cycle] Ebeveyn
diploid ve eşeysel sporlar (gametler) haploid evreyi oluşturur. İndirgeme
bölünmesi gametlerin oluşmasında (gametogenez) gerçekleşir (örnek, diatomlar).
Dipnoi (akciğerli balıklar) [Dipnoi, lungfishes] Çift solunumlu balıklardır. Omurgalı balıkların Tükel-ağızlılar alt
sınıfına giren balıkları kapsar. Hem solungaçları hem de kısa bir tüple yemek
borusunun alt kısmına bağlı bir ya da iki parçalı akciğeri olan balıklar olup
çoğunun soyu tükenmiştir. Bugün mevcut türlerin hepsi tatlı suda bulunur.
İskeletleri kısmen kemikli kısmen kıkırdaklıdır. Tek-akciğerliler Monopneumona
ve çift-akciğerliler Dipnomona adını alır.
diravers [traverse] ® Travers.
direnç [resistance] 1- Canlıların
çevre koşullarına karşı gösterebildikleri dayanıklılık.
direnç [resistance] 2- Canlıların istenmeyen durumlara örneğin hastalık, yanlış
beslenme ya da ağılayıcı (zehirli) maddelere karşı olan içsel dayanıklılık
yetenekleri.
dis- (önek) [dys-] Kötü, dengesiz anlamındadır.
diş [dent - tooth] Midyenin bir kabuğunun
mafsalındaki (menteşesindeki) çıkıntının diğer kabukta bulunan çukurcuğa
uyması.
dişçik [denticle] 1- Dişe benzeyen küçük yapı.
dişçik [denticle] 2- Elasmobranchii’de
plakoid pul
diseksiyon [dissection] ® Açımlama.
disfotik kuşak [dysphotic zone] Özümseme için yeterince
ışık olmayan 75-
dişi [female] Yumurta üreten ya da yavru
doğuran birey. İşareti .
dişi kalkan [Black Sea turbot] ® Psetta
maeotica.
dişi kalkan [turbot] ® Psetta
maxima.
dişikalkan [brill] ® Scophthalmus
rhombus.
dişileştirme [feminisation] Balığa erken gelişme
evresinde dişilik (örneğin oestradiol-17b) hormonlarının verilmesiyle
cinsiyetin doğrudan değiştirilmesidir. Dişilerin geç olgunlaşması nedeniyle
kültürcülerce semirtmede tercih edilmektedir.
dişimsi [odontoid] Üstünde diken bulunan
bir tip yassı balık pulu. Örnek; Elasmobranchii (keski-solungaçlılar).
dışiskelet [exoskeleton] Vücut yüzeyindeki sert kabuk
vb yapı.
disk [disc] Ortası kalınca kenarları ince
küçükçe tekerlek.
disk boyu
[disk length] Vatozlarda
burun ucundan göğüs yüzgecinin ucuna kadar olan uzaklık.
disk genişliği [disk width] Vatozlarda göğüs
yüzgecinin yan uçları arasındaki en büyük mesafe.
dispersiyon (yayılım) [dispersion] ®
Dağılım.
diskimsi organ [discoidal organ] Değişikliğe uğramış
karın yüzgeçlerinin oluşturduğu vantuz. Örnek; Gobiesocidae ve Liparidae.
diskriminant [diskriminant] Ayırt edici. Özellikler
itibarıyla ayırt edici.
distal [distal] 1- Kenarda ya da kenara yakın.
distal [distal] 2- Merkezden uzakta bulunan kısım, organ vs.
distrofik [dystrophic] Soğuk iklim
bölgesinde olup üretimi, özümleme yeteneği yani bitkisel planktonu ile Ca, P ve
N’un kıt olduğu, CO2’ce zengin hipolimniyonunda az oksijen bulunan
göl.
distrofik göller [dystrophic
lakes] Yoğun hümik madde (humus) içeren, suyu kahverengiye
çalan göller. Bu göllerde geleneksel anlamda üretkenliğin az (oligotrofik)
olduğu ileri sürülmekteyse de suyunun renginin esmer olması bu göllerin berrak
sulu göllerden daha üretken olduğu (balık az olsa da en azından bakteriyel
üretimin yüksek olduğu) bir gerçektir.
diurnal [diurnal] Günlük. Gün ışığı süresiyle
ilgili. ® Nokturnal.
divergens (diverjans) [divergence] Dip sularının
yüzeye çıkması. Uzaklaşma, ıraklaşma.
diverjans [divergence] ® Divergens.
divizyon [division] Bitki sınıflandırmasında
hayvanlardaki kabile (filum) eşdeğeri ulam (kategori).
diyafram [diaphragm] İki odacığı
birbirinden ayıran zar (membrane).
diyafram pompası [diaphragm pump] Yaygın bilinen bir çeşit akvaryum pompası.
diyagnostik [diagnostic] Tanısal, teşhissel.
diyet [diet] Akvaryumdaki balıkların normal,
sağlıklı büyümeleri için dengelenmiş besin karışımı.
dizisel yumurtlama [serial spawning] Bir yumurtlama
mevsiminde (sürecinde) bir kereden çok yumurta bırakma.
dişli [dentate] 1- Dişe benzer, tırtıklı yapıları olmak.
dişli [denticulate] 2- Diş taşıyan, dişe benzer yapıları olan.
dişli sazancık [Mediterranean killifish, South European toothcarp] 1- ® Aphanius fasciatus.
dişli sazancık [killifish] 2- ® Aphanius dispar.
dişli tirsi [Mediterranean shad] 1- ® Aosa falax nilotica.
dişli tirsi [twaite shad] 2- ® Alosa fallax.
dişlibalinalar [Odontoceti, toothed whales] Memeliler (Mammalia) sınıfı, Balinalar (Cetacea) takımının alt takımıdır.
Adından da anlaşılacağı gibi önemli özellikleri koni şeklinde dişlerinin
olmasıdır. Hızlı yüzücüdürler. Sosyal hayvanlar olup gruplar halinde gezer ve
avlanırlar. Öğrenme yetenekleri yüksektir. Bu takımda yer alan Platanistoidea
(ırmak-yunusları) ve Delphinoidea (yunus-balıkları) süperailelerinde yaklaşık
73 tür bulunmaktadır.
dişlidil [radula] Yumuşakçalardan midyeler hariç
diğerlerinde üzerinde kitin dişçikler bulunan, ağızda yer alan ve besin
maddelerini zımparamsı yapısıyla tırtıklamada kullanılan şerit benzeri organ. ® Radula.
dişlikedi balığı [small-spotted catshark] ® Scyliorhinus
canicula.
dişlisazancık (dişlisazancık
balığı) [Mediterranean killifish, killifish, South European toothcarp] ® Aphanius fasciatus.
Dişlisazangiller [pupfishes,
toothcarps, killifishes] ®
Cyprinodontidae.
dişsiz [edentate, edentulate, edentulous, toothless] Dişleri olamayan.
dişsiz balinalar [Mysticeti, baleen whales] Deniz
memelileri ve genelde de memeliler sınıfının en büyük canlıları balinalar
(Cetacea) takımı dişsiz balinalar (Mysticeti) alt- takımında yer alır. Bu
alttakım 14 türü kapsayan Balaenidae, Balaenopteridae, Eschrichtiidae,
Neobalaenidae olmak üzere 4 aileyi içerir. Önemli özellikleri besin maddelerini
süzmek için üstçenede bulunan baleen adlı taraksı yapıdır. Buna yapışan
kabukluları hayvan ağzını kapatıp diliyle basınç uygulayarak sudan ayırır.
Soğuk suda yaşarlar çiftleşmek için sonbaharda sıcak su bölgelerine göçerler.
Ürettikleri sesle iletişim kurarlar. Avcılığı bir zamanlar yağ üretimi için çok
önemliydi. Artan avcılık baskısıyla sayılarının azalması avcılığı da
etkilemiştir.
DIC (kıs) [Dissolved
Inorganic Carbon] Çözünmüş inorganik karbon.
DIP (kıs) [Dissolved
Inorganic Phosphorus] Çözünmüş inorganik fosfor.
dış ağ [outer net] ® Koruyucu ağ.
dış döllenme [externel fertilization] Dişi balığın
suya bıraktığı yumurtaların erkek balık tarafından döllenmesi.
dış zar (deri) [periostracum, skin] ® Deri.
dışarı göç [out migration] Alabalıkgiller
ailesinde yer alan balıkların ırmaklardan denize olan mevsimsel göçüdür.
dışasalak [ectoparasite] Konağın vücudunun dış
tarafında yaşayan, dış yüzeyde – deri üstündeki asalaktır. Örnek; lice = louse’un çoğulu. Balıklarda görülen ve balık biti
olarak da anılan bir kabuklu (Crustacea) türüdür.
dışbeslek [heterotroph] Beslenmek ve yaşamını
sürdürebilmek için dışarıdan organik besin alması gereken canlı(lar). Daha önce
üretilmiş organik maddelerle beslenen organizmalardır. Dışbeslekle eşanlamlı
olarak karşıbeslek terimi de kullanılmaktadır.
dışbeslek üretimi [herbivore production] Herbivor üretimi de denir. Dışbeslek canlılar
bitkisel malzemeyi hayvansal malzemeye dönüştüren canlı makinelerdir. Belirli
bir zaman aralığındaki hayvansal biyokitleye dışbeslek üretimi denir.
dışbeslek üretiminin tahmini [estimation of herbivore production] Genel anlamda dışbeslekler üretimi üç yaklaşımla belirlenebilir. Bunlar; i) popülasyon dinamiği yaklaşımı
(population dynamical approach), ii)
karbon bütçesi yaklaşımı (carbon budget approach) ve iii) devir hızı yaklaşımıdır (turnover rate approach).
dışbeslenen [heterotrophic] Besinini daha önce
oluşturulmuş organik malzemeden sağlayan.
dışbeslenme [exogenous feeding]
1- Besinin ağızdan alınıp iç organlarda
sindirilmesi.
dışbeslenme [hetrotrophy] 2- Besinini organik maddelerden sağlama.
dışbükey [convex] Bir
yüzgecin ortasının uçlardan daha uzun oluşu. İçbükey’in tersi.
dışderi [epiblast] 1- Gastrula evresinde blastodermin dıştaki iki katmanı.
İlkel dışderi. Gastrula evresinden sonra dışderi (ectoderm).
dışderi [epidermis] 2- Derinin atmosfer ya da suyla temas eden üst kısmı.
dışkı [feaces] Sindirilmiş besin maddelerinden
arta kalan ve sindirim kanalından dışarı atılan kısım.
dışkı organizmaları [faecal
coliform organisms] Hayvanların bağırsaklarında bulunan ve
dışkıyla atılan mikroskobik organizmalar. Örnek; Escherichia coli.
dışkıl [anal] Anüsle ilgili, makata ait.
dışkıl
yüzgeç [anal fin, proctal fin, proctopterygium] Anüsle ilgili yüzgeç. Balığın anüsüne yakın olan
yüzgeci.
dışkılık [cloaca] Omurgasızlar ve memeliler hariç
omurgalılarda vücut dışına atılacak malzeme kanallarının açıldığı ortak oda.
dışkılık bezi [glandula rectalis, rectal gland] Önceleri
sindirimle ilgili olduğu sanılan fakat sonraları yoğun NaCl’in (tuzun) dışarı
atılmasında kullanılan makata yakın salgı bezi.
dış-kuluçkacı [external brooder] Yumurtalarını ağız,
solungaç boşluğu gibi yapılarına aktararak bunların kuluçka evresini geçmesini
sağlayan bir kısım balık grubunu belirten genel ad. ® Ağızda kuluçkacı.
dışlanmış
isim [nomen
rejiciendum, nom. rejic.] Geçerli isim dışında kalan kabul
edilmeyen dışlanmış herhangi bir isim.
dışsal [extrinsic] Birey, grup ya da sistem dışından gelen (kaynaklanan).
dışsemirtme [outplanting] Kuluçkahanede
büyütülen balığın, ırmak ve derelere salıverilerek kuluçkahane dışında
semirtilme ve olgunlaştırılmasıdır.
dış-solungaç [external gill] Solungacın, solungaç kapağı (operculum) ve solungaç yarığının dışına
uzantısıdır.
DMS (kıs) [dimethyl sulfide] ®
Dimetil sülfit.
DNA (kıs) [deoxyribonucleic acid] ® Deoksiribonükleik asit.
DO (kıs) [Dissolved
Oxygen] ® Çözünmüş oksijen.
doblin almak (dablin vermek, dablin tutmak) [double up] Bir halatın, iki ucu
gemide kalacak şekilde sahildeki babaya sarılması.
Dobriyal göstergesi [Dobriyal index] Gram cinsinden ortalama
gonad ağırlığının küp köküdür ve balıkların üreme yeteneği, üreme dönemlerinin
belirlenmesi ve cinsi olgunlaşma ve yumurtlama sıklığının belirlenmesinde
kullanılmaktadır.
DOC (kıs) [Dissolved Organic Carbon
(DOC)] ® Çözünmüş organik karbon.
doğa [nature] İnsanın ürettikleri hariç tüm
canlı ve cansız varlıklar dahil fiziki dünya malzemesi.
doğal [natural] Doğada bulunan ve doğada
üretilen malzeme ile insan etkisi olmadan oluşmayı içerir.
doğal artış oranı [rate of natural increase] Anlık artık
üretim oranı olup hepsi ağırlık
cinsinden ve anlık olmak üzere (büyüme oranı + içgöç oranı – doğal ölüm
oranı)’na eşittir. Dengelenmiş ya da denge durumundaki balıkçılıkta bu artışlar
balıkçılıkla eksilenleri tamamlamakta olup anlık artık üretim sayısal olarak
balıkçılık oranına eşittir.
doğal ayıklanma [natural
selection] Canlıların var olmak için verdikleri mücadelede
ayıklanma yoluyla seçilmesi.
doğal balık [natural fish] Doğada yumurtlama
sonucu oluşan balık. Kuluçkahane ürünü olmayan balık.
doğal büyüme artışı [natural growth increment] Akvakültürde
doğal besinle elde edilen büyüme.
doğal ölüm [natural mortality] Popülasyon ya da
stoktan balıkçılık dışında kalan yenme, yamyamlık, yaşlılık, hastalık, kirlilik
vs. nedenlerle olan ölümler sonucu eksilenleri ölçme payıdır (oranıdır). Doğal
ve balıkçılıktan kaynaklanan ölümleri gözeterek denge oluşturmak ve bu yolla etkin
balıkçılığa ulaşmak zordur. Doğal ölümler ya anlık ya da yıllık temelde
verilebilmektedir. Bir yılda ölenlerin yüzdesi yıllık doğal ölüm payıdır. Anlık
ölüm payı ise herhangi bir anda ölenlerin yüzdesidir. Doğal ölüm oranı genç
bireylerde çok yüksektir. Bunların %99’u ilk birkaç ay içinde ölür. Stoka
katılmış, içgöçü tamamlamış bireylerde doğal ölümler az çok durağandır.
Tabansal (demersal) balıklarda bu oran kabaca %20, yüzücü (pelajik) balıklarda
ise daha yüksektir. Genelde stoğa yeni (ilk) katılan bireylerin %45’i dört ay
içerisinde ölürken %1’i 22 yıldan fazla yaşar. ® Ölüm. ® Balıkçılık ölümü. ® Toplam ölüm.
doğal üreme [natural reproduction] İnsan etkisi
olmayan üreme.
doğru yazım [onomatography] Hayvan ve bitki
isimlerinin doğru yazılması.
doğulular
[easterlies] Doğu yönlerden esen düzenli ve sürekli rüzgârlar.
doğum [parturition] Doğum, doğurmak.
Örnek; erkek deniz atı.
doğum oranı [birth
rate] 1- Birim zamanda
(artma, çoğalma) hızı.
doğum oranı [natality] 2- Popülasyona ya da stoğa üremeyle yeni kuşakların eklenme
hızı (oranı).
doğumsal [natal] Doğumla ilgili. Doğuş.
doğurgan [fecund] Çok döl verme yeteneği olan.
doğurganlık [fertility, fecundity] Bir canlının üreyebilme yetisi. Dişinin ürettiği olgun yumurta
sayısıdır.
doğurucu
[viviparity] Aktif ve
serbest yüzen genç bireyleri doğuran.
dok [dock] Havuz. Gemilerin yük boşalttığı ya da onarıma alındığı
havuz.
doktor balık (Kangal balığı, yağlı balık) [doctor fish] ® Garra rufa.
doku [tissiu] Benzer şekilde uzmanlaşmış, aynı işlevi gören
gözelerden (hücrelerden) oluşan yapıdır.
doku
yenilenmesi [tissiu
regeneretion] ® Yenilenme.
dokubilim
[histology] Dokuları
inceleyen bilim dalı.
dökülen pul [deciduous scale] Gevşek bağlı, kolay
kopabilen balık pulu.
dokunaç [tentacle] 1- Kafa bölgesinde ya da ağız kenarında yer alan uzantı ya da
organ. Algılama, hareket etme, beslenmede ve avı yakalamada kullanılan bir cins
kol.
dokunaç [tentacle] 2- Kısa etsi uzantı.
dokunaç cebi [tentacular pockets] Sübye’de tipik olan göz altındaki
boşluk dokunaçların tamamıyla geri çekilmesine izin verir.
dokunaç çomağı [tentacular sprawling] Kafadanbacaklılarda vantuz ve/ya
da kanca taşıyan dokunacın uç kısmı olup çoğunlukla avın yakalanmasına hizmet
eder.
dokunaçlar [tentacles] Decapoda (Sepioidea ve Teuthoidea’da) değişikliğe uğramış kollar.
dokunsal [tactile] Dokunmayı algılama. Dokunma
duyusu. Örnek; barbunya balığının çatal sakalı.
dokunsal yönelme [thigmotaxis] Dokunma duyusuyla
yönelme. Kayalıklarda yaşayan balıklarda olduğu gibi birçoğunda pozitif
dokunsal yönelme olmasına karşın balıklar genellikle negatif dokunsal yönelme
gösterirler.
Dolaşıkayaklılar [Cirripedia, cirripede, curl-footed] Dolaşıkayaklılar, (Arthropoda)
eklembacak-lılardan olup (Crustacea) kabuklular altsınıfında yer almaktadırlar.
Denizel canlılar olup sığ kıyısal kesim ve gelgit alanında sert malzemeye
yapışık (hareketsiz) yaşarlar. Besinlerini askı yük teşkil eder. Yaşam
döngülerinde erinleşmeden önce hareketli iki kurtçuk (larva) evresi (nauplius ve cyprid) geçirirler. Dolaşıkayaklıların çoğunluğu
erdişidir (hermafrodit). Ancak kendi kendisini dölleme nadiren olur. Eşeysel
çoğalma sabit canlılar için zordur. Ancak Dolaşıkayaklılar vücut ölçülerine
göre beklenmedik oranda çok uzun penisleriyle genetik değiş tokuşu sağlarlar. ® Cirripedia.
dolaşma ağı [tangle net] Üst yakası ağın
boyundan kısa olan ve tül gibi tabana sarkan ağ. Balıklar bu ağa ya
solungaçlarıyla takılır ya da sarkan ağa dolaşır ve kurtulamazlar. ® Fanyalı ağ.
dolay-ağızsal [circumoral] Sekiz kol (sübye, kalamar, ahtapot) ve iki dokunaç
(sübye, kalamar) ağzı çevreler (ağız çevresinde yer alır).
dolaykutupsal [circumpolar] Kutup etrafında
az ya da çok düzenli dağılım gösteren canlılar.
dolaylı yöntem [indirect method] Balıkçılığa bağlı (av,
çaba, yaş dağılımı vb) verilerle stok tespiti yöntemi.
dolaytropikal [circumtropical] Tropik kuşakta az ya da çok düzenli dağılım gösteren organizmalar.
doldrum [doldrum] ® Sakin ekvator kuşağı.
Doliolum [Doliolum] 1- Kordalılar (Chordata) kabilesi, gömlekliler (Urochordata
= Tunicata) altkabilesi, salplar (Thaliacea) sınıfı, doliyolum (Doliolida)
takımı, Doliolidae ailesinin fıçı şeklinde şeffaf gövdeli bir cinsi olup 3 türü
barındırmaktadır. Ağız ve dışkılık karşılıklı uçlardadır. Kas çember
şeklindedir. Gelişmesinde birbirini izleyen eşeyli, eşeysiz çoğalma değişimi
vardır.
doliolum [small barrel] 2- Küçük fıçı.
Dolium
galea
(?) [helmet ton] ® Tonna galea.
doliyolum [Doliolum]
®
Doliolum.
Dollo yasası [Dollo’s Law] Louis Dollo (1857-1931)
tarafından 1890’da ortaya atılan bir hipotez olup evrimin tersinmez olduğunu
söyler. Canlılar aynı evrimsel çizgiyi her iki yönde de bir kez daha
gidemezler.
DOM (kıs) [Dissolved
Organic Matter] Çözünmüş organik madde.
domesticus
[domestic] Evcil.
dominant [dominant] Baskın olan, baskın
gelen, başat.
domuz balığı [angular roughshark] 1- ® Oxynotus centrina.
domuz balığı [grey
triggerfish] 2- ® Balistes capriscus.
Donacidae (?) [bean clams, wedge shells, donax clams] Üçgensi katı kabuklu midyelerdir.
Kanca kıvrıktır. Kabuklardaki kas izleri eşit değildir. Manto boşluğu derindir.
Solungaçları yapraksı tiplidir. Sifonlar kısadır. Eşeyler ayrıdır. Kumlu tabana
hızla gömülürler.
Donacilla cornea (?) [corneous wedge
clam] Yakın kıyısal kesimin kumlu sahillerinde yoğun
topluluklar oluşturur. Boyu en çok 2,5 cm kadardır. Türkiye'nin tüm kıyılarında
bulunur.
donatan [shipper] Kendi adına, kâr ve zararı kendisine ait olmak üzere bir gemiyi çalıştıran
kişi ya da kurum.
donatı [gear] 1- Balıkçılıkta kullanılan ekipman. Örnek, solungaç ağı, olta,
çapari, büyük çapari, mızrak, gırgır, ortasu ve dip trolü, tuzaklar vb. Gemi,
tekne, bot, sandal değil.
donatı [gear] 2- Gemilerde kullanılan urgan, halat, kerye, makara vb malzeme.
Donax
semistriatus (?) [half–striated
donax] Eşit
kabuklu midyedir. Kabuk dış yüzeyi önde pürüzsüzdür. Zar (deri) rengi açık,
yarı saydam ve parlaktır. Manto sinüs yukarı doğru bükük değildir. Rengi beyaz
ya da esmerden sarıdan mora çalar. Kabuk içi beyaz, sıkça morumsu renktedir.
Boyu en çok 3,5 cm olabilir. Sıklıkla 2 ile 3 cm boylarda rastlanır. İnce kumlu
sığ sularda (0 - 10 m) yaygındır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında
bulunur. Avcılığı vardır.
Donax
trunculus (?) [truncate
donax] Kanca
arkası eğimlidir, kabukları neredeyse eşit midyedir. Kabuk dış yüzeyi esasen
pürüzsüzdür. Dış zar (deri) yapışık olup soluk sarı, yarı şeffaf ve parlaktır.
Kabuk dış yüzeyi eş merkezli bant ve ışınlarla süslüdür. Kabuk içi beyaz olup
mor ya da esmer ve ya da turuncu renkte iki kısma ayrılır. Boyu en çok 5 cm;
sıklıkla rastlanan boyları 2,5 ile 3,5 cm kadardır. 0 - 15 m derinliklerde
kumlu tabanda yaşar. Türkiye'nin tüm kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
Donax
variegatus (?) [smooth donax] Kaba
kumlu ve ince çakıllı akıntılı, yakın kıyısal tabanda yaşar. Boyu en çok 3,8
cm'dir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı
rastlantısaldır.
Donax
venustus (?) [lovely
donax] İnce
kumlu yakın kıyısal temiz tabanda barınır. Boyu en çok 4 cm kadar olabilir.
Türkiye'nin Akdeniz, Ege, Marmara ve batı Karadeniz kıyılarında bulunur.
Avcılığı rastlantısaldır.
dondurulmuş balık [frozen fish] Saklamak için hızla
donma noktası [freezing point] Belirli bir basınç
altında saf bir sıvının donmaya başladığı sıcaklık.
donmuş kurutma [freeze drying] Donmuş haldeki
malzemenin vakumda suyunun alınarak kurutulması.
Doppler [Christian Doppler] Avusturyalı
matematikçi (1803-1853). Kendi adını taşıyan ve hareket halindeki ses
kaynağının gözlemciye yaklaşırken ve uzaklaşırken oluşan frekans değişikliğini
bulan bilim adamı.
dorsal [dorsal,
back] Sırt, sırtla ilgili.
Üst kısım.
dorsal yüzgeç [dorsal fin] ® Sırt
yüzgeci.
dorsonazal fotofor [dorsonasal photophore] ® Burunüstü ışıksaçar.
doruk (tepe) [apical] Tepe ile ilgili.
Dosinia
exoleta (?) [mature dosinia] Sin. Arthemis exoleta. Kabuk disk yapılı ve katıdır. Dışı hafif parlak
ve eş merkezli şeritlidir. Her bir kabuğun ekleminde birbirinden uzaklaşan üç
asıl diş vardır. İç kenarlar pürüzsüzdür. Rengi kirli beyaz-soluk sarıdır,
değişken lekelidir, zik-zak ışınlı ve içi beyazdır. Boyu en çok 6 cm ve
sıklıkla rastlanan boyları 3,5 ile 4,5 cm kadardır. 80 m derinliğe kadar olan
kaba kumlu, çamurlu ve çakıllı tabana gömülür. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz
kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
Dosinia
lincta (?) [smooth dosinia] ® Dosinia lupinus.
Dosinia
lupinus (?) [smooth dosinia] Sin. Dosinia lincta. Kabuk parlak, yassı, eş merkezli ince çizgilidir.
İnfra ve cirkalitoraldaki değişik yapılı yumuşak tabana derince gömülür. Boyu en
çok 3,8 cm olur. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur.
downwelling [downwelling] Yüzey sularının dibe
doğru hareket etmesi.
doymuş [saturate] Herhangi bir çözünür maddenin çözeltide daha fazla çözülemeyecek aşamaya
ulaşmış olması.
dozum balığı [angular roughshark] ® Oxynotus
centrina.
döküntü balık [scrap fish] Ticari değeri olmayan
ya da insanların tüketmesinde kullanılmayan balık.
döl [generation] Kuşak, nesil,
jenerasyon. ® Kuşak.
döl
almaşı (döl değişimi) (heteromorf) [alternation of
generations] 1- Bitkilerde yaşam döngüsünü tanımlamada kullanılır.
Diploid ve haploid evreler arasındaki değişmedir ve aynı döngüde yer alan döldeki gametofit ve sporofit’in farklı
morfolojiye sahip olmasıdır.
döl
almaşı (döl değişimi) (izomorf) [alternation of
generations] 2- Bitkilerde yaşam döngüsünü tanımlamada kullanılır.
Diploid ve haploid evreler arasındaki değişmedir ve aynı döngüde yer alan
döldeki gametofit ve sporofit’in (kırmızı alglerdeki tetrasporofit) aynı
morfolojik yapıya sahip olması (az ya da çok benzerlik göstermesidir).
döl değişimi [alteration of generations] Bazı yosun,
mantar vb’de üreme döngüsü için kullanılan bir terimdir. Bu canlıların
gelişmeleri belirli evrelere ayrılmış olup vücut yapıları ve yaşayışları ile
çoğalmaları bu evrelerde farklılıklar gösterir.
döl süresi (döl süreci) [generation time] 1- Doğum ile çoğalma arsında geçen ortalama yaşam döngüsü süreci.
döl süresi (döl süreci) [generation time] 2- Populasyon biyolojisinde yeni kuşak üretimindeki aralıkların (zaman
süreçlerinin) görece büyüklüğüdür.
döl süresi (döl süreci) [generation time] 3- Bir populasyonda yumurtlayan dişilerin ortalama yaşıdır.
döl verimi [number of eggs,
fecundity] Dişinin ürettiği olgun yumurta sayısıdır. ® Doğurganlık.
döllemesiz çoğalma [parthenogenesis] ® Döllemsiz çoğalma.
döllemsiz çoğalma [parthenogenesis] Döllenmemiş yumurtadan yeni kuşak verme şekli. Döllenmemiş yumurtanın
gelişmesiyle oluşan çoğalma şekli. Dişinin (ananın) kopyası, klonu.
döllenme [fertilization] Yumurta ve atmığın
birleşmesi. Dişi ve erkek eşeysel gözelerinin-hücrelerinin (yani göze çekirdeklerinin)
birleşmesi.
döllenmiş yumurta [zygote] Yumurtayla atmığın birleşmesi
sonucu oluşan birlik. Zigot.
dönel balıkçılık [rotational fishery] Birbirini
izleyen (balıkçılığa) açık ve kapalı alanlarda balıkçılık. Aşırı avcılığın
yapıldığı alanın izleyen av sezonunda balıkçılığa kapatılması.
dönel tepe (uç) [turbiniformis] Karındanbacaklılarda
tepe (uç).
dönem [period] Eşit zaman aralıklarında
yinelenen.
dönence [tropic]
döngü [gyre] Okyanus ve deniz akıntısının
dairesel hareketi. Kuzey yarımkürede saat yönünde, güney yarımkürede saat
yönünün tersine hareket.
dönüşme etkinliği [conversion efficiency] Balık büyümesinin
yüzde olarak ölçülmesi. Dönüşme etkinliği = Özgül büyüme oranı/Vücut ağırlığına
göre günlük yüzde yem ağırlığı x 100.
dönüşme oranı [conversion rate] Bir kg balık üretmek
için ihtiyaç duyulan besin miktarının kg cinsinden olan göstergesi. Yem olarak
ekonomik değeri düşük doğal balık kullanıldığında bile 1 kg kültür balığı
(örneğin som balığı) üretmek için 3 kg, diğer türlerde ise 5 kg’a kadar doğal
balığın yem olarak kullanılması gerekmektedir.
dönüşüm aşaması [transformation stage] Kurtçuk (larva)
özelliklerinin kaybolduğu ve erinleşmemiş genç balık aşamasının başladığı
gelişme evresi. Değişme çok az olabileceği gibi çok önemli de olabilir. Örnek;
yılan balığı ve yassı balıklar.
dört benekli kayabalığı [four-spotted goby] ® Deltentosteus quadrimaculatus.
Dörtdişligiller [pufferfish] ® Tetraodontidae.
drec [dredge] ® Ağlıkızak.
drenaj alanı [catchment area]
Bir ırmak ya da su kütlesinin aktığı bölge.
drenaj havzası [drainage basin]
® Su
toplama havzası.
Dromia personata (tüylü yengeç, uykucu yengeç) [sleepy
crab] Sin. Dromia vulgaris. Olgunlaşmış bireylerin karapaks eni boyundan büyüktür.
Gençlerde karapaks en ve boyu eşittir. Dikensi kıllıdır. Gövde ve bacakları
tamamen koyu kıllarla kaplıdır. Kıskaç parmakları pembedir. Karapaks boyu 5,5
cm ve eni ise 9,1 cm'dir Genelde sıkça rastlanan karapaks boy ve eni 2 cm ile
5,3 cm'dir. Kayalık taşlık kesimde ve su altı mağaralarında barınır. 2 m ile
150 m'ler arasında yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.
Avcılığı vardır.
Dromia vulgaris (tüylü yengeç, uykucu yengeç) [sleepy crab] ® Dromia personata.
Dromiidae (Sünger-yengeçgiller) [sponge crabs] Aile orta ve iri boylu
türleri içerir. Karapaks yüksek ve dışbükeydir; kısa, dik, koyu kıllarla
kaplıdır. Kıskaçları güçlüdür. Sığ su yengeçleri olup kıta sahanlığında
yosunlu, kayalık tabanda barınırlar.
dromus [dromous] Koşma, akıntı. Hareket eden.
DSİ (kıs) [State
Hyrdoilic Woks (SHW)] ® Devlet Su İşleri.
DSL (kıs) [Deep Scattering Layer (DSL)] Derin saçılma tabakası. Tabanla yüzey arasında ortalarda bir yerde yankı
iskandilinde tabana bezer yankı veren tabaka. Bu tabaka gece yükselmekte gündüz
derine inmekte olup gaz kesesi olan canlıların birikme alanıdır. ® Yalancı taban.
Dubiş havuzu [Dubisch pond] Sazanların yumurtlaması
için oluşturulmuş havuz. Havuz tabanında yaklaşık
dudak [labium] 1- Balığın dudağı.
dudak [labrum] 2- Karındanbacaklılarda kabuk
ağzının dış kenarı.
dudak kilidi [lip-lock] İki balığın birbirini
görmesiyle gelişen saldırgan bir davranış şeklidir. Balıklar ağızlarını açarak
birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar süren ağız ağıza birbirine yüklenir ve
güçlerini kıyaslarlar. Bu davranış üreme aşamasında erkek ve dişi arasında da
sergilenir. Bu durumda bazen dudak yaralanması hatta çene çıkması da
olabilmektedir. Örnek; Sihlidgiller (Cichlidae).
dudaklıkefal [boxlip mullet] ® Oedalechilus labeo.
dudaksıl [labial] Karındanbacaklılarda dudakla
ilgili olan.
Dugong dugong [dugong] Deniz
inekleri. Bir deniz memelisidir. Boyları 3 m’den küçüktür. Adı Malezya dilinden
gelmektedir. Sığ sularda yaşarlar. Deniz çayırları ile beslenirler. Uzun
ömürlü, yavaş çoğalan canlılardır. Bu nedenle de soyları tehdit altındadır.
düğme [barnacle] Dolaşıkayaklılar (Cirripedia)
sınıfı kabuklulardan (Crustacea) yengeç ve ıstakozlarla akrabadır. Gelgit ve
dalga etkisi altında olan kıyısal kesimde taş ve kayalara yapışık yaşayan
denizel canlılardır. Askı maddeyle beslenirler. Çoğalmalarında aktif yüzebilen
kurtçuk (larva) evresi geçirirler. Günümüzde yaklaşık 1,200 türü bilinmektedir.
durağan [sessile] 1- Sürekli bulunduğu, yapıştığı yerde kalan. Sabit.
durağan [stationary] 2- Balıkçılıkta zamanla değişmeyen yaşam hikâyesi, özellik.
durgun su [stagnant
water] 1- Havuzda duran su
gibi durgun. Ancak terim çoğunlukla oksijeni azalmış ve balıklar için
elverişsiz bayat su anlamında kullanılmaktadır.
durgun su [standing water] 2- Göl, havuz, bataklık vb’deki
akmayan su.
durgun su [still water] 3- Irmağın düzlük kısmında akıntının olup olmadığı fark edilemeyen su.
durgunluk [stagnation] Karışımın olmadığı su
kütlesi.
durofaj [durophagus] Midyeler gibi sert maddeyle
kaplı besini yiyenler. Örnek; Chimaeridae.
durultma kabı [settling
chamber] ® Çökeltme kabı.
durultma tankı [settling tank,
sedimentation tank] Sıvı ve katı malzemenin
çökeltildiği (birbirinden ayırt edildiği tank). ® Çökeltme tankı.
durumlar [circumtances] Canlıya etki edebilen ya da
etmeyen ve canlının çevresinin tamamını oluşturan parçalar. Koşulların tersi.
Dussumieria acuta (?) [rainbow sardine] Balıkçılığı çok önemlidir. Boyu TL=25 cm olabilen yüzücü (pelajik) balıktır
ve 10-
Dussumieria elopsoides (Hint sardalyası) [Slender rainbow sardine] Balıkçılığı önemsizdir. Boyu TL=25 cm olabilir. 0-
duyarga [antenne] Canlının kafa kısmında yer alan
uzunca ve eklemlerden yapılmış duyu alma (algılama) organı. Anten.
duyu organları [sense organs] Çevreden gelen dış
uyarıları algılamaya yarayan organ. Örnek; göz, kulak vs.
düğümlü ağ [knotted net] İpliğin düğümlenmesiyle
yapılmış bilinen geleneksel ağdır.
düğümsüz ağ [knotless net] Düğümü olmayan
naylon ağ.
dülger balığı [John Dory, Saint Peter's fish] ® Zeus faber.
Dülgerbalığıgiller [true dories, dories] ® Zeidae.
dümen [rudder] Gemi
ya da tekneye yön vermek için kullanılan düzenek. Geminin kıça takılı yön
değiştirici aracı.
dünya [earth] Kutuplardan basık, ekvatorda şişkince yerküre. Ekvatorda ortalama
çapı=12,760 km, kutupsal çapı
12,720 km’dir. Kuzey yarımkürenin %60,7'si su, 39,3'ü karadır.
Güney yarımkürenin ise %80,9'u su, % 19,1'i karadır. Toplamda dünyanın %70,8'i
su, % 29,2'si de karadır.
düşük [abortus] Memelilerde cenin’in (embryo’nun)
tam gelişmeden erken gelişme evresinde yitirilmesi (düşmesi).
düşük
isim [nomen
abortivum, nom. abort.] Yayınlandığı tarihte uluslararası
zoolojik isimlendirme kuralları geçerli olmasına karşın bu kurallara aykırı
isim.
düz kancalı [orthogyre – straight] Midyede kancası düz olan; öne ya
da arkaya kıvrık olmayan kabuğu belirtir.
düz kas [smouth muscle] Çalışması istemsiz
olan kas. İç organ kası. Örnek; kalp.
düzeltilmiş
isim [nomen correctum,
nom. correc.] Sonradan tamamlanmış ya da
düzeltilmiş, bulunduğu grup değiştirilmiş isim.
düzenleme [regulation] Balıkçılığa etki eden
yönetme. Avcılıkla elde edilen miktarı istenen düzeyde tutmak.
düzenleme ıskartası [regulatory discard] Avlanmasına izin
verilmeyen türün ya da satılması yasak boyda avlanmış balığın denize atılması.
düzenlemesiz balıkçılık [unregulated fishery] Üretenler ve
diğerlerinin herhangi bir düzenlemeyle sınırlanmadığı balıkçılık.
düzenlenmiş balıkçılık [regulated fishery] Balıkçılığı en yüksek
sürdürülebilir ürün (MSY) düzeyinde tutan balıkçılık idaresi planı.
düzenleyici kapasite [regulative capacity] Popülasyonun artma ya
da azalma yerine tipik eski ortalama birey sayısına dönme eğilimi.
düzenli [regular] Eşit farklılık ve aralıklarla
gerçekleşen.
düzensiz balıklar [sporadic fishes] Hem tatlı hem de tuzlu
suda belirgin tercih yapmadan yaşayan ve yumurtlayan ya da her iki suya
belirgin bir tercih olmadan düzensiz giren ve gerçek göçün parçası olmayan
balıklar. Örnek; Lutjanidae ve Sciaenidae ile belki Mugilidae familyasına ait
bazı türler.
dw (kıs)
[dry weight] ® Kuru ağırlık.
DWT (kıs) [Dead Weight Ton] ® Detveyt.