E [updated last  March 28, 2016]

E (abbrev) [Ivlev’in tercih göstergesi] 1- ® Ivlev's electivity index.

E (abbrev) [sömürme oranı] 2- ® Exploitation rate.

E/R (abbrev) [Yumurtalar/İçgöçer] ® Eggs-per-Recruit.

Ea [balık tanrısı] Sümerlerin su altındaki bir sarayda yaşayan balık tanrısı.

eagle rays [Fulyabalığıgiller] ® Myliobatidae.

ear [kulak] 1- Bazı midye türlerinin sırtsal (dorsal) kısmında yer alan kulak benzeri çıkıntı.

ear [kulak] 2- Genelde işitme ve denge organı olarak algılanır ancak çıkıntı anlamında da kullanılır.

early life phase [erken yaşam evresi] Balık yaşamının yumurtadan erinleşmiş balığa benzer duruma gelene kadar geçen dönemi.

earth [dünya] Kutuplardan basık, ekvatorda şişkince yerküre. Ekvatorda ortalama çapı=12,760 km, kutupsal çapı  12,720 km’dir. Kuzey yarımkürenin %60,7'si su, 39,3'ü karadır. Güney yarımkürenin ise %80,9'u su, % 19,1'i karadır. Toplamda dünyanın %70,8'i su, % 29,2'si de karadır.

earth [yer] Dünya.

eartheater [toprak yiyen] İçindeki besinlerle birlikte toprağı ağzına alıp toprak kısmını dışarı atan örneğin Cichlidae ailesinden balıklar. Bunlara jeofaj sihlid de denmektedir.

earthworm (nightcrawler) [yersolucanı] Olta yemi olarak kullanılan kara solucanı (Lumbricus terrestris). Halkalıkurtların (Annelida), solucanlar (Oligochaeta) takımından bir tür olup tarla ve bahçelerde genellikle toprak altında yaşar. Bu solucanın denizdeki eşdeğeri Halkalıkurtların Çokkıllılar (Polychaeta) takımından Arenicola marina olabilir.

earthworms [solucanlar] ® Oligochaeta.

ease [kaloma vermek] Gerektiğinde daha fazla zincir vermek.

east [gündoğusu] Doğu.

East Atlantic peacock wrasse [karakuyrukçırçır balığı, lekeliçırçır balığı, çırçır balığı, ot balığı] ® Symphodus tinca.

East Atlantic red gurnard [dikenlikırlangıç balığı, kırlangıç, dikenli kırlangıç] ® Aspitrigla cuculus.

easterlies [doğulular] Doğu yönlerden esen düzenli ve sürekli rüzgârlar.

eastern mosquitofish [?]® Gambusia holbrooki.

east-northeast [gündoğusu-poyraz] Doğu-kuzeydoğu.

east-southeast [gündoğusu-keşişleme] Doğu-güneydoğu.

Ebisu [Ebisu] Balıkçıları koruyan Japon tanrısı.

EBK (abbrev) [Et ve Balık Kurumu] ® Fish and Flesh Organization.

ebony miter [?] ® Pusia ebenus.

EC (abbrev) (European Community) [Avrupa Topluluğu (AT)] ® European Union EU (Avrupa Birliği, AB).

Echelus myrus (painted eel) [mırmır balığı, mırmır yılanbalığı] Boyu TL=100 cm’ye ulaşabilir. Tabansaldır (demersaldir) acı-suya girer, çoğunlukla 3-12 m fakat biraz daha derinde çamurlu kumlu zeminde bulunabilir. Kendisini başı dışarıda kalacak şekilde kuma gömer. Balıkçılığı önemsizdir.

Echeneidae - Sin. Echeneididae (suckerfishes, remoras) [Yapışkanbalığıgiller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, Levreksiler (Perciformes) takımı, Percoidei alt takımı, Percoidea üstailesinde bir ailedir. Başı oval diskle donatılmış balıklardır. Kafatası disk nedeniyle geniş ve yassıdır. Gövde iğ biçiminde olup uzundur. Çeneler geniş olup alt çene üst çeneyi geçer. Kılsı (villiforme) dişler çenelerde yer alır. Sırt ve dışkıl (anal) yüzgeçleri uzun ve yumuşak ışınlıdır. Kuyruk hafif  çatallaşmıştır. Pullar küçük, çemberimsidir (sikloidtir) ve genellikle derinin içindedir. Yüzme kesesi yoktur. Bilinen türlerde renkler donuktur, solgun esmerdir. Yapışkanbalığıgiller 5’i Akdeniz’de olmak üzere sekiz türe ve 5 cinse ayrılmış olup iki alt aileye bölünmüşlerdir. Başka bir değerlendirmeye göre ailede 4 cins, bir diğerinde de 7 cinste toplam 8 tür yer almaktadır. Hepsi denizel türler olup sıcak ve ılıman sularda yayılmışlardır. Remora, vantuz olan baş-diski sayesinde bütün iri canlılara yapışabilir. Ancak yapışmada  kendine özgü bir tercih yapar. Akdeniz’de var olup olmadığı şüpheli olan Remora australis balinaları (ve diğer deniz memelilerini), Remora osteochir kılıçbalıklarını tercih eder. Echeneis naucrates sığ kıyı sularında serbestçe yüzer. Balık plankton (Crustacea) ve konağın asalakları (parazitleri) ile beslenirler.

Echeneis naucrates (live sharksucker) [yapışkan balığı, vantuz balığı] Acı-suya girer. Balıkçılığı önemsizdir. Boyu TL=110 cm ve ağırlığı 2,3 kg olabilir. Yakın ve uzak kıyıda rastlamak olasıdır. Daha çok sığ suda ve mercan resifi etrafında yüzerken görülür. Geçici olarak köpek balıkları ve büyük kemikli balıklara, balina, yunus ve kaplumbağalara yapışır ve üzerlerindeki asalakları yer.

Echiichthys vipera (lesser weever) [varsam balığı] Tabansaldır (demersaldir). Boyu en çok TL=18-19 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Kumlu, çamurlu tabanda, kışın en çok 150 m derinlikte bulunur. Sığ suda, sahilde rastlanır. Yüzenler için çok tehlikelidir. Siyah birinci sırt yüzgeci ile solungaç kapağında ağı (zehir) bulunur.

Echinodermata (echinoderms) [Derisidikenliler, Ekinodermata] Hemen hemen her derinlikte rastlanılan deniz hayvanları kabilesidir. Derisidikenliler (Echinodermata)  altı sınıfı içerir. Bunlar: Crinoidea (Deniz laleleri); Echinoidea (Deniz kestaneleri); Asteroidea (Deniz yıldızları); Ophiuridea (Yılanyıldızları); Holothuroidea (Deniz hıyarları) ve Deniz papatyaları (Concentricycloidea) olup 7,000 yaşayan tür bulunmaktadır.  Derisidikenliler bilateral (iki taraflı) simetri üstüne kümelenen dıştan 5 ışınsal simetri gösterirler.  Bütün Derisidikenliler (Echinodermata) birbiriyle kaynaşmış kalkerli plakalardan oluşan bir deri-iskeletle karakterize edilir ki bu sert (kestaneyi - deri-iskeleti) oluşturur. Bunlar (yılan yıldızları, deniz yıldızları ve deniz lalelerinde) eklemler ya da deniz hıyarlarında dağınık iğne gibidirler. Vücut boşluğu sindirim ve üreme organları ile doludur: ince barsaklar genellikle boru gibi, uzun ve sarılı ya da kese gibi olup çok sayıda uzantısı vardır. Ağız her zaman vardır ve sıklıkla dişlerle donatılmıştır fakat anüs bazı gruplarda olmayabilir. Derisidikenlilerin (Echinodermata) çoğunda eşeyler ayrı olup döllenme dışta gerçekleşir. Derisidikenlilerin bir diğer özelliği su taşıma (akifer) sistemleridir. Sistemin hidrolik basıncını, Poli kesecikleri kontrol eder. Bu su sistemi (akifer sistem), beslenme, solunum ve harekete güç sağlamada üçlü rol oynar. Birçok Derisidikenli hareketli olup belirli bazı dikenlere sahiptir (Echinoidea, Asteroidea). Bu uzmanlaşmış uzantılar cımbızlı ayaklardır. Erin Derisidikenliler değişik yapıdaki birçok tabanda yaşar ve bunlara kıyıdan itibaren büyük derinliklerde rastlanır. Birçoğu küçük organizmalarla beslenir, diğerleri doymak bilmeyen yırtıcılardır. Kurtçukları kirpikli olup yüzücüdür (pelajiktir). Birçoğunun yiten vücut kısımlarını yenileme yeteneği yüksektir.

echinoderms [Derisidikenliler] ® Echinodermata.

Echinoidea (sea urchins) [deniz kestaneleri] Echinodermata - Derisidikenliler kabilesinin Echinoidea ve Perischoechinoidea sınıfından oluşmaktadır. Echinoidea sınıfı Atelostomata, Diadematacea, Echinacea, Gnathostomata olmak üzere 4 süpertakım ve 12 takımdan oluşmaktadır. Bu bağlamda Echinoidea sınıfında bilinen tür sayısı 940’tır. Deniz kestaneleri dünya denizlerinde sığ kıyı sularından 5,000 metre derinliğe kadar dağılmaktadır. Genelde alttan basık küresel yapılı, dikenleri genelde 1-2 cm, fakat Karayipler’de yaşayan bir türde ise 10-20 cm’ye ulaşan hayvanlardır. Yırtıcılardan korunmada kullanıldığı düşünülen ve insana batabilecek diken çok acı verir. Diğer önemli özelliklerinden biri hareketlerini ve yapışmalarını sağlayan tüp ayaklardır. Renkleri değişken olup siyah, yeşil, esmer, pembe ve kırmızı olabilir. Temelde suyosunları ile beslenirler. Yumurtaları Kore, Japonya ve Şili’de tüketilir. Kabuklarının geometrik şekli çok güzeldir. Erinleri ışınsal (radial) bakışımlı (simetrik) iken kurtçukları (larvaları) iki yanlı (bilateral) bakışımlıdır. Ayrı eşeylidirler. Yumurtlama popülasyonun çoğu bireyinde aynı anda (toplu) olur. Kurtçuk (larva) evreleri üzerinden başkalaşım geçirirler. Kurtçuklar planktondur.

Echinorhinidae (bramble sharks) [Çiviliköpek-balığıgiller] Akdeniz’de  yalnız bir türü bulunmaktadır. Orta boylu canlılardır. Gövde ağır, vücut deri kabarcıklıdır. Beş solungaç yarığı vardır. Gözler yanlarda olup zarı yoktur. Küçük dişler ince tabaka halindedir. Sırt esmerimsi ya da kırmızımsı bir griliğe sahiptir. Yanlar  koyu, karın kısmı açık renklidir. Derinde yaşarlar. Sığdan 400-900 m derinliğe kadar yayılırlar. Yavaş yüzerler. Etenesiz-plasentasız (ovoviviparous) doğurucudurlar. Yengeç ve balıklarla beslenirler.

Echinorhinus brucus (bramble shark) [çiviliköpek balığı] Taban ve taban üstünde 10-900 m derinliklerde rastlanır. Balıkçılığı önemsizdir. Ender, büyük, tembel derin deniz balığı olmakla birlikte bazen sığ suda da bulunur. Canlı doğurucudur (ovovivipardır) ve bir batında 15-26 yavru verir. Soyunun durumuna ışık tutacak veri eksiktir.

Echiodon dentatus (?) [inci balığı] Balıkçılığı yapılmaz. Tabansal (demersal) tür olup boyu TL=17 cm olabilir. Ender rastlanır. Erinleşmemiş genç bireyler yüzücüdür (pelajiktir). 

echo [yankı (eko)].

echo signature [yankı işareti] Bireysel balığı tanımada kullanılabilen özel yankı.

echo sounder [yankı iskandili (ekosonder)] 1- Yüksek frekanslı ses dalgaları üreterek yüzeyden tabana doğru gönderen ve gelen yankıları algılayan, derinlik ölçümü ve balık bulucu olarak kullanılan cihaz. 

echo-sounder [yankı iskandili (ekosonder9] 2- Derinlik ölçümleri ile birçok organizmanın davranış ve miktarlarının belirlenmesinde kullanılan yüksek frekanslı ses dalgalarını yayan, dinleyen, işleyip gösteren alet.

Eckström's topknot [beneklipisi balığı, küçükpisi balığı] ® Zeugopterus regius.

ecoclimatology (ecological climatology) [ekoklimatoloji] İklim ile canlılar arasındaki ilişkiler ile canlıların iklime göre dağılımlarını inceleyen ekoloji dalı.

ecocline [ekoklin] Çevresel koşulların kademeli ve sürekli değiştiği eko-sistem ya da topluluk.

ecological climatology [ekoklimatoloji] ® Ecoclimatology.

ecological extinction [ekolojik sönme] Birey sayılarının çok aza inmesi nedeniyle ekolojik rolünü sürdüremeyen (yerine getiremeyen) bir balık popülasyonu.

ecological niche [ekolojik niş] Bir organizmanın biyolojik çevre içerisindeki yeri; bitki ve hayvan topluluklarındaki fonksiyon ve pozisyonu. Örnek; bir insanın mesleği gibi. Canlının yaptığı iş.

ecological resilience [ekolojik esneklik] Bir eko-sistemin değişiklikleri soğurma, emme yeteneği.

ecology [ekoloji] Organizmaların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalı. ® Genecology. ® Demecology. ® Autecology. ® Synecology.

economic overfishing [ekonomik aşırı avcılığı] Aşırı çaba nedeniyle gelir getirmeyen (rant sağlamayan) balıkçılık. Bu durum her zaman biyolojik aşırı avcılık anlamına gelmez.

economic production [ekonomik üretim] Mümkün olduğunca çok av ile mümkün olan en yüksek ticari girdi elde etmek.

economic zone [ekonomik kuşak] ® Exclusive Economic Zone (Münhasır ekonomik kuşak).

ecophenotype [ekofenotip] Bir fenotip’in yaşadığı alana ya da çevreye kalıtsal olmayan uyumudur. ® Phenotype.

eco-port [eko-liman] Gemilerin atıklarını ekolojik yönden sürdürülebilir düzeyde atmaları, atıkları karasal depoya aktarmaları olanağı veren liman.

ecospecies [ekotür] Bir grup ilişkili ekotip’in doğurganlığı etkilemeden yaptığı kalıtsal madde değiş-tokuşudur. Kabaca tür.

ecosystem [ekosistem] Organizmaların içinde yaşadıkları çevrede birbirleri ve cansız ortamla ilişkilerinin karmaşık bütünü.

ecosystem overfishing [ekosistem aşırı avcılığı] Balıkçılık nedeniyle tür bileşenleri (kompozisyonu) ile baskınlığın önemli düzeyde değişmesi halinde oluşur. Önce büyük, uzun yaşayan dip balıkları (yani üst tüketiciler) azalır, bunun paralelinde kısa ömürlü alt beslenme basamağındaki türler artar.

ecotone [ekoton] İki ya da daha çok ekolojik topluluk (ekosistem) ya da yaşam-alan arasındaki sınır ya da geçiş bölgesi. 

ecotope [ekotop] Ekosistemin cansız (canlı olmayan abiyotik) kısmı.

eco-tourism [ekoturizm] Tatilci ve doğayı birleştirici, bilinçlendirici görüşle doğal varlıkların bulunduğu alanlardaki turistik faaliyet olarak kabul görmüş bir uygulama olarak belirmiştir. Ancak bundan doğanın kendisi kazançlı değil aksine çoğu kez zararlı çıkmıştır. Uygulamanın doğa bilincine katkısı sınırlı olup eko-turizm yapılan bazı alanlarda bu uygulama yasaklanmıştır. Örnek; mercan resiflerine dalgıç ziyareti.

ecotype [ekotip] Sınırlı bir alana doğal seçilmeyle uyum sağlamış popülasyon. Bu uyumun taksonomiyle ilgisi yoktur.

ecto- (prefix) [ekto] Dış dışta, dıştan. Örnek; Ektoparazit (ectopasite)-Dışasalak. Yüzeyde yaşayan asalak.

-ectomy (suffix) [-ektomi] Cerrahi müdahaleyle kesip alma. Örnek; apendektomi (appendectomy)-Apendiks (alınması) ameliyatı.

ectoparasite [dış-asalak (dış-parazit)] Konağın vücudunun dış tarafında yaşayan, dış yüzeyde – deri üstündeki asalaktır. Örnek; lice = louse’un çoğulu. Balıklarda görülen ve balık biti olarak da anılan bir kabuklu (Crustacea) türüdür.

ectotherm (poikilotherm, heterothermic) [soğukkanlı (ektoterm)] Vücut sıcaklığını çevre sıcaklığının belirlediği organizmalar. Vücut sıcaklığı çevre sıcaklığına neredeyse eşit olan hayvanlar.

eddy [anafor (edi)] 1- Dairesel hareket eden denizel akıntı. Karşıt akıntılarında söz konusu olduğu ortamda suyun daire şeklindeki hareketi.

eddy [girdap] 2- Havanın ya da suyun oluşturduğu küçük boyutlu döngüsel hareket. 

eddy diffusion [girdap dağılması] 1- Girdapla gerçekleşen su karışması ile su özelliklerinin bir tabakadan diğerine taşınması olayı.  

eddy diffusion [girdap yayılması] 2- Akışkanların çalkantılı (turbulent) rejiminde bulunan maddelerin yayılması.

eddy flux [girdap akısı] Dönmekte olan suyun iletilme oranı. 

edema [ödem] ® Oedema.

edentate (edentulate, edentulous) [dişsiz] Dişleri olamayan.

edentulous [dişsiz] ® Dişi olmayan.

edible crab [pavurya (yengeç)] ® Cancer pagurus.

EDTA (abbrev) [EtilenDiaminTetra asetik Asit] ® Ethylene-Diamine-Tetraacetic-Acid.

educational institutions [eğitim kuruluşları] Türkiye’de deniz ve deniz canlı kaynaklarına yönelik eğitim kuruluşları meslek liseleri, fakülte ve yüksek okullar ile yüksek lisans okulları şeklinde ayırt edilebilir. Ayrıntı için ® Fishery high scool (Balıkçılık Meslek Lisesi). ® Faculty of fisheries (Balıkçılık Fakülteleri = Su Ürünleri Fakülteleri). ® Institutes of Marine Sciences (Deniz Bilimleri Enstitüleri = Yüksek Lisans Okulları).  

edulis [edible] 1- Yenilebilir.

edulis [edulis] 2- Bir istiridye türü (Ostrea edulis).

eel (European eel) [yılan balığı, Avrupa nehir yılan balığı] ® Anguilla anguilla.

eel basket (eel buck, eel pot) [yılan sepeti] Yılan balığını avlamada kullanılan bir cins dar gözlü sepet tuzak.

eel buck (eel pot) [yılan sepeti] ® Eel basket.

eel comb [yılan tırmığı (yılan tarağı)] ® Eel rake.

eel pot (eel buck) [yılan sepeti] ® Eel basket.

eel rake (eel comb) [yılan tırmığı (yılan tarağı)] Ucu tırmık şeklinde dişli bir cins yılan balığı av aracı.

eel-buck (fyke net) [pinter (venter)] Yılan balığı ve diğer tabansal (demersal) balıkların avlanmasında kullanılan iki ya da daha çok, eşit boyutlu ya da küçülen çemberlere sarılmış ağ, torba ve çoğu kez bir perdemsi yönlendiricinin de bulunduğu pasif (tuzak) av aracı.

eel-grass [?] ® Zostera marina.

eelgrass [deniz çayırı] Zostera çayırı. ® Zostera.

eelpouts [Yılanbalığıanasıgiller] ® Zoarcidae.

eels (freshwater eels) [Yılanbalığıgiller] ® Anguillidae.

EEZ (abbrev) [Münhasır Ekonomik Kuşak] ® Exclusive Economic Zone.

effect [etki] Gözlemlenebilir değişme oluşturan neden.

effective fishing effort (f) [etkin balıkçılık çabası (f)] Etkisi ayarlanmış (düzenlenmiş) çaba. Bir birim (av aracı, olta, ağı vs) için etkisi ayarlanmış çabanın artmasıyla (örneğin olta sayısının artmasıyla) orantılı anlık balıkçılık oranının (etkisinin) artmasıdır. Etkin balıkçılık çabası f=F/q ve F=q.f.  q=Avlanabilirlik katsayısı, F = Balıkçılık ölüm katsayısı (balıkçılıktan gelen ölümler).

effectiveness of fishing [balıkçılığın etkinliği] Stoktan alınan yüzde (%) balık miktarını ifade eden genel terimdir ve sömürme oranı gibi özel bir tanım değildir (sömürme oranı ya da anlık balıkçılık oranı gibi tanımlanmamıştır).

effets of currents to fish [akıntıların balığa etkileri] Bunlar beş grupta değerlendirilebilir. i) Akıntılar balık yumurta ve kurtçuklarını (larvalarını) taşır. ii) Akıntılar erin balıkların göçünü etkiler. iii) Akıntılar balıkların günlük davranışını etkiler. iv) Akıntı sınırlarında erin balık dağılımı değişir (artar). v) Akıntılar bazen balıkların coğrafi dağılımını sınırlar.

effort [çaba] 1- Belirli bir zamanda kullanılan balıkçılık av araçlarının toplamıdır. Balıkçılık bir’den çok av aracı ile yapılıyorsa bunların standart bir av aracına çevrildikten sonra toplamlarının alınması gerekir.

effort [çaba] 2- ® Etkin balıkçılık çabası (f).

effort [çaba] 3- Balığın avlanması için harcanan zaman, av gücü vb. Av gücü araç büyüklüğü, tekne büyüklüğü, beygir gücü türünden olabilir. Yine denizde kalınan süre, örneğin trolü sürükleme (çekme) süresi, sabit ağların uzunluğu ve suda bırakılma süreleri olabilir.

effort control [çaba kontrolü] Balıkçılığı düzenlemek için konulan çaba miktarı. Balıkçılığın düzenlenmesinde av aracı ya da kullanım süresine getirilen sınırlama.

EFZ (abbrev) [münhasır balıkçılık kuşağı] ® Exclusive Fishing Zone.

egg [yumurta] Farklı renk ve 1,0 mm’den büyük ve 6,0 mm’den küçük balık yumurtası. 

egg and larvae surveys and stock assessment [yumurta - larva çalışmaları ve stok tahmini] İlk kez 1877 yılında Victor Hensen batı Baltık Denizi-Kiel ve Eckernförde körfezlerinde bulunan yaldızlı pisi (Pleuronectes platessa) ve morinanın (Gadus morhua) yumurta sayılarından hareket ederek ana-baba (sayılarını) yani stok büyüklüklerini hesaplamıştır. Bu türden çalışmalar bazen çok güncelleşse de önemli dar boğazlarla karşı karşıyadırlar. i) öncelikle çalışılacak türün yumurtlama davranışı ve yumurtlama alanının bilinmesi, ii) örnekleme istasyonlarının sıklığı ve temsil eder nitelikte olması, iii) yumurtlamanın en yoğun olduğu döneme denk düşmesi, iv) örneklerin su kolonunu kapsar şekilde alınması ile v) ilgi türün doğurganlığının bilinmesi ve dikkate alınmasını,  vi) ilgi türün erken evrelerdeki tanımının doğru yapılması ve vii) stok tahmini için farklı evrelerdeki yumurta ve larva ölüm oranlarının bilinmesini gerektirmektedir. Tüm bunların eksiksiz yapılması halinde bile yapılan stok tahmininin %50’lik güvenirlik aralığında olduğu belirtilmektedir.

egg layer [yumurtlayan] Balık çoğalmasının temel şekli. Vücut dışına bırakılan yumurtalar erkek tarafından döllenir. 

egg production method [yumurta üretim yöntemi] O bölgede yumurtlayan ana-baba popülasyon büyüklüğünün plankton ağı kullanılarak örneklenen yumurta miktarlarından belirlenmesi.

egg sac [yumurta kesesi] Bir balığın yumurtalarını çevreleyen zar.

egg size [yumurta büyüklüğü] Yuvarlak yumurtada en büyük çap, oval yumurtalarda ise en ve boy.

egg survey [yumurta incelemesi] Uygun plankton ağları kullanılarak yumurta bolluğunun belirlenmesi. Bu inceleme yumurtlayan (ana-baba) stok miktarını ya da yumurtlamanın önemini belirlemede kullanılır.

egg take [yumurta almak] Kuluçkalıklarda yumurtlayan erin bireyden alınan yumurta sayısı.

egg viability [yumurta yaşayabilirliği] Bir yumurtanın normal gelişme yeteneği.

egg yolk (yolk) [yumurta sarısı] Yumurtanın protein ve diğer besin maddeleri içeren, cenin (embryon) ve kurtçuğu (larva) besleyen kısmı. Embriyonal gelişme için gerekli olan yarı kristal besin deposu. 

egg-bearing season [yumurtalı dönem] Dişi balığın yıl içerisinde yumurta taşıdığı süreç.

egg-capsule (egg-case) [yumurta kapsülü] Myxini, Elasmobranchii ve Holocephali’de gelişmekte olan ceninin (embryonun) bulunduğu keratinli yumurta kabuğu.

egg-case [yumurta kapsülü] ® Egg-capsule.

eggs-per-recruit (E/R) [Yumurtalar/İçgöçer] İç-göçer (stok’a katılan birey) başına düşen yumurtalar. Balığın ürettiği ortalama yumurta sayısından stok’a katılma aşamasına ulaşanların bolluk göstergesidir.

egg-to-smolt survival [yumurtadan-smolta kalanlar] Bir grup balığın üretmiş olduğu döllenmiş yumurta sayısı ile bunlardan smolt aşamasına ulaşmış olanlar arasındaki sayısal fark.

Egtved Disease [Viral hemorrajik septisemi] ® Viral Haemorrhagic Septicaemia (VHS).

EIA (abbrev) [Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)] ® Environmental Impact Assessment.

EIS (abbrev) [Çevresel Etki Değerlendirmesi] Environmental Impact Statement. ® Environmental Impact Assessment.

Ekman [Vagn Walfrid Ekman] ® Vagn Walfrid Ekman.

Ekman circulation [Ekman döngüsü] Yüzey suyunun Coriolis etkisi nedeniyle rüzgâr yönünün sağına doğru akması.

Ekman layer [Ekman tabakası] Okyanuslarda üst akıntıların yükseklik ya da derinlikle yön değiştirdiği tabaka.

Ekman spiral [Ekman helezonu (Ekman spirali)] Rüzgar ve Coriolis kuvveti nedeniyle kuzey yarımkürede 450 rüzgâr yönünün sağına yönelen yüzey akıntısı. Derine inildikçe sürtünme kuvveti nedeniyle benzer şekilde daralan ve dönel merdiven gibi sağa yönelen akıntıdır.

El Nino [El Niño] ® El Niño.

El Niño [El Niño-Southern Oscillation (ENSO)]  El- Niño-Güneyli salınım küresel bir olay olup okyanusları ve atmosferi etkilemektedir. Olayın okyanuslara etkisi El Niño (küçük oğlan) ve La Niña (küçük kız) olarak anılmaktadır. Olay sırasında tropik Büyük Okyanus’un doğu kısmındaki yüzey sularında önemli dalgalanmalar olmaktadır. Bu gelişmeler Güney Amerika’nın batı kıyılarında dikkat çekmekte olup atmosferdeki basınç değişikliklerine güneyli salınım (southern oscillation (SO) denmektedir. Bu etkiler ilk kez 1923’te Sir Gilbert Thomas Walker tarafından tanımlanmıştır.

El Niño’nun ilk belirtileri şunlardır:

- Hint Okyanusu, Endonezya ve Avustralya üzerindeki hava basıncının artması.

- Merkezi Büyük Okyanus ve Tahiti üzerindeki hava basıncının düşmesi.

- Büyük Okyanus’un güneyindeki sürekli rüzgâr kuşağının zayıflaması ya da doğuya yönelmesi.

- Peru yakınlarındaki sıcak havanın yükselmesi ve oradaki çöllerde yağışlara neden olması.

- Büyük Okyanus’un batısındaki sıcak suların doğuya doğru kurak bölgelere yağmur götürerek yayılması.

El Niño’nun sıcak, besin tuzlarınca fakir, tropik suları Ekvator akıntısıyla doğuya hareketinde ısınır ve Peru akıntısı da denilen, büyük balık popülasyonunu destekleyen Humboldt akıntısının soğuk, besin tuzlarınca zengin yüzey sularının yerini alır. Çoğu yıllarda bu olay birkaç hafta ya da bir ay sürer. Akabinde normal koşullar hakim olur ve balıkçılık gelişir. Ancak El Niño durumunun birkaç ay sürmesi halinde yaygın okyanus ısınması olur ki bu da yerel ve uluslararası balıkçılığı ciddi şekilde etkiler. Özetle, Büyük Okyanus’un Ekvator kesiminin doğu kısmında La Niña soğuk okyanus sularıyla ve El Niño ise aynı bölgedeki sıcak okyanus sularıyla özdeşleştirilmektedir. La Niña, özellikle güçlü El Niño’yu izlemektedir.

elasmobranch poisoning [keski-solungaçlı zehirlenmesi] Kıkırdak iskeletli köpek balığı ve vatozların eti ya da iç organlarının (karaciğer) yenilmesi sonucu oluşan zehirlenme. Köpek balığı etinden zehirlenme hafif geçebilirken karaciğerinin yenmesi sonucu oluşan zehirlenme ciddi bulantı, kusma, ishal karın bölgesinde ağrı, baş ağrısı, bitkinlik, koma ve ölüme yol açabilir. Panzehiri bilinmemektedir.

Elasmobranchii (rays, sharks) [Keskisolungaçlılar] Chondrichthyes-Kıkırdaklı balıklar sınıfının altsınıfıdır. Vatozumsuları kapsayan (Galeomorphi) ve köpek balıklarını içine alan (Squalomorphi) süper takımlarından oluşmaktadır. Galeomorphi süpertakımı Heterodontiformes, Orectilobiformes, Lamniformes ve Carcharhiniformes’ten oluşan dört takımı, Squalomorphi süpertakımı ise Hexanchiformes, Pristiophoriformes, Squatiniformes, Squaliformes ile Rajiformes (=Batoidea) takımlarını kapsar. Solungaçları 5 ile 7 çift yarıklı olup yüzme keseleri yoktur. Kuyruk yüzgeçlerinin üst kısmı uzundur (heteroserktir).

elasmoid scales [elasmoid pullar] Taraksı (ktenoid) ve çember (sikloid) pullar.

elastic [esnek] Dış etkiyle şekli bozulduğunda eski haline, eski şekil ve büyüklüğüne ulaşabilen.

elasticity [esneklik] Çok taze balığın eti esnektir ve parmakla basıldığında çukurluk çabucak kaybolur.

electivity index [seçme göstergesi] Bir yırtıcının (predatör) alacağı besini seçme derecesini gösterir. Bir yırtıcının seçme göstergesi; E=ri - pi/ri + pi ‘dir. Burada;

ri  = i planktonun mide muhtevasındaki yüzdesi ve

pi = i planktonunun örnekteki yüzdesidir. 

E’nin değeri -1 ile +1 arasında değişmekte olup -1 tamamıyla yemden kaçınmayı, 0  aktif seçim yapılmadığını ve +1 ise besinin tamamıyla seçildiği şeklinde yorumlanmaktadır.

electric fishes [elektrikli balıklar] Çevrelerine elektrik akımı veren balıklara verilen genel addır. Örnek, Akdeniz’de de bulunan Torpedo cinsi balıklar. Diğer elektrikli balıklara örnek olarak Electrophorus, Mormyrus, Astroscopus, Gymnarchus, Malapterurus, cinsleri verilebilir. Bu balıkların elektrikli organları olup istediklerinde yön ve yem bulmak için zayıf ya da yemlerini sersemletmek ya da bayıltmak ya da düşmanlarını uzaklaştırmak için güçlü akım verebilirler.

electric rays (torpedoes) [Uyuşturanbalığıgiller] ® Torpedinidae.

electro narcosis [elektro narkoz] Elektrikle balıkçılıkta balığın kaslarının gevşemesi sonucu hareket edememesi.

electrobiogenesis [elektrobiyogenez] Bazı canlıların organlarının elektrik üretmesi. Örnek için ® Electric fishes (Elektrikli balıklar).

electro-fishing [elektrikle balıkçılık] Balıklar doğru akımla oluşturulan elektriksel alan içerisinde, anot (+) ve katot (-) arasında kaldıklarında istemeyerek de olsa anoda (+) doğru yüzer ve birikirler ya da bireysel olarak avlanırlar. Yöntem daha çok dere ve çayların kuytu yerlerine saklanmış alabalıkgillerin avlanmasında kullanılmaktadır. Sazlık alanlarda korunan balıkların da avlanması bu yöntemle yapılabilmektedir.

electrogenic [elektrojen] Elektrik akımı üretebilen. ® Electric fishes (Elektrikli balıklar).

electrophoresis [elektroforez] 1- Elektrik yüklü bir maddenin elektrik alanında bir kutuptan diğerine hareket etmesidir.

electrophoresis [elektroforez] 2- Bir jöle ya da uygun ortama bırakılan kimyasalların uygulanan elektriksel alan içerisinde (anot ve katot arasında) farklı hızlarda hareket ederek birbirinden ayrılması ve tanınması ile tanımlanması işlemidir.

electro-shocker [elektro-şoker] ® Electro-fishing (Elektrikle balıkçılık).

electrotaxis [elektrotaksi] Elektrik akımına yönelme. Doğru akım alanına tabi tutulan balık + yüklü (pozitif) kutba yani kafası anoda doğru, akıma paralel yönelir. Buna galvanotaksi (galvanotaxis) de denmektedir. Alternatif akım düzensizlik yaratır.

Eledone moschata (musky octopus) [?]  Manto pürüzsüz ya da ince taneciklidir. 11 ile 12 dış solungaç yaprağı vardır. Rengi siyah lekeli esmer görünümlüdür. Eşeylerin boyu en çok 14 cm olup ağırlıları 600-700 g ’dır. Tabansal türdür. 15 - 90 m'ler arasında görülür. Sürü oluşturur. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

elegant bobtail [?] ® Sepietta neglecta.

elegant cuttlefish [?] ® Sepia elegans. 

elephant ear [fil kulağı] ® Spongia agaricina.

Eltonian pyramide [Elton piramidi] Beslenme ile oluşturulan yeni organik maddenin 1/10 şeklinde azalması dikkate alınarak oluşturulan sanal piramidine verilen ad.

elver [elver] Kıyıya ulaşmış ve nehirlere girme göçüne hazırlanan 5-8 cm boyunda genç, şeffaf, silindir şekilli yılan balığı yavrusu. Bunlara camsı yılan balığı (glass eel) da denmektedir.

embryon [cenin] Gelişmesinin başlangıç aşamasındaki organizma (oğulcuk). Doğum ya da yumurtadan çıkma anına kadar geçen gelişme aşamaları.

embryonic period [embriyon evresi] Döllenme anından başlayarak yumurtadan çıkıp dış beslenmeye kadar geçen süreç. Bu süreci (yumurta sarısıyla) iç beslenme karakterize eder. Doğuran balıklarda yumurtalık salgısı ya da bunun yumurta sarısı ile kombinasyonunu içeren süreç. Bu süreç üç döneme ayrılır; i) Gelişmenin başlaması yani organların oluşmaya başlaması (organogenez). ii) Cenin dönemi (embriyonik dönem). iii) Yumurtadan çıkma ve yumurta sarısını neredeyse tüketerek dış beslenmeye geçme aşaması.

emigration [göç] Emigrasyon. Bir hayvan grubunun yüksek popülasyon sıklığı nedeniyle bir daha geriye dönmemek üzere kitle hareketidir.

empirical [ampirik] Deneyim ve görgü yoluyla bilinen.

empty-gutted [boş-mideli] Mide ve barsağında besin olmayan balık.

encapsulated egg [kapsüllü yumurta] Kalın nasırımsı tabaka ya da ince zar ile kaplanmış yumurta. Örnek; Elasmobranchii.

enclosed sea [kapalı deniz] Etrafında bir ya da daha çok ülkenin yer aldığı ve diğer denizlere ya da okyanusa dar bir boğazla açılan su kütlesi.

endangered species [tehlikedeki türler] 1- Soyu tükenme tehlikesi altındaki türler.

endangered species [tehlikedeki türler] 2- IUCN’nin verdiği tanım gereği ister ulusal düzeyde doğadaki kökünün kurutulma ister uluslararası düzeyde doğadaki soyunun yakın gelecekte kaybolma (yok olma) tehlikesinde olan türler.

endemic [yerli (endemik)] Bir bölgenin dışarıdan gelmemiş, taşınmamış yerli organizmaları. Belirli bir bölgeyle sınırlı ve bu bölgeye özgü, yerli organizmalar.

endo- (prefix) [endo-] İç. İçinde, içerisinde. Örnek, endoparazit (endoparasite) - içasalak (vücut içerisinde yaşayan asalak).

endobenthic (endobiontic) [endobentik] Taban içinde – çökel içinde yaşayan.

endobiont [endobiyont] Tabana gömülü yaşayabilen organizmalar.

endobiontic [endobentik] ® Endobenthic.

endofauna [endofauna] Tabana gömülü yaşayan hayvansal organizmalar.

endolithic [endolitik] Kayaların içinde ya da benzer özellikler gösteren diğer tüm alt-katmanlarda örneğin deniz kabukluları gibi (genelde kireçli katmanların içinde) yaşayan.

endolymph [endolimf] İçkulak sıvısı.

endoparasite [içasalak (içparazit, endoparazit)] Konağın (bir diğer organizmanın) içerisinde yaşayan asalak.

endophytic [endofitik] Bitki dokularının iç kısmında yaşayan.

endorreic lake [kapalı havza gölü] Dışarıya akıntısı olmayan ve bu nedenle suyu tuzlu olan acı-su gölleridir. Türkiye’de en ünlü olanları Van ve Burdur Gölü’dür. ® Lake Van (Van Gölü). ® Burdur Lake (Burdur Gölü).

endotheca [endoteka] Diatomların iç odacığı ya da kapakçığı.

endotoxin [endotoksin] Mikrobun üretip dışa salmadığı fakat mikrop öldükten sonra ortaya çıkan ağı (zehir).

endozoic [endozoik] Hayvan dokularının iç kısmında yaşayan.

endrin [endrin] Klorlu hidrokarbon. Çok zehirli böcek kıran (böcek öldürücü).

ends [çıma] Halat, ip vb’nin ucu, uç kısmı. ® Hawser (Çımacı).

energy [enerji] İş yapabilme yeteneği. Organizmaların etkin gücü.

energy in ecological systems [ekolojik sistemlerde enerji] Öncelikle enerji iş yapabilme yeteneğidir. Enerjinin davranışı ise termodinamik yasalarıyla belirlenmiştir. Termodinamiğin 1. yasasına göre enerji bir formdan diğerine geçebilir fakat yoktan var olmaz ve varsa yok edilemez. Örneğin, ışık sıcaklık olarak işe dönüşür ya da besinlerdeki gizil (potansiyel) enerjiye dönüşür. 2. yasada söylenen ise enerji bir formdan diğerine kayıpsız geçemez. Bir kısım enerji ısı olarak yayılır. Yaşam termodinamik yasalara bağlı enerji aktarımı ya da değişmesidir.

engine officer [makine zabiti] İkinci çarkçı, makineden sorumlu mühendis.

Engraulididae (anchovies) [Hamsigiller] Actinopterygii sınıfı, Clupeiformes takımı, Engraulidae ailesinde 17 cinste 144 tür hamsigil balık bulunmaktadır. Bunların ancak birkaçı ekonomik yönden değerlidir. Ekonomik önemi olanlar şunlardır:

Engraulis anchoite

Arjantin hamsisi), 

Engraulis australis

Avusturalya hamsisi

Engraulis capencis

Güney Afrika hamsisi

Engraulis encrasicolus

Karadeniz hamsisi-Avrupa hamsisi

Engraulis eurystole

Gümüş hamsi

Engraulis japonicus

Japon hamsisi

Engraulis mordax

Kaliforniya hamsisi

Engraulis ringens

Peru hamsisi (Dünyada en yüksek ürün veren tür)

Görülebildiği gibi bunlar Atlas, Hint ve Büyük Okyanus’ta yayılmışlardır. Akdeniz’de bir türünün yaşadığı düşünülmektedir. Türkiye’nin en yüksek balıkçılık ürünüdür ve Karadeniz’de avlamaktadır. Gövde narindir, kesiti ovaldir. Karina yumuşaktır. Yüz koni biçimindedir, sivridir. Ağız alttadır, üst çene uzundur. Sırt yüzgeci kısadır. Pullar kolayca düşebilir. Yanal çizgi yoktur. Sırt mavi yeşildir, hızla açık griye dönüşebilir. Karın solgundur. Kuyruk koyu kenarlıdır. Boyu 20 cm’ye ulaşabilir. Ancak böyle bir şansı yoktur. Bu nedenle Karadeniz’de sık rastlanan boylar bunun yarısı kadardır. Karadeniz’de 0-150 metre derinliklerde avlanır. Akdeniz’de hamsi 285 m’ye kadar avlanmıştır. Hamsigiller yüzücüdür (pelajiktir). Geniş tuzluluk aralığına dayanıklıdır (%o 5-41). Haliçlere girebilir. Yumurtlama Karadeniz’de Haziran-Ağustos aylarında olur. Eşeysel olgunluğa 1 yılda ulaşır. Hamsi yumurtaları elips şekillidir. Planktonla (daha çok Copepoda ile) beslenir. Diğer küçük kabuklular ve yumuşakça kurtçuklarını da yerler.

Engraulis encrasicolus (European anchovy) [hamsi, karadeniz hamsisi, karadeniz hamsi balığı] Yüzücü (pelajik) okyanus-göçerdir (okyanodrom). Acı-suya girer. 0-400 m derinlikler arasında rastlanır. Boyu TL=18-20 cm olabilir ve genellikle 3 (bir olasılıkla 4) yıl yaşar. Karadeniz’deki balıkçılığı çok önemlidir. Avlanan hamsilerin büyük bir kısmı balık unu ve yağı yapımında kullanılır. Binde 5-41 deniz tuzluluğuna dayanıklıdır. Büyük sürüler oluşturur. Planktonla beslenir. Genelde coğrafi bölgeye bağlı olarak Nisan-Kasım ayları arasında yumurtlar. Karadeniz’de yumurtlama Haziran-Ağustos aylarında ortalama 10 batında gerçekleşir. Ancak son bilimsel yayınlarda batın sayısının yüksek (50) olduğu belirtilmektedir. Ortalama doğurganlığının IV. evredeki vitellin ovüllerde eski sayılabilecek (1979) yayınlarda 42,000, son çalışmalarda (1996) ise 200,000 yumurta olduğu belirtilmektedir. En yoğun yumurtlama Temmuz’da olur. Yumurtaları elips şeklindedir ve üst 50 m’de bulunur. Kuluçka süresi 24 ve en çok 65 saat sürer. Karadeniz hamsisi Kasım ayından itibaren Türkiye kıyılarına kışlamak için göçer. Beslenme ve yumurtlama göçü Mart ayında başlar ve kuzeyedir. Karadeniz’de hamsi kış aylarında gırgırla avlanır.

Engraulis encrasicolus maeoticus (?) [Azak hamsi balığı, açıkağız, kamsa] Ölçülebilir bazı özellikleri Karadeniz hamsisinden değişik de olsa, bu durum Azak hamsisinin alt tür olduğu hakkında yeterli kanıt olarak kabul edilmemektedir. Benzer şekilde Karadeniz ülkelerinde kullanılan Engraulis encrasicolus ponticus, Engraulis encrasicolus maeoticus, Engraulis encrasicolus mediterraneus, Engraulis encrasicolus ponticus occidentalis, Engraulis encrasicolus ponticus orientalis adlandırmaları belki popülasyonları ayırt etmede kullanılabilirler. Ancak bunlar genel kabul gören tür adları değildirler (bkz. FAO/SIDP Species Identification Sheets). ® Engraulis encrasicolus.

Engraulis encrasicolus mediterraneus (?) [?] ® Engraulis encrasicolus maeoticus. ® Engraulis encrasicolus.

Engraulis encrasicolus ponticus (?) [?] ® Engraulis encrasicolus maeoticus. ® Engraulis encrasicolus.

Engraulis encrasicolus ponticus occidentalis (?) [?] ® Engraulis encrasicolus maeoticus. ® Engraulis encrasicolus.

Engraulis encrasicolus ponticus orientalis (?) [?] ® Engraulis encrasicolus maeoticus. ® Engraulis encrasicolus.

enhaline [enhalin] ® Ensalin.

enhancement [artırma] Artırma, kavram olarak stoğu iyileştirme anlamında da kullanılabilmektedir. Taşıdığı içerik ise kültürdeki genç ya da görece yaşlı balıkların yabani stoğu desteklemek için doğal su ortamına salıverilmesidir.

enrichment [zenginleştirme] Yosun (alg) büyümesini sağlamak için suya azot, fosfor ve karbon bileşiklerinin eklenmesi.

ensaline (enhaline) [ensalin] Deniz suyu tuzluluğuna yakın tuzluluk.

Ensis ensis (pod razor shell, sword razor shell, razor shell) [ustura istiridye, ustura midye] Kabuk hafif kıvrıktır (kavislidir). Sol kabuğun eklem kısmında iki asıl, iki yanal diş; sağ kabukta bir asıl ve bir yanal  diş bulunur. Rengi dışta beyaz bejlidir. Kırmızı esmer bantlı ve beneklidir. Dış deri (zar) cilalı olup sarıdan zeytuniye çalar. Kabuk içi beyaz açık gri-mavidir. Boyu en çok 17,5 cm olabilir ancak genelde sıklıkla rastlanan boyları 7 - 10 cm kadardır. İnce temiz kumlu ve çamurlu tabanda barınır. Yumurtlayıcı tür olup eşeyler ayrıdır. Askı yükle beslenir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Ensis minor (sword razor shell) [?] ® Ensis siliqua.

Ensis siliqua (sword razor shell) [?] Sin. Ensis minor. Kabuk dörtgensidir. Sırtsal ve karınsal kenarlar hemen hemen düzdür. Sol kabuğun eklem kısmında iki asıl, iki yanal diş; sağ kabukta bir asıl ve bir yanal  diş bulunur. Rengi beyaz bej olup kırmızı esmer bantlıdır. Zar cilalı gibidir. Sarımsı zeytuniye çalar. Kabuk içi açık mavi-gridir. Boyu en çok 17 cm olabilir. Sıklıkla rastlanan boyları 8 cm ile 12 cm arasındadır. İnce kumlu tabanda görülür. Askı yük ile beslenir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

ENSO (abbrev) [El Niño-Southern Oscillation (ENSO)] ® Southern Oscillation (Güneyli salınım). ® El niño.

entangled moon-shell [?] ® Payraudeautia intricata.

entangling net (tangle net, trammel net) [fanyalı ağ] Bir dar gözlü ve bir ya da iki geniş gözlü perde tipi ağdan oluşmuş olup hareket halindeki balığın dar gözlü perdeye çarparak, geniş gözlü perde ağın içine, çuvala girer gibi girdiği ve geri çıkamadığı sabit (pasif) balıkçılık aracı. 

Entelurus aequoreus (snake pipefish) [yüzgeçsizdeniziğnesi balığı] Tabansaldır (demersaldır), acı-suya girer. Boyu TL=40-60 cm olabilir. Kıyıya yakın sularda yosunlar (algler) arasında bulunur. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Erkek yumurtaları kuyruğunun altındaki bir kesede taşır.

Enteromorpha compressa (flat gren nori) [?] Yeşil algdir. Tüp şeklinde dallıdır. Tabana bir disk ile yapışır. Büyümesi difüz olup üremesi eş-yapılı digenetik döngülüdür. Genelin boyu 10 - 20 cm kadardır. Besin tuzlarınca zengin kıyısal kesimde boldur. Küresel yaygın (kozmopolit) türdür. Türkiye'nin Ege ve Karadeniz kıyılarında bulunur. Potansiyel insan gıdası olabilir, tıbbi kullanımı vardır.

Enteromorpha linza (welded gren nori) [?] eşil algdir. Tallus az dallı ya da dalsız olabilir. Gel-git kuşağı içerisinde yaşar. Rengi yeşil, sarı yeşildir. Boyu 10 - 20 cm arasındadır. Eşeyli üremesi birbirini izleyen eş-yapılı döngülüdür. Eşeysiz üremede ya dörtlü kamçılı zoospor ya da çift kamçılı evreler birbirini izler. Avrupa sularında eşeysiz üreme kanıtlanmıştır. Türkiye'nin Ege ve Karadeniz kıyılarında bulunur. Gizil tıbbi kullanımı vardır.

Enteromorpha prolifera (dark green nori) [?] Yeşil algdir. Boyu 10 - 20 cm'dir. Üst infralitoral katta yayılır. Fauling oluşturur. Eşeyli, eşeysiz ve çelikleme dahil  üremesinin  birçok yolu vardır. Karadeniz'de Kafkasya ve İğneada-Bulgaristan sahillerinde bulunur.

enterprise allocation [işletme kotası] Belirli bir balıkçılık için olup birden fazla gemisi olan bir şirkete verilen yıllık avlanabilecek balık miktarıdır. Bu kota şekli, bir başka şirkete aktarılabilir ancak yalnız o yıl için geçerlidir. 

ento- (prefix) [ento-] İç, içinde, içeride.

entomology [entomloji] Böcekbilim(i). Böcekleri inceleyen bilim kolu.

entropy [entropi] Düzensizlik düzeyi. 

environment [çevre] 1- Bir organizmanın var olduğu ortam ya da biyolojik ve biyolojik olmayan koşulların bütünü. 

environment [çevre] 2- Kuşatanın (surrounding) canlıyı etkileyen kısmı.

environmental analysis [çevre analizi] Karasal ya da sucul ortamın çevresel özelliklerinin incelenmesi.

environmental assessment [çevre değerlendirmesi] Karasal ya da sucul ortama yapılacak tecavüzün çevresel etki raporunun hazırlanmasının gerekip gerekmediğini belirlemek için yapılan inceleme.

environmental engineering [çevre mühendisliği] Çevreyle ilgili (izleme, değerlendirme, koruma, atık ve artıkları giderme vb) konuların mühendisliği. 

Environmental Impact Assessment (EIA) [Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)] Çevreye tecavüzcü girişimlerin (endüstri, taşımacılık, yerleşme, zirai üretim vb’den) ortama (çevreye) olabilecek kalıcı ya da geçici olası etkilerinin, sosyal sonuçları ve seçenekli çözüm önerilerini de içine alacak şekilde değerlendirilmesidir.

environmental impact statement report [çevresel etki raporu] Çevresel etki değerlendirmesi raporu.

environmental management [çevre yönetimi] Doğal kaynakların (toprak, su hava) taşınabilir (sürdürülebilir) düzeyde (doğal durumları fazla bozulmadan) kullanılması yani idaresidir. 

environmental protection [çevre koruma] Çevresel etkisi olan madde ve malzemenin çevreye etkisinin en aza indirilmesi ya da önlenmesi için alınan koruyucu önlemler ve yönetim.

Environmental Protection Agency (EPA) [çevre koruma ajansı] Kirleticiler konusunda bütün yasa ve yönetmelikleri uygulamayla görevli ABD kuruluşu.

environmental resistance [çevresel direnç] Bir popülasyonun potansiyel artma yeteneği ile ölçülen güncel durumu arasındaki farktır.

environmentally sustainable fishery [çevresel sürdürülebilir balıkçılık] Ekosistem  parçalarını yıpratmayan ve uzun süreçli kalıcı değişiklik oluşturmayan balıkçılıktır.

enzyme [enzim] Canlı hücresinde üretilen, biyokimyasal değişmeleri hızlandıran protein. Kendisi reaksiyona katılmadığı (tüketilmediği) için çok az bir miktarı çok fazla malzemenin dönüşmesini sağlar.

EPA (abbrev) [çevre koruma ajansı] ® Environmental Protection Agency.   

ephicerkal [episerk] Bakışımsız (asimetrik) olup üst kısmı (lobu) uzun olan kuyruk yüzgeci. ® Heterocercal (Heteroserk). ® Dificercal (Difiserk). ® Homocercal (Homoserk). ® Hypocercal (Hiposerk).

epi- (prefix) [epi-] Üstte, üstünde, yüzeyde, yukarıda. Epiderm (epidermis)-Üst deri (dışderi).

epibentik [epibenthic] Taban üzerinde.

epibentos [epibenthos] Taban üzerindeki tabansal organizmalar.

epibiyont [epibiont] 1- Taban üstünde yaşayabilen organizmalar.

epibiyont [epibiontic] 2- Başka organizmalara zarar vermeden ve yarar görmeden yapışmış olarak yaşayan canlılar.

epiblast [dışderi] Gastrula evresinde blastodermin dıştaki iki katmanı. İlkel dışderi. Gastrula evresinden sonra dışderi (ectoderm).

epicentral [episentral] Başa en yakın omurlara eklenmiş çubuk şeklindeki kemik. Örneğin berlam cinsinde (Merluccius) 3-4 çift bulunmaktadır.

epicontinental [üst-kıtasal] Kıtada (karada) ya da kıta sahanlığında bulunan.

epidemic [salgın (salgın hastalık, epidemi)] Genellikle aynı anda toplumdaki bireylerin çoğunda görülen, geniş dağılımlı yaygın ortak hastalık.  Popülasyon içerisinde hızla yayılan hastalık.

epidemic spawning [salgın yumurtlama] Bir popülasyonun yumurta ve atmığı aynı anda suya bırakmasıdır. Bu yolla döllenme şansı artırılmakta olup genellikle yumuşakçalardan yassısolungaçlılarda (Lamellibranchiata) görülmektedir.

epidemiology [sayrıbilim (epidemiyoloji)] İnsan topluluklarındaki hastalıkları inceleyen bilim. 

epidermis [dışderi (epiderm)] 2- Derinin atmosfer ya da suyla temas eden üst kısmı. Derinin üst iki tabakasının dışta olanı. Elasmobranchii’de 4-6 ve Teleostei’de 10-30 hücre tabakasından oluşur.

epifauna [epifauna] Tabanının üstünde (taban yüzeyinde) yaşayan hayvanlar.

epiflora [epiflora] Tabanının üstünde (taban yüzeyinde) ve ışıklı bölgede yaşayan bitkisel organizmalar.

epigami [epigamy] ® Epitoky (Epitoki).

epigean [yüzeyci (epijen)] Yüzeyde yaşayan.

Epigonus telescopus (bulls-eye) [küçük kardinal balığı] Boyu TL=75 cm olup 104 yıl yaşayabilir. 75-1,200 m derinliklerde taban üstünde su kolonunda durur. Balıkçılığı vardır. Gençleri yüzücüdür (pelajiktir). Erinler tabana yakın durur. Bulunduğu yeri korumayan etoburdur (karvinordur).

epilimnion [epilimniyon] Deniz ya da gölün sıcak üst tabakası. Sıcaklık geçiş tabakasının (termoklin) üstündeki tabaka.

epilith [epilit] Kayalar üzerinde yaşayan bitki ve yosunlar.   

epilithic [epilitik] Kaya malzemesi üzerinde yaşayan organizmalar.

Epinephelus aeneus (white grouper) [kayahani, lahoz balığı, taş balığı, kayahanisi, girida balığı, lahoz] Tabansal (demersal) okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Acı-suya girer. Boyu TL=120 cm ve ağırlığı 25 kg olabilir. Ticari balıkçılığı önemlidir. Gençleri daha çok kıyı ve deniz kulaklarında (lagün) bulunurken erinler kumlu kayalık zeminde bulunur. Önce dişi sonra erkek olan erseliktir (hermafrodittir) yani tezdişidir (protogirdir).

Epinephelus alexandrinus (blacktip grouper) [taşhanisi, orfoz balığı, lahoz] ® Epinephelus fasciatus.

Epinephelus caninus (dogtooth grouper) [orfoz, lahoz] Tabansaldır (demersaldır). 30-400 metre derinliğe kadar yayılır. Boyu TL=157 cm ve ağırlığı 35 kg olabilir. 78 kg olanlarına da rastlanmaktadır. Kumlu çamurlu zeminde bulunur. Ticari balıkçılığı vardır.

Epinephelus fasciatus (blacktip grouper) [taşhanisi, orfoz balığı, lahoz] Epinephelus alexandrinus’un geçerli adıdır. Boyu TL=40 cm ve ağırlığı 2 kg olabilir. Acı-suya girer, 4-160 m derinliklerde rastlanır. Balıkçılığı vardır.

Epinephelus gigas (dusky grouper) [sarıhani, orfoz balığı, taş hanisi, orfoz] ® Epinephelus marginatus.

Epinephelus guaza (dusky grouper) [sarıhani, orfoz balığı, taş hanisi, orfoz] ® Epinephelus marginatus.

Epinephelus haifensis (Haifa grouper) [orfoz, pörtlek] Tabansaldır (demersaldır). Boyu TL=110 cm ve ağırlığı 25 kg olabilir. 90-220 metreler arasında yayılır. Balıkçılığı önemsizdir. Çamur, kum ya da kayalık tabanda görülür.

Epinephelus malabaricus (Malabar grouper) [taşhanisi, orfoz balığı] Etraf-göçerdir (amfidromdur). Acı-suya girer ve 0-150 m derinliklerde yayılır. Boyu 234 cm ve ağırlığı 150 kg olabilir. Balıkçılığı vardır.  Değişik yaşam-alanlarda rastlanır. Daha çok kumlu, çamurlu kıyılarda bulunur. Cinsiyet değiştirme olabilir.

Epinephelus marginatus (dusky grouper) [sarıhani, orfoz balığı, taş hanisi, orfoz] Epinephelus guaza ve Epinephelus gigas’ın geçerli bilimsel adıdır.  Boyu TL=150 cm ve ağırlığı 60 kg olabilir. 50 yıl kadar yaşar. Balıkçılığı oldukça önemlidir. Kayalık tabanda bulunur. Tek gezer ve bulunduğu alanı korur. Yumurtlama sürüsü oluşturur. Önce dişi sonra erkek olan erseliktir (protogir hermafrodittir).

epineuston [epinöston] Su yüzeyinin en üst film tabakasındaki nöstonik organizmalar.

epipelagic [üst-yüzücü (üst-pelajik, epipelajik)] Işığın görece bol olduğu üst su tabakası. 0-200 metre derinliklerdeki mavi renkli, ışıklı üst tabaka sularını  anıştırır. ® Bathypelagic (Derin-yüzücü, batipelajik). ® Holopelagic (Tüm-yüzücü, holopelajik). ® Mesopelagic (Orta-yüzücü, mezopelajik).

epipelagic zone [üst-yüzücü kuşak (üst-pelajik kuşak, epipelajik kuşak)] Yüzücü (pelajik) kuşağın 40-60 m’ler arasında kalan kısmı.

epiphyte [epifit] Taban ve tabandaki malzeme üstünde büyüyen ya da ilgili olan organizmalar.

epiphytic [epifitik] Bitkilerin yüzeyinde yaşayan.

epipodite [epipodit] Bazı kabuklularda (Crustacea) bacaklardaki dış uzantı.

epitheca [epiteka] Mercanların dış yüzeyinde sürekli ve genellikle şekilsiz tabaka.

epitoky [epitoki] Çokkıllılar’da (Polychaeta) görülen üreme şekli. Burada hayvanın vücudunun bir kısmı vücut uzantısı şeklinde değişikliğe uğrar. Hayvanın arka kısmı epitok olur. Epitok bölmeleri eşeysel gözeleri (hücreleri) taşır. Eğer hayvanın bütün vücudu epitok halini alırsa bu tip üreme şekline epigami denir. Eğer vücut bölmesinden biri epitok olursa buna şizogami denir ki bu da Çokkıllılar’da bilinen genel üreme şeklidir.  

epizoanthus (soft coral) [epizoantus] Bitkisel görünümlü (deniz şakayıkları vb) hayvanlardan oluşan mercan kolonisi.

epizoic [epizoik] Hayvanların üzerinde yaşayan.

epizootic [epizotik] Kısa sürede bir popülasyondaki birçok hayvana bulaşan hastalık.

equator [ekvator] Eşlek. Eşitleyen.

Equatorial current [Ekvator akıntısı] Ekvator’a yakın olup batı yönünde ilerleyen akıntıların genel adıdır. Bu akıntılar Atlas ve Büyük Okyanus’ta görünmekte olup kuzey ve güney Ekvator akıntısı olarak iki parçadan oluşmaktadır. Kuzey ve güney Ekvator akıntısı doğuya doğru ilerleyen Ekvator karşı akıntısıyla (kuzey ve güney Ekvator akıntısı olarak) birbirinden ayrılmaktadır.

equilateral [eşkenar] Midyede kancanın her iki tarafında simetrik büyüyen kabuğu tanımlar.

equilibrium (steady state) [denge] Balıkçılık, doğal ölüm, sömürme şekli ve içgöç (stoka katılma) bir yıldan diğerine değişmiyorsa ve benzer faktörler yeterince uzun bir süre sömürme evresi boyunca bütün yaş gruplarını etkiliyor fakat stokta görünür bir değişme olmuyorsa (biyokitle kabaca durağan kalıyorsa) buna denge durumu denilmektedir.

equilibrium catch (CE) [denge avı] Çevresel faktörlerin etkisinin dışında bir stoktan avlanan balık sayısı belirli bir balıkçılık erkiyle (f) denge halindeyse yani bir yıldan diğerine değişmiyorsa buna denge avı (avcılığı), sürdürülebilir ürün ya da denge ürünü de denmektedir. ® Sustainable yield (Sürdürülebilir ürün). ® Equilibrium yield (Denge ürünü). ® Surplus production (Artan üretim).

equilibrium yield (YE) [denge ürünü] Çevresel faktörlerin etkisinin dışında bir stoktan avlanan balıkların ağırlık olarak miktarı belirli bir balıkçılık erkiyle (f) denge halindeyse yani bir yıldan diğerine değişmiyorsa buna denge ürünü (sürdürülebilir ürün de) denmektedir. Hiçbir stok değişken balıkçılık erki (f) ile denge halinde olamaz ve aynı düzeyi koruyamaz. Stok, her zaman, değişen çevre koşullarına bağlı olarak, değişik tepki vermekte yani kısaca sürekli değişmektedir. ® Equilibrium catch (Denge avı).

equinox [gündönümü (ekinoks)] Gece ve gündüz sürelerinin birbirine eşit olduğu durum. Gündönümü dönemleri (21 Mart; 22 Eylül).

equivalent sustainable yield (equilibrium yield) [sürdürülebilir ürün] ® Sustainable yield.

equivalve [eşkabuklu] Midye kabuklarının simetrik olması.

ergatomorph [araeşeyli] ® Gynandromorphy.

Eriphia spinifrons (warty crab) [?] ® Eriphia verrucosa.

Eriphia verrucosa (warty crab) [?] Sin. Eriphia spinifrons. Karapaks kalın, pürüzsüz ve bombelidir. Rengi yeşilimsi esmer ya da kızılımsı esmerdir. Sarı beneklidir. Karapaks boyu en çok 8 cm, eni ise 10 cm olabilir. Sıkça rastlanan boyları 5 il3 6,5 cm arasındadır. Kayalık kıyılarda, taşlar altında, gel-git ve alt kesiminde, yosunlar arasında yaşar. Türkiye'nin tüm deniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Ernst Haeckel [Ernst Haeckel] ® Haeckel.

erosion [erozyon] Aşınma. Genellikle toprağın dış etkenler (yağış, sel, rüzgar) nedeniyle aşındırılıp taşınması. 

error [hata] Ölçülen değer ile hesaplanan değer arasındaki farktır. Özel anlamda ölçüm ve hesaplama ya da bir nesnenin gözleminde kontrol edilemeyen değişimdir. Standart’tan ya da bir özellikten sapmadır.

erythr-  (prefix) [eritr-] Kırmızı, kızıl, al. Örnek; eritrosit (erythrocyte)-alyuvar.

erythrocyte [alyuvar (eritrosit)] Çapı 7µ kadar olan kırmızı renkli kan hücresi. Balıklarda alyuvarlar elips şeklindedir. O2 ve CO2 taşıyıcılığı yaparlar. Ömrü yaklaşık 120 gündür.

escape hatch [firar kaportası] Kaçma yolunun güverteye açıldığı kaporta.

escape trunk [firar yolu] Makine dairesindeki personelin tehlike anında güverteye çıkabileceği dik, silindirik geçit.

escapee (escapes) [kaçak] Akvakültür tesisindeki balıkların doğaya dağılması. Bunlar doğada yaygın olmayan hastalık ve parazit taşıyabilecekleri gibi yabanıl bireylerle melez oluşturabilirler.

escapes [kaçak] ® Escapee.

Escherichia coli [kolibasili] Bakteriyolog ve çocuk hastalıkları uzmanı olan Thedor Escherich’in bulduğu bir bakteri türüdür. Sıcakkanlı hayvanların dışkısında bulunur. Örneğin bir insanın günde ürettiği E. coli miktarı 10 trilyon adettir. Uzunca olan Escherichia coli’nin boyu 1-2m ve çapı 0,1-0,5m kadardır. Su arıtma tesislerinde başlangıçta temizlik göstergesi olarak kullanılmaktaydı. Evsel atıkların sulara (kıyısal sulara) karışıp karışmadığının kontrolünde günümüzde de belirteç (indikatör) olarak kullanılmaktadır. Deniz suyuna dayanıksızdır. Daha çok evsel atıklarla kirlenmiş tatlı-suyun denize karıştığı kesimlerde rastlanır. Bu bakteri alınan besinlerin sindirilmesi için gereklidir fakat temiz olmayan yiyecek ve koşullarda insan vücuduna girdiğinde (idrar yolları hastalıkları-sistit, erkeklerde prostat büyümesi, memenjit, peritonit, meme iltihabı, ülser, septisemi, dizanteri ve zatürre gibi) çeşitli ve önemli hastalıklara neden olur. Streptomycin ve gentamycin gibi antibiyotiklerle tedavi etkilidir. 

escolars (snake mackerels) [Kalas-balığıgiller] ® Gempylidae.

Esocidae (pickerels, pikes) [Turnabalığıgiller] Işınlı-yüzgeçliler-Actinopterygii sınıfı, Esociformes takımındaki bu ailede 1 cins (Esox) bulunmaktadır. Tür sayısı 5’tir. Tatlı-suda yaşayan balıklar olup acı-suda da bulunurlar. Küçük sikloid (çember) pulludurlar. Doymak bilmeyen yırtıcıdırlar.

Esociformes [Tekomuzlular] ® Haplomi.

Esox lucius (pike, horned pike, northern pike) [turna balığı] Erkek 137 cm, 28 kg ve dişi 150 cm ve 35 kg olabilir. 30 yıl kadar yaşar. Tabana yakın (demersal) ırmak-göçer (potamadrom) balık olup 0-30 m’ler arasında yayılır. Ekonomik değeri yüksektir. Dolaykutupsal olup tatlı sularda bulunur. Çokça farklı bölge sularına aşılanmış ve önemli ekolojik sorunlara yol açmıştır. Genellikle tek dolaşır. Çoğunlukla balıkla beslenir, yamyamdır. Yetiştiriciliği sorunlu olup çoğu kez yapılamamaktadır. Yapay yem almaz. Asalak taşıması nedeniyle iyi pişirilmeden yenmemelidir.

estimation of herbivore production [dışbeslek üretiminin tahmini] Genel anlamda dışbeslekler üretimi üç yaklaşımla belirlenebilir. Bunlar; i) popülasyon dinamiği yaklaşımı (population dynamical approach), ii) Karbon bütçesi yaklaşımı (carbon budget approach) ve iii) devir hızı yaklaşımıdır (turnover rate approach).

estuarine perch [denizakbalığı, deniz akbalığı] ® Sander marinus.

estuary [haliç] Görece geniş ırmak ağzı. ® River mouth (Irmak ağzı).

et al. (abbrev) (and others) [ve diğ. (ve diğerleri)] İkiden çok yazarın (araştırıcının) katkısının bulunduğu bilimsel yayınlarda fikir sahibini belirtirken daha çok kişinin katkısının olduğunu göstermek için kullanılan kısaltma.

etc. (abbrev) (et cetera) [vs. (ve saire)]  

ethanol (grain alcohol) [etanol (etil alkol)] ® Ethyl alcohol.

ethology [etoloji] Davranış bilimi. Doğuştan olan doğal davranışları inceleyen bilim.

ethyl alcohol (ethanol, grain alcohol) [etil alkol (etanol)] C2H5OH; Balıkların saklanmasında %70-80 derecelik çözeltisi kullanılmaktadır.

Ethylene–Diamine-Tetraacetic-acid (EDTA) [etilen-daimin-tetraasetik-asit] Bitkisel plankton için yapay besi ortamı oluşturulurken fazlaya kaçan metallerle kompleks oluşturup bunların (ağılayıcı-zehirleyici) etkisinin azaltılmasında kullanılan kimyasal. Bu kimyasal aslında güçlü bir tamponlayıcı (buffer) olup su sertliliği tayini, deterjan, kâğıt, tekstil, gübre sanayi dahil laboratuarlarda metal tayinlerinde ve daha birçok alanda kullanılmaktadır.

Etmopterus spinax (velvet belly lantern shark) [karacamgöz, mahmuzluköpek balığı, köpek balığı, kadife köpekbalığı] Derin-tabansal (batidemersal) bir balıktır. 70-2,000 m derinlikler arasında bulunur ama 2,490 m derinliğe kadar da inebilir. Boyu TL=60 cm olabilir. Balıkçılığı önemsizdir. Canlı doğurucu (ovovivipar) olup bir batında 6-20 adet yavru verebilir.

Etrumeus teres (round herring) [kalem sardalya, Akdeniz hamsisi] Yüzücü (pelajik) olup okyanus-göçerdir (okyanodromdur). Balıkçılığı önemlidir. Boyu TL=33 cm olabilir ve 50-150 m derinliklerde yayılır. Kızıldeniz’den Akdeniz’e göçmüştür. Genellikle büyük sürüler oluşturur. Yumurta ve kurtçukları (larvaları) yüzücüdür (pelajiktir).

etymology [etimoloji] Kökenbilim. Taksonomide bilimsel isimlerin anlam ve köklerinin belirlenmesinde kullanılmaktadır. 

EU (abbrev) (European Union) [Avrupa Birliği (AB)]

eu- (prefix) [öy] İyi, dengeli anlamındandır.

euabyssal [öyabisal] 4,000 m’den derindeki su.

EU-CFP (abbrev) [Avrupa Birliği Ortak Balıkçılık Politikası (AB-OBP)] ® European Union Common Fisheries Policy.

euechinoidea & holothuroidea (sea urchins & sea cucumber) [deniz kestaneleri ve deniz hıyarları] ® Echinodermata (Derisidikenliler).

Euglena [öglena] Klorofilli, selüloz zarı olmayan birgözeli (birhücreli) canlı.

eukaryote [ökaryot] Çekirdek zarı ile 'gerçek' çekirdek taşıyan ve diğer hücresel organelleri plastitler ve mitokondriaları olan hücredir; geniş anlamda bu özellikleri taşıyan birgözeli ya da çokgözeli (çokhücreli) organizmalara verilen genel ad. (® Prokaryot).

eukaryotes (ökaryotlar) Kırmızı algler (Rhodophyta) ile, Chromophyta ve diğerlerinin yanında Pheophyta, Chlorophyta ve Ulvophycae ve Charophycae’leri kapsar.

eukaryotic [ökaryotik (eukaryotik)] ® Eukaryote (Ökaryot).

eukaryotic kormophyta [ökaryot-kormofitler]  Bryophyta, Pteridophyta ve hala Fanerogam olarak adlandırılan Spermatophyta kapsar. Pigment özellikleri ve genel biyokimyaları nedeniyle Ulvophycae, Charophycae, Bryophyta, Pteridophyta ve hala Fanerogam olarak adlandırılan Spermatophyta'yı içine alan, geniş anlamda süper-grup Chlorophyta altında birleştirildiği de not edilmelidir. 

eulamellibranch gill type [yapraksı solungaç tipi] Midyelerde solungaçtaki solungaç yaprakçığı iki katlı katlanmıştır. Solungaç yaprakçıklar ve yapraklar arasında doku bağlantısı vardır.

Eumetopias jubatus (Steller's sea lion) [?] Memeliler (Mammalia) sınıfı, Etoburlar (Carnivora) takımı, Otariidae ailesi, Otariinae alt ailesi Eumetopias cinsi bir türdür. Boyu 3,3 metreye ulaşabilir. Erkekleri 1,1 ton, dişiler 350 kg ağırlıkta olabilirler. Alaska, Kamçatka gibi kuzeyli kesimde ve soğuk sularda yayılmışlardır. Mayıs ayında buzu erimiş adalarda birikip çiftleşirler. Çokeşlidirler. Erkeklerin haremi yoktur fakat belirli alanı kendi bölgeleri olarak korurlar. Dişiler bu alanda serbest dolaşırlar. Emzirme ve bakım uzun sürer.

eumetric overfishing [eumetrik (ömetrik) aşırı avcılığı] Balıkçılık yeğinliğinin (f) yani (F=q.f)’in artırılmasına rağmen üründe (Y) bir artış görülmüyorsa söz konusudur. ® Kakometric yield curve (Kötü ürün eğrisi). ® Eumetric yield curve (İyi ürün eğrisi).

eumetric underfishing [eumetrik (ömetrik) yetersiz avcılığı] Verilen ilk avlanma yaşına (tc)’ye göre  balıkçılık yeğinliği (f) yetersiz ise yani (F=q.f) yetersiz ise söz konusu olur. ® Kakometric yield curve (Kötü ürün eğrisi). ® Eumetric yield curve (İyi ürün eğrisi).

eumetric yield curve [iyi ürün eğrisi (eumetrik (ömetrik) ürün eğrisi)] Eumetrik eğri üzerinde en yüksek ürün değerleri yer almaktadır. Her bir etkin balıkçılık çabasına (F=q.f ve f=F/q) denk düşen en düşük av yaşına uyulursa en yüksek ürüne ulaşılır. Bu belirli bir balıkçılık çabasına kadar ürünün arttığı (eumetric underfishing) ancak çabanın daha çok (sonsuz) artırılmasına rağmen ürünün artmadığı (eumetric overfishing) görülür. İyi ürün eğrisinde (tc) ilk avlanma yaşı ile (f) arasında en iyi (optimal) ilişki vardır.® Eumetric overfishing (Eumetrik (ömetrik) aşırı avcılığı). ® Eumetric underfishing (Eumetrik (ömetrik) yetersiz avcılığı). ® Kakometric yield curve (Kötü ürün eğrisi). ® Kakometric overfishing (Kakometrik aşırı avcılığı). ® Kakometric underfishing (Kakometrik yetersiz avcılığı).

eupelagic [öpelajik] Tabandan uzak açık su organizmaları. 

euphotic zone [ışıklı kuşak (şıklı tabaka, öfotik kuşak)] Işıklı tabaka da denmektedir. Okyanus, deniz ve göllerde ışığın ulaştığı ve fotosentezin yapılabildiği yüzey su tabakasını belirtir. Bu kuşağın derinliği bölge ya da sudaki askı yük miktarının (planktonlar dahil) azlığı ve çokluğuyla değişmektedir.

eurilittoral zone [örilitoral kuşak (eurilitoral kuşak)] Sahilde 40-60 m derinliğe kadar olan tabansal kuşak.

European anchovy [hamsi, karadeniz hamsisi, karadeniz hamsi balığı] ® Engraulis encrasicolus.

European barracuda [iskarmoz, barakuda balığı, turna balığı] ® Sphyraena sphyraena.

European common squid [?] ® Alloteuthis subulata.

European conger [deniz yılan balığı, mıgrı, mığrı-balığı] ® Conger conger.

European date mussel [?] ® Lithophaga lithophaga.

European eel (eel) [yılan balığı, Avrupa nehir yılan balığı] ® Anguilla anguilla.

European flat oyster [istiridye] ® Ostrea edulis.

European flying squid [?] ® Todarodes sagittatus.

European hake [berlam, berlam balığı, bakalorya, bakalyaro] ® Merluccius merluccius.

European lobster [ıstakoz] ® Homarus gammarus.

European pilchard (cornish duck) [Akdeniz sardalya balığı, ateş balığı, sardalya balığı, sardalya] ® Sardina pilchardus.

European prickly cockle [?] ® Acanthocardia echinata.

European river lamprey [nehir minogra balığı, ırmak taş-emeni, derebofa balığı] ® Lampetra fluviatilis.

European seabass [beyaz balık, ispendik, levrek balığı, levrek] ® Dicentrarchus labrax.

European sprat [çaça, çaça balığı, karadeniz kilka balığı, palatika, platika balığı] ® Sprattus sprattus sprattus.

European squid [?] ® Loligo vulgaris.

European thorny oyster [?] ® Spondylus gaederopus.

European Union (EU) [Avrupa Birliği (AB)] Daha önce adı European Community-Avrupa Topluluğu idi ve 15 ülkeden oluşmaktaydı. Günümüzde üye ülke sayısı yeni ülkelerin katılmasıyla artmıştır. AB üyesi ülkeler şunlardır: Avusturya (1995), Belçika (1957), Kıbrıs (Rum kesimi, 2004), Çek Cumhuriyeti (2004), Danimarka (1973), Estonya (2004), Finlandiya (1995), Fransa (1957), Almanya (1957), Yunanistan (1981), Macaristan (2004), İrlanda (1973), İtalya (1957), Letonya (2004), Litvanya (2004), Lüksemburg (1957), Malta (2004), Hollanda (1957), Polonya (2004), Portekiz (1986) Slovakya (2004), Slovenya (2004), İsveç (1995), İspanya (1995), İngiltere (1973). 2007’de AB’ye Bulgaristan ve Romanya katılmıştır. AB’ye üye olmak için başvuran ülkeler olarak Hırvatistan, Türkiye ve Makedonya kalmıştır.

European Union Common Fisheries Policy [Avrupa Birliği Ortak Balıkçılık Politikası] Kökü 1957’ye giden bu politika (OBP) AB’ce 1983 yılında kabul edilmiştir. Buradaki amaç, herkesin ortak malı olarak kabul edilen ve avlanan stokların, sorumlu sömürülmesini sağlama ile çevrenin, balıkçılık endüstrisinin ve tüketicilerin çıkarlarını korumaktır. OBP her ülkeye 12 deniz millik hükümranlık alanı tanımaktadır. Bu alanda ulusal teknelerin özel kullanım hakkı vardır. 12 mil dışında kalan ve 200 deniz miline kadar uzanan münhasır ekonomik bölgeye, üye ülkelerin balıkçı gemileri eşit girme hakkına sahiptir. OBP anılan bu yükümlülüğü getirmektedir. Atlas Okyanusu ve Kuzey Denizi’nde balık stokları zor olmakla birlikte TAC ve bireysel kota uygulamalarıyla işletilmekte, pazarlama, fiyatlar ile dışsatım da OBP içerisinde kontrol edilmektedir. Stoklarda görülen düşüş üzerine AB 2003’te sorumlu balıkçılık anlayışını geliştirmiş ve uygulamaya başlamıştır. Bu uygulama kâğıt üzerinde her ne kadar iyi bir çözüm olarak görünmekteyse de birçok sorunu da birlikte getirmiştir. Yasadışı avcılık, aşırı sömürme henüz önlenememiş olup stokların durumunda da bir iyileşme henüz kaydedile-memiştir.

European wing oyster [?] ® Pteria hirundo.

eury (prefix) [öri (euri)] Geniş.

eurybaric [öribarik (euribarik)] Basınca ve derinlik değişmesine dayanıklı.

eurybathic [öribatik (euribatik)] Geniş bir derinlik aralığına tahammüllü.

eurybenthic [öribentik (euribentik)] Geniş bir derinlik aralığında yani denizin farklı derinliklerinde yaşayan.

euryhaline (eurysaline) [örihalin (eurihalin)] Geniş tuzluluk aralığına dayanıklı. Tuzluluğa ve değişmesine dayanıklı türlere verilen ad.

eurypagous [örifaj (eurifaj)] Her şey yiyebilen. Farklı besin maddelerinden yararlanan organizmalar.

eurysaline (euryhaline) [örihalin (eurisalin)] Geniş tuzluluk aralığına dayanıklı. Tuzluluğa ve değişmesine dayanıklı türlere verilen ad.

eurythermal [öritermal (euritermal)] Geniş sıcaklık aralığına dayanıklı.

eurytherme [öriterm (euriterm)] Geniş sıcaklık aralığında yaşayan canlılar.

eurythermic [öriterm (euriterm)] 1- Değişik sıcaklıklarda yaşayabilen.

eurythermic [öritermik (euritermik] 2- Geniş sıcaklık aralığına dayanıklı ya da geniş sıcaklık aralığında yaşayan.

eurytropical [öritropikal (euritropikal)] Tropik bölgelerde olan.

Euspongia officinalis (sponge) [banyo süngeri] Sıcak denizlerde, Adriyatik ve Ege Denizi’nde bulunur. Basit, çokgözeli (çökhücreli) bir hayvandır. Süngerlerin (Porifera) toplam tür sayısı oldukça yüksek olmakla birlikte kullanılabilir olanları 15 türü geçmez. Bu 15 tür içerisinden yaygın bilinen ve kalitelisi nedeniyle kullanılan banyo süngeridir. Canlı iken koyu hatta siyah olan rengi işlenince sarı-kahverengine döner. Akdeniz’de sünger grupları Yunanistan, Türkiye, Suriye, Mısır, Libya, Tunus ve Sicilya kıyıları boyunca bulunur. Hassas bir hayvan olup temiz, sıcak, tuzlu suyu tercih eder. Ticari orta boya ulaşması için 2-4 yıl geçmesi gerekir. Çoğu sünger erseliktir (hermafrodittir). Eşeysel (cinsi) ya da tomurcuklanmayla çoğalır. ® Porifera - Sponges (Süngerler).

Euthria cornea (striated buccinum) [?] ® Buccinum corneum.

Euthynnus alletteratus (little tunny) [yazılıorkinos, benekliton balığı, balamita soda, orkinos] Okyanus-göçerdir (okyanodrom). Acı-suya girer. 1-150 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=122 cm ve ağırlığı 16,5 kg olabilir. Balıkçılığı önemlidir. Sürü oluşturur ve ne bulursa yiyen yırtıcıdır.

Eutrigla gurnardus (grey gurnard) [benekli kırlangıç balığı, beneklikırlangıç, kırlangıç balığı] Tabansaldır (demersaldır), acı-suya girer ve balıkçılığı yapılır. Boyu TL=60 cm ve ağırlığı 1 kg kadar olabilir. 10-340 m derinliklerde rastlanır. Genellikle kumlu bazen çamurlu ve kayalık zeminde bulunur. Vak vak türünden ses çıkartır.

eutrophic [ötrofik] Besin tuzlarınca zengin su bölgesi, alanı.

eutrophication [ötrofikasyon] Aşırı gübrelenme. Ortamın besin tuzlarıyla (nutrients, PO4, NO3 vs) aşırı yüklenmesi.

euxinic [öksinik] Deveranı çok az, oksijensiz çevre, ortam. Örnek, alt tabakası (yaklaşık 150-170 m’den derin kısmı) oksijensiz yani anoksik olan Karadeniz.

evcil [domestic (domesticus)].

evennes index [eşitlik göstergesi] e = H/ log S ’dir.  H = Shannon göstergesi ve S = Tür sayısıdır. ® Index of dissimilarity (Benzemezlik göstergesi).  ® Index of similarity (Benzerlik göstergesi). ® Index of dominance (Baskınlık göstergesi). ® Index of species diversity (Tür çeşitliliği göstergesi). ® Community analysis (Topluluk çözümlemesi). ® Index of species richness (Tür zenginliği göstergesi). ® Shannon index (Shannon göstergesi).

evenness [aynılık] Bir toplulukta (asemblaj) bolluğun, türlerin, bireylerin, biyokitlenin yaklaşık eşit, benzer ya da aynı sayıda dağılımı.

evert [içi-dışına] Derinden yüzeye hızla çıkartılan balıkların yüzme kesesinin hızla genleşmesi sonucu midesinin ters dönerek ağızdan taşan balon görüntüsü vermesidir.

evolution [evrim] Yavaş ve kendiliğinden olan ard arda biçim değiştirme dizisi.

ex situ [ex situ] Yeri dışında.

exasperating jujubine [?] ® Jujubinus exasperatus.

excess capacity [aşırı kapasite] Tekne sayısının, izin verilebilen avı elde etmek için gerekli olan sayının kısa sürede üstüne çıkması. Aşırı kapasite mevcut balıkçılık kapasitesi ile hedef kapasite arasındaki farktır. Aynı ve bir stok için geçerli olmak üzere CE=(Yc-YT)/YT dir. Burada; CE=Aşırı kapasite, Yc=Mevcut balıkçılık kapasitesi ve YT=Hedef balıkçılık kapasitesidir. Aşırı kapasite ile eşanlamlı olarak ‘kapasite fazlası’ (over-capacity) deyimi de kullanılmaktadır.

excessive precipitation [aşırı yağış] Kar yağışı dahil belirli bir bölgenin normal değerler olarak bilinen uzun dönemli ortalama miktarların üzerinde yağış alması.

exclusion zone [yasak kuşak] Deniz yapıları (platform), boru hattı, tarihi ve arkeolojik batık vb’nin bulunduğu ve balıkçılığın hatta seyir halinde geçişin yasaklanmış olduğu alan.

Exclusive Economic Zone (EEZ) [Münhasır Ekonomik Kuşak (münhasır ekonomik bölge)] Kıyıdan 200 deniz mili açığa kadar uzanan ve ondan sonra uluslararası suların başladığı kuşak. Bu kuşak içerisindeki kaynakların işletimi kıyıdar ülkeye aittir.

Exclusive Fishing Zone (EFZ) [Münhasır Balıkçılık Kuşağı (münhasır balıkçılık bölgesi)] Balıkçılık haklarına sahip olunan kuşak. Günümüzde EFZ’nin yerini EEZ almıştır.

excretion [boşaltım (ekskresyon)] Zararlı malzemenin vücut dışına atılması.

exo- (prefix) [ekzo-] Dışa. Örnek; eksoterm (exotehermic)-dışarıya ısı veren.

Exocoetidae (flying fish) [Uçanbalıkgiller] Actinopterygidae sınıfı, Beloniformes takımı, Exocoetidae ailesinde 9 cins ve 64 tür yer almaktadır. Neredeyse silindirik gövdeli uzun denizel balıklardır. Yüz genellikle küt, ağız küçüktür. Dişler yoktur ya da çok küçüktür. Yüzgeçler yumuşak ışınlıdır. Göğüs yüzgeçleri sırta doğru yerleşmiş olup kanat şeklinde büyüktür. Kuyruk derin çatallaşmıştır, alt lobu, üst lobundan daha uzundur. Pullar iri olup çemberimsidir (sikloidtir), kolayca kopabilir. Yüzme kesesi iridir. Sırt mavi ya da yeşildir, karın solgun renklidir. Uçanbalıkgiller tüm okyanusların yüzey sularında yaşarlar. Suyun dışına sıçraması ve uzun mesafeler boyunca bir planör gibi süzülmesiyle tanınır. Bu davranışın yırtıcılardan korunmak için olduğu düşünülmektedir. Normalde bu uçuş 50 m kadardır. Ancak bazı gözlemlerde bu balığın 45 saniye uçabildiğini göstermiştir. Uçuşu 70 km/saat, 400 m mesafe ve 6 m yükseklikte olabilir. Üreme sıcak mevsimde gerçekleşir. Yumurtaları hem pelajiktir hem de bitkilere ipliciklerle yapıştırılmıştır.

Exocoetus obtusirostris (oceanic two-wing flyingfish) [uçan balık] Yüzücü (pelajik) okyanus-göçerdir (okyanodrom). Boyu TL=24 cm olabilir. 0-20 m derinliklerde bulunur. Balıkçılığı yoktur. Yüzeye yakın durur. Dikkate değer mesafeyi su üstünde uçarak aşabilir.

Exocoetus volitans (tropical two-wing flyingfish) [?] En çok TL=30 cm boyunda olabilir. Yüzücü (pelajik) ve okyanus-göçerdir (okyanodrom). 0-20 m derinliklerde rastlanır. Kıyıdan uzakta bulunabilir. Sürü oluşturur. Dikkate değer mesafeyi su üstünde uçarak aşabilir. Yumurta ve kurtçukları (larvaları) planktoniktir.

exogenous feeding [dışbeslenme] Besinin ağızdan alınıp iç organlarda sindirilmesi.

exophthalmia (eye protrusion, popeye) [pörtlekgöz] Göz yuvarının gaz birikmesi ya da hastalık nedeniyle dışa, öne çıkık olması.

exoskeleton [dışiskelet] Vücut yüzeyindeki sert kabuk vb yapı.

exotheca [eksoteka] Diatomların dış odacığı ya da kapakçığı.

exotic [yabancı, ekzotik] Yerli olmayan. Yabancı yer ya da ülkeden gelme.

exotic species [yabancı tür (ekzotik-egzotik tür)] Yerli olmayan, başka bir bölgeden getirilip aşılanmış balık türü.

expanded [ekspandet] Ekstrude yem ile pelet arasında yer alan yoğunluğu ve yağ oranı görece az, yüzebilen balık yemi. ® Extrude. ® Pellet.

expanded feed [ekspande yem] Yoğunluğu az, yavaş batan, yağlı topak yem. ® Extruded feed (Ekstrude yem).

expedition [sefer] Çalışma ve araştırma yapmak için denize açılma.

Expendable Bathy-Thermograph (XBT) [tek kullanımlık bati-termograf] Hareket halindeki gemiden atılan, tekrar kullanılmayan ve derinliğe göre sıcaklık değerlerini kablosu üzerinden gemiye ileten alet. ® BT.

experimental fishing [deneysel balıkçılık] Yeni geliştirilen av aracını test etmek ve balık stoğuna etkisini incelemek için yapılan çalışma.

exploitable age [sömürülebilir yaş] Avlanılabilir stoktaki herhangi bir yaş.

exploitable biomass [sömürülebilir biyokitle] Av aracının stoktan avlayabileceği kısım.

exploitation pattern [sömürme kalıbı (sömürme şekli)] Balık popülasyonu ya da stoğunun yaş bileşimine göre balıkçılık ölümünün dağılımıdır. Bunu, kullanılan araç, çalışılan alan, mevsim, büyüme ve göç belirler. Av aracındaki değişiklik ile örneğin ağ göz genişliğinin ya da olta büyüklüğünün ya da hasat oranının değiştirilen av aracıyla değiştirilmesi bu kalıbı değiştirilebilir.

exploitation phase [sömürme evresi] Bir yıllığın avlandığı süreç.

exploitation rate [sömürme oranı] Popülasyonun belirli bir süreçte (genellikle bir yıl) sayısal miktarının avlanan miktara oranıdır. Örneğin yılın başında 1 milyon balığın yıl sonuna kadar 870 bini avlandı ise yıllık sömürme oranı 0,87’dir.

exploitation rate [sömürme oranı] Yararlanma ya da kullanma oranı olarak da adlandırılmaktadır. Popülasyonun belirli bir süreçteki (genellikle bir yıldaki) miktarının avlanan miktarına oranıdır. Ya da Kısaca E = F/Z ve Z = F + M ‘dir.

E < 0,5 Yetersiz avcılık göstergesi.

E @  0,5 Stoktan en iyi yararlanma göstergesi ki bu F = M kabulüne dayanır.

E > 0,5 Aşırı avcılık – aşırı sömürme göstergesi.

exponential [üstel] Üssi. Bir üssü olan, (e-K) gibi.

extension piece [huni] ® Y-piece.

extensive culture [ekstansif kültür] Havuzlarda yoğunluğu az balıkların yem desteği verilerek beslenmesi ve yetiştirilmesi.

external brooder [dış-kuluçkacı] Yumurtalarını ağız, solungaç boşluğu gibi yapılarına aktararak bunların kuluçka evresini geçmesini sağlayan bir kısım balık grubunu belirten genel ad. ®  Mouth brooder (Ağızda kuluçkacı).

external gill [dış-solungaç] Solungacın, solungaç kapağı (operculum) ve solungaç yarığının dışına uzantısıdır.

externel fertilization [dış döllenme] Dişi balığın suya bıraktığı yumurtaların erkek balık tarafından döllenmesi.

extinct [soyu tükenmiş] Yaşamayan, artık var olmayan.

extinct in the wild [yabanda soyu tükenmiş] IUCN’nin soyu tehlikedeki tür ölçütlerine göre varlığını yalnız kültür ortamında sürdüren türler. Geleneksel dağılım alanlarında o canlının ömrü süresince yapılan araştırmalarda herhangi bir bireyinin bulunamadığı türler.

extra- (prefix) [ekstra-] Dışarıda.

extracellular [gözedışı (hücredışı, ekstraselüler)] Gözenin (hücrenin) dışında.

extraplastidial [ekstraplastidial] Plastidin dışında anlamında olup alg hücrelerinde ana organeldir. Önemli kimyasal bileşiklerin üretim ve depolama  yeridir (çoğunlukla klorofil içerir). Not: “Ekstraplastidial” pyrenoid (örneğin Chromophhyta), plastidial stromanın dışına yerleşmiş olsa bile, yine de plastidin dış zarının içerisine yerleşmiştir.

extremity [ekstremite] Bacaklar, kollar, duyargalar gibi hareketli çıkıntılar.

extrinsic [dışsal] Birey, grup ya da sistem dışından gelen (kaynaklanan).

extrude [ekstrude] Yüksek basınç ve sıcaklık (buhar) ile oluşturulmuş suya dayanıklı, yoğunluğu ayarlanabilen yüzer-gezer balık yemi. ® Expanded. ® Pellet (Topak).

extruded feed [ekstrude yem] Yüksek basınç ve 1200C’de yapılmış, yüzebilen, kolay sindirilen, vitamince zengin olmayan balık yemi. ® Expanded feed (Ekspande yem).

eye (spliced loop of a rope) [kasa] 1- Halatın uç kısmının bedeni üzerine kıvrılarak bağlanması ya da bedene örülmesiyle oluşturulan göz.

eye [göz] 2- Balık gözü.  

eye [göz] 3- Çapa ve benzeri yapılarda zincir ip ya da halatın bağlandığı kısım.

eye diameter [gözçapı] Balık gözünün saydam tabakasının (kornea) bir uçtan diğerine en büyük mesafesi.

eye protrusion (popeye) [pörtlekgöz] ® Exophthalmia.

eye stalk [göz sapı] Değişik uzunlukta olup gözü taşıyan hareketli bağlantı sapı. Örnek; kerevit (Astacus leptodactylus).

eyebolt (padeye) [mapa] Sabit halka. Ucunda halka olan cıvata.

eyed [gözlü] Koyu benek olarak göz’ün oluşma yerinin belli olması.

eyed side [göz tarafı] Yassı balıklarda gözlerin bulunduğu üst taraf.

eye-piece mikrometer [oküler mikrometresi] ® Ocular micrometer.

eye-spot (ocellus) [göz-lekesi] 1- Işığa duyarlı yapı.

eye-spot [göz-lekesi] 2- Yırtıcıları yanıltmak için göz benzeri leke.