A [son güncelleme 29 Ocak 2017]

 

 

a-mezosaprob kuşak [a mesosabrobe zone] ® Saprob sistemler.  

a- (önek) [a-] sız. Örnek; akromatik (achromatic)-renksiz.

a.m (A.M) (kıs) [antre meridiem] Saat 12’den önce. Öğlenden önce.

AAS (kıs) [Atomic Absorption Spectrometer] ® Atomik soğurma spektrometresi.  

AB (kıs) [European Union (EU)] ® Avrupa Birliği.

ab- (önek) [ab-] Ters tarafında, öbür tarafta. Aboral (aboral) - Ağzın ters tarafında.

a-b yönü [A-B direction] Ağ yapımında ağ gözlerinin düz hat olacak şekilde kesilmesi.

abdomen [abdomen, belly] 1- Karın. Balığın sindirim organını barındıran kısmı.

abdomen [abdomen, belly] 2- Karın. Eklembacaklılarda vücudun ardı (arka) kısmı.

abdüksiyon [abduction] Bir vücut parçasını ya da uzvu bedenden uzaklaştırma.

abdüktör [abductor] Uzaklaştıran uzaklaştırıcı. Bir uzvu dışa doğru çeken kas. Uzaklaştırıcı kas.

Abdülfettah Paşa [?] Kaptanıderya. Bahriye Kanunnamesi onun zamanında uygulanmaya başlanan ünlü Osmanlı denizcisi. Öl. 1702.

aberant tür [aberrant species] Bilinen doğal durumundan uzaklaşan tür.

aberasyon [aberration] Sapma, düzensizlik. ® Kromozom aberasyonu (Chromosome aberration). ® Kromatik aberasyon (Chromatic aberration).

abioseston (abiyoseston) [abioseston] ® Tripton. 

abisal (abissal) [abyssal] Yaklaşık 2,200-6,000 m arasında kalan derin okyanus kesimi.

abisal balık(lar) [abyssal fish(es)] Derin denize ve oradaki basınca uyum sağlamış etobur balıkların belirtilmesinde kullanılır. Bu balıkların ağızları büyük olup genellikle buldukları besini yerler. Işık organları vardır.

abisal bölge [abyssal zone] ® Abisal kuşak.

abisal düzlük [abyssal plain] ® Abisal ova.

abisal kuşak (bölge) [abyssal zone] Derin denizin 2,200-6,000 metre derinliğinin orta kesimi

abisal ova [abyssal plain] 3,500 metreden derindeki düzlükler.

abisal taban [abyssal floor] 3500 metreden derindeki taban.

abisal tepe [abyssal hight] Okyanus tabanında yüksekliği 900 metreye kadar olan tepecikler.

abiso-bentik [abyssobenthic] ® Abiso-tabansal. 

abiso-pelajik [abyssopelagic] ® Abiso-yüzer.

abiso-tabansal [abyssobenthic] Abisobentik. Abisal derinlikteki taban yaşamı.

abiso-yüzer (abiso-pelajik) [abyssopelagic] Abisal derinlikteki yüzer-gezer yaşam. 2,200-6,000 metre derinlikteki su kolonu.

abissal [abyssal] ® Abisal.

abiyogenez [abiogenesis] Canlıların (canlı ana-baba olmadan) cansız malzemeden bir anda yaratıldığını öne süren varsayımsal organik olağanüstülük. 

abiyoseston [abioseston] Seston’un yaşamayan kısmı. ® Tripton. ® Seston.

abiyotik [abiotic] Biyolojik olmayan malzeme, faktör, çevre vs.

abiyotrofi [abiotrophy] Hücre ve dokuların herhangi bir yaralanma görünmeden erken ölmesi.

abiyoz [abiose] Su yokluğunda canlıların yaşamının geçici bir süre için –yeniden su gelene kadar - yavaşlaması. Örnek; Rotatoria.

ABK (kıs) [Individual Transferable Quota (ITQ)] ® Aktarılabilen Bireysel Kota. 

AB-OBP (kıs) [European Union Common Fisheries Policy (EU-CFP)] ® AB Ortak Balıkçılık Politikası.

aboral [aboral] Ağızdan uzak(ta). ® Oral.

aborda [alongside] Gemilerin bordalarının birbirlerine ya da gemi bordasının iskeleye tamamıyla yanaşması.

AB-Ortak Balıkçılık Politikası [EU-Common Fisheries Policy] Kökü 1957’ye giden bu politika (OBP) AB’ce 1983 yılında kabul edilmiştir. Buradaki amaç, herkesin ortak malı olarak kabul edilen ve avlanan stokların, sorumlu sömürülmesini sağlama ile çevrenin, balıkçılık endüstrisinin ve tüketicilerin çıkarlarını korumaktır. OBP her ülkeye 12 deniz millik hükümranlık alanı tanımaktadır. Bu alanda ulusal teknelerin özel kullanım hakkı vardır. 12 mil dışında kalan ve 200 deniz miline kadar uzanan münhasır ekonomik bölgeye, üye ülkelerin balıkçı gemileri eşit girme hakkına sahiptir. OBP anılan bu yükümlülüğü getirmektedir. Atlas Okyanusu ve Kuzey Denizi’nde balık stokları zor olmakla birlikte TAC ve bireysel kota uygulamalarıyla işletilmekte, pazarlama, fiyatlar ile dışsatım da OBP içerisinde kontrol edilmektedir. Stoklarda görülen düşüş üzerine AB 2003’te sorumlu balıkçılık anlayışını geliştirmiş ve uygulamaya başlamıştır. Bu uygulama kâğıt üzerinde her ne kadar iyi bir çözüm olarak görünmekteyse de birçok sorunu da birlikte getirmiştir. Yasadışı avcılık, aşırı sömürme henüz önlenememiş olup stokların durumunda da bir iyileşme henüz kaydedilememiştir.

Abra alba (?) [white furrow shell] Çift-kabuklu bir yumuşakçadır (bir midye türüdür). Avrupa kıyılarının kumlu, çamurlu tabanında bulunur. Rengi beyaz ya da beyazımsıdır. 25 mm uzunluğunda olabilir. Kabuk neredeyse şeffaftır. Tabanda birey sıklığı 14,000 birey/m2’ye ulaşabilir. Üzerinde oldukça fazla inceleme yapılmış bir türdür. Abra alba topluğu çok ünlüdür.

Abraliopsis pfefferi (?) [Pfeffer’s enope squid] Sırtta manto boyu dişilerde 4 cm erkeklerde 3,5 cm kadardır. Mezo pelajik türdür. Gece 0 - 200 m'ler, gündüz 300 - 700 m'ler arasında yayılır. Türkiye'nin Akdeniz kıyısında bulunur.

Abramis brama (çapak balığı) [carp bream] Tam boyu TL=82 cm ve ağırlığı 6 kg olabilen taban-yüzücü (benthopelagic), ırmak-göçer (potamadrom) olup acı-suda da yaşayan sazangil bir balıktır. Karadeniz’de bulunur.

abse [abcess] Apse. İrin (cerahat – ölü doku ve akyuvar - ihtiva eden) yer.

absorpsiyon [absorption] ® Soğurma.

acantha- (önek) [acantha-] Diken.

acanthias [Acanthias] Mahmuzlu camgöz Squalus cinsinin eski adı.

Acanthocardia aculeata (?) [spiny cockle] Sin. Cardium aculeatum. Kabukları ince ve yamuk ovaldir. Işınsal kaburgalarda dikensi çıkıntılar vardır. Eklem neredeyse düzdür, kabukların iç kenarı tırtıklıdır. Rengi genelde dışta sarı esmer, grimsi sarı arkada pembemsi esmerdir. Kabuk içi beyaz pembe ve esmer gölgelidir. Boyu en çok 10 cm olabilir. Sıklıkla 6 ile 7 cm boylarda rastlanır. Kaba döküntülü kumlu çamurlu tabanda yayılır. 125 m derinliğe kadar bulunur. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Acanthocardia echinata (?) [European prickly cockle] Sin. Cardium echinatum; Cardium mucronatum. Kabuk kalındır. Işınsal omurgalar dikenlidir. Eklem neredeyse düzdür, kabuk iç kenarı tırtıklıdır. Rengi beyazımsı esmer olup eş merkezli açık ve koyu bantlıdır. Kabuk içi beyazdır. İç kenar son derece çentiklidir. Akdeniz türüdür. Boyu en çok 7,6 cm, sıklıkla rastlanan boyu 4,5 - 5,5 cm kadardır. Çakıllı tabanda ve Posidonia yataklarında yayılır. 300 m derinliğe kadar rastlanabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Acanthocardia erinacea (?) [sand cockle] ® Acanthocardia spinosa.   

Acanthocardia paucicostata (?) [poorly ribbed cockle] Sin. Cardium paucicostatum; Sphaerocardium paucicostatum. Kabuk görece ince, neredeyse yuvarlaktır. Işınsal kaburgalıdır. Eklem yeri az kavislidir. İç kenar çentiklidir. Rengi dışta genellikle sarımsı kahverengi, içte beyazımsı kahverengidir. Boyu en çok 4,3 cm olur. Sıklıkla 2,5 - 3,5 cm boylarda rastlanır. Akdeniz'de gelgit kuşağı altında kumlu çamurlu tabanda 5 m ile 200 m derinlikler arasında rastlanır. Karadeniz'de 15 ile 100 m derinliklerdeki çamurlu tabanda yaygındır. Türkiye'nin Akdeniz ve Karadeniz'de Sinop'a kadar olan kıyılarında bulunur. Doğu Karadeniz'deki varlığı bilinmemektedir. Karadeniz'de avlanmaz.

Acanthocardia spinosa (?) [sand cockle] Sin. Acanthocardia erinacea. Yakın kıyısal sularda çakıllı tabanda yaşar. Boyu en çok 10 cm kadar olabilir. Türkiye'nin Ege ve batı Akdeniz kıyılarında ve aralıklarla da doğu Akdeniz kıyılarında bulunur.

Acanthocardia tuberculata (?) [tuberculate cockle] Sin. Rudicardium tuberculatum; Cardium tuberculatum. Kabuk kalın ve ışınsal kaburgalıdır. Eklem hafif kıvrıktır.Kabuk iç kenarı çentiklidir. Rengi değişken olup beyazdan sarımsı esmer ve koyu esmere olabilir. Kabuk içi çoğunlukla beyazdır. Boyu e çok 9 cm olabilir. Sıklıkla rastlanan boyu 5 il3 7 cm arasındadır. Kumlu, kumlu çamurlu tabanda kıyısal kuşakta 80 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Acantholabrus palloni (derin-su lapini) [scale-rayed wrasse] En çok TL=18 cm boyunda olup resiflere bağlı, 30-500 m derinliklerde rastlanan ticari değeri olan bir balıktır. Kıyısal sularda kayalık ve kumlu tabanda bulunur.

Acanthopterygii [acanthopterygians] ® Dikenliyüzgeçliler.

Acetabularia (?) [Acetabularia] Bir gözeden (hücreden) oluşan su yosunudur. Bilinen en büyük gözedir (hücredir). Çıplak gözle görülür. ® Acetabularia mediterranea.

Acetabularia acetabulum (?) [umbrella weed] Sin. Acetabularia mediterranea. Yeşil algdir. Üç parçadan oluşmuştur. Bunlar, köksüler, sap ve şemsiyedir. Şemsiye yerleşmiş bikarbonatlı dalcıklardan oluşmuştur. Bu su yosunun tamamı tek bir hücredir (bilinen en büyük hücredir). Eksen ucundan uzar. Şemsiye üreme organıdır. Gametogenez ile oluşan izogametler şemsiyede sistler halinde saklanır. Döllenmeden sonra zigottan yeni bir birey oluşur. Çoğunlukla 5 - 6 cm boydadır. Akdeniz'in yerlisi olup Türkiye'nin ege kıyılarında 1 - 15 m derinliklerde bulunur. Elle toplanır. Gizil tıbbi kullanımı vardır. Ayrıca hücre ve moleküler biyoloji araştırmalarında kullanılır.

Acetabularia acetabulum (sin. Acetabularia mediterranea) (?) [Mermaid’s wine glass] Boyu 4 cm, şemsiyesi 1 cm genişliğinde, beyazımsı-yeşil, tek gözeden (hücreden) oluşan su yosunu. Sakin suların kayalık ve taşlık zemininde 3-4 m derinlikte bulunur fakat 30 m’ye kadar rastlanılabilir.

Acetabularia mediterranea (?) [Mermaid’s wine glass] ® Acetabularia acetabulum.

Acetabularia mediterranea (?) [umbrella weed] ® Acetabularia acetabulum.

Acipenser gueldenstaedtii (Rus mersini, karaca balığı, mersin balığı, Rusmersin, Rus mersin balığı) [Russian sturgeon] Bilinen en büyük bireyi TL=235 cm ve 115 kg ağırlığındadır. Rapor edilen en yaşlı birey 46 yaşındadır. Tabansal (demersal) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. Yakın kıyıda kum ve çamur üstünde bulunur. Genellikle tek gezer. Kışlama ve yumurtlama göçünde sürü oluşturur. Mayıs-Haziran aylarında yumurtlar. Soyu tehlike altındaki türler listesinde yer almaktadır.

Acipenser nudiventris (biz balığı, şip, mersin balığı, Rus mersini) [fringebarbel sturgeon] Bilinen en büyük bireyi TL=200 cm ve 80 kg ağırlığındadır. Tabansal (demersal) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. 30-60 m derinliklerde rastlanır. Balıkçılığı ve yetiştiriciliği yapılmaktadır. Çamurlu zemin üstünde, tek gezer. Nisan-Haziran arasında yumurtlar. Soyu tehlike altındaki türler listesinde yer almaktadır.

Acipenser ruthenus (çuka, çiga balığı) [sterlet] Mersin-balığıgillerin en küçük türlerinden biridir. Ağırlığı 16 kg ve boyu 125 cm kadar olabilir. Tabansal canlılar ve kurtlarla beslenir. 25 yıl yaşayabilir. Kültürü kırma-melez (hibrid) formlarıyla yapılmaktadır (Acipenser ruthenus x Huso huso; Acipenser ruthenus x Acipenser gueldenstaedtii).

Acipenser stellatus (sivruşka balığı, mersin, çuka, mersin yavrusu, mersin balığı) [starry sturgeon] Bilinen en büyük bireyi TL=220 cm ve 80 kg ağırlığındadır. Bildirilen en yaşlı birey 27 yaşındadır. Tabansal (demersal) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. 10-100 m derinliklerde rastlanır. Yakın kıyıda kumlu, çamurlu zeminde bulunur. Gündüz tabanda durur, gece beslenmek için yüzeye çıkar. Havyarı çok meşhurdur. Eti lezzetlidir. Soyu tehlike altındaki türler listesinde yer almaktadır.

Acipenser sturio (mersin balığı, alman mersin balığı, kolan balığı) [sturgeon] Toplam boyu TL=500 cm ve ağırlığı 400 kg ve 100 yaşında olabilir. Tabansal (demersal) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. Balıkçılığı ve yetiştiriciliği önemlidir. Genç bireyleri ırmak ağızlarında ve açık suda bulunur. Erinler genellikle yalnız gezer. Yavaş büyüyen uzun yaşayan bir türdür. Havyarı ünlü, eti lezizdir. Yan av olarak avlanması, yaşam ve yumurtlama alanlarının bozulması ve yumurtlama göçü nedeniyle soyu tehlike altındadır. 7-9 yılda cinsi olgunluğa ulaşır. Nehirlerde 2-10 m derinlikte taşlık üzerinde yumurtlar. Yumurtaları yapışkandır. Olgun birey 800,000 – 2,400.000 yumurta üretir.

Acipenseridae (Mersinbalığıgiller) [sturgeons, true sturgeons]  Actinopterygii sınıfı, Acipenseriformes takımı, Acipenseridae ailesi, Acipenserinae altailesinin  Acipenser cinsinde 23 ve Huso cinsinde 2, Scaphirhynchinae altailesi Scaphirhynchus cinsinde 3, Pseudoscphirhynchus cinsinde de 3 tür olmak üzere toplam 31 türü barındırır. Günümüzde varlığını sürdüren en eski ilkel balıklar olup çoğunluğu kıkırdağımsı iskeletli kemikli balıklardır. Gövde uzun ve silindirik şekillidir. Boyları 2-3 metre ile 5,5 metre arasında değişir. Biraz yassılmış duran yüz koniktir. Küçük ağız alttadır (karınsaldır).  Dört sakalcığı vardır. Ağız (çeneler) öne uzar (protraktil), erinlerde dişler yoktur. Sırt yüzgeci tektir ve çok arkadadır. Kuyruk yüzgeci eşit değildir, kuyruğun üst lobu daha uzundur (heteroserk).  Beş sıra kemiksi plaka gövde boyunca yer alır. Baş, kemiksi plakalarla kaplıdır. Derileri kalın olup iri pullar bulunur. Dağılımı kuzey yarımkürede ılıman-soğuk kuşakla sınırlıdır. Acı-suda ve sahil yakınlarındaki (özellikle gençler) çamurlu tabanda yaşarlar. Yumurtlama tatlı suda olur (yukarı-göçer – anadrom ve ırmak-göçer - potamadrom). Bazı türleri yalnız tatlı-suda kalır. Bentik ve yarı yüzücüdürler (semipelajiktirler). Bazen kış uykusu ya da üreme esnasında küçük gruplar oluştururlar. Ancak aslında yalnız yaşarlar. Çeşitli tabansal omurgasızlarla (özellikle yumuşakçalar) ve küçük balıklarla beslenirler. Kumlu, çakıllı, kayalık zemin üstünde bulunurlar. Üreme tatlı-suda ilkbaharda ve yaz başında (dişi başına birkaç milyon yumurta) bırakılarak gerçekleşir. Yumurtlama akıntılı, çakıllı kumlu zeminde ya da yumurtaların yapışabildiği kayalık kesimde gerçekleşir. Gençler haliçlerdeki acı sulara dönmeden önce tatlı-suda bir yıldan fazla bir süre geçirirler, daha sonra denize göçerler. Yüzme keseleri büyüktür. Bu canlılar havyar üretmeye yarayan oositleri, lezzetli etleri ve şarapları arıtmaya yarayan, balık tutkalı görevi gören yüzme keseleri yüzünden çokça araştırılmışlardır. Türkiye sularında Karadeniz’de Acipenserinae alt ailesinden Acipenser stellatus (Mersin, sivuşka bl.), Acipenser nudiventris (şip, bız bl.), Acipenser ruthenus (çuka, çiga bl.), Acipenser guldenstaedtii (Rus mersini, karaca bl.), Acipenser sturio (kolan bl.) ve Huso huso (Mersinmorinası, morina, beluga bl.) türleri bulunmaktadır. Bütün türlerin soyu tehlike ve tehdit altındadır.

acı-su [brackish water] Tatlı-su ve deniz sularının karışım alanındaki az tuzlu (%o 5 - %o 18) su. Caspers’e göre acı-su hidrografik ve biyolojik olarak deniz tarafından oluşur ve belirlenir. Karışık tuzlu sınır yaşam alanıdır, denizel ve karasal sulardan tamamıyla farklıdır.

actinaria (aktinitler) [actinaria] Bu takımdaki türler yerel kullanılan birçok türü içermektedir. Aktinitler tek yaşayan poliplerdir. Gelişmiş iskeletleri yoktur. Silindir şeklinde (kolon gibi duran hayvanlardır. Üstte tepede ağız diski ve ortasında dokunaçların yer aldığı ağız açıklığı bulunur.) Çoğu türde silindir şeklindeki sütunun (kolonun) üst kısmında değirmi büzgen kas (skinfter) vardır ki bu da hayvanın kasılmasını sağlar. Aktinitler çoğunlukla taş, kaya, kabuk vb'ne yapışık yaşamakta olup etoburdurlar. Avlarını yakıcı gözeler ve dokunaçlar yardımıyla avlarlar. Ürettikleri kurtçuklar medüz evresinden geçmeden büyürler. Tüm denizlere yayılmışlardır. Akdeniz'de 10 aileden 30 tür yaşamaktadır. Actiniidae ailesinin tüm türleri Akdeniz kıyısındaki ülkeler tarfından düzenli tüketilir. Hasadları elle ve dredge ile yapılır.

Actinia cari (?) [grilde anemone] Actiniidae ailesindendir. Boyu 5 - 6 cm kadar olur. Kayaların üstünde birkaç metre derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

Actinia equina (?) [beadlet anemone] Actiniidae ailesindendir. Boyu 6 - 8 cm'dir. Kayaların üstünde birkaç metre derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

Actinopterygii [actinoptergians, ray finned fishes] ® Işınlı-yüzgeçliler.

açı demiri [back board chain,  chain bracket,  angle iron chain,  board chain,  chain triangle, towing chain] Trol kapısının suda uçurtma gibi ağ yakasını yanlara açmasını sağlayan düzenek.

açığa çıkmak [to be off] Bağlı olan bir deniz aracının bulunduğu yerden ayrılarak açığa gitmesi.

açık [clear] Bulutsuz gökyüzü. 

açık deniz [high sea] 1- Okyanus ya da denizin açık kısmı. Genellikle kabotaj sınırının dışında kalan su kesimi.

açık deniz [open ocean] 2- Okyanus ya da denizin sahanlık alanı ötesinde olup genellikle karasuları dışında kalan sular.

açık deniz [open sea] 3- Kıyıdan uzaktaki su kesimi.

açık deniz balıkçılığı [offshore fishery] Kıyıdan uzakta bir günden daha fazla kalınarak yapılan balıkçılık. Bu terim aynı zamanda uzak mesafe balıkçılığı ile eş anlamlı olarak da kullanılmaktadır. ® Uzak mesafe balıkçılığı.

açık düşmek [to fall away] Bulunması istenilen yerden (istasyondan) farklı nedenlerle rotadan sapma sonucu uzakta kalmış olmak.

açık göl [open lake] Dışarıya su akıtan göl. 

açık iyi hava [fair weather] Güneşli, açık, bulutsuz anlamında iyi havayı belirten deyim. 

açık sezon [open season] Belirli türlerin, belirli av araçlarıyla avlanmasına izin verilen mevsim.

açık sistem [open system]  Çevresi ile etkileşimi olan sistemleri belirtir. Balık stokları açık sistemlerdir.

açık su(lar) [offshore water(s)] 1- Kıyıdan uzaktaki su(lar).

açık su(lar) [open water(s)] 2- Seyir ve sefer için bir engelin olmadığı su(lar).

açıkta [offshore] Ülkenin hükümranlık alanı içerisinde fakat kıyıdan uzakta.

açıkta balıkçılık [offshore fishery] Kıyısal suların ötesinde görece büyük teknelerle yapılan balıkçılık.

açıkta eylemek [to put about] Teknenin limandan, iskeleden uzakta açıkta beklemesi.

açılır bakla [detachable link] Yaylı sistemi olan ve gerektiğinde kolay açılır ve kapanır bakla. 

açımlama [dissection] Bir canlının parça ve kısımlarını göstermek için kesilerek açılması.

açma-emme beslenmesi [gape-and-suck feeding] Balıklarda beslenme mekaniz-masıdır. Balık avlayacağı, ağzına almak istediği besinin yakınında ağzını hızla açar. Bu yolla ağız içinde negatif basınç oluşur ve besin ya da av balığın ağzına emilerek girmiş olur.

ad- (önek) [ad-] 1- Aynı yanda, yakınında. Adoral - Ağzın bulunduğu tarafta.

ad- (önek) [ad-] 2- Eşit, denk. Örnek; adequate-yeterli uygun.

ada [island] Suyla çevrili kara parçası.

ada yavrusu [island babe] İstanbul boğazı çevresinde kullanılan bir cins balıkçı teknesine verilen ad.

adabalığı [cachalot,  sperm whale] ® Physeter catodon.   

adabeyi [large scaled scorpionfish] ® Scorpaena scrofa.

Adacna relicta (?) [folded lagoon cockle] ® Hypanis plicatus.

Adalar Denizi [Aegean Sea] Osmanlıların 19. ve 20. YY arasında Ege Denizi için kullandıkları ad.

adaptasyon [adaptation] Uyma. ® Uyum.

adduktor [adductor] Çekme, yaklaştırma hareketini yapan kas(lar). ® Kaslar.  

adi dikenli balığı [three-spined stickleback] ® Gasterosteus aculeatus aculeatus.

adi köpekbalığı [smooth-hound] ® Mustelus mustelus.

adi morina  [common mora] ® Mora moro.

adi sazan [carp] ® Cyprinus carpio carpio.

adiabatik sıcaklık [adiabatic temperature] ® Adiyabatik sıcaklık.

adipoz [adipose] Yağ, yağlı. Örnek; yağ yüzgeci (adipose fin).

adipoz göz kapağı  [fatty eyelid, adipose eyelid] ® Yağlı göz kapağı.

adipoz yüzgeç [adipose fin] ® Yağ yüzgeci.

adiyabatik [adiabatic] Çevreyle herhangi bir ısı değiş tokuşu olmaksızın (ısı verip almadan) gerçekleşen anlamında olup besin zincirinde enerji ve madde aktarımı incelemelerinin temel prensibi olarak alınmaktadır. 

adiyabatik etki [adiabatic effect] Artan basınçla suyun yoğunluğu artar. Yüzeyde sıcaklık 2,48 0C ve tuzluluk %o 34,67 iken yoğunluk 1,02769’dur. 1,000 m derinlikte aynı sıcaklık ve tuzlulukta yoğunluk 1,07211 olur. Sıkıştırılabilirlik nedeniyle su kütlesi dikeyde sıcaklık değişikliğine maruz kalır. Buna, çevre ile sıcaklık değiş tokuşu olmazsa adiyabatik denir.

adiyabatik sıcaklık [adiabatic temperature] Ortam sıcaklığı değişmediği halde sıcaklığın sıkışma ve gevşeme nedeniyle değişmesidir.

adlittoral kuşak [adlittoral zone] Supralittoral (üst-kıyısal) kuşağın üstünde olup deniz etkisi nedeniyle ancak bazı karasal bitkilerin gelişebildiği kıyısal kuşak. ® Supralittoral.

adsi balığı [?] ® Leiognathus klunzingeri.

adsorpsiyon [adsorption] Malzemenin (molekül) katı yüzeye tutunması.

adveksiyon [advection] Yatay taşınım. Suların yatay hareketi. 

Aegeum Mare [Aegean Sea] Ege Denizi.

Aequipecten audouini (?) [queen scallop] ® Aequipecten opercularis.

Aequipecten opercularis (?) [queen scallop] Sin. Aequipecten audouini, Chlamys opercularis. Kabuklar yanlardan basıktır.  Sol (üst) kabuk sağ (alt) kabuktan biraz şişkindir. Kabuklar değirmi olup kulaklardan biri diğerinden biraz daha büyüktür. Işınsal kaburgalıdır. Kabuk içi parlak olup dış kaburga yapısı ile ilişkili yassı kaburgalıdır. Rengi değişken alacalıdır. İçi beyaz, sıklıkla esmer ya da farklı renkte (mor, sarı, pembe) olabilir. Boyu en çok 11 cm olabilir ancak sıklıkla rastlanan boyları 4 ile 6 cm kadardır. Döküntülü tabanda bulunur. Lagünlere girer. Aktif yüzebilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

aerobik [aerobic] ® Örobik.  

aerobik ayrışma [aerobic decomposition] ® Örobik ayrışma.  

aerobiyont [aerobiont] ® Örobiyont. 

aerobiyoz [aerobiosis] ® Örobiyoz.  

aerofaji [aerophagia] ® Örofaji. 

aerosist (örosist, şamandıra) [aerocyste] Tallus bölümü olup kabarcık şeklindedir, içerdiği gaz sayesinde suda yüzer.

aerosol [aerosol] ® Örozol.  

afital [aphytal] Göl tabanının bitkisiz bölgesi.

afotik [aphotic] ® Işıksız.

afotik zon [aphotic zone] ® Işıksız kuşak. 

agami [agamy] Çiftler arasında sürekli bağın olmadığı durum. Yumurtlamadan sonra erkek ve dişinin ayrılması. Örnek; bazı Sihlidgiller (Cichlidae).

agar [agar] Jöle benzeri madde olup karbonhidrat tabanlıdır ve örneğin Gelidium gibi bazı kırmızı alglerden elde edilir. Endüstriyel alanda yaygın olarak (bakteriyolojide besi ortamı, vb.) kullanılır ve agar-agar olarak adlandırılır. Agar ya da agar-agar 1650 sonu ya da 1660 başlarında Japonya'da keşfedilmiştir.

agarofit [agarophyte] Kırmızı algdir. Hücre çeperinde hidrokolloid agar üretir. Örnek; Gelidium ya da Gracilaria) hücre çeperleri.

Agassiz [Alexandre Agassiz] İsviçre asıllı Amerikalı mühendis ve zoolog (1835-1910). Önce babası ile mühendis olarak çalıştı. Madencilikten çok zengin oldu ve kıyı hayvanlarıyla özellikle Derisidikenliler (Echinodermata) ile ilgilendi. Kendi gemisiyle Karayipler’de derin deniz faunasını inceledi. Panama’nın her iki tarafındaki faunayı karşılaştırdı. Yayınladığı eserindeki tabloları kendisi çizdi.

Agnatha (Agnata) [lampreys, hagfish] ® Çenesizler.

agonistik [agonistic] ® Kavgacı.

agregasyon [aggregation] Bir araya gelerek yığılma.

[fishnet] 1- İpliğin düğümlenmesi ile elde edilen ve balık avcılığında kullanılan file tipinde büyük araç. ® Balık ağı.

[net] 2- Gözler halinde örülmüş bir cins örgü, file.

ağ atımı başına tabakalandırılmış ortalama av [stratified mean catch per tow] Araştırma gemileriyle farklı türler için beher coğrafi tabakada yapılan çekim başına düşen ortalama av, bölgedeki tabaka alanıyla çarpılır. Çarpım sonuçları toplanır ve bu toplam bölgedeki bütün alanların toplamına bölünür ki bu da göreceli bolluğun bir göstergesidir.  

ağ atma [paying away, setting] Bir ağı (av aracını) suya salmak.

ağ çekici [net hauler] Durağan ağların tekneye alınmasında kullanılan makara.

ağ derinliği [net depth] Mantar yakadan kurşun yakaya göz sayısı olarak verilen mesafe.

ağ iskandili [net sonde, net sounder] Ağın mantar yakasına bağlanmış ya kablo ile ya da yine akustik yöntemle sinyalleri teknedeki yankı iskandiline gönderen ve ağın bulunduğu derinlik, sıcaklık ve baktığı alandaki balık bolluğunu gösteren bir cins yankı iskandili.

ağ makarası [net reel] Balıkçı teknelerinde ağ ve ağa ait donanımın sarıldığı tambur. ® Ağ tamburu.

ağ odası [net room] Ağların, tamir edildiği ve saklandığı özel donanımlı oda.

ağ seti [net-fleet] ® Batarya.

ağ tabaka [retina] Gözde sinir uçlarının bulunduğu ışığa hassas tabaka.

ağ tamburu [net drum, net roller] Sürütme ağlarının sarıldığı geniş yapılı tambur. ® Ağ makarası. ® Ağ vinci.

ağ tamiri [net mending] Ağın yırtılan, kopan kısımlarının elle örülerek tamamlanması.

ağ vinci [net winch] Görece büyük balıkçı gemilerinde sürütme ağlarının sarıldığı vinç.

ağı (zehir) üreten balıktan korunma [treatment of fish poisoning] Zehir üreten balıktan korunma konusu hakkında bilgiler izleyen satırlarda verilmektedir. Ancak bu hiçbir zaman yeterli sayılamaz ve mutlaka hekime başvurulmalıdır.

a) Dasyatidae, Gymnuridae, Mobulidae, Myliobatidae, Rhinopteridae, Urolophidae, Potamotrygonidae ailesi bireylerinde: Yara soğuk deniz suyu ile yıkanmalı. Yırtılmış deri parçaları çıkartılmalı. Yaralı kısım mümkün olduğunca ve dayanılacak derecedeki sıcak suda 30-90 dakika tutulmalı. Bu tür zehirler sıcak suda çabuk parçalanır ve etkisi azalır. Hafif uyuşturucu olarak suya MgSO4 konulabilir. Su banyosundan sonra yara yeri cerrahi müdahaleyle temizlenir ve kapatılır. Kazıklıhumma (tetanos) iğnesi tavsiye edilir. Antibiyotik desteği gerekebilir. Ağrı kesici olarak ya kasa ya da damara demerol etkilidir. Birincil şok alışılagelmiş yöntemle atlatılabilirken, ağı (zehir) etkisinin oluşturacağı kardiyovasküler ikincil şok ciddi tedavi gerektirir. Yaralının hastaneye kaldırılması önerilir. KMNO4 ve NH3 ve soğukla tedavi uygulanmamalıdır. Denizde vatoz sokmasından korunmak için yürürken ayakların sürütülmesi önerilir.

b) Ariidae, Bagridae, Clariidae, Doradidae, Heteropneustidae, Ictaluridae, Pimelodidae, Plotosidae, Siluridae ailesi bireylerinde: Tedavi yukarıdaki (a) gibidir.

c) Trachinidae ailesi bireylerinin sokması: Tedavisi yukarıdakinin (a) benzeridir. Ek olarak Ca-gluconat ağrıyı keser. Procain hafif durumlarda kullanılır. Damardan mepedridin verilmei sokmadan 1 saat sonra da devam eden ciddi ağrıları azaltır.

d) Scorpaenidae ailesi bireylerinde: Zehiri (uzaklaştırmak) temizlemek için sokma yeri yıkanır. Kanamaya izin verilmelidir. Yara (sokma) yeri mümkün olduğunca sıcak ve dayanılacak derecedeki sıcak su banyosunda 30-90 dakika tutulmalıdır. Hafif uyuşturucu olarak suya MgSO4 konulabilir. Yara yeri cerrahi müdahaleyle temizlenmeli ve kapatılmalıdır. Kazıklıhumma (tetanos) iğnesi tavsiye edilir. Antibiyotik desteği gerekebilir. Ağrı kesici olarak ya kasa ya da damara yapılan demerol etkili olabileceği gibi olmayabilirde. 

e) Batrachoididae ailesi bireylerinde: Tedavisi yukarıda (d) olduğu gibidir. 

f) Siganidae, Acanthuridae ailesi bireylerinde: Tedavisi yukarıda (d) olduğu gibidir. 

Önemli uyarı: Kardiyovasküler ikincil şok ciddi tedaviyi gerektirir.

ağı [poison] 1- Canlılara zarar veren maddeler. Ağılama (zehirleme) ağızdan alınma solunum ya da dokunmayla oluşabilir.

ağı [venom] 2- Zehir. Hayvanların ürettiği ağı.

ağı balıkçılığı [poison fishing] Zehir balıkçılığı. Yüksek omurgalılara etki etmeyen fakat balıkları bayıltan ağı (zehir) kullanılarak yapılan balıkçılık. Ağı ya suya atılarak ya da yem içerisine gömülerek kullanılmaktadır.

ağı üreten balıklar [venomous fishes] Ağı (zehir) üreten ve dikensi uzantılarıyla sokarak zerk eden balıklar. 

ağılı balıklar [poisonous fishes] Zehirli balıklar. Bakteriyel olan hariç ağı (zehir) taşıyan herhangi bir balık. Bazen yalnız ağızla alınmayla oluşan ağılamayla (zehirlenmeyle) sınırlı tutulur ve ağı taşıyan ve ağıyı iğnesiyle aktaranlardan ayrı tutulur.

ağılı maddeler [toxic substances] Zehirli maddeler. Can kaybına kadar uzanan zarara yol açabilen kimyasal maddeler.

ağılı-ekmek hamuru avcılığı [poisoned bread-paste-bait] Zehirli -ekmek hamuru avcılığı. Ekmeğin zirai ilaçla yoğrulmasıyla oluşturulmuş yem malzemesinin suya atılarak balıkların bayılması sonucu yüzeye çıkanların toplanmasına dayanan avcılık.

ağır metal(ler) [heavy metal(s)] Cıva-Hg, kurşun-Pb, kadmiyum-Cd ve çinko-Zn gibi atom ağırlıkları yüksek ve canlılarda birikmeleri nedeniyle de tehlikeli özellikleri olan metallerdir.

ağırlığa göre av [catch-at-weight] Ağırlığa dayalı av da denilebilir. Avlanan tahmini balık ağırlığının, balık ağırlığı sınıflarına ya da diğer faktörlere (araç ya da ülkeye) göre tablosu. Bir türün ağırlığa (ve boya) dayalı avı balıkçılıkta (yalnız karaya çıkarılanları değil) avlanarak öldürülen bütün balıkları kapsamalıdır.

ağırlık [weight] ® Kurşun.

ağırlık kaybı [weight loss] Kötü koşullarda balık ağırlığının azalması.  

ağırlık-boy ilişkisi [weight-length relationship] ® Boy-ağırlık ilişkisi.

ağız (açıklığı) çevresi [peristome] Karındanbacaklı kabuğu ağzının kenarı. Kabuk açıklığını değiştiren bir çentik ya da kanal ve yoksa böyle kabuğa ‘holostome - tam açık’ aksine ise ‘siphonostome – sifonsu açık’ denir.

ağız [mouth] 1- Besin ve suyun mideye alındığı yapı.

ağız [mouth] 2- Balıkların ağın içine girdiği açıklık.

ağız [mouth] 3- Nehir, ırmak ve derelerin denize ya da göle döküldüğü kısım.

ağız açıklığı [spread] Trol ağının yatayda yanlara doğru açıklığı. 

ağız contası [oral fimbria] Taşemegiller’in (Petromizontidae) yuvarlak ağızlarını çevreleyen ve sızıntıyı önleyen ve algılamayı sağlayan uzantıları.

ağız dikmeleri – payandaları [oral pillars] ® Ağız zarı - Buccal membrane.

ağız gebeliği [oral gestation, oral incubation] ® Ağızda kuluçkacı. ® Dış-kuluçkacı.

ağız genişliği [fishing spread] Trol ağının yatay açıklığı.

ağız kapağı (zarı) [oral valve membrane] ® Ağız kapağı.  

ağız kapağı [oral valve, buccal valve] Balıklarda ağız içerisinde solunum suyu dışarı atılırken geri kaçmasını önleyen - tek yönlü akıntıyı sağlayan zar.  

ağız yüksekliği [fishing height, height] Trol ağının ağzı açıkken mantar yaka ile kurşun yaka arasındaki dikey mesafesi.

ağız zarı [buccal membrane] Kafadanbacaklılardan Sepioidea ve Teuthoidea takımlarında ağzı çevreleyen zar olup üçgensi panellerle, bazı türlerde küçük vantuzlar olmak kaydıyla ağız payandaları ile desteklenmiştir 

ağızda kuluçkacı (ağız gebeliği, kuluçkacı) [mouth brooder, oral brooder] Yumurtalarını ağzında koruyarak kuluçkalayan (ovofil) ve genç bireyleri ağzında koruyan (larvofil) balıklar. ® Dış-kuluçkacı.

ağızla tutunma [oral grasping] Sazangiller (Cyprinidae) ve Dikenliçütregiller (Monocanthidae) ailesi fertlerinin ağızlarıyla çeşitli malzemeye (ağ, sünger, ip, urgan, gömlekliler vs) tutunarak  kendilerini askıya almaları davranışıdır.

ağlı-kızak [dredge] Taban organizmalarının örneklemesinde kullanılan torba ağlı bir çeşit deniz kızağı.

ağtabaka [retina] Gözde ışığa duyarlı tabaka, zar.

ahtapot [devilfish] 1- ® Octopus vulgaris.

ahtapot [Octopus] 2- Sekiz kollu kafadanbacaklı yumuşakça (Cephalopoda) cinsi.

ahtapotgiller  [?]  ® Octopodidae.

Aidablennius sphynx (horozbina) [?] TL=8 cm. Tabansal (demersal) bir tür olup sığ kayalıkların güneşli tarafında rastlanır. Yumurtaları tabansal (demersal) ve yapışkandır. Erkek bireyler yumurtayı bekler.

aile [family] 1- Alt-aile üstünde ve süper-aile altındaki ulam (kategori).

aile [family] 2- Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan birim. Cinslerin toplandığı grup. Sonu –oidea, –idae, -inae, -ini ile biten cins’in üstündeki grup. Ad belirtilerek yapılan aile adının isimlendirmesinde cins adı belirteç olur. Örnek; Salmonidae – alabalıkgiller’de belirtici cins adı Salmo yer alır.

aile [family] 3- Familya.

akanta [acantha] Diken.

akantosefal [acanthocephalus (çoğ. acanthocephala)] Kafasında dikensi tırtıklar bulunan. Ayrıca balıklar, kuşlar ve memelilerin barsağında asalak yaşayan Aschelminthes (=Nemathelminthes).

akar-göçer [adfluvial] Göllerde yaşayıp ırmaklara yumurtlamak için göçen. ® Irmak-göçer.

akarsu [runoff] Yağmur suyunun toprak tarafından emilmeyen kısmı olup serbest akan su.

akbalık [zander] ® Sander lucioperca.

akbalina [white whale] ® Delphinapterus leucas.

akciğer [lung] Göğüs boşluğunda olup solunumu sağlayan organ.

akciğerli balıklar [lungfishes] ® Dipnoi.

Akdeniz [Mediterranean Sea] Cebelitarık Boğazı ile Atlas Okyanusu’na, Süveyş Kanalı ile Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’na, Çanakkale ve İstanbul boğazlarıyla Karadeniz’e bağlı yüzölçümü 2,966.000 km2 olan ve Avrupa’ya kıyısı bulunan kurak iklim denizidir. Uzunluğu 3,860 km’dir. Birçok alt bölüme ayrılır. Bunlar Albeyta Denizi, Balerya Denizi, Ligur Denizi, Tiran Denizi, Adriyatik Denizi, İyon Denizi, Ege Denizi, Libya Denizi, Levant ve Klikya denizidir. Akdeniz’in suyu mavi olup besin tuzlarınca ve üretim açısından fakirdir. Bu deniz, kirlilik tehdit ve tehlikesi altındadır. 46,000 km uzunluğundaki çevresinde 22 ülke yer almakta olup bunların kuzeyde yer alanları gelişmiş endüstri ülkeleri olarak önemli kirlilik kaynağını oluşturmaktadırlar.

Akdeniz hamsisi [round herring] ® Etrumeus teres.

Akdeniz iklimi [Mediterranean climate] Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve orta derecede yağışlı geçen alt-tropik (subtropik) iklim tipi.

Akdeniz midyesi [Mediterranean mussel] ® Mytilus galloprovincialis.

Akdeniz örümcek balığı [spiderfish] ® Bathypterois mediterraneus.

Akdeniz sardalya balığı [European pilchard] ® Sardina pilchardus.

Akdeniz sular sistemi [Mediterranean water system] Akdeniz sular sistemi dendiğinde yan denizler dahil, görece geniş ya da dar boğazlarla birbirine bağlı bölgemiz sular sisteminin tamamı anlaşılmaktadır. Bu sitem içerisinde Adriyatik Denizi, dahil Cebelitarık’tan Filistin kıyılarına kadar uzanan Akdeniz’in kendisi ile Ege, Marmara ve Karadeniz yer almaktadır.

akdil balığı [solenette] ® Buglossidium luteum.

akı [flux] 1- Birim alandan birim zamanda geçen (akan) su, sıcaklık, ışık vb.nin miktarı. 

akı [flux] 2- Organik madde (enerji) miktarının birim zamanda beslenme ağının bir basmağından diğerine aktarılması.

akı ölçer [flow meter] Birim alandan birim zamanda (ya da mesafede) geçen (akan) su miktarını ölçen alet. Deniz araçlarından çekilen plankton ağlarından geçen (plankton ağlarıyla süzülen) su miktarını ölçen alet. 

akıcı [liquid] Belirli bir hacmi olup şekli olmayan. 

akılcı balıkçılık [rational fishery] En etkili şekilde en yüksek kaliteli balık avı yani hasadı elde edecek şekilde düzenlenmiş balıkçılıktır.

akıntı [current] 1- Bir yönde ilerleyen (hareket eden) su kütlesi.

akıntı [current] 2- Sıvıların devamlı akma hareketi. Göl, deniz ve okyanus sularının bir yöne doğru akması yani kısmen ya da bütün olarak yer değiştirmesi.

akıntı [current] 3- Suların bir yerden bir yere hareketi, akması.

akıntı [flow] 4- Hareket eden suyun kendisi.

akıntı [flow] 5- Hacim suyun bir noktadan belli bir sürede geçmesi.

akıntı ölçer [current meter] Deniz ve göllerdeki akıntı yön ve şiddetini ölçen alet.

akıntı oranı [flow rate] Akıntı hızının kanal ya da ırmağın kesitiyle çarpımı.

akıntı rejimi [flow regime] Irmak vb akıntısının zamansal özelliği.

akıntıların balığa etkileri [effets of currents to fish] Bunlar beş grupta değerlendirilebilir. i) Akıntılar balık yumurta ve kurtçuklarını (larvalarını) taşır. ii) Akıntılar erin balıkların göçünü etkiler. iii) Akıntılar balıkların günlük davranışını etkiler. iv) Akıntı sınırlarında erin balık dağılımı değişir (artar). v) Akıntılar bazen balıkların coğrafi dağılımını sınırlar.

akıntıya karşı [upstream] Akarsuyun çıkış noktasına doğru, akıntıya karşı.  

akışkan [fluid] Akabilen. Belirli bir şekli olmayan. Sıvı ve gazlar akışkandır.

akışkanlık [viscosity] Sıvının akma yeteneği (hızı).

akkaragöz [white seabream] ® Diplodus sargus.

akkümülasyon [accumulation] Birikim.

aklimatizasyon [acclimatisation] Yeni bir çevreye alışma. ® Uyum. 

akomodasyon [accomodation] Gözün net görmek için odaklanması. Balıklarda göz merceği ileri geri hareket ettirilerek yapılır.

akorkinoz balığı [albacore] ® Thunnus alalunga.

akpalamut (akpalamut balığı) [plain bonito] ® Orcynopsis unicolor.

akraba [affinis] Bir şeyin diğerine yakınlığı, yatkınlığı.

akrabalık [affinity] Belirli bazı canlıların bir arada (topluluk oluşturarak) bulunma eğilimi.

aksenik kültür [axenic culture] ® Saf kültür.

aksi (ters) yönde [heterostrophic] Karındanbacaklıda embriyonal sarmal döngüsü sola doğru olup izleyen döngüleri çoğu karındanbacaklıdaki gibi sağa doğru olan.

akşın [albino] Renksiz yani doğuştan beyaz balık. Genellikle kremsi beyaz olup gözler retinadaki kan damarlarının görünmesi nedeniyle kırmızıdır. Doğada ender rastlanır. Mağarada yaşayan türler ise genellikle renksizdir.

aktarılabilen bireysel kota [Individual Transferable Quota (ITQ)] Balıkçıya (bireye), tekne sahibine ya da şirkete verilen, satılabilen ya da devredilebilen toplam avlayabileceği balık miktarı (kotası) hakkıdır. Bu uygulama filonun çalışmasını etkinleştirir. Bir kısım balıkçının hakkını devrederek ya da satarak filonun azaltılmasını yani kısaca var olan gizilgücün (potansiyelin) akılcı kullanımını sağlayabilir. Devletin filoyu azaltma yönündeki etkisi bu yolla azalabilir. Ancak zengin balıkçılar kazanırken fakir olanlar yok olur.

aktarılamayan bireysel kota [individual non-transferable quota] Balıkçıya (bireye) ya da şirkete verilen toplam avlayabileceği balık miktarıdır (kotasıdır). Bu kota uzun süreli hak elde etme değildir ve başkasına devredilemez.

aktarma isim [nomen translatum, nom. trans.] Bir taksonomik birimden diğerine aktarılan ad.

aktif balıkçılık [active fishing] Sabit olmayan, hareket halindeki av aracıyla  yapılan avcılık. Örnek; trol.

aktif çamur [active sludge] Atık su arıtma tesislerindeki oksijenli çamur.

aktif çamur süreci [activated sludge process] Atık su arıtma tesislerindeki oksijenli (örobik-aerobic) biyolojik arıtma süreci.

aktif karbon [active carbon] Gözenekli saf karbon. Kokuların ya da ağılı (zehirli) maddeler ile çözünmüş organiklerin giderilmesinde kullanılan %98 saflıktaki karbon (ağaç kömürü) tozu.

aktinitler [actinaria] ® Actinaria.

akuakültür [aquaculture] ® Akvakültür.

akus [acus] İğne.

akustik [acoustic] Duyma ve ses ile ilgili olan.

akustik balık markası [acoustic fish tag] Balık hareketlerini izlemek için balığa takılan bir cins ses yayıcı.

akustik çevre [acoustical environment] Belli bir ses kaynağını kuşatan çevre. Bu çevre arka plan gürültüsü ile yararlı sesin bir karışımıdır.

akustik çukur [sulcus acusticus] Sagitta otolitinin orta düzlemi boyunca uzanan dar çukurluk. 

akustik sistem [acoustical system] Ses dalgası üreten, yayan ve gelen yankıları dinleyerek algılayan sistem.

akustik sörvey [acoustic survey] Balık bolluğu ve ulaşılabilirliğini belirlemek için yankı iskandili (eko-sonder) ve sonar (su altı radarı) kullanılarak yapılan çalışma.

akva- (önek) [aqua-] Su. Örnek; akvakültür (aquaculture)-sucul canlı yetiştiriciliği.

akvakültür [aquaculture] Sucul canlıların sınırlı alanlarda (havuz, ağ kafes vb.) besiye alınması ile döllenme dahil yumurtadan başlatılarak genç bireylerin belirli bir boya ya da pazar boyuna ulaşıncaya kadar yetiştirilmesi.

akvatoz [bottlenosed skate] ® Rostroraja alba.

akya [leerfish] ® Lichia amia.

al. (al.) (kıs) [alii, al.] Diğerleri, diğ. Diğerleri anlamına gelen kısaltma.

alabalık [Black Sea salmon] ® Salmo labrax.

alabalık [sea trout] ® Salmo trutta trutta.

alabalık topağı [trout pellet] Besin bileşenlerinden oluşan ve alabalık çiftliklerinde kullanılan kuru yem. 

Alabalıkgiller [salmon and trout] ® Salmonidae.

alabanda [hard over] Dümenin olabildiğince bir tarafa basılması (kırılması).

alabora (alabura) [capsize, overturn] Geminin yan yatarak devrilip ters dönmesi, altüst olması.

alacakaranlık [dusk] 1- Güneşin batmasından karanlık çökmesine kadar geçen zaman dilimi.

alacakaranlık [twilight] 2- Denizde güneşin batması ile parlak yıldızların doğmasına kadar geçen süre. Bu sürede ufuk görülebilir durumdadır.  Coğrafi bölge (enlem) ile mevsime göre değişiklik gösterir.

alama kürek [stop rowing] Birlikte kürek çekmeyi durdurmak için verilen komut.

alametro [?] ® Balıkçı tekneleri.

alan [area] İki boyutlu ortamdaki yüzey. MKS sisteminde ölçü birimi m2 ‘dir.

alansal yasak [spatial closure] Sürekli ya da mevsimsel olarak belirli bir alanda (bölgede) ya da kıyı şeridinde balıkçılığın yasaklanması. Stok tahminlerinde çoğunlukla dikkate alınmamaktadır.

alarga [keep clear] 1- Geminin açıkta durması.

alarga [off, keep away] 2- Açıkta bekle, dur.

alarm [alarm] Tehlike ya da tehlike anını hemcinslerine iletme işareti.

alarm maddesi [alarm substance] Balığın yaralanması halinde eşdaşların tehdit ve tehlikeye karşı uyarılması için salgılanan madde.

albatros [albatross] Tüyleri beyaz, gri ve esmer olabilen, gagası eğri uçlu olup, dar uzun kanatlı irice bir deniz kuşu.

albedo [albedo] Kelime anlamı beyazdır. Deniz yüzeyinden yansıyan ışın ile deniz yüzeyine ulaşan ışın arasındaki orandır. Bu oran beyaz cisimlerde 1 ve siyah cisimlerde ise 0’dır. Kısaca yansıtma gücü ölçüsü olan bir katsayıdır.

alberaber [stroke together] Kürekleri birlikte çekmek için verilen komut.

albino [albino] ® Akşın.

Alburnus alburnus (?) [bleak] Sazangil tatlı-su balığıdır. Boyu 18-20 cm hatta TL=25 cm ve ağırlığı 60 g olabilir. Taban-yüzücü (bentopelajik) ve ırmak-göçerdir (potamadrom). Ticari balıkçılığı önemsizdir. Yüzeyde sürü oluşturur. Nisan-Mayıs aylarında göle göçer. Derin otlu yerlerde yumurtlar. Eti makbul sayılmamakla birlikte lezzetli olduğu da ileri sürülmektedir. Pulları inci sanayinde cam inci yapımında kullanılır. Türkiye’de tespit edilen diğer türler şunlardır: Alburnus apolyont (Apolyont Gölü), Alburnus akili (Beyşehir Gölü), Alburnus albidir (Sapanca Gölü), Alburnus nasreddini (Eber Gölü), Alburnus tarichi (Van Gölü), Alburnus escherichi (İçanadolu suları).

Alburnus tarichi (inci kefali) [tarek] ® Chalcalburnus tarichi.

alçak [depression]  Alçak basınç alanları için kullanılan bir kavram.

alçaltı [depression] Deniz ya da okyanusun çukur kısmı.

alçıtaşı [gypsum] Sulu (hidratlı) kalsiyum sülfat (CaSO4-2(H2O).

Alectis alexandrinus (iskender balığı, melek balığı) [African threadfish] Boyu TL=100 cm ve ağırlığı 3,200 g kadar olabilir. Yüzücü (pelajik) balık olup 70 m derinliğe kadar yayılır. Balıkçılığı olmakla birlikte azdır. İyi yüzücüdür. Erin bireyler kıyı kesiminde tek gezer. Bazen acı-suya girer.

alel [allele] Birbirine ait.

alem [regnum, kingdom] Canlıların sınıflandırılmasının ilk basamağı olup hayvanlar alemi ve bitikler alemi olmak üzere ikiye ayrılır. 

Alepes djedaba (çatal balığı) [shrimp scad] Boyu TL=40 cm ve ağırlığı 124 g olabilir. Etraf-göçer (amfidrom) balıktır. Ticari balıkçılığı vardır. Kızıldeniz’den Akdeniz’e göçmüştür. Yakın kıyıdaki resiflerde sürü oluşturur.

Alepisauridae (Neşterbalığıgiller) [lancetfishes] Actinopterygii sınıfı, Aulopiformes takımı, Alepisauridae ailesi Alepisaurus cinsinde 2 türü bilinmektedir. Okyanussal olup yüzücü (pelajik) yırtıcılardır. Akdeniz’de tek türü yaşar. İnce uzun gövdelidirler. Boyları 2 metre kadar olabilir. Yaygın olmalarına rağmen çok az araştırılmıştır. Baş basık, yüz uzun ve sivridir. Ağız genişçe yarıktır. Alt çenede büyük birkaç köpekdişi ile çenelerde tek sıralı küçük dişler vardır. Yüzgeçleri yumuşak ışınlıdır. Yüksek ve yelkeni andıran sırt yüzgeci gövde kadar uzundur. Yağ yüzgeci vardır. Kuyruk yüzgeci derin çatallıdır. Deri çıplaktır (pulsuzdur). Sırt metalik mavi gölgeli olup koyudur. Yanal karina siyahtır. Yüzgeçler koyu esmer ya da siyahtır. 1,000 m’den daha derinde de yaşarlar. Geceleri yüzeye yaklaşırlar. Erdişi (hermafrodit), olup yumurtlayarak çoğalırlar (ovipar). Etoburdurlar, balıklar, kafadanbacaklılar, gömlekliler ve kabuklular ile beslenirler. Daha çok kuzey Atlas Okyanusu’nda yaygındırlar.

alesital [alecithal] Yumurta sarısı çok küçük ya da hiç olmayan yumurta.

alesta [ready] Denizcilikte izleyecek emre hazır ol komutu.

aletsel hata [instrumental error] Kullanılan aletin kusurundan kaynaklanan ölçüm ya da bir değeri okuma hatası. Bu tür hatalar bir katsayı yardımıyla giderilir.

Alexandre Agassiz [Alexandre Agassiz] ® Agassiz.

alfa-mezosaprob kuşak [a mesosabrobe zone] ® Saprob sistemler.  

alg (su yosunu) [algae] Deniz ve tatlı sularda yaşayan köksüz sucul bitkiler.

alg ağılaması (alg zehirlemesi) [algal toxicosis] Microcystis, Anabaena ve Aphanizomenon cinslerinin ağılı (zehirli) madde bırakmaları sonucu balıkların ölmesi.

alg çökmesi [algal crash] Alg patlaması (aşırı çoğalması) sonrasında oluşan ani düşüş-azalma (ölüm). Bu karbon dioksit ve amonyak oluşmasına ve organik maddenin parçalanması sonucu nitrat ve fosfatın suda artmasına fakat oksijenin azalmasına yol açar ki bu da yerel balık ölümlerine neden olur.

alg patlaması [algal bloom] ® Yosun patlaması.

alg zehirlemesi [algal toxicosis] ® Alg ağılaması.

algılama kanalı [sensory canal, lateral line] ® Yanal çizgi.

alginat (alginik asit) [alginic] ® Alginik.

alginik (alginik asit, alginat) [alginic] Kıvam artırıcı madde olup karbonhidrat, (mannoz ve glükoz tabanlıdır). Endüstride yaygın olarak kullanılır (kağıt yapımı, beslenme, vb.). Bazı kahverengi alglerden (Laminaria) elde edilir. 

alginik asit (alginat) [alginic] ® Alginik.

alginofit [alginophyte] Esmer (kahverengi) algdir (örneğin Laminaria, Cystoseira). Hücre çeperleri alginik asit içerir.

algisid [algicide] ® Yosunkıran.

algler [algae] ® Su yosunları.

algler ve özellikleri [algae and their features] Algler heterojen bir bütünü oluştururlar. Biçimbilimleri çok değişkendir. Örneğin tallus şekilleri iplicikli, silindir yapılı, hafif yassı ya da yaprağı çok yassı, şerit ya da kayış ya da değişik şekillerde olabilir. Yine dallanma karşıt, dairesel halka diziliş, çatal ve ya da almaşık olabilir. Tabana sabitlenmeleri de çok değişiktir. Örneğin disk gibi yapıyla, az çok silindir biçiminde köksü ve dallara ayrılmış, tabana gömülmüş olabilir. Boyları çok farklıdır. 0,1 m'den birkaç metreye kadardır.

alglerde hücre tipleri [cell types in algae] Üç hücre tipi ayırt edilmektedir. Bunlar, arkeoplastid, mezoplastid ve neoplastid tiptir.

alglerde üreme [reproduction in algae] Alglerde üreme çeşitlilik gösterir ve üç yolla gerçekleşir. 1- Vegetatif (bölünme); 2- Aseksüel (eşeysiz); 3- Seksüel (eşeyli).

algoloji [algology] ® Yosunbilim. 

algoritma [algorithm] Her türlü dizgeli (sistematik) hesap yöntemi. Bu yöntem, sınırlı sayıda işlemden yola çıkılarak bir sonuca ulaşmak için belirlenmiş ve tanımlanmış işlem ve kuralların tamamı olarak algılanmaktadır. Bu terim 9. YY’da yaşamış olan Farslı matematikçi Ebu Abdullah Muhammed İbn Musa el Harezmi’nin adının Latinceye aktarılmasından kalmıştır.

Ali bereket [painted comber] ® Serranus scriba.

alıcı ortam [receiving environment] Kirleticilerin ulaştığı (genellikle) son ortam-çevre, örneğin göller ve denizler. 

alien tür [alien species] Alien aslında ‘yaratık’ anlamındadır. Alien tür ya da yaratık tür görüldüğü bölge ya da alanda daha önce görülmemiş ve oraya ait olmayan farklı ekosistemden gelmiş ‘acayip’ tür(ler) için kullanılmaktadır. Örnek; Caulerpa taxifolia (katil yosun).

alın [forehead] Başın eğimli ön kısmı.

alışma [acclimatization] Canlıların yeni çevre koşullarında normal yaşam faaliyetlerini sürdürmeye geçmeleri. ® Uyum.

alizarin [alizarin] Bitki kökünden elde edilen glikozit halindeki doğal boya maddesi. Zararsız olup hızla bozunur ve çöker. Bu nedenle deşarj noktalarından seyrelmenin ve dağılımın (akıntıların) izlenmesinde kullanılır. Canlıların kemiğine yerleşir. Türk kırmızısı adıyla boyama işlerinde de kullanılır.

alize [trade wind] Atlas ve Büyük Okyanus’ta 300 kuzey ve güney paralelleri arasında yıl boyunca doğudan batıya esen düzenli rüzgârlara verilen ad.

alkali [alkali] Tanımı; [OH-]/[H+] (OH- iyonu konsantr/H- iyonu konsantr).

alkali ölüm noktası [alkaline death point] Suyun bazik olması sonucu balığın kabaca pH>11,0’dan sonra ölmesi.

alkalinite [alkalinity] 1- Çözeltinin asitlik/bazlık göstergesi.

alkalinite [alkalinity] 2- Sudaki bazların miktarı. mg/l CaCO3 olarak verilir.

alkalinite [alkalinity] 3- Karbonat, bikarbonat ve hidroksitlerin sudaki asitleri nötralize etme kapasitesi.

alkol [alcohol] Genel olarak etanol için kullanılır. Canlı malzemenin uzun süre saklanması (konserve edilmesi) için %70-80 derecelik etanol ve %45-50 derecelik izo-propil alkol kullanılır.

Allah selamet versin [be saved by God] Deniz seferine gidene Allahın korumasında olun dileği.

Alle etkisi [Alee effect] Popülasyon sıklığının (yoğunluğunun) belirli bir eşik düzeyin altına düşmesi halinde karşılaşılan sosyal çiftleşme bozukluğu yani çiftleşememe durumudur. Çiftlerin birbirlerini bulamamaları balıkçılıkta karşı cinse bağımlılık (depensation) olarak bilinmektedir. Karşı cinse bağımlı ölüm, stok sıklığı azalırken bağımlılık ölümü artarsa oluşur. Bazı balık stoklarının çökmesinden sonra, balıkçılık yapılmadığı halde (F=0) kendilerini toparlayamamalarının nedenleri olarak şunlar ileri sürülmektedir: i) Yiyen/yenen ilişkisindeki etkileşim nedeniyle ölümler artmış olabilir. ii) Çiftleşecek birey bulma zorlaşmış olabilir. iii) Döllenme şansı azalmış olabilir. iv) Cinsiyet (dişi-erkek) oranları değişmiş olabilir. v) Yumurtlamadaki sosyal ilişkilerin yoğunluğu azalmış olabilir. Bunların hepsi ya da bir kısmı popülasyon büyüklüğünün artmamasının nedeni olabilir ki bu gibi durumlara Allee etkisi ya da karşı cinse bağımlılık denmektedir.

allojenik [allogenic] Dış nedeni olan. Başka bir yerde oluşmuş ve taşınmış.

allojenik çökelme [allogenic sedimentation] Kimyasal yolla belirli bir su kütlesinde oluşmuş ve daha sonra taşınmış çökel.

allometri [allometry] Vücudun bir kısmının ya da parçasının vücudun tamamına göre farklı büyümesinin incelenmesidir.

allometrik büyüme [allometric growth] İzometrik büyümenin tersidir. Vücut parçalarının eşit olmayan büyümesidir. w=a.Lb denklemindeki işlevsel regresyon değerinin 3>b>3 olduğu ve b=3 olmadığı büyüme.

allometrik kondisyon faktörü [allometric condition factor] k= w/Lb. k=Kondisyon faktörü, w=ağırlık (g), L=Boy (cm), b=Boy-ağırlık ilişkisinde regresyon değeri. ® Kondisyon katsayısı.

allomimetik davranış [allomimetic behaviour] Aynı düzeyde karşılıklı uyarı ve eşgüdüm davranışı için kullanılan bir terimdir. ® Eşanlı davranış.

allopatrik [allopatric] Taksonomik grup ya da popülasyonların coğrafi izolasyonu.

Alloteuthis subulata (?) [European common squid] Gövde uzun ve erin erkeklerde bir kuyruk ile sonlanmaktadır. Boyu erkeklerde en çok 20 cm ve dişilerde 12 cm olabilmektedir. Sığ suda yaşar. 200 m derinliğe kadar farklı tabanda yayılır. Mevsimsel göçerdir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.  

allotropik göl [allotrophic lake] Çevredeki karasal kesimden organik madde alan göl.

Alman mersin balığı [sturgeon] ® Acipenser sturio.

Alopias vulpinus (sapan balığı) [thintail thresher] Kayıt edilen en büyüğü 760 cm ve 348 kg’dır. Okyanus-göçer (okyanodrom) yüzücü (pelajik) canlıdır ve 0-550 m’ler arasında yayılmaktadır. Balıkçılık açısından önemli bir tür olup eti, karaciğeri, derisi ve yüzgeçleri değerlendirilir. Genç bireyleri kıyıya yakın sığ sularda bulunur. Sürü oluşturan balıklar ve diğer canlılarla beslenir. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Türün tehlikede olup olmadığı hakkında yeterli bilgi yoktur.

Alopiidae (İri-harharyasgiller) [thresher sharks] Chondrichthyes sınıfı, Elasmobranchii altsınıfı, Lamniformes takımında yer alan bir ailedir. Alopias cinsinde üç türü bilinmektedir. Aile iri bireyleri barındırmaktadır. Gövde ve kuyruk silindir şeklindedir. Kuyruk yüzgecinin üst lobu çok uzundur (heteroserk). Rengi mavimsi, siyahımsı ya da sırta doğru esmer olup karın kısmı beyaz ya da grimsidir. Aile  bireyleri kıyı suları, derin sular ve açık denizlerde yaşarlar. Ancak çoğunlukla kıta sahanlığında görülürler. İyi yüzücü ve canlı doğurucudurlar (ovovivipar). Boyları 60-150 cm arasında değişen 2 ya da 4 yavru verirler. Yavrular ana karnında yumurta sarısını tüketirler. Bundan sonra annenin döllenmemiş yumurtalarını yerler (oofaji). Yırtıcıdırlar, mürekkep balığı ve sürü oluşturan küçük yüzücü (pelajik) balıklarla beslenirler. Soyları tehlike altındadır.

Alosa alosa (tirsi, tirsi balığı, karagöz tirsi)  [Allis shad] En çok, boy TL=83 cm, ağırlık 4 kg ve 10 yaşında olabilmektedir. Yüzücü (pelajik) yukarı-göçer (anadrom) balık olup daha çok sığ sularda bulunur. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Yaşamının büyük bir kısmını denizde geçirir. Göçmen ve sürü oluşturan bir türdür. Mayıs’ta büyük nehirlere yumurtlamak için girer. Kirlilik ve nehirlere kurulan barajlardan etkilenmektedir. Soyunun tehlike altında olup olmadığı hakkında yeterli bilgi yoktur.

Alosa caspia (hazartirsi, tirsi) [Caspian shad] En çok TL=32 cm, 120 g ve 7 yaşında olabilir. Yüzücü (pelajik) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. Sürü oluşturur. Genellikle acı-su bölgelerinde bulunur, fakat yumurtlamak için tatlı-suya girer. Ticari balıkçılığı önemlidir.

Alosa fallax (dişli tirsi, tirsi) [twaite shad] En çok TL=68 cm, 1,500 g ve 25 yaşında olabilir. Yüzücü (pelajik) yukarı-göçerdir (anadrom). Çok sığ kıyısal sularda rastlanır. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Sürü oluşturur. Yumurtlamak için nehirlerin üst kısımlarına göçmez. Kumlu, çakıllı taban üstünde gece yumurtlar. Yumurtalar tabansaldır (demersaldır). Kirlilikten etkilendiği söylenebilir. Soyunun tehlikede olup olmadığı hakkında bilgi eksiktir.

Alosa fallax nilotica (beneklitirsi, dişli tirsi, tirsi) [Mediterranean shad] En çok TL=39 cm ve 760 g olabilir. Taban-yüzücüdür (bentopelajik), yani taban üstünde askıdadır ve gezer. Tatlı-suya bağımlıdır. Hakkında bilgi eksiktir.

Alosa pontica (Karadeniz ringa balığı, ringa balığı, tirsi) [Pontic shad] En çok TL=45 cm ve 7 yaşında olabilir. Yüzücü (pelajik) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. Karadeniz su sisteminde 3-90 m derinliklerde yayılır. Mayıs-Ağustos aylarında nehirlerin üst kısımlarında yumurtlar.

Alpheidae (çıt karidesleri) [snapping shrimps] Orta boylu, güçlü kıskaçlı ancak kıskaçlar eşit değildir. FAO'nun 37. balıkçılık alanında 5 cinse ait 14 tür yaşamaktadır. Bu türlerin 6'sı Hint Okyanusu-Büyük Okyanus kesiminden olup Süveyş kanalı yoluyla doğu Akdeniz’e göç etmiştir.

Alpheus glaber (?) [red sanapping shrimp] Sin. Alpheus ruber. Alpheidae ailesinde orta boyda karides olup ailenin özelliği olan farklı irilikte kıskaç taşımaktadır. Rengi kırmızı-pembe olup toplam boyu 4,3 cm kadardır. Geneli 3 - 4 cm'dir. Çamurlu abanda 35 - 500 m derinliklerde yaşar. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Olta yemi olarak kullanılır.

Alpheus ruber (?) [red sanapping shrimp] ® Alpheus glaber.

Alpimsi göl [Alpine lake] Dağlık bölgede soğuk ve karlı buzlu koşullardaki soğuk iklim gölü.

Alsidium helminthochorton (?) [Corsican moss] Kırmızı algdir, tallusu dik durur, düzensiz dallıdır. Büyüme dorukta olur (uçtadır - apikal). Üreme trigeniktir (3 kuşaklıdır). Genelde 2 - 5 cm boyunda olup ışıklı, sakin kesimlerde, 1 m den sığ sert zemin üstünde bulunur. Türkiye'nin Ege kıyısında yayılmıştır. Elle toplanır, ilaç olarak değişik kullanımı vardır.

alt kutup [subpolar] Yeryüzünün her iki kutbunda 50-70°’ler arasında kalan kuşak.

alt stok büyüklüğü eşiği [minimum stock size threshold] Sürdürülebilir en yüksek üretimi yani ürünü (MSY) sağlamak için gerekli olan en küçük stok büyüklüğü değeridir. Bu değerin altında kalan stok büyüklüğü aşırı avcılık olarak değerlendirilir.

altaile (altfamilya) [subfamily] Canlıların sınıflandırılmasında aileden daha küçük canlı topluluklarını kapsayan gruba verilen ad. Familya’nın (aile’nin) altında yer alan ulam (kategori).  Örnek; aile - Salmonidae. Altaile - Salmoninae.

altalem [subregnum, subkingdom] Canlıların sınıflandırılmasında alemden daha küçük canlı topluluklarını kapsayan gruba verilen ad.

altçene boyu [lower jaw length] 1- Alt-çene ucundan ağız açısına olan uzunluk.

altçene boyu [mandible length] 2- Alt-çene ucundan üstçeneyle kesişme noktasına olan uzunluk.

altçene kemiği [mandible] 1- Ağzı oluşturan işlevsel alt kısım.

altçene kemiği [mandibula] 2- Besinin alınmasında kullanılan vücut parçası.

altcins [subgenus, infrageneric] Bir taksonomik grup olup cinsin altında yer alan ulam (kategori).

altdal [subkladus] Canlıların sınıflandırılmasında daldan (kladus) daha küçük canlı topluluklarını kapsayan gruba verilen ad.

altfamilya [subfamily] ® Altaile.

altfilum [subphylum] ® Altkabile.

altın havyar [golden caviar] Yaşı altmışın üstündeki Acipenser gueldenstaedtii balığından alınan kremsi, tadı hafif ve kolay algılanmayan havyar. Bu havyara elmas (=almas) havyarı da denmektedir.

altın iskorpit balığı [small red scorpionfish] ® Scorpaena notata.

altın renkli kefal [golden grey mullet] ® Liza aurata.

altın tozu hastalığı [gold dust disease] Balık derisine altın sarısı-esmer tozlu görüntü veren dinoflagellatların neden olduğu bulaşıcı hastalık.

altınbaşkefal [golden grey mullet] ® Liza aurata.

altınkuşak balığı [bogue] ® Boops boops.

altıparmak [Atlantic bonito] ® Sarda sarda.

altıyarıklıcanavar (altı-yarıklı balık) [bluntnose sixgill shark] ® Hexanchus griseus.

Altıyarıklıgiller [cow sharks] ® Hexanchidae.

altkabile [subphylum] Canlıların sınıflandırılmasında kabileden (filumdan) daha küçük canlı topluluklarını kapsayan gruba verilen ad.

alt-popülasyon [subpopulation] Kendi içerisinde çiftleşerek çoğalan büyük popülasyonun etkileşimli bireylerinden oluşan parçası.

altsınıf [subclass] Canlıların sınıflandırılmasında sınıftan daha küçük canlı topluluklarını kapsayan gruba verilen ad.

alttakım [suborder, sub-ordo] Canlıların sınıflandırılmasında takımdan daha küçük canlı topluluklarını kapsayan gruba verilen ad.

alt-tropikal [subtropical] Ekvatorun kuzey ve güneyinde 35-40°’ler arasında yer alan dar kuşak.

alttür [subspecies] 1- Türün altında yer alan taksonomik ulam (kategori).

alttür [subspecies] 2- Coğrafi yalıtılmışlık nedeniyle diğerlerinden kalıtsal olarak ayrılmış (yapabilecek olmasına rağmen yalıtılmışlık (izolasyon) nedeniyle diğerleriyle çiftleşemeyen) canlılar ulamı (kategorisi).

alttür [subspecies] 3- Hayvan ya da bitki türü altında yer alan ikinci dereceden tür.

altüst olma [overturn] Mevsimsel sıcaklık değişmesi ve buna bağlı yoğunluk farklılığı nedeniyle suların deniz ve göllerde yer değiştirmesi ve yenilenmesi.

alyanak [gilthead seabream] ® Sparus aurata.

alyuvar [erythrocyte] Çapı 7µ kadar olan kırmızı renkli kan hücresi. Balıklarda alyuvarlar elips şeklindedir. O2 ve CO2 taşıyıcılığı yaparlar. Ömrü yaklaşık 120 gündür.

Amandibulata [amandibulata] Mandibulu olmayan. Çenesiz. Bir eklembacaklı grubu.

amatör balıkçı [amateur fisher] Avladığı balığı satmayan, spor ve kendi zevk ve tüketiminde kullanan kişi.

ambar kapağı [hatch cover] Ambarı kapatan sağlam ağır kapak.

amberbalığı [cachalot, sperm whale] ® Physeter catodon.

ambiyent [ambient] ® Çevreleyen.

ambulakral ayakçık [ambulacral sucker, tube foot] Derisidikenlilerin (Echino-dermata) tutunmaya yarayan yapışıcı ve hidrolik prensiple çalışan, uzatılıp geri çekilebilen ayakçığı.

amenzalizm [amensalism] Türlerden biri zarar görürken-etkilenirken diğerinin ne zarar ne de yarar gördüğü-etkilenmediği ilişki (- 0). Örnek: Çevre yapısının bir tür tarafından değiştirilmesi ve bir beslenme grubunun yok edilmesi. Tabana gömülen ve çökeltiyle beslenen organizmalar ince kumlu zeminde daha çoktur. Tabana gömülen organizma etrafta daha ince askı yükün oluşmasına neden olur. Bu ise  askı yükle beslenenlerin filtreleyerek besin alma organlarının tıkanmasına ve bunların beslenmesinin zorlaşmasına sonuçta sayılarının azalmasına yani olumsuz etkilen-mesine yol açar.

amfi- (önek) [amphi-] Etrafında, iki tarafa, iki türlü, iki yanda, etrafta. Amfidrom balıklar (amphidromous fish) - Etraf-göçer balıklar.

amfibiyotik [amphibiotic] 1- Erinlerinin karasal, kurtçuklarının sucul evresi olan organizma(lar).

amfibiyotik [amphibiotic] 2- Konak ile ortak yaşayış ya da parazit ilişkisinde olan mikroorganima(lar).

amfibyumlar [amphibian] ® İkiyaşayışlılar.

amfidrom balıklar [amphidromous fish] ® Etraf-göçer balıklar.

amfinöra [Amphineura, sea cradles, chitons] ® İlkel yumuşakçalar.

amfioksus [amphioxus] ® Amphioxus.

amfipoda [amphipoda] ® Kum pireleri.

amfitrof [amphitrophic] ® Çiftbeslek.

amiktik [amictic] Su deveranı olmayan sürekli buzla kaplı göl.

amino asidi [amino acid] Amin ve karbosiklik asit gruplarına sahip olup proteinlerin temelini oluşturan madde.

amiral [admiral] Yüksek rütbeli deniz subayı (general).

Ammodytes [Ammodytes] 1- Bir balık cinsi. ® Ammodytes tobianus.

ammodytes [ammodytes] 2- Saklanan, dalan. 

Ammodytes tobianus (kum balığı, küçük kum yılan balığı) [small sandeel] Genelde yem balığı olarak kullanılmakta olup ticari önemi yüksektir. TL=25 cm boya ulaşabilir. Çoğunlukla kumlu, yakın kıyısal tabanda rastlanır. Kışı kuma gömülü geçirir. Bireyleri değişimli olarak ya kuma gömülü kalırlar ya da sürü halinde yüzerler.

Ammodytidae (Kumbalığıgiller) [sand lance, sandlance, sand-eels] Trachinoidei alttakımının bir ailesi olup daha çok Ammodytes cinsiyle (6 tür)  tanınmıştır. Bundan başka ailede Ammodytoides (6 tür), Bleekeria (3 tür), Gymnammodytes (3 tür), Hyperoplus (2 tür), Lepidammodytes (1 tür), Protammodytes (2 tür) cinslerinde toplam 23 tür yer almaktadır. İnce uzun vücud, yılan balığını andırır ve küçük pullarla kaplıdır. Yüz uzun ve sivri, üst çene öne uzayabilir (protraktil). Dişleri yoktur. Sırt yüzgeci kısa yumuşak ışınlıdır. Kuyruk çataldır, karın yüzgeci bulunmaz. Küçük pullar çemberimsidir (sikloid). Yüzme kesesi yoktur. Sırt açık esmer, altın sarısı gölgeli ya da yeşilimsidir. Karın gümüş rengindedir. Boyları 10-17 cm arasında olabilir. Bazen büyük sürüler halinde ince çakıllı kumlarda ya da kumlu tabanda yaşarlar. Üreme için kıyılara yaklaşırlar ve kum taneciklerine sabitlenen tabansal (demersal) yumurtalarını bırakırlar. Gençler ve erin bireyler gün boyunca açık suda öncelikle Copepoda ile beslenirler. Geceleyin kuma gömülürler ve kış boyunca pek terk etmezler. Sürü oluştururlar. Küçük canlılarla beslenir ve kendileri de diğer yırtıcıların besin kaynağıdır. Akdeniz’de iki türü bulunur.

amoeba [Amoeba] 1- Değişken.  

Amoeba [Amoeba] 2- Amip.

amonyak [ammonia] Ağılı (zehirli), tahriş edici gaz (NH3). Gübre maddesi, üre bileşeni.

amonyak ağılaması (zehirlemesi) [ammonia poisoning] Akvaryumlarda besin ve sair maddelerin parçalanması sonucu oluşan amonyakla ağılanma (zehirlenme). Belirtileri balıkların yüzeyden hava yutması ve mukus (sümüksü malzeme) salgılanmasıdır.

amonyaklama [ammonification] Nitrat ve nitrit’in bakterilerce amonyum bileşiklerine indirgenmesi.

amonyaklayıcı bakteriler [ammonifying bacteria] Organik maddelerce yüklenmiş (atık) sularda amonyağı açığa çıkaran bakteriler.

amonyum [ammonium] Tek değerli NH4 radikalinin adı.

Amphioxus [Amphioxus] 1- Branchiostomata cinsinin sinonimi. ® Branchiostomata.

amphioxus [amphioxus] 2- Her iki ucuda sivri.

Amphioxus lanceolatum (batrak) [lancelet] ® Branchiostoma lanceolatum.

Amphneuira [Amphineura, sea cradles, chitons] ® İlkel yumuşakçalar.

ampirik [empirical] Deneyim ve görgü yoluyla bilinen.

amplitud [amplitude] Dalga yüksekliği.

Amygdale decussata (?) [grooved carpet shell] ® Ruditapes decussatus.

ana- (önek) [ana-] Yukarı doğru, geriye.

ana gemi [mother ship] Diğer balıkçılık (av) teknelerine hizmet veren büyük gemi. Bu gemi ile avcı teknelerinin avı işlenir ve karaya çıkartılır.

ana topluluk [major community] Yeteri büyüklükte ve eksiksiz bir düzene sahip olup bağımsız olan topluluğa denmektedir. Bu tür topluluklar güneş enerjisinden başka bir girdiye gereksinmezler. Komşu topluluklardan olabilecek girdi ve çıktılardan görece bağımsızdırlar. ® Küçük topluluk. ® Topluluk çözümlemesi.

ana yön rüzgârları [cardinal winds] Dört ana yönden (doğu, batı kuzey, güney) esen rüzgârlara verilen ad.

ana-baba biyokitlesi [parental biomass] Kısaca yumurtlayan popülasyonunun ağırlığıdır. Bir türün erin yani cinsi olgunluğa ulaşmış bireylerinin ağırlığıdır.

ana-baba popülasyonu [parent population] Araştırma ve çözümleme için başlangıç ya da çıkış popülasyonu olarak değerlendirilen herhangi bir popülasyon.

anabiyoz [anabiosis] Yeniden canlanma. Kurak geçen dönemi, ölü benzeri durumda geçirdikten sonra yeniden canlanma. Birçok omurgasız hayvan bu yeteneğe sahiptir.

anabolizma [anabolism] ® Özümleme.  

anaç [spawner] Yumurtlama dönemindeki balık. ® Yumurtlayan.

anaç tuzağı [spawner trap] Üreme aşamasına gelmiş balıkların yumurta ve atmığını kültür amacıyla almak (anaç olarak kullanmak) için ırmak ya da balık merdiveni ya da geçidine konulmuş yönlendirici set, çit.

Anacanthini [Gadiformes, cod likes] ® Dikensizler.

Anadara corbuloides (?) [basket ark] Çamurlu döküntü üstünde 25-30 metrelerden 100 m'den daha derinde yayılır. Boyu en çok 7 cm kadardır. Türkiye'nin aralıklarla Akdeniz kıyılarında ve Ege kıyılarının tamamında bulunur. Avcılığı vardır.

Anadara diluvii (?) [diluvial ark] Sin. Diluvarca diluvii. Yanal şişkinlikleri farklı eşit kabukludur. Bisal çentiği yoktur. Kancalar kıvrıktır. Dışı ışınsal kaburgalıdır. Dış zarı (derisi) koyu sarıdır. Düz eklemlidir (mafsallıdır). Kabuk rengi beyaz, dıştan esmer pas renginde olup içi sarımsı pembedir. Boyu en çok 7 cm olup geneli 3 - 4 cm'dir. Kumlu-çamurlu, döküntülü tabanda 5 m ile 500 m'ler arasında yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

anadrom [anadromous] ® Yukarı-göçer.

anadrom balıklar [anadromous fish] ® Yukarı-göçer balıklar.

anaerkil aile [matriachal family] Üreme aşamasındaki eşeyler birbirine bağlı değildir. Dişi yumurta ve yavruları bekler ve korur. Bazı Sihlidgillerde (Cichlidae) görülen bu aile tipinde balığın cinsiyeti belirsizdir. Dişi yumurtaları ağzında kuluçkaya alır. ® Ataerkil/Anaerkil aile.

anaerkil/ataerkil aile [matriarch/patriarch family] Sihlidgillerde (Cichlidae) dişi kuluçkalıkla ilgilenirken erkeğin bulundukları bölgeyi koruması şeklindeki ailesel yapıda, yüzmeye başlayan yavruların oluşmasından sonra dişi ve erkeğin ortaklaşa ana-baba görevini yürütmesi olarak bilinen birlikteliktir. Bu tür aileye açıkta yumurtlayan tekeşlilerde rastlanmaktadır. Cinsiyetlerde görüntü ve renk farklılığı yaygındır. ® Ataerkil/Anaerkil aile.

anaerobik (anörobik) [anaerobic] Aerobik’in (örobik) tersi. Suda, çözünmüş oksijensiz ortam ya da koşullar.

anaerobik (anörobik) ayrışma [anaerobic decomposition] Oksijenin bulunmadığı koşullarda mikroorganizmaların organik maddeleri ayrıştırması.

anaerobiyoz (anörobiyoz) [anaerebiosis] Oksijen ve havanın bulunmadığı ortamda sürdürülen yaşam.

anafor [eddy] Dairesel hareket eden denizel akıntı.

anahtar [key] Bir tür ya da türlerin tanımlanmasında kullanılan açıklamalı özellikler listesi. ® Tanımlama anahtarı.

anal [anal] ® Dışkıl.

anal yüzgeç [anal fin, proctal fin,  proctopterygium] ® Dışkıl yüzgeç.

analitik [analytic] Çözümsel. Açılımcı çözme yolu.

analiz [analysis] Çözümleyerek. Bileşen ve bileşenlerine ayırarak.

anastezik [anaesthetic] Balığın hareketliliğini sınırlayan uyuşturucu kimyasal maddeler. Çoğunlukla kullanılan kimyasalların başında MS 222 gelmektedir.

anatomi [anatomy] Yapıbilim. Organizmaların yapısını inceleyen bilim.

anavasya (anavaşya) [?] Yunancadan dilimize geçmiştir. Yunanca, ana = yukarıya; vasis= kanaldan. ® Balık göçleri (fish migration).

anavaşya (anavasya) [?] ® Anavasya, ® Balık göçleri (Fish migration).

andr [andr] Erkek, erkek özellik. Örnek; jinandromorf (gynandromorph = erkek ve dişi özellikleri taşıyan).

andro- (önek) [andro-] Erkek. Koca.

androgamet [androgamete] Atmık gözesi (hücresi). Mikrogamet.

anele [anchor ring] Hareketli demir halka. Örnek; çapaya bağlı hareketli halka.

anemi [anaemia] Kansızlık.

anemometre [anemometer] Rüzgâr hızını deniz mili olarak ölçen alet.

Anemonia sulcata [snakelocks anemone] Actiniidae ailesindendir. Boyu yaklaşık 10 cm kadardır. Dokunaçları görece uzundur (15 cm). Kayaların üstünde birkaç metreden 10 metre derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

angström [angstrom] 1Å=10-10 m = 10-8 cm = 0,1 nm. Uzunluk birimi. Işığın dalga boyunun ölçümünde ve belirtilmesinde kullanılan birim.

anguiliform [anguilliform] Yılan balığına benzeyen şekilde olan.

Anguilla [Anguilla] Yılan balığı cinsi.

Anguilla anguilla (yılan balığı) [eel, European eel] Yılan değildir. Kemikli balıklardan olup dişisi TL=133 cm boy ve 2,9 kg kadar olabilmektedir. Belirlenen en yüksek yaşı 85 yıldır. Tabansal (demersal) aşağı-göçer (katadrom) bir balıktır. 0-700 metre derinliklerde rastlanır. Ekonomik yönden önemlidir. Tatlı-sularda büyür ve batı Atlas Okyanusu’nun Sargasso Denizi denilen kısmında kış sonu ilkbahar başında yumurtlar. Leptosefal kurtçukları (larvaları) Gulf akıntısı ile Avrupa kıyılarına 7-11 ayda taşınır. Kıyıda kurtçuklar elver’e dönüşür ve delta alanlarına girer. Tatlı-suya girmeden önce küçük yılan balıklarına dönüşürler. Balıkların erkekleri tatlı-suda 6-12 yıl, dişileri 9-20 yıl geçirdikten sonra şekil değişikliğine uğrayarak cinsi olgunluk çağına geçerler. Erin bireyler göç esnasında beslenmezler. Yumurtlama göçüne yönelmiş bireylerin karınları gümüşi parlak, gözleri büyümüş, derileri koyu renklidir. Her türlü besin ve kadavra ile beslenirler. Tabanda, taşların altında ya da çamur içerisinde barınırlar.

Anguillidae (Yılanbalığıgiller) [eels, freshwater eels] Actinopyerygii-Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Neopterygii altsınıfı, Anguilliformes-Yılanbalığımsılar takımı, Anguilloidei alt-takımında Anguillidae ailesi, Anguilla cinsinde 19 tür ve 6 alt-tür yer almaktadır. Avrupa sularında tek bir türü bulunur (Anguilla anguilla). Gövde yılan şeklindedir, öne doğru yuvarlak kesitlidir ve arka biraz basıktır. Ağız uçta ve gözbebeği seviyesine kadar yarıktır. Alt çene, üst çeneyi az geçer; dişler küçük olup çok sayıda sıralar halinde düzenlenmiştir. Gözler yuvarlak ve küçüktür. Sırt yüzgeçleri kesintisizdir, göğüs yüzgecinin arkasından başlar kuyruk yüzgeci ve dışkıl (anal) yüzgece bitişik görünümlüdür. Göğüs yüzgeçleri iyi gelişmiştir. Karın yüzgeçleri yoktur. Elips biçimindeki küçük pullar deriye dahildir.  Rengi biyolojik ortam ve gelişme evresine göre değişkenlik gösterir. Boyu en çok 150 cm olur ancak çoğunluk 20-80 cm arasındadır. Aşağı-göçerdir (katadrom). Denizel kıyı sularında, acı ve tatlı sularda bulunur. En bilinen bireyi Anguilla anguilla’dır. Yumurtlama Sargasso Denizi’nde gerçekleşir. Kıyılarda planktonla beslenen kurtçukları (larvaları) leptosefal (leptocephali) adıyla anılır. Büyüyen kurtçukların izleyen gelişme evresi glass eel (camsı yılanbalığı) adını alır. Kurtçuklar saydamdır. Bir yıllık olup ırmak ağızlarına girmeye başlayanlara elver denir. Büyüme ve gelişmesini tatlı-suda tamamlayan ve eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşan bireyleri yumurtlamak için denize göçer. Avrupa yılan balıkları Sargasso Denizinde yumurtlar. Balıkçılıkları ve besicilikleri önemlidir. Yılanbalıkları özellikle geceleyin aktiftir. Kış uykusu süreçleri hariç çamura gömülü yaşarlar. Yumurtlama göçüne başlamış bireyler beslenmeyi bırakır. Yumurtadan kültürü henüz yapılamamakta ancak besiye alınabilmektedir.

anguis [snake] Yılan.

Angulus tenuis (?) [delicate tellin] ® Tellina tenuis.

ani hız [darting speed, burst speed] Balığın kısa süre (5-10 saniye) koruyabileceği en yüksek hız. Balıklar bu hızı genellikle avlanırken ya da yırtıcıdan kaçarken kullanırlar.

ani sel [flash flood] Yoğun yağışların neden olduğu, hızlı gerçekleşen su baskını ve taşkınlardır.

animal(ia) [animal(ia)] Hayvan(lar).

anizogami [anisogamy] 1- ® Eşeyli (seksüel) üreme.

anizogami [anisogamy] 2- Eşit büyüklükte olmayan üreme ürünleri (yumurta ve atmık).

anlık [instantaneous] Süresi normalde algılanamayacak kadar kısa olan olayı tanımlar.

anlık artan üretim oranı [instantaneous rate of surplus production] Büyüme hızı (oranı) + içgöç oranı – doğal ölüm’dür. Bütün değerler anlık olup ağırlık cinsindendir. Dengeli balıkçılıkta artışlar avcılıktan gelen kayıpları karşılar ki o zaman artan üretim balıkçılıktan gelen kayıplara eşittir.

anlık balıkçılık ölüm oranı [instantaneous rate of fishing mortality] Doğal ve balıkçılıktan gelen ölümlerin birlikte etkin olduğu durumlarda balık sayısının zaman içerisindeki sayısal azalmasının tanımlanmasında kullanılır (Nt=Noe-Zt). Burada Z=F+M’dir. N0=Başlangıçtaki balık sayısı; Nt=t zaman süreci sonunda geriye kalan balık sayısıdır.

anlık balıkçılık ölümü [instantaneous fishing mortality] Herhangi bir anda ölen balıkların yüzdesidir.

anlık büyüme hızı [instantaneous rate of growth] Bir ağırlık artış ölçüsüdür. Genellikle süresi bir yıl olan birim zamandaki ağırlık artışı olarak ifade edilir ve g=[ln(Wt)–ln(W0)]/(t1-t0) ‘dir. Burada Wt bir süreç olan t1 gündeki son ağırlık, W0 ise başlangıçtaki ağırlıktır.

anlık doğal artış oranı [instantaneous rate of natural increase] O andaki artan üretim payıdır. ® Anlık artan üretim oranı.

anlık doğal ölüm oranı [instantaneous rate of natural mortality] Balık sayısının zaman içerisindeki sayısal azalmasının tanımlanmasında kullanılır. Doğal ve balıkçılıktan gelen ölümlerin birlikte etkin olduğu durumlarda bu değer Z=F+M eşitliğinden elde edilebilir.

anlık içgöç oranı (anlık stok’a katılma oranı) [instantaneous rate of recruitment] Kısa bir sürede avlanabilir boya ulaşan balıkların sayısının avlanabilir boydaki balık sayısına bölünmesidir. Bu oran genellikle yıllık temelde verilir. Bu yaklaşımın temelinde yatan bir hata vardır o da içgöçün (stoğa katılmanın) stok büyüklüğü ile ilişkisinin ölüm oranları ve büyüme nedeniyle zayıf olmasıdır. Dolayısıyla yöntem prensip olarak yararlanılan stoğun büyüklüğünün ya hiç değişmediği ya da çok az değiştiği hallerde kullanılabilir.

anlık ölüm [instantaneous mortality] Herhangi bir anda ölen balıkların yüzdesidir.

anlık stoğa katılma oranı [instantaneous rate of recruitment] ® Anlık içgöç oranı.

anlık toplam ölüm oranı [instantaneous rate of mortality, coefficient of decrease] Birim zamanda ölenlerin sayısının o anda popülasyondaki balık bolluğuna oranıdır. Kısaca yaşam payının (S=geride kalanların payının) işareti değiştirilmiş doğal logaritmasıdır. S = Nt/N0 ve Z = -lnS ‘dir. Yani Z = - [lnNt  - lnN0).

Annelida [Annelida, segmented worms] ® Halkalıkurtlar.

annulus [annulus, çoğ., annuli] Balıkların sert aksamlarında bir yıla denk gelen büyüme halkasıdır.

anofel [Anopheles] 1- Değersiz, zararlı. 

anofel [Anopheles] 2- Sıtma yayan sivrisinek.

anoksiya [anoxia] Oksijen yetersizliği.

anomali [anomaly] Belirli bir dönem ve koşul için geçerli olan ortalama değerlerden sapma, farklılık.

Anomia ephippium (?) [common jingle shell] Gel-git kuşağı altında kaya, moloz, yumuşakça kabukları  ve enkaza, bitki ve mercanlara vs yapışık yaşar. Lagünlere girer. Boyu en çok 7cm olabilir. Türkiye'nin tüm kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır ancak pek beğenilmez.

Anomiidae (?) [anomiids] Kabuklar eşit değildir ve midye sağ kabuktaki delikten tabansal malzemeye bisusları ile yapışır. Alt kabuk yassı üst kabuk dışbükey olup şekilleri düzensizdir. Dişsizdir, eklem simetrik değildir. Her kabukta yaklaştırıcı kas izi vardır, manto sinüsü yoktur. Lifsi solungaçlıdır. Eşeyler farklıdır. Askı yükle beslenir. Akdeniz sular sisteminde bu aileden 6 tür yaşar.

anonim [anonymous] Yazarı bilinmeyen ya da belli olmayan eser.

anormal [abnormal] Normal olmayan durum.

anormallik [abnormality] Doğal olarak balıklarda bulunmayan durum.

anörobik [anaerobic] ® Anaerobik.

anörobiyoz [anaerebiosis] ® Anaerobiyoz.

antagonist büyüme [antagonistic growth, reproductive drain] Üreme ve büyümenin zıtlığı kuramı. Erkeklere göre dişi balıklar çok daha fazla enerjiyi yumurta üretiminde kullanır ve daha az büyürler. Bu genelde yanlıştır. Çünkü çoğunlukla dişiler erkeklerden daha büyüktür.

antagonistik etki [antagonistic effect] Bileşeni oluşturan maddelerin birbirinin etkisini azaltması (ters sinerjik etki).

Antarktika [Antarctica] Güney kutbu ve kıtası. Yüzey alanı=13 milyon km2.

ante- (önek) [ante-] Önce. Örnek: Antenatal (doğumdan önceki süreç).

antenli kırlangıç [longfin gurnard] ® Chelidonichthys obscurus.

antenli mercan [bluespotted seabream] 1- ® Pagrus caeruleostictus.

antenli mercan [pink dentex] 2- ® Dentex gibbosus.

anterior [anterior] Önde, ön. Anatomide canlı gövdesinin ön kısmını belirtmek için kullanılır.

Anthias anthias (berber balığı) [swallowtail seaperch] TL=30 cm kadar olur. Mercan resifleriyle birlikte kayalık, kaba çakıllı kesimlerde 300 m derinliğe kadar rastlanır. Gece aktiftir. Tez-dişidir (protogyre) - önce dişi sonra erkek olur.

anthos [flower] Çiçek.

Anthozoa (deniz şakayıkları) [sea anemone] 1- Knidlilerin bir sınıfı olup gelişmelerinde medüz evresi yoktur. Atmık ve yumurtaları sıya salarlar. Bunlardan planula kurtçukları oluşur. Planula uygun zemine yapışır ve buradan knidli  gelişir. Bazı deniz şakayığı ve mercan türleri tomurcuklanarak eşeysiz ürer. Diğer knidliler gibi polip silindirik gövdelidir. Dokunaç ve ağız kenarındaki yakıcı gözelerle avlanarak beslenir.

Anthozoa [Anthozoa] 2- Çiçek-polipler anlamına gelmektedir.

Anthozoa [corals] 3- ® Mercanlar.

anti tropik [antitropical] Sardinops, Engraulis, Squalus, Zeus gibi tropik kuşakta bulunmayan ve yalnız kuzey ve güneyde bulunan çift kutuplu (bipolar) balıklar.

antibiyotik [antibiotic] Bakteriler ve diğer küçük organizmaların gelişmesini önleyen ve çoğu kez öldüren kimyasal.

antifouling [antifouling] Yapışan organizmaların yapışma ve gelişmesini engelleyen zehirli kimyasal madde.

antimikrobiyel [antimicrobial] Mikrobiyel büyümeyi önleyen kimyasal ya da biyolojik maddeler.

antirostrum [antirostrum] Balıkların genelde en büyük otoliti olan sagitta’nın ön ve üst kısmını.

antiseptik [antiseptic] Mikropların çoğalmasını durduran, engelleyen madde.

antisiklon [anticyclone] Kuzey yarımkürede saat yönünde, güney yarımkürede ise saat yönünün tersine döngüler olup yüzeydeki (besin tuzlarınca zengin) sularının aşağıya doğru hareket ettiği üretim sürecinden koparıldığı (batan) denizel sistemdir.

antisiklonik [anticyclonic] Komşu bölgelere göre yüksek basınca sahip, kuzey yarım kürede saat yönünde dönen (denizlerdeki sular ile atmosferdeki hava) hareketleri.

Anton Dohrn [Felix Anton Dohrn] Eklembacaklıların evrimi üzerinde yoğunlaşmış Darwinci Alman hayvan bilimci (1840 Stettin, Polonya - 1909 Münih). Çeşitli yerlerde bu arada Helgoland’da Haeckel ile birlikte çalışmıştır. Deniz faunasının araştırılması için Napoli zooloji istasyonunun kurucusudur. Almanya’da onuruna bir araştırma gemisine (RV Anton Dohrn) adı verilmiştir.

antropojenik [anthropogenic] İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan.

antropoloji [anthropology] İnsanbilim. Hayvanlar aleminden insanların incelenmesini konu alan bilim.

anura [anura] 1- Çiftyaşayışlıların bir takımı. 

anura [tailless] 2- Kuyruksuz.

anüs [anus] Hayvanlarda sindirilmiş maddelerin vücut dışına atıldığı kısım. 

anüs bezi [rectal gland] Keskisolungaçlılarda (Elasmobranchii) sindirim sisteminin son bulduğu kısımda bulunan salgı bezi. Bu bezin önceleri sindirim ve boşaltımla ilgili olduğu düşünülmüşse de bugün bezin yüksek yoğunlukta fazla NaCl’in atılmasında kullanıldığı düşünülmektedir.

anyon (eksin) [anion] Negatif yüklü iyon (Cl-, Br-). Elektrolizde anyonlar anoda (+) doğru hareket eder.

aparat [apparatus] Cihaz.

apeks [apex] Uç, tepe, en yüksek.

Aphanius dispar (dişli sazancık, dişlisazancık balığı) [?]  En çok TL=7 cm. Göçmen olmayan tabansal (demersal) balık olup tatlı-su, acı-su ve denizde bulunur. Kıyısal kesimde ve karasal kökenli sularda yaşar. Sürü oluşturur. Akvaryumda beslenmesi zordur. Bitki kökleri ve yüzer bitki artıklarının olduğu alanlarda yumurtlar.

Aphanius fasciatus (dalaba balığı, dişlisazancık, dişli sazancık) [?] Tatlı-su, acı-su ve denizde yaşayabilen ve göçmen olmayan tabansal (demersal) balıktır. Boy TL=6 cm’dir. Balıkçılığı yoktur. Akvaryum balığı olarak ticareti yapılır ama saklanması zordur. Kısa ömürlü balıktır. Daha çok göller ve bataklık alanlarda rastlanır. Omurgasızlar ve bitkilerle beslenir. Nisan’dan Eylül’e kadar yumurtlar. Yaşam-alan kaybı nedeniyle tehdit ve tehlike altında olan bir türdür. 

Aphia minuta mediterranea (camkaya, saydamkaya balığı, beyaz kaya balığı, beyaz kayabalığı) [transparent goby]  Aphia minuta’nın Akdeniz sularında yaşayan alttürüdür. Alttür hakkında kayda geçmiş bilgi azdır. Kısaca Aphia minuta 8 cm boya ulaşır, tabansal (demersal) okyanus-göçerdir (okyanodrom). Balıkçılığı yoktur. 0-80 metreler arasında bir yıl yaşar. Boş midye kabuklarının içerisine yazın yumurtlar. 

apikal [apical] Uç, uçta.

Apkallu balığı [apkallu fish] Babil’in 7 akil adamından olup balık derisi giyen biri.

aplanospor [aplanospor] ® Eşeysiz (aseksüel) üreme.

aplasental [aplacental] ® Etenesiz.  

aplasental vivipar [aplacental viviparity] ® Ovovivipar.

Apletodon dentatus dentatus  (?) [small-headed clingfish] En çok 5 cm kadar olur. Tabansal (demersal) balıktır. 

apo- (önek) [apo-] dan ırak. dansız. Apod (apode)-Ayaksız, ayağı olmayan.

apod [footless] Ayaksız.

apod balıklar [apode fishes] Karın (pelvic) yüzgeci olmayan balıklar. Örnek, Anguilla (yılan balığı).

apoda [apoda] Çift-yaşayışlıların (Amphibia) bir takımı.

apofiz [apophyse] Kemik çıkıntısıdır. Bir kısım midyede ayak kasının çekilmesine yarayan bombeli çıkıntı.

Apogon imberbis (kardinal balığı) [cardinal fish] Boyu TL=17 cm kadar olabilir. Göçmen olmayan, mercan resifini yeğleyen fakat kayalık, çamurlu kesimlerde de bulunan bir balık olup 10-200 m’lede rastlanır. Zaman zaman sürü oluşturur, bazen tek gezer.

Apogonidae (Kardinalbalığıgiller) [cardinal fishes] Actinopterygii-Işınlı-yüzgeçliler sınıfı Perciformes-Levreksiler takımının bir ailesidir. Çoğu türü denizde yaşar, birkaçı acı-suya girer. Aile 25 cins ve 334 türü barındırır. Küçükten orta boya kadar olan balıklardır. Gözler iridir. Solungaç kapağında en az bir kemiksi çıkıntı vardır. İri ağız eğik, alt çene çıkıntılıdır. Çene ve damak dişleri genellikle kılsı yapılıdır (villiform’dur). Sert ve yumuşak ışınlı sırt yüzgeçleri ayrılmıştır. Karın yüzgeçleri göğüstedir. Pulları iridir. Rengi değişkendir; kırmızı, açık esmer ya da mor, gölgeli siyah olabilir. Tropikal sularda, kıyısal ılıman sularda ve sığ kayalıkların çevresinde, yaşarlar. Küçük gruplar halinde gezerler. Gece aktiftirler. Birçok türün erkekleri yumurtaları ağızlarında kuluçkaya alırlar (ağızda kuluçkacıdırlar). Etobur olup küçük balıklar ve planktonik omurgasızlarla beslenirler. Akdeniz’de yedi türü yaşar. Bunlardan biri Kızıldeniz’den göçmendir. Diğer ikisi, çok küçüktür.

Aporrhaidae (?) [pelican's foot snails] Kabul sarmalı ve kulesi küçüktür.Kanatsı dudaklar parmak gibidir. Kabuk ağzı dar, ağız çevresi kalın, değişken sayıdaki parmaklar olukludur. Parmak sayısı 6'ya ulaşabilir, kapak elips şekillidir. Çamurla karışık çakıllı kesimde yaşarlar, herbivordurlar. Tabana gömülürler. Bulunduğu yerde besin tükenince başka yere hareket eder. İç döllenme ile ürerler.

Aporrhais     serresianus (?) [Serre’s pelican foot] Sin. Chenopus serresianus. Kabuk uzun ve sivridir, kule 7 il3 9 sarmal döngülüdür. Ağız açıklığı parmaklarla genişlemiştir. Kabuk ince ve narincedir. Kapağı nasırlıdır. Rengi dışta gri-bej, ağız porselensidir. Boyu dudaksıl uzantıları ile birlikte en çok 6,6 cm, çapı ise 4,5 cm olabilir. Ender türdür. Döküntülü, çamurlu tabanda barınır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Aporrhais pespelecani (?) [common pelican-foot]  Sin. Chenopus pespelecani. Ağız kenarları geniş ve uzun parmaklıdır. Ağız açıklığı ön ve arkada parmaklarla devam eder. Kulede düzenli aralıklı enine hatta yumrucular vardır. Kapak nasırsı (boynuzsu) yapılıdır. Rengi dışta beyaz içte porselensidir. Boyu en çok 5,5 cm, çapı 4,2 cm'dir (parmaksı dudak dahil). İnfralitoralin döküntülü çamurlu tabanında sıkça rastlanır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege sahillerinde bulunur. Avcılığı vardır.

Appendicularia [Appendicularia, Larvacea] 1- ® Ekliceler.

Appendicularia [Appendicularia] 2- Bir Gömlekliler (Tunicata) cinsi.

appendicularia [small appendages] 3- Küçük ekler. 

appetenz davranışı [appetitive behavior] Doğuştan gelen düzenli içgüdüsel hareketi başlatacak, hedefe odaklanmış davranışı çözen arama dürtüsü.

apsis [apcise] X-ekseni.

Apterygota [Apterygota, apteral] Kanatsız(lar). İlkel kanatsız böcekler.

ara liman [intermediate port] Ana limanlar arasında bir zorunluluk durumunda girilen liman.

araç çatışması [gear conflict] Av alanında av araçlarının birbirine etki etmesi. Trollerin sabit ağlara takılarak parçalaması.

araç sınırlaması [gear restriction] Bir av aracının miktar ve tipinin belirli bir dönem kullanılmasının kanunen yasaklanması.

arachne [spider] Örümcek. ® Araneida.

araeşeyli [ergatomorph] ® Karmaeşeyli.

Arafura Denizi [Arafura Sea] Kuzeyde Banda Denizi, batıda doğu Timor, Güneyde Darwin ve doğuda Yeni Gine arasında yer alır. Boyu 1,290 km eni 560 km’dir. Sığ ve mercan resiflerinin bol olduğu, derinliği 50-80 metre kadar olan bir denizdir.

aragonit [aragonite] Kalsiyumkarbonat (CaCO3) kristallerinin biyolojik kökenli olup canlılarda rastlanan altıgen şekli.

araknoloji [arachnology] Örümcek-bilimi. Örümceğimsileri inceleyen zooloji dalı.

arakonak [intermediate host] Asalağın asıl konağa geçmeden önce gelişme evresini geçirdiği hayvan.

aralık [range] En düşük sayısal değer ile en yüksek değer arasındaki farkı belirten değişkenlik ölçüsü. Örnek; günlük, aylık, yıllık vb su sıcaklığı aralığı; balıkların dağılım alanı sınırları ya da yumurtlama sıcaklığı aralığı gibi.

aralıklı yumurtlama [intermittent spawning, fractional spawning, batch spawning] Birkaç gün ya da haftalık aralıklarla balıkların yumurtalık ve erbezini boşaltması-yumurtlamasıdır. Bu, küçük olgunlaşmamış yumurtaların daha az yer tutması fakat sonuçta olgunlaştırılarak kademeli olarak bırakılmasını (toplam bırakılan yumurta sayısının bu yolla artırılmasını) sağlar.

aralitoral [interlittoral] Kıyıdan 20 m derinliğe kadar olan deniz kısmı.

arama süresi [search time] Avlanabilecek büyüklükte balık sürüsünü bulmak için yapılan aramada geçirilen süredir. Gırgırcılıkta denizde kalınan süre eksi ağı çevirmek ve güverteye ya da taşıyıcıya aktarmak için harcanan süre olabilir.

Araneida (örümcekler) [spiders] Arthropoda kabilesi, Arachnida sınıfı, Araneida –örümcekler takımı 40 aileden oluşmaktadır. Vücut, baş-göğüs (cephalothorax) ve gövde (abdomen) kısmından oluşmaktadır. Karın tek parçadır.

research vessel (R/V, RV) [araştırma gemisi] Bir kurum ya da kuruluşa ait olup eğitim, öğretim ve araştırma çalışmalarında kullanılan, büyüklükleri ve donanımları farklı olabilen deniz araçlarıdır. Türkiye’de deniz araştırmalarında kullanılan deniz araçları şunlardır:

İşleten kurum

Gemi adı

Boy (@m)

ÇOMU- Su Ürünleri Fakültesi

Bilim-I                                    

25

ÇU-Su Ürünleri Fakültesi

Gözlem-I                            

 9

DEÜ-Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü

Koca Piri Reis  

36

 

Sis Bildir                 

10

Ege-Su Ürünleri Fakültesi

EgeSüf              

27

 

Hippocampus                 

16

D.K.K SHODB

Çeşme

87

 

Çubuklu

41

 

Mesaha-I

21

 

Mesaha-II

21

İÜ-Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü

Arar                  

31

İÜ-Su Ürünleri Fakültesi

Yunus-I                   

33

KTÜ-Sürmene Deniz Bilimleri Fak.

Denar-I                    

25

 

Yakamoz                   

 9

MTA

RV MTA Selen

20

MTA

RV MTA Turkuaz

86

MKÜ- Su Ürünleri Fakültesi

M. Kemal I               

20

 

 ? ?             

4,5 ve 4,0

OMU-Sinop Su Ürünleri Fakültesi

                             

10

ODTÜ-Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü

Bilim II            1983

40

 

Lamas              1981

16

 

Erdemli            1979

17

TKB-Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü.

 

26

TÜBİTAK

TÜBİTAK Marmara

   41,2

Arbacia lixula (?) [black sea urchin] Gövde yassıca ya da koni şeklindedir. Ağız çevresi geniştir. Ağız yüzeyi siyah sıklıkla açık kahverengi dikenlidir. Çıplak kabuk pembe ya da gri olup gözeneklerin yerini belirginleştiren kırmızı çizgilidir. Küçük bireyler açık kahverengidir. Çapı en çok 6 cm, dikenleri 3 cm'dir. Sığdan (0 m) 40 m derinliğe kadar yayılır. Kayalıklar ve taşlıklar üzerinde yaygındır. Aralıklı topluluklar halinde Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı önemsizdir.

Arca [Arca] Bir midye cinsi.

Arca barbata (?) [hairy ark] ® Barbatia barbata.

Arca noae (?) [ark clam] Çift-kabuklu (Bivalvia) sınıfı, Pteriomorpha altsınıfı, Arcoida takımı, Arcacea üstailesi, Arcidae ailesinin Arca cinsi türüdür. Kabuğu kalın ve uzuncadır. Yapısı gemiyi andırır. Kayalıklara yapışık yaşar. İlginç olan, bu çift kabuklunun diğer yumuşakça ve midyelerin aksine hemoglobini dokularına oksijen taşımada kullanmasıdır.

Arca noae (?) [Noah’s ark] Kabukları eşit olup dikdörtgen şekillidir. Değişken ışınsal kaburgalıdır. Dış zar (deri) koyu sarı olup lifsi uzantılar kabuk kenarında yer alır. Dar ve uzun eklemli ve çok sayıda küçük enine dişlidir. Arka kısımdaki rengi hafif koyu esmer, küçük alazlı ve zikzaklıdır. Kabuğun içi beyaz ve sarı ve esmer lekelidir. Boyu en çok 10 cm olabilir. Sıklıkla rastlanan boyu 5 cm ile 8 cm arasındadır. Gel-git kuşağı altında değişik malzemeye yapışık yaşar. Çoğunlukla çakıllı kum, ince ya da kaba çakıllı üstünde yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Arcidae (?) [ark clams] Kabuklar eşit yada eşit olmayabilir (sol kabuk daha büyük olandır). Yüksekliğinden daha enlidir. Kancalar merkez hat önündedir. Kabuk dışı ışınsal kaburgalıdır, kenarları tırtıklı (testeremsidir). Eklem kısmı neredeyse düz olup küçük enine dişlidir. 2 gelişmiş kas izi vardır. Solungaçları lifsidir. Akdeniz sular sisteminde bu aileden 15 tür yaşamaktadır. Bunlardan 5'i boy ve miktar bakımından ilgi çekicidir.

ardışık [successive] Birbirini izleyen.

ardışık dönüşüm [cyclic succession] Bir ekolojik dönüşümdür. Bozulmuş, yitirilmiş bir topluluğun yeniden orijinal halini almasıdır. 

ardışık erdişilik [asynchronous hermaphroditism] 1- Ya önce erkek sonra dişi ya da önce dişi sonra erkek olma hali.

ardışık erdişilik [consecutive hermaphrodite] 2- Önce erkek sonra dişi (protandrous) ve önce dişi sonra erkek olan (protogynous) balıklarda birbirini izleyen çift eşeysellik (cinsiyetlilik) durumu.

ardışık erselik [consecutive hermaphrodite] ® Ardışık erdişilik.

ardışık popülasyon çözümlemesi [sequential population analysis] Yaşa göre av (yaşa dayalı av) değerlerini kullanarak stok büyüklüğünü, içgöç (stoğa katılma) ve balıkçılık ölümünü farklı yaş ya da yıllar için geriye doğru hesaplama yöntemidir. Bir diğer anlatımla geçmişin hikâyesi ve bugünkü stok bolluğu kullanılarak izleyen yıldaki balık sayısı ile izin verilebilecek toplam av miktarının karmaşık ve gelişmiş istatistiki programlar yardımıyla belirlenmesidir.

Arenicola (?) [lugworm] ® Arenicola marina.

Arenicola marina (?) [Arenicola, lugworm] Kumlu ve çamurlu zeminde yaşar. Metrekaredeki birey sayısı 50’ye ulaşabilir. Boyu 15-25 cm’ler arasında değişir. Bilinen en büyük birey 36 cm’dir. Başı aşağı doğru 20-40 cm derine J-şeklinde gömülmüş olarak bulunur. Kırmızı ve dallı solungaçları vardır. Artık malzemenin kullanımı ve tabanın eşilmesi ve havalandırılmasını sağlar. Olta yemi olarak önemlidir. Ticareti vardır.

Arenomya arenaria (?) [sand gaper] ® Mya arenaria.

argentatus [argentous] Gümüşi.

Argentina sphyraena (derinsu gümüşbalığı, derinsugümüşü balığı, gümüş balığı) [Argentine] Bilinen en yaşlı birey 16 yaşındadır. Boyu TL=40 cm kadar olabilir. Taban üstünde 50-700 m derinliklerde rastlanır. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Akdeniz’de kış-ilkbahar aylarında yumurtlar. Yumurta ve kurtçukları yüzücüdür (pelajiktir).

Argentinidae (Gümüşbalığıgiller) [herring smelts, argentines, silversides] Işınlı-yüzgeçliler Actinopterygii sınıfı, Argentiniformes takımın bir ailesidir. İki cinste Glossanodon (14 tür) ve Argentina (13 tür) bulunmaktadır. Küçük balıklardır. Bilinen en büyük boylu bireyi 60-70 cm kadardır. Diğer türlerin boyu 25-30cm civarındadır. Gövde ince uzun, gözler iridir. Ağız küçüktür. Üst çenede dişler yoktur. Yüzgeçlerde ışın bulunmaz. Yağ yüzgeci bulunur. Gövde ortasında sırt yüzgeci yer alır. Gümüşi lekeli yüzme kesesi mevcuttur. Dokununca kaygan olup kolay dökülen pullar çemberimsidir (sikloidtir). Tatlı, acı ve deniz suyunda yaşarlar ancak çoğu türü denizeldir. Küresel ölçekte yaygındırlar, çoğunluğu tropik ve alt-tropik iklimde yayılırlar. Tabana yakın kesimde büyük sürüler oluştururlar. 450 m derinliğe kadar kıta bayırlarının üst kesimlerinde ve kıta sahanlığının üstünde bento- ya da mezo-pelajiktirler. Plankton, Amphipoda, Cephalopoda, Chaetognatha, Ctenophora ve krill ile beslenirler. Samansı renkte yanar-dönerdirler. Yanlarda gümüşi ya da esmer şerit vardır. 

Argobuccinum giganteum (?) [oil-vesseltriton] ® Argobuccinum olearium.

Argobuccinum olearium (?) [oil-vesseltriton] Sin. Ranella gigantes; Argobuccinum giganteum. Kabuk iğ şekilli ve derin dikiş izlidir. Kabuk ağzında gelişmiş iyi bir kanal hafif arkaya büküktür. Rengi bej ya da hafif esmer; kabuk ağzı açıklığının içi beyazdır. Boyu en çok 20 cm, çapı 8 cm olabilir. Ender türdür. Mercan resifli tabanda  yaşar. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Argonauta argo (?) [greater argonaut] Eşeysel çift-yapısallık çok belirgindir. Dişiler erkeklerden 10 - 15 kez daha iridir. Rengi kırmızı esmerdir. Manto boyu dişilerde en çok 12 cm olup gondol (kayık kabuk) ile birlikte 30 cm boya ulaşır. Erkeklerin toplam boyu 2 cm'dir. Epi-pelajik türdür. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.  Toplu avcılığı tesadüfidir.

Argyropelecus hemigymnus (gümüşbalta balığı) [half-naked hatchetfish] En çok TL=5 cm civarında olabilir. Taban üstünde asılı kalır ya da yüzer. 100-1080 metrelerde bulunur. Balıkçılığı yapılmaz. Erin bireyler gece dikey göç yaparak yüzeye yaklaşır. Yumurta ve kurtçukları yüzücüdür (pelajiktir).

Argyrosomus regius (sarıağız balığı, sarıağız, işkine, kötek) [meagre] Toplam boyu TL=230 cm ve ağırlığı 103 kg kadar olabilir. Taban-yüzücü (bentopelajik) olup okyanus-göçerdir (okyanodrom). 15-300 metre derinliklerde rastlanır. Ticari önemi olan balıkçılık kaynağıdır. Kızıldeniz’den Akdeniz’e göçmüştür. İlkbahar ve yaz aylarında yumurta bırakır. Sıcaklık değişmesine bağlı olarak erin ve genç bireyleri kıyı boyunca ya da kıyı ve açık su arasında göçer. Etoburdur.

arı balığı [cline] ® Clinitrachus argentatus.

Ariosoma balearicum (mığrı) [bandtooth conger] TL=35 cm olabilir. 1-730 m derinliklerde rastlanır. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Okyanus-göçer (okyanodrom) olup daha çok mercan resiflerinde ve kıta sahanlığı üzerinde kuma ya da tabana gömülü olabileceği gibi kovuklara da girmiş olarak bulunur.

Aristaeomorpha foliacea (?) [giant red shrimp] İri karideslerdendir. Rengi tekdüze kızıl kırmızıdır. Boyu erkeklerde 17 cm, dişlerde 22,5 cm olabilir. Genelde rastlanan boyları erkeklerde 13 - 14 cm ve dişilerde 17 - 20 cm'dir. Çamurlu tabanda 120 m ile 1,300 m'ye kadar demersal olup çoğunlukla 700 m civarında bulunur. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında (Çanakkale'ye kadar) bulunur. Dip trolü ile avlanır.

Aristeidae (?) [?] Derinde yaşar, gövde pürüzsüz, bazen yumuşaktır. Rengi kırmızı bazen de mavimsidir. Ailedeki iki tür (Aristeus antennatus ve Aristaeomorpha foliacea) tabansaldır. Gennadas elegans pelajiktir. Ekonomik yönden değeridirler.

Aristeus antennatus (?) [blue and red shrimp] İri karideslerdendir. Rengi soluk kırmızıdan parlak kırmızıdır. Karapaks mavimsidir. Boyu 22 cm'dir, ancak genelde rastlanan boyları 10 ile 18 cm kadardır. 80 m ile 1,400 m arasında çamurlu tabanda demersaldir. Çoğunlukla 200 m ile 250 m'ler arasında rastlanır. Gündüz 800 m'den derinde, gece ise 150 m'lere kadar çıkar. Türkiye'nin Antalya Körfezi kesiminde bulunur.

arıtma [purification] Bir madde ya da malzemenin, malzemeye ait olmayan yabancı elemanlardan arındırılması.

ark [raceway] Dikdörtgen şeklinde 100 m boyunda 1-10 m genişliğinde, ½-1½ m derinliğinde olup içerisinden bol miktarda su akan ve yetiştiricilikte kullanılan beton ya da diğer malzemeden yapılmış havuza denmektedir. Bol su balıklar için temiz bir çevre sağlarken yetiştiricinin daha fazla balığı kültüre almasına olanak vermektedir.

arka bahçe balık kültürü [backyard fish culture] Ailenin ya da bireyin ihtiyacını karşılayacak kadar (küçük ölçekli) balık yetiştirme.

arka sınır [posterior margin, apical margin] Pulun arka kenarı.

arkada [posterior] Fizyolojik yönelmenin aksine şekilbilimsel morfolojik yönelmedir. Uca son kısma (arkaya) doğru yönelmedir. 

arke- (önek) [arche-] İlk, birinci. Örnek; arkesefal (archencephalon)-İlkel ön beyin.

arkeo plastid [arceo plastid] Hücresinde plastid taşıyan alglerde belirgin niteliğe sahip plastidial yapı şeklidir.

arkipelago [archipelago] Adalar denizi. Eskiden doğu Akdeniz bölgesinin, özellikle Ege Denizi’nin adı.

arktik [Arctica] Kuzey kutbu bölgesi. Kuzey buz denizinin yer aldığı alan.

armatür [armature] ® Çerçeve.

Arnoglossus imperialis (küçük pisi) [imperial scaldfish] TL=25 cm. 20-350 metrelerde yaşayan tabansal (demersal) balıktır. Ticari avcılığı yapılmaktadır. Kabuklar arasında kumlu zeminde yaşar.

Arnoglossus kessleri (küçük pisi, dil balığı, pisi balığı) [scaldback] En çok 10 cm kadar olabilir. Kıta sahanlığının sığ kesimlerinde rastlanır. Omurgasızlar ve küçük balıklarla beslenir.

Arnoglossus laterna (küçük pisi, dil balığı, pisi balığı) [scaldfish] Boyu TL=30 cm kadar olabilir. 8-10 yıl kadar ömrü vardır. 10-200 m derinliklerde yayılır. Ticari balıkçılığı yapılmamaktadır.

Arnoglossus rueppellii (küçük pisi) [Rüppell's scaldback] Tabansaldır (demersaldır). 85-900 metreler arasında bulunur. Boyu TL=18-20 cm olabilir. Akdeniz’de sonbaharda yumurtlar.

Arnoglossus thori (küçük pisi, dil balığı, pisi balığı) [Thor's scaldfish]  Boyu TL=22 cm civarındaki bu yassı balık tabansal (demersal) olup 10 yıl kadar yaşar. 50-300 metrelerde rastlanılan bu tür daha çok 100 m’den daha sığ yerlerde bulunur. Ticari balıkçılık değeri düşüktür.

artan [surplus] 1- Balıkçılık çerçevesinde popülasyonu belirli bir düzeyin üzerinde tutmak için gerekli olandan fazla olan.

artan [surplus] 2- Yetiştiricilik işletmelerinde kuluçkahane ve izleyen aşamalarda kültürü yapılabilecek miktardan fazla üretilen (artan) kısım. Yumurta, larva ve genç balıkların oltacılık yapılan dere ve ırmaklara salıverilmek üzere bağışlanan, diğer balıklara yem ve ihtiyacı olan diğer yetiştiricilere aktarılan ya da satılan fazla olan (artan) kısım.

artan üretim [surplus production, sustainable yield, equilibrium catch] Avlanabilen balık stoğunun büyümeyle ürettiği yeni biyokitle + buna eklenen içgöçerler – bundan doğal ölümle eksilenlerdir. Yani, yeni biyokitle = büyüme + içgöçerler – ölenler). Kısaca stok ağırlığını artıranlardan, eksiltenlerin çıkartılmasından sonra kalandır. Stok avlandığına göre biyokitlesi azalmaktadır. Böylece avlanan stoktaki balıklar daha az beslenme ve benzeri diğer yarışçı baskısı altında olurlar. Büyüme ve üreme iyileşir, balıklar iyi beslendikleri için sıhhatli olurlar. Stoktaki yaş kompozisyonu gençlere doğru kayar. Genç balıklar daha hızlı büyürler yani stoğun üretkenliği artar.

artan üretim modeli (yaşama oranı) [surplus production model - survival rate] 1- Belirli bir süre sonra hayatta olan (yaşayan) birey sayısı bölü zaman sürecinin başlangıcındaki birey sayısıdır.

artan üretim modeli [surplus production model] 2- Belirli bir yıldaki stok büyüklüğünün ve avın tahmin edilmesidir. Stok büyüklüğü içgöçerlerin katılma miktarı ve doğal ölümlere bağlı olarak artabilir ya da azalabilir. Artan üretim modelinde stoğun doğal ağırlık artışı yani sürdürülebilir ürün (MSY) tahmin edilir.

Artemia (?) [brine shrimp] Nauplius evresindeki larvalarının akvaryumculukta kullanılan kabuklular (Crustacea) altkabilesinden kabuksuz olan Anostraca takımı, Artemiidae ailesinin bir cinsi.

artemia [artemia] Sağlıklı. Yaralanmayan.

Artemia larvaları (kurtçukları) [Artemia nauplii, brine shrimp larvae] Akvaryumda yem olarak kullanılır. Artemia’nın erin bireylerinin büyük balıklarda yem olarak kullanımı sınırlıdır. Çünkü besin değeri düşüktür. Sıcak, havalandırılmış suda oluşan kurtçuklar tatlı-su ile yıkanıp üzerlerindeki tuz uzaklaştırıldıktan sonra yem olarak verilir.

Artemia salina (?) [brine shrimp] ® Artemia larvaları.

Arthemis exoleta (?) [mature dosinia] ® Dosinia exoleta.

Arthropoda (Artropoda) [Arthropoda] ® Eklembacaklılar.

artı grup [plus group, plus class] Bütün diğer yaşlı balıkların katıldığı son yaş ya da boy grubu. Örnek; 5+ = Yaş tayini yapılan bütün balıklar 5 yaşında ya da daha büyüktür. 27+ cm = Ölçülen bütün balıklar 27 cm ya da daha büyüktür.

Articulata (Artikulata) [articulata] Eklemliler.

articulatus [jointed] Eklemli.

articulus [joint] Eklem.

artık (interkalar) [intercalary] ® Eklenen.

Artikulata (Articulata) [articulata] Eklemliler.

artırma [enhancement] 1- Artırma, kavram olarak stoğu iyileştirme anlamında da kullanılabilmektedir. Taşıdığı içerik ise kültürdeki genç ya da görece yaşlı balıkların yabani stoğu desteklemek için doğal su ortamına salıverilmesidir.

artırma [raising] 2- Örnekteki ya da alt-örnekteki sayıdan hareketle toplam miktarın hesaplanmasıdır. Karaya çıkarılan balıklardan alınan örnek miktarının artırma faktörü ile çarpılmasıyla karaya çıkarılan toplam balık sayısının ve ya da yaş dağılımlarının ya da ağırlıklarının bulunmasıdır.

artma ve azalmalar [fluctuations] Balık popülasyon ya da stoklarının bolluk ve avında nedeni kesin bilinmeyen değişmeler; artma ve azalmalar yani dalgalanmalardır.

Artropoda [Arthropoda] ® Eklembacaklılar.

Arttansolungaçlılar [Ophistobranchia, sea slugs, nudibranchs] Yumuşakçalar (Mollusca) kabilesi, Karındanbacaklılar (Gastropoda) sınıfının altsınıfıdır. Kabuksuz Karındanbacaklıları kapsar. Altı takımı barındırır. En önemli takımı Nudibranchia olup çıplak solungaçlı anlamındadır. Okyanusların tür sayısı yüksek güzel canlılarıdırlar. 3,000 tanımlanmış türü vardır.

arzbilim (jeodezi) [geodesy] Yerbilimin (jeolojinin), yerküredeki şekillerin kesin coğrafik konumlarını yani yeryüzünün biçim ve büyüklüğünü belirleyen bilim dalı. Buna yeryüzü bilimi ya da arz-bilim de denilmektedir. Öz olarak arazi ölçme bilgisi denilebilir.

asal gazlar (soygazlar) [inert gas, noble gas] Ender olup kimyasal reaksiyonu çok az olan (reaksiyona kolay girmeyen) gazlar (helyum-helium - He, neon-neon - Ne, argon-argon - Ar, kripton-krypton - Kr, ve ksenon-xenon – Xe, radon-radon - Rn).

asalak (parazit) [parasite] Konağa (bitki ve hayvan) zarar vererek yaşayan canlı. ® Üst-asalak. ® Seçenekli asalak. ® Zorunlu asalak. ® Parazit..

asalak erkek (parazit erkek) [parasitic male] Dişi üzerinde yaşayan, gonadları hariç yozlaşmış tamamlayıcı erkek. Örnek; bazı Ceratioidei.

asalakcıl yumurtlama (parazitçe yumurtlama) [parasitic spawning] Baskın erkek ile dişi yumurtlarken, baskın olmayan erkeğin yumurtaları döllemesi.

asalaklık (parazitçilik) [parasitism] Bir türün yararına diğerinin zararına olan ilişki   (+ -). Örnek; mantar bulaşması, balık ve insanlardaki iplik kurtları (Nematoda), balık solungaçlarındaki bazı kabuklu türleri (Crustacea, Copepoda) ve birçokları bilinen asalaklık (parazitçilik) örneklerindendir.

Ascidiacea (Tulumlular) [ascidians; sea squirts] Tulumlular denizel hayvanlar olup omurgasızlar ile omurgalılar arasında yer alırlar. Tulumluların boyları (0,5 ile 30 cm), şekilleri, renk ve kıvamları çok değişken olup tanımlanmalarına izin vermez. Daima parçalarına ayırmayı (diseksiyon) gerektirir. Birçok türü ait olduğu aileye bağlı olarak farklı tomurcuk yavru (bud) oluşturan ve koloni halinde yaşayan canlılardır. Gonadlar erdişidir (hermafrodit); bunların sayı ve düzenlenmesi bir aileden diğerine değişmektedir. Tulumlular yumurtlayan ya da yumurtası ana karnında çatlayanlardandır (ovovivipardır). Bireysel boşaltım sistemi yoktur ve damar sistemi öncelikle bir kan sinüsünden oluşmaktadır ve kapalı değildir. Tulumlular tüm enlemlerde kıyıdan büyük derinliklere kadar tabanda yaşarlar. Kayalık tabanı ve gölgelik  çevreyi tercih ederler ancak yumuşak tabana da yerleşirler. Filtreleyerek beslenirler. Tulumluların Akdeniz’deki ekonomik önemleri çok sınırlıdır. ® Tulumlular.

aseksüel (eşeysiz) üreme [asexual reproduction] ® Eşeysiz (aseksüel) üreme.

asemblaj [assemblage] Belirli bir zaman ve yerde bir arada yaşayan organizmalar topluluğu.

asidite [acidity] Hidrojen iyonu konsantrasyonunun ölçüsü (pH<7,0).

asıl (esas) düzlek [cardinal plateau] Menteşe (mafsal) ve dişleri destekleyen düzlemsel iç uzantı.

asıl alan [area cardinal] Kabukların sırt kenarındaki kancayı dış yüzeyden ayıran parça.

asıl diş [cardinal tooth] Kancaya yakın duran menteşe (mafsal dişi.

asıl hani (asılhani balığı) [comber] ® Serranus cabrilla.

asimetrik [asymmetrical] 1- ® Bakışımsız. 

asimetrik [inequilateral] 2- ® Bakışımsız. Yanlardan eşit olmayan.

asimetrik [inequivalve] 3- ® Bakışımsız kabuk. Eşit olmayan kabuk.

asimilasyon [assimilation] ® Özümleme. ® Özümseme.

asimptot [asymptote] ® Sonuşmaz. 

asimptotik [asymptotic] ® Sonuşmaz.

asimptotik ağırlık [asymptotic weight] ® Sonuşmaz ağırlık.

asimptotik boy [asymptotic length] ® Sonuşmaz boy.

asit [acid] H+ iyonu konsantrasyonunun OH- iyonu konsantrasyonunu aştığı ortam.

asit gölü [acid lake] Suyu pH<6,0 olan göl.

asit ölüm noktası [acid death point] Suyun asitli olması nedeniyle balığın genellikle pH @ 4,0 civarında ölmesi.

asit yağmuru [wet deposition, acid deposition] ® Yaş çökelme.

askı malzeme yiyen [suspension feeder] Suda askı haldeki parçacıklarla beslenen.

askıda katı madde [suspended solids] Suda yaklaşık 1m civarındaki, küçük ve çok yavaş batan (çöken) katı maddeler.

aşlık havuzu [fish stew] Balıkların tüketim için canlı tutulduğu küçük havuz.

ASP (kısaltma) [Amnesic Shelfish Poisoning] ® Uyuşturan midye ağılaması.

Asparagopsis armata (?) [red harpon] Kırmızı algdir, diğer alglere tutunur. Gövdesi tek eksenlidir, kısa dallıdır. Büyüme uçta gerçekleşir. Üreme trigeniktir. Boyu 12 cm kadardır. 1 - 12 m'ler arasında görülür. İlaç elde edilmede kullanılır. Türkiye'de Fethiye-Didim kesiminde bulunmaktadır.

Aspitrigla cuculus (dikenli kırlangıç, dikenlikırlangıç balığı, kırlangıç) [East Atlantic red gurnard] Taban balığıdır. 15-400 metreler arasında rastlanır. TL=50 cm; 21 yıl yaşayabilir. Kıta sahanlığında bazen sürü oluşturur.

Aspitrigla obscura (antenli kırlangıç, kırlangıç) [longfin gurnard] ® Chelidonichthys obscurus.

Assuan [Assuan] Nil üzerindeki eski barajın 7 km güneyinde 1960-1971 yıllarında kurulan yeni barajın adıdır. Eski barajın aksine Nil Nehri çamurunu tutmaktadır. Daha önce bu çamuru gübre olarak kullanan köylüler bunu kullanamaz hale düşmüşler ve yapay gübre kullanmak zorunda kalmışlardır. Yapay gübre kullanımı Nil suyu kalitesinin değişmesine neden olmuştur. Kurulan bu baraj sonrası Akdeniz’e ulaşan suyun nitel ve nicel özelliklerinin değişmesi daha önce Nil Nehri deltasında var olan balıkçılığın çökmesine ve etkilerinin tüm doğu Akdeniz’de görülmesine yol açmıştır. Özellikle  Lessepsian göçü (Hint Okyanusu-Kızıldeniz kökenli balıkların doğu Akdeniz’e göçü) artmıştır.

Astacus [Galician crayfish, broad-fingered crayfish, freshwater crayfish] Tatlı-suda yaşayan bir kabuklu (Crustacea) cinsi. ® Astacus leptodactylus.

Astacus leptodactylus (kerevit, tatlısu istakozu, göl istakozu) [Galician crayfish, broad-fingered crayfish, freshwater crayfish] Avrupa sularında yaşar. Türkiye’de göller bölgesinde, Sapanca ve İzmit göllerinde ekonomik değeri yüksek canlı olarak avlanmaktadır. Rengi açık esmerdir. Dikkati çeken özelliği uzun makasıdır. 15 cm boya ulaşabilir. Temiz, berrak suları sever. Gündüz tabana gömülür ya da taşların altına saklanır. Alacakaranlıkta ve gece aktiftir. Her şeyi yer. Sucul canlılarla ve balık kadavrasıyla beslenir. Dişi, yumurtaları ve yavruları, yumurtadan çıkıp yüzene kadar ard kısmında taşır.

asteriscus [asteriscus] Diğer balıklarda genellikle küçük fakat Sazangillerde (Cyprinidae) içkulağın lagena kapsülü içerisinde bulunan en büyük otolit.

Asteroidea [sea stars, starfishes] ® Denizyıldızları.

asthenosfer [aesthenosphere] Litosferin altındaki 300 km kalınlığındaki yumuşak tabaka.

Astraea rugosa (?) [rough turbo]  Sin.  Bolma rugosa. Kabuk kalın, turları iyi gelişmiş olup genellikle 7 turludur. Kabuk ağzı kapağı kalkerli, iç-yüzeyi düzdür; dış yüzeyi sarmal ve kubbemsi bir nasırla çevrilidir; rengi turuncudur. Rengi yeşilimsi bej olup içi inci gibidir. Boyu en çok 5 cm, çapı 6 cm olur. Esmer algli kesimde, resifli alanlarda boldur. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır. Ağız kapağı kuyumculukta kullanılır.

aşağı enlemler [low latitudes] Ekvatorun kuzey ve güneyinde 0°-30° enlemleri arasındaki kuşağı belirten terim. Eşanlamlı olarak tropik bölge ya da tropik kuşak terimi de kullanılmaktadır.

aşağı kıvrık [decurved] Yanal çizginin aşağı doğru kıvrıklığı. Bazı sazangil balıklarda görülmektedir.

aşağı konumlu ağız [inferior mouth, sub-terminal mouth] ® Uç-altı konumlu ağız.

aşağı-göçer (katadrom) [catadromous] Aşağı doğru giden. Yaşamlarını tatlı-suda geçiren ve yumurtlamak için deniz ve okyanuslara göçen balıklara verilen ad. Örnek; yılan balığı (Anguilla angilla).

aşağı-göçer balıklar (katadrom balıklar) [catadromous fish] Dere ve ırmaklardan (aşağıya) denize göçen balıklardır. Tatlı-suda yaşam sürecinin büyük bir kısmını geçiren ve yumurtlamak için tuzlu-suya (denize ya da okyanusa) göçen balıklar. (cata = aşağı, aşağıya). Örnek; yılan balığı (Anguilla anguilla). ® Fish migration (balık göçleri).

aşçıbaşı [chief cook] Beslenme ve mutfak işlerinden sorumlu gemi adamı.

aşılama(lar) [introduction(s)] Yerli olmayan bir türü dağılım alanı dışına aşılama bir çok şekilde olabilmektedir. Bunlar;

- Yer değiştirme (nakil) [transplantation] İnsan eliyle bilerek bir türü dağılım alanı dışında bir bölgeye salıvermek.

- Karantina (tecrit) [quarantine] Yerli olmayan bir türün kapalı sistem içerisinde (dışarıya kaçamayacak bir şekilde) tutulması. Örnek; akvaryumda tutulan ancak kazaen kaçak olan Caulerpa taxifolia.

- İthal [export] Çıkış yeri dikkate alınmaksızın düzenli ithal edilen tür(ler).

- Ticari uygulama [commercial practice] Yerli olmayan bir türün ticari amaçlı kültürü. Örnek; Karadeniz’de başarısız olan som balığı yetiştiricilik uygulaması.

- Yerleşik [established] İnsan eliyle giderilmesi mümkün olmayan ve süreklilik kazanmış bir ya da birkaç populasyon. Örnek: Diğerlerinin yanında doğu Akdeniz’de Saurida undosquamis ile Siganus luridus, Siganur rivulatus türleri.

- Rapor edilen [reported] Varlığı bildirilen ancak üreyip üremediği bilinmeyen türler.

aşılanan [non-native, introduced species] Bilerek ya da kazaen bir türün, kişi ya da kuruluşlarca doğal yayılım alanı dışındaki ortama bırakılması ve yumurtlaması.

aşılanan tür [introduced species, non-native] Yerli olmayan her hangi bir türün bilerek ya da kazaen normal dağılım alanı dışındaki başka bir bölgeye götürülerek salıverilmesidir.

aşınma [corrosion] Bir maddede zamanla ve ya da kimyasal etkiyle oluşan yıpranma.

aşınmış yüzgeç [abraded fin] Eskimiş, yumurtlamadan sonra yıpranmış yüzgeç.

aşırı avcılık [overfishing] 1- Balık stoğunun aşırı sömürüldüğünü ifade eder. Balıkların çok avlandığı durum.

aşırı avcılık [overfishing] 2- Çaba ve balıkçılık ölümünün azaltılması halinde orta vadede toplam avın artmasına yol açabilecek düzeye denir. Uzun ömürlü balıklarda aşırı avcılık, stok aşırı avlanmadan önce başlar. Büyüme aşırı avcılığında avlanan balıkların ortalama boyları küçülür; ekonomik aşırı avcılığında ise beklenenden daha az gelir elde edilir. İçgöçer (stoğa katılanlar) aşırı avcılığında ise yumurtlayacak çok az balık geride kalır.

aşırı avcılık kuramı [overfishing theory] İçerisinden balık avlanan bir stoğun yapısı değişir. Artan avcılıkla birlikte önce av da artar. Bu gelişme stoktaki yaş ve boy bileşenlerini değiştirir. Avcılığın artırılarak sürdürülmesi halinde birim çaba başına düşen av (kısaca ürün de) giderek azalır. Bu durum aşırı avcılık olarak tanımlanır ki buna ayrıca Russel’ın aşırı avcılık kuramı da denmektedir.

aşırı avlanmış [overfished] Stok miktarının güvenli üremeyi sağlayacak düzeyin altına inmesine neden olacak düzeyde avlanmış (sömürülmüş) stok.

aşırı ekosistem avcılığı [ecosystem overfishing] Balıkçılık nedeniyle tür bileşenleri (kompozisyonu) ile baskınlığın önemli düzeyde değişmesi halinde oluşur. Önce büyük, uzun yaşayan dip balıkları (yani üst tüketiciler) azalır, bunun paralelinde kısa ömürlü alt beslenme basamağındaki türler artar.

aşırı gaz doygunluğu [gas supersaturation] Hareketli sularda çözünmüş gazların aşırı fazla oluşu. Balıklar için (hava kabarcığı hastalığı benzeri) ölümcüldür.

aşırı kapasite [excess capacity] Tekne sayısının, izin verilebilen avı elde etmek için gerekli olan sayının kısa sürede üstüne çıkması. Aşırı kapasite mevcut balıkçılık kapasitesi ile hedef kapasite arasındaki farktır. Aynı ve bir stok için geçerli olmak üzere CE=(Yc-YT)/YT dir. Burada; CE=Aşırı kapasite, Yc=Mevcut balıkçılık kapasitesi ve YT=Hedef balıkçılık kapasitesidir. Aşırı kapasite ile eşanlamlı olarak ‘kapasite fazlası’ (over-capacity) deyimi de kullanılmaktadır.

aşırı kapital birikimi [overcapitalization] İstenen miktarda balığın, ekonomik olarak avlanması için gerekenden daha çok çaba (daha çok tekne) ile elde edilmesi.

aşırı olgunlaşma [over-ripening] Döllenmemiş yumurtanın yaşlanarak kalite ve yaşama yeteneğini yitirmesi.

aşırı sömürme [over-exploitation] Stoğu, uzun süreli ortalama en yüksek gizil (potansiyel) ürün verme düzeyinin altına düşürmüş olan sömürme oranı.

aşırı sömürülmüş [overexploited] Stok miktarının (bolluğunun) çok az olması. ® Aşırı avlanmış.

aşırı stoklama [over stock] Su kütlesini, taşıma kapasitesinin üstünde balık ile stoklamak.

aşırı üreme [overbreeding] Akvaryum balığı kontrollü koşullar ve hazır yem sonucu doğada olduğundan daha sık yeni kuşak üretebilir. Bu gerginliğe bağlı bir sorun olabilir.

aşırı yağış [excessive precipitation] Kar yağışı dahil belirli bir bölgenin normal değerler olarak bilinen uzun dönemli ortalama miktarların üzerinde yağış alması.

aşırı yemleme [overfeeding] Akvakültürde normal olmayan gelişmelere ve ekonomik kayba neden olan aşırı yem verme.

AT (kıs) [European Community (EC)] Avrupa Topluluğu. ® Avrupa Birliği.

ata [ancestor] Soy, sop, cet. ® Soy.

ataerkil aile [patriarchal family] Çiftler arasında bir bağ yoktur. Erkek yumurta ve larvalara (kurtçuklara) bakar ve korur. Bu aile tipi Sihlidgillerden Sarotherodon melanotheron türünde görülür. Cinsiyetler arasında görüntü ve renk farklılığı yoktur. ® Anaerkil aile.

ataerkil/anaerkil aile [patriarch/matriarch family] ® Haremi olan erkek.

Atargis [balık tanrısı Atargis] Üst kısmı insan alt kısmı balık olan Filistin tanrısı.

atasal [ancestral] Öncekinden, atadan gelen özellik.

atelye (atölye) [workshop] 1- Bir konu hakkında yapılan bilimsel toplantı ve çalışması.

atelye (atölye) [workshop] 2- Küçük ölçekli imalathane.

aterina (aterina balığı) [big-scale sand smelt] 1- ® Atherina hepsetia boyeri.

aterina (aterina balığı) [sand smelt] 2- ® Atherina hepsetia presbyter.

ateş balığı [European pilchard] ® Sardina pilchardus.

Atherina atherina hepsetus (gümüş balığı, çamuka balığı, çamuka) [Mediterranean sand smelt] Yüzücü (pelajik) balıktır, en çok TL=20 cm olabilir. Balıkçılığı yapılmaktadır. Bazen deniz kulaklarında görülür, daha çok yakın kıyıda rastlanır.

Atherina hepsetia boyeri (gümüş balığı, aterina, gümüş, aterina balığı) [big-scale sand smelt] Tabansal (demersal) olup etraf-göçerdir (amfidrom). Boyu TL=20 cm olabilir. Deniz, acı-su ve tatlı-suda bulunur. Etobur olup daha çok 1 metre derinlikte rastlanır.

Atherina hepsetia presbyter (gümüş balığı, aterina, aterina balığı, gümüş) [sand smelt] Tabansal (demersal) olup okyanus-göçerdir (okyanodrom). Acı-suya girer. Boyu TL=20 cm ve 4 yaşında olabilir. Etobur olup mevsimsel sürü oluşturur.

Atherinidae (Gümüşbalığıgiller) [Old World silversides] Actinopteygii sınıfı, Atheriniformes takımında yer alan 25 aileden biridir. Aile 165 türü barındırır. Nadiren 15 cm uzunluğu geçen küçük balıklardır. Gövde silindir şekilli ve basıktır. Baş kısadır, gözler iridir, burun sivri, ağız küçüktür ve uçtadır (terminal). Dişler ince, güçsüz ve sivridir. Solungaç yayı dikenleri uzun ve narindir. Kuyruk yüzgeci çatallı pulları görece iri, çemberimsi ve kaygandır (sikloid). Yanal çizgi yoktur. Benekli sırt yeşilimsi ya da mavimsidir. Karın beyazımsıdır. Gövdenin ortasından kuyruk kaidesine kadar uzanan çizgili yanal şerit bulunur. Tüm tropikal ve ılıman yüzey sularında kıyı boyunca bulunurlar. Bir çoğu haliçlere ya da acı-sulara girerler, diğerleri ise tatlı suda yaşarlar. Sürü oluştururlar. Planktonla, lagünlerde küçük bentik omurgasızlarla beslenirler. Çok sayıdaki yumurtalar kümeler halinde su yosunlarına (alglere), kayalara ya da dipteki kuma yapıştırılır. 

Atherinomorus lacunosus (gümüş balığı) [Hardyhead silverside] Boyu TL=25 cm olabilir. Acı-suya girer. 1 m derinliklerde rastlanır. Hint Okyanusu kökenli olup Akdeniz’e görece yeni yerleşmiştir. Yem balığı olarak balıkçılığı yapılmaktadır. Kumlu kıyı boyunca sürü oluşturur.

atık [waste] 1- Çevreye insanlar tarafından verilen, doğal düzeyin üstünde yoğunlaşmış sıvı, katı, gaz ya da radyoaktif malzemelerin bütünü.

atık [waste] 2- Avlanan fakat pazar değeri olmayan balıklar ile denizde çıkartılan iç organlardan oluşan balık artıkları ki bunlar balık unu ve yağı fabrikalarına da verilebilen yan üründür.

atık geri-dönüşümü [waste recycling] Atığın yeniden kullanmak üzere içindeki yabancı malzemeden arındırılması.

atık özümlemesi [waste assimilation] Bir kaynağın atıkları özümleyerek kendini temizlemesi.

atık su [waste water] Doğal düzeyin üstünde yoğunlaşmış malzeme içeren su - pis su.

atık su yönetimi [waste water management] Atık su işletimi. Suyun temizlenmesi ve izlenmesiyle ilgili yönetim ve idare.

atış [pulse] Akustik sistemde vericiden yayılan ses dalgalarıdır.

atış süresi [pulse duration] İki atış arasındaki süre.

atış tekrarı [pulse repetition] Birim zamanda gerçekleşen atış sayısıdır.

atlas [atlas] Kafayı izleyen ilk omur.

Atlas Okyanusu [Atlantic Ocean] Doğuda Avrupa ve Afrika, batıda Amerika kıtaları arasında kalan ve 106,200.000 km2 alanı olan okyanus. Ortalama derinliği 3,314 metre olup en derin yeri Porto Riko çukurudur. Dünyanın en uzun sıradağı “Orta Atlas Sıradağı” bu okyanustadır. Akdeniz sular sistemi dediğimiz bölgemiz iç denizleri Cebelitarık Boğazı ile bu okyanusa açılır.

atmak [shoot] Ağın suya bırakılması.

atmık (sperm) kapsülü [spermathophore] Atmık (sperm) bezinin ürettiği boru şeklinde atmık kabı olup atmığın depolanması ve atmığın çiftleşmede toplu aktarım düzeneği ® Hektokotil.

atmık [sperm] Erkek tohum hücresi.

atmık kanalı [vas deferens] Anüs ve idrar kabarcığı arasında birleşen ve çift erbezlerinden gelen atmığı eşeylik boşluğuna ulaştıran kanal.

atmık kesesi [sperm sac] Erkek köpek balıklarında atmık bir pasaj (ductus deferens) üzerinden geçerek atmık kesesine iner.

atmık paketi [sperm packet] Erkekten dişiye gonopodium üzerinden aktarılan atmık kütlesi. Örnek; Poeciliidae ailesi.

atmosfer [atmosphere] ® Havaküre.

atmosfer basıncı [atmospheric pressure] Atmosferden birim alana yapılan etki.

atmosfer kirliliği [atmospheric pollution] İnsanların endüstriyel faaliyetleri sonucu doğrudan atmosfere verilen kirlilik ögeleriyle atmosferin doğal bileşenlerinin bozulması.

atol [atoll] İçerisinde adacıkların bulunabileceği halkamsı mercan resifi.

atol [atoll] Yuvarlak, elips ya da at nalı şeklinde olup mercan resiflerinin oluşturduğu küçük adacıktır.

atölye [workshop] ® Atelye.

atomik soğurma spektrometresi [Atomic Absorption Spectrometer (AAS)] Çeşitli matrislerdeki (su, sediman, organizma vb.) metal miktarlarının saptanmasında kullanılan cihaz.

Atrina fragilis (?) [brittle pen shell]            Sin. Atrina pectinata; Pinna fragilis. Kabuk kolay kırılır; önde şekli kamayı andırır, arkada değirmidir. Işınsal sıra sırtlıdır. Sedefsi iç alan ikiye ayrılmaz. Rengi boynuzsu yarı saydam olup dışı bej, biraz esmerce boyalıdır. İçi parlak öne doğru sedefsidir. Boyu en çok 35 cm olabilir. Sıklıkla rastlanan boyu 20 cm kadardır. Çamurlu kumlu, çakıllı kıyısal kuşaktan 600 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin batı Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Atrina pectinata (?) [brittle pen shell] ® Atrina fragilis.

Aulopidae (?) [?]  ® Aulopididae.   

Aulopodidae (Derinsu-zurnasıgiller) [?] Aulopididae ailesinin eşanlamlı adı (sin.) Aulopidae’dir. Sınıflandırmalarında farklılıklar vardır. Aile, Actinopterygii sınıfı, Aulopiformes takımında yer almaktadır. İki cinste (Aulopus 4 ve Hime 6) olmak üzere toplam tür sayısının 10 olduğu belirtilmektedir. Akdeniz’de tek bir türü bulunur. Silindirimsi kesitli gövde ince ve uzundur. Baş iri ve kalındır. Göz elips biçimindedir, gözbebeği yuvarlaktır. Ağız iri ve uçta bulunur (terminal). Çok sayıda küçük, sivri, sıkışmamış diş ağızda yer alır. Solungaç dikenleri gelişmiştir. Yüzgeçlerde sert ışın bulunmaz. Kuyruk yüzgeci çataldır. Başın alt kısmı hariç, gövde taraksı (ktenoid) pullarla kaplıdır. Göğüs ve karın yüzgeci kısmında küçük pullar yer alır. Kırmızı, sarı, yeşil renkteki beneklerle gövde yeşilimsi esmerdir, sırt ve kuyruk koyu lekelidir. Boy 45 cm civarındadır. Kıta sahanlığı ve kıta bayırında 200 ve 300 m derinliklerde çamurlu dipte tabansaldır (demersal). Çift cinsiyetlidir. Tüm sene boyunca özellikle Mart ve Haziran ayları arasında ürer, kurtçukları (larvaları) yüzücüdür (pelajiktir). Etoburdur, balıklar, karidesler ve kafadanbacaklılarla beslenir.

Aulopus filamentosus (derinsu zurna balığı) [royal flagfin] TL=50 cm boya ulaşabilir. 50-100 m’lerde yayılır. Ticari balıkçılığı yapılmaktadır. Sahanlık üstünde avlanır.

Aurelia aurita (medüz, ay denizanası) [common jellyfish, common sea jelly, saucer jelly, moon jelly] Bu medüz türü yakın kıyıda ve açıkta -6 ile +310C arasındaki sularda bulunur. Acı-suda binde 6 tuzluluğa dayanır. Gelişmesine en uygun sıcaklık 9-190C’lerdir. Şemsiye görünümünde olup 5-40 cm boya ulaşabilirler. Şemsiye kenarları dokunaçlıdır. Şeffaf yapılıdır. Sırttan bakıldığında nal şeklindeki 4 gonadı ve ışınsal kanal ağı görülebilir. Beyazımsı renkte bazen hafif mor tondadır. Açık ve kıyı sularında yaşayan pelajik türdür. Akdeniz sular siteminde ve özellikle Karadeniz'de boldur. Japonya'ya satılmak üzere Aurelia Karadeniz'de yüzey ağları ile ticari olarak avlanır. Av preslenir ve kurutulur. Kullanımı eczacılık ve besin olarak tüketimine yöneliktir. Eşeyli çoğalırlar, erkek ve dişi ayrıdır. Kasılma ile hareket ederler. Davranışları besine ve diğer dış koşullara bağlıdır. Etoburdur ve planktonla beslenir.

aurikula [auricula] Kulak kepçesi benzeri yapı.

auris [ear] Kulak. Duyma organı.

autekoloji [autecology] Bir türün çevresi ile ilişkilerini ele alan ekoloji. ® Ekoloji. ® Sinekoloji. ® Demekoloji. ® Genekoloji.

Auxis rochei (tombik, ton balığı, gobene, gobone, tombil balığı, tulina) [bullet tuna] Ekonomik önemi yüksek balıktır. TL=55 cm kadar olabilir. Yüzücü (pelajik) ve okyanus-göçerdir (okyanodrom). Erin bireyleri kıyı sularında çoğunlukla gırgır ile avlanır. Sürü oluşturur. Küçük balıklarla beslenir.  

av [catch] 1- Herhangi bir yöntemle elde edilen sucul organizmaların bütünüdür.

av [catch] 2- Canlı ya da cansız balıkların güverteye alınması ya da karaya çıkartılması.  ® Ürün.

av [catch] 3- Balıkçılıkta elde edilen balıkların ağırlık ya da sayısıdır. Bu terim avlanan ve balıkçılar tarafından tüketilen, denize kazaen düşürülen kısmı kapsamayabilir. Bu nedenle çoğunlukla karaya çıkartılan av ifadesi kullanılarak belirginleştirilmektedir.

av alanı [fishing area] Genel anlamda avın elde edildiği özelde ise mesleki (ticari) balıkçılığın avlandığı pelajik (yüzücü) ya da bentik (tabancıl) bölgedir.

av aracı [fishing gear] Balık avcılığında kullanılan araç, alet (solungaç ağı, çapari, gırgır ağı, orta-su ağı, trol ağı, mızrak vs). Buna tekne, gemi dahil değildir, katılamaz.

av başarısı [fishing success] Av/çaba (C/f).

av bileşimi [catch composition] Avdaki balıkların türleri, yaşı, boyu, sayısı vb’ni kapsar.

av derinliği [fishing depth] Balığın avlandığı derinliktir.

av eğrisi [catch curve] Birbirini izleyen yaş ya da boylardaki balık sayılarının logaritmasına ait çizge (şekil). Yani farklı yaş gruplarındaki balık sayısının (Nt) doğal logaritmasının yaşa (t) karşı yerleştirilmesi ile elde edilen şekildir. Av eğrisi, toplam ölüm’ün, eğrinin azalan tarafındaki verilerden elde edilmesinde kullanılmaktadır.

av etkinliği [fishing efficiency] Avlanan balıkların av alanındaki balıklara oranıdır.

av gücü [fishing effort] 1- Belirli bir av ya da ürünün elde edilmesi için harcanan güç ya da çabadır. ® Çaba.

av gücü [fishing power] 2- Belirli bir süreçte bir teknenin ya da av aracının belirli sıklıktaki bir stoktan avladığı miktardır. Büyük teknelerin yani motor gücü daha yüksek teknelerin daha çok balık avlama yeteneği vardır. Buna bağlı ve koşut olarak teknede kullanılan teknolojinin geliştirilmesi (yankı iskandili, balık bulucular, GPS, sonar, ağ vinci vs) av gücünü artırır.

av hakkı [fishing right] Toplam izin verilebilir avın-TAC’ın bir kısmını avlama hakkını ifade eder. Tekne ya da diğer özel donanım kullanarak, balıkçılık düzenlemesi ve idaresi planında öngörülen doğrultuda, TAC’dan belirli miktarda pay alma (belirli bir miktarı avlama) hakkıdır.

av kompozisyonu [catch composition] ® Av bileşimi.

av kontrolü [catch control] Balıkçılığı düzenlemek için idarece konulan önlemler.

av kotası [catch quota] ® Kota.

av mevsimi [fishing season] 1- Belirli bir av aracıyla belirli balıkların yıl içerisinde avlandığı zaman.

av mevsimi [fishing season] 2- En iyi avın beklendiği mevsim.

av oranı [catch rate] Birim çaba başına ağırlık ya da sayı olarak düşen avı elde etmek için harcanan zamandır.

av sınırı [catch limit] Mesleği ticari balıkçılık olmayan (sportif amaçlı) oltacıların bir günde avlayıp kişisel tüketimleri için saklayabilecekleri balık sayısıdır. Türkiye’de henüz olmayan ‘av sınırı’ uygulamasına tuzlu, acı ve tatlı-sularda geçilmelidir.

av süresi [fishing time] Verimli avcılık için denizde geçirilen süre.

av yasağı [fishing bann] Avcılığı düzenlemek amacıyla getirilen her türlü sınırlamadır.

av yeğinliği [fishing intensity] 1- Etkin çaba (balıkçılık çabası).

av yeğinliği [fishing intensity] 2- Birim alan başına düşen çabadır. Bu F=q(f/A) denklemindeki balıkçılık ölümüyle orantılı olmalıdır. Burada f/A av yeğinliği yani çaba/alan ve q ise avlanabilirlik katsayısıdır.

av zamanı [fishing time] Yılın, ayın, günün avcılık için harcanan kısmı.

avadanlık [tool] Tamir ve bakımda kullanılan iş aletleri.

avara [shore off, free-running] Deniz aracının bağlı olduğu ya da yanaşmış olduğu yerden ayrılması.

avcı (avcı balığı) [greater amberjack] ® Seriola dumerili.

avcı bot–gemi [catcher vessel] Aktif avcılık yapan ve avını ana gemiye (fabrika gemiye), karaya ya da fabrikaya aktaran gemi.

avcılar grubu [hunting aggregation] Canlıların, örneğin köpek balıklarının beslenmek için bir grup halinde hareket etmesi.

avcılık baskısı [fishing pressure] Birim alan (örneğin ha ya da km2) başına avlanan balık miktarıdır.

avcılık birimi [fishing unit] Bağımsız avlanan, alet, işlem ve kişilerden oluşan bütün.

avcılık dönemi [fishing period] Avcılığın yasaklanmadığı süreç.

avcılık ışığı [fishing light] Bir teknenin avcılık yaptığını (manevra kabiliyetinin düşük olduğunu) gösteren ve yasal olarak yakılması gereken ışık.

avcılık ölümü [fishing mortality] ® Balıkçılık ölümü.

avcılık oranı [fishing rate] Avlanan balık sayısının stoktaki balık sayısına oranıdır.

aves [birds] Kuşlar.

AVHRR (kıs) [Advanced Very High Resolution Radiometer] Çok Yüksek Çözümlemeli Radyometre.

avlak [fishing place] 1- Av alanının bulunduğu coğrafi yer, alan.

avlak [fishing place] 2- Balık avcılığına uygun yer, alan.

avlama gücü [fishing power] 1- ® Av gücü.

avlama gücü [fishing power] 2- Av aracının avladığı miktarın aynı koşullarda çalışmış standart aracın av miktarına bölünmesidir. ® Av gücü.

avlama yarışı [race-to-fish] Balıkçılık sezonu kapanmadan bireysel teknelerin toplam izin verilebilir av miktarına (TAC) ulaşmak için mümkün olan en fazla avı elde etmek için çalışmaları.

avlanabilir [fishable] 1- Yasal olarak avcılığa açık olan.

avlanabilir [fishable] 2- Avlanmaya uygun, umut verici.

avlanabilir stok [fishable stock] Stoğun avlanmaya uygun olan parçası yani avcılık için yeterli miktar ve kullanılan av aracıyla avcılığa elverişlilik durumunu belirtir.

avlanabilirlik [catchability] 1- Av aracının hedef türü avlama yeteneğidir.

avlanabilirlik [catchability] 2- Tanımlanmış bir çabayla balık stokundan alınan küçük kısımdır. Stoktan değişik parçalar alınıyorsa o zaman avlanabilirlik katsayısı ya da balıkçılık gücü dikkate alınmalıdır. 

avlanabilirlik [fishability] 3- Avlanmaya uygun olanın miktar ve durumu.

avlanabilirlik katsayısı [catchability coefficient] Balıkçılık ölümünün şiddetidir. Öz olarak örneğin bir sürütme ağı (trol) önüne çıkan bütün balıkları avlıyorsa buradaki avlanabilirlik katsayısı q=1 yani %100’dür. Avlanabilirlik katsayısının %100 olamayacağı bilinmesine rağmen taranan alan yöntemiyle yapılan balık biyokitlesi tahminlerinde genellikle ve deneye dayalı ölçüm değeri yoksa q=1 yani %100 alınır. Bu yapılan tahmini (biyokitleyi) daha az gösterir. Bu ise yapılan tahminde daha güvenli tarafta olmayı sağlar ki model uygulamalarında aşırı avcılığa yol vermeyeceği için seçilebilecek en doğru yol ve yaklaşımdır.

avlanılmamış yer [unfished ground] Balık avcılığının yapılmadığı alan, bölge. 

avla-sal [catch-and-release] Oltacılıkta avlanan balığın stoğu korumak için salıverilmesi. Av sınırının (günlük) sıfır olduğu durum.

avrita balığı [flathead mullet] ® Mugil cephalus.

Avrupa Birliği [European Union (EU)] Daha önce adı European Community-Avrupa Topluluğu idi ve 15 ülkeden oluşmaktaydı. Günümüzde üye ülke sayısı yeni ülkelerin katılmasıyla artmıştır. AB üyesi ülkeler şunlardır: Avusturya (1995), Belçika (1957), Kıbrıs (Rum kesimi, 2004), Çek Cumhuriyeti (2004), Danimarka (1973), Estonya (2004), Finlandiya (1995), Fransa (1957), Almanya (1957), Yunanistan (1981), Macaristan (2004), İrlanda (1973), İtalya (1957), Letonya (2004), Litvanya (2004), Lüksemburg (1957), Malta (2004), Hollanda (1957), Polonya (2004), Portekiz (1986) Slovakya (2004), Slovenya (2004), İsveç (1995), İspanya (1995), İngiltere (1973). 2007’de AB’ye Bulgaristan ve Romanya katılmıştır. AB’ye üye olmak için başvuran ülkeler olarak Hırvatistan, Türkiye ve Makedonya kalmıştır.

Avrupa nehir yılan balığı [eel, European eel] ® Anguilla anguilla.

ay denizanası [common jellyfish] ® Aurelia aurita.

ayak [pedal] 1- Ayakla ilgili.

ayak [pied – foot] 2- Midyenin hareket etmesinde kullanılan kas. Terim aynı zamanda esnek bisal liflerle kendisini sabitlemede kullandığı kası da kapsamaktadır.

A-yapı [A-frame] A harfine benzeyen düzenek.

ayar [calibration] Kullanılan aygıtın ölçtüğü değerin doğru olup olmadığını kontrol etmek. Ayar, standart malzemenin kıyaslı ölçümü ile düzeltmenin sağlanması anlamına gelir.

aybalığı [ocean sunfish] ® Mola mola.

Aybalığıgiller [molas, ocean sunfishes] ® Molidae.

ayırıcı [spreader] Balık ağının belirli kısımlarını açmak ve ayırmak için kullanılan ağaç yapı.

ayırıcı trol [separator trawl] Göz açıklıkları hedef tür ve avlanacak boya göre farklı oluşturulmuş trol ağı. Balık türlerindeki davranış farklılığına bağlı olarak trol ağında bazı balıklar ağın daha çok alt kısmında diğerleri ağın daha çok üst kısmında avlanırlar.

aykuyruk [ornate wrasse] ® Thalassoma pavo.

ayna [transducer] ® Çevirici.

aynakıç [square sterned] Kıç tarafı düz olan deniz aracı. ® Karekıç.

aynalıvatoz [brown ray] ® Raja miraletus.

aynılık [evenness] Bir toplulukta (asemblaj) bolluğun, türlerin, bireylerin, biyokitlenin dağılımı.

ayraç [spreader] ® Ayırıcı.

ayrı baskı [offprint] Bir dergide yayınlanan bilimsel çalışmanın ayrı (kopyasının) baskısı.

ayrık stok [straddling stock] Politik sınırın her iki tarafında olan ya da bu sınırı göç ederek geçen ve ya da münhasır ekonomik kuşak ile açık deniz arasında göç eden stoktur.

ayrılma [diverge] İki ya da daha çok yönde birbirinden sürekli uzaklaşma. Örnek; deniz ve okyanus akıntıları.

ayrılmış [insular] Adaya ait, ayrı. Coğrafi olarak yalıtılmış, izole edilmiş.

ayrım [segregation] ® Yalıtım.

ayrıştırma [dissociation] Maddenin çözeltide ayrışması (NaNO3 « Na++NO3-).

aysberg [iceberg] ® Buz dağı.

az bildirim [under-reporting] Avlanan ve karaya çıkartılan balıkların tamamının bildirilmemiş (eksik bildirilmiş) olması.

az tuzlu [infrahaline] Tuzluluğu 0,5 ppt’den az tatlı-su. 

Azak Denizi [Azov Sea] Kırım yarım adasının kuzey doğusunda yer alan, sığ olup suyunun tuzluluk derecesinin oldukça düşük, Don ve Kuban ırmaklarından tatlı-su girdisinin görece yüksek olduğu bir iç denizdir. Karadeniz’e Kerç boğazıyla bağlıdır. Uzunluğu 240 km, eni 135 km ve yüzey alanı 37,700 km2 kadardır. Bu denizin suyu Aralık-Mart aylarında donar. Üretim düzeyi yüksektir. Bazen Karadeniz hamsi balığı beslenmek için Azak Denizi’ne girer. Azak hamsisi ile Karadeniz hamsisinin melez oluşturduğu belirtilmektedir.

Azak hamsi balığı [?] ® Engraulis encrasicolus maeoticus.

azalma [decline] Birey sayılarında ya da dağılım alanında nedeni bilinmeyen ya da kontrol edilemeyen küçülme. Doğal nedenlerle olan artma ve azalmalar ile planlanan balıkçılık buna dahil değildir.

azıdişi [molar] Kesici, parçalayıcı ve öğütücü diş.

Azorinus chamasolen (?) [antique razor clam] Sin. Solenocurtus antiquatus. Çamurlu ve kumlu-çamurlu tabanda infra ve cirka litoral katmanda yaşar. Yaygın tür değildir. Boyu en çok 5,5 cm olabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı rastlantısaldır.

azot [nitrogen (N2)] Simgesi (N) olan renksiz, kokusuz gaz.  

azot baygınlığı [nitrogen narcosis] ® Azot vurgunu.

azot döngüsü [nitrogen cycle] Azot suda çözünmüş nitrat, nitrit ve amonyak bileşeni olarak bitkisel planktonlar (fitoplankton) tarafından emilir, organik azota dönüştürülür. Azot içerikli bitkileri hayvansal planktonlar (zooplanktonlar) yer. Bunlar ya ölüp çürür, ya da daha üst basamakta yer alan tüketiciler tarafından yenir ve parçalanır. Açığa çıkan katı ve çözünmüş organik azotlu maddeler, oksijenli ve oksijensiz ortam bakterilerince ayrıştırılır ve yeniden suya inorganik azot bileşikleri olarak karışır ve fotosentezde kullanılır.

azot narkozu [nitrogen narcosis] ® Azot vurgunu.

azot vurgunu [nitrogen narcosis] Balığın derinden hızla yüzeye çıkartılması kanda çözünmüş gazların azalan basınç sonucu genişlemesine, kabarcık oluşturarak damar tıkanıklığına, inme ve hatta ölüme neden olabilir. Bu durum insanlar için de geçerlidir.