M [updated last January
14, 2017]
M (abbrev) [doğal
ölümler] Doğal nedenlerle ölümler. Balıkçılık hariç diğer ölümler.
®
Natural mortality (Doğal ölüm). ® Natural mortality rate (Doğal ölüm
oranı). ®
Instantaneous rate of natural mortality (Anlık doğal ölüm
oranı). ® Force of
natural mortality (Balıkçılık ölüm
baskısı).
mackerel (Atlantic
mackerel) [uskumru] ® Scomber
scombrus.
mackerel sharks (white sharks) [Dikburunlugiller, Devköpekbalığıgiller,
dev-köpek-balıkları] ® Lamnidae.
mackerels (tunas, bonitos)
[Uskumrugiller] ® Scombridae.
Macoma cumana (Cumes’ macoma) [?] İnce kumlu ve çamurlu tabanda 5 ile 30 m'ler
arasında yayılır. Boyu en çok 4,4 cm olabilir. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz
kıyılarında bulunur. Avcılığı
vardır.
Macoma
tenuis (delicate tellin) [?] ® Tellina tenuis.
macro- (prefix) [makro-] Büyük, geniş, iri. Örnek; makronukleus
(macro-nucleus)-büyük çekirdek.
macro nucleus [makronukleus] Bazı birgözelilerde (birhücrelilerde) bulunan küçük çekirdek karşıtı büyük
çekirdek. Örnek; terliksi hayvan (Paramecium).
macroalgae [makro-alg] İri yosun. İri
yosunları belirten genel terim. Örnek, Laminaria
ya da Fucus.
macro-benthos [makrobentos] Göz açıklığı
macrocentric scale (replacement scale, regenerated scale, latinucleate
scale) [makrosentrik pul] Balığın
kaybolmuş bir pulu yerine oluşmuş aynı büyüklükte fakat kıvrım ve halkaları
olmayan pul.
macroclimate [makroiklim
(makroklima)] Ana coğrafik bölgedeki
iklim.
macrocyte [makrosit] Büyük alyuvar.
macrogamete (megagamete) [makrogamet (megagamet)] Büyük eşeysel hücre. Yumurta. Atmıktan çok büyüktür.
macromolecule [makromolekül] Birçok kez yinelenen yapısal gruplardan oluşan molekül. Örnek; selüloz,
glikoz.
macronutrients [makrobesinler] Organizmaların görece büyük miktarlar halinde yararlandığı fosfor (P), azot
(N), potasyum (K), kalsiyum (Ca), kükürt (S), ve magnezyum (Mg) gibi
minerallerdir. ® Micronutrients (Mikrobesinler).
macrophagous [makrofaj] Büyük parça ya da organizma yiyebilen hayvan.
macrophthalmia [makrofitalmiya] 1- Asalak ya da fizyolojik düzensizlik nedeniyle şişmiş ya
da genişlemiş durumdaki gözler.
macrophthalmia [makrofitalmiya] 2- Yılan balığının yumurtlama göçüne başlamak için derin
deniz aşamasında gözlerinin büyümesi.
macrophyte [makrofit] Suda yaşayan büyük bitkiler.
macrophytophagy [makrofitofaj] Büyük bitkilerle beslenen.
Macropipus
arcuatus (arched swimming crab) [?] ® Liocarcinus arcuatus.
Macropipus
corrugatus (wrinkled swimcrab) [?] ® Liocarcinus
corrugatus.
Macropipus
depurator (blue-leg swimcrab) [?] ® Liocarcinus
depurator.
macroplankton (macro-plankton) [makroplankton] Yaklaşık
Macroramphosidae (snipefishes)
[Borubalığıgiller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı,
Syngnathiformes takımı, Centriscidae ailesi Macroramphosinae alt ailesi Macroramphosus cinsinde iki tür (Marroramphosus
gracilis ve Marroramphosus scolopax)
bulunmaktadır. Ancak sınıflandırmaları
henüz kesin değildir. Macroramphosidae’yi doğrudan aile olarak alan ve
içerisinde 3 cins ve 12 tür’ün bulunduğuna dair kayıtlar da bulunmaktadır. Küçük
boylu balıklar ailesidir. En çok 25 cm boya ulaşabilirler ancak çoğunluğu 12-13
cm kadardır. Yanlardan basık derin kesimli balıklardır. Kuyruk sapı kısa baş
uzun, burun özellikle uzundur (tüp benzeridir). Gözler büyük ağız küçüktür ve
tüpsü burnun ucundadır. Kısa kaideli iki sırt yüzgeci vardır. Rengi sırtta
portakal sarısı ya da kırmızı, yanlar solgun ve gümüşidir. Kumlu çamurlu zemin
üstünde sürü halinde bulunur. Yalnızken baş aşağı, yüzerken ya da sürüde iken
düz durur. Küçük bentik canlılarla beslenir. Tüketimi yoktur ancak balık unu ve
yağı için dip trolü ile avlanır.
Macroramphosus
scolopax (longspine snipefish) [trompet
balığı, boru balığı] Tabansaldır (demersaldır) ve 25-
macroscale [makroölçek] Yatayda yaklaşık 200
km’lik bir uzaklık içerisindeki durum için kullanılan bir terim.
macroscopic [makroskopik] Görece iri. Mikroskop
gerektirmeyen. Çıplak gözle görülebilen.
Macrouridae (rattails,
grenadiers, whiptails) [Fare-kuyruklugiller, Uzunkuyruklubalık-giller] Işınlı-yüzgeçliler
(Actinopterygii) sınıfı, mezgitler (Gadiformes) takımının Macrouridae ailesi 4 alt aile (Bathygadinae-2 cins,
Macrourinae-27 cins, Macrouroidinae-2 cins, Trachyrincinae-2 cins) olmak üzere 34 kadar cinste
toplam 380’den biraz fazla türü barındırır. Geniş ve çeşitliliği yüksek bir ailedir.
Çoğunluğu sıcak sularda
olmakla birlikte kuzey kutbundan güney kutbuna kadar derin denizde bulunur.
Vücut kuyruğa doğru incelmiştir. Baş, basık, yuvarlak
ya da silindirimsidir. Ağız altta, dişler alt çenededir. Sırt yüzgeci 2
adettir. 2. Sırt ve dışkıl (anal)
yüzgeçleri birleşiktir. Bir türü hariç kuyruk yüzgeçleri yoktur. Genelde sakalcıkları vardır. Pullar çemberimsidir (sikloidtir). Boyları 10 cm ile 1,5 m arasında değişir. Çoğunlukla tabansal yüzücü
(benthopelagic) olup 200-2,000 m’ler arasında dağılırlar. Yanal çizgi
gelişmiştir. Gaz (yüzme) keseleri vardır. Bazılarında deri altında ışık üreten
organları bulunur. Bazı türleri 5,000 m’den de derinde olabilirler. Rengi gri
esmer ya da siyahtır. Bazen mavi ya da mor olabilir, karın gümüşidir. Küçük
balıklar, kabuklular (Decapoda, Amphipoda, Cumacea) ve Cephalopoda ile
beslenirler. Tabansal yaşam-alanda uç yırtıcılardır, bazıları ise leşçildir.
Mactra
corallina (rayed trough-shell) [?] Sin. Mactra
stultorum. Kabuk üçgensi oval ve şişkincedir. Zar (dış deri) lifsi ve gri
aralıklıdır. Eklem iyi gelişmiştir, sol kabukta basit sağ kabukta çifttir. İç
kenar pürüzsüzdür. Manto sinüsü derin değildir. Rengi beyaz olup eş merkezli ve
bantlıdır. Dışı değişken sıklıkta eş merkezli ışınsal bantlıdır. Boyu en çok 7
cm olur. Sıklıkla rastlanan boyları 4,5 ile 5,5 cm arasındadır.Temiz kumlu
tabana gömülür. Sığ sularda yaygındır. Türkiye'nin tüm kıyılarında bulunur.
Avcılığı vardır.
Mactra glauca (grey rough shell) [?] Temiz kumlu infralitoral kuşak tabanında
barınır. Boyu en çok 11,5 cm olabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında
bulunur. Avcılığı vardır.
Mactra
stultorum (rayed trough-shell) [?] ® Mactra corallina.
Mactridae (trough shells, duck
clams) [?] Kabuklar oval ya da enine uzamış
üçgensi şekillidir. İki asıl alan dişi özelliğidir. Yanal dişler iyi gelişmiş,
tırtıklı ya da pürüzsüzdür. Eşit büyüklükte 2 kas izi bulunur. Solungaçları
yapraksıdır. Manto genişçe açık, sifonları birliktedir. Ayak büyük ve bisus
taşımaz. Akdeniz sular siteminde 12 türü bulunmakta ancak bunlardan 7'si
balıkçılık açısından ilgi çekmektedir.
Madeira
lantern fish [ışıldak balığı] ® Ceratoscopelus maderensis.
Madeira
rockfish [iskorpit] ® Scorpaena maderensis.
Madeiran
sardinella [sardalya, beneklisardalya, tirsi] ® Sardinella
maderensis.
madrague (pig catcher) [madraj] Akdenizde orkinos avcılığında kullanılan bir cins tuzak.
Maena chryselis (izmarit) [blotched picarel] ® Spicara
maena.
Magus gibbula [?] ® Gibbula magus.
maintainable yield (sustainable yield) [korunabilir ürün] Büyüklüğü ne olursa olsun bir stok ya da popülasyonun sonsuz süreçli
kaldırabileceği, koruyabileceği yani verebileceği en büyük av miktarıdır. Bu
sürdürülebilir ürün (MSY) ile özdeş ya da ona eşit olabilir. ® Sustainable
yield (Sürdürülebilir ürün). ® Sustainable catch (Sürdürülebilir av). ®
Sustainable use (Sürdürülebilir kullanım).
maintenance ration [koruma rasyonu] Yaşamın devamını sağlayan, vücut ağırlığını artırmayan
yem miktarı.
Maja
crispata (lesser spider crab) [?] Alglerin bulunduğu
kayalık kesimde 40 m derinliğe kadar yayılır. Karapaks boyu 6,5 cm ve eni 4,5
cm olabilir. Sıklıkla rastlana boyu 4,5 cm ve eni 3 cm'dir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında
bulunur. Avcılığı vardır.
Maja
squinado (spinous spider crab) [?] Karapaks kubbemsi olup yaşlı bireylerde eni
boyundan biraz büyüktür. Gençlerde en boydan kısadır. Kışın deniz çayırları ve
yumuşakçalarla, yazın ise derisi dikenlilerle beslenir. Güzün göç eder. Rengi
kahverenginden sarı-esmere çalar. Karapaks boyu en çok 25 cm, eni 18 cm ve
sıkça rastlanan boyu 13 cm kadardır. Kıyısal kuşaktaki kumluk, kayalık ve algli
taban üstünde 150 m derinliğe hatta bazen 600 m derinliğe kadar yayılır.
Türkiye'nin Ege ve Marmara Denizi kıyılarında bulunur. Avcılığı yapılmaktadır.
Majidae (Örümcek-yengeçgiller) [spider crabs] Aile
yaklaşık 200 denizel türü kapsar. Farklı görünümlü yengeçlerdir. Karapaks öne
doğru sivrilir ve çoğunlukla üçgensidir. Bacakları çok uzun olabilir. Dış
iskeletleri dikenlerle kaplıdır. Yavaş hareket ederler. Boyları farklıdır. Her
türlü tabanda kıyıdan büyük derinliklere kadar rastlanırlar. Akdeniz sular
sisteminde 4 ailede 12 cins ve 31 tür ile temsil edilirler.
major anions in the sea [deniz suyunda ana anyonlar] Cl- (19,345 g/kg), Br- (0,066 g/kg), F-
(0,0013 g/kg), SO4-(2,701 g/kg), HCO3−
(0,75 g/kg) H3BO3 (0,027 g/kg).
major cations in the sea [deniz suyunda ana katyonlar] Na+ (10,752 g/kg), K+ (0,390 g/kg), Mg 2+
(1,295 g/kg), Ca2+ (0,416 g/kg), Sr2+ (0,013 g/kg)
major community [ana topluluk] Yeteri büyüklükte ve eksiksiz bir düzene sahip olup bağımsız olan
topluluğa denmektedir. Bu tür topluluklar güneş enerjisinden başka bir girdiye
gereksinmezler. Komşu topluluklardan olabilecek girdi ve çıktılardan görece
bağımsızdırlar. ® Minor community (Küçük topluluk). ®
Community analysis (Topluluk çözümlemesi).
major components of sea water [deniz suyunun ana bileşenleri] Başlıca çözünmüş tuzlar: NaCl (%77,8), MgCl (%10,9), MgSO4
(%4,7), CaSO4 (%3,6), K2SO4 (%2,5), CaCO3
(%0,3), MgBr2 (%0,2).
makeup weed [?] ® Rytiphlaea tinctoria.
Malabar grouper [taşhanisi, orfoz, orfoz balığı] ® Epinephelus
malabaricus.
malachite green [malakit yeşili] Boya ve mantar öldüren bir maddedir. Önceleri balık
çiftliklerinde mantara karşı kullanılmaktaydı. Kansere neden olduğu
belirlendikten sonra kullanımı yasaklanmıştır.
Malacocephalus laevis (softhead
grenadier) [?] Göçmen değildir.
Derin-tabansaldır (batidemersaldır). 200-1,000 metrelerde rastlanır. Boyu TL=60
cm olabilir. Balıkçılığı önemsizdir. Kıta yamacında rastlanır. Balık unu ve
yağı üretiminde kullanılır.
malacology [malakoloji] Yumuşakçaları (Mollusca) ele alan zooloji dalı. Yumuşakçalar bilimi.
Malacopterygii [Yumuşak-yüzgeçliler] Omurgalı kemikli balıklar üst-takımıdır. Yüzgeçlerinin
yumuşaklığı kıkırdağımsı olması nedeniyle bu adla anılmışlardır. Bu takımda yer
alan aileler şunlardır: Siluridae, Cyprinidae, Esocidae, Salmonidae, Clupeidae,
Pleuronectidae, Cyclopteridae, Anguillidae ve Echeneididae.
male [erkek] Atmık (sperm) üreten birey. İşareti .
male-with-harem family [haremi olan erkek] Ataerkil/anaerkil aile. Cichlidae yani Sihlidgiller’de
erkek birçok yumurtlama yerinde dişilerin bulunduğu geniş bir alanı korur. Bu
alandaki her dişi kendi yavrularından sorumludur. Erkek çok-eşlidir.
Sihlidgiller’de belirgin eşeysel çiftyapısallık (seksüel dimorfizm) vardır.
malformation (deformity)
[sakatlık] Balık vücudunun ya da gövdesinin her hangi bir nedenle
(doğuştan ya da sonradan) normal şeklinin bozulması, biçimsizleşmesidir.
Kamburluk, kuyruğun tam gelişmiş olmaması vb.
Malleidae (hammer oysters) [?] İnci üreten istiridyelerle
akrabadır. Kabukları T şeklindedir. Tek yaklaştırıcı kaslıdır. Bu aileye ait
çoğu istiridye tropik mercansı alanlarda yaşar.
malleus [malleus] Çekiç.
Malleus
regula (straight
hammer oyster) [?] Sin. Fundella lioyi. Kolay kırılan
kabukludur. Eni ve boyu (yüksekliği) neredeyse eşittir. Genç evrelerde kabuk
dış yüzeyi düzensiz eş merkezli ince levhalı gibidir. Eklem dişsizdir. İçi
sedefsi olup bir yaklaştırıcı kas izi taşır. Manto sinüsü bulunmaz. Rengi dışta
esmerimsi, içi parlak sedefsidir. 20 m derinliğe kadar yayılır. Bisusları ile değişik
malzemeye yapışır. Süveyş Kanalı üzerinden doğu Akdeniz'e göçmendir.
Türkiye'nin Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı hakkında bilgi yoktur.
malleus Weberi [malleus Weberi] Gaz kesesi olan
balıklarda bir yandan keseyle diğer yandan içkulakla ilişkili olup çekiç görevi
yaparak titreşimleri içkulağa aktaran yapı.
malnutrition [yanlış beslenme] Dengelenmemiş beslenme. Besinin nitelik (kalite) ve
niceliğinin (kantitesinin) yetersiz ya da dengesiz olması ile aşırı ya da az
(yetersiz) beslenmeyi ifade eder.
Mammalia (mammals) [memeliler] Deniz memelileri
(balinalar, yunuslar ve foklar), Akdeniz’de rastlanan deniz memelilerinin en
ilginçleridirler. Yunus balıkları, genel olarak Akdeniz’de yaşayan hayvanlar
olarak bilinmesine rağmen balina ve fok balıkları pek bilinmez. Akdeniz ve
Karadeniz’deki deniz memelileri ikiye ayrılır: Balinalar ve yunus balıkları.
Foklardan sadece bir türü bilinmektedir. Büyük balinagillerin hepsi
uluslararası anlaşmalarla koruma altına alınmıştır. Küçük balinagilleri ve
yunusları Akdeniz’deki çoğu ülke korumaya aldığını ilan etmiştir. Karadeniz’de
yunus balıklarının bazı türlerinin yasaklara rağmen izinsiz avlandığı ileri
sürülmektedir. Bazı bölgelerde insanların davranışları, bilerek ya da
bilmeyerek, bu canlıların ölümlerine yol açmaktadır. Akdeniz’de bilinen balinagil
türleri ile foklar şunlardır: ® Whales (Balinalar).
./.
Balaenidae Balaena glacialis Balaenopteridae Balaenoptera acutorostrata Balaenoptera
borealis Balaenoptera
edeni Balaenoptera
musculus Balaenoptera
physalus Megaptera
novaeangliae |
Delphindae Delphinus delphis Globicephala
melaena Grampus
griseus Orchinus
orca Phocoena
phocoena Pseudorca
crassidens Stenella
coeruleoalba Stenella
frontalis Steno
bredanensis Tursiops
truncatus |
Physeteridae Physeter macrocephalus |
Ziphiidae Mesoplidon densirostris Ziphius
cavirostris |
Phocidae Monachus
monachus |
|
mammals [memeliler] ® Mammalia.
management and administration of fishery in Turkey [Türkiye’de balıkçılığın
işletilmesi ve yönetimi] Balıkçılığın genel anlamda işletilmesinde kullanılan verilerden olup av
miktarlarını gösteren istatistikler Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) yeni
adıyla Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından toplanmakta ve
yayınlanmaktadır. Kurum tarafından toplanan istatistikler anketlere dayanmakta
olup mesleki balıkçının (yanlış ya da doğru) verdiği av değerlerini
yansıtmaktadır. Bu nedenle verilen av değerleri yanlış olabilir. Bu ise
balıkçılığı işletme ve idare etmede başta gelen hedef olan uzun süreli
(sürdürülebilir) kullanıma ulaşmada sıkıntı ve dar boğazlara yol
açabilmektedir. Benzer olay kafes balıkçılığı alanında kurulu kapasiteyi
yeterli düzeyde kullanma ya da kapasiteyi aşma gibi bir sorunu gündeme
getirebilmektedir ki her ikisi de uzun süreli (sürdürülebilir) avcılık ile besiciliğin-yetiştiriciliğin
işletimini sınırlayan etmenlerdendir. Mevcut işletim ve idare bilimsel
bulgulardan (denizel canlı kaynakların tespiti ile sürdürülebilir hasat
anlayışından) çok, kısa süreçli (günü kurtarıcı) ilgili grupların çıkarlarını
dengeleyici düşünce ve görüş doğrultusunda yapılmaktadır. Bu yaklaşım aşırı
sömürülmemiş stoklar için geçerli olabilir. Aşırı sömürülmüş stoklarda
biyolojik gerekliliğin öne çıkartılması zorunludur. Buna ise Türkiye’de
uyulduğu pek söylenemez.
management authority [idari otorite] Devletin bir alan ya da kıyı kesiminde balıkçılığı düzenlemeyle yetkili ve
sorumlu yasal birimi.
management objective [idari hedef] Balıkçılık idaresinin etken bir şekilde aradığı sayısal hedef. Örnek; filo
kapasitesinin % kaç azaltılacağı şeklindeki idari faaliyet.
management organisation [idare organizasyonu] Genellikle iki ülke arasında balıkçılığa yönelik
faaliyetlerin düzenlenmesi, anlaşmanın sağlanması, danışma, karar alma,
uygulama, kaynak paylaşımı, veri toplama, stok tahmini, izleme kontrol ve
gözetlemeden sorumlu olmak üzere oluşturulmuş kurum.
management procedure [idari işlem] Toplanacak verilerin tanımlanması, nasıl çözümleneceği (analizi) ve
sonuçlarının nasıl uygulamaya koyulacağına ilişkin faaliyet.
management reference point [idari referans noktası] Balıkçılığın ya da balıkçılık kaynağının istenen ya da
istenmeyen durumunu gösteren alışılagelmiş ve kabul edilmiş değerleridir.
Referans noktaları örneğin yumurtlayan biyokitle, balıkçılık ölüm düzeyi
şeklinde biyolojik olabileceği gibi çaba, kapasite düzeyi şeklinde teknik ya da
istihdam, gelir şeklinde olmak üzere ekonomikte olabilir. Bunlar genellikle
kritik değerler olarak modellerden hesaplanırlar.
management strategy [idari strateji] Dar anlamda belirli bir veri toplama sistemi, belirli bir
stok tespiti tekniği, belirli hasat kontrol kural(lar)ı ve uygulamasını kapsar.
Seçenekli stratejiler birbirleriyle benzeşim modelleri kullanılarak
karşılaştırılabilirler.
management unit [idare birimi] Basitçe stok’tur. İdare edilecek popülasyon, tehdit ya da sömürü altındaki
türdür.
mandible [altçene kemiği] Ağzı oluşturan işlevsel alt kısım.
mandible length [altçene boyu] Alt-çene ucundan
üstçeneyle kesişme noktasına olan uzunluk.
mandibles [çene(ler)] Kafadanbacaklılarda
avını kesmek için 'papağan gagası' benzeri boynuzsu yapı.
mandibula [altçene kemiği] Besinin alınmasında kullanılan vücut parçası.
manganese (Mn) [mangan] Canlıların az miktarda kullandığı bir ağır metal olup eksikliği büyümeyi,
fazlaca alınması ise sinir sistemini etkiler.
mangrove [mangrov] Çoğunlukla
tropik ve aynı zamanda alt-tropik bölgelerde de görülen, tuzlu ve acı-su
koşullarına uyum sağlamış orta boylu ağaçlardan oluşan kıyısal (ormanlık)
gelgit kesimi. Mangrov alanları kıyısal erozyonu önler ve birçok canlıya yaşam
olanağı, sığınma alanı vb sağlar. Ortadoğu’da Oman - Yemen kesiminde görülür.
Bilinen en kuzeydeki mangrov (ormanı) Akaba körfezindedir.
mannan [mannan] Genelde
manoz’un (bir şeker) polimeri olan bir bitki polisakaritidir.
manometer [basınçölçer, manometre] Akışkanların basıncını ölçen alet. Akışkan basıncını
ölçmede kullanılan alet.
manta
ray (devil rays) [Kulaklıfolyabalığıgiller] ®
Mobulidae.
mantis
shrimp [mantis karidesleri, peygamber develeri] ® Stomatopoda.
mantle [manto]
1- Midye
gövdesini örten iki katlı büklüm. İki yan loptan oluşmakta olup dış yüzeyden
kabuk yüzeyine salgılanır ve bu da sıkça mantoya yapışır ve manto bağlantını
oluşturur.
mantle [manto]
2- Karmaşık örtü, gövdede bir zarf oluşturur ki bu
“palleovisceral” olarak da adlandırılır. ® Funnel.
mantle cavity [manto
boşluğu] Mantonun sardığı
boşlukta iç organlar ve solungaçlar ile buraya açılan böbrekler, rektum ve
cinsiyet kanalları (gonoducts) saklanmaktadır.
manubrium [manubriyum] Deniz analarının ucunda ağız bulunan boru organı.
Manupecten
pesfelis (cat’s paw scallop) [?] Sin. Chlamys
pesfelis. Değişken kayalık ve mercan kalıntılı, çakıllı çamurlu kıyısal
tabanda yaşar. Sportif balıkçılıkta avlanır. Boyu en çok 7 cm olabilir. Türkiye'nin
Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.
manus [el] Kafadanbacaklılarda
parmak (dactylus) ucu ile bilek yakını arasında dokunaç çomağının merkezi
kısmı.
marbled
goby [lekelihurmakayası balığı, küçükkaya balığı] ® Pomatoschistus marmoratus.
marbled
spinefoot [çilliçarpan, çarpan balığı, çarpan, çilliçarpan balığı, beyaz sokar] ® Siganus rivulatus.
marbled
spinefoot [tavşan
balığı] ® Siganus
luridus.
mareograph [mareograf] Deniz seviyesinin ölçülmesinde kullanılan cihaz.
Margalef species diversity index [Margalef tür çeşitliliği göstergesi] Shannon göstergesinin aynıdır. Burada; d = (M-1)/lnN
‘dir ve M = Toplam tür sayısı ve N = Toplam birey sayısıdır. ® Shannon
index (Shannon göstergesi). ® Community analysis (Topluluk çözümlemesi).
marginal [sınırsal] Dar bir alanı tanımlar. Sınırda olan.
marginal habitat [kenar-yaşam-alan] Sınırlayıcı çevresel koşullar nedeniyle yalnız birkaç
türü ayakta tutabilen yaşamalan.
mariculture (sea farming, sea ranching) [marikültür] Deniz canlılarının tankta, havuzda, kafeste, açıkta ağ ile çevrilmiş
kesimlerde yumurtadan itibaren yetiştiriciliği ve besiciliği yani kısaca
kültürüdür. Balıklar genellikle pazar boyuna kadar saklanırken marikültürden
sayılan deniz kuluçkahanelerinden ise genç balık olarak salıverilirler.
mariculture in Turkey [Türkiye’de deniz canlıları kültürü] Türkiye’de deniz canlıları yetiştiriciliği ve daha çok
besiciliği ekonomik değeri görece yüksek, kültüre alınması görece kolay ve
yaygın tecrübenin bulunduğu balık türleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunların
başında çipura ve levrek gelmektedir. Tatlı suda avcılığı yapılan bazı türlerin
(kefal,
sazan, yayın, yılan balığı vs) yanında yürütülen kültür
balıkçılığı ise daha çok tek bir tür (alabalık) üzerinde yoğunlaşmıştır. Benzer
genel yöneliş denizlerde çipura ve levrek için söz konusudur.
marina [marina] Genel anlamda küçük liman.
Yatçılık ve yat turizmine hizmet veren görece küçük liman.
marine (thalassic) [denizsel (denizel)] Denizle ilgili olan.
marine bindweed [?] ® Cystoclonium purpureum.
marine biology [deniz biyolojisi] Denizel fauna (hayvanat) ve flora (nebatat) ile bunların
özelliklerini araştıran dal.
marine bottle brush [?] ® Cladostephus hirsutus.
marine casualties [deniz kazaları] Tarihe geçmiş önemli deniz kazaları:
- HMS Captain, 1870: Biskaya Körfezinde batmış ve 500
kişilik mürettebattan 18’i kurtulabilmiştir. - Titanic, 1912: 2223 yolcu ve mürettebattan 1513’ü yaşamını yitirmiştir. - SS Morro Castle 1934: Yangın sonucu 137 yolcu ve mürettebat yaşamını
yitirmiştir. - Dumlupınar, 1953: Çanakkale-Nara Burnu’nda çarpışma
sonunda batmıştır. 81 denizaltıcı kaybedilmiştir. - SS Andrea Doria, 1956: Toplam 1706 yolcu ve
mürettebattan 1660 yolcu ve mürettebat kurtarılabilmiştir. - Lakonia, 1963: Yangın sonucu 128 yolcu ve mürettebat kaybedilmiştir. - Torrey Canyon, 1967: 120,000 ton ham petrol İngiltere
ve Fransa arasında denize dökülmüş ve yayılmıştır. Büyük bir çevre felaketi
oluşmuştur. - Independenta, 1979: 95,000 ton petrol İstanbul
Boğazı’nda denize dökülmüş 43 denizci yaşamını yitirmiştir. Önemli bir çevre
felaketi yaşanmıştır. - Herald of Free Enterprise, 1987: Batan ro-ro
gemisinde 193 kişi yaşamını yitirmiştir. - Exxon Valdez 1989: Alaska bölgesinde 40,9 milyon
litre ham petrol denize dökülmüş ve 28,000 km2 alanı etkileyen bir
çevre felaketi yaşanmıştır. - Estonia 1994: Ro-ro botun batması sonucu 852 kişi
yitirilmiştir. - Nassia 1994: İstanbul Boğazı’nda çarpışma sonucu 30
kişi kaybedilmiş ve denize 20,000 ton petrol dökülmüş, çıkan yangın günlerce
sürmüş, önemli bir çevre kirliliği oluşmuştur. - MV Erika 1999: Fransa’nın Britani kıyısında 31,000
ton fuil oil geminin batması sonucu ciddi çevre sorununa yol açmıştır. - Prestige 2002: İspanyanın Atlas Okyanusu kıyısının |
marine chemistry [deniz kimyası] ® Chemical
oceanography (Kimyasal oseanografi).
marine
ecosystem [deniz
ekosistemi] Okyanus ve denizlerin
ekosistemleri.
marine eels (conger eels, congers) [Mığrı-balığıgiller, Mığrıgiller] ® Congridae.
marine fish eggs [deniz balığı yumurtaları] Yumurtalar temelde şeklen ikiye ayrılır.
i) Oval yumurtalar (Engraulis
encrasicholus, Amodytes lonca, Hyperoplus
lanceolatus). ii) Değirmi (yuvarlak) yumurtalar (diğer balık türlerinin çoğunluğu).). Bunları da ayrıca yağ ihtiva edenler ve etmeyenler şeklinde ikiye ayırmak
mümkündür. a) Yağ ihtiva etmeyenlere örnek; Clupea harengus, Sprattus
sprattus, Alosa alosa, Gadus
morhua, Pleuronectes platessa, Platichthys flesus). b) Yağ ihtiva edenlere örnek; Lota lota, Pholis gunellus, Merluccius
merluccius, Scomber scombrus, Scophthalmus maximus, Solea
solea. Deniz balığı yumurtalarını bulundukları yere göre de ayırmak etmek
mümkündür. Bunlar tabansal (demersal) olanlar ile yüzücü (pelajik)
olanlardır. Tabansal olanlara örnek: Clupea
harengus, Pholis gunellus, Anarhichas lupus, Salmonidae. Yüzer (pelajik) olanlara örnek: Pleuronectes platessa, Platichthys
flesus, Solea solea, Engraulis encrasicholus, Sprattus sprattus. |
marine geology [deniz jeolojisi (Jeolojik
oseanografi)] ® Geological oceanography.
marine habitats [denizel yaşam-alanlar] Denizel ortamın anlatımı çerçevesinde belirli
kesimler için özel terimler kullanılmaktadır. Bkz. Ayrıca (® 1- Aquatic layers in water column; ® 2- Divisions in marine habitats; ® 3- Stratification of water column; (Su kolonu tabakaları; 1-3)
Kıyı kuşağı [littoral
zone] Gelgitler arası kuşak [intertidal
zone] Nehir ağzı-Mansap [estuaries]
Esmer alg (Laminaria)
ormanı [Kelp forests] Mercan resifleri [coral reefs] Okyanus yükseltileri [ocean
banks] Kıta sahnlığı [continental
shelf] Kıta sahanlığı sığ su kuşağı [neritic zone] |
Boğazlar [straits] Yüzücü kuşak [pelagic
zone] Okyanussal kuşak [oceanic
zone] Deniz dağları [seamounts] Hidrotermal ağızlar [hydrothermal
vents] Soğuk sızıntı [cold
seeps] Tabansal kuşak [demersal
zone] Tabancıl kuşak [benthic
zone] |
marine mammals (whales) [deniz memelileri (balinalar)] ® Cetacea.
marine meteorology [deniz meteorolojisi] Deniz ve okyanus üzerindeki hava ve deniz durumu (rüzgâr
yönü, hızı ve dalga yüksekliği vs) ile ilgilenen meteoroloji dalı.
marine peacock’s tail [?] ® Padina pavonica.
marine phanerogams [deniz çiçekli bitkileri, deniz fanerogamları] Bu
bitkiler grubu deniz spermatofitleri (tohumlu bitkiler), deniz angio-spermleri,
deniz mono-kotilodonları, basitçe deniz çayırları (yosunları /algleri) olarak
ta adlandırılmaktadır. Bu grup ayrıca açık tohumlu bitkiler (gymnospermlerin)
olarak öne çıkmakta olup gelişmiş dişi organları ve stigmaları ile de
angiospermlere dahildirler. Tohumlarının tek çenet içerisinde olması nedeniyle
dikotilodonların tersi monokotilodonların bir parçasıdırlar. Deniz çiçekli
bitkilerinin gerçek kök, gövde ve yaprakları nedeniyle alglerden ve
siyanobakterilerden farklıdırlar. Bu bitkiler kıtasal atalarının soyundan 200
milyon yıl önce denize, dönmüşlerdir. Türler Hydrocharitaceae ve
Potamogetonaceae olmak üzere iki ailede toplanmıştır. Akdeniz sularında dört
cins (Cymodocea, Halophila, Posidonia, Zostera) yaşamaktadır.
marine protected area (no take zone, no take reserve) [deniz koruma alanı] İçerisinde avlanmanın ve herhangi bir organizmanın
alınmasının yasak olduğu deniz koruma kuşağı. ® Marine protected areas (Deniz koruma alanları).
marine protected areas [deniz koruma alanları] 1- Basitçe korumaya alınmış alandır. Koruma demek bu alanlara olabilecek her
hangi bir tecavüze (insan etkinliğine) sınırlama konulmuş anlamındadır. Koruma
amacı doğayı (doğal yapıyı) olabildiğince orijinal (el değmemiş haliyle)
saklamaktır. Buna kültür varlıları ile tarihi değerler de çoğunlukla dahildir.
Doğal ve tarihi değerler yerel devletin hükümranlık çerçevesinde korunabileceği
gibi işbirliği ve uluslararası anlaşmalar yoluyla açık deniz (hükümranlık alanı
dışında) herkesin malı olan alanlarda da olabilir ve olmalıdır. Denilebilir ki
yerkürenin %72’si deniz ve okyanuslardan oluşuyor. Korumaya alınacak bu görece
çok küçük alanların bir yararı var mı? Yararı olur mu? Evet. Bu nedenle
2010’dan bu yana Birleşmiş Milletler Çevre Programı Dünya Koruma İzleme Merkezi’ne
ev sahipliği yapmakta olup hali hazırda deniz ve okyanusların kabaca %1,2’si
deniz koruma alanıdır. Buna ülkemizin verdiği katkı henüz yoktur. Ülkemizde
kişisel çabalarla oluşturulmuş bir iki balıkçılığa kapalı alanların dışında
ekosistem ve kültür ve tarihi zenginlikleri korumaya alan sınırları (coğrafi
koordinatları) belli bir alan henüz
bilinmemektedir.
Uluslararası Doğayı Koruma
Birliği
(International Union for the Conservation of Nature - IUCN) deniz koruma alanlarının idaresi ulamlarını (kategorilerini)
şöyle vermektedir: 1a Strict nature reserve – Yalnız doğal kaynak. 1b Wildernes area - Yaban (vahşi doğa) alanı. 2 National park – Ulasal park. 3 Natural monuments of features –
Doğal anıtlar ya da özellikler. 4 Habitat/species management area
– Yaşam-alan/tür idaresi alanı. 5 Protected seascape – Korunan
deniz manzarası. 6 Sustainable use of natural
resources – Sürdürülebilir doğal kaynak kullanımı. Bu çerçevede IUCN’ce geçerli kabul edilen deniz koruma alanı ölçütleri de
şunlardır; - Yeterlilik/uygunluk (adequacy): Seçilen yer(lerin), boyut ve dağılım(lar)ı koruma
amacının başarısını sağlayacak
düzeyde olmalı. - Temsil edicilik (representability):
Yerel çevredeki tüm biyolojik süreçleri korumalı. - Direnç (resilence): Sistem doğal afetlere (örneğin tsunami) dayanıklı
olmalı. - Bağlantı (connectivity): Komşu koruma alanlarıyla populasyon
bağlantısını korumalı. Birçok ülke ulusal hedeflerini koymuş, uygulama planlarını oluşturmuştur.
Bunlar arasında Türkiye’nin adı geçmemektedir. Avrupa ülkelerinde deniz
koruma alanlarnın oluşturulması ve genişletilmesi için dikkate değer çabalar
harcanmaktadır. Ülkemizde konuya eğilen bilim insanları varsa da onların
kişisel çabaları yeterli olamamaktadır. Ülkemizin bu tür alanlara ihtiyacı vardır
ve tüm denizlerimizde ciddi kıyısal ve açık deniz koruma alanları
oluşturulması ile koruma ölçütlerinin belirlenip uygulamaya geçilmesi
gerekmektedir. |
marine protected areas [deniz koruma alanları] 2- Deniz koruma alanları bağlamında ilgi çeken konu
deniz ekosistemidir. Bu sistem biyolojik ve biyolojik olmayan
yönleriyle karmaşıktır. Ancak bu alanların her yönüyle kullanılmasında klasik
temel biyoloji bilgileri bile dikkate alınmamıştır. Hep en az çabayla en yüksek
geliri elde etme ön planda tutulmuştur. Balıkçılık yalnız balıkları avlamakla
kalmamış denizde (tabanda ve taban üstünde) yaşayan diğer canlıları da
etkilemiştir. Hayvan ve yosun sosyolojisi (topluluk yapısı) tamamıyla
bozulmuştur. Bu durum birim çaba başına balıkçılığın aldığı ürünün düşmesi
sonucunu getirmiştir. Buna rağmen balıkçılık filosu büyümüş kullandığı
teknoloji giderek daha da gelişmiştir. Hassas sistemin (ekosistem) yani doğal
kaynakların akılcı ve sürdürülebilir kullanımı gerçekleşmemiş, mevcut stokların
hemen hemen tamamı aşırı sömürülmüştür. Sonuç: Doğal kaynaklar (balıkçılık
kaynakları) sonsuz değildir ve bu kaynakların işletimi düzenlenmelidir.
Düzenlemenin başta gelen ögesi oluşan aşırı kapasite ve güç kullanımının önemli
ölçüde azaltılmalıdır. Aksi halde balıkçılık dünya ölçeğinde tamamıyla
çökecektir.
marine protected areas [deniz koruma alanları] 3- Balıkçılığın ve doğal
kaynakların yitirilmesinin önüne geçilmesine yönelik gelişmelerden balıkçılık, balıkçılar ve balıkçılıktan geçinenler
sorumlu oldukları kadar herkesin malı olan balıkçılık kaynaklarının idaresinde
yeterli önlemleri almayan (alamayan) idareci ve politikacılar da sorumludurlar.
Hangi av aracı kullanılırsa kullanılsın balıkçılık denizel ekosistem
bileşenlerini etkilemekte ve hatta zamanla yok etmektedir. Balıkçılığın
etkileri sıralanacak olursa;
- Dip trolü kapıları, zincirler, tekerler tabanı oymaktadır. - Tabandaki parçacık büyüklüğü değişmektedir. - Tabanın kimyasal yapısı (organik bileşenleri) bozulmaktadır. - Taban tepilmekte, bulanıklık artmaktadır (filtreleyerek beslenenler
etkilenmektedir). - Taban içi ve taban üstü faunası tahrip olmaktadır. |
Sonuçta; Sistemin tahribatı biyoçeşitliliğin fakirleşmesine bu da balık
stoklarının zayıflaması ve azalmasına yol açmaktadır.
marine protected areas [deniz koruma alanları] 4- Doğal sistemin kendisini
onaramayacak düzeye inmesine yönelik tüm bu gelişmeler yalnız ve tek
balıkçılığa bağlanmamalıdır. Sistem hassas bir bütündür ve her türlü (doğal ya
da doğal olmayan) değişkenden etkilenmektedir ve bu etkileri birbirlerinden
ayırt etmek mümkün değildir. Örneğin
iklimsellik, periyodik değişiklikler (El Nino), oksijen eksikliği, aşırı
gübrelenme, aşırı kirlilik vs. Bu yöndeki sorunların aşılmasında idari
düzenleyici önlemler bağlamında deniz koruma alanları bir çözüm olarak
önerilmektedir. Deniz koruma alanlarının oluşturulmasında iki hedefe ulaşılmak
istenmekte (beklenmektedir). i)
Omurgalı-omurgasız canlıların aşırı (sömürülmüş) avlanmış stoklarının
iyileştirilmesi (stokların idaresi). ii)
Bozulan sistemin (tehlike ve tehdit alındaki stokların) yeniden eski haline
dönüştürülmesi yani ekosistemin idaresidir. Bunun için son 20 yılda oluşturulan
deniz koruma alanlarının etkileri halen farklı yönlerden ele alınmakta,
değerlendirilmektedir. Koruma alanlarında kendisini toparlayan ve gelişen
biyoçeşitliliği zamanla artan canlılar giderek koruma alanı dışına ihraç
edilmektedir, daha doğrusu bu beklenmektedir. Bugüne değin edinilen deneyimler
koruma alanı dışına ihracın gerçekten olduğunu göstermektedir.
marine protected areas [deniz koruma alanları] 5- Deniz koruma alanları nasıl
korunacaktır? Koruma alanının oluşturulması atılması gereken bir adımdır. Ancak
korumanın korunması da atılması gereken bir diğer adımdır. Bu adımlar neyin ne
kadar korunacağı ile ilgilidir. Balıkçılık açısından koruma alanında her türlü
balıkçılık faaliyetinin (dip ve orta-su trolü, kirişli (bim) trol, gırgır,
pinter, pasif solungaç ve fanyalı ağlar, küçük ve büyük çapari ve diğerlerinin)
yasaklanması düşünülebilir. Kusursuz deniz koruma alanının insan etkisi altında
(fiziksel, kimyasal) olmamasını ve canlıların yumurtlama, beslenme ve sair
ihtiyaçları karşılayacak büyüklükte olmasını gerektirmektedir. Bir diğer önemli
husus deniz koruma alanı yalıtılmış olmamalıdır. Bu alandaki mevcut (balıkçılık)
etkinliği başka komşu alanlara kaydırılmamalı, izin verilebilir av (TAC)
azaltılmalıdır.
marine protected areas [deniz koruma alanları] 6- Deniz koruma alanları bağlamında
balıkçılık idaresi ekosistem tabanlı (Ecosystem Based Fisheries Management) olmalıdır. Aynı
şekilde, söz konusu alanlar deniz bilim ve ekolojiyi birlikte dikkate almalı ve
sürekli bir izleme ve esnek uygulama oluşturulmalıdır. Çoğu deniz ekosistemi
çölleşmiştir. Balıkçılık idaresi ve en çok da balıkçılık buna neden olanlar
olarak suçludurlar. Bu nedenle deniz koruma alanlarının oluşturulması ve
korunması balıkçılığın (balıkçıların) lehinedir. Deniz koruma alanı
uygulamasını (aç gözlülüğü bırakarak) ilk isteyecekler de mesleki ve sportif
amaçlı balıkçılık (balıkçılar) olmalıdır. Doğal ve akla yatkın olan sağlıklı
ekosistem daha fazla ürün üretir ve verir. O nedenle artık sürdürülebilir
yararlanmadan çok sürdürülebilir koruma dikkate alınmalıdır.
marine refuge [denizel korunak] Balıkçılığa karşı korunan alan. Bu ticari stokları destekleyen
korunaklı bölge de olabilir.
marine salt [deniz tuzu] Deniz canlılarının tutulduğu akvaryumlarda kullanılan karmaşık tuzlar
karışımı. Burada gerçek deniz suyu tuzluluğu taklit edilmektedir.
marine snow [deniz karı] Organik maddelere ait parçacıklar ile küçük ölü organizmaların derin denize
batması olayını belirten bir kavramdır. Derin denize batan bu malzeme güneşsiz
ortamda, taban yaşamının enerji kaynağını (temelini) oluşturmaktadır ki kavram
bu olguyu da dolaylı olarak içermektedir.
marine species [denizel tür] Sucul olup yaşamının
tamamı ya da bir kısmını denizde geçiren tür.
marine turtles (turtles) [Deniz
kaplumbağaları] ®Testudinata.
mariner’s knots [denizci düğümleri (gemici
bağları)] Denizcilikte halatlar
kullanılacakları amaç doğrultusunda farklı şekilde bağlanmaktadır
(düğümlen-mektedir). Bu düğümlere (bağlara) şu adlar verilmektedir:
Balıkçı bağı Camadan bağı Çakı cevizi Çifte kanca bağı Çifte yoma bağı Çürük bağı = Margarita bağı El incesi cevizi Foralı camapan bağı |
Halat voltası İzbarço bağı Kasa dikişi Kazık bağı Kolbastı dikişi Koldanmarsibet cevizi Kropi bağı Küp bağı |
Margarita bağı = Çürük bağı Mevlana cevizi Mezovolta Olta bağı Sancak bağı Testi bağı Yükizbarçosu |
mark [marka (im,
işaret)] 1- ® Tag.
mark [marka] 2- Benzer özelliklere sahip bant, halka ya da kuşak olarak
da adlandırılan balıkların sert aksamlardaki büyüme göstergesi.
marked fish (tagged fish) [markalı balık] Üzerine işaret konulmuş, marka taşıyan balık.
market value [pazar değeri] Balığa ödenen güncel para, benzer değer ve kalite.
marketable size [pazarlanabilir boy] Çiftlik balığının pazarlanabilmesi için ya yasal olarak
ya da tüketici tercihiyle oluşan ve ulaşması gereken ağırlığı » boyu.
marking (tagging) [markalama] Canlılara marka takma işlemi. Balıklarda sıcak dövme, soğuk dövme, yüzgeç
kesme ve delme teknikleri ile solungaç, spagetti, Petersen ve Carlin tipi
markalar dış işaretleme için kullanılmaktadır. Dış markalardan başka iç marka
da kullanılmaktadır. İç markalar manyetik (hamsi gibi küçük yüzücü balıklar
için) olabilecekleri gibi kimyasal da (sert aksamlara yerleşen tetracyclin
türevleri) olabilirler. ® Carlin tag (Carlin markası). ® Lea tag (Lea markası). ® Petersen tag (Petersen markası). ®
Pop-up tag (Pop-ap marka). ® Hot
branding (Sıcak-dövme marka). ® Cold branding (Soğuk-dövme marka). ® Gill
clamp (Solungaç markası). ® Spaghaetti
tag (Spagetti markası).
mark-recapture study [markalama-tekrar yakalama çalışması] Balığın avlanıp markalanmasından sonra salıverilmesi ve
markalı balıkların daha sonra ticari balıkçılarca avlanması ve markalayan
araştırıcıya bildirilmesiyle oluşturulan verilerin kullanılması sonucu tahmin
edilen stok büyüklüğü, hareket ve göç, ölümler ve büyümeyi içine alan
araştırmalardır.
marlin [Mediterranean spearfish] ® Tetrapturus
belone.
marlin tower (tuna
tower) [kartal yuvası] Balıkçı gemilerinde yükseğe konulmuş kova biçimli gözetleme yeri.
İngilizcede yüksek olanlara ‘tuna tower’ denirken alçak olanları ‘marlin tower’
olarak adlandırılır. Günümüzde gelişen teknoloji sonucu ‘kartal yuvası’
yapılarından vazgeçilmiştir.
marlinspike [kavela (kavile)] Halata kasa (göz) ya da halat dikişi yapılırken halat
gövdesindeki kolları açmada kullanılan ucu sivri, dar açılı konik (çivi
şeklindeki) alet.
MARPOL (abbrev) [Deniz Kirliliği Sözleşmesi] ® International
Convention for the Prevention of Pollution from Ships.
marsh [bataklık] Deniz ya da tuzlu suyla örtülü olup henüz turba oluşmamış otsu bitkilerin
yer aldığı ıslak kesimler.
marsh
gas [bataklık gazı] Bataklık ve turbalıklarda çamurdan çıkan, pırtlayan ve metan bakterilerince
üretilen gaz (metan gazı).
marshes [bataklıklar] Belli bir süre sularla kaplanan karasal su alanları.
masculinisation [erilleme] Erkek hormonun (17a-metil testosterone) verilmesiyle cinsiyetin
değiştirilmesi. Yöntem yayın ve Nil sazanı da denilen Tilapia cinsi balıklarının yetiştirilmesinde tercih edilen erkek
cinsiyetin elde edilmesinde kullanılmaktadır. Hormon dişi bireylerde
kullanıldığında aynı kalıtsal özelliklere sahip (XX) kromozomlu atmığı olan
tertip (cohort) elde edilir. Bunların normal yumurtalara sahip bireylerle çiftleştirilmesinde
ise hepsi dişi birey elde edilir.
mass [kütle] Maddenin temel niteliği. Yerçekiminden gelen ağırlığı (birimi kg’dır).
Mastacembelidae (spiny eels) [Geriçenelibalıkgiller]
Actinopterygii-Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Synbranchiformes takımının bir
ailesidir. Aile 4 cinsi barındırmaktadır (Aethiomastacembelus, 19 tür), Afromastacembelus, 24 tür), Macrognathus, 1 tür) ve Mastacembelus 1
tür). Acı ve tatlısudaki yumuşak tabanı severler.
master [kaptan (süvari)] Geminin seyir sefer ve emniyetinden sorumlu en üst
rütbeli gemi adamı. Kaptan.
masthead light [silyon
feneri] Gece
seyrinde gemilerin yaktıkları beyaz fenerler.
mastigophora [Kamçılılar (mastigofora)] ® Flagellata.
mat [hasır] Oldukça katı ve dayanıklı bir bütündür, Posidonia köksaplarının ağ örgüleriyle
oluşmuştur (ölümden sonra biraz çürüyebilir), kendisini çevreleyen sediman
tarafından doldurulur.
material [materyal] Araştırmalar için gerekli olan örneklenmiş malzeme (balık vb).
matriachal family [anaerkil aile] Üreme aşamasındaki eşeyler birbirine bağlı değildir. Dişi yumurta ve
yavruları bekler ve korur. Bazı Sihlidgillerde (Cichlidae) görülen bu aile
tipinde balığın cinsiyeti belirsizdir. Dişi yumurtaları ağzında
kuluçkalandırır. ® Patriarch/matriarch family.
matriarch/patriarch family [anaerkil/ataerkil
aile] Sihlidgillerde
(Cichlidae) dişi kuluçkalıkla ilgilenirken erkeğin bulundukları bölgeyi
koruması şeklindeki ailesel yapıda, yüzmeye başlayan yavruların oluşmasından
sonra dişi ve erkeğin ortaklaşa ana-baba görevini yürütmesi olarak bilinen
birlikteliktir. Bu tür aileye açıkta yumurtlayan tekeşlilerde rastlanmaktadır.
Cinsiyetlerde görüntü ve renk farklılığı yaygındır. ®
Patriarch/matriarch family.
maturation [olgunlaşma (matürasyon)] 1- Erin olma
ve eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşma. Eşeylik (cinsiyet) gözelerini
(hücrelerini) üretir duruma gelme. Eşeysel üremeye hazır olmaya ulaşma.
mature [erin (ergin)] 2- Çağına erişmiş. Olgunlaşmış.
mature dosinia [?] ® Dosinia exoleta.
mature individuals [olgun bireyler] Üreme kabiliyeti olan ve sayısı bilinen ya da tahmin
edilen bireyler. Erin olup çeşitli nedenlerle yumurtlayamayan bireyleri
kapsamaz.
maturing pond [olgunlaşma havuzu] Sucul kültürde yumurtlatmak amacıyla olgunlaşmak için
ana-baba kuşağının, saklandığı havuz.
maturity [olgunluk] Belirli bir yaş ve boyda olup yumurtlama yeteneğine sahip ilk kez
yumurtlama aşamasına ulaşacak balık.
maturity coefficient [olgunluk katsayısı] Vücut ağırlığına göre yüzde gonad ağırlığı.
Maurolicus muelleri (pearlsides) [ışık balığı, ışıldak
balığı] Taban-yüzücüdür (batipelajiktir). 0-1,524 metre
derinliklerde rastlanır. Boyu TL=8 cm olabilir. Üç yıl yaşar. Ticari
balıkçılığı önemsizdir. Bir yıl sonra erinleşir. 200-500 yumurta üretir.
Yumurtalar su yüzeyinde yüzer.
maxilla [maksilla] Üstçenenin bir kısmını oluşturan deriden oluşmuş kemikli kısım. Diş
taşıyabilir.
maximum constant yield [en yüksek (maksimum) sabit ürün] MSY yani sürdürülebilir en yüksek ürün yorumudur ve gelecekte de stoğun
durumunu koruyan sürdürülebilir en yüksek sabit avdır (hasattır).
maximum economic performance [en yüksek (maksimum) ekonomik icraat] En Yüksek ekonomik girdi sağlayan balıkçılık.
maximum equilibrium catch (maximum sustainable yield) [en yüksek (maksimum) denge avı] ® Maximum sustainable yield (Sürdürülebilir
en yüksek ürün).
maximum fishing mortality
threshold [en
yüksek (maksimum)
balıkçılık ölüm eşiği] Eşik aşıldığında aşırı
avcılığa dolayısıyla stoğun sürdürülebilir en yüksek ürün kapasitesini
tehlikeye sokan balıkçılık ölüm payıdır (oranıdır).
maximum potential yield [en yüksek gizil ürün (maksimum potansiyel ürün)] Uygun çevresel koşullarda, bir stok, popülasyon ya da alanın verebileceği
en büyük hasat.
maximum reported length [en büyük balık boyu-maksimum balık boyu (lmax, lmax)] Sömürülmemiş bir stok ya da popülasyonda ölçülmüş en
büyük balık boyu için kullanılır. Bazen, henüz değeri von Bertalanffy büyüme
denkleminin çözülmesiyle belirlenmemiş olan türlerde L∞ yerine
de kullanılmaktadır.
maximum sustainable yield (maximum equilibrium catch) [sürdürülebilir en yüksek ürün (maksimum denge avı)] 1- ® Sustainable yield.
Maximum Sustainable Yield (MSY) [sürdürülebilir en yüksek ürün (sürekli en yüksek ürün)] 2- Sürdürülebilir ürün’de denmektedir. Bütün hakkında bilgi
verir. Robertson Modelinin önce Graham sonra Schaefer tarafından geliştirilerek
balıkçılığa uygulanmış şeklidir. Burada harcanan güç birimi (çaba) başına düşen
ürün, çabanın bir fonksiyonu olarak yazılmaktadır.
Mb. (abbrev) [Mb.] ® Milibar.
meagre [sarıağız, işkine, sarıağız balığı, kötek] ® Argyrosomus regius.
mean [ortalama] ® Average.
mean biomass [ortalama biyokitle] Ortalama balık ağırlığı x Balık sayısı.
mean sea level (MSL) [deniz yüzeyi ortalama su seviyesi] ® Average sea level.
measurement methods of primary
production [birincil
üretimi ölçme yöntemleri] Bunlar; i) Hasat
yöntemi (harvest method) ya da net topluluk üretimi ölçümü; ii) Oksijen ölçümü
– ışıklı/ışıksız kap deneyi (light and dark bottle experiment); iii) CO2-yöntemi
(CO2-method); iv) pH-yöntemi (pH-method); v) Ham malzemenin
kaybolması (disappearence of raw material); vi) İzotop izleme ile ölçüm
measuring board [ölçme tahtası] Sol tarafında dikmesi olan () ve üzerinde ½ ve 1 cm’lik ölçü birimleri yerleştirilmiş balık ölçme
cetveline verilen ad.
MEC (abbrev) [maksimum denge avı] ® Maximum
Equilibrium Catch. ® Maximum sustainable catch (Sürdürülebilir
en yüksek ürün).
mechanical fishing intensity [mekanik balıkçılık çabası] Balıkçılıkta harcanan güç. Belirli bir süre kullanılan
farklı av araçlarının toplamı. İki ya da daha çok av aracıyla yapılan
balıkçılığın toplam çabası araçlara ait çabaların basit toplamı olarak
verilemez. Bunun için çabaların basit toplamının alınmasından önce standart
seçilen bir av aracına göre düzenlenmeleri, ayarlanmaları gerekir.
mechano-receptor [mekanik algılayıcı (mekano-reseptör)] Akıntıları ve kendi hareketini algılamayı sağlayan organ. Balıklarda bu
yanal çizgi sistemidir.
medial [medyal] Yanal’ın tersi. Dikey eksende vücudun ortası.
medial plate (pelvic plate, posterior process, pubic bone) [pelvis kemiği] ® Pelvic bone.
median [medyan] 1- Orta.
median [ortanca] 2- Ölçüm değerleri küçükten büyüğe (ya da tersi) sıralandığında orta kısımda
yer alan değer.
median
fins [orta yüzgeçler] Balıklarda çift olmayan sırt, dışkıl ve kuyruk
yüzgeçleri.
mediolateral [mediolateral] Yan tarafın ortası.
mediolittoral [ortalittoral
(mediolittoral)] Bentik kesimde üst ve
alt (supra ve infra) littoral bölgeler arasında olup suya batıp çıkan bölgedir. ® Stratum.
Mediterranean awning clam [?] ® Solemya
togata.
Mediterranean
bigeye rockling [küçük
gelincik] ® Gaidropsarus biscayensis.
Mediterranean cerithe [?] ® Cerithium
rupestre.
Mediterranean climate [Akdeniz iklimi] Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve orta derecede yağışlı geçen
alt-tropik (subtropik) iklim tipi.
Mediterranean flyingfish [uçan balık] ® Cheilopogon heterurus.
Mediterranean geryon [?] ® Geryon
longipes.
Mediterranean
horse mackerel [istavrit balığı, karagözistavrit balığı, sarıkuyrukistavrit, karagöz istavrit, istavrit, sarıkuyruk istavrit] ® Trachurus mediterraneus.
Mediterranean killifish (South European toothcarp) [dişli-sazancık] ® Aphanius fasciatus.
Mediterranean locust lobster [böcek] ® Scyllarides
latus.
Mediterranean
moray [merina balığı, izmirna, muren, müren, müren balığı] ® Muraena
helena.
Mediterranean mussel (bay
mussel, blue mussel) [midye] ® Mytilus galloprovincialis.
Mediterranean
mussel [Akdeniz midyesi] ® Mytilus galloprovincialis.
Mediterranean
needlefish [zargana, zargana balığı] ® Tylosurus
acus imperialis.
Mediterranean rainbow wrasse [güneş
balığı, yunker balığı, gün balığı, gelin
balığı] ® Coris julis.
Mediterranean red coral [mercan] Corallium rubrum’un iskeletinden yapılan boncuk gibi kullanılan
renkli madde. ® Corallium rubrum.
Mediterranean rock shrimp [?] ® Sicyonia carinata.
Mediterranean
sand eel [kum balığı] ® Gymnammodytes
cicerelus.
Mediterranean
sand smelt [çamuka balığı, gümüş balığı, çamuka, çamoka] ® Atherina atherina hepsetus.
Mediterranean Sea [Akdeniz] Cebelitarık Boğazı ile Atlas Okyanusu’na, Süveyş Kanalı ile Kızıldeniz ve
Hint Okyanusu’na, Çanakkale ve İstanbul boğazlarıyla Karadeniz’e bağlı
yüzölçümü 2,966.000 km2 olan ve Avrupa’ya kıyısı bulunan kurak iklim
denizidir. Uzunluğu 3,860 km’dir. Birçok alt bölüme ayrılır. Bunlar Albeyta
Denizi, Balerya Denizi, Ligur Denizi, Tiran Denizi, Adriyatik Denizi, İyon
Denizi, Ege Denizi, Libya Denizi, Levant ve Klikya denizidir. Akdeniz’in suyu
mavi olup besin tuzlarınca ve üretim açısından fakirdir. Bu deniz, kirlilik
tehdit ve tehlikesi altındadır. 46,000 km uzunluğundaki çevresinde 22 ülke yer
almakta olup bunların kuzeyde yer alanları gelişmiş endüstri ülkeleri olarak
önemli kirlilik kaynağını oluşturmaktadırlar.
Mediterranean shad [dişli
tirsi, beneklitirsi, tirsi] ® Alosa fallax nilotica.
Mediterranean shore crab [çingene pavuryası, çingene yengeci; çağanoz] ® Carcinus aestuarii.
Mediterranean
slimehead [kütük balığı] ® Hoplostethus
mediterraneus mediterraneus.
Mediterranean
spearfish [marlin,
yelken balığı, kılıç balığı] ® Tetrapturus belone.
Mediterranean water system [Akdeniz sular sistemi] Akdeniz sular sistemi dendiğinde yan denizler dahil,
görece geniş ya da dar boğazlarla birbirine bağlı bölgemiz sular sisteminin
tamamı anlaşılmaktadır. Bu sitem içerisinde Adriyatik Denizi, dahil
Cebelitarık’tan Filistin kıyılarına kadar uzanan Akdeniz’in kendisi ile Ege, Marmara
ve Karadeniz yer almaktadır.
medulla
[ilik, öz] Bir şeyin ortası anlamındadır. Tallus’un
iç kısmı. Yapısı sıklıkla farklıdır (ya daha yoğun iplicikli ya da daha az
renklidir).
Medusae (jellyfish) [denizanası] Omurgasız, jölemsi kıvamlı yarı saydam gövdeli,
şemsiyemsi görünümlü, serbest yüzen; yüzücü (pelajik), yanar-döner renkli
hayvanların genel adıdır. Şemsiye sapı bir boru organı olup ağız (manibriyum)
yer alır. Basit ışık algılayıcı göz ve denge organı (statolith) ile sarkan
birçok dokunaç kenarlarda yer alır. Tatlı-su formları azdır. Afrika’nın bazı
büyük göllerinde birkaç türü bulunmaktadır. Gerçekmedüzler (Scyphozoa) sınıfı
üyeleri olup eşeyli ürerler. Türkiye sularında en tanınmışları Aurelia aurita ile Rhizostoma pulmo’dur. ® Scyphozoa (Gerçekmedüzler).
medusafish [Karabalıkgiller] ®
Centrolophidae.
mega- (prefix) [mega-] Büyük. Örnek;
megasefal (megacephalus)-büyük kafa(lı).
megagamete [megagamet] ® Macrogamete.
megahertz [megahertz] Bir milyon Hz.
megaloplankton [megalo-plankton] Plankton organizmalarının en büyükleri.
megalops [megalop] Yengeçlerin belirgin
göz ve kamçısı olan kurtçuk evresi.
mega-plankton [megaplankton] Boyları >5cm olan planktonlar.
megrim [pisi balığı] ® Lepidorhombus whiffiagonis.
MEI (abbrev) [morfoedaptik gösterge (morfo edaptik indeks)] ® Morphoedaphic index.
meio- (prefix) [meyo-] Daha küçük, daha az … den az.
meiobenthos [meyobentos] 0,5 mm’den geçen ve
0,06 mm’den geçmeyen küçük tabansal organizmalar.
meiofauna [meyofauna] ® Meiobenthos.
meiolecithal [meyolesital] Yumurta sarısı küçük olan yumurtalar.
melan- (prefix) [melan-] Siyah. Örnek;
melanofor (melanophore), siyah boya gözesi.
membrane
filters [zar
süzgeçler] Sudaki çok küçük
parçacıkları tutan (çok küçük gözenekli) zarımsı filtreler.
Mendel [Mendel] Kalıtımın babası lakaplı Gregor
Johann Mendel bugün Çekoslovakya’da kalan (Hyncice’de eski Heinzendorf’da)
Almanca konuşulan bir ailenin çocuğu olarak doğdu (1822). Kronik böbrek
hastalığından 1884’te Brno’da bugün (Çekoslovakya’da) öldü. Viyana’da okudu,
bir manastıra papaz ve fizik öğretmeni olarak girdi. 1856-1863 yılları arasında
28,000 bezelye üretti ve denedi. Bu deneylerden Mendel’in kalıtım yasaları olarak
bilinen sonuçlar elde edildi. Bulgularını 1866’da ‘Bitki Melezleri Üzerine
Denemeler’ (Versuche über Pflanzenhybride) adlı çalışmasında yayınladı. Bu
çalışma 1909’a kadar ilgi görmedi. Mendel yasaları; i) Başatlık ya da baskınlık; ii)
Özelliklerin (karakterlerin) ayrılığı; iii)
Melezin gametlerinde özelliklerin bağımsız ayrılığı şeklinde özetlenebilir.
mending needle (fiddle, net needle) [balıkçı iğnesi (iğne)] Balık ağlarının çoğunlukla tamir ve bakımında (bazen
örülmesinde) kullanılan farklı malzemeden yapılmış, arka tarafı çatal ön kısmı
oval ve ip sarmaya yarayan oyuk ve dili olan bir cins iğne.
mental [mental] 1- Çeneye ait.
mental [mental] 2- Akılsal, akla ait, zihinsel.
mental barbel [çene-sakalı (mental
sakal)] Balıkların alt çenelerindeki uzantı ve algılayıcıları belirtmek için
kullanılan tanımlama. Örnek; Keserbaş barbunya (Mullus barbatus).
mental uzantı [mental appendage] Altçenede dokunma duyu
organı olarak kullanılan etsi çıkıntı, püskülümsü uzantı.
mercaptans [merkaptanlar] Kükürtlü, organik bileşikler.
Mercator [Mercator Gerhard Kremer] Bugünkü
Belçika’da doğdu (1512) ve Duisburg-Almanya’da öldü (1594). Felsefe öğrenimi
gördü sonra matematikçi oldu. Yer’in düzlem şeklinde gösterilmesini ve kendi
adıyla anılan Mercator İzdüşümü’nü gerçekleştiren haritacı olarak tanındı.
mercury (Hg) [cıva (Hg)] Sanayi uygulamalarında çok kullanılan bir element olup
oda sıcaklığında sıvı halde olan tek ağır metaldir. Buharı çok zehirlidir.
Organik malzemeyle birleşmiş halde bulunan cıva canlılarda birikerek çeşitli
hastalıklara neden olabilir. Örneğin cıva
bileşenlerinden olan metil-cıva (methyl-mercury) çokça balık yenmesi sonucu
meşhur Miamata hastalığına yol açmıştır.
Meretrix
chione (smooth callista) [?] ® Callista chione.
meristem [sürgen doku (meristem)] Büyüyen, bölünebilme yeteneğine sahip gözelerden (hücrelerden) oluşan
doku.
meristic [meristik] Parçalara ayrılmış
anlamında olup balıkların tekrarlanmış olan pul, iri-pul, omur, yüzgeç ışını,
diken vb gibi sayılabilir yapılarını ve özelliklerini belirtir. Örnek; yanal
çizgi boyunca pul sayısı.
Merlangius merlangus (whiting) [bakalyaro, bakalyaro balığı, mezgit] Okyanus-göçer (okyanodrom) ve tabansal (demersal) yüzücüdür (pelajiktir).
Boyu TL=70 cm ve ağırlığı
Merlangius merlangus euxinus (whiting) [mezgit] Karadeniz’deki Merlangius merlangus türüne verilen alt tür kimliğidir. Karadeniz’deki bireylerin boyu daha
küçüktür. ® Merlangius
merlangus.
merluccid hakes [Berlamgiller] ® Merlucciidae.
Merlucciidae (merluccid hakes) [Berlamgiller] Actinopterygii sınıfı,
Gadiformes takımı, Merlucciidae ailesidir. Bir sınıflandırmaya göre 5 cinste (Lyconodes-1 tür, Lyconus-2 tür, Macruromus-4 tür, Merluccius-15
tür, Steindachneria-1 tür) toplam 23
tür ihtiva etmektedir. Bir diğer sınıflandırmaya göre Berlamgiller iki alt aileye ayrılır
(Macruroninae (3 cins), Merlucciinae (1 cins). Soğuk su balıklarıdırlar.
Akdeniz’de bir türü bulunur. Çoğunluğu 70-75 cm boyunda ancak en büyükleri 150
cm civarındadır. Akdeniz’de en çok 110 cm ve çoğunluğu 12-60 cm’dir. Yırtıcı balıklar olup kıta
sahanlığı ve kıta yamacının üst kısımlarında yayılırlar. Çoğunluk 70-370 m
derinliklerde yer alır. Tabansal derin pelajik olan Berlamgiller gündüz tabana
yakın, gece su kolonunda bulunur ve küçük balıklarla beslenirler. Kafa büyük,
ağız geniş ve uçtadır. Sakalcık yoktur. Gözler büyük, 2. sırt yüzgeci bir
kesikle ayrılmıştır. Yüzgeçlerde sert ışın bulunmaz. Pullar küçük ve
çemberimsidir (sikloidtir). Yanal çizgi sırt
profiline koşut (parallel) gider. Sırt metalik, karın gümüşi renklidir. Üreme
kış sonu ilkbahar başında ancak Akdeniz’de tüm yıl boyunca gerçekleşir.
Merluccius merluccius (European hake) [berlam, berlam
balığı, bakalyaro] Tabansaldır (demersaldır). 30-1,000 metrelerde yayılır. Genellikle 70-
Mermaid’s wine glass [?] ® Acetaburia acetabulum (sin. Acetabularia
mediterranea).
meromictic [meromiktik] Sürekli yoğunluğu farklı su tabakası olan göl. Su değişimi olmadığı için
derin kesimlerinde oksijen ve balık bulunmaz.
meropelagic [meropelajik] Ancak belirli bir süre planktonda bulunan organizma.
meroplankton (mero-plankton) [geçici plankton (meroplankton)] Ancak belirli bir süre plankton içerisinde yer alan yumurta ve kurtçuklar
(larvalar). Yaşam evrelerinin bir kısmını plankton olarak geçiren organizmalar.
mesentery [mezenteryum] Balıkların iç
organlarını koruyan ince zar (diyafram).
mesh [göz] 1- Ağ gözü.
mesh [göz] 2- Ağın yapıldığı iplik malzemesinin sardığı boşluk.
mesh depth (mesh length, mesh opening, mesh-size) [göz derinliği] İp kalınlığına bakılmaksızın iki karşıt düğüm arasındaki içten içe mesafe.
İki düğüm arasındaki mesafenin yaklaşık iki katı. ® Mesh width (Göz genişliği).
mesh gauge [gözölçer] Balık ağı göz büyüklüğünü ölçmede kullanılan alet.
mesh length (mesh-size) [göz açıklığı (göz
boyu)] ® Mesh opening.
mesh opening (mesh length,
mesh-size) [göz
açıklığı] İp kalınlığına
bakılmaksızın iki karşıt düğüm arasındaki içten içe mesafe. İki düğüm
arasındaki mesafenin yaklaşık iki katı.
mesh size [göz büyüklüğü] Uzatılmış ağ gözünün köşeden köşeye uzunluğu.
mesh stick [göz çubuğu] Ağın elle yapılması halinde ölçü olarak kullanılan çubuk.
mesh-width [göz genişliği] İp kalınlığına bakılmaksızın ağ gözünün içten iki düğüm
arasındaki mesafesidir. ® Mesh depth (Göz derinliği).
meso- (prefix) [mezo-] Orta, arada. Örnek;
mezoderm (mesoderm)-ortaderi.
mesobenthos [orta-bentos (mezobentoz)] Deniz tabanında 200-1,000 m derinliklerde yaşayan
organizmalar.
mesocosm [mezokozm] Yeterince büyük olup
doğal ortamın kendisi gibi davranacağı varsayılan buna karşın çevresel
faktörlerin kontrol edilebileceği kadar küçük, kapalı deney setidir. Bu türden
deney set(ler)i organizmaların, organizma topluluklarının değişen çevresel
koşullara nasıl tepki vereceklerinin anlaşılması için kullanılmış ve
kullanılmaktadır.
Mesodesmatidae (?) [?] Kabuklar eşittir, kancaları
kıvrıktır. Dışı eş merkezli bantlıdır. Eklem kısmı 1 ya da 2 dişlidir. Yanal
dişler vardır. Yaklaştırıcı kas izi iki tanedir. İç kenarları pürüzsüzdür.
Solungaçları yapraksı olup sifonları ayrık uçludur. Ayak iridir. Akdeniz sular
sisteminde bu aileden 4 tür yaşamaktadır.
mesohaline [orta-tuzlu (mezohalin)] Tuzluluğu 3-10 ppt arasında olan acı-su ya da tuzluluğu
30-34 ppt arasında olan deniz suyu.
mesolecithal [ortalesital (mezolesital)] Orta derecede yumurta sarısı olan yumurta(lar).
mesolittoral [mezolittoral] ® Mediolittoral.
mesonephros [mezonefroz] ®
Opisthonephros.
mesopelagic [orta-yüzücü
(orta-pelajik, mezopelajik)] Okyanusların orta derinlikteki suları. Kullanıcıya göre derinlik
sınırları değişmekte olup 200-1,200 m ya da 150-2,000 m derinlik
aralıklarındaki sular ima edilmektedir. Bu suların özellikleri alaca karanlık
ile keskin sıcaklık farklılığı şeklinde verilmektedir. ®
Bathypelagic (Derin-yüzücü). ® Holopelagic (Tüm-yüzücü). ® Epipelagic (Üst-yüzücü).
mesoplankton (meso-plankton) [orta-plankton (mezoplankton)] 1- Yararlanılan araş-tırmacıya
göre planktonun boyları 1-
mesoplankton (meso-plankton) [orta-plankton (mezoplankton)] 2- Yararlanılan araş-tırmacıya
göre büyüklüğü
mesoplast
[mezoplast] Birbirlerine daha ince parçalarla bağlanmış canlı hücre (plastid) elemanlarına
sahip ağ ile tanımlanan (karakterize edilen) canlı alg hücresi (alg hücresindeki birçok organelden herhangi biri).
mesopsammon [mezopsammon] Kum tanecikleri
arasında kalan yaşam-alan. İlk kez Alman zoolog Remane tarafından kum
tanecikleri arasında kalan hayvansal yaşam 'Sandlückenfauna' olarak
bulunmuştur. İngilizcede 'sand
gap system' olarak da anılmaktadır.
mesosaline [orta-tuzcu] Orta derecelerdeki tuzluluğa dayanıklı organizma.
mesoscale [orta ölçek] Kabaca 10-1,000 km
yatay boyutlarındaki olayları içerir.
mesotehermic [mezoterm] Ilıkçıl.
mesotrophic [mezotrofik] Orta derecede birincil üretime sahip su, göl. Orta derecede gübre ihtiva
eden su.
Mesozoic [mezozoik] 245-265 milyon yıl öncesi jeolojik çağ (Jurasik, Trisik dönem).
mess [yemekhane
(manga)] Gemi personelinin yemek yediği
ve oturduğu yer.
messenger (bolo line) [el
incesi] 1- ® Hauling line.
messenger [mesenjer] 2- Çelik tele bağlı bir örnekleme aracını (plankton ağı,
Nansen kabı vb) kapatmak için tel üzerine gerektiğinde takılıp suya salınan ve
istenen araca serbest düşerek ulaşması beklenen ağırlık.
meta- (prefix) [meta-] Arkasında, arasında,
içinde vb.
metabolism [metabolizma] Organik madde oluşumu ve bunun bozunma ve yıkımı olayları süresince oluşan
enerjinin hücre ve organizma tarafından değişikliğe uğratılmasıdır (madde ve
enerji değişimidir). Anabolizma ve katabolizma olmak üzere iki kısma ayrılır.
Anabolizma yapma, yeni vücut oluşturmadır. Katabolizma ise oluşmuşun bozulması,
ayrışmasıdır.
metagenesis [metagenez] Eşeysiz dölü, eşeyli dölün izlediği döl değişimi tipi.
meta-larva [meta-larva] Vücut ortasında birincil
ışınlar ve karın yüzgeci kaidesi ya da yüzgecinin belirginleştiği kurtçuk
(larva) evresi.
metalimnion [metalimniyon] Göllerde sıcak üst ve soğuk alt kuşak arasında ani sıcaklık değişiminin
(termoklin’in) olduğu kuşak.
metamere (segment) [bölüt] Birbirine az ya da çok
benzeyen parçacıklardan her biri. Örnek; solucanlar ile
eklembacaklılarda birbirinin benzeri olup tekrar eden parçalar, bölümler. Vücut
bölümünün birbirine benzeyen parçaları.
metamorphism [başkalaşım (metamorfizm)] Yapı ve bileşenlerin zamanla değişimi.
metamorphosis [başkalaşma (metamorfoz)] 1- Başkalaşma. Aşırı değişme durumu. Bir hayvanın örneğin
kurtçuk (larva) görünüşü ya da şeklinden ön erin şekline geçmesi.
metamorphosis [başkalaşma (metamorfoz)] 2- Kurtçuktan (larvadan) erin aşamasına geçerken vücudun
temel değişikliğe uğraması. Örnek; Yılanbalığıgiller (Anguillidae).
metamorphosis [başkalaşma (metamorfoz)] 3- Canlının yapı ve işlevinde, büyüme ve gelişmesindeki doğal yolla
olan değişme. Örnek, yumurta sarısı sonrası kurtçuk oluşumu. İribaş’ın
kurbağaya dönüşmesi.
metanauplius [metanauplius] Kabukluların geç kurtçuk
(larva) evresi.
Metapenaeus
monoceros (speckled shrimp, brown shrimp, pink
shrimp) [?] Gövde
tüylerle kaplıdır. Rengi pembemsi,
grimsi ya da beyazımsı yeşil olup kahverengi lekelidir. Boyu erkeklerde en çok
15 cm ve dişilerde ise 19,5 cm olabilir; sıkça rastlanan boyları 10,5 cm ile
13,5 cm kadardır. Kumlu çamurlu deniz ve acı-sularda demersal olup kıyıdan 179
m ye kadar yayılır ancak çoğunluğu 30 m civarındadır. Türkiye'nin doğu Akdeniz kıyılarında bulunur.
Avcılığı vardır.
Metapenaeus
stebbingi (peregrine shrimp) [?] Gövde tüylerle kaplı olmayıp neredeyse
tüysüzdür. Gövde ve yürüme bacakları beyaz-kremsi-sarı olup gri lekeli ve paslı
gibidir. Total boyu 13,9 cm kadar olup sıkça rastlanan boyu 8 cm ile 12 cm
arasındadır. Kumlu çamurlu taban üstünde 90 m'ye kadar yayılır ancak daha çok
50 m civarında rastlanır. Demersal bir türdür ve mansap ve deniz kulaklarına
girer. Hint Okyanusu-Kızıl Deniz'den Akdeniz'e göçmendir. Türkiye'nin doğu
Akdeniz kıyısında bulunur. Diğer karideslerle birlikte trol ile avlanır.
metaphase [metafaz] Mitoz bölünmede kalıtsal malzemenin (kromozomların) ekvator düzleminde
dizilmesi.
metapopulation [metapopülasyon] Aynı türe ait bir popülasyonun, kısmen izole olmuş, döl
verebilen parçalarının, o türün yok edildiği alanlara yeniden yerleşmeleri,
yayılmaları.
metazoa (metazoan) [çokgözeliler (çokhücreliler)] Protozoa hariç, hücreleri uzmanlaşmış dokular ya da
organlara dönüşmüş genellikle sindirim ve sinir sistemi olan hayvanlar.
metazoan [çokgözeliler (çokhücreliler)] ® Metazoa.
meteorology [meteoroloji] Atmosferin kendisi ile
atmosferdeki olayların yasalarını konu alan kısaca atmosferik olaylarla
ilgilenen bilim dalı.
meter [metre] MKS sisteminde
kullanılan uzunluk ölçü birimi.
methane (CH4) [metan] Bataklık gazı adı da verilen yüksek enerjiye sahip ve parlayıcı renksiz
gaz.
methods of the study of fish migration [balık göçlerini araştırma yöntemleri] Temelde dört yöntem kullanılmaktadır. i) ölçülen - ölçülebilir
(morphometric) özellikler ile sayılan - sayılabilir (meristic) özelliklerin
incelenmesi; ii) doğrudan doğruya yapılan gözlemler; iii) biyokimyasal
yöntemler ve iv) yankı iskandilleri (eko-sonder) yapılan incelemeler.
methylene blue [metilen mavisi] Kimyasal formülü C16H18N3ClS
ve kimyasal adı “3,7-bis(Dimethylamino)-phenazathionium chloride” olan bu
heterosiklik aromatik madde, baz özelliği nedeniyle birçok alanda
kullanılmaktadır. Oda sıcaklığında kokusuz, koyu yeşil toz halindedir. Suda
çözüldüğünde mavi renk alır. Kimyada indirgeme yükseltme
(oksidasyon-redüksiyon) göstergesi olarak kullanılır. Biyolojide boya maddesi olarak kullanılmaktadır. Akvaryumcular ise mantar
hastalıkları ile bazı birgözelilere (protozoa) karşı kullanmaktadırlar.
metric ton [ton (metrik
ton)] 1,000 kg. ® Tonne.
Meyendorff’s coral-shell [?] ® Coralliophila meyendorffi.
MHz (abbrev) [MHz] ® Megahertz.
micro- (prefix) [mikro-] Küçük, çok küçük.
Örnek; mikronukleus (micronucleus)-küçük çekirdek.
microbenthos [mikrobentos] Çoğunlukla
birgözeliler (Protozoa) ile bakterilerden oluşan (0,06> mm) küçük
organizmalar için kullanılan genel terim.
microbes [mikroplar] Hastalıklara da yol açan çok küçük (mikroskopla görülebilen) bitkiler ve
hayvanlar. Bu sınıfa mikro-algler (ökaryot-eukaryotic) gözeler (hücreler),
mantarlar, mayalar, protozoa, çekirdeği olmayan prokaryot (prokaryotic)
gözeler, virüsler ve prionlar (deli dana) girmektedir.
microbiology [mikrobiyoloji] Bitkiler aleminden bakteriler, su yosunları, mantarlar ile hayvanlar
aleminden bütün mikroskobik ve ultramikraoskobik organizmalarla uğraşan
biyoloji kolu.
microbound feed [mikro-bağlayıcılı yem] Akvakültürde balık kurtçukları için formüle edilmiş küçük
parçacık yem. Parçacıklar 50-700 μm büyüklüğünde olup karmaşık
karbonhidrat ya da protein bağlayıcı katkılıdır.
Microchirus ocellatus (foureyed sole) [beneklidil balığı, dil
balığı] Tabansaldır (demersaldır). 30-
Microchirus variegatus (thickback sole) [lekelidil balığı, dil balığı] Tabansaldır (demersaldır), 20-
microclimate (micro-climate) [mikroiklim] Genelden ayrı olan atmosfer koşulları. Küçük, özel bir alandaki iklim. Yerel iklim koşulları. Çoğunlukla
alışılmışın ötesinde (benzersiz) türler birlikteliğine sahiptir.
micro-climate [mikroiklim] ® Microclimate.
microconstituent [mikro-bileşen] Kemiklerin element donanımı.
Microcosmus polymorphus (rock violet) [?] Gömlek kalındır, buruşuk değildir. Kırmızı
manto sarı-beyaz damarlıdır. Boyu en çok 8 - 15 cm olabilir. Sıklıkla 5 - 10 cm
boylarda rastlanır. 50 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Ege kıyılarında
bulunur. Kullanımı vardır.
Microcosmus sabatieri (sea fig) [?] Sin. Microcosmus sulcatus;
Microcosmus vulgaris. Gömlek kalın olup kırışıklıklarla kaplıdır. Manto
limon sarısı, sifonlar pembe olup sarı-turuncu kaslıdır. Gonadlar çok iridir ve
sindirim sistemini örter. Boyu en çok 22 cm; sıkça rastlanan boyu 10 - 15 cm
kadardır. Sahanlık alanında 1 m ile 200 m arasındaki derinliklerde yayılır.
Türkiye'nin Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
Microcosmus sulcatus (sea fig) [?] ® Microcosmus sabatieri.
Microcosmus vulgaris (sea fig) [?] ® Microcosmus sabatieri.
micro-encapsulated diet (micro-encapsulated feed) [mikro-kapsüllü yem] Akvakültürde balık kurtçukları (larvaları) için formüle edilmiş küçük
parçacıklı olup bir zar ya da bağlayıcıyla muamele edilmiş yem. ® Micro-encapsulated feed.
micro-facies [mikrofasiyes] Mikroskopla görülebilen fasiyes. ® Fasiyes.
microfauna [mikrofauna] Mikroskopla görülebilen küçük hayvanlar.
microflora [mikroflora] Mikroskopla
görülebilen küçük bitkiler.
microgamete [mikrogamet] Atmık. Yumurtadan çok küçüktür.
microhabitat [mikro yaşam-alan] Geniş yaşam-alanın bir parçasıdır. Balıkların özel amaçla
seçtikleri komşu küçük yaşam-alanlardan fiziksel özellikler yönünden (akıntı,
derinlik vs) farklı yaşam-alan.
Microichthys coccoi (deepwater cardinalfish) [derinsu kardinal balığı] Derin-su kardinalbalıkları (Epigonidae) ailesinden olup yüzücüdür (pelajiktir).
microincrement [mikro-artış] Otolitlerde 50 μm’dan daha küçük olup yaş tayinlerinde de kullanılan
günlük ya da daha kısa süreçli büyüme.
Micromesistius
poutassou (blue
whiting) [mezgit,
mezit, mezit balığı, mavimezit,
mavimezgit balığı, derinsu mezgiti, mavi mezgit] Yüzücü (pelajik), okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Boyu
TL=50 cm ve ağırlığı
micrometer
[mikrometre] Küçük uzunlukları ölçmede kullanılan hassas alet.
micron [mikron] 1/1,000 mm = 1m
micronutrients [mikrobesinler] Organizmaların az miktarlarda gereksindiği demir (Fe), mangan (Mn), bakır
(Cu), çinko (Zn), bor (B), silisyum (Si) molibden (Mo), klor (Cl), vanadyum
(V), kobalt (Co) ve yalnız omurgalılar için önemli olan iyot (I) gibi
elementlerdir. ® Macronutrients.
microorganism(s)
[mikroorganizma(lar)] Çok küçük olup mikroskopla görülebilen bitkisel ya da
hayvansal canlılara verilen genel ad.
microparticulate diet [mikro-tanecikli yem] Akvakültürde balık kurtçukları (larvaları) için
hazırlanmış çok küçük taneciklerden oluşan yem.
microphage [mikrofaj] Mikropları yutabilen göze (hücre). Çok çekirdekli akyuvar.
microphagous [mikrofaj] Küçük parçacıkları ya da küçük organizmaları (plankton) yiyen hayvan.
microphytophagy [fitoplanktofaj] ® Phytoplanktophagy.
microplankton (micro-plankton) [mikroplankton] Bir milimetreden küçük plankton. Plankton’un boyları 50 µ ile
micro-plankton [mikroplankton] ®
Microplankton.
micropyle [mikrofil] Atmığın (sperm) girmesi için yumurta zarındaki çok küçük delik (açıklık).
microsatellite [mikro-uydu (mikro-satelit)] DNA’da tekrarlanan çok küçük bölümler.
microscale [küçük ölçekli] Çapı
microscope
[mikroskop] Küçük nesnelerin uygun mercek sistemiyle büyüterek görünmesini sağlayan
alet. Polarıcı, zıt fazlı, elektron, proton gibi birçok türü vardır.
microsporangium
[mikrosporangiyum] Bazı su yosunlarında çok küçük sporları (mikrosporları) oluşturan ve
taşıyan organ.
microstructural growth
interruption [mikro-yapısal
büyüme kesintisi] Otolitlerdeki kristal
(aragonite) büyümesinin organik malzemeyle (otolin) kesilmesi.
micro-tag [mikro-marka] Canlıya takılan ya da
gövdesi içine yerleştirilen çok küçük tanıtıcı işaret. Popülasyon ya da
grupların belirlenmesi ile hareketlerinin izlenmesinde kullanılır.
microtome
[mikrotom] Mikroskopta incelenecek nesnelerden, çok ince dilimler kesmede kullanılan alet.
mictic [miktik] Rotatorlarda (Rotatoria)
döllenebilen haploid yumurtalar olup döllenmediğinde partenogenezle erkek
oluşturan yumurta. Döllendiğinde ise miktik yumurta bir kabuk oluşturur ve
bundan ilkbaharda amiktik dişi gelişir.
mictic
egg [miktik yumurta] İnce kabuklu haploid yumurta. ® Mictic.
mid-caudal length (FL) [çatal boy] ® Fork length.
midwater [orta-su] Orta-yüzücü yani orta-pelajik (mezopelajik) kuşak ile ilgili. Kısaca yüzey
suları ile taban suları arasındaki kuşakta yer alan sular.
midwater otter trawl [orta-su trolü] ® Midwater
trawl.
midwater trawl (midwater otter
trawl) [orta-su
trolü] Taban ile yüzey
arasında herhangi bir uygun derinlikte bir tekne ve kapılarla ya da iki
tekneyle (kapısız) çekilen balık ağı. Ağın sürüklenme derinliği, sonarda
derinliği belirlenen balık sürüsünün bulunduğu derinliğe göre ya kablolu ya da
kablosuz mantar yaka üstü akustik sistemle belirlenir. Ağın ön kısmı çok geniş
gözlü olup sürünün sanki bir tünel içerisine girmesi şeklinde bir etkiye sahiptir.
Sürünün orta-suda kullanılan bir ağa girmesi için ağız açıklığının en az 4x4
metre boyutlarında kare olması deneyimle öğrenilmiştir. Tabanda ve orta-suda
kullanılabilen kombinasyon ağlar da mevcuttur. Hafif malzemeden üretilen
orta-su ağları tabanda çabuk yıpranırlar. Bu nedenle ağın ağız kısmında ağ
malzemesi yerine belirli aralıklarla yerleştirilmiş halatlar da
kullanılmaktadır.
migration [göç] 1- Basitçe bir yerden diğerine
harekettir. Hayvanlardaki göç Haepe’ye göre göç edenleri, başlangıç noktasına
dönmeye zorlayan (biyolojik gereklilik) bir cins harekettir. ®
Overwintering migration (Kışlama göçü). ® Spawning
migration (Üreme göçü). ® Alimental
migration (Beslenme (nafaka) göçü).
migration [göç] 2- Hastalık yapıcı virüs ya da mikrobun konak vücudundaki hareketi.
migratory fish [göçmen balık] Göç etme alışkanlığı (davranışı) olan balık.
mild smoked (light smoked) [hafif tütsülenmiş] Hafif tütsü koku ve tadı vermek için kısa süreli
tütsülenmiş balık. Saklama süresi (raf ömrü) sınırlıdır.
milibar (Mb) [milibar (Mb)] Basınç ölçü birimi (1/1000 bar).
milieu [milyö] Çevre. Canlıyı kuşatan.
milli- (prefix) [mili-] Bin (1,000)
anlamındadır. Ancak MKS sisteminde 1/10, 1/100, 1/1,000 olarak da
kullanılmaktadır.
milliliter (ml) [mililitre
(ml)] 1/100 litre.
millimeter (mm) [milimetre
(mm)] 1/1000 m
millimeter
paper [milimetrik kâğıt] Üzerinde mm taksimatı olan ve bilgisayarların gelişmesi öncesinde şekil ve
grafik çiziminde kullanılan kağıt.
mimicry [taklit (mimik)] 1- Biri tehlikeli diğeri tehlikesiz iki türün görünüşünün
birbirine benzemesi. Tehlikesiz tür, tehlikeli türü yemede kötü tecrübe edinmiş
yırtıcıdan bu yolla korunmaktadır. Buna Batesian taklit denmektedir.
mimicry [taklit (mimik)] 2- Birbirinin benzeri iki türün de tadı kötüdür. Bunlardan
birini yemede kötü tecrübe edinmiş yırtıcı diğerinden de sakınmaktadır. Buna
Müllerian taklit denmektedir.
mimicry [taklit (mimik)] 3- Kendi türünden bireyleri taklit etmek.
min. (abbrev) [min.] ® Minimum.
Minamata disease [Minamata hastalığı] Besin ağında birikebilen ve zehirli bir cıva bileşeni
olan metil-cıva (methyl-mercury) Minamata körfezinde çokça balık tüketen
insanlarda görülmüştür.
Mindanao Deep (Philippine
Deep) [Mindano Çukuru] ® Mindanao Trench.
Mindanao Trench (Philippine Deep, Mindanao Deep) [Mindano Çukuru] Filipinlerin
doğusunda yer alan boyu 1,320 km eni 19
km civarındaki deniz tabanı oyuğudur. En derin yeri Galathea çukuru olup
derinliği 10,540 metredir.
minimum [minimum] En küçük, en az.
minimum biological acceptable
level [kabul
edilebilir biyolojik en küçük değer] 1- Bazı türlerin, yasayla belirlenen belirli bir boyun altında kalan
bireylerinin avlanmaları halinde saklanması ve pazarlanması yasak uzunluk
değeri.
minimum biological acceptable
level [kabul
edilebilir biyolojik en küçük değer] 2- Yumurtlayan stok biyokitlesinin, belirli bir değerin altına düşmesi
durumunda, iç-göçün (stoğa katılmanın-recruitment) giderek azalma olasılığının
artabileceği, biyokitle değeri.
minimum landing size [en küçük pazar boyu] Yasal olarak avlanıp saklanabilecek ve pazarlanabilecek
en küçük balık boyu olup biyolojik en iyi (uygun) boy olmayıp pazarlama boyu
olabilir.
minimum legal size [en küçük yasal boy] Düzenlemeyle belirlenmiş belirli bir boydan küçük
olanların denize geri döndürülmesini gerektiren en küçük balık boyudur.
minimum mesh size [en küçük ağ gözü] Belirli bir ağ için yasayla belirlenmiş en küçük ağ göz
büyüklüğüdür. Ağda bu değer çaprazi ve göze belirli bir basınç uygulanarak
ölçülür.
minimum size [en küçük boy] Belirli bir boydan daha küçük balıkların avlanmasının yasaklandığı boy.
minimum stock size threshold [alt stok büyüklüğü eşiği] 1- Sürdürülebilir en
yüksek üretimi yani ürünü (MSY) sağlamak için gerekli olan en küçük stok
büyüklüğü değeridir. Bu değerin altında kalan stok büyüklüğü aşırı avcılık
olarak değerlendirilir.
minimum stock size threshold [minimum stok büyüklüğü eşiği] 2- En küçük
stok büyüklüğü eşiği. Bu eşiğinin (BThreshold = BEşik)
altındaki değerde stokun aşırı avlandığı dikkate alınır.
minor community [küçük topluluk] Bunlar komşu topluluklardan olabilecek girdi ve
çıktılardan etkilenen görece küçük birikmelerdir. ® Major
community (Ana topluluk). ® Community
analysis (Topluluk çözümlemesi).
Miocene [Miyosen] Tersiyer içerisindeki jeolojik çağ. Otobur memelilerin ortaya çıktığı 26-5
milyon yıl öncesi dönem.
miscellaneous species [karışık türler] Kota uygulaması söz konusu olmayan balık türleri.
misreporting [yanlış
bildirim] Av jurnali ya da diğer
yasal bildirimde, doğru av ve avlak yeri değerlerinin kayıt edilmemesidir. Av
miktarının az ve avlanma alanının yanlış verilmesidir.
missing link [eksik bağ (eksik
ilişim)] Canlıların bilimsel
sınıflandırılmasında ardışık dizinin (birbirini izleyen halkaların)
tamamlanmasını sağlayacak ara cins ya da türün olmaması hali.
mission [özgörev (misyon)] Kişi ya da kurumun özel ve asıl görevi.
mitochondrial DNA [mitokondriyal DNA] DNA’nın bir şekli olup balık tanımlama ve belirlemesinde
kullanılmaktadır.
mitosis [mitoz] Gözenin (hücrenin) çekirdeği dahil iki eşit parçaya bölünmesi.
Mitra
cornicula (horny miter) [?] Yaygın
tür değildir. Kayalık, çamurlu tabanda yaşar. Boyu en çok 3,6 cm v çapı 1,1 cm
olabilir. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur.
Mitra
zonata (zoned
miter)
[?] Çok nadirdir. Çamurlu ve mercanlı
tabanda yaşar. Boyu en çok 8,8 cm, çapı ise 2,4 cm olabilir. Türkiye'nin Ege ve
Akdeniz kıyılarında bulunur.
mitre
shells [?] ® Mitridae.
Mitridae (mitre shells) [?] İğ
şeklinde uzamış, yüksek sarmallı kabuğun dudak kenarı incedir. Ailede birkaç
yüz tür bulunmaktadır. Çoğunluğu sıcak sularda yaşar. Etoburdurlar, sığda kuma
gömülür.
mixed culture (mixed farming) [karma kültür (karışık
kültür)] Farklı tür, boy ve yaş
gruplarının aynı su kütlesinde (aynı havuzda) yetiştirilmesi/semirtilmesi.
mixed fishery [karışık balıkçılık] Farklı türlerin avlandığı balıkçılık. Çoğunlukla tabanda
yürütülen balıkçılık. Örnek; dip trolü avcılığı.
Mixed Layer Depth (MLD) [karışma tabakası derinliği] Deniz suyunun çeşitli etkenler sonucu karıştığı ve özellikleri yönünden
benzeştiği (örneğin aynı sıcaklıkta olduğu) karışma tabakasının derinliği.
mixed stock fishery [karışık stoklu balıkçılık] Birden çok stoğun avlandığı balıkçılık.
mixing rate [karışma hızı] Mevsimsel deveran esnasında su kütlelerinin yenilenme (değiş-tokuş) hızı.
mixing ratio [karışma oranı] Karışabilir madde ve malzemelerin karışma oranı, karışma yüzdesi.
miyo [myo] Kas. Örnek; miyosit (myocite)-kasılabilir
göze (hücre).
MKS (abbrev) (Meter-Kilogram-Second) [Metre-Kilogram-Saniye] Ölçü sistemi.
ml (abbrev) [ml] ® Milliliter.
MLD (abbrev) [karışma tabakası derinliği] ® Mixed Layer Depth.
mm (abbrev) [mm] ® Millimeter.
Mn (abbrev) [mangan] ® Manganese.
mobile [gezici (hareketli)] Yer değiştiren. Bir yerde durmayan. Bırakıldığı yerde
durmayan balık. Markalama deneyinde bırakıldığı yerden 1,5 km’den çok sapan balık.
mobile fishing gear [hareketli av aracı] Çekilebilen, sürüklenebilen av aracı. Örnek; trol.
Mobula mobular (devil fish) [kulaklıfolya, şeytan
balığı, manta] Okyanus-göçer (okyanodrom), yüzücüdür
(pelajiktir). Disk genişliği 5,2 m olabilir. Kıta sahanlığı üstünde bulunur.
Canlı doğrucudur (ovovivipardır). Soyu tehdit ve tehlike altındaki türlerin
hassas sınıfında yer almaktadır.
Mobulidae (manta ray, devil rays) [Kulaklıfolyabalığıgiller] Keskisolungaçlılar (Elasmobranchii) sınıfı, vatozlar (Rajiformes) takımı, Myliobatidae ailesi, Manta cinsi balıkları kapsar. Ancak sistematikleri henüz tartışmalı olması nedeniyle Manta cinsi olan (Manta birostris, Manta ehrenbergii ve Manta
raya) türleri Mobulidae ailesine ait gösterilebilmektedir. Mobulidae
ailesinden kabul edilen türler iri olup en büyükleri
Moby Dick [Mobi Dik] Amerikalı yazar Herman Melville’nin ‘The Whale’ adlı romanındaki bir
olasılıkla romanın yazıldığı dönemden
birkaç on yıl önce Şili’nin güneyinde Mocha adası yakınlarında gerçekten
yaşamış olan albino ispermeçet
balina olup yazar tarafından Mocha Dick yerine Moby Dick şeklinde kullanılmış
olabilir. Mocha Dick ya da Moby Dick birçok kez balina avcılarından kurtulmuş
sırtında zıpkınlar taşıyan bir balinadır. Roman Moby Dick’i kovalayan ve
avlamak isteyen adam ile balinanın mücadelesini hikaye etmektedir.
mode [mod] En sık rastlanan değer. En yüksek
frekans. Örnek; bir ağ atımında çıkan bir türe ait balık boylarının ölçülmesi sonucu
oluşturulan boy dağılımı frekans değerlerinde balık sayısının en fazla olduğu
boy grubu.
model [model] Doğanın gerçekten nasıl
çalıştığının basitleştirilmiş kavranma fikri.
modelling [modelleme] Bir sistemi
basitleştirerek matematiksel formülle göstermek (benzetmek). Örnek: Balık
boyunun ölçülmesi bir modeldir. Bu model yalnız balığın uzunluğu ile ilgilidir.
“Balık şişman mı?”, “Zayıf mı?”, “Dişi mi?”, “Erkek mi?”
gibi sorularını sormaz, modelin ilgi alanına girmez.
Modiola
barbata (bearded
horse mussel) [?] ® Modiolus
barbatus.
Modiolus
adriaticus (?) [Adriatic
horse mussel]
Yakın kıyısal kesimden 80 m derinliğe kadar kumlu çamurlu tabandaki sert
malzemeye yapışır. Lagünlere girer. Boyu en çok 5,5 cm olabilir. Türkiye'nin
tüm kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır ancak Karadeniz'de avlamaz.
Modiolus
barbatus (?) [bearded horse mussel] Sin. Modiola barbata. Kabuk üçgensi ovaldir. Kanca uçtadır. Dışı
eş-merkezli sıra-sırtlıdır. Dış zar (deri) saçaklıdır (sivri uzantılıdır) Eklem
dişsizdir. Rengi kahverengi olup dışta biraz kırmızıya çalar. İçi mavimsi gri
olup mor ve sedefsi ışıldar. Boyu en çok
9 cm ve sıklıkla rastlanan boyları 5 ile 6 cm arasındadır. Bisusu ile kaya,
moloz, bitki vb malzemeye yapışık 100 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin
Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
Mohr-Knudsen method [Mohr-Knudsen yöntemi] Suyun
tuzluluğunun belirlen-mesinde kullanılan klorinite titrasyonu yöntemi.
moist pellet [nemli topak] Nem oranı %30 civarında olan balık yemi. İçerisinde öğütülmüş, ezilmiş
balık gibi yaş maddelerin yanında balık unu gibi kuru katkı malzemesi, vitamin,
mineral ve bunların yapışmasını sağlayan bağlayıcıların da bulunduğu yem.
moisture [nem] Belirli bir hacimdeki havanın içinde çeşitli hallerde bulunan su miktarını
belirten terim.
mol number [mol sayısı] Tartılan ağırlık bölü molekül ağırlığı.
Mola mola (ocean
sunfish) [ay balığı, pervane, pervane balığı] Yüzücü (pelajik) ve okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 0-
molal concentration [molal konsantrasyon] Bir kg çözücüde çözülen mol sayısı.
molality [molalite] Çözülenin
molar [azıdişi] Kesici, parçalayıcı ve öğütücü
diş.
molar concentration [molar konsantrasyon] Konsantrasyon (
molarity [molarite] Çözülenin 1 dm3 çözeltideki mol sayısıdır.
molas (ocean
sunfishes) [Aybalığıgiller]
® Molidae.
mole [mendirek] 1- Bir limanı oluşturan, ya da
koruyan yapı. Balık barınma yeri olabilir.
mole [mol] 2- Bir kimyasal bileşenin
molekül ağırlığının gram cinsinden verilmesi. Örnek; NaCl’ün molekül ağırlığı
58,433’tür. 1 mol NaCl = 58,443 gram.
mole [mol] 3- Madde miktarını belirlemede
kullanılan ölçüdür. 1 mol = 6,02x1023 atom, molekül, iyon vs’dir.
molecular systematics [moleküler sistematik] Moleküler biyolojik çeşitliliğin, taksonomik gruplar
yönünden incelenmesi.
Molidae (molas,
ocean sunfishes) [Aybalığıgiller] Işınlı-yüzgeçliler-
(Actinopterygii) sınıfı, Tetraodontiformes takımı, Molidae ailesinde 3 cins (Masturus-2 tür, Mola-2 tür, Ranzania-1
tür) yer alır. Acayip görünüşlü, garip yapılı balıkları
barındıran küçük bir ailedir. Akdeniz’de 2 türü bulunmaktadır. Gövde sırt ve
dışkıl (anal) yüzgeçten sonra son bulur. En büyük ışın-yüzgeçli kemikli
balıklardır. Örneğin Mola mola için
3,3 m boy ve 2 ton ağırlık kaydedilmiştir. Derileri kalın ve serttir. İskeletin
büyük kısmı kıkırdaktandır. Yüzme keseleri yoktur. Gözler ve solungaç yarıkları
küçüktür. 300 milyon kadar yumurta üretebilirler. Göğüs gümüşi renkli
gölgelerle koyu gridir. Yüzgeçler koyudur. Besinlerini deniz anaları,
selentereler, yosunlar, yılan yıldızları ve balık yavruları oluşturur. Birçok
dış asalak barındırırlar.
molismology [molismoloji] Çevresel kirlenmenin
(pollusyon) oluşturduğu sorunları ele alan bilim dalı.
Mollusca (molluscs, mollusks) [Yumuşakçalar] Hayvanlar aleminin önemli bir kabilesi olup Aplacophora, Caudofoveata,
Polyplacophora, Monoplacophora, Scaphopoda, Bivalvia, Gastropoda, Cephalopoda
olmak üzere 8 yaşayan sınıftan oluşmaktadır. Kabilede toplam 112,000 türün
bulunabileceği tahmin edilmektedir. Vücut boşlukları kanla dolu hemosöl’dür
(hemocoel)’dir. Gerçek vücut boşluğuna sahiptirler. Vücut genellikle göz ya da
dokunaç taşıyan baş, kaslı bacak ve iç organları saran kitleden oluşur. Kaslı
bacak, manto ve dış kabuk önemli özelliklerindendir. Sindirim organları tam
olup ağızdan anüse uzanır. Sinir (beyin), boşaltım (nephridium), dolaşım (açık)
ve solunum (solungaç ve akciğer) sistemlerinin organizasyonu bulunur. İskelet
vardır. Gelişmeleri bir ya da iki trokopora kurtçuk (larva) evresinden geçer.
Bunlardan biri veliger evresidir.
molluscivore [molluskivor] Yumuşakça yiyen.
Molluscoidea (anthoid
mollusca) [yumuşakçamsılar] Bunlar omurgasızlar olup Brachiopoda ve Bryozoa
sınıflarını kapsar. Önceleri yumuşakçaların alt bölümü sanılmıştır.
molluscs (Molluska, mollusks) [Yumuşakçalar, midyeler, çenetliler] ® Mollusca. ® Bivalvia.
molly (platy, guppy) [Lebistesgiller
(Gupigiller)] ® Poeciliidae.
molly
miller [horozbina] ® Scartella cristata.
Molva macrophthalma (Spanish ling) [gelincik, uzungelincik
balığı] Tabansal (demersal) olup 30-
Molva molva (ling) [gelincik, uzungelincik balığı] Tabansal (demersal) okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Boyu TL=200 cm ve
ağırlığı
Monacanthidae (filefishes, foolfish) [Dikenliçütregiller,
Törpübalığıgiller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı,
dörtdişlibalıklar anlamındaki Tetraodontiformes takımı, Monacanthidae ailesinde 26
cinste 107 tür bulunmaktadır. Çoğunlukla Atlas ve Hint Okyanusu’nda
yayılmışlardır. Tropik ve alt-tropik
kesimlerde yaşayan pek iyi bilinmeyen balıklardır. Akdeniz’de tek türü yaşar.
Yanlardan basık ve zımparamsı sertlikte derilidirler. Yumuşak ışınlı olup başın
üstünde dikey konuma gelebilen dikenleri vardır. Latince aile adı (tek-dikenli
de) buradan gelir. Uçtaki ağız küçüktür. Çenelerde kesici ön dişler yer alır.
En büyükleri 110 cm boya ulaşır. Çoğunluk 60 cm’den küçüktür. Bazı türlerde
erkek ve dişilerin yapısı değişiktir (eşeysel çift-yapısallık - sexual dimorfizm vardır). Erin balıklar sığda
ve 30 m’den derinde görülür. Bir kısmı deniz kulağına ve acı-suya girer. Tek ya
da gruplar halinde gezerler (genç bireyleri (yüzücüdür) pelajiktir). İyi yüzücü değildirler. Bazıları yosunla,
diğerleri tabansal omurgasızlarla
beslenirler. Erkeğin hazırladığı ve koruduğu (ya da bazılarında dişinin
de koruduğu) yere yumurta bırakırlar. Renk çizgiler ve lekelerle grimsi
esmerdir.
Monaco shrimp (?) ® Lysmata seticaudata.
monandric [monandrik] Önce dişi sonra erkek olan çift cinsiyetlilerde erkek olanların cinsiyet
değiştirmiş dişiler olması.
monitoring [izleme] Bir olayın düzenli (aralıklı)
incelenmesi (örneğin bir değişkenin ölçülmesi) ve bulguların kayıt edilmesi.
monitoring
program [izleme
programı] Herhangi bir olayın,
değişikliğin etkisi ya da düzeyinin nicel ve nitel yönden belirlenebilmesi için
bir ölçme çalışmasının sürdürülmesi.
monk (weir, drain box, outlet box) [savak] Su akışını başka yöne
çevirmek ya da fazla suyu akıtmak (yani balık çiftlikçiliğinde sabit bir debi
sağlamak ve su yüksekliğini ayarlama ve korumak) için konulan düzen.
monk seals [Fokgiller (Denizköpeğigiller)] ® Phocidae.
monkey
goby [tatlısukaya balığı, kum kayabalığı, siyah kayabalığı, tatlısukayası balığı,
kayabalığı] ® Neogobius
fluviatilis fluviatilis.
mono- (prefix) [mono-] Bir, tek.
Monomoleküler (monomolecular)-Tek moleküllü.
Monochirus hispidus (whiskered sole) [tekyüzgeçlidil balığı, dil balığı, küçükdil balığı] Tabansaldır (demersaldır).
Boyu TL=25 cm civarında olabilir. 10-
monocular microscope [monokülar mikroskop] Tek göz merceği olan mikroskop.
monoculture [monokültür] Tek bir tür’ün beslenmesi/yetiştirilmesi. Tek tür ile yapılan akvakültür.
monocyclic fish [tek-dönüşsel balık] Yaşamının son evresinde yumurtlayan balık. Örnek; Anguilla (yılan balığı).
Monodacna colorata (coloured egg cockle) [?] Karadeniz kıyılarındaki lagün ve
mansaplarda bulunur. Boyu en çok 4,1 cm olabilir. Avcılığı
yoktur.
Monodonta
articulata (articulate monodont) [?] Sin. Osilinus
articulatus; Trochocochlea articulata; Trochus tessellatus. Kabuk neredeyse
küresel, kabuk ağzı dörtgensi eğilimli olup yuvarlaktır. Rengi fonda kül
grisidir. İçi inci gibidir. Boyu en çok 3,5 cm, çapı 2,5 cm olabilir. Genelin
boyu 2,5 cm ve çapı 2 cm'dir. Kayalık tabanda yaşar. Otoburdur, kazıyıcı
sıyırıcıdır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
Monodonta
fragaroides (turbinate monodont) [?] ® Monodonta
turbinata.
Monodonta
turbinata (turbinate monodont) [?] Sin.
Osilinus turbinatus; Monodonta fragaroides. Kabuk neredeyse yuvarlaktır.
Kabuk ağzı dörtgen eğilimli değirmidir. Rengi sarımsı beyaz, kırmızı esmerdir.
İçi yanar-dönerdir. Boyu en çok 3,5 cm, çapı 3,3 cm ancak genelde boyu 2,5 ve
çapı 2 cm ile 2,5 cm kadardır. Sert tabanda yaygındır. Türkiye'nin Akdeniz ve
Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
monoecious [tek-evcikli, monoik, erdişi (erselik)] Çoğalma yeteneğine sahip tür ya da birey erkek ve dişi eşeysel
hücrelerini bir arada taşır (dioik - çift-evcikli ile karşılaştırınız). ® Hermaphroditism (erdişilik).
monofilament [monofilament] Balıkçılıkta kullanılan
yapay (naylon, perlon vb), tekli, bükülmemiş ip.
monogamy [tekeşlilik (monogami)] Bir erkek ile bir dişinin yalnız kendi aralarında
çiftleşmesi.
monogeneric [tek-cinsli (monogenerik)] Yalnız tek cinsin bulunduğu taksonomik birim. Tek cinsi
olan aile.
monomictic [monomiktik] Yılda bir kez (genellikle sonbaharda) karışımı ya da su yenilemesi,
deveranı olan göl.
monomyctic lake [monomiktik göl] Yılda yalnız bir kez karışan göl. ® Monomictic (Monomiktik)
monophagous [monofaj] ® Monophagy.
monophagy (monophagous) [monofaj] Yalnız bir tek besin tüketen, yiyen. Tek tip besinle beslenme.
monophyletic [monofiletik] Ortak atadan gelen bir grup bitki ve hayvanlar.
monophyodont [monofiyodont] Yaşam süresince yalnız bir kez dişe sahip olma. ®
Polyphyodont (Polifiyodont). ® Difiyodont (Difiyodont).
monopodial
growth (monopodal büyüme) Bazı alglerde baba (ana) eksen sürekli büyür ve
yanal oğul eksenler oluşturur. Oğul eksenler benzer şekilde davranır.
monospecies culture [tektür kültürü] Akvakültürde yalnız bir türün besiciliği ve
yetiştiriciliği.
monospecific [tektürlü] Yalnız bir tür ihtiva eden cins.
monson current [muson akıntısı] Umman Denizinden
doğuya ve güneye doğru olan akıntı Bengal Körfezine girer. Umman Denizi zorunlu
olarak ters muson etkisi altına girer.
Sert rüzgarlar Hint Okyanusunu etkiler ve ters yüzey akıntıları oluşur. Bu
bağlamda muson rüzgarlarının ilginç etkilerinden biri Somali Akıntısının
tersine dönmesidir.
monsoon [muson] Yaz ve kış aylarında birbirine ters esen devirli rüzgârlar. Kışın karadan
denize esen kuru, yazın denizden karaya esen ve bol yağmur getiren rüzgâr.
Muson Arapça mevsim (mavsim) kelimesinden gelmekte olup Umman Denizi üzerinden
esen dönemsel rüzgarlar için kullanılmıştır. Türkiye’de bugün muson dendiğinde
çoğunlukla güney-doğu Asya’da esen dönemsel rüzgarlar anlaşılmaktadır.
Montagu's blenny [horozbina] ® Coryphoblennius galerita.
moon jelly (common sea jelly, saucer jelly) [medüz] ® Aurelia aurita.
moon snails [?] ® Naticidae.
moored
by the stern [kıçtan
kara] Deniz aracının sahile
kıç tarafından oturması, oturtulması.
mooring (securing) [bağlama] Deniz aracının yatmak
için sabit bir yere halat vermesi.
moorning buoy [palamar
şamandırası] Gemilerin
limanda yer işgal etmemek için baştan ve kıçtan bağlandıkları şamandıra.
Mora moro (common mora) [adi morina]
Derintabansal (batidemersal) yüzücüdür (pelajiktir). 450-2,500 m derinliklerde
rastlanır. Bazen 50 m’de de görülür. Balıkçılığı önemsizdir. Boyu TL=80 cm
olabilir.
moras [Derin-su morinasıgiller] ® Moridae.
moray eels [Mığrıgiller] ® Muraenidae.
Moridae (moras) [Derin-su
morinasıgiller] Ailede 111 tür yer
alır. Aile morina balığına benzeyen balıkları kapsamaktadır. Bunlar 2,500 m
derinliğe kadar görülen, küçük boydan orta boya kadar (60 cm) demersal ya da
pelajik deniz balıklarıdırlar. Türlerin çoğu, kıta sahlığı ve kıta bayırında
yayılır. En büyükleri 90 cm olabilir. Gövde uzunca, kuyruk sapına doğru giderek
incelir. Sırt yüzgeçleri 2 ya da 3, dışkıl (anal) yüzgeçleri 1 ya da 2 tanedir.
Solungaç yarıkları uzuncadır. Ağız uçta ya da alttadır. Dişlerin sayısı azdır
ya da yoktur. Yüzgeçler yumuşak ışınlıdır. Kuyruk, sırt ve dışkıl yüzgeçler
ayrıdır. Gövdeyi ve başı kaplayan pullar küçük olup sikloidtir (çemberimsi
kaygandır). Rengi esmerimsi siyah bazı türlerde ise gövdede gümüşi kuşaklar
vardır.
Morocco
dentex [Fas mercanı] ® Dentex maroccanus.
Moronidae (temperate basses) [Levrekgiller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Levreksiler (Perciformes)
takımı, Morinidae ailesi iki cinsi (Dicentrarchus,
Morone) içermektedir. Türlerin bir
kısmı tatlı-suda, diğerleri acı-suda ya da denizde yaşamaktadır. Bunlar yakın
kıyısal türler olup Kuzey Amerika, Meksika, Afrika ve Avrupa’da yaygındırlar.
İnce uzun gövdeli, gümüşi balıklardır. Ağız uçta ve öne uzar (protraktil).
Çenelerdeki dişler küçüktür; köpekdişleri yoktur. Sırt yüzgeçleri ayrıktır,
ilkinde 8-10 sert ve ikincisinde bir
sert ışın vardır. Kuyruk çatallaşmıştır. Kuyruk sapı yüksek, yanal çizgi tamdır
ama kuyruğa kadar uzanmaz. Pullar küçüktür. Rengi genellikle gümüşidir. Ilıman
ve soğuk bölgelerde, ortalama boydan büyük boylara kadar (1 m tam boy) olan balıklardır. Akdeniz
sisteminde iki tür kıyısal sularda ve acı-suda yaşar. Tatlısuya tesadüfen
girer.
moros [Derin-su morinasıgiller] ® Moridae.
morph- (prefix) [morf-] Şekil. Örnek; morfoloji (morphology)-şekilbilim.
morphoedaphic index [morfoedaptik gösterge] Göllerdeki toplam çözünmüş madde (mg/l) ve ortalama
derinlikten (m) elde edilen gizil (potansiyel) balık verimliliği göstergesi.
morphological [şekilbilimsel (morfolojik)].
morphology [şekilbilim (morfoloji)] Canlıların dış özelliklerini, görünüşleri, şekilleri ve
yapılarını inceleyen dal.
morphometric character [ölçülebilir özellik (morfometrik
karakter)] İki vücut özelliği
arasındaki ölçülebilirliği ifade eder. Kalınlık ölçümü hariç ölçme düzgün hat
üzerinde yapılır ve vücut eğikliği ya da yayı dikkate alınmaz. Ölçümün
tanımlanması ya da standart bir çalışmaya gönderimde bulunması gerekir.
Standart bir balıkta ölçüm yapmak için
kullanılabilecek vücut noktaları şunlardır:
- Adipose fin [Yağ yüzgeci]. - Anal fin [Makat yüzgeci – Dışkıl
yüzgeç]. - Anterior edge of
cloaca [Dışkılığın
(anüs) ön sınırı (kenarı)]. - Anterior edge of
orbit [Göz çukuru ön kenarı]. - Anterior margin of first dorsal
spine [Birinci
sırt yüzgecindeki ilk dikenin (ışının) ön başlangıç noktası]. - Anterior point of
first pectoral fin ray [Sol göğüs yüzgeci ön eklem noktası (kaidesi)]. - Base pectoral fin [Göğüs yüzgeci kaidesi]. - Base pelvic fin [Karın yüzgeci kaidesi]. - Cartilaginous tip of shortest (median) caudal ray [En kısa (orta) kuyruk
ışınının kıkırdağımsı ucu]. - Distal tip of longest dorsal caudal fin
[Üst kuyruk
yüzgeci yayının merkez hattına eğilmesiyle oluşan uç noktası]. - Distal tip of longest ventral caudal fin ray [Alt kuyruk yüzgeci yayının eğilmesiyle oluşan merkez
hattı uç noktası]. - Distal tip of the longest dorsal caudal fin ray, lobe normally extended
[Normal uzatılmış
en uzun üst kuyruk yüzgecinin merkezden uzak ucu]. - Distal tip of the longest ventral caudal fin ray, lobe normally
extended [Normal
uzatılmış en uzun alt kuyruk yüzgecinin merkezden uzak ucu]. - Dorsal fin [Sırt yüzgeci]. - Gill-cover notch [Solungaç kapağı
çentiği]. - Insertion of dorsal and ventral lobes of caudal fin [Kuyruk yüzgecinin sırt
ve karın tarafındaki kulakçıkların başlangıcı]. - Insertion of first
anal fin ray [Makat
(dışkıl) yüzgecin ilk ışınının başlangıç noktası]. - Insertion of first
ray of posterior dorsal [İkinci sırt yüzgecindeki ilk ışının kaidesi]. - Last scale of the lateral line [Yanal çizginin son
pulu]. - Mandibular
symphysis [Çene
kemiğine ait birleşme yeri]. - Maxillary
symphysis [Üst
çene kemiğine ait birleşme yeri]. - Membranous edge of
caudal fin at fork [Kuyruk
yüzgecinin çataldaki zarımsı kenarı]. - Point of upper
caudal keel [Kuyruk
omurgasının üst noktası]. - Position of last
anal fin ray [Makat
(dışkıl) yüzgecin son ışınının bitiş noktası (sınırı)]. - Position of last
ray of posterior dorsal [İkinci sırt yüzgecindeki son ışının bitiş noktası
(sınırı)]. - Posterior bony
edge of operculum [Solungaç
kapağının kemiksi arka sınırı (kenarı)]. - Posterior edge of
fleshy peduncle [Etsi
sap (kuyruk) kısmın arka ucu (kenarı)]. - Posterior edge of
mandible-Buccal comissure [Çenenin arka kenarı (sınırı)]. - Posterior edge of
orbit [Göz çukuru
arka kenarı]. - Posterior margin
of first dorsal spine [Birinci sırt yüzgecinin son ışınının (dikeninin)
bitiş noktası]. - Posterior
membraneous edge of gill-cover [Solungaç kapağı zarımsı arka sınırı (kenarı)]. - Posterior tip of urostyle [Omurgaya ait kuyruk kısmın en son ucu]. |
Diğer ölçümler: - Anal fin base length [Makat (dışkıl) yüzgeci kaide uzunluğu]. - Fork length – Mid caudal length [Çatal boy]. - Greatest head length [En büyük baş uzunluğu]. - Head length [Baş
uzunluğu]. - Length to caudal peducle [Kuyruk sapına uzunluk]. - Longitudinal iris diameter [Boylamasına göz merceği çapı]. - Longitudinal pupil diameter [Boylamasına göz bebeği çapı]. - Mandibular length [Çene uzunluğu]. - Maxillary sheath length [Çene kemiğine ait kılıf uzunluğu]. - Opercular head length [Baştaki solungaç uzunluğu]. - Orbit diameter [Göz çukuru çapı]. - Posterior dorsal fin base length [Birinci sırt yüzgecin ön kaide uzunluğu]. - Postorbital diameter [Göz çukuru arkası mesafe]. - Preanal distance [Makat (dışkılık) öncesi mesafe]. - Preanterior dorsal distance [Ön-sırt uzunluğu]. - Prepectoral distance [Ön-göğüs mesafesi]. - Preposterior dorsal distance [İkinci sırt yüzgeci mesafesi]. - Preventral distance [Ön-karın mesafesi]. - Snout length [Burun
uzunluğu]. - Standart length [Standard boy]. - Total length [Tam boy]. - Upper head length [Başın üst uzunluğu]. |
Dikey ölçümler: - Back depth-oblique [Çapraz arka derinlik]. - Dorsoventral depth [Sırt-karın derinliği]. - Greatest depth [En büyük derinlik]. - Head depth [Baş
derinliği]. - Orbital depth [Gözbebeği
ortasından geçen hat üzerindeki derinlik]. - Perpendicular iris diameter [Dikey göz merceği çapı]. - Perpendicular pupil diameter [Dikey göz bebeği çapı]. |
mortality [ölüm (mortalite)] Canlının yaşamının
doğal ya da balıkçılık nedeniyle sona ermesi (ölmesi). Balıkçılık biyolojisinde
kullanılan geleneksel tek türlü stok modelinde ölüm iki parçadan oluşmaktadır
(Z=F+M). ®
Total mortality (Toplam ölüm, Z). ® Fishing
mortality (Balıkçılık ölümü, F). ® Natural
mortality (Doğal ölüm, M).
mortality
rate [ölüm oranı] Belirli bir sürede çeşitli nedenlerle stoktan eksilen balık oranıdır
(payıdır). Stoktan her yıl sayı olarak eksilenlerin oranı (sayısı) yıllık ölüm
payıdır. Bunun hesaplamasının yapılabilmesi için ölümler üssi katsayılı
(eksponensiyel) terimler olarak tanımlanmıştır. Böylece Nt/N0
= e-Z = e-(F+M). Burada Nt/N0 =
Yaşam payı (geride kalanların payı), M = doğal ölüm payı, F = Balıkçılık
nedeniyle ölümlerin payı ve Z = Toplam ölüm payıdır. ® Death rate.
mortality rates and regulation [ölüm oranları ve
idare] Ölümler karada olduğu gibi deniz ortamında da çok
çeşitlidir. Ölüm oranlarının bilinmesi bir popülasyondaki balık bolluğunun
tahmin edilmesi ile hasat stratejileri ve yumurtlayan stok potansiyelinin
bilinmesinde önemli rol oynar. Balık bolluğu, stoktaki birey sayısını artıran
(üreme) ve azaltan (ölüm) etmenler arasındaki bir dengedir. Doğumlar ölümlerden
fazlaysa stoktaki birey sayısı artar ya da tersi olur. Stoktaki kararlılık
(stabilite) stoğa katılan yeni bireylerin (iç-göçerlerin) ölümle yitirilenlerin
sayısını karşılaması halinde oluşur. Balıkçılığı düzenleyen organlar
(balıkçılık idarecileri) ancak balıkçılıktan gelen ölümleri avlanabilecek balık
boyunu değiştirerek kontrol edebilirler. Balıkçılık ölümü dolaylı yoldan ağ göz
genişliğinin düzenlenmesiyle kontrol edilebilir. Doğrudan kontrol ise toplam av
ya da tekne başına kota ve güç sınırlamasıyla olur. Doğaldır ki yeni kuşağın
sayısal büyüklüğü ana-baba bolluğuyla ilgilidir. Bu da idarece düzenlemelerle
ayarlanabilir. Ölüm denizde de her yaş ya da gelişme evresinde vardır. Yalnız
ölüm oranları evrelere göre değişmektedir. Ölümler yumurta ve kurtçuk (larva)
evresinde çok yüksektir. Kurtçuk evresinden genç balık aşamasına geçiş
sürecinde ölüm oranı daha azdır. Genç balıklar açlık, yırtıcılar ya da hastalık
nedeniyle ölebilirler. Eğer balık birinci yılda ölmez ve yaşayabilirse ölüm
oranı inanılmayacak düzeyde azalır. Balığın ikinci ve sonraki yaşlarında
ölmesine asıl neden olan ise balıkçılıktır. Bunu kirlilik ölümleri izler.
Burada da gençler yaşlılara göre daha hassastırlar ve yaşamlarını kaybederler.
Ölüm nedenleri bilinirse geleceğe yönelik bolluk değişmelerini tahmin etmek ve
buna göre düzenleyici önlem almak (ağ göz genişliğini değiştirmek, av yasağı
uygulamak, belirli alanları avcılığa kapatmak, kota vb) mümkün olabilir. Bir
stoğun hangi oranda hasat edildiğini belirlemek bir yıllığın (tertibin)
bolluğunun zaman içerisindeki (birbirini izleyen yıllardaki) azalma hızından
hesaplanabilir. Toplam ölüm doğal ölümler ile balıkçılık ölümlerinin toplamıdır.
Balıkçılık ölümleri idarece tek kontrol edilen değişken olduğuna göre çaba yani
her yaş grubuna etki eden balıkçılık ölümünün (F) ayarlanması ve kontrolü
kaçınılmazdır.
morula [morula] Küçük dut anlamındadır. Dut’a benzeyen cenin (embriyon) evresinin adıdır.
Yani yumurta gelişmesindeki üç evreden (morula, blastula,
gastrula) ilkidir.
mosaic teeth (pavement teeth) [mozaik dişler] Vatozgillerde ve bazı
köpek balıklarında bulunan ve midye vb sert besini ezmeye yarayan bir seri
yassı diş. Örnek; Hexanchus, Heterodontus, Mustelus.
mosquitofish [?] ® Gambusia affinis.
moss
animals [yosunhayvanları] ® Bryozoa.
mother ship [ana gemi] Diğer balıkçılık (av) teknelerine hizmet veren büyük gemi. Bu gemi ile
avcı teknelerinin avı işlenir ve karaya çıkartılır.
motionless [hareketsiz] Bir hayvanın herhangi bir şekilde hareket etmemesi. Duruyor olması. Ancak
kolları (uzantıları) hareketli olabilir. ® Stationary (Durağan).
motorman [yağcı] Makinelerin yağlanmasından sorumlu gemi adamı.
mottled
grouper [taşhanisi, orfoz balığı] ® Mycteroperca
rubra.
mouth [ağız] 1- Besin ve suyun mideye alındığı yapı.
mouth [ağız] 2- Balıkların ağın içine girdiği açıklık.
mouth [ağız] 3- Nehir, ırmak ve derelerin denize ya da göle döküldüğü kısım.
mouth brooder (mouth-brooding, oral
brooding, oral brooder) [ağızda
kuluçkacı] Yumurtalarını ağzında
koruyarak kuluçkaya alan (ovofil) ve genç bireyleri ağzında koruyan (larvofil)
balıklar. ®
External brooder.
mouth types of bony fishes [kemikli balıklarda ağız tipleri] Kemikli balıklar nasıl beslendikleri ve besinlerini nasıl aldıklarına
bağlı olarak farklı ağız tiplerine sahiptirler. ® Terminal mouth (Uç konumlu ağız). ® Sub-terminal mouth, inferior mouth (Uçaltı konumlu ağız). ® Protractile
mouth, protrusible mouth, (Uzayan ağız). ® Superior mouth (Uç-üstü konumlu ağız). ® Tube mouth (Tüp ağız).
MPA’s (abbrev) [deniz koruma alanları] ® Marine Protected Areas (MAP’s).
MS-222 (abbrev) [MS-222] Balıkların
hareketliliğini azaltmak için kullanılan bayıltıcı kimyasal (tricaine-methanesulphonate).
Kanserojen etkisi nedeniyle artık kullanıl-mamaktadır.
MSST (abbrev) [minimum
stok büyüklüğü eşiği] ® Minimum Stock Size Threshold.
MSY (abbrev) [sürdürülebilir
en yüksek ürün] ® Maximum Sustainable Yield.
MT (abbrev) [metric
ton] 1,000 kg.
mt-DNA (abbrev) [Mitokondriyal DNA] ® Mitochondrial
DNA.
mucosa [mukoza] Salgı üreten ve bunu salan doku.
mucus [mukus] Mukoza salgısı.
mud [mud, çamur] Çapı 0,063 mm’den (kumdan) küçük detritus malzemesi.
mud crabs [?] ® Xanthidae.
mud snails (USA) [?] ® Nassariidae.
muddy auger [?] ® Turritella turbona.
Mugil auratus (golden grey mullet) [altınbaşkefal] ® Liza aurata.
Mugil cephalus (flathead mullet, striped mullet) [haskefal, kefal, paçoz balığı, topan, topbaş, koklan,
avrita balığı, topan kefal] Aşağı-göçer (katadrom)
taban-yüzücü (bentopelajik) balıktır. Boyu TL=130 cm, ağırlığı
Mugil soiuy (so-iuy mullet) [Rus kefali, pelingas] Tabansal (demersal) aşağı-göçerdir (katadromdur). Uzak
doğu kökenli olup Azak Denizi’nde yetiştiriciliği yapılmıştır. Sovyetler
Birliği’nin dağılmasından sonra yetiştiricilik çiftliklerinden Karadeniz’e ve
Ege Denizi’ne yayılmış ve önemli balıkçılık kaynağı olmuştur. Boyu TL=80 cm ve
Mugilidae (mullets, grey mullets) [Kefalgiller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Levreksiler (Perciformes) takımı,
Mugilidae ailesinde 17 cins ve 80 tür yer almaktadır. Türlerin çoğunluğu,
neredeyse yarısı kadarı iki cinste (Mugil-17
tür, Liza-24 tür) toplanmıştır. Tropik ve ılıman bölge sularında
yaygındırlar. Bazı türleri tatlı-suda da yaşar. Gövde kesitleri silindire
yakındır. Baş sırta doğru yassılır. Gözlerde yağ kapakçığı bulunur. Yüz kısa
ağız küçüktür, öne uzar. Çok sayıda solungaç yayı dikeni bulunur. Sırt
yüzgeçleri ayrık olup kısadır. Kuyruk çatallaşmıştır. Pullar iri olup baş ve
gövde üzerinde çemberimsi (sikloid) ya da taraksıdır (ktenoid). Yanal çizgi
yoktur. Sırt yeşilimsi mavi ile kül gridir. Göğüs gümüşi ve boylamasına 3-9
çizgilidir. Yüzgeçler koyumsudur. Beslenmek için tatlı-su ve acı-suya
(lagünlere ve haliçlere) girer. Genellikle sürüler halinde kıyıda dolaşan, orta
boydan büyük boya kadar bireyleri (30-120 cm) olan ailedir. Akdeniz’de eski çağlardan beri önemli bir
besin kaynağıdır. Sistematik konumları tartışmalıdır. Türkiye sularında yaygın
bilinen cinsleri Chelon, Liza ve Mugil’dir. Üreme denizde olur. Akdeniz sular
sisteminde eşeysel olgunluk erkeklerde 3. senede, dişilerde 4. senede
gerçekleşir. Yumurta ve larvaları pelajiktir. Hem etçil hem de otçul olup küçük
bitkilerle, omurgasızlarla ve süzdükleri sedimanlardaki çeşitli malzemeyle
beslenirler.
mullets (grey mullets) [Kefalgiller] ® Mugilidae.
Mullidae (goatfishes, red mullets) [Barbunyagiller] Işınlı-yüzgeçliler
(Actinopterygii) sınıfı, Levreksiler (Perciformes) takımı, Mullidae ailesinde
yer alan 6 cinste (Mulloidichthys, Mullus, Parupeneus, Pseudupeneus,
Upeneus, Upeneichthys) 67 tür
bulunmaktadır. Küçük boylu olup ender olarak acı-suya giren çift sakallı deniz
balıklarıdırlar. Ağız küçük ve az öne çıkabilir (protraktil). Çenede iki kalın
sakalcık yer alır. Ayrılmış iki sırt yüzgeci vardır, ilkinde 7-8
ikincisinde ise 1 sert ışın bulunur.
Pullar görece iridir, taraksıdır (ktenoidtir). Bireyleri canlı renklidir.
Kırmızının tonları ve sarı renk baskındır. Sıcak ve ılıman denizlerde, kumlu ve
çamurlu tabanda, kıyısal kesimde 150 m derinliğe kadar kıta sahanlığında
demersal balıklardır. En büyük boylu
bireyi Parupeneus cinsinden olup
Mullus barbatus barbatus (red mullet) [keserbaş barbunya, barbunya, barbun, barbunya balığı] Tabansaldır (demersaldır). 10-
Mullus barbatus ponticus (?) [barbunya] Tabansaldır (demersaldır). Karadeniz’de 10-
Mullus surmuletus (striped red mullet) [tekir, tekir
barbunya, tekir balığı] Tabansal (demersal) okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 5-
multi- (prefix) [multi-] Çok. Örnek; multi-nükleer
(multinuclear)-çok çekirdekli.
multiaxial [çok eksenli] Tallus büyümesi (tipi) ya da
yapısı birçok ortak eksen üretilerek gerçekleşir. Bağlantılar iki eksenli
(biaksiyal -biaxial) ya da üç eksenli (triaksiyal - triaxial) olabilir. Tek
eksenli (uniaksiyal - uniaxial) ile karşılaştırınız).
multipurpose vessel (combination vessel) [çok amaçlı av aracı] Birden çok yöntemle (dip trolü/gırgır; orta-su trolü/gırgır) balık avcılığı
yapabilen tekne ya da gemi.
Murad Reis [?] Turgut Reis’in öğrencisi olup sonra
kaptanıderya olan Türk denizci. Ölümü 1603.
Muraena helena (Mediterranean moray) [merina balığı, izmirna, muren, müren, müren balığı] Resiflerle birliktedir. Boyu
TL=150 cm olabilir. Balıkçılığı önemsizdir. 15-
Muraenesocidae (pike congers) [Mızrak-mığrıgiller] Işınlı-yüzgeçlier - Actinopterygii sınıfı, Elopomorpha üst-takımı, Anguilliformes
takımı, Muraenesocidae ailesi denizel olup tropik ve alt-tropik denizlere
yayılmıştır. Bu küçük ailenin bazı bireyleri acı-suya girer. Beş cinste (Congresox, Cynoponticus, Gavialiceps,
Oxyconger, Muraenesox) 14 türün
olduğu bilinmektedir. İnce uzun gövdeli, silindir şekilli olup kuyruğa doğru
yassılaşan balıklardır. Yüz çok sivridir, ağız derin çatal (dirgen) biçimlidir.
Dişler iridir. Ön dişler sivridir. Solungaç yarıkları büyüktür. Sırt, kuyruk ve
dışkıl yüzgeçler birleşmiştir. Pulsuzdurlar. Karın kısmı daha solgun olmak
üzere renkleri esmerden griye kadar değişir. Yüzgeç kenarları koyudur
(siyahtır). Aile bireylerinin boyları 60 cm ile 250 cm arasında değişir. Muraenesox ve Cynoponticus cinslerine ait 2 tür
Akdeniz’de yaşar. 50 m den sığ sularda yaşarlar. Saldırgandırlar. Gece
balıklar ve tabandaki kabuklularla beslenirler.
Muraenidae (moray eels) [Mığrıgiller] Actinopterygii sınıfı, Elopomorpha üsttakımı, Anguiliformes takımı, hepsi
denizel Muraenidae ailesinin iki altailesinde (Muraeninae-13 cins,
Uropteryginae-3 cins) toplam 16 cinste yaklaşık 200 tür bulunmaktadır. Bazı
türleri düzenli acı-suya girmektedir. Boyca en küçükleri (Anarchias leucurus)
11 cm ve en büyükleri (Strophidon sathete) 4 m’dir. Güçlü (kaslı)
gövdeye sahiptirler. Şeklen yılan balığına benzerler. Ağızda köpek ve azı cinsi
dişler kuvvetlidir. Solungaç yarıkları küçüktür. Sırt, kuyruk ve dışkıl (anal)
yüzgeçler birleşmiştir. Renk değişken olup esmer, lal ya da siyahımsı ve
damarlarla bezenmiş olabilir. Sıcak ve ılıman iklim bölgesinde sığ sularda
(<50m) çatlak, kovuk ve yarıklarda gizlenirler. Gece kadavra ile beslenen
aktif leşçildirler. Tahrik edilirlerse saldırganlaşırlar.
Murex (Venus
comb) [dikenli salyangoz] Yumuşakçalar (Mollusca) kabilesi, karındanbacaklılar
(Gastropoda) sınıfı, Sorbeoconcha takımı, Muricidae ailesi, Muricinae
altailesinin bir cinsidir. Tropik sularda yaşayan etobur deniz
karından-bacaklısıdır. Kayalıklar ve mercan resifi kesiminde yaşar. Güzel
görünümlü birçok bireyi vardır. Kabuk uzunca ya da uzundur. Murex Hint Okyanusu kökenli olup
bilahare Akdeniz’e göçmüştür. Türkiye kıyılarında Murex brandaris ve Murex
trunculus türleri
yaşamaktadır. Dünya denizlerinden yaklaşık 45 türü bilinmektedir.
Murex brandaris (purple dye murex) [?] ® Bolinus brandaris.
Murex erinaceus (hedge hog murex) [?] ® Ocenebra
erinacea.
Murex trunculus (banded murex) [?] ® Phyllonotus
trunculus.
Muricidae (rock shells, rock
snails) [?] Yontusu
sarmal kabuk, kaburgalar, dikensi yapılar, bantlar vb nedeniyle çok değişkendir.
Kabuk ağız açıklığı bir
kanalla uzamıştır. Kabuk ağzı kapağı nasırlı ve incedir. Aile 400 ile 500 türü
barındırmaktadır. Etobur olup diğer yumuşakçalar ile beslenirler. Midye
kabuklarını asit salgılayarak delerler. Eşeyler ayrıdır. Akdeniz sular
sisteminde ailenin 27 türü yaşamaktadır
Muricopsis cristatus (Blainville's murex)
[?] Yaygın türdür. Kayalık tabanda yaşar.
Boyu en çok 3,6 cm; çapı 1,9 cm olabilir. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz
kıyılarında bulunur. Avcılığı ve kullanımı hakkında veri yoktur.
muscle(s) [kas(lar)] Balığın üç tip kası vardır. Kalp kası, iç organlardaki ve damarlardaki düz
kaslar ve iskelet kemiklerini hareket ettiren çizgili kaslar. Midyede kaslar
için: ® Adductor muscle. ® Muscle cruciforme.
muscle cruciforme [çapraz kas] Çapraz (haç şeklinde) kaslar her 2 midye kabuğunda manto
boşluğu altında iki küçük bağlantı izi oluşturur. Bu kaslar bazı midyelerde sifonları ileri iter ve geri
(içeri) çeker.
muscle scar [kas izi] Midyelerde bir kasın kabuğa bağlandığı yerin izi.
mushroom goby [sarı kayabalığı,
kocabaş kayabalığı, kayabalığı] ® Neogobius eurycephalus.
musky octopus [?] ® Eledone moschata.
mussel [midye] 1- ® Mytilus galloprovincialis.
mussel [midye] 2- Çift kabuklu yumuşakça.
mussel [midye] 3- Suda yaşayan yassısolungaçlı
yumuşakçaların genel adıdır. Midye vücudunun gerisinde biri su girişi diğeri su
çıkışına yarayan ve karın ve sırt sifonları adlarını alan iki delik bulunur. Su
arkadan öne doğru üzerinde titrek tüyler bulunan solungaçlardan geçerek hareket
eder. Su içerisindeki besin maddeleri ağız kısmından geçerken yakalanır. Ayrı
eşeyli olup çoğalma yumurtayla olur. Midye bankında yumurta bırakma eşzamanlı
(senkronize) gerçekleşir. Plankton patlaması ya da miktarının dikkate değer
oranda artması yumurta ve atmığın midye bankındaki bütün olgun bireyler
tarafından salınmasına yol açar. Bu yolla kalıtsal tek yönlülük önlenir. Sudaki
malzemenin olduğu gibi filtrelenmesi nedeniyle suyu temizlerler. Sudaki
kirleticilerin birikmesi çalışmaları ile kirliliğin izlenmesinde kullanılan
önemli organizmalardır. Etleri lezzetlidir. Yetiştiriciliği yapılmaktadır.
mussel farm [midyelik] Midye üretilen yer. Midye tarlası.
mussels (Lamellibranchiata, Pelecypoda, bivalve) [midyeler] ® Bivalvia.
Mustelus asterias (starry smooth-hound) [köpekbalığı] Tabansaldır (demersaldır). 350 m’ye kadar iner. Boyu TL=140 cm ve ağırlığı
Mustelus mustelus (smooth-hound) [öz köpekbalığı, köpek balığı, adi köpekbalığı] Tabansal (demersal) olup 5-
Mustelus punctulatus (blackspotted smooth-hound) [benekli köpekbalığı] Boyu TL=190 cm olabilir. Balıkçılığı vardır. Kıyısal,
tabanda gezen balıktır.
mutagens [mutajenler] Genleri (DNA’nın fiziksel yapısını, kalıtsal bilgiyi) kalıcı şekilde
değiştiren etken ya da kimyasallar.
mutant [mutant] Ani değişiklik geçirmiş ya da ani değişiklik
geçirme evresinde olan.
mutation [mutasyon] 1- Bir kalıtsal özelliğin
aniden yeni dölde değişmesi ile bu dölün yeni özelliği taşıyan döl vermesi.
mutation [mutasyon] 2- Genin ya da kromozomun
yapısındaki aktarılabilir (yeni kuşaklara geçen) kalıcı bozukluk ya da
değişmeler.
mutualism [karşılıklılık] Etkileşimdeki iki türünde yararlanmasının şart
olduğu-koşullu ilişki (+ +). Örnek; resifler ve algler arasındaki ilişki. Bir
kısım tek hücreli, kamçısız olup sarı ve esmer boya maddesine sahip ve
zooxanthellae-algleri olarak esmer alglerle akraba olan algler birçok canlı ile
birlikte (o canlının içinde) yaşamaktadır. Benzer şekilde, resif,
zooxanthellae-alglerini aşırı güneş ışığından (UV) korurken resifin enerji
ihtiyacı bu alglerce karşılamaktadır. Bir başka örnek deniz şakayıkları ile (Amphiprion) balık arasındaki özel sembiyoz
ilişkisidir.
Müllerian mimicry [Müllerci taklit] ® Mimicry (Taklit).
Mya arenaria (sand gaper) [?] Sin. Arenomya
arenaria. Oval kabuğun önü biraz dar arkası genişçe aralıklıdır. Kabuk dışı
eş merkezli oymalı ve ince ışınsal çizgilidir. Kabuğun dış rengi kirli beyazdan
açık beyaza ve donuk esmere çalar, içi beyazdır. Boyu en çok 15 cm olabilir;
sıklıkla rastlanan boyları 8 - 10 cm kadardır. Kıyısal kesimin kumlu ve çamurlu
alanlarında yaşar. Tabana gömülür. Sığ mansap ve lagünlerden 70 m derinliğe
kadar yayılır. Ana yurdu Atlas Okyanusu'dur. İlk kez 1966'da Karadeniz'de
görülmüştür. Yakın zamanda Akdeniz'e de girmiştir. Türkiye'nin Karadeniz ve
Marmara Denizi kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
mycobacteriosis [mikobakteriozis] Mycobacterium’un yol açtığı bakteriyel
balık hastalığı.
mycobacterium [mikobakteri] Actinobacteridae altsınıfı Actinomycetales takımından olup Actinobacteria’nın bir cinsidir. Boyları 10 µm
olabilir. Hareketsiz, aside dayanıklı aerobic bakteri içerir.
mycology [mikoloji] Mantarbilim.
Mycteroperca rubra (mottled grouper) [taşhanisi, orfoz balığı] Tabansaldır (demersaldır) ve 15-
Myctophidae (lanternfishes, myctophids) [Işıldakbalığıgiller] Actinopterygii - Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Myctophiformes takımının iki ailesinden biri olan Myctophidae ailesi 33
cinste 246 türü içeren küçük
boylu derin deniz balıklarını kapsar. Ancak bir başka sınıflandırmada da 30-33 cinsten ve 246-340 türden söz
edilmektedir. Ailenin 11 cinsindeki 17 türü Akdeniz’de yaşamaktadır. Günümüzde derin deniz balıkları
biyokitlesinin %90’ını bu balıkların oluşturmakta olduğu tahmin edilmektedir.
Bu ailenin Türkiye sularına en yakın kitlesi Oman Körfezi’ndedir. Geniş bir ailedir ancak sistematikleri
karışık olup kesinlik kazanmamıştır. Işıldakbalığı-gilerdeki cins ve tür
sayıları farklı olabilir. Boyları 2-30 cm arasında değişir. Günlük dikey göçmen
balıklardır. Gündüzleri 300-1,500 metrelerde bulunurken gün batımı ile birlikte
yüzeye 10-100 m derinliklere çıkarlar. Gün ağarırken yeniden derine inerler.
Ailenin çoğu türleri kıta yamacında sürü oluşturur. Bunların yanında ailede
günlük göç etmeyen türler de vardır. Çoğunluk çemberimsi (sikloid) pulludur
ancak 4 türde pullar taraksıdır (ktenoiddir). Baş ve ağız büyüktür. Dişleri
şerit halinde olup küçüktür. Gözler büyük ve ovaldir. Genelde yüzgeçler küçük
ve yumuşak ışınlıdır. Sırt yüzgeci tektir. Yağ yüzgeci bulunur. Kuyruk yüzgeci
çataldır. Yanal çizgi kesintisizdir. Işık üreten organlarla (photophore)
donatılmışlardır. Işık saçan diğer organlar baş ve kuyruk sapında yer alır. Eşeysel çift-yapısallık (seksüel dimorfizm)
gösterirler. Yaşam alan ve
tarzlarına uygun olarak yüzeye yakın yaşayanların rengi açık derindekilerin ise
koyudur. Hayvansal planktonla
beslenirler. Kendilerinden büyük yırtıcıların yemi olmaları nedeniyle de besin
zincirinin önemli bir halkasıdırlar. Su kolonunda yumurtlarlar. Doğurganlıkları
azdır. Tür ve bireyin yaşına bağlı olarak bir dişi 100-2,000 yumurta
bırakır.
myctophids (Lanternfishes) [Işıldakbalığıgiller] ® Myctophidae.
Myctophum punctatum (spotted lanternfish) [ışıldak balığı] Derin-yüzücü
(batipelajik) ve okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 0-1,000 m derinlikler
arasında rastlanır. Gündüz 225-
mydas (turtle, spec. name) [kaplumbağa tür adı] 1- Kaplumbağa tür adı. Örnek; ® Chelonia
mydas.
Myidae (softshell clams) [?] Kabuk iri olup eni boyu (yüksekliği) kadardır. Sağ kabuk
sola göre biraz daha dışbükeydir. Kabuk dışta bantlı ve eş merkezli
kıvrımlıdır. Dış deri (zar) mat, yapışmış ve lifsidir; lifler kabuk dışına
taşar. Eklem dişsizdir. Yaklaştırıcı kas izleri iki kabukta farklıdır. Manto
boşluğu derindir. Solungaçları yapraksıdır. Sifonları görece uzundur ve
birleşir. Tabana gömülür. Akdeniz sular sisteminde ailenin 2 türü yaşamaktadır.
Myliobatidae (eagle rays) [Fulyabalığıgiller] Vatozlar (Rajiformes) takımının Myliobatis, Rhinoptera, Pteromylaeus, Aetobatus, Aetomylaeus,
Manta ve Mobula olmak üzere 7 cinsi kapsayan bir
ailesidir. İri, güçlü kuyruklu tırpanagil’dır. Disk gövde uzunluğundan daha
geniştir. Bazı türlerde en az 2,50 m’ye ve en çok 9 m’ye ulaşır. Göğüs
yüzgeçleri başın altına yayılan bir alt burun oluşturur. 1-7 sıra haldeki dişler
güçlü bir plaka halindedir. Kuyruk diskten çok daha uzundur. Sırt esmerdir.
Diskin üstünde açık ya da koyu, enlemesine şeritler ve benekler bulunur. Karın
beyazımsıdır. Tabandan çok açık suda bulunurlar. Akdeniz’de ve okyanuslarda
ılıman kuşakta kıta sahanlığında yaşarlar. Aktif, ve hızlı yüzücülerdir; su
yüzeyinde birkaç metre sıçrayabilirler. Uzun mesafede göç edebilirler. Dibe
yakın iken gruplar halinde yüzerler, sert kabuklu yumuşakçalarla ve tabandaki
kabuklularla beslenirler. Etenesiz (plasentasız) doğurgandırlar
(ovaviviparous). Yavrular ebeveynlerine benzerler. Taksonomileri kesin
değildir. Akdeniz’de iki tür vardır.
Myliobatis aquila (common eagle ray) [fulya, folya,
denizkartalı balığı, çuçuna balığı] Taban-yüzücüdür
(bentopelajik). 1-
myomere [miyomer] Yanlarda W-şeklindeki tabakalı vücut kası. Kahverengi olanlara kızıl kas
(musculus lateralis superficialis), beyaz olanlara (musculus lateralis
profundus) denmektedir.
myria- (prefix) [miyra-] Çok. Çok sayıda. Sayısız. Örnek; Myriapoda-Çok bacaklı
eklembacaklı.
Mysia undata (undulated
false lucine) [?] Çamurlu kumlu ya
da kumlu çakıllı tabana gömülür. 5 m ile 250 m
derinliklerde rastlanır. Boyu en çok 3,8 cm olabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve
Ege kıyılarında bulunur.
mysis [mizis] Bazı kabukluların (Crustacea) genç
birey halini almadan önceki kurtçuk (larva) evresi.
Mysticeti (baleen whales) [Dişsiz-balinalar] Deniz memelileri ve genelde de memeliler sınıfının en büyük canlıları
balinalar (Cetacea) takımı dişsiz balinalar (Mysticeti) alt- takımında yer
alır. Bu alttakım 14 türü kapsayan Balaenidae, Balaenopteridae, Eschrichtiidae,
Neobalaenidae olmak üzere 4 aileyi içerir. Önemli özellikleri besin maddelerini
süzmek için üstçenede bulunan baleen adlı taraksı yapıdır. Buna yapışan
kabukluları hayvan ağzını kapatıp diliyle basınç uygulayarak sudan ayırır.
Soğuk suda yaşarlar çiftleşmek için sonbaharda sıcak su bölgelerine göçerler.
Ürettikleri sesle iletişim kurarlar. Avcılığı bir zamanlar yağ üretimi için çok
önemliydi. Artan avcılık baskısıyla sayılarının azalması avcılığı da
etkilemiştir.
Mytilidae (?) [?] Kabuklar yanlardan eşit değildir.
Dıştan uzunlamasına oval görünüşlüdür. Kanca ön uçta ya da az gerisindedir.
Dışı pürüzsüz ve ya eş merkezli desenlidir. Zar (dış deri) iyi gelişmiştir,
pürüzsüz yapraksı ince tabakalı ve kıllıdır. Eklem dişsizdir ya da diş
benzerine sahiptir (tırtıklıdır). Eşit olmayan 2 kas izi vardır; öndeki küçük
arkadaki gelişmiştir. Manto bağlantısı yılankavi değildir. İçi sedefsidir.
Bisus taşırlar. Solungaçları lifsidir. Ayak uzun, sifonlar kısa ya da yoktur.
Eşeyler ayrıdır. Akdeniz sular sisteminde ailenin 25 türü yaşamakta olup
bunlardan 6'sı balıkçılığın ilgisini çekmektedir.
Mytilus
edulis
var. galloprovincialis
(Mediterranean
mussel)
[Akdeniz midyesi] ® Mytilus
galloprovincialis.
Mytilus galloprovincialis (Mediterranean mussel, bay mussel, blue
mussel) [Akdeniz midyesi] Sin. Mytilus edulis var. galloprovincialis. Midye dendiğinde sularımızda
bazı dillerde Akdeniz midyesi olarak adlandırılan çift eşit kabuklu bu yumuşakça
akla gelir. Bu midye Akdeniz sular sisteminin yerlisi olup ılıman dünya
denizlerine istilacı olarak yayılmıştır. Koyu maviden kahverengine hatta siyaha
kadar renkli olabilir. Genellikle 5-
Myxine glutinosa (hagfish) [?] Göçmen olmayan,
çamurlu tabanda 40-1,200 metrelerde rastlanan tabansal (demersal) deniz
balığıdır. Balıkçılığı yapılmaz. Gece aktiftir. TL=80 cm.
Myxinidae (hagfishes) [Okbalığıgiller] Myxini sınıfı, Myxiniformes
takımının bilinen 5 cins ve 64 türü barındıran bir ailesidir. Akdeniz’de bir
türü (Myxine glutinosa)
bilinmektedir. İlkel balık soyudur ve kesin balık olup olmadığı tartışmalıdır.
Boyları uzun ve yılan balığına benzer gövdelidirler. İskeletleri
kıkırdaklıdır. Vücutları yapışkan madde mukus salgılar. Çene ve çift yüzgeçleri
yoktur. Ortada burun deliği ve 6 çift solungaç yayları vardır. Gözleri ışığı
algılayabilir ancak ayrıntıyı göremez. Üremesi hakkında bilgi azdır. Bazı
türleri erdişi (hermafrodit) olup
yumurtalık ve erbezleri vardır. Diğerlerinde eşeysel oranları dişileri
öne çıkarır. Kurtçuk (larva) evreleri
yoktur. Derinde yaşarlar. Tabandaki deniz solucanları ile beslenirler.
Kadavraları içinden yerler. Derileri vasıtasıyla çözünmüş organikleri emerler. Son kalıtsal araştırmalarda salgılarının
örümcek ipliklerine benzediği görülmüştür. Şimdilerde bu salgının kullanımı
(biyolojik bozunabilir polimer elde edilmesi ile dolgu jölesi ve kan
pıhtılaştırıcı özellikleri) üzerinde çalışılmaktadır. Eti Japonya ve Kore’de
yenilmekte ve derisinden yararlanılmaktadır.
myxopterygium [miksopterigyum] Elasmobranchii Keski-solungaçlılar ve Holocephali
Tümbaşlılar’da bulunan çiftleşme organı.