M [updated last  January 14, 2017]

 

M (abbrev) [doğal ölümler] Doğal nedenlerle ölümler. Balıkçılık hariç diğer ölümler. ® Natural mortality (Doğal ölüm). ® Natural mortality rate (Doğal ölüm oranı). ® Instantaneous rate of natural mortality (Anlık doğal ölüm oranı). ® Force of natural mortality (Balıkçılık ölüm baskısı).

mackerel (Atlantic mackerel) [uskumru] ® Scomber scombrus.

mackerel sharks (white sharks) [Dikburunlugiller, Devköpekbalığıgiller, dev-köpek-balıkları] ® Lamnidae.

mackerels (tunas, bonitos) [Uskumrugiller] ® Scombridae.    

Macoma cumana (Cumes’ macoma) [?] İnce kumlu ve çamurlu tabanda 5 ile 30 m'ler arasında yayılır. Boyu en çok 4,4 cm olabilir. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı  vardır.

Macoma tenuis (delicate tellin) [?] ® Tellina tenuis.

macro- (prefix) [makro-] Büyük, geniş, iri. Örnek; makronukleus (macro-nucleus)-büyük çekirdek.

macro nucleus [makronukleus] Bazı birgözelilerde (birhücrelilerde) bulunan küçük çekirdek karşıtı büyük çekirdek. Örnek; terliksi hayvan (Paramecium).

macroalgae [makro-alg] İri yosun. İri yosunları belirten genel terim. Örnek, Laminaria ya da Fucus. 

macro-benthos [makrobentos] Göz açıklığı 1 mm olan elekte kalan taban (bentik) organizmaları.

macrocentric scale (replacement scale, regenerated scale, latinucleate scale) [makrosentrik pul] Balığın kaybolmuş bir pulu yerine oluşmuş aynı büyüklükte fakat kıvrım ve halkaları olmayan pul.

macroclimate [makroiklim (makroklima)] Ana coğrafik bölgedeki iklim.

macrocyte [makrosit] Büyük alyuvar.

macrogamete (megagamete) [makrogamet (megagamet)] Büyük eşeysel hücre. Yumurta. Atmıktan çok büyüktür.

macromolecule [makromolekül] Birçok kez yinelenen yapısal gruplardan oluşan molekül. Örnek; selüloz, glikoz.

macronutrients [makrobesinler] Organizmaların görece büyük miktarlar halinde yararlandığı fosfor (P), azot (N), potasyum (K), kalsiyum (Ca), kükürt (S), ve magnezyum (Mg) gibi minerallerdir. ® Micronutrients (Mikrobesinler).

macrophagous [makrofaj] Büyük parça ya da organizma yiyebilen hayvan.

macrophthalmia [makrofitalmiya] 1- Asalak ya da fizyolojik düzensizlik nedeniyle şişmiş ya da genişlemiş durumdaki gözler.

macrophthalmia [makrofitalmiya] 2- Yılan balığının yumurtlama göçüne başlamak için derin deniz aşamasında gözlerinin büyümesi.

macrophyte [makrofit] Suda yaşayan büyük bitkiler.

macrophytophagy [makrofitofaj] Büyük bitkilerle beslenen.

Macropipus arcuatus (arched swimming crab) [?] ® Liocarcinus arcuatus.

Macropipus corrugatus (wrinkled swimcrab) [?] ® Liocarcinus corrugatus.

Macropipus depurator (blue-leg swimcrab) [?] ® Liocarcinus depurator.

macroplankton (macro-plankton) [makroplankton] Yaklaşık 1 mm boyundaki (daha çok 0,5-5,0 cm arasında kalan büyüklük sınıfı plankton.

Macroramphosidae (snipefishes) [Borubalığıgiller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Syngnathiformes takımı, Centriscidae ailesi Macroramphosinae alt ailesi Macroramphosus cinsinde iki tür (Marroramphosus gracilis ve Marroramphosus scolopax) bulunmaktadır. Ancak  sınıflandırmaları henüz kesin değildir. Macroramphosidae’yi doğrudan aile olarak alan ve içerisinde 3 cins ve 12 tür’ün bulunduğuna dair kayıtlar da bulunmaktadır. Küçük boylu balıklar ailesidir. En çok 25 cm boya ulaşabilirler ancak çoğunluğu 12-13 cm kadardır. Yanlardan basık derin kesimli balıklardır. Kuyruk sapı kısa baş uzun, burun özellikle uzundur (tüp benzeridir). Gözler büyük ağız küçüktür ve tüpsü burnun ucundadır. Kısa kaideli iki sırt yüzgeci vardır. Rengi sırtta portakal sarısı ya da kırmızı, yanlar solgun ve gümüşidir. Kumlu çamurlu zemin üstünde sürü halinde bulunur. Yalnızken baş aşağı, yüzerken ya da sürüde iken düz durur. Küçük bentik canlılarla beslenir. Tüketimi yoktur ancak balık unu ve yağı için dip trolü ile avlanır.

Macroramphosus scolopax (longspine snipefish) [trompet balığı, boru balığı] Tabansaldır (demersaldır) ve 25-600 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=20 cm olabilir. Balıkçılığı vardır. Toplu gezer. Erinler 50-350 metrelerde tabana yakın dururken gençler su kolonunda bulunur.

macroscale [makroölçek] Yatayda yaklaşık 200 km’lik bir uzaklık içerisindeki durum için kullanılan bir terim. 

macroscopic [makroskopik] Görece iri. Mikroskop gerektirmeyen. Çıplak gözle görülebilen.

Macrouridae (rattails, grenadiers, whiptails) [Fare-kuyruklugiller, Uzunkuyruklubalık-giller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, mezgitler (Gadiformes) takımının Macrouridae ailesi 4 alt aile (Bathygadinae-2 cins, Macrourinae-27 cins, Macrouroidinae-2 cins, Trachyrincinae-2 cins) olmak üzere 34 kadar cinste toplam 380’den biraz fazla türü barındırır. Geniş ve çeşitliliği yüksek bir ailedir. Çoğunluğu sıcak sularda olmakla birlikte kuzey kutbundan güney kutbuna kadar derin denizde bulunur. Vücut kuyruğa doğru incelmiştir. Baş, basık, yuvarlak ya da silindirimsidir. Ağız altta, dişler alt çenededir. Sırt yüzgeci 2 adettir. 2. Sırt ve dışkıl (anal) yüzgeçleri birleşiktir. Bir türü hariç kuyruk yüzgeçleri yoktur. Genelde sakalcıkları vardır. Pullar çemberimsidir (sikloidtir). Boyları 10 cm ile 1,5 m arasında değişir. Çoğunlukla tabansal yüzücü (benthopelagic) olup 200-2,000 m’ler arasında dağılırlar. Yanal çizgi gelişmiştir. Gaz (yüzme) keseleri vardır. Bazılarında deri altında ışık üreten organları bulunur. Bazı türleri 5,000 m’den de derinde olabilirler. Rengi gri esmer ya da siyahtır. Bazen mavi ya da mor olabilir, karın gümüşidir. Küçük balıklar, kabuklular (Decapoda, Amphipoda, Cumacea) ve Cephalopoda ile beslenirler. Tabansal yaşam-alanda uç yırtıcılardır, bazıları ise leşçildir.

Mactra corallina (rayed trough-shell) [?] Sin. Mactra stultorum. Kabuk üçgensi oval ve şişkincedir. Zar (dış deri) lifsi ve gri aralıklıdır. Eklem iyi gelişmiştir, sol kabukta basit sağ kabukta çifttir. İç kenar pürüzsüzdür. Manto sinüsü derin değildir. Rengi beyaz olup eş merkezli ve bantlıdır. Dışı değişken sıklıkta eş merkezli ışınsal bantlıdır. Boyu en çok 7 cm olur. Sıklıkla rastlanan boyları 4,5 ile 5,5 cm arasındadır.Temiz kumlu tabana gömülür. Sığ sularda yaygındır. Türkiye'nin tüm kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Mactra glauca (grey rough shell) [?] Temiz kumlu infralitoral kuşak tabanında barınır. Boyu en çok 11,5 cm olabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Mactra stultorum (rayed trough-shell) [?] ® Mactra corallina.

Mactridae (trough shells, duck clams) [?] Kabuklar oval ya da enine uzamış üçgensi şekillidir. İki asıl alan dişi özelliğidir. Yanal dişler iyi gelişmiş, tırtıklı ya da pürüzsüzdür. Eşit büyüklükte 2 kas izi bulunur. Solungaçları yapraksıdır. Manto genişçe açık, sifonları birliktedir. Ayak büyük ve bisus taşımaz. Akdeniz sular siteminde 12 türü bulunmakta ancak bunlardan 7'si balıkçılık açısından ilgi çekmektedir.

Madeira lantern fish [ışıldak balığı] ® Ceratoscopelus maderensis.

Madeira rockfish [iskorpit] ® Scorpaena maderensis.

Madeiran sardinella [sardalya, beneklisardalya, tirsi] ® Sardinella maderensis.

madrague (pig catcher) [madraj] Akdenizde orkinos avcılığında kullanılan bir cins tuzak.

Maena chryselis (izmarit) [blotched picarel] ® Spicara maena.  

Magus gibbula [?] ® Gibbula magus.

maintainable yield (sustainable yield) [korunabilir ürün] Büyüklüğü ne olursa olsun bir stok ya da popülasyonun sonsuz süreçli kaldırabileceği, koruyabileceği yani verebileceği en büyük av miktarıdır. Bu sürdürülebilir ürün (MSY) ile özdeş ya da ona eşit olabilir. ® Sustainable yield (Sürdürülebilir ürün). ® Sustainable catch (Sürdürülebilir av). ® Sustainable use (Sürdürülebilir kullanım).

maintenance ration [koruma rasyonu] Yaşamın devamını sağlayan, vücut ağırlığını artırmayan yem miktarı.

Maja crispata (lesser spider crab) [?] Alglerin bulunduğu kayalık kesimde 40 m derinliğe kadar yayılır. Karapaks boyu 6,5 cm ve eni 4,5 cm olabilir. Sıklıkla rastlana boyu 4,5 cm ve eni 3 cm'dir.  Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Maja squinado (spinous spider crab) [?] Karapaks kubbemsi olup yaşlı bireylerde eni boyundan biraz büyüktür. Gençlerde en boydan kısadır. Kışın deniz çayırları ve yumuşakçalarla, yazın ise derisi dikenlilerle beslenir. Güzün göç eder. Rengi kahverenginden sarı-esmere çalar. Karapaks boyu en çok 25 cm, eni 18 cm ve sıkça rastlanan boyu 13 cm kadardır. Kıyısal kuşaktaki kumluk, kayalık ve algli taban üstünde 150 m derinliğe hatta bazen 600 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Ege ve Marmara Denizi kıyılarında bulunur. Avcılığı yapılmaktadır.

Majidae (Örümcek-yengeçgiller) [spider crabs] Aile yaklaşık 200 denizel türü kapsar. Farklı görünümlü yengeçlerdir. Karapaks öne doğru sivrilir ve çoğunlukla üçgensidir. Bacakları çok uzun olabilir. Dış iskeletleri dikenlerle kaplıdır. Yavaş hareket ederler. Boyları farklıdır. Her türlü tabanda kıyıdan büyük derinliklere kadar rastlanırlar. Akdeniz sular sisteminde 4 ailede 12 cins ve 31 tür ile temsil edilirler.

major anions in the sea [deniz suyunda ana anyonlar] Cl- (19,345 g/kg), Br- (0,066 g/kg), F- (0,0013 g/kg), SO4-(2,701 g/kg), HCO3 (0,75 g/kg) H3BO3 (0,027 g/kg). 

major cations in the sea [deniz suyunda ana katyonlar] Na+ (10,752 g/kg), K+ (0,390 g/kg), Mg 2+ (1,295 g/kg), Ca2+ (0,416 g/kg), Sr2+ (0,013 g/kg)

major community [ana topluluk] Yeteri büyüklükte ve eksiksiz bir düzene sahip olup bağımsız olan topluluğa denmektedir. Bu tür topluluklar güneş enerjisinden başka bir girdiye gereksinmezler. Komşu topluluklardan olabilecek girdi ve çıktılardan görece bağımsızdırlar. ® Minor community (Küçük topluluk). ® Community analysis (Topluluk çözümlemesi).

major components of sea water [deniz suyunun ana bileşenleri] Başlıca çözünmüş tuzlar: NaCl (%77,8), MgCl (%10,9), MgSO4 (%4,7), CaSO4 (%3,6), K2SO4 (%2,5), CaCO3 (%0,3), MgBr2 (%0,2).

makeup weed [?] ® Rytiphlaea tinctoria.

Malabar grouper [taşhanisi, orfoz, orfoz balığı] ® Epinephelus malabaricus.

 

malachite green [malakit yeşili] Boya ve mantar öldüren bir maddedir. Önceleri balık çiftliklerinde mantara karşı kullanılmaktaydı. Kansere neden olduğu belirlendikten sonra kullanımı yasaklanmıştır.

Malacocephalus laevis (softhead grenadier) [?] Göçmen değildir. Derin-tabansaldır (batidemersaldır). 200-1,000 metrelerde rastlanır. Boyu TL=60 cm olabilir. Balıkçılığı önemsizdir. Kıta yamacında rastlanır. Balık unu ve yağı üretiminde kullanılır.

malacology [malakoloji] Yumuşakçaları (Mollusca) ele alan zooloji dalı. Yumuşakçalar bilimi.

Malacopterygii [Yumuşak-yüzgeçliler] Omurgalı kemikli balıklar üst-takımıdır. Yüzgeçlerinin yumuşaklığı kıkırdağımsı olması nedeniyle bu adla anılmışlardır. Bu takımda yer alan aileler şunlardır: Siluridae, Cyprinidae, Esocidae, Salmonidae, Clupeidae, Pleuronectidae, Cyclopteridae, Anguillidae ve Echeneididae.

male [erkek] Atmık (sperm) üreten birey. İşareti .

male-with-harem family [haremi olan erkek] Ataerkil/anaerkil aile. Cichlidae yani Sihlidgiller’de erkek birçok yumurtlama yerinde dişilerin bulunduğu geniş bir alanı korur. Bu alandaki her dişi kendi yavrularından sorumludur. Erkek çok-eşlidir. Sihlidgiller’de belirgin eşeysel çiftyapısallık (seksüel dimorfizm) vardır.

malformation (deformity) [sakatlık] Balık vücudunun ya da gövdesinin her hangi bir nedenle (doğuştan ya da sonradan) normal şeklinin bozulması, biçimsizleşmesidir. Kamburluk, kuyruğun tam gelişmiş olmaması vb.

Malleidae (hammer oysters) [?] İnci üreten istiridyelerle akrabadır. Kabukları T şeklindedir. Tek yaklaştırıcı kaslıdır. Bu aileye ait çoğu istiridye tropik mercansı alanlarda yaşar.

malleus [malleus] Çekiç.

Malleus regula (straight hammer oyster) [?] Sin. Fundella lioyi. Kolay kırılan kabukludur. Eni ve boyu (yüksekliği) neredeyse eşittir. Genç evrelerde kabuk dış yüzeyi düzensiz eş merkezli ince levhalı gibidir. Eklem dişsizdir. İçi sedefsi olup bir yaklaştırıcı kas izi taşır. Manto sinüsü bulunmaz. Rengi dışta esmerimsi, içi parlak sedefsidir. 20 m derinliğe kadar yayılır. Bisusları ile değişik malzemeye yapışır. Süveyş Kanalı üzerinden doğu Akdeniz'e göçmendir. Türkiye'nin Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı hakkında bilgi yoktur.

malleus Weberi [malleus Weberi] Gaz kesesi olan balıklarda bir yandan keseyle diğer yandan içkulakla ilişkili olup çekiç görevi yaparak titreşimleri içkulağa aktaran yapı.

malnutrition [yanlış beslenme] Dengelenmemiş beslenme. Besinin nitelik (kalite) ve niceliğinin (kantitesinin) yetersiz ya da dengesiz olması ile aşırı ya da az (yetersiz) beslenmeyi ifade eder. 

Mammalia (mammals) [memeliler] Deniz memelileri (balinalar, yunuslar ve foklar), Akdeniz’de rastlanan deniz memelilerinin en ilginçleridirler. Yunus balıkları, genel olarak Akdeniz’de yaşayan hayvanlar olarak bilinmesine rağmen balina ve fok balıkları pek bilinmez. Akdeniz ve Karadeniz’deki deniz memelileri ikiye ayrılır: Balinalar ve yunus balıkları. Foklardan sadece bir türü bilinmektedir. Büyük balinagillerin hepsi uluslararası anlaşmalarla koruma altına alınmıştır. Küçük balinagilleri ve yunusları Akdeniz’deki çoğu ülke korumaya aldığını ilan etmiştir. Karadeniz’de yunus balıklarının bazı türlerinin yasaklara rağmen izinsiz avlandığı ileri sürülmektedir. Bazı bölgelerde insanların davranışları, bilerek ya da bilmeyerek, bu canlıların ölümlerine yol açmaktadır. Akdeniz’de bilinen balinagil türleri ile foklar şunlardır: ® Whales (Balinalar).

                                                                                                          ./.

 

 

Balaenidae

            Balaena glacialis

 

Balaenopteridae

            Balaenoptera acutorostrata

            Balaenoptera borealis

            Balaenoptera edeni

            Balaenoptera musculus

            Balaenoptera physalus

            Megaptera novaeangliae

Delphindae

            Delphinus delphis

            Globicephala melaena

            Grampus griseus

            Orchinus orca

            Phocoena phocoena

            Pseudorca crassidens

            Stenella coeruleoalba

            Stenella frontalis

            Steno bredanensis

            Tursiops truncatus

Physeteridae

            Physeter macrocephalus

 

Ziphiidae

            Mesoplidon densirostris

            Ziphius cavirostris

Phocidae

            Monachus monachus

 

mammals [memeliler] ® Mammalia.

management and administration of fishery in Turkey [Türkiye’de balıkçılığın işletilmesi ve yönetimi] Balıkçılığın genel anlamda işletilmesinde kullanılan verilerden olup av miktarlarını gösteren istatistikler Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) yeni adıyla Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından toplanmakta ve yayınlanmaktadır. Kurum tarafından toplanan istatistikler anketlere dayanmakta olup mesleki balıkçının (yanlış ya da doğru) verdiği av değerlerini yansıtmaktadır. Bu nedenle verilen av değerleri yanlış olabilir. Bu ise balıkçılığı işletme ve idare etmede başta gelen hedef olan uzun süreli (sürdürülebilir) kullanıma ulaşmada sıkıntı ve dar boğazlara yol açabilmektedir. Benzer olay kafes balıkçılığı alanında kurulu kapasiteyi yeterli düzeyde kullanma ya da kapasiteyi aşma gibi bir sorunu gündeme getirebilmektedir ki her ikisi de uzun süreli (sürdürülebilir) avcılık ile besiciliğin-yetiştiriciliğin işletimini sınırlayan etmenlerdendir. Mevcut işletim ve idare bilimsel bulgulardan (denizel canlı kaynakların tespiti ile sürdürülebilir hasat anlayışından) çok, kısa süreçli (günü kurtarıcı) ilgili grupların çıkarlarını dengeleyici düşünce ve görüş doğrultusunda yapılmaktadır. Bu yaklaşım aşırı sömürülmemiş stoklar için geçerli olabilir. Aşırı sömürülmüş stoklarda biyolojik gerekliliğin öne çıkartılması zorunludur. Buna ise Türkiye’de uyulduğu pek söylenemez.

management authority [idari otorite] Devletin bir alan ya da kıyı kesiminde balıkçılığı düzenlemeyle yetkili ve sorumlu yasal birimi.

management objective [idari hedef] Balıkçılık idaresinin etken bir şekilde aradığı sayısal hedef. Örnek; filo kapasitesinin % kaç azaltılacağı şeklindeki idari faaliyet.

management organisation [idare organizasyonu] Genellikle iki ülke arasında balıkçılığa yönelik faaliyetlerin düzenlenmesi, anlaşmanın sağlanması, danışma, karar alma, uygulama, kaynak paylaşımı, veri toplama, stok tahmini, izleme kontrol ve gözetlemeden sorumlu olmak üzere oluşturulmuş kurum. 

management procedure [idari işlem] Toplanacak verilerin tanımlanması, nasıl çözümleneceği (analizi) ve sonuçlarının nasıl uygulamaya koyulacağına ilişkin faaliyet.

management reference point [idari referans noktası] Balıkçılığın ya da balıkçılık kaynağının istenen ya da istenmeyen durumunu gösteren alışılagelmiş ve kabul edilmiş değerleridir. Referans noktaları örneğin yumurtlayan biyokitle, balıkçılık ölüm düzeyi şeklinde biyolojik olabileceği gibi çaba, kapasite düzeyi şeklinde teknik ya da istihdam, gelir şeklinde olmak üzere ekonomikte olabilir. Bunlar genellikle kritik değerler olarak modellerden hesaplanırlar.

management strategy [idari strateji] Dar anlamda belirli bir veri toplama sistemi, belirli bir stok tespiti tekniği, belirli hasat kontrol kural(lar)ı ve uygulamasını kapsar. Seçenekli stratejiler birbirleriyle benzeşim modelleri kullanılarak karşılaştırılabilirler.

management unit [idare birimi] Basitçe stok’tur. İdare edilecek popülasyon, tehdit ya da sömürü altındaki türdür.

mandible [altçene kemiği] Ağzı oluşturan işlevsel alt kısım.

mandible length [altçene boyu] Alt-çene ucundan üstçeneyle kesişme noktasına olan uzunluk.

mandibles [çene(ler)] Kafadanbacaklılarda avını kesmek için 'papağan gagası' benzeri boynuzsu yapı.

mandibula [altçene kemiği] Besinin alınmasında kullanılan vücut parçası.

manganese (Mn) [mangan] Canlıların az miktarda kullandığı bir ağır metal olup eksikliği büyümeyi, fazlaca alınması ise sinir sistemini etkiler. 

mangrove [mangrov] Çoğunlukla tropik ve aynı zamanda alt-tropik bölgelerde de görülen, tuzlu ve acı-su koşullarına uyum sağlamış orta boylu ağaçlardan oluşan kıyısal (ormanlık) gelgit kesimi. Mangrov alanları kıyısal erozyonu önler ve birçok canlıya yaşam olanağı, sığınma alanı vb sağlar. Ortadoğu’da Oman - Yemen kesiminde görülür. Bilinen en kuzeydeki mangrov (ormanı) Akaba körfezindedir.

mannan [mannan] Genelde  manoz’un (bir şeker) polimeri olan bir bitki polisakaritidir.

manometer [basınçölçer, manometre] Akışkanların basıncını ölçen alet. Akışkan basıncını ölçmede kullanılan alet.

manta ray (devil rays) [Kulaklıfolyabalığıgiller] ® Mobulidae.

mantis shrimp [mantis karidesleri, peygamber develeri] ® Stomatopoda.

mantle [manto] 1- Midye gövdesini örten iki katlı büklüm. İki yan loptan oluşmakta olup dış yüzeyden kabuk yüzeyine salgılanır ve bu da sıkça mantoya yapışır ve manto bağlantını oluşturur.

mantle [manto] 2- Karmaşık örtü, gövdede bir zarf oluşturur ki bu “palleovisceral” olarak da adlandırılır. ® Funnel.

mantle cavity [manto boşluğu] Mantonun sardığı boşlukta iç organlar ve solungaçlar ile buraya açılan böbrekler, rektum ve cinsiyet kanalları (gonoducts) saklanmaktadır.

manubrium [manubriyum] Deniz analarının ucunda ağız bulunan boru organı.

Manupecten pesfelis (cat’s paw scallop) [?] Sin. Chlamys pesfelis. Değişken kayalık ve mercan kalıntılı, çakıllı çamurlu kıyısal tabanda yaşar. Sportif balıkçılıkta avlanır. Boyu en çok 7 cm olabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

manus [el] Kafadanbacaklılarda parmak (dactylus) ucu ile bilek yakını arasında dokunaç çomağının merkezi kısmı.

marbled goby [lekelihurmakayası balığı, küçükkaya balığı] ® Pomatoschistus marmoratus.

marbled spinefoot [çilliçarpan, çarpan balığı, çarpan, çilliçarpan balığı, beyaz sokar] ® Siganus rivulatus.

marbled spinefoot [tavşan balığı] ® Siganus luridus.

mareograph [mareograf] Deniz seviyesinin ölçülmesinde kullanılan cihaz.

Margalef species diversity index [Margalef tür çeşitliliği göstergesi] Shannon göstergesinin aynıdır. Burada; d = (M-1)/lnN ‘dir ve M = Toplam tür sayısı ve N = Toplam birey sayısıdır. ® Shannon index (Shannon göstergesi). ® Community analysis (Topluluk çözümlemesi).

marginal [sınırsal] Dar bir alanı tanımlar. Sınırda olan. 

marginal habitat [kenar-yaşam-alan] Sınırlayıcı çevresel koşullar nedeniyle yalnız birkaç türü ayakta tutabilen yaşamalan.

mariculture (sea farming, sea ranching) [marikültür] Deniz canlılarının tankta, havuzda, kafeste, açıkta ağ ile çevrilmiş kesimlerde yumurtadan itibaren yetiştiriciliği ve besiciliği yani kısaca kültürüdür. Balıklar genellikle pazar boyuna kadar saklanırken marikültürden sayılan deniz kuluçkahanelerinden ise genç balık olarak salıverilirler.

mariculture in Turkey [Türkiye’de deniz canlıları kültürü] Türkiye’de deniz canlıları yetiştiriciliği ve daha çok besiciliği ekonomik değeri görece yüksek, kültüre alınması görece kolay ve yaygın tecrübenin bulunduğu balık türleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunların başında çipura ve levrek gelmektedir. Tatlı suda avcılığı yapılan bazı türlerin (kefal, sazan, yayın, yılan balığı vs) yanında yürütülen kültür balıkçılığı ise daha çok tek bir tür (alabalık) üzerinde yoğunlaşmıştır. Benzer genel yöneliş denizlerde çipura ve levrek için söz konusudur.

marina [marina] Genel anlamda küçük liman. Yatçılık ve yat turizmine hizmet veren görece küçük liman.

marine (thalassic) [denizsel (denizel)] Denizle ilgili olan.

marine bindweed [?] ® Cystoclonium purpureum.

marine biology [deniz biyolojisi] Denizel fauna (hayvanat) ve flora (nebatat) ile bunların özelliklerini araştıran dal.

marine bottle brush [?] ® Cladostephus hirsutus.

marine casualties [deniz kazaları] Tarihe geçmiş önemli deniz kazaları:

- HMS Captain, 1870: Biskaya Körfezinde batmış ve 500 kişilik mürettebattan 18’i kurtulabilmiştir.

- Titanic, 1912: 2223 yolcu ve mürettebattan 1513’ü yaşamını yitirmiştir.

- SS Morro Castle 1934: Yangın sonucu 137 yolcu ve mürettebat yaşamını yitirmiştir.

- Dumlupınar, 1953: Çanakkale-Nara Burnu’nda çarpışma sonunda batmıştır. 81 denizaltıcı kaybedilmiştir.

- SS Andrea Doria, 1956: Toplam 1706 yolcu ve mürettebattan 1660 yolcu ve mürettebat kurtarılabilmiştir.

- Lakonia, 1963: Yangın sonucu 128 yolcu ve mürettebat kaybedilmiştir.

- Torrey Canyon, 1967: 120,000 ton ham petrol İngiltere ve Fransa arasında denize dökülmüş ve yayılmıştır. Büyük bir çevre felaketi oluşmuştur.

- Independenta, 1979: 95,000 ton petrol İstanbul Boğazı’nda denize dökülmüş 43 denizci yaşamını yitirmiştir. Önemli bir çevre felaketi yaşanmıştır.

- Herald of Free Enterprise, 1987: Batan ro-ro gemisinde 193 kişi yaşamını yitirmiştir.

- Exxon Valdez 1989: Alaska bölgesinde 40,9 milyon litre ham petrol denize dökülmüş ve 28,000 km2 alanı etkileyen bir çevre felaketi yaşanmıştır.

- Estonia 1994: Ro-ro botun batması sonucu 852 kişi yitirilmiştir.

- Nassia 1994: İstanbul Boğazı’nda çarpışma sonucu 30 kişi kaybedilmiş ve denize 20,000 ton petrol dökülmüş, çıkan yangın günlerce sürmüş, önemli bir çevre kirliliği oluşmuştur.

- MV Erika 1999: Fransa’nın Britani kıyısında 31,000 ton fuil oil geminin batması sonucu ciddi çevre sorununa yol açmıştır.

- Prestige 2002: İspanyanın Atlas Okyanusu kıyısının 133 mil açığında ortadan ikiye ayrılan tankerden 77,000 ton ham petrol denize dökülmüş ve yıllarca kıyıları kirletmeyi sürdürmüştür. ® Investigations of marine casualties (Deniz kazalarının incelenmesi).

marine chemistry [deniz kimyası] ® Chemical oceanography (Kimyasal oseanografi).

marine ecosystem [deniz ekosistemi] Okyanus ve denizlerin ekosistemleri.

marine eels (conger eels, congers) [Mığrı-balığıgiller, Mığrıgiller]  ® Congridae.

 

marine fish eggs [deniz balığı yumurtaları] Yumurtalar temelde şeklen ikiye ayrılır.

i) Oval yumurtalar (Engraulis encrasicholus, Amodytes lonca, Hyperoplus lanceolatus).

 

ii) Değirmi (yuvarlak) yumurtalar (diğer balık türlerinin çoğunluğu).).  

 

Bunları da ayrıca yağ ihtiva edenler ve etmeyenler şeklinde ikiye ayırmak mümkündür.

 

a) Yağ ihtiva etmeyenlere örnek; Clupea harengus, Sprattus sprattus, Alosa alosa, Gadus morhua, Pleuronectes platessa, Platichthys flesus).

 

b) Yağ ihtiva edenlere örnek; Lota lota, Pholis gunellus, Merluccius merluccius, Scomber scombrus, Scophthalmus maximus, Solea solea.

 

Deniz balığı yumurtalarını bulundukları yere göre de ayırmak etmek mümkündür. Bunlar tabansal (demersal) olanlar ile yüzücü (pelajik) olanlardır.

 

Tabansal olanlara örnek: Clupea harengus, Pholis gunellus, Anarhichas lupus, Salmonidae.

 

Yüzer (pelajik) olanlara örnek: Pleuronectes platessa, Platichthys flesus, Solea solea, Engraulis encrasicholus, Sprattus sprattus.

marine geology [deniz jeolojisi (Jeolojik oseanografi)] ® Geological oceanography.

marine habitats [denizel yaşam-alanlar] Denizel ortamın anlatımı çerçevesinde belirli kesimler için özel terimler kullanılmaktadır. Bkz. Ayrıca  (® 1- Aquatic layers in water column;  ®  2- Divisions in marine habitats; ® 3- Stratification of water column; (Su kolonu tabakaları; 1-3)

Kıyı kuşağı [littoral zone]

Gelgitler arası kuşak [intertidal zone]

Nehir ağzı-Mansap [estuaries]

Esmer alg (Laminaria) ormanı [Kelp forests]

Mercan resifleri [coral reefs]

Okyanus yükseltileri [ocean banks]

Kıta sahnlığı [continental shelf]

Kıta sahanlığı sığ su kuşağı [neritic zone]

Boğazlar [straits]

Yüzücü kuşak [pelagic zone]

Okyanussal kuşak [oceanic zone]

Deniz dağları [seamounts]

Hidrotermal ağızlar [hydrothermal vents]

Soğuk sızıntı [cold seeps]

Tabansal kuşak [demersal zone]

Tabancıl kuşak [benthic zone]

marine mammals (whales) [deniz memelileri (balinalar)] ® Cetacea.

marine meteorology [deniz meteorolojisi] Deniz ve okyanus üzerindeki hava ve deniz durumu (rüzgâr yönü, hızı ve dalga yüksekliği vs) ile ilgilenen meteoroloji dalı.

marine peacock’s tail [?] ® Padina pavonica. 

marine phanerogams [deniz çiçekli bitkileri, deniz fanerogamları] Bu bitkiler grubu deniz spermatofitleri (tohumlu bitkiler), deniz angio-spermleri, deniz mono-kotilodonları, basitçe deniz çayırları (yosunları /algleri) olarak ta adlandırılmaktadır. Bu grup ayrıca açık tohumlu bitkiler (gymnospermlerin) olarak öne çıkmakta olup gelişmiş dişi organları ve stigmaları ile de angiospermlere dahildirler. Tohumlarının tek çenet içerisinde olması nedeniyle dikotilodonların tersi monokotilodonların bir parçasıdırlar. Deniz çiçekli bitkilerinin gerçek kök, gövde ve yaprakları nedeniyle alglerden ve siyanobakterilerden farklıdırlar. Bu bitkiler kıtasal atalarının soyundan 200 milyon yıl önce denize, dönmüşlerdir. Türler Hydrocharitaceae ve Potamogetonaceae olmak üzere iki ailede toplanmıştır. Akdeniz sularında dört cins (Cymodocea, Halophila, Posidonia, Zostera) yaşamaktadır.

marine protected area (no take zone, no take reserve) [deniz koruma alanı] İçerisinde avlanmanın ve herhangi bir organizmanın alınmasının yasak olduğu deniz koruma kuşağı. ® Marine protected areas (Deniz koruma alanları).

marine protected areas [deniz koruma alanları] 1- Basitçe korumaya alınmış alandır. Koruma demek bu alanlara olabilecek her hangi bir tecavüze (insan etkinliğine) sınırlama konulmuş anlamındadır. Koruma amacı doğayı (doğal yapıyı) olabildiğince orijinal (el değmemiş haliyle) saklamaktır. Buna kültür varlıları ile tarihi değerler de çoğunlukla dahildir. Doğal ve tarihi değerler yerel devletin hükümranlık çerçevesinde korunabileceği gibi işbirliği ve uluslararası anlaşmalar yoluyla açık deniz (hükümranlık alanı dışında) herkesin malı olan alanlarda da olabilir ve olmalıdır. Denilebilir ki yerkürenin %72’si deniz ve okyanuslardan oluşuyor. Korumaya alınacak bu görece çok küçük alanların bir yararı var mı? Yararı olur mu? Evet. Bu nedenle 2010’dan bu yana Birleşmiş Milletler Çevre Programı Dünya Koruma İzleme Merkezi’ne ev sahipliği yapmakta olup hali hazırda deniz ve okyanusların kabaca %1,2’si deniz koruma alanıdır. Buna ülkemizin verdiği katkı henüz yoktur. Ülkemizde kişisel çabalarla oluşturulmuş bir iki balıkçılığa kapalı alanların dışında ekosistem ve kültür ve tarihi zenginlikleri korumaya alan sınırları (coğrafi koordinatları) belli bir alan henüz  bilinmemektedir.

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (International Union for the Conservation of Nature - IUCN) deniz koruma alanlarının idaresi ulamlarını (kategorilerini) şöyle vermektedir:

1a Strict nature reserve – Yalnız doğal kaynak.

1b Wildernes area - Yaban (vahşi doğa) alanı.

2  National park – Ulasal park.

3  Natural monuments of features – Doğal anıtlar ya da özellikler.

4  Habitat/species management area – Yaşam-alan/tür idaresi alanı.

5  Protected seascape – Korunan deniz manzarası.

6  Sustainable use of natural resources – Sürdürülebilir doğal kaynak kullanımı.

 

Bu çerçevede IUCN’ce geçerli kabul edilen deniz koruma alanı ölçütleri de şunlardır;

- Yeterlilik/uygunluk (adequacy): Seçilen yer(lerin), boyut ve dağılım(lar)ı koruma amacının          başarısını sağlayacak düzeyde olmalı.

- Temsil edicilik (representability): Yerel çevredeki tüm biyolojik süreçleri korumalı.

- Direnç (resilence): Sistem doğal afetlere (örneğin tsunami) dayanıklı olmalı.

- Bağlantı (connectivity): Komşu koruma alanlarıyla populasyon bağlantısını korumalı.

 

Birçok ülke ulusal hedeflerini koymuş, uygulama planlarını oluşturmuştur. Bunlar arasında Türkiye’nin adı geçmemektedir. Avrupa ülkelerinde deniz koruma alanlarnın oluşturulması ve genişletilmesi için dikkate değer çabalar harcanmaktadır. Ülkemizde konuya eğilen bilim insanları varsa da onların kişisel çabaları yeterli olamamaktadır. Ülkemizin bu tür alanlara ihtiyacı vardır ve tüm denizlerimizde ciddi kıyısal ve açık deniz koruma alanları oluşturulması ile koruma ölçütlerinin belirlenip uygulamaya geçilmesi gerekmektedir.

marine protected areas [deniz koruma alanları] 2- Deniz koruma alanları bağlamında ilgi çeken konu deniz ekosistemidir. Bu sistem biyolojik ve biyolojik olmayan yönleriyle karmaşıktır. Ancak bu alanların her yönüyle kullanılmasında klasik temel biyoloji bilgileri bile dikkate alınmamıştır. Hep en az çabayla en yüksek geliri elde etme ön planda tutulmuştur. Balıkçılık yalnız balıkları avlamakla kalmamış denizde (tabanda ve taban üstünde) yaşayan diğer canlıları da etkilemiştir. Hayvan ve yosun sosyolojisi (topluluk yapısı) tamamıyla bozulmuştur. Bu durum birim çaba başına balıkçılığın aldığı ürünün düşmesi sonucunu getirmiştir. Buna rağmen balıkçılık filosu büyümüş kullandığı teknoloji giderek daha da gelişmiştir. Hassas sistemin (ekosistem) yani doğal kaynakların akılcı ve sürdürülebilir kullanımı gerçekleşmemiş, mevcut stokların hemen hemen tamamı aşırı sömürülmüştür. Sonuç: Doğal kaynaklar (balıkçılık kaynakları) sonsuz değildir ve bu kaynakların işletimi düzenlenmelidir. Düzenlemenin başta gelen ögesi oluşan aşırı kapasite ve güç kullanımının önemli ölçüde azaltılmalıdır. Aksi halde balıkçılık dünya ölçeğinde tamamıyla çökecektir.

marine protected areas [deniz koruma alanları] 3- Balıkçılığın ve doğal kaynakların yitirilmesinin önüne geçilmesine yönelik gelişmelerden balıkçılık, balıkçılar ve balıkçılıktan geçinenler sorumlu oldukları kadar herkesin malı olan balıkçılık kaynaklarının idaresinde yeterli önlemleri almayan (alamayan) idareci ve politikacılar da sorumludurlar. Hangi av aracı kullanılırsa kullanılsın balıkçılık denizel ekosistem bileşenlerini etkilemekte ve hatta zamanla yok etmektedir. Balıkçılığın etkileri sıralanacak olursa;

- Dip trolü kapıları, zincirler, tekerler tabanı oymaktadır.

- Tabandaki parçacık büyüklüğü değişmektedir.

- Tabanın kimyasal yapısı (organik bileşenleri) bozulmaktadır.

- Taban tepilmekte, bulanıklık artmaktadır (filtreleyerek beslenenler etkilenmektedir).

- Taban içi ve taban üstü faunası tahrip olmaktadır.

Sonuçta; Sistemin tahribatı biyoçeşitliliğin fakirleşmesine bu da balık stoklarının zayıflaması ve azalmasına yol açmaktadır.  

marine protected areas [deniz koruma alanları] 4- Doğal sistemin kendisini onaramayacak düzeye inmesine yönelik tüm bu gelişmeler yalnız ve tek balıkçılığa bağlanmamalıdır. Sistem hassas bir bütündür ve her türlü (doğal ya da doğal olmayan) değişkenden etkilenmektedir ve bu etkileri birbirlerinden ayırt etmek mümkün değildir. Örneğin iklimsellik, periyodik değişiklikler (El Nino), oksijen eksikliği, aşırı gübrelenme, aşırı kirlilik vs. Bu yöndeki sorunların aşılmasında idari düzenleyici önlemler bağlamında deniz koruma alanları bir çözüm olarak önerilmektedir. Deniz koruma alanlarının oluşturulmasında iki hedefe ulaşılmak istenmekte (beklenmektedir). i) Omurgalı-omurgasız canlıların aşırı (sömürülmüş) avlanmış stoklarının iyileştirilmesi (stokların idaresi). ii) Bozulan sistemin (tehlike ve tehdit alındaki stokların) yeniden eski haline dönüştürülmesi yani ekosistemin idaresidir. Bunun için son 20 yılda oluşturulan deniz koruma alanlarının etkileri halen farklı yönlerden ele alınmakta, değerlendirilmektedir. Koruma alanlarında kendisini toparlayan ve gelişen biyoçeşitliliği zamanla artan canlılar giderek koruma alanı dışına ihraç edilmektedir, daha doğrusu bu beklenmektedir. Bugüne değin edinilen deneyimler koruma alanı dışına ihracın gerçekten olduğunu göstermektedir. 

marine protected areas [deniz koruma alanları] 5- Deniz koruma alanları nasıl korunacaktır? Koruma alanının oluşturulması atılması gereken bir adımdır. Ancak korumanın korunması da atılması gereken bir diğer adımdır. Bu adımlar neyin ne kadar korunacağı ile ilgilidir. Balıkçılık açısından koruma alanında her türlü balıkçılık faaliyetinin (dip ve orta-su trolü, kirişli (bim) trol, gırgır, pinter, pasif solungaç ve fanyalı ağlar, küçük ve büyük çapari ve diğerlerinin) yasaklanması düşünülebilir. Kusursuz deniz koruma alanının insan etkisi altında (fiziksel, kimyasal) olmamasını ve canlıların yumurtlama, beslenme ve sair ihtiyaçları karşılayacak büyüklükte olmasını gerektirmektedir. Bir diğer önemli husus deniz koruma alanı yalıtılmış olmamalıdır. Bu alandaki mevcut (balıkçılık) etkinliği başka komşu alanlara kaydırılmamalı, izin verilebilir av (TAC) azaltılmalıdır.

marine protected areas [deniz koruma alanları] 6- Deniz koruma alanları bağlamında balıkçılık idaresi ekosistem tabanlı (Ecosystem Based Fisheries Management) olmalıdır. Aynı şekilde, söz konusu alanlar deniz bilim ve ekolojiyi birlikte dikkate almalı ve sürekli bir izleme ve esnek uygulama oluşturulmalıdır. Çoğu deniz ekosistemi çölleşmiştir. Balıkçılık idaresi ve en çok da balıkçılık buna neden olanlar olarak suçludurlar. Bu nedenle deniz koruma alanlarının oluşturulması ve korunması balıkçılığın (balıkçıların) lehinedir. Deniz koruma alanı uygulamasını (aç gözlülüğü bırakarak) ilk isteyecekler de mesleki ve sportif amaçlı balıkçılık (balıkçılar) olmalıdır. Doğal ve akla yatkın olan sağlıklı ekosistem daha fazla ürün üretir ve verir. O nedenle artık sürdürülebilir yararlanmadan çok sürdürülebilir koruma dikkate alınmalıdır.

marine refuge [denizel korunak] Balıkçılığa karşı korunan alan. Bu ticari stokları destekleyen korunaklı bölge de olabilir.

marine salt [deniz tuzu] Deniz canlılarının tutulduğu akvaryumlarda kullanılan karmaşık tuzlar karışımı. Burada gerçek deniz suyu tuzluluğu taklit edilmektedir. 

marine snow [deniz karı] Organik maddelere ait parçacıklar ile küçük ölü organizmaların derin denize batması olayını belirten bir kavramdır. Derin denize batan bu malzeme güneşsiz ortamda, taban yaşamının enerji kaynağını (temelini) oluşturmaktadır ki kavram bu olguyu da dolaylı olarak içermektedir. 

marine species [denizel tür] Sucul olup yaşamının tamamı ya da bir kısmını denizde geçiren tür.

marine turtles (turtles) [Deniz kaplumbağaları] ®Testudinata.

mariner’s knots [denizci düğümleri (gemici bağları)] Denizcilikte halatlar kullanılacakları amaç doğrultusunda farklı şekilde bağlanmaktadır (düğümlen-mektedir). Bu düğümlere (bağlara) şu adlar verilmektedir: 

Balıkçı bağı

Camadan bağı

Çakı cevizi

Çifte kanca bağı

Çifte yoma bağı

Çürük bağı = Margarita bağı

El incesi cevizi

Foralı camapan bağı

Halat voltası

İzbarço bağı

Kasa dikişi

Kazık bağı

Kolbastı dikişi

Koldanmarsibet cevizi

Kropi bağı

Küp bağı

Margarita bağı = Çürük bağı

Mevlana cevizi

Mezovolta

Olta bağı

Sancak bağı

Testi bağı

Yükizbarçosu

mark [marka (im, işaret)] 1- ® Tag.

mark [marka] 2- Benzer özelliklere sahip bant, halka ya da kuşak olarak da adlandırılan balıkların sert aksamlardaki büyüme göstergesi.

marked fish (tagged fish) [markalı balık] Üzerine işaret konulmuş, marka taşıyan balık.

market value [pazar değeri] Balığa ödenen güncel para, benzer değer ve kalite.

marketable size [pazarlanabilir boy] Çiftlik balığının pazarlanabilmesi için ya yasal olarak ya da tüketici tercihiyle oluşan ve ulaşması gereken ağırlığı » boyu.

marking (tagging) [markalama] Canlılara marka takma işlemi. Balıklarda sıcak dövme, soğuk dövme, yüzgeç kesme ve delme teknikleri ile solungaç, spagetti, Petersen ve Carlin tipi markalar dış işaretleme için kullanılmaktadır. Dış markalardan başka iç marka da kullanılmaktadır. İç markalar manyetik (hamsi gibi küçük yüzücü balıklar için) olabilecekleri gibi kimyasal da (sert aksamlara yerleşen tetracyclin türevleri) olabilirler. ® Carlin tag (Carlin markası). ® Lea tag (Lea markası). ® Petersen tag (Petersen markası). ® Pop-up tag (Pop-ap marka). ® Hot branding (Sıcak-dövme marka). ® Cold branding (Soğuk-dövme marka). ® Gill clamp (Solungaç markası). ® Spaghaetti tag (Spagetti markası).

mark-recapture study [markalama-tekrar yakalama çalışması] Balığın avlanıp markalanmasından sonra salıverilmesi ve markalı balıkların daha sonra ticari balıkçılarca avlanması ve markalayan araştırıcıya bildirilmesiyle oluşturulan verilerin kullanılması sonucu tahmin edilen stok büyüklüğü, hareket ve göç, ölümler ve büyümeyi içine alan araştırmalardır.

marlin [Mediterranean spearfish] ® Tetrapturus belone.

marlin tower (tuna tower) [kartal yuvası] Balıkçı gemilerinde yükseğe konulmuş kova biçimli gözetleme yeri. İngilizcede yüksek olanlara ‘tuna tower’ denirken alçak olanları ‘marlin tower’ olarak adlandırılır. Günümüzde gelişen teknoloji sonucu ‘kartal yuvası’ yapılarından vazgeçilmiştir.

marlinspike [kavela (kavile)] Halata kasa (göz) ya da halat dikişi yapılırken halat gövdesindeki kolları açmada kullanılan ucu sivri, dar açılı konik (çivi şeklindeki) alet.

MARPOL (abbrev) [Deniz Kirliliği Sözleşmesi] ® International Convention for the Prevention of Pollution from Ships.

marsh [bataklık] Deniz ya da tuzlu suyla örtülü olup henüz turba oluşmamış otsu bitkilerin yer aldığı ıslak kesimler.

marsh gas [bataklık gazı] Bataklık ve turbalıklarda çamurdan çıkan, pırtlayan ve metan bakterilerince üretilen gaz (metan gazı).

marshes [bataklıklar] Belli bir süre sularla kaplanan karasal su alanları.

masculinisation [erilleme] Erkek hormonun (17a-metil testosterone) verilmesiyle cinsiyetin değiştirilmesi. Yöntem yayın ve Nil sazanı da denilen Tilapia cinsi balıklarının yetiştirilmesinde tercih edilen erkek cinsiyetin elde edilmesinde kullanılmaktadır. Hormon dişi bireylerde kullanıldığında aynı kalıtsal özelliklere sahip (XX) kromozomlu atmığı olan tertip (cohort) elde edilir. Bunların normal yumurtalara sahip bireylerle çiftleştirilmesinde ise hepsi dişi birey elde edilir.

mass [kütle] Maddenin temel niteliği. Yerçekiminden gelen ağırlığı (birimi kg’dır).

Mastacembelidae (spiny eels) [Geriçenelibalıkgiller] Actinopterygii-Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Synbranchiformes takımının bir ailesidir. Aile 4 cinsi barındırmaktadır (Aethiomastacembelus, 19 tür), Afromastacembelus, 24 tür), Macrognathus, 1 tür) ve Mastacembelus 1 tür). Acı ve tatlısudaki yumuşak tabanı severler.

master [kaptan (süvari)] Geminin seyir sefer ve emniyetinden sorumlu en üst rütbeli gemi adamı. Kaptan.

masthead light [silyon feneri] Gece seyrinde gemilerin yaktıkları beyaz fenerler.

mastigophora [Kamçılılar (mastigofora)] ® Flagellata.

mat [hasır] Oldukça katı ve dayanıklı bir bütündür, Posidonia köksaplarının ağ örgüleriyle oluşmuştur (ölümden sonra biraz çürüyebilir), kendisini çevreleyen sediman tarafından doldurulur.

material [materyal] Araştırmalar için gerekli olan örneklenmiş malzeme (balık vb).

matriachal family [anaerkil aile] Üreme aşamasındaki eşeyler birbirine bağlı değildir. Dişi yumurta ve yavruları bekler ve korur. Bazı Sihlidgillerde (Cichlidae) görülen bu aile tipinde balığın cinsiyeti belirsizdir. Dişi yumurtaları ağzında kuluçkalandırır. ® Patriarch/matriarch family.

matriarch/patriarch family [anaerkil/ataerkil aile] Sihlidgillerde (Cichlidae) dişi kuluçkalıkla ilgilenirken erkeğin bulundukları bölgeyi koruması şeklindeki ailesel yapıda, yüzmeye başlayan yavruların oluşmasından sonra dişi ve erkeğin ortaklaşa ana-baba görevini yürütmesi olarak bilinen birlikteliktir. Bu tür aileye açıkta yumurtlayan tekeşlilerde rastlanmaktadır. Cinsiyetlerde görüntü ve renk farklılığı yaygındır. ® Patriarch/matriarch family.

maturation [olgunlaşma (matürasyon)] 1- Erin olma ve eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşma. Eşeylik (cinsiyet) gözelerini (hücrelerini) üretir duruma gelme. Eşeysel üremeye hazır olmaya ulaşma.

mature [erin (ergin)] 2- Çağına erişmiş. Olgunlaşmış. 

mature dosinia [?] ® Dosinia exoleta.

mature individuals [olgun bireyler] Üreme kabiliyeti olan ve sayısı bilinen ya da tahmin edilen bireyler. Erin olup çeşitli nedenlerle yumurtlayamayan bireyleri kapsamaz.

maturing pond [olgunlaşma havuzu] Sucul kültürde yumurtlatmak amacıyla olgunlaşmak için ana-baba kuşağının, saklandığı havuz.

maturity [olgunluk] Belirli bir yaş ve boyda olup yumurtlama yeteneğine sahip ilk kez yumurtlama aşamasına ulaşacak balık.

maturity coefficient [olgunluk katsayısı] Vücut ağırlığına göre yüzde gonad ağırlığı.

Maurolicus muelleri (pearlsides) [ışık balığı, ışıldak balığı] Taban-yüzücüdür (batipelajiktir). 0-1,524 metre derinliklerde rastlanır. Boyu TL=8 cm olabilir. Üç yıl yaşar. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Bir yıl sonra erinleşir. 200-500 yumurta üretir. Yumurtalar su yüzeyinde yüzer.

maxilla [maksilla] Üstçenenin bir kısmını oluşturan deriden oluşmuş kemikli kısım. Diş taşıyabilir.

maximum constant yield [en yüksek (maksimum) sabit ürün] MSY yani sürdürülebilir en yüksek ürün yorumudur ve gelecekte de stoğun durumunu koruyan sürdürülebilir en yüksek sabit avdır (hasattır).

maximum economic performance [en yüksek (maksimum) ekonomik icraat] En Yüksek ekonomik girdi sağlayan balıkçılık.

maximum equilibrium catch (maximum sustainable yield) [en yüksek (maksimum) denge avı] ® Maximum sustainable yield (Sürdürülebilir en yüksek ürün).

maximum fishing mortality threshold [en yüksek (maksimum) balıkçılık ölüm eşiği] Eşik aşıldığında aşırı avcılığa dolayısıyla stoğun sürdürülebilir en yüksek ürün kapasitesini tehlikeye sokan balıkçılık ölüm payıdır (oranıdır).

maximum potential yield [en yüksek gizil ürün (maksimum potansiyel ürün)] Uygun çevresel koşullarda, bir stok, popülasyon ya da alanın verebileceği en büyük hasat.

maximum reported length [en büyük balık boyu-maksimum balık boyu (lmax, lmax)] Sömürülmemiş bir stok ya da popülasyonda ölçülmüş en büyük balık boyu için kullanılır. Bazen, henüz değeri von Bertalanffy büyüme denkleminin çözülmesiyle belirlenmemiş olan türlerde L yerine de kullanılmaktadır.

maximum sustainable yield (maximum equilibrium catch) [sürdürülebilir en yüksek ürün (maksimum denge avı)] 1- ® Sustainable yield.

Maximum Sustainable Yield (MSY) [sürdürülebilir en yüksek ürün (sürekli en yüksek ürün)] 2- Sürdürülebilir ürün’de denmektedir. Bütün hakkında bilgi verir. Robertson Modelinin önce Graham sonra Schaefer tarafından geliştirilerek balıkçılığa uygulanmış şeklidir. Burada harcanan güç birimi (çaba) başına düşen ürün, çabanın bir fonksiyonu olarak yazılmaktadır.

Mb. (abbrev) [Mb.] ® Milibar.

meagre [sarıağız, işkine, sarıağız balığı, kötek] ® Argyrosomus regius.

mean [ortalama] ® Average.

mean biomass [ortalama biyokitle] Ortalama balık ağırlığı x Balık sayısı.

mean sea level (MSL) [deniz yüzeyi ortalama su seviyesi] ® Average sea level.

measurement methods of primary production [birincil üretimi ölçme yöntemleri] Bunlar; i) Hasat yöntemi (harvest method) ya da net topluluk üretimi ölçümü; ii) Oksijen ölçümü – ışıklı/ışıksız kap deneyi (light and dark bottle experiment); iii) CO2-yöntemi (CO2-method); iv) pH-yöntemi (pH-method); v) Ham malzemenin kaybolması (disappearence of raw material); vi) İzotop izleme ile ölçüm 14C (measurement with radioactive tracer, 14C);  vii) Klorofil yöntemi (chlorophyll method) olarak sıralanabilir.

measuring board [ölçme tahtası] Sol tarafında dikmesi olan () ve üzerinde ½ ve 1 cm’lik ölçü birimleri yerleştirilmiş balık ölçme cetveline verilen ad.

MEC (abbrev) [maksimum denge avı] ® Maximum Equilibrium Catch. ® Maximum sustainable catch (Sürdürülebilir en yüksek ürün).

mechanical fishing intensity [mekanik balıkçılık çabası] Balıkçılıkta harcanan güç. Belirli bir süre kullanılan farklı av araçlarının toplamı. İki ya da daha çok av aracıyla yapılan balıkçılığın toplam çabası araçlara ait çabaların basit toplamı olarak verilemez. Bunun için çabaların basit toplamının alınmasından önce standart seçilen bir av aracına göre düzenlenmeleri, ayarlanmaları gerekir.

mechano-receptor [mekanik algılayıcı (mekano-reseptör)] Akıntıları ve kendi hareketini algılamayı sağlayan organ. Balıklarda bu yanal çizgi sistemidir.

medial [medyal] Yanal’ın tersi. Dikey eksende vücudun ortası.

medial plate (pelvic plate, posterior process, pubic bone) [pelvis kemiği] ® Pelvic bone.

median [medyan] 1- Orta.

median [ortanca] 2- Ölçüm değerleri küçükten büyüğe (ya da tersi) sıralandığında orta kısımda yer alan değer.

median fins [orta yüzgeçler] Balıklarda çift olmayan sırt, dışkıl ve kuyruk yüzgeçleri.

mediolateral [mediolateral] Yan tarafın ortası.

mediolittoral [ortalittoral (mediolittoral)] Bentik kesimde üst ve alt (supra ve infra) littoral bölgeler arasında olup suya batıp çıkan bölgedir. ® Stratum.

Mediterranean awning clam [?] ® Solemya togata.

Mediterranean bigeye rockling [küçük gelincik] ® Gaidropsarus biscayensis.

Mediterranean cerithe [?] ® Cerithium rupestre.

Mediterranean climate [Akdeniz iklimi] Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve orta derecede yağışlı geçen alt-tropik (subtropik) iklim tipi.

Mediterranean flyingfish [uçan balık] ® Cheilopogon heterurus.

Mediterranean geryon [?] ® Geryon longipes.

Mediterranean horse mackerel [istavrit balığı, karagözistavrit balığı, sarıkuyrukistavrit, karagöz istavrit, istavrit, sarıkuyruk istavrit] ® Trachurus mediterraneus.

Mediterranean killifish (South European toothcarp) [dişli-sazancık] ® Aphanius fasciatus.

Mediterranean locust lobster [böcek] ® Scyllarides latus.  

Mediterranean moray [merina balığı, izmirna, muren, müren, müren balığı] ® Muraena helena.

Mediterranean mussel (bay mussel, blue mussel) [midye] ® Mytilus galloprovincialis.

Mediterranean mussel [Akdeniz midyesi] ® Mytilus galloprovincialis.

Mediterranean needlefish [zargana, zargana balığı] ® Tylosurus acus imperialis.

Mediterranean rainbow wrasse [güneş balığı, yunker balığı, gün balığı, gelin balığı] ® Coris julis.

Mediterranean red coral [mercan] Corallium rubrum’un iskeletinden yapılan boncuk gibi kullanılan renkli madde. ® Corallium rubrum.

Mediterranean rock shrimp [?] ® Sicyonia carinata.

Mediterranean sand eel [kum balığı] ® Gymnammodytes cicerelus.

Mediterranean sand smelt [çamuka balığı, gümüş balığı, çamuka, çamoka] ® Atherina atherina hepsetus.

Mediterranean Sea [Akdeniz] Cebelitarık Boğazı ile Atlas Okyanusu’na, Süveyş Kanalı ile Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’na, Çanakkale ve İstanbul boğazlarıyla Karadeniz’e bağlı yüzölçümü 2,966.000 km2 olan ve Avrupa’ya kıyısı bulunan kurak iklim denizidir. Uzunluğu 3,860 km’dir. Birçok alt bölüme ayrılır. Bunlar Albeyta Denizi, Balerya Denizi, Ligur Denizi, Tiran Denizi, Adriyatik Denizi, İyon Denizi, Ege Denizi, Libya Denizi, Levant ve Klikya denizidir. Akdeniz’in suyu mavi olup besin tuzlarınca ve üretim açısından fakirdir. Bu deniz, kirlilik tehdit ve tehlikesi altındadır. 46,000 km uzunluğundaki çevresinde 22 ülke yer almakta olup bunların kuzeyde yer alanları gelişmiş endüstri ülkeleri olarak önemli kirlilik kaynağını oluşturmaktadırlar.

Mediterranean shad [dişli tirsi, beneklitirsi, tirsi] ® Alosa fallax nilotica.

Mediterranean shore crab [çingene pavuryası, çingene yengeci; çağanoz] ® Carcinus aestuarii.

Mediterranean slimehead [kütük balığı] ® Hoplostethus mediterraneus mediterraneus.

Mediterranean spearfish [marlin, yelken balığı, kılıç balığı] ® Tetrapturus belone.

Mediterranean water system [Akdeniz sular sistemi] Akdeniz sular sistemi dendiğinde yan denizler dahil, görece geniş ya da dar boğazlarla birbirine bağlı bölgemiz sular sisteminin tamamı anlaşılmaktadır. Bu sitem içerisinde Adriyatik Denizi, dahil Cebelitarık’tan Filistin kıyılarına kadar uzanan Akdeniz’in kendisi ile Ege, Marmara ve Karadeniz yer almaktadır.

medulla [ilik, öz] Bir şeyin ortası anlamındadır. Tallus’un iç kısmı. Yapısı sıklıkla farklıdır (ya daha yoğun iplicikli ya da daha az renklidir).

Medusae (jellyfish) [denizanası] Omurgasız, jölemsi kıvamlı yarı saydam gövdeli, şemsiyemsi görünümlü, serbest yüzen; yüzücü (pelajik), yanar-döner renkli hayvanların genel adıdır. Şemsiye sapı bir boru organı olup ağız (manibriyum) yer alır. Basit ışık algılayıcı göz ve denge organı (statolith) ile sarkan birçok dokunaç kenarlarda yer alır. Tatlı-su formları azdır. Afrika’nın bazı büyük göllerinde birkaç türü bulunmaktadır. Gerçekmedüzler (Scyphozoa) sınıfı üyeleri olup eşeyli ürerler. Türkiye sularında en tanınmışları Aurelia aurita ile Rhizostoma pulmo’dur. ® Scyphozoa (Gerçekmedüzler).

medusafish [Karabalıkgiller] ® Centrolophidae.

mega- (prefix) [mega-] Büyük. Örnek; megasefal (megacephalus)-büyük kafa(lı).

megagamete [megagamet] ® Macrogamete.

megahertz [megahertz] Bir milyon Hz.

megaloplankton [megalo-plankton] Plankton organizmalarının en büyükleri.

megalops [megalop] Yengeçlerin belirgin göz ve kamçısı olan kurtçuk evresi.

mega-plankton [megaplankton] Boyları >5cm olan planktonlar.

megrim [pisi balığı] ® Lepidorhombus whiffiagonis.

MEI (abbrev) [morfoedaptik gösterge (morfo edaptik indeks)] ® Morphoedaphic index.

meio- (prefix) [meyo-] Daha küçük, daha az … den az.

meiobenthos [meyobentos] 0,5 mm’den geçen ve 0,06 mm’den geçmeyen küçük tabansal organizmalar.

meiofauna [meyofauna] ® Meiobenthos.

meiolecithal [meyolesital] Yumurta sarısı küçük olan yumurtalar. 

melan- (prefix) [melan-] Siyah. Örnek; melanofor (melanophore), siyah boya gözesi.

membrane filters [zar süzgeçler] Sudaki çok küçük parçacıkları tutan (çok küçük gözenekli) zarımsı filtreler.

Mendel [Mendel] Kalıtımın babası lakaplı Gregor Johann Mendel bugün Çekoslovakya’da kalan (Hyncice’de eski Heinzendorf’da) Almanca konuşulan bir ailenin çocuğu olarak doğdu (1822). Kronik böbrek hastalığından 1884’te Brno’da bugün (Çekoslovakya’da) öldü. Viyana’da okudu, bir manastıra papaz ve fizik öğretmeni olarak girdi. 1856-1863 yılları arasında 28,000 bezelye üretti ve denedi. Bu deneylerden Mendel’in kalıtım yasaları olarak bilinen sonuçlar elde edildi. Bulgularını 1866’da ‘Bitki Melezleri Üzerine Denemeler’ (Versuche über Pflanzenhybride) adlı çalışmasında yayınladı. Bu çalışma 1909’a kadar ilgi görmedi. Mendel yasaları; i) Başatlık ya da baskınlık; ii) Özelliklerin (karakterlerin) ayrılığı; iii) Melezin gametlerinde özelliklerin bağımsız ayrılığı şeklinde özetlenebilir.

mending needle (fiddle, net needle) [balıkçı iğnesi (iğne)] Balık ağlarının çoğunlukla tamir ve bakımında (bazen örülmesinde) kullanılan farklı malzemeden yapılmış, arka tarafı çatal ön kısmı oval ve ip sarmaya yarayan oyuk ve dili olan bir cins iğne.

mental [mental] 1- Çeneye ait. 

mental [mental] 2- Akılsal, akla ait, zihinsel.

mental barbel [çene-sakalı (mental sakal)] Balıkların alt çenelerindeki uzantı ve algılayıcıları belirtmek için kullanılan tanımlama. Örnek; Keserbaş barbunya (Mullus barbatus).

mental uzantı [mental appendage] Altçenede dokunma duyu organı olarak kullanılan etsi çıkıntı, püskülümsü uzantı.

mercaptans [merkaptanlar] Kükürtlü, organik bileşikler.

Mercator [Mercator Gerhard Kremer] Bugünkü Belçika’da doğdu (1512) ve Duisburg-Almanya’da öldü (1594). Felsefe öğrenimi gördü sonra matematikçi oldu. Yer’in düzlem şeklinde gösterilmesini ve kendi adıyla anılan Mercator İzdüşümü’nü gerçekleştiren haritacı olarak tanındı.

mercury (Hg) [cıva (Hg)] Sanayi uygulamalarında çok kullanılan bir element olup oda sıcaklığında sıvı halde olan tek ağır metaldir. Buharı çok zehirlidir. Organik malzemeyle birleşmiş halde bulunan cıva canlılarda birikerek çeşitli hastalıklara neden olabilir. Örneğin cıva bileşenlerinden olan metil-cıva (methyl-mercury) çokça balık yenmesi sonucu meşhur Miamata hastalığına yol açmıştır. 

Meretrix chione (smooth callista) [?] ® Callista chione.

meristem [sürgen doku (meristem)] Büyüyen, bölünebilme yeteneğine sahip gözelerden (hücrelerden) oluşan doku.

meristic [meristik] Parçalara ayrılmış anlamında olup balıkların tekrarlanmış olan pul, iri-pul, omur, yüzgeç ışını, diken vb gibi sayılabilir yapılarını ve özelliklerini belirtir. Örnek; yanal çizgi boyunca pul sayısı.

Merlangius merlangus (whiting) [bakalyaro, bakalyaro balığı, mezgit] Okyanus-göçer (okyanodrom) ve tabansal (demersal) yüzücüdür (pelajiktir). Boyu TL=70 cm ve ağırlığı 3 kg olabilir. 10-200 metre derinliklerde 20 yıldan çok yaşar. Balıkçılığı çok önemlidir. Sıkça 30-100 m derinliklerde çakıllı ve çamurlu zeminde bulunur. Birinci yılın sonunda açık denize göçer. Yumurta ve kurtçukları (larvaları) deniz analarıyla (medüzlerle) birlikte görülür. Genç bireylerde görülen küçük sakalcık erinleşmeyle birlikte kaybolur.

Merlangius merlangus euxinus (whiting) [mezgit] Karadeniz’deki Merlangius merlangus türüne verilen alt tür kimliğidir. Karadeniz’deki bireylerin boyu daha küçüktür. ® Merlangius merlangus.

merluccid hakes [Berlamgiller] ® Merlucciidae.

Merlucciidae (merluccid hakes) [Berlamgiller] Actinopterygii sınıfı, Gadiformes takımı, Merlucciidae ailesidir. Bir sınıflandırmaya göre 5 cinste (Lyconodes-1 tür, Lyconus-2 tür, Macruromus-4 tür, Merluccius-15 tür, Steindachneria-1 tür) toplam 23 tür ihtiva etmektedir. Bir diğer sınıflandırmaya göre Berlamgiller iki alt aileye ayrılır (Macruroninae (3 cins), Merlucciinae (1 cins). Soğuk su balıklarıdırlar. Akdeniz’de bir türü bulunur. Çoğunluğu 70-75 cm boyunda ancak en büyükleri 150 cm civarındadır. Akdeniz’de en çok 110 cm ve çoğunluğu 12-60 cm’dir. Yırtıcı balıklar olup kıta sahanlığı ve kıta yamacının üst kısımlarında yayılırlar. Çoğunluk 70-370 m derinliklerde yer alır. Tabansal derin pelajik olan Berlamgiller gündüz tabana yakın, gece su kolonunda bulunur ve küçük balıklarla beslenirler. Kafa büyük, ağız geniş ve uçtadır. Sakalcık yoktur. Gözler büyük, 2. sırt yüzgeci bir kesikle ayrılmıştır. Yüzgeçlerde sert ışın bulunmaz. Pullar küçük ve çemberimsidir (sikloidtir). Yanal çizgi sırt profiline koşut (parallel) gider. Sırt metalik, karın gümüşi renklidir. Üreme kış sonu ilkbahar başında ancak Akdeniz’de tüm yıl boyunca gerçekleşir.

Merluccius merluccius (European hake) [berlam, berlam balığı, bakalyaro] Tabansaldır (demersaldır). 30-1,000 metrelerde yayılır. Genellikle 70-350 m derinliklerde gündüz tabana yakın gece yüzeye yakın bulunur. Boyu TL=140 cm, ağırlığı 15 kg olabilir. 20 yıl yaşar. Balıkçılığı çok önemlidir.

Mermaid’s wine glass [?] ® Acetaburia acetabulum (sin. Acetabularia mediterranea).

meromictic [meromiktik] Sürekli yoğunluğu farklı su tabakası olan göl. Su değişimi olmadığı için derin kesimlerinde oksijen ve balık bulunmaz.

meropelagic [meropelajik] Ancak belirli bir süre planktonda bulunan organizma. 

meroplankton (mero-plankton) [geçici plankton (meroplankton)] Ancak belirli bir süre plankton içerisinde yer alan yumurta ve kurtçuklar (larvalar). Yaşam evrelerinin bir kısmını plankton olarak geçiren organizmalar.

mesentery [mezenteryum] Balıkların iç organlarını koruyan ince zar (diyafram).

mesh [göz] 1- Ağ gözü.

mesh [göz] 2- Ağın yapıldığı iplik malzemesinin sardığı boşluk.

mesh depth (mesh length, mesh opening, mesh-size) [göz derinliği] İp kalınlığına bakılmaksızın iki karşıt düğüm arasındaki içten içe mesafe. İki düğüm arasındaki mesafenin yaklaşık iki katı. ® Mesh width (Göz genişliği).

mesh gauge [gözölçer] Balık ağı göz büyüklüğünü ölçmede kullanılan alet.

mesh length (mesh-size) [göz açıklığı (göz boyu)] ® Mesh opening.

mesh opening (mesh length, mesh-size) [göz açıklığı] İp kalınlığına bakılmaksızın iki karşıt düğüm arasındaki içten içe mesafe. İki düğüm arasındaki mesafenin yaklaşık iki katı.

mesh size [göz büyüklüğü] Uzatılmış ağ gözünün köşeden köşeye uzunluğu.

mesh stick [göz çubuğu] Ağın elle yapılması halinde ölçü olarak kullanılan çubuk.

mesh-width [göz genişliği] İp kalınlığına bakılmaksızın ağ gözünün içten iki düğüm arasındaki mesafesidir. ® Mesh depth (Göz derinliği).

meso- (prefix) [mezo-] Orta, arada. Örnek; mezoderm (mesoderm)-ortaderi.

mesobenthos [orta-bentos (mezobentoz)] Deniz tabanında 200-1,000 m derinliklerde yaşayan organizmalar.

mesocosm [mezokozm] Yeterince büyük olup doğal ortamın kendisi gibi davranacağı varsayılan buna karşın çevresel faktörlerin kontrol edilebileceği kadar küçük, kapalı deney setidir. Bu türden deney set(ler)i organizmaların, organizma topluluklarının değişen çevresel koşullara nasıl tepki vereceklerinin anlaşılması için kullanılmış ve kullanılmaktadır.

Mesodesmatidae (?) [?] Kabuklar eşittir, kancaları kıvrıktır. Dışı eş merkezli bantlıdır. Eklem kısmı 1 ya da 2 dişlidir. Yanal dişler vardır. Yaklaştırıcı kas izi iki tanedir. İç kenarları pürüzsüzdür. Solungaçları yapraksı olup sifonları ayrık uçludur. Ayak iridir. Akdeniz sular sisteminde bu aileden 4 tür yaşamaktadır.

mesohaline [orta-tuzlu (mezohalin)] Tuzluluğu 3-10 ppt arasında olan acı-su ya da tuzluluğu 30-34 ppt arasında olan deniz suyu.

mesolecithal [ortalesital (mezolesital)] Orta derecede yumurta sarısı olan yumurta(lar).

mesolittoral [mezolittoral] ® Mediolittoral.

mesonephros [mezonefroz] ® Opisthonephros.

mesopelagic [orta-yüzücü (orta-pelajik, mezopelajik)] Okyanusların orta derinlikteki suları. Kullanıcıya göre derinlik sınırları değişmekte olup 200-1,200 m ya da 150-2,000 m derinlik aralıklarındaki sular ima edilmektedir. Bu suların özellikleri alaca karanlık ile keskin sıcaklık farklılığı şeklinde verilmektedir. ® Bathypelagic (Derin-yüzücü). ® Holopelagic (Tüm-yüzücü). ® Epipelagic (Üst-yüzücü).

mesoplankton (meso-plankton) [orta-plankton (mezoplankton)] 1- Yararlanılan araş-tırmacıya göre planktonun boyları 1-5 mm arasında olan kısmı.

mesoplankton (meso-plankton) [orta-plankton (mezoplankton)] 2- Yararlanılan araş-tırmacıya göre büyüklüğü 1 mm ile 1 cm arasında değişen plankton. Orta derinliklerde yaşayan plankton şeklinde anlaşılması nedeniyle sık kullanılmamaktadır.

mesoplast [mezoplast] Birbirlerine daha ince parçalarla bağlanmış canlı hücre (plastid) elemanlarına sahip ağ ile tanımlanan (karakterize edilen) canlı alg hücresi (alg hücresindeki birçok organelden herhangi biri).

mesopsammon [mezopsammon] Kum tanecikleri arasında kalan yaşam-alan. İlk kez Alman zoolog Remane tarafından kum tanecikleri arasında kalan hayvansal yaşam 'Sandlückenfauna' olarak bulunmuştur. İngilizcede 'sand gap system' olarak da anılmaktadır.

mesosaline [orta-tuzcu] Orta derecelerdeki tuzluluğa dayanıklı organizma.

mesoscale [orta ölçek] Kabaca 10-1,000 km yatay boyutlarındaki olayları içerir.  

mesotehermic [mezoterm] Ilıkçıl.

mesotrophic [mezotrofik] Orta derecede birincil üretime sahip su, göl. Orta derecede gübre ihtiva eden su.

Mesozoic [mezozoik] 245-265 milyon yıl öncesi jeolojik çağ (Jurasik, Trisik dönem).

mess [yemekhane (manga)] Gemi personelinin yemek yediği ve oturduğu yer.

messenger (bolo line) [el incesi] 1- ® Hauling line.

messenger [mesenjer] 2- Çelik tele bağlı bir örnekleme aracını (plankton ağı, Nansen kabı vb) kapatmak için tel üzerine gerektiğinde takılıp suya salınan ve istenen araca serbest düşerek ulaşması beklenen ağırlık.

meta- (prefix) [meta-] Arkasında, arasında, içinde vb.

metabolism [metabolizma] Organik madde oluşumu ve bunun bozunma ve yıkımı olayları süresince oluşan enerjinin hücre ve organizma tarafından değişikliğe uğratılmasıdır (madde ve enerji değişimidir). Anabolizma ve katabolizma olmak üzere iki kısma ayrılır. Anabolizma yapma, yeni vücut oluşturmadır. Katabolizma ise oluşmuşun bozulması, ayrışmasıdır.

metagenesis [metagenez] Eşeysiz dölü, eşeyli dölün izlediği döl değişimi tipi.

meta-larva [meta-larva] Vücut ortasında birincil ışınlar ve karın yüzgeci kaidesi ya da yüzgecinin belirginleştiği kurtçuk (larva) evresi.

metalimnion [metalimniyon] Göllerde sıcak üst ve soğuk alt kuşak arasında ani sıcaklık değişiminin (termoklin’in) olduğu kuşak.

metamere (segment) [bölüt] Birbirine az ya da çok benzeyen parçacıklardan her biri. Örnek; solucanlar ile eklembacaklılarda birbirinin benzeri olup tekrar eden parçalar, bölümler. Vücut bölümünün birbirine benzeyen parçaları.

metamorphism [başkalaşım (metamorfizm)] Yapı ve bileşenlerin zamanla değişimi.

metamorphosis [başkalaşma (metamorfoz)] 1- Başkalaşma. Aşırı değişme durumu. Bir hayvanın örneğin kurtçuk (larva) görünüşü ya da şeklinden ön erin şekline geçmesi.

metamorphosis [başkalaşma (metamorfoz)] 2- Kurtçuktan (larvadan) erin aşamasına geçerken vücudun temel değişikliğe uğraması. Örnek; Yılanbalığıgiller (Anguillidae).

metamorphosis [başkalaşma (metamorfoz)] 3- Canlının yapı ve işlevinde, büyüme ve gelişmesindeki doğal yolla olan değişme. Örnek, yumurta sarısı sonrası kurtçuk oluşumu. İribaş’ın kurbağaya dönüşmesi.

metanauplius [metanauplius] Kabukluların geç kurtçuk (larva) evresi.

Metapenaeus monoceros (speckled shrimp, brown shrimp,  pink shrimp) [?] Gövde tüylerle kaplıdır.  Rengi pembemsi, grimsi ya da beyazımsı yeşil olup kahverengi lekelidir. Boyu erkeklerde en çok 15 cm ve dişilerde ise 19,5 cm olabilir; sıkça rastlanan boyları 10,5 cm ile 13,5 cm kadardır. Kumlu çamurlu deniz ve acı-sularda demersal olup kıyıdan 179 m ye kadar yayılır ancak çoğunluğu 30 m civarındadır.  Türkiye'nin doğu Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Metapenaeus stebbingi (peregrine  shrimp) [?] Gövde tüylerle kaplı olmayıp neredeyse tüysüzdür. Gövde ve yürüme bacakları beyaz-kremsi-sarı olup gri lekeli ve paslı gibidir. Total boyu 13,9 cm kadar olup sıkça rastlanan boyu 8 cm ile 12 cm arasındadır. Kumlu çamurlu taban üstünde 90 m'ye kadar yayılır ancak daha çok 50 m civarında rastlanır. Demersal bir türdür ve mansap ve deniz kulaklarına girer. Hint Okyanusu-Kızıl Deniz'den Akdeniz'e göçmendir. Türkiye'nin doğu Akdeniz kıyısında bulunur. Diğer karideslerle birlikte trol ile avlanır.

metaphase [metafaz] Mitoz bölünmede kalıtsal malzemenin (kromozomların) ekvator düzleminde dizilmesi.

metapopulation [metapopülasyon] Aynı türe ait bir popülasyonun, kısmen izole olmuş, döl verebilen parçalarının, o türün yok edildiği alanlara yeniden yerleşmeleri, yayılmaları.

metazoa (metazoan) [çokgözeliler (çokhücreliler)] Protozoa hariç, hücreleri uzmanlaşmış dokular ya da organlara dönüşmüş genellikle sindirim ve sinir sistemi olan hayvanlar.

metazoan [çokgözeliler (çokhücreliler)] ® Metazoa.

meteorology [meteoroloji] Atmosferin kendisi ile atmosferdeki olayların yasalarını konu alan kısaca atmosferik olaylarla ilgilenen bilim dalı. 

meter [metre] MKS sisteminde kullanılan uzunluk ölçü birimi. 

methane (CH4) [metan] Bataklık gazı adı da verilen yüksek enerjiye sahip ve parlayıcı renksiz gaz.

methods of the study of fish migration [balık göçlerini araştırma yöntemleri]  Temelde dört yöntem kullanılmaktadır. i) ölçülen - ölçülebilir (morphometric) özellikler ile sayılan - sayılabilir (meristic) özelliklerin incelenmesi; ii) doğrudan doğruya yapılan gözlemler; iii) biyokimyasal yöntemler ve iv) yankı iskandilleri (eko-sonder) yapılan incelemeler.

methylene blue [metilen mavisi] Kimyasal formülü C16H18N3ClS ve kimyasal adı “3,7-bis(Dimethylamino)-phenazathionium chloride” olan bu heterosiklik aromatik madde, baz özelliği nedeniyle birçok alanda kullanılmaktadır. Oda sıcaklığında kokusuz, koyu yeşil toz halindedir. Suda çözüldüğünde mavi renk alır. Kimyada indirgeme yükseltme (oksidasyon-redüksiyon) göstergesi olarak kullanılır. Biyolojide boya maddesi olarak kullanılmaktadır. Akvaryumcular ise mantar hastalıkları ile bazı birgözelilere (protozoa) karşı kullanmaktadırlar.

metric ton [ton (metrik ton)] 1,000 kg. ® Tonne.

Meyendorff’s coral-shell [?] ® Coralliophila meyendorffi.

MHz (abbrev) [MHz] ® Megahertz.

micro- (prefix) [mikro-] Küçük, çok küçük. Örnek; mikronukleus (micronucleus)-küçük çekirdek.

microbenthos [mikrobentos] Çoğunlukla birgözeliler (Protozoa) ile bakterilerden oluşan (0,06> mm) küçük organizmalar için kullanılan genel terim.

microbes [mikroplar] Hastalıklara da yol açan çok küçük (mikroskopla görülebilen) bitkiler ve hayvanlar. Bu sınıfa mikro-algler (ökaryot-eukaryotic) gözeler (hücreler), mantarlar, mayalar, protozoa, çekirdeği olmayan prokaryot (prokaryotic) gözeler, virüsler ve prionlar (deli dana) girmektedir.

microbiology [mikrobiyoloji] Bitkiler aleminden bakteriler, su yosunları, mantarlar ile hayvanlar aleminden bütün mikroskobik ve ultramikraoskobik organizmalarla uğraşan biyoloji kolu.

microbound feed [mikro-bağlayıcılı yem] Akvakültürde balık kurtçukları için formüle edilmiş küçük parçacık yem. Parçacıklar 50-700 μm büyüklüğünde olup karmaşık karbonhidrat ya da protein bağlayıcı katkılıdır.

Microchirus ocellatus (foureyed sole) [beneklidil balığı, dil balığı] Tabansaldır (demersaldır). 30-300 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=20 cm olabilir. Balıkçılığı vardır. Kumlu, çamurlu zeminde bulunur.

Microchirus variegatus (thickback sole) [lekelidil balığı, dil balığı] Tabansaldır (demersaldır), 20-400 metre derinliklerde rastlanır. Boyu TL=40-42 cm kadar olabilir. 14 yıl yaşar. Balıkçılığı vardır. Kumlu zeminde bulunur.

microclimate (micro-climate) [mikroiklim] Genelden ayrı olan atmosfer koşulları. Küçük, özel bir alandaki iklim. Yerel iklim koşulları. Çoğunlukla alışılmışın ötesinde (benzersiz) türler birlikteliğine sahiptir.

micro-climate [mikroiklim] ® Microclimate.

microconstituent [mikro-bileşen] Kemiklerin element donanımı. 

Microcosmus polymorphus (rock violet) [?] Gömlek kalındır, buruşuk değildir. Kırmızı manto sarı-beyaz damarlıdır. Boyu en çok 8 - 15 cm olabilir. Sıklıkla 5 - 10 cm boylarda rastlanır. 50 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Ege kıyılarında bulunur. Kullanımı vardır.

Microcosmus sabatieri (sea fig) [?] Sin. Microcosmus sulcatus; Microcosmus vulgaris. Gömlek kalın olup kırışıklıklarla kaplıdır. Manto limon sarısı, sifonlar pembe olup sarı-turuncu kaslıdır. Gonadlar çok iridir ve sindirim sistemini örter. Boyu en çok 22 cm; sıkça rastlanan boyu 10 - 15 cm kadardır. Sahanlık alanında 1 m ile 200 m arasındaki derinliklerde yayılır. Türkiye'nin Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Microcosmus sulcatus (sea fig) [?] ® Microcosmus sabatieri.

Microcosmus vulgaris (sea fig) [?] ® Microcosmus sabatieri.

micro-encapsulated diet (micro-encapsulated feed) [mikro-kapsüllü yem] Akvakültürde balık kurtçukları (larvaları) için formüle edilmiş küçük parçacıklı olup bir zar ya da bağlayıcıyla muamele edilmiş yem. ® Micro-encapsulated feed.

micro-facies [mikrofasiyes] Mikroskopla görülebilen fasiyes. ® Fasiyes.

microfauna [mikrofauna] Mikroskopla görülebilen küçük hayvanlar.

microflora [mikroflora] Mikroskopla görülebilen küçük bitkiler.

microgamete [mikrogamet] Atmık. Yumurtadan çok küçüktür. 

microhabitat [mikro yaşam-alan] Geniş yaşam-alanın bir parçasıdır. Balıkların özel amaçla seçtikleri komşu küçük yaşam-alanlardan fiziksel özellikler yönünden (akıntı, derinlik vs) farklı yaşam-alan.

Microichthys coccoi (deepwater cardinalfish) [derinsu kardinal balığı] Derin-su kardinalbalıkları (Epigonidae) ailesinden olup yüzücüdür (pelajiktir). 550 m derinliğe kadar inebilir. Balıkçılığı yoktur. Boyu TL=3 cm kadar olabilir.

microincrement [mikro-artış] Otolitlerde 50 μm’dan daha küçük olup yaş tayinlerinde de kullanılan günlük ya da daha kısa süreçli büyüme.

Micromesistius poutassou (blue whiting) [mezgit, mezit, mezit balığı, mavimezit, mavimezgit balığı, derinsu mezgiti, mavi mezgit] Yüzücü (pelajik), okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Boyu TL=50 cm ve ağırlığı 850 g kadar olabilir. 20 yıl yaşar. Balıkçılığı çok önemlidir. Kıta sahanlığı ve sahanlık yamacında fakat daha çok 300-400 m derinliklerde bulunur. 1,000 m’ye kadar rastlanır. Günlük dikey göç eder. Gece yüzeye çıkar, gündüz derine iner. Sin. Gadus poutassou.  

micrometer [mikrometre] Küçük uzunlukları ölçmede kullanılan hassas alet.

micron [mikron] 1/1,000 mm = 1m

micronutrients [mikrobesinler] Organizmaların az miktarlarda gereksindiği demir (Fe), mangan (Mn), bakır (Cu), çinko (Zn), bor (B), silisyum (Si) molibden (Mo), klor (Cl), vanadyum (V), kobalt (Co) ve yalnız omurgalılar için önemli olan iyot (I) gibi elementlerdir. ® Macronutrients.

microorganism(s) [mikroorganizma(lar)] Çok küçük olup mikroskopla görülebilen bitkisel ya da hayvansal canlılara verilen genel ad.

microparticulate diet [mikro-tanecikli yem] Akvakültürde balık kurtçukları (larvaları) için hazırlanmış çok küçük taneciklerden oluşan yem.

microphage [mikrofaj] Mikropları yutabilen göze (hücre). Çok çekirdekli akyuvar.

microphagous [mikrofaj] Küçük parçacıkları ya da küçük organizmaları (plankton) yiyen hayvan.

microphytophagy [fitoplanktofaj] ® Phytoplanktophagy.

microplankton (micro-plankton) [mikroplankton] Bir milimetreden küçük plankton. Plankton’un boyları 50 µ ile 1 mm arasında olan kısmı.

micro-plankton [mikroplankton] ® Microplankton.

micropyle [mikrofil] Atmığın (sperm) girmesi için yumurta zarındaki çok küçük delik (açıklık).

microsatellite [mikro-uydu (mikro-satelit)] DNA’da tekrarlanan çok küçük bölümler.

microscale [küçük ölçekli] Çapı 2 km civarındaki küçük bir alanı etkileyen kısa süreli olayların belirtilmesinde kullanılan terim. 

microscope [mikroskop] Küçük nesnelerin uygun mercek sistemiyle büyüterek görünmesini sağlayan alet. Polarıcı, zıt fazlı, elektron, proton gibi birçok türü vardır. 

microsporangium [mikrosporangiyum] Bazı su yosunlarında çok küçük sporları (mikrosporları) oluşturan ve taşıyan organ.

microstructural growth interruption [mikro-yapısal büyüme kesintisi] Otolitlerdeki kristal (aragonite) büyümesinin organik malzemeyle (otolin) kesilmesi.

micro-tag [mikro-marka] Canlıya takılan ya da gövdesi içine yerleştirilen çok küçük tanıtıcı işaret. Popülasyon ya da grupların belirlenmesi ile hareketlerinin izlenmesinde kullanılır.

microtome [mikrotom] Mikroskopta incelenecek nesnelerden, çok ince dilimler kesmede kullanılan alet.

mictic [miktik] Rotatorlarda (Rotatoria) döllenebilen haploid yumurtalar olup döllenmediğinde partenogenezle erkek oluşturan yumurta. Döllendiğinde ise miktik yumurta bir kabuk oluşturur ve bundan ilkbaharda amiktik dişi gelişir.

mictic egg [miktik yumurta] İnce kabuklu haploid yumurta. ® Mictic.

mid-caudal length (FL) [çatal boy] ® Fork length.

midwater [orta-su] Orta-yüzücü yani orta-pelajik (mezopelajik) kuşak ile ilgili. Kısaca yüzey suları ile taban suları arasındaki kuşakta yer alan sular.

midwater otter trawl [orta-su trolü] ® Midwater trawl.

midwater trawl (midwater otter trawl) [orta-su trolü] Taban ile yüzey arasında herhangi bir uygun derinlikte bir tekne ve kapılarla ya da iki tekneyle (kapısız) çekilen balık ağı. Ağın sürüklenme derinliği, sonarda derinliği belirlenen balık sürüsünün bulunduğu derinliğe göre ya kablolu ya da kablosuz mantar yaka üstü akustik sistemle belirlenir. Ağın ön kısmı çok geniş gözlü olup sürünün sanki bir tünel içerisine girmesi şeklinde bir etkiye sahiptir. Sürünün orta-suda kullanılan bir ağa girmesi için ağız açıklığının en az 4x4 metre boyutlarında kare olması deneyimle öğrenilmiştir. Tabanda ve orta-suda kullanılabilen kombinasyon ağlar da mevcuttur. Hafif malzemeden üretilen orta-su ağları tabanda çabuk yıpranırlar. Bu nedenle ağın ağız kısmında ağ malzemesi yerine belirli aralıklarla yerleştirilmiş halatlar da kullanılmaktadır.

migration [göç] 1- Basitçe bir yerden diğerine harekettir. Hayvanlardaki göç Haepe’ye göre göç edenleri, başlangıç noktasına dönmeye zorlayan (biyolojik gereklilik) bir cins harekettir. ® Overwintering migration (Kışlama göçü). ® Spawning migration (Üreme göçü). ® Alimental migration (Beslenme (nafaka) göçü).

migration [göç] 2- Hastalık yapıcı virüs ya da mikrobun konak vücudundaki hareketi.

migratory fish [göçmen balık] Göç etme alışkanlığı (davranışı) olan balık.

mild smoked (light smoked) [hafif tütsülenmiş] Hafif tütsü koku ve tadı vermek için kısa süreli tütsülenmiş balık. Saklama süresi (raf ömrü) sınırlıdır.

milibar (Mb) [milibar (Mb)] Basınç ölçü birimi (1/1000 bar). 

milieu [milyö] Çevre. Canlıyı kuşatan.

milli- (prefix) [mili-] Bin (1,000) anlamındadır. Ancak MKS sisteminde 1/10, 1/100, 1/1,000 olarak da kullanılmaktadır.

milliliter (ml) [mililitre (ml)] 1/100 litre.

millimeter (mm) [milimetre (mm)] 1/1000 m

millimeter paper [milimetrik kâğıt] Üzerinde mm taksimatı olan ve bilgisayarların gelişmesi öncesinde şekil ve grafik çiziminde kullanılan kağıt.

mimicry [taklit (mimik)] 1- Biri tehlikeli diğeri tehlikesiz iki türün görünüşünün birbirine benzemesi. Tehlikesiz tür, tehlikeli türü yemede kötü tecrübe edinmiş yırtıcıdan bu yolla korunmaktadır. Buna Batesian taklit denmektedir.

mimicry [taklit (mimik)] 2- Birbirinin benzeri iki türün de tadı kötüdür. Bunlardan birini yemede kötü tecrübe edinmiş yırtıcı diğerinden de sakınmaktadır. Buna Müllerian taklit denmektedir.

mimicry [taklit (mimik)] 3- Kendi türünden bireyleri taklit etmek.

min. (abbrev) [min.] ® Minimum.

Minamata disease [Minamata hastalığı] Besin ağında birikebilen ve zehirli bir cıva bileşeni olan metil-cıva (methyl-mercury) Minamata körfezinde çokça balık tüketen insanlarda görülmüştür.

Mindanao Deep (Philippine Deep) [Mindano Çukuru] ® Mindanao Trench.

Mindanao Trench (Philippine Deep, Mindanao Deep) [Mindano Çukuru] Filipinlerin doğusunda  yer alan boyu 1,320 km eni 19 km civarındaki deniz tabanı oyuğudur. En derin yeri Galathea çukuru olup derinliği 10,540 metredir.

minimum [minimum] En küçük, en az.

minimum biological acceptable level [kabul edilebilir biyolojik en küçük değer] 1- Bazı türlerin, yasayla belirlenen belirli bir boyun altında kalan bireylerinin avlanmaları halinde saklanması ve pazarlanması yasak uzunluk değeri.

minimum biological acceptable level [kabul edilebilir biyolojik en küçük değer] 2- Yumurtlayan stok biyokitlesinin, belirli bir değerin altına düşmesi durumunda, iç-göçün (stoğa katılmanın-recruitment) giderek azalma olasılığının artabileceği, biyokitle değeri.

minimum landing size [en küçük pazar boyu] Yasal olarak avlanıp saklanabilecek ve pazarlanabilecek en küçük balık boyu olup biyolojik en iyi (uygun) boy olmayıp pazarlama boyu olabilir.

minimum legal size [en küçük yasal boy] Düzenlemeyle belirlenmiş belirli bir boydan küçük olanların denize geri döndürülmesini gerektiren en küçük balık boyudur.

minimum mesh size [en küçük ağ gözü] Belirli bir ağ için yasayla belirlenmiş en küçük ağ göz büyüklüğüdür. Ağda bu değer çaprazi ve göze belirli bir basınç uygulanarak ölçülür.

minimum size [en küçük boy] Belirli bir boydan daha küçük balıkların avlanmasının yasaklandığı boy.

minimum stock size threshold [alt stok büyüklüğü eşiği] 1- Sürdürülebilir en yüksek üretimi yani ürünü (MSY) sağlamak için gerekli olan en küçük stok büyüklüğü değeridir. Bu değerin altında kalan stok büyüklüğü aşırı avcılık olarak değerlendirilir.

minimum stock size threshold [minimum stok büyüklüğü eşiği] 2- En küçük stok büyüklüğü eşiği. Bu eşiğinin (BThreshold = BEşik) altındaki değerde stokun aşırı avlandığı dikkate alınır.

minor community [küçük topluluk] Bunlar komşu topluluklardan olabilecek girdi ve çıktılardan etkilenen görece küçük birikmelerdir. ® Major community (Ana topluluk). ® Community analysis (Topluluk çözümlemesi).

Miocene [Miyosen] Tersiyer içerisindeki jeolojik çağ. Otobur memelilerin ortaya çıktığı 26-5 milyon yıl öncesi dönem.

miscellaneous species [karışık türler] Kota uygulaması söz konusu olmayan balık türleri.

misreporting [yanlış bildirim] Av jurnali ya da diğer yasal bildirimde, doğru av ve avlak yeri değerlerinin kayıt edilmemesidir. Av miktarının az ve avlanma alanının yanlış verilmesidir.

missing link [eksik bağ (eksik ilişim)] Canlıların bilimsel sınıflandırılmasında ardışık dizinin (birbirini izleyen halkaların) tamamlanmasını sağlayacak ara cins ya da türün olmaması hali.

mission [özgörev (misyon)] Kişi ya da kurumun özel ve asıl görevi.

mitochondrial DNA [mitokondriyal DNA] DNA’nın bir şekli olup balık tanımlama ve belirlemesinde kullanılmaktadır.

mitosis [mitoz] Gözenin (hücrenin) çekirdeği dahil iki eşit parçaya bölünmesi.

Mitra cornicula (horny miter) [?] Yaygın tür değildir. Kayalık, çamurlu tabanda yaşar. Boyu en çok 3,6 cm v çapı 1,1 cm olabilir. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur.   

Mitra zonata (zoned miter) [?] Çok nadirdir. Çamurlu ve mercanlı tabanda yaşar. Boyu en çok 8,8 cm, çapı ise 2,4 cm olabilir. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur.   

mitre shells [?]  ® Mitridae.

Mitridae (mitre shells) [?] İğ şeklinde uzamış, yüksek sarmallı kabuğun dudak kenarı incedir. Ailede birkaç yüz tür bulunmaktadır. Çoğunluğu sıcak sularda yaşar. Etoburdurlar, sığda kuma gömülür.

mixed culture (mixed farming) [karma kültür (karışık kültür)] Farklı tür, boy ve yaş gruplarının aynı su kütlesinde (aynı havuzda) yetiştirilmesi/semirtilmesi.

mixed fishery [karışık balıkçılık] Farklı türlerin avlandığı balıkçılık. Çoğunlukla tabanda yürütülen balıkçılık. Örnek; dip trolü avcılığı.

Mixed Layer Depth (MLD) [karışma tabakası derinliği] Deniz suyunun çeşitli etkenler sonucu karıştığı ve özellikleri yönünden benzeştiği (örneğin aynı sıcaklıkta olduğu) karışma tabakasının derinliği. 

mixed stock fishery [karışık stoklu balıkçılık] Birden çok stoğun avlandığı balıkçılık.

mixing rate [karışma hızı] Mevsimsel deveran esnasında su kütlelerinin yenilenme (değiş-tokuş) hızı.

mixing ratio [karışma oranı] Karışabilir madde ve malzemelerin karışma oranı, karışma yüzdesi.

miyo [myo] Kas. Örnek; miyosit (myocite)-kasılabilir göze (hücre).

MKS (abbrev) (Meter-Kilogram-Second) [Metre-Kilogram-Saniye] Ölçü sistemi.

ml (abbrev) [ml] ® Milliliter.

MLD (abbrev) [karışma tabakası derinliği] ® Mixed Layer Depth.

mm (abbrev) [mm] ® Millimeter.

Mn (abbrev) [mangan] ® Manganese.

mobile [gezici (hareketli)] Yer değiştiren. Bir yerde durmayan. Bırakıldığı yerde durmayan balık. Markalama deneyinde bırakıldığı yerden 1,5 km’den çok  sapan balık.  

mobile fishing gear [hareketli av aracı] Çekilebilen, sürüklenebilen av aracı. Örnek; trol.

Mobula mobular (devil fish) [kulaklıfolya, şeytan balığı, manta] Okyanus-göçer (okyanodrom), yüzücüdür (pelajiktir). Disk genişliği 5,2 m olabilir. Kıta sahanlığı üstünde bulunur. Canlı doğrucudur (ovovivipardır). Soyu tehdit ve tehlike altındaki türlerin hassas sınıfında yer almaktadır.

Mobulidae (manta ray, devil rays) [Kulaklıfolyabalığıgiller] Keskisolungaçlılar (Elasmobranchii) sınıfı, vatozlar (Rajiformes) takımı, Myliobatidae ailesi, Manta cinsi balıkları kapsar. Ancak sistematikleri henüz tartışmalı olması nedeniyle Manta cinsi olan (Manta birostris, Manta ehrenbergii ve Manta raya) türleri Mobulidae ailesine ait gösterilebilmektedir. Mobulidae ailesinden kabul edilen türler iri olup en büyükleri 7 metre ve 1,350 kg kadar olabilmektedir. Ancak çoğunluğu 300 cm’ye kadardır. Kanatları geniştir. Daha çok tropik sularda yayılmışlardır. Akdeniz’de bir türü yaşar. Geniş olan disk eşkenar dörtgen şeklindedir. Baş diskten ayrı ve geniştir. Gözler yanlarda olup ağız alttadır. Aralıklı dizilmiş küçük dişler birbirinin üstüne doğru durur. Beş çift solungaçları alttadır. Kuyruk yüzgeci yoktur. Kuyruk kamçı şeklinde olup birçok dikenli iğneyle donatılmıştır. Sırtta dikensi kabarıklıklar bulunur. Sırt koyu esmerden mavi siyaha; karın beyazımsıdır. Kıta sahanlığında yüzücüdürler (pelajik). Sürü oluştururlar. Etenesiz (plasentasız) doğurgan olup bir batında 1-2 yavru verirler. Planktonik kabuklularla ve küçük balıklarla beslenirler.

Moby Dick [Mobi Dik] Amerikalı yazar Herman Melville’nin ‘The Whale’ adlı romanındaki bir olasılıkla romanın yazıldığı dönemden birkaç on yıl önce Şili’nin güneyinde Mocha adası yakınlarında gerçekten yaşamış olan albino ispermeçet balina olup yazar tarafından Mocha Dick yerine Moby Dick şeklinde kullanılmış olabilir. Mocha Dick ya da Moby Dick birçok kez balina avcılarından kurtulmuş sırtında zıpkınlar taşıyan bir balinadır. Roman Moby Dick’i kovalayan ve avlamak isteyen adam ile balinanın mücadelesini hikaye etmektedir.

mode [mod] En sık rastlanan değer. En yüksek frekans. Örnek; bir ağ atımında çıkan bir türe ait balık boylarının ölçülmesi sonucu oluşturulan boy dağılımı frekans değerlerinde balık sayısının en fazla olduğu boy grubu.

model [model] Doğanın gerçekten nasıl çalıştığının basitleştirilmiş kavranma fikri.

modelling [modelleme] Bir sistemi basitleştirerek matematiksel formülle göstermek (benzetmek). Örnek: Balık boyunun ölçülmesi bir modeldir. Bu model yalnız balığın uzunluğu ile ilgilidir. “Balık şişman mı?”, “Zayıf mı?”, “Dişi mi?”, “Erkek mi?” gibi sorularını sormaz, modelin ilgi alanına girmez.

Modiola barbata (bearded horse mussel) [?] ® Modiolus barbatus.                     

Modiolus adriaticus (?) [Adriatic horse mussel] Yakın kıyısal kesimden 80 m derinliğe kadar kumlu çamurlu tabandaki sert malzemeye yapışır. Lagünlere girer. Boyu en çok 5,5 cm olabilir. Türkiye'nin tüm kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır ancak Karadeniz'de avlamaz.  

Modiolus barbatus (?) [bearded horse mussel] Sin. Modiola barbata. Kabuk üçgensi ovaldir. Kanca uçtadır. Dışı eş-merkezli sıra-sırtlıdır. Dış zar (deri) saçaklıdır (sivri uzantılıdır) Eklem dişsizdir. Rengi kahverengi olup dışta biraz kırmızıya çalar. İçi mavimsi gri olup mor  ve sedefsi ışıldar. Boyu en çok 9 cm ve sıklıkla rastlanan boyları 5 ile 6 cm arasındadır. Bisusu ile kaya, moloz, bitki vb malzemeye yapışık 100 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Mohr-Knudsen method [Mohr-Knudsen yöntemi] Suyun tuzluluğunun belirlen-mesinde kullanılan klorinite titrasyonu yöntemi.

moist pellet [nemli topak] Nem oranı %30 civarında olan balık yemi. İçerisinde öğütülmüş, ezilmiş balık gibi yaş maddelerin yanında balık unu gibi kuru katkı malzemesi, vitamin, mineral ve bunların yapışmasını sağlayan bağlayıcıların da bulunduğu yem.

moisture [nem] Belirli bir hacimdeki havanın içinde çeşitli hallerde bulunan su miktarını belirten terim.

mol number [mol sayısı] Tartılan ağırlık bölü molekül ağırlığı.

Mola mola (ocean sunfish) [ay balığı, pervane, pervane balığı] Yüzücü (pelajik) ve okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 0-480 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=3,3 m ve ağırlığı 2,3 ton olabilir. Balıkçılığı önemsizdir. Su akıntısıyla kendisini taşınmaya bırakır. Bilinen en ağır kemikli balıktır. Yenmesinin ağılanma (zehirlenme) nedeniyle sakıncalı olduğu söylenir.

molal concentration [molal konsantrasyon] Bir kg çözücüde çözülen mol sayısı.

molality [molalite] Çözülenin 1 kg çözeltideki sayısıdır.

molar [azıdişi] Kesici, parçalayıcı ve öğütücü diş.

molar concentration [molar konsantrasyon] Konsantrasyon (1 litre çözeltideki maddenin mol sayısıdır). Mol sayısı = Tartılan miktar bölü Molekül ağırlığı. Konsantrasyon ise g-atom/dm3 ya da mol/dm3 ya da M şeklinde belirtilir.

molarity [molarite] Çözülenin 1 dm3 çözeltideki mol sayısıdır.

molas (ocean sunfishes) [Aybalığıgiller] ® Molidae. 

mole [mendirek] 1- Bir limanı oluşturan, ya da koruyan yapı. Balık barınma yeri olabilir.

mole [mol] 2- Bir kimyasal bileşenin molekül ağırlığının gram cinsinden verilmesi. Örnek; NaCl’ün molekül ağırlığı 58,433’tür. 1 mol NaCl = 58,443 gram.

mole [mol] 3- Madde miktarını belirlemede kullanılan ölçüdür. 1 mol = 6,02x1023 atom, molekül, iyon vs’dir.

molecular systematics [moleküler sistematik] Moleküler biyolojik çeşitliliğin, taksonomik gruplar yönünden incelenmesi.

Molidae (molas, ocean sunfishes) [Aybalığıgiller] Işınlı-yüzgeçliler- (Actinopterygii) sınıfı, Tetraodontiformes takımı, Molidae ailesinde 3 cins (Masturus-2 tür, Mola-2 tür, Ranzania-1 tür) yer alır. Acayip görünüşlü, garip yapılı balıkları barındıran küçük bir ailedir. Akdeniz’de 2 türü bulunmaktadır. Gövde sırt ve dışkıl (anal) yüzgeçten sonra son bulur. En büyük ışın-yüzgeçli kemikli balıklardır. Örneğin Mola mola için 3,3 m boy ve 2 ton ağırlık kaydedilmiştir. Derileri kalın ve serttir. İskeletin büyük kısmı kıkırdaktandır. Yüzme keseleri yoktur. Gözler ve solungaç yarıkları küçüktür. 300 milyon kadar yumurta üretebilirler. Göğüs gümüşi renkli gölgelerle koyu gridir. Yüzgeçler koyudur. Besinlerini deniz anaları, selentereler, yosunlar, yılan yıldızları ve balık yavruları oluşturur. Birçok dış asalak barındırırlar.

molismology [molismoloji] Çevresel kirlenmenin (pollusyon) oluşturduğu sorunları ele alan bilim dalı.

Mollusca (molluscs, mollusks) [Yumuşakçalar] Hayvanlar aleminin önemli bir kabilesi olup Aplacophora, Caudofoveata, Polyplacophora, Monoplacophora, Scaphopoda, Bivalvia, Gastropoda, Cephalopoda olmak üzere 8 yaşayan sınıftan oluşmaktadır. Kabilede toplam 112,000 türün bulunabileceği tahmin edilmektedir. Vücut boşlukları kanla dolu hemosöl’dür (hemocoel)’dir. Gerçek vücut boşluğuna sahiptirler. Vücut genellikle göz ya da dokunaç taşıyan baş, kaslı bacak ve iç organları saran kitleden oluşur. Kaslı bacak, manto ve dış kabuk önemli özelliklerindendir. Sindirim organları tam olup ağızdan anüse uzanır. Sinir (beyin), boşaltım (nephridium), dolaşım (açık) ve solunum (solungaç ve akciğer) sistemlerinin organizasyonu bulunur. İskelet vardır. Gelişmeleri bir ya da iki trokopora kurtçuk (larva) evresinden geçer. Bunlardan biri veliger evresidir.

molluscivore [molluskivor] Yumuşakça yiyen.

Molluscoidea (anthoid mollusca) [yumuşakçamsılar] Bunlar omurgasızlar olup Brachiopoda ve Bryozoa sınıflarını kapsar. Önceleri yumuşakçaların alt bölümü sanılmıştır.

molluscs  (Molluska, mollusks) [Yumuşakçalar, midyeler, çenetliler] ® Mollusca. ® Bivalvia.

molly (platy, guppy) [Lebistesgiller (Gupigiller)] ® Poeciliidae.

molly miller [horozbina] ® Scartella cristata.

Molva macrophthalma (Spanish ling) [gelincik, uzungelincik balığı] Tabansal (demersal) olup 30-754 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=108 cm olabilir. Balıkçılığı yoktur. Daha çok sahanlık yamacının üst kısmında bulunur. 

Molva molva (ling) [gelincik, uzungelincik balığı] Tabansal (demersal) okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Boyu TL=200 cm ve ağırlığı 45 kg olabilir. 25 yıldan fazla yaşar. Balıkçılığı çok önemlidir. 100-1,000 m derinliklerde rastlanır. Kayalık yerlerde daha çok 100-400 m derinliklerde bulunur.

Monacanthidae (filefishes, foolfish) [Dikenliçütregiller, Törpübalığıgiller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, dörtdişlibalıklar anlamındaki Tetraodontiformes takımı, Monacanthidae ailesinde 26 cinste 107 tür bulunmaktadır. Çoğunlukla Atlas ve Hint Okyanusu’nda yayılmışlardır. Tropik ve alt-tropik kesimlerde yaşayan pek iyi bilinmeyen balıklardır. Akdeniz’de tek türü yaşar. Yanlardan basık ve zımparamsı sertlikte derilidirler. Yumuşak ışınlı olup başın üstünde dikey konuma gelebilen dikenleri vardır. Latince aile adı (tek-dikenli de) buradan gelir. Uçtaki ağız küçüktür. Çenelerde kesici ön dişler yer alır. En büyükleri 110 cm boya ulaşır. Çoğunluk 60 cm’den küçüktür. Bazı türlerde erkek ve dişilerin yapısı değişiktir (eşeysel çift-yapısallık  - sexual dimorfizm vardır). Erin balıklar sığda ve 30 m’den derinde görülür. Bir kısmı deniz kulağına ve acı-suya girer. Tek ya da gruplar halinde gezerler (genç bireyleri (yüzücüdür) pelajiktir). İyi yüzücü değildirler. Bazıları yosunla, diğerleri tabansal omurgasızlarla  beslenirler. Erkeğin hazırladığı ve koruduğu (ya da bazılarında dişinin de koruduğu) yere yumurta bırakırlar. Renk çizgiler ve lekelerle grimsi esmerdir.

Monaco shrimp (?) ® Lysmata seticaudata.

monandric [monandrik] Önce dişi sonra erkek olan çift cinsiyetlilerde erkek olanların cinsiyet değiştirmiş dişiler olması.

monitoring [izleme] Bir olayın düzenli (aralıklı) incelenmesi (örneğin bir değişkenin ölçülmesi) ve bulguların kayıt edilmesi.

monitoring program [izleme programı] Herhangi bir olayın, değişikliğin etkisi ya da düzeyinin nicel ve nitel yönden belirlenebilmesi için bir ölçme çalışmasının sürdürülmesi. 

monk (weir, drain box, outlet box) [savak] Su akışını başka yöne çevirmek ya da fazla suyu akıtmak (yani balık çiftlikçiliğinde sabit bir debi sağlamak ve su yüksekliğini ayarlama ve korumak) için konulan düzen.

monk seals [Fokgiller (Denizköpeğigiller)] ® Phocidae.

monkey goby [tatlısukaya balığı, kum kayabalığı, siyah kayabalığı, tatlısukayası balığı, kayabalığı] ® Neogobius fluviatilis fluviatilis.

mono- (prefix) [mono-] Bir, tek. Monomoleküler (monomolecular)-Tek moleküllü.

Monochirus hispidus (whiskered sole) [tekyüzgeçlidil balığı, dil balığı, küçükdil balığı] Tabansaldır (demersaldır). Boyu TL=25 cm civarında olabilir. 10-20 metre derinliklerde rastlanır. Balıkçılığı vardır. Kumlu, çamurlu tabanda bulunur.

monocular microscope [monokülar mikroskop] Tek göz merceği olan mikroskop.

monoculture [monokültür] Tek bir tür’ün beslenmesi/yetiştirilmesi. Tek tür ile yapılan akvakültür.

monocyclic fish [tek-dönüşsel balık] Yaşamının son evresinde yumurtlayan balık. Örnek; Anguilla (yılan balığı).

Monodacna colorata (coloured egg cockle) [?] Karadeniz kıyılarındaki lagün ve mansaplarda bulunur. Boyu en çok 4,1 cm olabilir. Avcılığı yoktur.

Monodonta articulata (articulate monodont) [?] Sin. Osilinus articulatus; Trochocochlea articulata; Trochus tessellatus. Kabuk neredeyse küresel, kabuk ağzı dörtgensi eğilimli olup yuvarlaktır. Rengi fonda kül grisidir. İçi inci gibidir. Boyu en çok 3,5 cm, çapı 2,5 cm olabilir. Genelin boyu 2,5 cm ve çapı 2 cm'dir. Kayalık tabanda yaşar. Otoburdur, kazıyıcı sıyırıcıdır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Monodonta fragaroides (turbinate monodont) [?] ® Monodonta turbinata.

Monodonta turbinata (turbinate monodont) [?] Sin. Osilinus turbinatus; Monodonta fragaroides. Kabuk neredeyse yuvarlaktır. Kabuk ağzı dörtgen eğilimli değirmidir. Rengi sarımsı beyaz, kırmızı esmerdir. İçi yanar-dönerdir. Boyu en çok 3,5 cm, çapı 3,3 cm ancak genelde boyu 2,5 ve çapı 2 cm ile 2,5 cm kadardır. Sert tabanda yaygındır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

monoecious [tek-evcikli, monoik, erdişi (erselik)] Çoğalma yeteneğine sahip tür ya da birey erkek ve dişi eşeysel hücrelerini bir arada taşır (dioik - çift-evcikli ile karşılaştırınız). ® Hermaphroditism (erdişilik).

monofilament [monofilament] Balıkçılıkta kullanılan yapay (naylon, perlon vb), tekli, bükülmemiş ip.

monogamy [tekeşlilik (monogami)] Bir erkek ile bir dişinin yalnız kendi aralarında çiftleşmesi.

monogeneric [tek-cinsli (monogenerik)] Yalnız tek cinsin bulunduğu taksonomik birim. Tek cinsi olan aile.

monomictic [monomiktik] Yılda bir kez (genellikle sonbaharda) karışımı ya da su yenilemesi, deveranı olan göl.

monomyctic lake [monomiktik göl] Yılda yalnız bir kez karışan göl. ® Monomictic (Monomiktik)

monophagous [monofaj] ® Monophagy.

monophagy (monophagous) [monofaj] Yalnız bir tek besin tüketen, yiyen. Tek tip besinle beslenme.

monophyletic [monofiletik] Ortak atadan gelen bir grup bitki ve hayvanlar.

monophyodont [monofiyodont] Yaşam süresince yalnız bir kez dişe sahip olma. ® Polyphyodont (Polifiyodont). ® Difiyodont (Difiyodont).

monopodial growth (monopodal büyüme) Bazı alglerde baba (ana) eksen sürekli büyür ve yanal oğul eksenler oluşturur. Oğul eksenler benzer şekilde davranır.

monospecies culture [tektür kültürü] Akvakültürde yalnız bir türün besiciliği ve yetiştiriciliği.

monospecific [tektürlü] Yalnız bir tür ihtiva eden cins.

monson current [muson akıntısı] Umman Denizinden doğuya ve güneye doğru olan akıntı Bengal Körfezine girer. Umman Denizi zorunlu olarak ters muson  etkisi altına girer. Sert rüzgarlar Hint Okyanusunu etkiler ve ters yüzey akıntıları oluşur. Bu bağlamda muson rüzgarlarının ilginç etkilerinden biri Somali Akıntısının tersine dönmesidir.

monsoon [muson] Yaz ve kış aylarında birbirine ters esen devirli rüzgârlar. Kışın karadan denize esen kuru, yazın denizden karaya esen ve bol yağmur getiren rüzgâr. Muson Arapça mevsim (mavsim) kelimesinden gelmekte olup Umman Denizi üzerinden esen dönemsel rüzgarlar için kullanılmıştır. Türkiye’de bugün muson dendiğinde çoğunlukla güney-doğu Asya’da esen dönemsel rüzgarlar anlaşılmaktadır.

Montagu's blenny [horozbina] ® Coryphoblennius galerita.

moon jelly (common sea jelly, saucer jelly) [medüz] ® Aurelia aurita.

moon snails [?] ® Naticidae.

moored by the stern [kıçtan kara] Deniz aracının sahile kıç tarafından oturması, oturtulması.

mooring (securing) [bağlama] Deniz aracının yatmak için sabit bir yere halat vermesi.

moorning buoy [palamar şamandırası] Gemilerin limanda yer işgal etmemek için baştan ve kıçtan bağlandıkları şamandıra.

Mora moro (common mora) [adi morina] Derintabansal (batidemersal) yüzücüdür (pelajiktir). 450-2,500 m derinliklerde rastlanır. Bazen 50 m’de de görülür. Balıkçılığı önemsizdir. Boyu TL=80 cm olabilir. 

moras [Derin-su morinasıgiller] ® Moridae.

moray eels [Mığrıgiller] ® Muraenidae.

Moridae (moras) [Derin-su morinasıgiller] Ailede 111 tür yer alır. Aile morina balığına benzeyen balıkları kapsamaktadır. Bunlar 2,500 m derinliğe kadar görülen, küçük boydan orta boya kadar (60 cm) demersal ya da pelajik deniz balıklarıdırlar. Türlerin çoğu, kıta sahlığı ve kıta bayırında yayılır. En büyükleri 90 cm olabilir. Gövde uzunca, kuyruk sapına doğru giderek incelir. Sırt yüzgeçleri 2 ya da 3, dışkıl (anal) yüzgeçleri 1 ya da 2 tanedir. Solungaç yarıkları uzuncadır. Ağız uçta ya da alttadır. Dişlerin sayısı azdır ya da yoktur. Yüzgeçler yumuşak ışınlıdır. Kuyruk, sırt ve dışkıl yüzgeçler ayrıdır. Gövdeyi ve başı kaplayan pullar küçük olup sikloidtir (çemberimsi kaygandır). Rengi esmerimsi siyah bazı türlerde ise gövdede gümüşi kuşaklar vardır.

Morocco dentex [Fas mercanı] ® Dentex maroccanus.

Moronidae (temperate basses) [Levrekgiller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Levreksiler (Perciformes) takımı, Morinidae ailesi iki cinsi (Dicentrarchus, Morone) içermektedir. Türlerin bir kısmı tatlı-suda, diğerleri acı-suda ya da denizde yaşamaktadır. Bunlar yakın kıyısal türler olup Kuzey Amerika, Meksika, Afrika ve Avrupa’da yaygındırlar. İnce uzun gövdeli, gümüşi balıklardır. Ağız uçta ve öne uzar (protraktil). Çenelerdeki dişler küçüktür; köpekdişleri yoktur. Sırt yüzgeçleri ayrıktır, ilkinde 8-10 sert ve ikincisinde  bir sert ışın vardır. Kuyruk çatallaşmıştır. Kuyruk sapı yüksek, yanal çizgi tamdır ama kuyruğa kadar uzanmaz. Pullar küçüktür. Rengi genellikle gümüşidir. Ilıman ve soğuk bölgelerde, ortalama boydan büyük boylara kadar  (1 m tam boy) olan balıklardır. Akdeniz sisteminde iki tür kıyısal sularda ve acı-suda yaşar. Tatlısuya tesadüfen girer.

moros [Derin-su morinasıgiller] ® Moridae.

morph- (prefix) [morf-] Şekil. Örnek; morfoloji (morphology)-şekilbilim.

morphoedaphic index [morfoedaptik gösterge] Göllerdeki toplam çözünmüş madde (mg/l) ve ortalama derinlikten (m) elde edilen gizil (potansiyel) balık verimliliği göstergesi.

morphological [şekilbilimsel (morfolojik)].

morphology [şekilbilim (morfoloji)] Canlıların dış özelliklerini, görünüşleri, şekilleri ve yapılarını inceleyen dal. 

morphometric character [ölçülebilir özellik (morfometrik karakter)] İki vücut özelliği arasındaki ölçülebilirliği ifade eder. Kalınlık ölçümü hariç ölçme düzgün hat üzerinde yapılır ve vücut eğikliği ya da yayı dikkate alınmaz. Ölçümün tanımlanması ya da standart bir çalışmaya gönderimde bulunması gerekir. Standart bir balıkta ölçüm yapmak için  kullanılabilecek vücut noktaları şunlardır:

- Adipose fin [Yağ yüzgeci].

- Anal fin [Makat yüzgeci – Dışkıl yüzgeç].

- Anterior edge of cloaca [Dışkılığın (anüs) ön sınırı (kenarı)].

- Anterior edge of orbit [Göz çukuru ön kenarı].

- Anterior margin of first dorsal  spine [Birinci sırt yüzgecindeki ilk dikenin (ışının) ön başlangıç noktası].

- Anterior point of first pectoral fin ray [Sol göğüs yüzgeci ön eklem noktası (kaidesi)].

- Base pectoral fin [Göğüs yüzgeci kaidesi].

- Base pelvic fin [Karın yüzgeci kaidesi].

- Cartilaginous tip of shortest (median) caudal ray [En kısa (orta) kuyruk ışınının kıkırdağımsı ucu].

- Distal tip of longest dorsal caudal fin [Üst kuyruk yüzgeci yayının merkez hattına eğilmesiyle oluşan uç noktası].

- Distal tip of longest ventral caudal fin ray [Alt kuyruk yüzgeci yayının eğilmesiyle oluşan merkez hattı uç noktası].

- Distal tip of the longest dorsal caudal fin ray, lobe normally extended [Normal uzatılmış en uzun üst kuyruk yüzgecinin merkezden uzak ucu].

- Distal tip of the longest ventral caudal fin ray, lobe normally extended [Normal uzatılmış en uzun alt kuyruk yüzgecinin merkezden uzak ucu].

- Dorsal fin [Sırt yüzgeci].

- Gill-cover notch [Solungaç kapağı çentiği].

- Insertion of dorsal and ventral lobes of caudal fin [Kuyruk yüzgecinin sırt ve karın tarafındaki kulakçıkların başlangıcı].

- Insertion of first anal fin ray [Makat (dışkıl) yüzgecin ilk ışınının başlangıç noktası].

- Insertion of first ray of posterior dorsal [İkinci sırt yüzgecindeki ilk ışının kaidesi].

- Last scale of the lateral line [Yanal çizginin son pulu].

- Mandibular symphysis [Çene kemiğine ait birleşme yeri].

- Maxillary symphysis [Üst çene kemiğine ait birleşme yeri].

- Membranous edge of caudal fin at fork [Kuyruk yüzgecinin çataldaki zarımsı kenarı].

- Point of upper caudal keel [Kuyruk omurgasının üst noktası].

- Position of last anal fin ray [Makat (dışkıl) yüzgecin son ışınının bitiş noktası (sınırı)].

- Position of last ray of posterior dorsal [İkinci sırt yüzgecindeki son ışının bitiş noktası (sınırı)].

- Posterior bony edge of operculum [Solungaç kapağının kemiksi arka sınırı (kenarı)].

- Posterior edge of fleshy peduncle [Etsi sap (kuyruk) kısmın arka ucu (kenarı)].

- Posterior edge of mandible-Buccal comissure [Çenenin arka kenarı (sınırı)].

- Posterior edge of orbit [Göz çukuru arka kenarı].

- Posterior margin of first dorsal spine [Birinci sırt yüzgecinin son ışınının (dikeninin) bitiş noktası].

- Posterior membraneous edge of gill-cover [Solungaç kapağı zarımsı arka sınırı (kenarı)].

- Posterior tip of urostyle [Omurgaya ait kuyruk kısmın en son ucu].

Diğer ölçümler:

- Anal fin base length [Makat (dışkıl) yüzgeci kaide uzunluğu].

- Fork length – Mid caudal length [Çatal boy].

- Greatest head length [En büyük baş uzunluğu].

- Head length [Baş uzunluğu].

- Length to caudal peducle [Kuyruk sapına uzunluk].

- Longitudinal iris diameter [Boylamasına göz merceği çapı].

- Longitudinal pupil diameter [Boylamasına göz bebeği çapı].

- Mandibular length [Çene uzunluğu].

- Maxillary sheath length [Çene kemiğine ait kılıf uzunluğu].

- Opercular head length [Baştaki solungaç uzunluğu].

- Orbit diameter [Göz çukuru çapı].

- Posterior dorsal fin base length [Birinci sırt yüzgecin ön kaide uzunluğu].

- Postorbital diameter [Göz çukuru arkası mesafe].

- Preanal distance [Makat (dışkılık) öncesi mesafe].

- Preanterior dorsal distance [Ön-sırt uzunluğu].

- Prepectoral distance [Ön-göğüs mesafesi].

- Preposterior dorsal distance [İkinci sırt yüzgeci mesafesi].

- Preventral distance [Ön-karın mesafesi].

- Snout length [Burun uzunluğu].

- Standart length [Standard boy].

- Total length [Tam boy].

- Upper head length [Başın üst uzunluğu].

Dikey ölçümler:

- Back depth-oblique [Çapraz arka derinlik].

- Dorsoventral depth [Sırt-karın derinliği].

- Greatest depth [En büyük derinlik].

- Head depth [Baş derinliği].

- Orbital depth [Gözbebeği ortasından geçen hat üzerindeki derinlik].

- Perpendicular iris diameter [Dikey göz merceği çapı].

- Perpendicular pupil diameter [Dikey göz bebeği çapı].

mortality [ölüm (mortalite)] Canlının yaşamının doğal ya da balıkçılık nedeniyle sona ermesi (ölmesi). Balıkçılık biyolojisinde kullanılan geleneksel tek türlü stok modelinde ölüm iki parçadan oluşmaktadır (Z=F+M). ® Total mortality (Toplam ölüm, Z). ® Fishing mortality (Balıkçılık ölümü, F). ®  Natural mortality (Doğal ölüm, M).

mortality rate [ölüm oranı] Belirli bir sürede çeşitli nedenlerle stoktan eksilen balık oranıdır (payıdır). Stoktan her yıl sayı olarak eksilenlerin oranı (sayısı) yıllık ölüm payıdır. Bunun hesaplamasının yapılabilmesi için ölümler üssi katsayılı (eksponensiyel) terimler olarak tanımlanmıştır. Böylece Nt/N0 = e-Z = e-(F+M). Burada Nt/N0 = Yaşam payı (geride kalanların payı), M = doğal ölüm payı, F = Balıkçılık nedeniyle ölümlerin payı ve Z = Toplam ölüm payıdır. ® Death rate.

mortality rates and regulation [ölüm oranları ve idare] Ölümler karada olduğu gibi deniz ortamında da çok çeşitlidir. Ölüm oranlarının bilinmesi bir popülasyondaki balık bolluğunun tahmin edilmesi ile hasat stratejileri ve yumurtlayan stok potansiyelinin bilinmesinde önemli rol oynar. Balık bolluğu, stoktaki birey sayısını artıran (üreme) ve azaltan (ölüm) etmenler arasındaki bir dengedir. Doğumlar ölümlerden fazlaysa stoktaki birey sayısı artar ya da tersi olur. Stoktaki kararlılık (stabilite) stoğa katılan yeni bireylerin (iç-göçerlerin) ölümle yitirilenlerin sayısını karşılaması halinde oluşur. Balıkçılığı düzenleyen organlar (balıkçılık idarecileri) ancak balıkçılıktan gelen ölümleri avlanabilecek balık boyunu değiştirerek kontrol edebilirler. Balıkçılık ölümü dolaylı yoldan ağ göz genişliğinin düzenlenmesiyle kontrol edilebilir. Doğrudan kontrol ise toplam av ya da tekne başına kota ve güç sınırlamasıyla olur. Doğaldır ki yeni kuşağın sayısal büyüklüğü ana-baba bolluğuyla ilgilidir. Bu da idarece düzenlemelerle ayarlanabilir. Ölüm denizde de her yaş ya da gelişme evresinde vardır. Yalnız ölüm oranları evrelere göre değişmektedir. Ölümler yumurta ve kurtçuk (larva) evresinde çok yüksektir. Kurtçuk evresinden genç balık aşamasına geçiş sürecinde ölüm oranı daha azdır. Genç balıklar açlık, yırtıcılar ya da hastalık nedeniyle ölebilirler. Eğer balık birinci yılda ölmez ve yaşayabilirse ölüm oranı inanılmayacak düzeyde azalır. Balığın ikinci ve sonraki yaşlarında ölmesine asıl neden olan ise balıkçılıktır. Bunu kirlilik ölümleri izler. Burada da gençler yaşlılara göre daha hassastırlar ve yaşamlarını kaybederler. Ölüm nedenleri bilinirse geleceğe yönelik bolluk değişmelerini tahmin etmek ve buna göre düzenleyici önlem almak (ağ göz genişliğini değiştirmek, av yasağı uygulamak, belirli alanları avcılığa kapatmak, kota vb) mümkün olabilir. Bir stoğun hangi oranda hasat edildiğini belirlemek bir yıllığın (tertibin) bolluğunun zaman içerisindeki (birbirini izleyen yıllardaki) azalma hızından hesaplanabilir. Toplam ölüm doğal ölümler ile balıkçılık ölümlerinin toplamıdır. Balıkçılık ölümleri idarece tek kontrol edilen değişken olduğuna göre çaba yani her yaş grubuna etki eden balıkçılık ölümünün (F) ayarlanması ve kontrolü kaçınılmazdır.

morula [morula] Küçük dut anlamındadır. Dut’a benzeyen cenin (embriyon) evresinin adıdır. Yani yumurta gelişmesindeki üç evreden (morula, blastula, gastrula) ilkidir.

mosaic teeth (pavement teeth) [mozaik dişler] Vatozgillerde ve bazı köpek balıklarında bulunan ve midye vb sert besini ezmeye yarayan bir seri yassı diş. Örnek; Hexanchus, Heterodontus, Mustelus.

mosquitofish  [?] ® Gambusia affinis.

moss animals [yosunhayvanları] ® Bryozoa.

mother ship [ana gemi] Diğer balıkçılık (av) teknelerine hizmet veren büyük gemi. Bu gemi ile avcı teknelerinin avı işlenir ve karaya çıkartılır.

motionless [hareketsiz] Bir hayvanın herhangi bir şekilde hareket etmemesi. Duruyor olması. Ancak kolları (uzantıları) hareketli olabilir. ® Stationary (Durağan).

motorman [yağcı] Makinelerin yağlanmasından sorumlu gemi adamı.

mottled grouper [taşhanisi, orfoz balığı] ® Mycteroperca rubra.

mouth [ağız] 1- Besin ve suyun mideye alındığı yapı.

mouth [ağız] 2- Balıkların ağın içine girdiği açıklık.

mouth [ağız] 3- Nehir, ırmak ve derelerin denize ya da göle döküldüğü kısım.

mouth brooder (mouth-brooding, oral brooding, oral brooder) [ağızda kuluçkacı] Yumurtalarını ağzında koruyarak kuluçkaya alan (ovofil) ve genç bireyleri ağzında koruyan (larvofil) balıklar. ® External brooder.

mouth types of bony fishes [kemikli balıklarda ağız tipleri] Kemikli balıklar nasıl beslendikleri ve besinlerini nasıl aldıklarına bağlı olarak farklı ağız tiplerine sahiptirler. ® Terminal mouth (Uç konumlu ağız). ® Sub-terminal mouth, inferior mouth (Uçaltı konumlu ağız). ® Protractile mouth, protrusible mouth, (Uzayan ağız). ® Superior mouth (Uç-üstü konumlu ağız). ® Tube mouth (Tüp ağız).

MPA’s (abbrev) [deniz koruma alanları] ® Marine Protected Areas (MAP’s).

MS-222 (abbrev) [MS-222] Balıkların hareketliliğini azaltmak için kullanılan bayıltıcı kimyasal (tricaine-methanesulphonate). Kanserojen etkisi nedeniyle artık kullanıl-mamaktadır.

MSST (abbrev) [minimum stok büyüklüğü eşiği] ® Minimum Stock Size Threshold.

MSY (abbrev) [sürdürülebilir en yüksek ürün] ® Maximum Sustainable Yield.

MT (abbrev) [metric ton] 1,000 kg.

mt-DNA (abbrev) [Mitokondriyal DNA] ® Mitochondrial DNA.

mucosa [mukoza] Salgı üreten ve bunu salan doku.

mucus [mukus] Mukoza salgısı.

mud [mud, çamur] Çapı 0,063 mm’den (kumdan) küçük detritus malzemesi.

mud crabs [?] ® Xanthidae.

mud snails (USA) [?] ® Nassariidae.

muddy auger [?] ® Turritella turbona.

Mugil auratus (golden grey mullet) [altınbaşkefal] ® Liza aurata.

Mugil cephalus (flathead mullet, striped mullet) [haskefal, kefal, paçoz balığı, topan, topbaş, koklan, avrita balığı, topan kefal] Aşağı-göçer (katadrom) taban-yüzücü (bentopelajik) balıktır. Boyu TL=130 cm, ağırlığı 12 kg ve 16 yaşında olabilir. Balıkçılığı ve yetiştiriciliği çok önemlidir. 0-120 m derinliklerde rastlanır. Kıyısaldır, acı-su ve tatlı-suya girer. Kum ve çamur üzerinde genellikle sürü oluşturur. Yumurtlama denizde olur. 5-7 milyon yumurta bırakır.

Mugil soiuy (so-iuy mullet) [Rus kefali, pelingas] Tabansal (demersal) aşağı-göçerdir (katadromdur). Uzak doğu kökenli olup Azak Denizi’nde yetiştiriciliği yapılmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yetiştiricilik çiftliklerinden Karadeniz’e ve Ege Denizi’ne yayılmış ve önemli balıkçılık kaynağı olmuştur. Boyu TL=80 cm ve 5 kg ağırlıkta olabilmekle birlikte Karadeniz’de bilinen boyu 30 cm civarındadır. Sığ sularda bulunur.

Mugilidae (mullets, grey mullets) [Kefalgiller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Levreksiler (Perciformes) takımı, Mugilidae ailesinde 17 cins ve 80 tür yer almaktadır. Türlerin çoğunluğu, neredeyse yarısı kadarı iki cinste (Mugil-17 tür, Liza-24 tür) toplanmıştır. Tropik ve ılıman bölge sularında yaygındırlar. Bazı türleri tatlı-suda da yaşar. Gövde kesitleri silindire yakındır. Baş sırta doğru yassılır. Gözlerde yağ kapakçığı bulunur. Yüz kısa ağız küçüktür, öne uzar. Çok sayıda solungaç yayı dikeni bulunur. Sırt yüzgeçleri ayrık olup kısadır. Kuyruk çatallaşmıştır. Pullar iri olup baş ve gövde üzerinde çemberimsi (sikloid) ya da taraksıdır (ktenoid). Yanal çizgi yoktur. Sırt yeşilimsi mavi ile kül gridir. Göğüs gümüşi ve boylamasına 3-9 çizgilidir. Yüzgeçler koyumsudur. Beslenmek için tatlı-su ve acı-suya (lagünlere ve haliçlere) girer. Genellikle sürüler halinde kıyıda dolaşan, orta boydan büyük boya kadar bireyleri (30-120 cm) olan ailedir. Akdeniz’de eski çağlardan beri önemli bir besin kaynağıdır. Sistematik konumları tartışmalıdır. Türkiye sularında yaygın bilinen cinsleri Chelon, Liza ve Mugil’dir. Üreme denizde olur. Akdeniz sular sisteminde eşeysel olgunluk erkeklerde 3. senede, dişilerde 4. senede gerçekleşir. Yumurta ve larvaları pelajiktir. Hem etçil hem de otçul olup küçük bitkilerle, omurgasızlarla ve süzdükleri sedimanlardaki çeşitli malzemeyle beslenirler.

mullets (grey mullets) [Kefalgiller] ® Mugilidae.

Mullidae (goatfishes, red mullets) [Barbunyagiller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Levreksiler (Perciformes) takımı, Mullidae ailesinde yer alan 6 cinste (Mulloidichthys, Mullus, Parupeneus, Pseudupeneus, Upeneus, Upeneichthys) 67 tür bulunmaktadır. Küçük boylu olup ender olarak acı-suya giren çift sakallı deniz balıklarıdırlar. Ağız küçük ve az öne çıkabilir (protraktil). Çenede iki kalın sakalcık yer alır. Ayrılmış iki sırt yüzgeci vardır, ilkinde 7-8 ikincisinde  ise 1 sert ışın bulunur. Pullar görece iridir, taraksıdır (ktenoidtir). Bireyleri canlı renklidir. Kırmızının tonları ve sarı renk baskındır. Sıcak ve ılıman denizlerde, kumlu ve çamurlu tabanda, kıyısal kesimde 150 m derinliğe kadar kıta sahanlığında demersal balıklardır. En büyük boylu bireyi Parupeneus cinsinden olup 55 cm gelmektedir. Türkiye sularında yaşayan ve yaygın bilinen türleri Mullus barbatus, Mullus surmuletus ve Upeneus moluccensis olup bilinen en büyük boylu olanı Mullus surmuletus’tur. Sıkça rastlanan boylar daha küçük olup 12-20 cm arasında değişmektedir. Küçük tabancıl (bentik) omurgasızlar, solucanlar ve kabuklularla alacakaranlıkta ve gece beslenirler. Beslenmedikleri sürede hareketsiz sürü oluştururlar. Kıyıdan 110 m derine kadar yayılırlar. Çoğunluk ilkbahar sonu yaz aylarında yumurtlar. Yalnız ya da gruplar halinde dolaşırlar.

Mullus barbatus barbatus (red mullet) [keserbaş barbunya, barbunya, barbun, barbunya balığı] Tabansaldır (demersaldır). 10-328 metre derinliklerde bulunur. Boyu TL=35-37 cm olabilir. Önemli balıkçılık kaynağıdır. Çakıllı, kumlu, çamurlu tabanda ve kıta sahanlığı üzerinde yayılır. Yumurtlama süresi ilkbahar ve yaz aylarında olup uzundur.

Mullus barbatus ponticus (?) [barbunya] Tabansaldır (demersaldır). Karadeniz’de 10-150 metre derinliklerde sahanlık üzerinde çakıllı, kumlu, çamurlu tabanda bulunur.

Mullus surmuletus (striped red mullet) [tekir, tekir barbunya, tekir balığı] Tabansal (demersal) okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 5-410 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=45-47 cm ve 1 kg kadar olabilir. Sert ve yumuşak tabanda, çoğunlukla 5-60 m ve 100 m derinliklerde bulunur. İlkbahar ve yaz aylarında yumurtalar. Yumurta ve kurtçukları (larvaları) yüzücüdür (pelajiktir). Balıkçılığı önemlidir. 10 yıl yaşayabilir. Akdeniz bölgesinde sevilen balıktır.

multi- (prefix) [multi-] Çok. Örnek; multi-nükleer (multinuclear)-çok çekirdekli.

multiaxial [çok eksenli] Tallus büyümesi (tipi) ya da yapısı birçok ortak eksen üretilerek gerçekleşir. Bağlantılar iki eksenli (biaksiyal -biaxial) ya da üç eksenli (triaksiyal - triaxial) olabilir. Tek eksenli (uniaksiyal - uniaxial) ile karşılaştırınız).

multipurpose vessel (combination vessel) [çok amaçlı av aracı] Birden çok yöntemle (dip trolü/gırgır; orta-su trolü/gırgır) balık avcılığı yapabilen tekne ya da gemi.

Murad Reis [?] Turgut Reis’in öğrencisi olup sonra kaptanıderya olan Türk denizci. Ölümü 1603.

Muraena helena (Mediterranean moray) [merina balığı, izmirna, muren, müren, müren balığı] Resiflerle birliktedir. Boyu TL=150 cm olabilir. Balıkçılığı önemsizdir. 15-50 m derinliklerde bulunur. Gece aktiftir. Bulunduğu alanı korur. Kovuklarda gizlenir. Rahatsız edilirse saldırır. Korkutucudur.

Muraenesocidae (pike congers) [Mızrak-mığrıgiller] Işınlı-yüzgeçlier - Actinopterygii sınıfı, Elopomorpha üst-takımı, Anguilliformes takımı, Muraenesocidae ailesi denizel olup tropik ve alt-tropik denizlere yayılmıştır. Bu küçük ailenin bazı bireyleri acı-suya girer. Beş cinste (Congresox, Cynoponticus, Gavialiceps, Oxyconger, Muraenesox) 14 türün olduğu bilinmektedir. İnce uzun gövdeli, silindir şekilli olup kuyruğa doğru yassılaşan balıklardır. Yüz çok sivridir, ağız derin çatal (dirgen) biçimlidir. Dişler iridir. Ön dişler sivridir. Solungaç yarıkları büyüktür. Sırt, kuyruk ve dışkıl yüzgeçler birleşmiştir. Pulsuzdurlar. Karın kısmı daha solgun olmak üzere renkleri esmerden griye kadar değişir. Yüzgeç kenarları koyudur (siyahtır). Aile bireylerinin boyları 60 cm ile 250 cm arasında değişir. Muraenesox ve Cynoponticus cinslerine ait 2 tür  Akdeniz’de yaşar. 50 m den sığ sularda yaşarlar. Saldırgandırlar. Gece balıklar ve tabandaki kabuklularla beslenirler.

Muraenidae (moray eels) [Mığrıgiller] Actinopterygii sınıfı, Elopomorpha üsttakımı, Anguiliformes takımı, hepsi denizel Muraenidae ailesinin iki altailesinde (Muraeninae-13 cins, Uropteryginae-3 cins) toplam 16 cinste yaklaşık 200 tür bulunmaktadır. Bazı türleri düzenli acı-suya girmektedir. Boyca en küçükleri (Anarchias leucurus) 11 cm ve en büyükleri (Strophidon sathete) 4 m’dir. Güçlü (kaslı) gövdeye sahiptirler. Şeklen yılan balığına benzerler. Ağızda köpek ve azı cinsi dişler kuvvetlidir. Solungaç yarıkları küçüktür. Sırt, kuyruk ve dışkıl (anal) yüzgeçler birleşmiştir. Renk değişken olup esmer, lal ya da siyahımsı ve damarlarla bezenmiş olabilir. Sıcak ve ılıman iklim bölgesinde sığ sularda (<50m) çatlak, kovuk ve yarıklarda gizlenirler. Gece kadavra ile beslenen aktif leşçildirler. Tahrik edilirlerse saldırganlaşırlar.

Murex (Venus comb) [dikenli salyangoz] Yumuşakçalar (Mollusca) kabilesi, karındanbacaklılar (Gastropoda) sınıfı, Sorbeoconcha takımı, Muricidae ailesi, Muricinae altailesinin bir cinsidir. Tropik sularda yaşayan etobur deniz karından-bacaklısıdır. Kayalıklar ve mercan resifi kesiminde yaşar. Güzel görünümlü birçok bireyi vardır. Kabuk uzunca ya da uzundur. Murex Hint Okyanusu kökenli olup bilahare Akdeniz’e göçmüştür. Türkiye kıyılarında Murex brandaris ve Murex trunculus türleri yaşamaktadır. Dünya denizlerinden yaklaşık 45 türü bilinmektedir.

Murex brandaris (purple dye murex) [?] ® Bolinus brandaris.

Murex erinaceus (hedge hog murex) [?] ® Ocenebra erinacea.

Murex trunculus (banded murex) [?] ® Phyllonotus trunculus.

Muricidae (rock shells, rock snails) [?] Yontusu sarmal kabuk, kaburgalar, dikensi yapılar, bantlar vb nedeniyle çok değişkendir. Kabuk ağız açıklığı bir kanalla uzamıştır. Kabuk ağzı kapağı nasırlı ve incedir. Aile 400 ile 500 türü barındırmaktadır. Etobur olup diğer yumuşakçalar ile beslenirler. Midye kabuklarını asit salgılayarak delerler. Eşeyler ayrıdır. Akdeniz sular sisteminde ailenin 27 türü yaşamaktadır

Muricopsis cristatus (Blainville's murex) [?] Yaygın türdür. Kayalık tabanda yaşar. Boyu en çok 3,6 cm; çapı 1,9 cm olabilir. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı ve kullanımı hakkında veri yoktur.

muscle(s) [kas(lar)] Balığın üç tip kası vardır. Kalp kası, iç organlardaki ve damarlardaki düz kaslar ve iskelet kemiklerini hareket ettiren çizgili kaslar. Midyede kaslar için: ® Adductor muscle. ® Muscle cruciforme.

muscle cruciforme [çapraz kas] Çapraz (haç şeklinde) kaslar her 2 midye kabuğunda manto boşluğu altında iki küçük bağlantı izi oluşturur. Bu kaslar bazı midyelerde sifonları ileri iter ve geri (içeri) çeker.

muscle scar [kas izi] Midyelerde bir kasın kabuğa bağlandığı yerin izi.

mushroom goby [sarı kayabalığı, kocabaş kayabalığı, kayabalığı] ® Neogobius eurycephalus.

musky octopus [?] ® Eledone moschata.

mussel [midye] 1- ® Mytilus galloprovincialis.

mussel [midye] 2- Çift kabuklu yumuşakça.

mussel [midye] 3- Suda yaşayan yassısolungaçlı yumuşakçaların genel adıdır. Midye vücudunun gerisinde biri su girişi diğeri su çıkışına yarayan ve karın ve sırt sifonları adlarını alan iki delik bulunur. Su arkadan öne doğru üzerinde titrek tüyler bulunan solungaçlardan geçerek hareket eder. Su içerisindeki besin maddeleri ağız kısmından geçerken yakalanır. Ayrı eşeyli olup çoğalma yumurtayla olur. Midye bankında yumurta bırakma eşzamanlı (senkronize) gerçekleşir. Plankton patlaması ya da miktarının dikkate değer oranda artması yumurta ve atmığın midye bankındaki bütün olgun bireyler tarafından salınmasına yol açar. Bu yolla kalıtsal tek yönlülük önlenir. Sudaki malzemenin olduğu gibi filtrelenmesi nedeniyle suyu temizlerler. Sudaki kirleticilerin birikmesi çalışmaları ile kirliliğin izlenmesinde kullanılan önemli organizmalardır. Etleri lezzetlidir. Yetiştiriciliği yapılmaktadır.

mussel farm [midyelik] Midye üretilen yer. Midye tarlası.

mussels (Lamellibranchiata, Pelecypoda, bivalve) [midyeler] ® Bivalvia.

Mustelus asterias (starry smooth-hound) [köpekbalığı] Tabansaldır (demersaldır). 350 m’ye kadar iner. Boyu TL=140 cm ve ağırlığı 5 kg kadar olabilir. Balıkçılığı vardır. Sahanlık üzerinde ve sığda görülebilir. Kumlu çakıllı kesimleri seçer. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). 7-15 yavru verir. Yavruların doğum boyu 30 cm’dir.

Mustelus mustelus (smooth-hound) [öz köpekbalığı, köpek balığı, adi köpekbalığı] Tabansal (demersal) olup 5-625 m derinliklerde rastlanır. Balıkçılığı önemlidir. Boyu 2 m olabilir ve 24 yıldan fazla yaşayabilir. Daha çok sahanlık alanında ve 350 m derinliğe kadar bulunur. Canlı doğurucudur (vivipardır).

Mustelus punctulatus (blackspotted smooth-hound) [benekli köpekbalığı] Boyu TL=190 cm olabilir. Balıkçılığı vardır. Kıyısal, tabanda gezen balıktır.

mutagens [mutajenler] Genleri (DNA’nın fiziksel yapısını, kalıtsal bilgiyi) kalıcı şekilde değiştiren etken ya da kimyasallar.

mutant [mutant] Ani değişiklik geçirmiş ya da ani değişiklik geçirme evresinde olan.

mutation [mutasyon] 1- Bir kalıtsal özelliğin aniden yeni dölde değişmesi ile bu dölün yeni özelliği taşıyan döl vermesi.

mutation [mutasyon] 2- Genin ya da kromozomun yapısındaki aktarılabilir (yeni kuşaklara geçen) kalıcı bozukluk ya da değişmeler.  

mutualism [karşılıklılık] Etkileşimdeki iki türünde yararlanmasının şart olduğu-koşullu ilişki (+ +). Örnek; resifler ve algler arasındaki ilişki. Bir kısım tek hücreli, kamçısız olup sarı ve esmer boya maddesine sahip ve zooxanthellae-algleri olarak esmer alglerle akraba olan algler birçok canlı ile birlikte (o canlının içinde) yaşamaktadır. Benzer şekilde, resif, zooxanthellae-alglerini aşırı güneş ışığından (UV) korurken resifin enerji ihtiyacı bu alglerce karşılamaktadır. Bir başka örnek deniz şakayıkları ile (Amphiprion) balık arasındaki özel sembiyoz ilişkisidir. 

Müllerian mimicry [Müllerci taklit]  ® Mimicry (Taklit).

Mya arenaria (sand gaper) [?] Sin. Arenomya arenaria. Oval kabuğun önü biraz dar arkası genişçe aralıklıdır. Kabuk dışı eş merkezli oymalı ve ince ışınsal çizgilidir. Kabuğun dış rengi kirli beyazdan açık beyaza ve donuk esmere çalar, içi beyazdır. Boyu en çok 15 cm olabilir; sıklıkla rastlanan boyları 8 - 10 cm kadardır. Kıyısal kesimin kumlu ve çamurlu alanlarında yaşar. Tabana gömülür. Sığ mansap ve lagünlerden 70 m derinliğe kadar yayılır. Ana yurdu Atlas Okyanusu'dur. İlk kez 1966'da Karadeniz'de görülmüştür. Yakın zamanda Akdeniz'e de girmiştir. Türkiye'nin Karadeniz ve Marmara Denizi kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

mycobacteriosis [mikobakteriozis] Mycobacterium’un yol açtığı bakteriyel balık hastalığı.

mycobacterium [mikobakteri] Actinobacteridae altsınıfı Actinomycetales takımından olup Actinobacteria’nın bir cinsidir. Boyları 10 µm olabilir. Hareketsiz, aside dayanıklı aerobic bakteri içerir.  

mycology [mikoloji] Mantarbilim.

Mycteroperca rubra (mottled grouper) [taşhanisi, orfoz balığı] Tabansaldır (demersaldır) ve 15-200 metre derinliklerde rastlanır. Boyu 144 cm ve ağırlığı 50 kg kadar olabilir. Balıkçılığı önemsizdir. Kayalık ve kumluk zeminde bulunur.

Myctophidae (lanternfishes, myctophids) [Işıldakbalığıgiller] Actinopterygii - Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Myctophiformes takımının iki ailesinden biri olan Myctophidae ailesi 33 cinste 246 türü içeren küçük boylu derin deniz balıklarını kapsar. Ancak bir başka sınıflandırmada da 30-33 cinsten ve 246-340 türden söz edilmektedir. Ailenin 11 cinsindeki 17 türü Akdeniz’de yaşamaktadır. Günümüzde derin deniz balıkları biyokitlesinin %90’ını bu balıkların oluşturmakta olduğu tahmin edilmektedir. Bu ailenin Türkiye sularına en yakın kitlesi Oman Körfezi’ndedir. Geniş bir ailedir ancak sistematikleri karışık olup kesinlik kazanmamıştır. Işıldakbalığı-gilerdeki cins ve tür sayıları farklı olabilir. Boyları 2-30 cm arasında değişir. Günlük dikey göçmen balıklardır. Gündüzleri 300-1,500 metrelerde bulunurken gün batımı ile birlikte yüzeye 10-100 m derinliklere çıkarlar. Gün ağarırken yeniden derine inerler. Ailenin çoğu türleri kıta yamacında sürü oluşturur. Bunların yanında ailede günlük göç etmeyen türler de vardır. Çoğunluk çemberimsi (sikloid) pulludur ancak 4 türde pullar taraksıdır (ktenoiddir). Baş ve ağız büyüktür. Dişleri şerit halinde olup küçüktür. Gözler büyük ve ovaldir. Genelde yüzgeçler küçük ve yumuşak ışınlıdır. Sırt yüzgeci tektir. Yağ yüzgeci bulunur. Kuyruk yüzgeci çataldır. Yanal çizgi kesintisizdir. Işık üreten organlarla (photophore) donatılmışlardır. Işık saçan diğer organlar baş ve kuyruk sapında yer alır. Eşeysel çift-yapısallık (seksüel dimorfizm) gösterirler. Yaşam alan ve tarzlarına uygun olarak yüzeye yakın yaşayanların rengi açık derindekilerin ise koyudur. Hayvansal planktonla beslenirler. Kendilerinden büyük yırtıcıların yemi olmaları nedeniyle de besin zincirinin önemli bir halkasıdırlar. Su kolonunda yumurtlarlar. Doğurganlıkları azdır. Tür ve bireyin yaşına bağlı olarak bir dişi 100-2,000 yumurta bırakır. 

myctophids (Lanternfishes) [Işıldakbalığıgiller] ® Myctophidae.

Myctophum punctatum (spotted lanternfish) [ışıldak balığı] Derin-yüzücü (batipelajik) ve okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 0-1,000 m derinlikler arasında rastlanır. Gündüz 225-750 m gece 0-125 m derinliklerde bulunur. Boyu TL=12 cm olabilir. 

mydas (turtle, spec. name) [kaplumbağa tür adı] 1- Kaplumbağa tür adı. Örnek; ® Chelonia mydas.

Myidae (softshell clams) [?] Kabuk iri olup eni boyu (yüksekliği) kadardır. Sağ kabuk sola göre biraz daha dışbükeydir. Kabuk dışta bantlı ve eş merkezli kıvrımlıdır. Dış deri (zar) mat, yapışmış ve lifsidir; lifler kabuk dışına taşar. Eklem dişsizdir. Yaklaştırıcı kas izleri iki kabukta farklıdır. Manto boşluğu derindir. Solungaçları yapraksıdır. Sifonları görece uzundur ve birleşir. Tabana gömülür. Akdeniz sular sisteminde ailenin 2 türü yaşamaktadır.

Myliobatidae (eagle rays) [Fulyabalığıgiller] Vatozlar (Rajiformes) takımının Myliobatis, Rhinoptera, Pteromylaeus, Aetobatus, Aetomylaeus, Manta ve Mobula olmak üzere 7 cinsi kapsayan bir ailesidir. İri, güçlü kuyruklu tırpanagil’dır. Disk gövde uzunluğundan daha geniştir. Bazı türlerde en az 2,50 m’ye ve en çok 9 m’ye ulaşır. Göğüs yüzgeçleri başın altına yayılan bir alt burun oluşturur. 1-7 sıra haldeki dişler güçlü bir plaka halindedir. Kuyruk diskten çok daha uzundur. Sırt esmerdir. Diskin üstünde açık ya da koyu, enlemesine şeritler ve benekler bulunur. Karın beyazımsıdır. Tabandan çok açık suda bulunurlar. Akdeniz’de ve okyanuslarda ılıman kuşakta kıta sahanlığında yaşarlar. Aktif, ve hızlı yüzücülerdir; su yüzeyinde birkaç metre sıçrayabilirler. Uzun mesafede göç edebilirler. Dibe yakın iken gruplar halinde yüzerler, sert kabuklu yumuşakçalarla ve tabandaki kabuklularla beslenirler. Etenesiz (plasentasız) doğurgandırlar (ovaviviparous). Yavrular ebeveynlerine benzerler. Taksonomileri kesin değildir. Akdeniz’de iki tür vardır.

Myliobatis aquila (common eagle ray) [fulya, folya, denizkartalı balığı, çuçuna balığı] Taban-yüzücüdür (bentopelajik). 1-300 metre derinliklerde rastlanır. Acı-suya girer. Disk genişliği 183 cm ve ağırlığı 14,5 kg olabilir. Balıkçılığı önemsizdir. Gruplar halinde gezer. Canlı doğurucudur (ovivivipardır). Gebelik 6-8 ay sürer. 3-7 yavru verir. Eti makbuldür.

myomere [miyomer] Yanlarda W-şeklindeki tabakalı vücut kası. Kahverengi olanlara kızıl kas (musculus lateralis superficialis), beyaz olanlara (musculus lateralis profundus) denmektedir.

myria- (prefix) [miyra-] Çok. Çok sayıda. Sayısız. Örnek; Myriapoda-Çok bacaklı eklembacaklı.

Mysia undata (undulated false lucine) [?] Çamurlu kumlu ya da kumlu çakıllı tabana gömülür. 5 m ile 250 m derinliklerde rastlanır. Boyu en çok 3,8 cm olabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.   

mysis [mizis] Bazı kabukluların (Crustacea) genç birey halini almadan önceki kurtçuk (larva) evresi.

Mysticeti (baleen whales) [Dişsiz-balinalar] Deniz memelileri ve genelde de memeliler sınıfının en büyük canlıları balinalar (Cetacea) takımı dişsiz balinalar (Mysticeti) alt- takımında yer alır. Bu alttakım 14 türü kapsayan Balaenidae, Balaenopteridae, Eschrichtiidae, Neobalaenidae olmak üzere 4 aileyi içerir. Önemli özellikleri besin maddelerini süzmek için üstçenede bulunan baleen adlı taraksı yapıdır. Buna yapışan kabukluları hayvan ağzını kapatıp diliyle basınç uygulayarak sudan ayırır. Soğuk suda yaşarlar çiftleşmek için sonbaharda sıcak su bölgelerine göçerler. Ürettikleri sesle iletişim kurarlar. Avcılığı bir zamanlar yağ üretimi için çok önemliydi. Artan avcılık baskısıyla sayılarının azalması avcılığı da etkilemiştir.

Mytilidae (?) [?] Kabuklar yanlardan eşit değildir. Dıştan uzunlamasına oval görünüşlüdür. Kanca ön uçta ya da az gerisindedir. Dışı pürüzsüz ve ya eş merkezli desenlidir. Zar (dış deri) iyi gelişmiştir, pürüzsüz yapraksı ince tabakalı ve kıllıdır. Eklem dişsizdir ya da diş benzerine sahiptir (tırtıklıdır). Eşit olmayan 2 kas izi vardır; öndeki küçük arkadaki gelişmiştir. Manto bağlantısı yılankavi değildir. İçi sedefsidir. Bisus taşırlar. Solungaçları lifsidir. Ayak uzun, sifonlar kısa ya da yoktur. Eşeyler ayrıdır. Akdeniz sular sisteminde ailenin 25 türü yaşamakta olup bunlardan 6'sı balıkçılığın ilgisini çekmektedir.

Mytilus edulis var. galloprovincialis (Mediterranean mussel) [Akdeniz midyesi] ® Mytilus galloprovincialis.

Mytilus galloprovincialis (Mediterranean mussel, bay mussel, blue mussel) [Akdeniz midyesi] Sin. Mytilus edulis var. galloprovincialis. Midye dendiğinde sularımızda bazı dillerde Akdeniz midyesi olarak adlandırılan çift eşit kabuklu bu yumuşakça akla gelir. Bu midye Akdeniz sular sisteminin yerlisi olup ılıman dünya denizlerine istilacı olarak yayılmıştır. Koyu maviden kahverengine hatta siyaha kadar renkli olabilir. Genellikle 5-8 cm boyunda olmakla birlikte yerine göre 15 cm boya ulaşabilir. Kabuk şekli kabaca üçgensiden dörtgensiye değişir. Kancalar uçta olup yüksek ve kıvrıktır. Büyüme halkaları dıştan görülür. Eklem kanca altında birkaç dişçikten oluşur. Deniz ve acı-suda yaşar. Kayalıklarda ya da kumluk zeminde bulunur. Bulaştığı ya da aşılandığı yerde örneğin Güney Afrika’daki yerel türleri bastırmış ve baskın tür olmuştur. Üreme ve dayanıklılığı diğerlerinden daha yüksektir. Suyu filtreleyerek beslenir. Hızlı akan ve çökel (sediman) ihtiva etmeyen besin tuzlarınca zengin suyu sever. Dişi ve erkekleri yüksek doğurganlığa sahip olup gametlerini eşzamanlı atarlar. Yoğun topluluklar oluşturur. Türkiye'nin Ege, Marmara ve Karadeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Myxine glutinosa (hagfish) [?] Göçmen olmayan, çamurlu tabanda 40-1,200 metrelerde rastlanan tabansal (demersal) deniz balığıdır. Balıkçılığı yapılmaz. Gece aktiftir. TL=80 cm. 

Myxinidae (hagfishes) [Okbalığıgiller] Myxini sınıfı, Myxiniformes takımının bilinen 5 cins ve 64 türü barındıran bir ailesidir. Akdeniz’de bir türü (Myxine glutinosa) bilinmektedir. İlkel balık soyudur ve kesin balık olup olmadığı tartışmalıdır. Boyları uzun ve yılan balığına benzer gövdelidirler. İskeletleri kıkırdaklıdır.  Vücutları yapışkan madde mukus salgılar. Çene ve çift yüzgeçleri yoktur. Ortada burun deliği ve 6 çift solungaç yayları vardır. Gözleri ışığı algılayabilir ancak ayrıntıyı göremez. Üremesi hakkında bilgi azdır. Bazı türleri erdişi (hermafrodit) olup yumurtalık ve erbezleri vardır. Diğerlerinde eşeysel oranları dişileri öne çıkarır. Kurtçuk (larva) evreleri yoktur. Derinde yaşarlar. Tabandaki deniz solucanları ile beslenirler. Kadavraları içinden yerler. Derileri vasıtasıyla çözünmüş organikleri emerler. Son kalıtsal araştırmalarda salgılarının örümcek ipliklerine benzediği görülmüştür. Şimdilerde bu salgının kullanımı (biyolojik bozunabilir polimer elde edilmesi ile dolgu jölesi ve kan pıhtılaştırıcı özellikleri) üzerinde çalışılmaktadır. Eti Japonya ve Kore’de yenilmekte ve derisinden yararlanılmaktadır.

myxopterygium [miksopterigyum] Elasmobranchii Keski-solungaçlılar ve Holocephali Tümbaşlılar’da bulunan çiftleşme organı.