A [updated last
19 March 2016]
a mesosabrobe zone [
a-mezosaprob
kuşak] ® Sabrobian systems.
a- (prefix) [a-] sız. Örnek; akromatik
(achromatic)-renksiz.
a.m (abbrev) (antre
meridiem) [öğlenden önce] Saat 12’den önce..
AAS (abbrev) [atomik soğurma spektrometresi] ® Atomic Absorption Spectrometer.
ab- (prefix) [ab-]
Ters tarafında, öbür tarafta. Aboral (aboral) - Ağzın ters tarafında.
a-b direction [a-b yönü] Ağ yapımında ağ
gözlerinin düz hat olacak şekilde kesilmesi.
abcess [abse] İrin (cerahat – ölü doku ve akyuvar - ihtiva eden yer).
abdomen [karın] 1- Balık vücudunun
alt kısmı.
abdomen [karın] 2- Karaciğer, böbrek, üreme ve benzeri iç organları
barındıran vücut kısmı.
abdominal cavity (coelom,
gut cavity) [karın
boşluğu] ® Body cavity.
abduction [abdüksiyon] Bir vücut parçasını ya da uzvu bedenden uzaklaştırma.
abductor [abdüktör (abduktor)] Uzaklaştıran
uzaklaştırıcı. Bir uzvu dışa doğru çeken kas.
Uzaklaştırıcı kas.
Abdülfettah Paşa [?] Kaptanıderya. Bahriye
Kanunnamesi onun zamanında uygulanmaya başlanan ünlü Osmanlı denizcisi. Öl.
1702.
aberrant fish [sapan balık] Alışılmış, bilinen doğal tipinden renk, şekil ya da
davranış olarak sapan (ayrılan) balık.
aberrant species [aberant tür] Bilinen doğal durumundan uzaklaşan tür.
aberration [aberasyon] Sapma, düzensizlik. ® Chromosome aberration (Kromozom
aberasyonu). ® Chromatic
aberration (Kromatik
aberasyon).
ability of fish to hear [balıkların duyma yetisi] Balıklar ses ötesi (ultrasonic) dalga boylarını
algılayamazlar. Buna karşın 16 Hz ile 13 kHz arasındaki esnek ses dalgalarını
algılayabildikleri düşünülmektedir. Balıklar yüzerken, beslenirken ve diğer
yaşamsal faaliyetlerinde ses çıkartır ve bunu algılarlar.
ability of fish to smell [balıklarda koku alma yetisi] Balıklar koku alma organlarıyla (olfactory organs) 1.10-6
ile 1.10-17 oranlarındaki çok seyreltilmiş çözeltileri
algılaya-bilirler.
ability of fish to taste [balıklarda tat alma yetisi] Balıklar ancak çok yoğun çözeltileri(n) (tadını)
alabilirler.
abiogenesis [abiyogenez] Canlıların (canlı
ana-baba olmadan) cansız malzemeden bir anda yaratıldığını öne süren
varsayımsal organik olağanüstülük.
abiose [abiyoz] Su yokluğunda canlıların yaşamının geçici bir süre için – yeniden su gelene
kadar - yavaşlaması. Örnek; Rotatoria.
abioseston [abiyoseston] Seston’un yaşamayan kısmı. ® Tripton. ® Seston.
abiotic [abiyotik] Biyolojik olmayan
malzeme, faktör, çevre vs.
abiotrophy [abiyotrofi] Hücre ve dokuların herhangi bir yaralanma görünmeden erken ölmesi.
abnormal [anormal] Normal olmayan durum.
abnormality [anormallik] Doğal olarak balıklarda bulunmayan durum.
aboral [aboral] Ağızdan uzak(ta). ® Oral.
abortus [düşük] Memelilerde cenin’in (embriyo’nun) tam gelişmeden erken gelişme evresinde
yitirilmesi (düşmesi).
Abra alba (white furrow shell) [?] Çift-kabuklu bir yumuşakçadır (bir midye türüdür). Avrupa kıyılarının
kumlu, çamurlu tabanında bulunur. Rengi beyaz ya da beyazımsıdır.
abraded fin [aşınmış yüzgeç] Eskimiş, yumurtlamadan
sonra yıpranmış yüzgeç.
Abraliopsis pfefferi (Pfeffer’s enope squid) [?] Sırtta
manto boyu dişilerde 4 cm erkeklerde 3,5 cm kadardır. Mezo pelajik türdür. Gece
0 - 200 m'ler, gündüz 300 - 700 m'ler arasında yayılır. Türkiye'nin Akdeniz
kıyısında bulunur.
Abramis brama (carp bream) [çapak balığı] Tam boyu TL=82 cm ve ağırlığı
absolute abundance [mutlak bolluk] Popülasyondaki (stoktaki) toplam birey sayısıdır. Genellikle göreceli bolluktan hareket
edilerek tahmin edilir.
absolute conversion rate of food [mutlak besin çevirme oranı] O besin miktarının o besinden kaynaklandığı düşünülen ek
büyümeye bölünmesiyle elde edilen göstergedir (indekstir).
absolute fecundity [mutlak doğurganlık] Dişinin toplam yumurta
sayısıdır.
absolute growth rate [mutlak büyüme oranı] Birey, stok ya da
popülasyon büyüklüğünün belirli bir süre ve koşulda güncel artışıdır.
absolute recruitment [mutlak içgöç (mutlak
stoğa katılma)] Birim zamanda yani belirli bir sürede (genellikle yıl) avlanma büyüklüğü
aralığına ulaşan balıkların sayısıdır. ® Recruitment (İçgöç).
absolute zero [mutlak sıfır] En düşük sıcaklık değeri; 0 K,
absorbtion [soğurma] 1- Maddelerin (moleküllerin)
yüzeyde tutulması.
absorbtion [soğurma] 2- Maddelerin (gaz, sıvı vs) emilmeye benzer şekilde
alınması, tutulması.
absorption [soğurma] 3- Sindirilmiş besinin bağırsaklarda emilmesi.
absorptive feeding [soğurarak beslenme] Balığın gelişmesinde besin maddelerinin yumurtalık
(ovaryum) salgısından alınması ya da çevreden vücut yüzeyi yoluyla alınması.
abundance [bolluk] Çokluk derecesidir. Popülasyon ya da stok’taki balıkların
toplam miktarı olarak algılanır. Belirli bir alanda yaşayan canlının örneğin
bir balık türünün toplam miktarı, mutlak ya da göreceli bolluk olarak
verilebildiği gibi alan başına düşen ya da birim çaba başına düşen değer olarak
ta verilebilmektedir. ® Absolute abundance (Mutlak bolluk).
abundance index [bolluk göstergesi] ® Index
of abundance.
abyssal [abisal (abissal)] Yaklaşık 2,200-6,000 m arasında kalan derin okyanus kesimi.
abyssal fish(es) [abisal balık(lar)] Derin
denize ve oradaki basınca uyum sağlamış etobur balıkların belirtilmesinde
kullanılır. Bu balıkların ağızları büyük olup genellikle buldukları besini
yerler. Işık organları vardır.
abyssal floor [abisal taban] 3,500 metreden derindeki taban.
abyssal
hight [abisal tepe] Okyanus tabanında yüksekliği 900 metreye kadar olan
tepecikler.
abyssal
plain [abisal ova (abisal düzlük)] 3,500 metreden derindeki düzlükler.
abyssal
zone [abisal kuşak (abisal bölge)] Derin denizin 2,200-6,000 metre derinliğinin orta kesimi
abyssobenthic [abiso-tabancıl, abiso-bentik] Abisal derinlikteki taban yaşamı.
abyssopelagic [abiso-yüzer, abiso-pelajik]
Abisal derinlikteki yüzer-gezer yaşam. 2,200-6,000 metre
derinlikteki su kolonu.
acantha (prefix) [akanta] Diken.
Acanthias [Acanthias]
Mahmuzlu camgöz Squalus
cinsinin eski adı.
Acanthocardia
aculeata (spiny cockle)
[?]
Sin. Cardium aculeatum. Kabukları
ince ve yamuk ovaldir. Işınsal kaburgalarda dikensi çıkıntılar vardır. Eklem
neredeyse düzdür, kabukların iç kenarı tırtıklıdır. Rengi genelde dışta sarı esmer,
grimsi sarı arkada pembemsi esmerdir. Kabuk içi beyaz pembe ve esmer
gölgelidir. Boyu en çok 10 cm olabilir. Sıklıkla 6 ile 7 cm boylarda rastlanır.
Kaba döküntülü kumlu çamurlu tabanda yayılır. 125 m derinliğe kadar bulunur.
Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
Acanthocardia
echinata (European prickly cockle) [?] Sin. Cardium echinatum; Cardium mucronatum. Kabuk kalındır. Işınsal
omurgalar dikenlidir. Eklem neredeyse düzdür, kabuk iç kenarı tırtıklıdır.
Rengi beyazımsı esmer olup eş merkezli açık ve koyu bantlıdır. Kabuk içi
beyazdır. İç kenar son derece çentiklidir. Akdeniz türüdür. Boyu en çok 7,6 cm,
sıklıkla rastlanan boyu 4,5 - 5,5 cm kadardır. Çakıllı tabanda ve Posidonia yataklarında yayılır. 300 m
derinliğe kadar rastlanabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.
Avcılığı vardır.
Acanthocardia
erinacea (sand cockle)
[?] ®
Acanthocardia spinosa.
Acanthocardia
paucicostata (poorly
ribbed cockle) [?] Sin. Cardium paucicostatum; Sphaerocardium paucicostatum.
Kabuk görece ince, neredeyse yuvarlaktır. Işınsal kaburgalıdır. Eklem yeri az
kavislidir. İç kenar çentiklidir. Rengi dışta genellikle sarımsı kahverengi,
içte beyazımsı kahverengidir. Boyu en çok 4,3 cm olur. Sıklıkla 2,5 - 3,5 cm
boylarda rastlanır. Akdeniz'de gelgit kuşağı altında kumlu çamurlu tabanda 5 m
ile 200 m derinlikler arasında rastlanır. Karadeniz'de 15 ile 100 m
derinliklerdeki çamurlu tabanda yaygındır. Türkiye'nin Akdeniz ve Karadeniz'de
Sinop'a kadar olan kıyılarında bulunur. Doğu Karadeniz'deki varlığı
bilinmemektedir. Karadeniz'de avlanmaz.
Acanthocardia
spinosa (sand
cockle) [?] Sin. Acanthocardia
erinacea. Yakın kıyısal sularda çakıllı tabanda yaşar. Boyu en çok 10 cm
kadar olabilir. Türkiye'nin Ege ve batı Akdeniz kıyılarında ve aralıklarla da
doğu Akdeniz kıyılarında bulunur.
Acanthocardia
tuberculata (tuberculate
cockle)
[?] Sin. Rudicardium
tuberculatum; Cardium tuberculatum. Kabuk kalın ve ışınsal kaburgalıdır.
Eklem hafif kıvrıktır.Kabuk iç kenarı çentiklidir. Rengi değişken olup beyazdan
sarımsı esmer ve koyu esmere olabilir. Kabuk içi çoğunlukla beyazdır. Boyu e
çok 9 cm olabilir. Sıklıkla rastlanan boyu 5 il3 7 cm arasındadır. Kumlu, kumlu
çamurlu tabanda kıyısal kuşakta 80 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin
Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
acanthocephalus (pul.
acanthocephala) [akantosefal] Kafasında dikensi tırtıklar bulunan. Ayrıca balıklar, kuşlar ve memelilerin
barsağında asalak yaşayan Aschelminthes (=Nemathelminthes).
Acantholabrus palloni (scale-rayed wrasse) [derin-su lapini] En çok TL=18 cm boyunda olup resiflere bağlı, 30-
acanthopterygians [Dikenliyüzgeçliler] ®
Acanthopterygii.
Acanthopterygii (acanthopterygians) [Dikenliyüzgeçliler] Kemikli balıklarda süper-takım. Sırt ve dışkıl (anüs)
yüzgeçleri dikenlidir. Yüzme keselerinin ağzı kapalıdır. Geniş bir süper takım
olup birçok takımı, alttakımı ve aileyi barındırırlar.
Takım/Alttakım |
Önemli aileleri |
|
Atheriniformes Beloniformes Beryciformes Cetomimiformes Cyprinodontiformes Gasterosteiformes Mugiliformes Perciformes Pleuronectiformes Scorpaeniformes Stephanoberyciformes Synbranchiformes Syngnathiformes Tetraodontiformes Zeiformes |
Blennidae Callionymidae Cepolidae Chaetodontidae Cottidae Echeneidae Gobiidae Labridae Mugilidae Ophidiidae Percidae Pholididae Pleuronectidae Scaridae |
Horozbinagiller Üzgünbalığıgiller Kurdelebalığıgiller Kıllıdişligiller Dereiskorpitigiller Yapışkanbalığıgiller Kayabalığıgiller Lapinagiller Kefalgiller Yılansıbalıkgiller Levrekgiller Tereyağıbalığıgiller Yanyüzergiller Papağanbalığıgiller |
|
Sciaenidae Scombridae Scorpaenidae Sparidae Trachinidae Trachypteridae Triglidae Uranoscopidae Xiphiidae Zeidae Zoarcidae |
Gölgebalığıgiller Uskumrugiller İskorpitgiller İzmaritgiller Çarpanbalığıgiller Kağıtbalığıgiller Kırlangıçbalığıgiller Kurbağabalığıgiller Kılıçbalığıgiller Dülgerbalığıgiller Yılanbalığıanasıgiller |
acceptable biological catch [kabul edilebilir biyolojik av] ® Allowable biological catch (İzin verilebilir biyolojik av).
acceptable catch estimate [kabul edilebilir av tahmini] Bir bölgedeki balık stoğundan yapılabilecek
(alınabilecek) av miktarının (yaklaşık değeridir) tahminidir.
acceptable impact [kabul edilebilir etki] İnsan faaliyetlerinin balıkçılığa genellikle olumsuz etkisini ima eder.
Etki, kaynak için az riskli ise kabul edilebilirlik söz konusu olmaktadır. Etki
ve risk tartışma konusu olup bu tanım değişebilir.
access [giriş] Bir su kesimine kişinin genellikle bir araçla girmesi.
access right [kullanma hakkı] Bir su kesimi ya da belirli bir bölgede bir ya da daha
çok balık türünü sömürme (avlama) hakkının tanınması, verilmesi.
accessibility [ulaşılabilirlik] Uygun balıkçılık aracı ile o alanda yayılmış balığı
avlayabilmek.
accidental catch (dirty fishing,
incidental catch) [kazaen av (rastlantısal av)] ® By-catch (yan av).
acclimation pond [uyum havuzu] Yetiştiricilik-besicilik amacıyla genç (erinleşmemiş)
balıkların yeni çevredeki özel koşullara alıştırılması için oluşturulmuş
havuz.
acclimatisation [uyum (aklimatizasyon)] 1- Yeni bir çevreye alışma.
acclimatization [alışma] 2- Canlıların yeni çevre koşullarında normal yaşam
faaliyetlerini sürdürmeye geçmeleri.
accomodation [akomodasyon] Gözün net görmek için odaklanması. Balıklarda odaklanma göz merceği ileri
geri hareket ettirilerek yapılır.
accompany behaviour [refakatçi davranış] Aynı türden bireylerle birliktelik oluşturmak için bir
araya gelmek. Bazı araştırıcılar, balıklarda birlikte olma ve bulunma
davranışının bir şekli olan sürü oluşturma davranışının, balıkların tatlı-su
kökenli olduklarına dayandırılmaktadırlar.
accumulation [birikme
(akkümülasyon)] Bir şeyleri biriktirme
ve belirli bir süreçte miktarını artırma anlamında kullanılmaktadır. Örnek;
kirlilik öğelerinden olan ağır metallerin belirli bir süreçte vücuttaki
miktarının artması.
Acetabularia (?) [?] Bir gözeden (hücreden) oluşan su yosunudur. Bilinen en
büyük gözedir (hücredir). Çıplak gözle görülür. ® Acetabularia mediterranea.
Acetabularia acetabulum (umbrella weed) [?] Sin. Acetabularia mediterranea.
Beyazımsı-yeşil, tek gözeden (hücreden) oluşan yeşil algdir. Üç parçadan
oluşmuştur. Bunlar, köksüler, sap ve şemsiyedir. Şemsiye yerleşmiş bikarbonatlı
dalcıklardan oluşmuştur. Bu su yosunun tamamı tek bir hücredir (bilinen en
büyük hücredir). Eksen ucundan uzar. Şemsiye üreme organıdır. Gametogenez ile
oluşan izogametler şemsiyede sistler halinde saklanır. Döllenmeden sonra
zigottan yeni bir birey oluşur. Çoğunlukla 5 - 6 cm boydadır. Akdeniz'in
yerlisi olup Türkiye'nin Ege kıyılarındaki sakin suların kayalık ve taşlık
zemininde 1 - 15 m derinliklerde bulunur. Elle toplanır. Gizil tıbbi kullanımı
vardır. Ayrıca hücre ve moleküler biyoloji araştırmalarında kullanılır. ® Acetabularia acetabulum.
acid [asit] H+ iyonu konsantrasyonunun OH- iyonu konsantrasyonunu
aştığı ortam.
acid death point [asit ölüm noktası] Suyun asitli olması nedeniyle balığın genellikle pH @ 4,0 civarında ölmesi.
acid deposition [asit yağmuru] ® Wet
deposition.
acid lake [asit gölü] Suyu pH<6,0 olan göl.
acidity [asidite] Hidrojen iyonu konsantrasyonunun ölçüsü (pH<7,0).
Acipenser gueldenstaedtii (Russian sturgeon) [Rus mersini, Rusmersin, karaca balığı, mersin balığı, rus mersin balığı] Bilinen en büyük bireyi TL=235 cm ve
Acipenser nudiventris (fringebarbel sturgeon) [şip, biz balığı, mersin balığı, rus mersini] Bilinen en büyük bireyi
TL=200 cm ve
Acipenser ruthenus (sterlet) [çuka, çiga
balığı] Mersin balığıgillerin en
küçük türlerinden biridir. Ağırlığı 16 kg ve boyu 125 cm kadar olabilir.
Tabansal canlılar ve kurtlarla beslenir. 25 yıl yaşayabilir. Kültürü kırma yani
melez (hibrid) formlarıyla yapılmaktadır (Acipenser
ruthenus x Huso huso; Acipenser ruthenus x Acipenser gueldenstaedtii).
Acipenser stellatus (starry sturgeon) [mersin, çuka, mersin yavrusu, sivruşka balığı, mersin balığı] Bilinen en büyük bireyi TL=220 cm ve
Acipenser sturio (sturgeon) [Alman mersin balığı, mersin balığı, kolan balığı] Toplam boyu TL=500 cm ve ağırlığı
Acipenseridae (sturgeons, true sturgeons) [Mersinbalığıgiller] Actinopterygii
sınıfı, Acipenseriformes takımı, Acipenseridae ailesi, Acipenserinae
altailesinin Acipenser cinsinde 23 ve
Huso cinsinde 2, Scaphirhynchinae
altailesi Scaphirhynchus cinsinde 3, Pseudoscphirhynchus cinsinde de 3 tür
olmak üzere toplam 31 türü barındırır. Günümüzde varlığını sürdüren en eski
ilkel balıklar olup çoğunluğu kıkırdağımsı iskeletli kemikli balıklardır. Gövde
uzun ve silindir şekillidir. Boyları 2-3 metre ile 5,5 metre arasında değişir. Biraz
yassılmış duran yüz koniktir. Ağız küçük olup alttadır (karınsaldır). Dört sakalcığı vardır. Çeneler (ağız) öne
uzar (protraktil), erinlerde dişler yoktur. Sırt yüzgeci tektir ve çok
arkadadır. Kuyruk yüzgeci eşit değildir, kuyruğun üst lobu daha uzundur
(heteroserk). Beş sıra kemiksi plaka gövde boyunca yer alır. Baş, kemiksi
plakalarla kaplıdır. Derileri kalın olup iri pullar bulunur. Dağılımı kuzey
yarımkürede ılıman-soğuk kuşakla sınırlıdır. Acı-suda ve sahil yakınlarındaki
(özellikle gençler) çamurlu tabanda yaşarlar. Yumurtlama tatlı suda olur
(yukarı-göçer – anadrom ve ırmak-göçerdir - potamadromdur). Bazı
türleri yalnız tatlı-suda kalır. Bentik ve yarı yüzücüdürler
(semi-pelajiktirler). Bazen kış uykusu ya da üreme esnasında küçük gruplar
oluştururlar. Ancak genelde yalnız yaşarlar. Çeşitli tabansal omurgasızlarla
(özellikle yumuşakçalar) ve küçük balıklarla beslenirler. Kumlu, çakıllı,
kayalık zemin üstünde bulunurlar. Üreme tatlı-suda ilkbaharda ve yaz başında
(dişi başına birkaç milyon yumurta) bırakılarak gerçekleşir. Yumurtlama
akıntılı, çakıllı kumlu zeminde ya da yumurtaların yapışabildiği kayalık
kesimde gerçekleşir. Gençler haliçlerdeki acı sulara dönmeden önce tatlı-suda
bir yıldan fazla bir süre geçirirler, daha sonra denize göçerler. Yüzme
keseleri büyüktür. Bu canlılar havyar üretmeye yarayan oositleri, lezzetli
etleri ve şarapları arıtmaya yarayan, balık tutkalı görevi gören yüzme keseleri
yüzünden çokça araştırılmışlardır. Türkiye sularında Karadeniz’de Acipenserinae
alt ailesinden Acipenser stellatus (Mersin, sivuşka bl.), Acipenser nudiventris (şip, bız bl.), Acipenser ruthenus (çuka, çiga bl.), Acipenser guldenstaedtii (Rus mersini,
karaca bl.), Acipenser sturio (kolan
bl.) ve Huso huso (Mersinmorinası,
morina, beluga bl.) türleri bulunmaktadır. Bütün türlerin soyu tehlike ve
tehdit altındadır.
acoustic [akustik] Duyma ve ses ile ilgili olan.
acoustic device [pinger] ® Pinger.
acoustic fish tag [akustik balık markası] Balık hareketlerini
izlemek için balığa takılan bir cins ses yayıcı.
acoustic survey [akustik sörvey] Balık bolluğu ve ulaşılabilirliğini belirlemek için yankı
iskandili (eko-sonder) ve sonar (su altı radarı) kullanılarak yapılan çalışma.
acoustical environment [akustik çevre] Belli bir ses kaynağını kuşatan çevre. Bu çevre arka plan gürültüsü ile
yararlı sesin bir karışımıdır.
acoustical surveys in Turkey [Türkiye’de balıkçılık akustiği çalışmaları] Balıkçılık akustiği çalışmaları yüksek frekanslı ses
dalgalarının balıklara çarpıp geri dönmesi ve dönen yankının şiddetinin
ölçülmesine dayanır. Bu yöntemle Türkiye sularında ilk kez 1972 yılında
Karadeniz’de hamsi ve istavrit stoklarının belirlenmesi çalışması bir FAO/UNDP
projesi çerçevesinde Losse ve Johannesson tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu
çalışmalara, meslektaşlarımızdan özellikle sayın Faruk Kara katılmıştır.
Kendisi de özel akustik çalışmalar yapmıştır. Anılan bu çalışmalardan 16 yıl
sonra (1988) ODTÜ-Deniz Bilimleri Enstitüsü yine Karadeniz’de ikinci bir
balıkçılık akustiği çalışmasını TÜBİTAK ve NATOnun İstikrar için Bilim
(NATO-Science for Stability) programı desteğinde gerçekleştirmiştir. Bunun da
üzerinden geçen 20 yıllık bir süre sonra bu kez TÜBİTAK-KAMAG destekli bir
üçüncü akustik çalışma (2012) yine ODTÜ-Deniz Bilimleri Enstitüsü tarafından
yürütülmektedir. Bunların dışında yine ODTÜ-deniz Bilimleri Enstitüsünce
DSI’nin destek ve katkılarıyla 2005 yılında yapılan saha çalışmalarında Atatürk
Barajındaki bazı balıkların akustik yöntemle stok tespiti çalışması
yürütülmüştür.
acoustical system [akustik sistem] Ses dalgası üreten, yayan ve gelen yankıları dinleyerek
algılayan sistem.
Actinaria [aktinitler] Bu takımdaki türler yerel kullanılan birçok türü
içermektedir. Aktinitler tek yaşayan poliplerdir. Gelişmiş iskeletleri yoktur.
Silindir şeklinde (kolon gibi duran hayvanlardır. Üstte tepede ağız diski ve
ortasında dokunaçların yer aldığı ağız açıklığı bulunur.) Çoğu türde silindir
şeklindeki sütunun (kolonun) üst kısmında değirmi büzgen kas (skinfter) vardır
ki bu da hayvanın kasılmasını sağlar. Aktinitler çoğunlukla taş, kaya, kabuk
vb'ne yapışık yaşamakta olup etoburdurlar. Avlarını yakıcı gözeler ve
dokunaçlar yardımıyla avlarlar. Ürettikleri kurtçuklar medüz evresinden
geçmeden büyürler. Tüm denizlere yayılmışlardır. Akdeniz'de 10 aileden 30 tür
yaşamaktadır. Actiniidae ailesinin tüm türleri Akdeniz kıyısındaki ülkeler
tarfından düzenli tüketilir. Hasadları elle ve dredge ile yapılır.
Actinia (sea anemone) [denizgülü] Gerçek denizşakayıklarıdır. Knidliler (Cnidaria) kabilesi, Anthozoa
altkabilesi, Hexacorallia sınıfı, Acrinaria takımı, Actinidae ailesinin Actinia cinsidir. Tek yaşar. Kalker
iskeleti yoktur. Tabana yapışıktır. Dokunaçlar erinlerde genellikle 8 adettir. ® Sea anemone (Denizşakayığı).
Actinia
cari (grilde
anemone) [?]
Actiniidae
ailesindendir. Boyu 5 - 6 cm kadar olur. Kayaların üstünde birkaç metre derinliğe
kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.
Actinia
equina (beadlet
anemone) [?] Actiniidae ailesindendir. Boyu 6 - 8 cm'dir. Kayaların üstünde
birkaç metre derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında
bulunur.
actinoptergians (ray finned fishes) [Işınlı-yüzgeçliler] ® Actinopterygii.
Actinopterygii (actinoptergians,
ray finned fishes) [Işınlı-yüzgeçliler] Omurgalıların baskın grubu
olup, ışınsı yüzgeç taşıyan balıkları içine alan sınıftır. Bu sınıf altında
Teleostei altsınıfı, Acanthopterygii (Dikenliyüzgeçliler) üsttakımı ve Atheriniformes,
Beloniformes, Beryciformes, Cetomimiformes, Cyprinodontiformes, Gasterosteiformes,
Mugiliformes, Stephanoberyciformes, Synbranchiformes, Perciformes, Zeiformes,
Tetraodontiformes, Pleuronectiformes, Syngnathiformes, Scorpaeniformes,
takımları yer alır. Toplam 27,000 türü tatlı-su ve
deniz ortamında yaşar.
action radius [etki yarıçapı (etki alanı)] Bir av aracının balığı çektiği (avlayabildiği) mesafe.
activated sludge process
[aktif çamur süreci] Atık su arıtma tesislerindeki oksijenli (örobik-aerobic) biyolojik arıtma
süreci.
active
carbon [aktif karbon] Gözenekli saf karbon. Kokuların ya da ağılı (zehirli) maddeler ile çözünmüş
organiklerin giderilmesinde kullanılan %98 saflıktaki karbon (ağaç kömürü)
tozu.
active fishing [aktif balıkçılık] Sabit olmayan, hareket halindeki av aracıyla yapılan avcılık. Örnek; trol.
active
sludge [aktif çamur] Atık su arıtma tesislerindeki oksijenli çamur.
actual mortality rate [güncel ölüm oranı] ® Annual mortality rate (Yıllık ölüm oranı). Annual natural
mortality rate (Yıllık
doğal ölüm oranı).
acuminate [sivri uçlu] Karındanbacaklıların
sarmal kabuklarının tepesine ait olan sivri ve keskin ucu.
acus [akus] İğne.
ad- (prefix) [ad-] 1- Aynı yanda, yakınında.
Adoral - Ağzın bulunduğu tarafta.
ad- (prefix) [ad-] 2- Eşit, denk. Örnek;
adequate-yeterli uygun.
Adacna relicta (folded lagoon cockle) [?] ® Hypanis
plicatus.
Adanson’s gibbula [?] ® Gibbula adansoni.
adaptation [uyum (uyma)] Organizmaların belirli koşullarda ‘normal’ doğal
denilebilecek yaşam faaliyeti göstermeleri.
adaptation to extreme conditions [uç koşullara uyum] Denizlerde, okyanuslarda uç koşullara uyum sağlamış
birçok organizma yaşamaktadır. Bunlara konumuz itibarıyla denizel ortamdan buz
balıkları, gelgit balıkları ile hidrotermal ağızlardaki canlılar örnek olarak
verilebilir. Ancak uç koşullarda yaşam deniz ve
okyanuslarla sınırlı değildir. Karasal ortamda da uç koşullara uyum sağlamış
canlılar bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak yaygın bilinen etçil (karnivor)
bitkiler; ağılı (zehirli) ve besin değeri düşük okaliptüs ile beslenen kaola,
donma tehlikesinde olan kış güveleri, ağılı sütleğen ile beslenen kral kelebeği
kurtçukları (larvaları) verilebilir. Uç koşula uyum aslında canlının yaşam
payını artıran (hayatta kalmasını sağlayan) mücadeledir. ® Ice fishes (Buz balıkları). ® Tidal fishes (Gelgit balıkları). ® Organisms at hydrothermal vents (Hidrotermal
ağızlardaki canlılar).
adductor [adduktor] Çekme, yaklaştırma hareketini yapan kas(lar). ® Muscles.
adductor muscle [yaklaştırıcı kas] İki midye kabuğunu
birleştiren (bağlayan) kas. Bu kas kabukları bağa (ligament'e) karşı kasılarak
tutar.
adfluvial [akar-göçer] Göllerde yaşayıp ırmaklara yumurtlamak için göçen. ® Potamadromous
(Irmak-göçer).
adherent [yapışık] Kalıtımsal (irsi) olarak bir organa diğerinin yapışık olması.
adhesion apparatus [yapışma (sabitleme) aygıtı] Aygıt huni bağlantı kıkırdağının bir kısmı olarak
oluşmuştur. Huninin ilgili kısmı ve manto az ya da çok katı sabitleme aygıtı
oluşturur. Ahtapot’ta gelişmemiştir.
adhesive disc [yapışkan disk (vantuz)] Değişik yüzeylere yapışıcı organ. Örneğin Echeneidae ailesinden balıkların
değişime uğramış sırt yüzgeci, Gobiescoidae ve Liparidae ailelerinde karın
(pelvik) yüzgeçleri.
adhesive egg (viscid egg) [yapışkan
yumurta] Kum, çakıl, bitki vb’ne
yapışkan yüzeyi nedeniyle tutunan yumurta. Akvakültürde istenmez. Yapışkanlık
süt ve mazı tozuyla giderilir.
adiabatic [adiyabatik] Çevreyle herhangi bir
ısı değiş tokuşu olmaksızın (ısı verip almadan) gerçekleşen anlamında olup
besin zincirinde enerji ve madde aktarımı incelemelerinin temel prensibi olarak
alınmaktadır.
adiabatic effect [adiyabatik etki] Artan basınçla suyun
yoğunluğu artar. Yüzeyde sıcaklık 2,48 0C ve tuzluluk %o 34,67 iken yoğunluk 1,02769’dur. 1,000 m derinlikte aynı sıcaklık ve
tuzlulukta yoğunluk 1,07211 olur. Sıkıştırılabilirlik nedeniyle su kütlesi
dikeyde sıcaklık değişikliğine maruz kalır. Buna, çevre ile sıcaklık değiş
tokuşu olmazsa adiyabatik denir.
adiabatic
temperature [adiyabatik sıcaklık] Ortam sıcaklığı değişmediği halde sıcaklığın sıkışma ve gevşeme nedeniyle
değişmesidir.
adipose [yağ (adipoz)] Yağ, yağlı. Örnek; yağ yüzgeci (adipose fin).
adipose eyelid (fatty eyelid) [yağlı
gözkapağı (adipoz göz kapağı)] Gözün ön ve arka
kısmında yer alan ve merkez kısmı açık bırakan koruyucu saydam sarımsı zar.
Örnek; Clupeidae, Mugilidae, Scombridae.
adipose fin (flesh
fin) [yağ yüzgeci (adipoz
yüzgeç)] Sert ışını olmayan küçük sırt yüzgeci. Örnek; Percopsidae Salmonidae,
Osmeridae, Argentinidae Myctophidae, Ictaluridae aileleri.
adlittoral zone [adlittoral kuşak] Supralittoral
(üst-kıyısal) kuşağın üstünde olup deniz etkisi nedeniyle ancak bazı karasal
bitkilerin gelişebildiği kıyısal kuşak. ® Supralittoral.
admiral [amiral] Yüksek rütbeli deniz subayı
(general).
Adriatic blenny [horozbina] ® Lipophrys
adriaticus.
Adriatic horse mussel [?] ® Modiolus adriaticus.
Adriatic
sole [dil balığı] ® Pegusa impar.
adsorption [adsorpsiyon] Malzemenin (molekül) katı yüzeye tutunması.
adult [erin (ergin)] Cinsi olgunluğa ulaşmış hayvan.
adult fish count [erin balık sayımı] Dar pasajlardan
(barajlardaki balık merdiven-lerinden) yumurtlamak için geçen balıkların
belirli sürelerde sayılması. Günümüzde akustik cihazlar ile göç süresince tam
sayım yapılabilmektedir.
adult stock [erin stok] ® Spawning
stock.
advantages of being small [küçük olmanın avantajları] Eğer büyüme besin bolluğuyla sınırlı ise o zaman küçük
vücutlu olmak besine ulaşmada avantajlıdır. Bu, iki fiziksel yasaya
dayanmaktadır. i) yoğun ortamdan az yoğun ortama geçiş yani yayılma (diffusion)
mesefanin karesiyle ters orantılıdır. ii) Aynı şekle sahip nesnelerde yüzey
alanının hacme oranı hacim arttıkça azalır. Bunların anlamı şudur. Çok sayıda
küçük parçacıklar örneğin gözeler (hücreler) az sayıdaki büyük olanlara oranla
besine daha kolay ulaşırlar.
advantages of fishery acoustical method [balıkçılık akustiği yönteminin avantajları] i) Balık stoklarının dağılımı hakkında özet bilgi verir.
ii) Stok tespitinde biyo-istatistiğe gerek kalmaz. iii) Balık davranışları
hakkında bilgi verir. iv) Kısa sürede geniş alanları kapsayabilir. v) Veri
toplama işlemleri hızlıdır. vi) Göreceli olarak hassas ve güvenilirdir.
Bunların ötesinde; vii) Avcılığın yasak olduğu stoklarda av ve çaba değerleri
eksikse; viii) Av ve çaba değerlerinin doğruluğundan kuşku duyuluyorsa; ix)
Yeni yatırım boyutunun belirlenmesi için kaynak hakkında hızlı bilgi
gerekiyorsa; x) Miktarı tespit edilecek balık stoğu yalnız kısa bir süre için
bölgede bulunuyorsa; xi) İlgi türün ömrü kısa ise ve sanal popülâsyon analizi
için gerekli av ve çaba değeleri zor elde edilebiliyorsa akustik yöntem
avantajlıdır.
advantages of forming schools [sürü oluşturmanın yararları] Sürü oluşturmanın çoklu avantajı vardır. Bunların
başlıcaları şunlardır:
i) Sürüdeki bireylerin besin
bulması daha kolaydır. ii) Sürü yırtıcılara karşı koruma sağlar. iii) Üremede eş
bulmayı kolaylaştırır. |
iv) Kötü çevresel koşullarda yaşama şansını artırır. v) Göçte bireylere enerji tasarrufu sağlar. |
advection [adveksiyon] Yatay taşınım. Suların yatay
hareketi.
Aegean Sea (Aegeum Mare) [Ege Denizi (Adalar
Denizi)] Osmanlıların 19. ve 20.
YY arasında “Adalar Denizi” adını verdikleri, Akdeniz sular sisteminde, Türkiye
ile Yunanistan arasında yer alan içerisinde çok sayıda adanın bulunduğu yan
denizdir. Yüzölçümü 196,000 km2’dir ve güneyde Girit Adası’na kadar
uzanır. Türkiye ve Yunanistan arasında canlı ve cansız kaynakların kullanımı,
seyir ve sefer ile kıta sahanlığı konularında ciddi sorunların olduğu bir
denizdir.
Aegeum Mare [Ege Denizi] ® Aegean
Sea.
-aemia (suffix) [-emi] Kanla ilgili. Örnek; septisemi (septicaemia) kan ağılanması
(zehirlenmesi).
aeneus [eneus] Metalimsi renkte.
Aequipecten audouini (queen
scallop) [?] ® Aequipecten
opercularis.
Aequipecten opercularis (queen
scallop) [?] Sin. Aequipecten
audouini, Chlamys opercularis. Kabuklar
yanlardan basıktır. Sol (üst) kabuk sağ
(alt) kabuktan biraz şişkindir. Kabuklar değirmi olup kulaklardan biri
diğerinden biraz daha büyüktür. Işınsal kaburgalıdır. Kabuk içi parlak olup dış
kaburga yapısı ile ilişkili yassı kaburgalıdır. Rengi değişken alacalıdır. İçi
beyaz, sıklıkla esmer ya da farklı renkte (mor, sarı, pembe) olabilir. Boyu en
çok 11 cm olabilir ancak sıklıkla rastlanan boyları 4 ile 6 cm kadardır.
Döküntülü tabanda bulunur. Lagünlere girer. Aktif yüzebilir. Türkiye'nin
Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
aeration [havalandırma] Çözünmüş oksijen miktarını artırmak için suya hava girişi.
aeration tank [havalandırma tankı] Su arıtma tesislerinde havalandırma işleminin yapıldığı
tank.
aerator [havalandırıcı] Akvaryumdaki oksijeni artırmak için kullanılan pompa.
aerial survey [havadan gözlem] Balık hareketleri
hakkında alçaktan uçan bir uçaktan doğrudan gözlemleme ya da fotoğraflama
yöntemleriyle veri toplama.
aerial trap [hava tuzağı] Sudan sıçrayan balıkları avlamak için su yüzeyine paralel
ve yakın gerilmiş av aracı.
aerobic [örobik (aerobik)] Suda çözünmüş oksijenin bulunduğu koşullar.
aerobic
decomposition [örobik
ayrışma] Aerobik ayrışma. Oksijenli koşullarda organik maddelerin
ayrıştırılması - parçalanması.
aerobiont [örobiyont (aerobiyont)] Serbest oksijeni kullanan organizmalar.
aerobiosis [örobiyoz (aerobiyoz)] Oksijenin (ve atmosferdeki diğer gazların=havanın bulunduğu) ortamda
sürdürülen yaşam.
aerocyste [aerosist, örosist, şamandıra] Tallus bölümü olup kabarcık şeklindedir, içerdiği
gaz sayesinde suda yüzer.
aerophagia [örofaji (aerofaji)] Hava yutma.
aeroplankton [öroplankton (aeroplankton)] Havadaki plankton.
Havadaki küçük canlılar.
aerosol [örozol (aerosol)] Gaz fazında (atmosferde) askıda bulunan sıvı ve katı parçacık ve kümeleri belirtmek için kullanılan kavram.
aesthenosphere [östenosfer (asthenosfer)] Litosferin altındaki 300 km
kalınlığındaki yumuşak tabaka.
aestival pond [yaz havuzu] 1- Yalnız yaz süresince oluşan su birikintisi.
aestival pond [yaz havuzu] 2- İçinde tüm yıl boyunca su olan fakat kışın tabana kadar
donan, dolayısıyla içinde geçici süreyle balık bulunan su birikintisi.
affinis [akraba] Bir şeyin diğerine yakınlığı, yatkınlığı.
affinity [akrabalık] Belirli bazı canlıların bir arada (topluluk oluşturarak) bulunma eğilimi.
A-frame [A-yapı] A harfine benzeyen düzenek.
African
armoured searobin [dikenliöksüz balığı,
dikenli öksüz] ® Peristedion
cataphractum.
African halfbeak [yarımgaga
balığı, çomak balığı] ® Hyporhamphus picarti.
African lungfish (South American
lungfish) [Balçıkbalığıgiller] ®
Lepidosirenidae.
African
sailfin flyingfish [uçankefal balığı, uçan balık] ® Parexocoetus
mento.
African
threadfish [melek balığı, iskender balığı] ® Alectis alexandrinus.
aft [pupa] Gemi ya da teknenin geri, arka tarafı, geri istikameti.
agamy [agami] Çiftler arasında sürekli bağın olmadığı durum. Yumurtlamadan sonra erkek ve
dişinin ayrılması. Örnek; bazı Sihlidgiller (Cichlidae).
agar [agar] Jöle benzeri madde olup karbonhidrat tabanlıdır ve örneğin Gelidium gibi bazı kırmızı alglerden
elde edilir. Endüstriyel alanda yaygın olarak (bakteriyolojide besi ortamı,
vb.) kullanılır ve agar-agar olarak adlandırılır. Agar ya da agar-agar 1650
sonu ya da 1660 başlarında Japonya'da keşfedilmiştir.
agar agar [agar] ® Agar.
agarophyte [agarofit] Kırmızı algdir. Hücre çeperinde hidrokolloid agar üretir. Örnek; Gelidium ya da Gracilaria) hücre çeperleri.
Agassiz [Alexandre Agassiz] İsviçre asıllı Amerikalı
mühendis ve zoolog (1835-1910). Önce babası ile mühendis olarak çalıştı.
Madencilikten çok zengin oldu ve kıyı hayvanlarıyla özellikle Derisidikenliler (Echinodermata) ile ilgilendi.
Kendi gemisiyle Karayipler’de derin deniz faunasını inceledi. Panama’nın her
iki tarafındaki faunayı karşılaştırdı. Yayınladığı eserindeki tabloları kendisi
çizdi.
agastric [midesiz] Midesi olmayanlar. Bazı etobur Cyprinidae (sazangil)
ailesi fertlerinin gerçek anlamda midesi yoktur.
age [yaş] Balık
yaşamında tamamlanmış yıl sayısıdır. Belirsizlik durumunda verilen yıllık yaş
değerinin ardına artı (+) işareti konur. Örnek; 3+ (üç yaşından büyük 4
yaşından küçük) gibi.
age at first capture (tc) [ilk avlanma yaşı (en küçük av yaşı)] Balıkların
%50’sinin kullanılan ağ göz genişliğine bağlı olarak avlandığı yaştır.
age at first maturity [ilk olgunlaşma yaşı] Balıkların %50’sinin eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaştığı yaştır.
age class [yaş sınıfı] Popülasyon ya da stokta aynı yaşta olan bireyler. 2000 yılında yumurtadan çıkmış (doğmuş !)
balıklar her zaman 2000 yıl sınıfındadır. Buna karşın 2005 yılında beşinci yaş
sınıfındadırlar.
age composition [yaş bileşimi (yaş
kompozisyonu)] Aynı türe ait bir
popülasyon, stok ya da avdaki farklı yaş gruplarının birbirine oranıdır. Kısaca
bir popülasyon ya da stoktaki balıkların yaş dağılımıdır. Sağlıklı stoklarda
yaş bileşenlerinin (kompozisyonlarının) dağılım alanı geniştir yani her yaştan
birey vardır.
age determination (age reading, ageing) [yaş tayini] Balıkların sert aksamlarındaki büyüme halkalarının yorumlanmasıyla
yaşlarının belirlenmesine denmektedir. Balıkların sert aksamlarında hızlı ve
yavaş büyüme dönemlerinde oluşturdukları halkaların sayılmasıyla yaşlarının
belirlenmesidir. Balıklar hızlı (yaz), yavaş (kış) büyüme dönemlerinde
oluşturdukları büyüme halkalarının yanında gerginlik (stres - örneğin
yumurtlama, açlık, yaşam koşullarındaki ani değişmeler) nedeniyle de halka
oluşturmaktadır. Bu nedenle yaş tayinine yaş tahmini de denmektedir.
age distribution [yaş dağılımı] Aynı türe ait popülasyon, stok ya da avın her yaş
sınıfındaki birey sayıları ya da bunun yüzdesi. ® Age frequency (Yaş frekansı).
age estimation [yaş tahmini] ® Age determination (Yaş tayini).
age frequency [yaş frekansı] Popülasyon, stok ya da avdaki aynı türe ait bireylerin
yaşlarının dökümü. ® Age distribution (Yaş dağılımı).
age group (AG) [yaş grubu] Belirli bir yaşta olan
balıklar. Örneğin bu yılın Temmuz ayında
yumurtlanmış hamsiler gelecek yılın Temmuz ayına kadar sıfır yaş grubundadır
(AG 0). İzleyen dönemde (2. Temmuz’dan sonra) AG I olurlar.
age of maturity [olgunlaşma yaşı (erinleşme yaşı)] Balıkların %50’sinin yumurtlayacak, atmık bırakacak olgunluğa ulaştığı
yaştır.
age of recruitment [içgöç yaşı (stoğa
katılma yaşı)] Genç balıkların
%50’sinin erin stoğun bulunduğu alana ya da yaşa ulaşması halini tanımlar ve bu
aşamadaki balıkların yaşına da stoğa katılma (iç-göç) yaşı denir.
age reading [yaş okuma] ® Age
determination (Yaş tayini).
age specific [yaşa dayalı] Yaş etkenine bağlı.
age specific fecundity [yaşa dayalı doğurganlık] Doğurganlığın (fekonditenin) yani yumurta sayısının yaş
etkenine bağlılığı.
age specific mortality [yaşa dayalı ölüm] Ölümün yaşın bir
fonksiyonu olarak verilmesi.
age specific survival rate [yaşa dayalı kalım payı] Belirli bir sürede, belirli bir yaştaki balıklardan
hayatta kalanların (yaşayanların) ortalama oranı.
age structure [yaş yapısı] ® Age frequency (Yaş frekansı). ® Age
distribution (Yaş dağılımı).
age validation [yaş doğrulama] Yaş tayini öncesi yıllık halkaların (hızlı ve yavaş büyüme dönemlerine ait
halkaların) bir yıllık büyüme dönemini temsil ettiğinin gösterilmesi.
age-cohort analysis [yaşa dayalı tabur çözümlemesi, yaş-tabur çözümlemesi (yaş-tabur analizi)] Her yaş grubundan avlanan balık sayıları kullanılarak,
belirli bir avı verebilecek balık miktarı, doğal ölümlerin bilinmesi halinde
geriye doğru hareket edilerek, stoğa katılanların sayılarının tahminidir. Yaşa
dayalı tabur analizinin kestirimci olanına Thompson ve Bell Modeli denmektedir.
ageing [yaş belirleme (yaşlandırma)] 1- Popülasyon, stok ya da bireysel balığın yaşının belirlenmesi. ® Age
determination (Yaş tayini).
ageing [yaşlanmak] 2- Balıkların yaşı ve
yaşlanması.
ageing technique [yaş tayini tekniği] Balığın yaşının, sert
aksamlarındaki halkalardan belirlenmesinde kullanılan yöntem.
age-length composition [yaş-boy bileşimi] ® Age-length
key (Yaş-boy anahtarı)
age-length curve [yaş-boy eğrisi] Yaş ile boy arasındaki ilişkiyi gösteren eğri. Yaş-boy
anahtarının basitleştirilmiş şekli.
age-length key [yaş-boy anahtarı] Yaş-boy anahtarları çift
frekans dağılımı tabloları olup genellikle sütunlar yaşı, satırlar ise frekans
değerlerini içerir. Yaş-boy anahtarı oluşturulmuş bir stoğun çok sayıda pazarlanan
bireyinin boy ölçümleri kullanılarak, stoğun avlanan kısmının boy dağılım
değerleri yaş dağılımı değerlerine çevrilir.
age-structured assessment [yaşa dayalı tahmin] Stokta değişik yaştaki balıkların göreceli bolluğuna
dayalı olarak stok durumunun tahmini.
aggregated fishery data [birleştirilmiş balıkçılık verisi] ® Pooled
data.
aggregating device [yığıcı aygıt] Balıkları cezbederek yığan aygıt.
aggregation [yığılma] Bir araya gelerek yığılma. Canlıların (köpek balıklarının) avlanmak için bir araya gelmesi. Buna
avcılar birliği anlamında ‘hunting aggregation’ denmektedir.
aggression [saldırganlık] 1- Kendi bölgesini, yavrusunu
korumak için başkasına zarar vermek ya da zarar vermeye yönelmek. Yırtıcı
(predator) davranışı saldırganlık değildir.
aggressivity [saldırganlık] 2- Saldırı ve çatışmaya hazır
ya da eğilimli olmak.
Agnatha (lampreys,
hagfish) [Çenesizler (Agnata)] Omurgalılar
(Vertebrata) altkabilesinin üstsınıfını içerir. Çeneleri ve çift yüzgeçleri
yoktur. 7 ya da daha çok solungaç deliği bulunur. Döllenme vücut dışında olur.
İskelet kıkırdaklı olup kalp iki odacıklıdır. Deniz canlılarının küçük bir
birimini oluştururlar.
agonistic [kavgacı] Hayvanların sosyal ilişki ve
etkileşimlerinde bazı bireyler diğerlerine üstünlük sağlamak, bunu göstermek
için saldırgan, tehditkar kavgacı davranış gösterebilirler.
agonistic behaviour [çatışma davranışı] Çatışmadaki davranış şekilleri.
ahead [ileri] Makinenin gemiyi öne doğru hareket ettirmesi.
Aidablennius sphynx (sphinx blenny) [horozbina] TL=8 cm. Tabansal (demersal) bir tür olup sığ kayalıkların güneşli
tarafında rastlanır. Yumurtaları tabansal (demersal) ve yapışkandır. Erkek
bireyler yumurtayı bekler.
aimed fishing [hedefli balıkçılık] Belirli bir grubu,
örneğin sonarda görünen bir hamsi sürüsünü hedef alan balıkçılık.
air bladder [yüzme kesesi (hava
kesesi)] ® Swim
bladder.
air breathing fishes [hava soluyan balıklar] Solungaçlarının yanında
atmosferdeki havayı da yardımcı özel solunum organlarıyla soluyan balıklar
(Clariidae, Channidae, Belontidae, Osteoglossidae ve akciğerli balıklar-Dipnoi)
için kullanılmaktadır.
air curtain [hava perdesi] Delikli bir borudan çıkan havanın sudaki kabarcıklarından
oluşan perde. Balıkların belirli bir yere (örneğin ağa) yönlendirilmesinde
kullanılan bir cins çittir.
air embolism [hava embolizmi] ® Gas bubble disease.
air pollution [hava kirliliği] 1- Atmosferde
doğal düzeyin üzerinde olup canlı yaşamı etkileyecek düzeyde bulunan maddelerin
oluşturduğu kirliliktir.
air pollution [hava kirliliği] 2- İnsan aktivitesi ya da volkanik
patlama sonucu atmosfere karışan her türlü malzemedir.
air pump [hava pompası] Akvaryumlarda hava taşına hava basan pompa.
airbreathing catfishes [?] ® Clariidae.
airstone [hava taşı] Akvaryuma oksijen girdisini sağlamak için hava
pompasından gelen havanın kabarcık oluşturmasında kullanılan çok ince ve bol
delikli malzeme.
al. (alii, al.) (abbrev) [diğerleri, diğ]. Diğerleri anlamına gelen kısaltma.
alarm [alarm] Tehlike ya da tehlike anını hemcinslerine iletme
işareti.
alarm substance [alarm maddesi] Balığın yaralanması halinde eşdaşların tehdit ve tehlikeye karşı uyarılması
için salgılanan madde.
albacore [yazılı orkinos, uzunkanatton,
akorkinoz balığı, ton balığı, orkinoz, tulina] ® Thunnus alalunga.
albatross [albatros] Tüyleri beyaz, gri ve
esmer olabilen, gagası eğri uçlu olup, dar uzun kanatlı irice bir deniz kuşu.
albedo [albedo] Kelime anlamı beyazdır. Deniz yüzeyinden yansıyan ışın ile deniz yüzeyine
ulaşan ışın arasındaki orandır. Bu oran beyaz cisimlerde 1 ve siyah cisimlerde
ise 0’dır. Kısaca yansıtma gücü
ölçüsü olan bir katsayıdır.
albino [akşın] Renksiz yani doğuştan beyaz balık. Genellikle kremsi beyaz olup gözler
retinadaki kan damarlarının görünmesi nedeniyle kırmızıdır. Doğada ender
rastlanır. Mağarada yaşayan türler ise genellikle renksizdir.
Alburnus alburnus (bleak) [?] Sazangil tatlı-su balığıdır. Boyu
18-
Alburnus tarichi (tarek) [inci
kefali] ® Chalcalburnus tarichi.
alcohol [alkol] Genel olarak etanol için kullanılır. Canlı malzemenin
uzun süre saklanması (konserve edilmesi) için %70-80 derecelik etanol ve %45-50
derecelik izo-propil alkol kullanılır.
alecithal [alesital] Yumurta sarısı çok küçük ya da hiç olmayan yumurta.
Alectis alexandrinus (African threadfish) [melek
balığı, iskender balığı]
Boyu TL=100 cm ve ağırlığı 3,200 g kadar olabilir. Yüzücü
(pelajik) balık olup
Alee effect [Alle etkisi] Popülasyon sıklığının (yoğunluğunun) belirli bir eşik
düzeyin altına düşmesi halinde karşılaşılan sosyal çiftleşme bozukluğu yani
çiftleşememe durumudur. Çiftlerin birbirlerini bulamamaları balıkçılıkta karşı
cinse bağımlılık (depensation) olarak bilinmektedir. Karşı cinse bağımlı ölüm,
stok sıklığı azalırken bağımlılık ölümü artarsa oluşur. Bazı balık stoklarının
çökmesinden sonra, balıkçılık yapılmadığı halde (F=0) kendilerini
toparlayamamalarının nedenleri olarak şunlar ileri sürülmektedir: i)
Yiyen/yenen ilişkisindeki etkileşim nedeniyle ölümler artmış olabilir. ii)
Çiftleşecek birey bulma zorlaşmış olabilir. iii) Döllenme şansı azalmış
olabilir. iv) Cinsiyet (dişi-erkek) oranları değişmiş olabilir. v)
Yumurtlamadaki sosyal ilişkilerin yoğunluğu azalmış olabilir. Bunların hepsi ya
da bir kısmı popülasyon büyüklüğünün artmamasının nedeni olabilir ki bu gibi
durumlara Allee etkisi ya da karşı cinse bağımlılık denmektedir.
Alepes djedaba (shrimp scad) [çatal balığı] Boyu TL=40 cm ve ağırlığı
Alepisauridae (Lancetfishes) [Neşterbalığıgiller] Actinopterygii sınıfı, Aulopiformes takımı, Alepisauridae ailesi Alepisaurus cinsinde 2 türü bilinmektedir. Okyanussal olup yüzücü (pelajik) yırtıcılardır. Akdeniz’de tek türü
yaşar. İnce uzun gövdelidirler. Boyları
2 metre kadar olabilir. Yaygın olmalarına rağmen çok az araştırılmıştır. Baş
basık, yüz uzun ve sivridir. Ağız genişçe yarıktır. Alt çenede büyük birkaç
köpekdişi ile çenelerde tek sıralı küçük dişler vardır. Yüzgeçleri yumuşak
ışınlıdır. Yüksek ve yelkeni andıran sırt yüzgeci gövde kadar uzundur. Yağ
yüzgeci vardır. Kuyruk yüzgeci derin çatallıdır. Deri çıplaktır (pulsuzdur).
Sırt metalik mavi gölgeli olup koyudur. Yanal karina siyahtır. Yüzgeçler koyu
esmer ya da siyahtır. 1,000 m’den daha derinde de yaşarlar. Geceleri yüzeye
yaklaşırlar. Erdişi (hermafrodit), olup yumurtlayarak çoğalırlar (ovipar).
Etoburdurlar, balıklar, kafadanbacaklılar, gömlekliler ve kabuklularla
beslenirler. Daha çok kuzey Atlas Okyanusu’nda yaygındırlar.
Alexandre
Agassiz [Alexandre Agassiz]
® Agassiz.
alfa mesosabrobe zone [alfa-mezosaprob
kuşak] ® Saprobian
systems.
alfonsinos
(alfonsins) [?] ® Berycidae.
algae [su yosunları (algler)] 1- Deniz ve
tatlı sularda yaşayan köksüz sucul bitkiler.
algae [su yosunları (algler)] 2- Kısmen ya
da tamamen su altında ya da nemli yüzeylerde yaşayan, klorofil ve diğer
fotosentez pigmentleri içeren bitkisel organizmalara verilen toplu ad.
algae [su yosunları (algler)] 3- Sularda yaşayan
bitkisel organizmalardır. Birçok grubu vardır. Bunlar; diatomlar-Bacillariophycea, yeşil suyosunları-Chlorophycea, esmer su
yosunları-Phaeophycea, kırmızı su yosunları-Rhodophyceae, mavi su
yosunları-Cyanophycea, sarı-yeşil algler-Xanthophycea ve dinoflagellatlar-Dinophycea. Bunlardan
Cyanophycea-mavi su yosunları gerçek hücre çekirdeklerinin olmaması nedeniyle
günümüzde artık alglere katılmamaktadır. Bu grupların taksonomileri de pek
oturmuş sayılmaz.
algae and
their features [algler ve özellikleri] Algler heterojen bir bütünü
oluştururlar. Biçimbilimleri çok değişkendir. Örneğin tallus şekilleri
iplicikli, silindir yapılı, hafif yassı ya da yaprağı çok yassı, şerit ya da
kayış ya da değişik şekillerde olabilir. Yine dallanma karşıt, dairesel halka
diziliş, çatal ve ya da almaşık olabilir. Tabana sabitlenmeleri de çok
değişiktir. Örneğin disk gibi yapıyla, az çok silindir biçiminde köksü ve
dallara ayrılmış, tabana gömülmüş olabilir. Boyları çok farklıdır. 0,1 m'den
birkaç metreye kadardır.
algal bloom [alg patlaması] Sudaki besin maddelerinin
(gübrelerin) artması sonucu su yosunlarının miktarlarındaki ani artma.
algal crash [alg çökmesi] Alg patlaması (aşırı çoğalması) sonrasında oluşan ani düşüş-azalma (ölüm).
Bu karbon dioksit ve amonyak oluşmasına ve organik maddenin parçalanması sonucu
nitrat ve fosfatın suda artmasına fakat oksijenin azalmasına yol açar ki bu da
yerel balık ölümlerine neden olur.
algal toxicosis [alg ağılaması (alg zehirlemesi)] Microcystis, Anabaena ve Aphanizomenon cinslerinin
ağılı (zehirli) madde bırakmaları sonucu balıkların ölmesi.
algicide (algisid) [yosunkıran] Yosunları öldüren
kimyasallar. Genelde bilinen bitkikıralar yosunları da kırmaktadır. Ancak
musluk suyuna katılan klor da yosunları kırmakta ise de doğrudan yosunkıran
olarak değerlendirilmez.
alginic [alginik asit, alginat] Kıvam artırıcı madde olup karbonhidrat, (mannoz ve
glükoz tabanlıdır). Endüstride yaygın olarak kullanılır (kağıt yapımı,
beslenme, vb.). Bazı kahverengi alglerden (Laminaria)
elde edilir.
alginophyte
[alginofit] Esmer (kahverengi) algdir (örneğin Laminaria, Cystoseira). Hücre çeperleri alginik
asit içerir.
algology [yosunbilim] Su yosunları bilimi. Su yosunlarını inceleyen bilim dalı (fikoloji).
algorithm [algoritma] Her türlü dizgeli (sistematik) hesap yöntemi. Bu yöntem, sınırlı sayıda
işlemden yola çıkılarak bir sonuca ulaşmak için belirlenmiş ve tanımlanmış
işlem ve kuralların tamamı olarak algılanmaktadır. Bu terim 9. YY’da yaşamış
olan Farslı matematikçi Ebu Abdullah Muhammed İbn Musa el Harezmi’nin adının
Latinceye aktarılmasından kalmıştır.
alien species [alien tür] Alien aslında ‘yaratık’ anlamındadır. Alien tür ya da yaratık tür görüldüğü
bölge ya da alanda daha önce görülmemiş ve oraya ait olmayan farklı ekosistemden
gelmiş ‘acayip’ tür(ler) için kullanılmaktadır. Örnek; Caulerpa taxifolia (katil yosun).
aliforme [kanatsı] Kanat şeklinde.
alimental migration [beslenme göçü (nafaka göçü)] Besin ve su aramak için yapılan hareket. ® Migration.
alizarin [alizarin] Bitki
kökünden elde edilen glikozit halindeki doğal boya maddesi. Zararsız olup hızla
bozunur ve çöker. Bu nedenle deşarj noktalarından seyrelmenin ve dağılımın
(akıntıların) izlenmesinde kullanılır. Canlıların kemiğine yerleşir. Türk
kırmızısı adıyla boyama işlerinde de kullanılır.
alkali [alkali] Tanımı; [OH-]/[H+] (OH- iyonu
konsantr/H- iyonu konsantr).
alkaline death point [alkali ölüm noktası] Suyun bazik olması sonucu balığın kabaca
pH>11,0’dan sonra ölmesi.
alkalinity [alkalinite] 1- Çözeltinin asitlik/bazlık
göstergesi.
alkalinity [alkalinite] 2- Sudaki bazların miktarı.
mg/l CaCO3 olarak verilir.
alkalinity [alkalinite] 3- Karbonat, bikarbonat ve hidroksitlerin sudaki asitleri nötralize etme
kapasitesi.
allele [alel] Birbirine ait.
allis shad [tirsi balığı, karagöz tirsi, tirsi] ® Alosa alosa.
allogenic [allojenik] Dış nedeni olan. Başka bir yerde oluşmuş ve taşınmış.
allogenic sedimentation [allojenik çökelme (allojenik
sedimentasyon)] Kimyasal yolla belirli bir su kütlesinde oluşmuş ve daha sonra taşınmış
çökel.
allometric condition factor [allometrik kondisyon faktörü] k= w/Lb.
k=Kondisyon faktörü, w=ağırlık (g), L=Boy (cm), b=Boy-ağırlık ilişkisinde
regresyon değeri. ® Condition coefficient.
allometric growth [allometrik büyüme] İzometrik büyümenin tersidir. Vücut parçalarının eşit
olmayan büyümesidir. w=a.Lb denklemindeki işlevsel regresyon
değerinin 3>b>3 olduğu ve b=3 olmadığı büyüme.
allometry [allometri] Vücudun bir kısmının ya da parçasının vücudun tamamına
göre farklı büyümesinin incelenmesidir.
allomimetic behaviour [allomimetik davranış] Aynı düzeyde karşılıklı uyarı ve eşgüdüm davranışı için kullanılan bir
terimdir. ®
Synchronous behaviour.
allopatric [allopatrik] Taksonomik grup ya da popülasyonların coğrafi izolasyonu.
Alloteuthis subulata (European common squid) [?] Gövde uzun ve erin erkeklerde bir kuyruk ile
sonlanmaktadır. Boyu erkeklerde en çok 20 cm ve dişilerde 12 cm olabilmektedir.
Sığ suda yaşar. 200 m derinliğe kadar farklı tabanda yayılır. Mevsimsel
göçerdir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
allotrophic lake [allotropik göl] Çevredeki karasal kesimden organik madde alan göl.
allowable biological catch (ABC) [izin verileblir biyolojik av] Stok işletiminde bir tür ya da türler grubunun avlanmasına izin verilen av
miktarının belirlenmesinde kullanılır. İdare (avcılığı düzenleyici organ) bilim
adamları grubunun verdiği izin verilebilir biyolojik av (ABC) değerlerini
kullanarak o yıl için avlanmasına izin verilen toplam av miktarını (Total
Allowable Catch=TAC) belirlerler.
allowable catch [izin verilebilir av] Bir tür ya da türler
grubundan balıkçılığı düzenleyici organ tarafından avlanmasına izin verilen av
miktarıdır. Çoğunlukla avlanmasına izin verilen toplam av miktarı (Total
Allowable Catch=TAC) olarak anılır. ® Total allowable catch (Toplam izin verilebilir av).
allowable catch estimate [izin verilebilir av tahmini] Bir bölgedeki balık
stoğundan yapılabilecek (alınabilecek) av miktarının tahminidir. Eşdeğerli
olarak buna kabul edilebilir av tahmini (acceptable catch estimate)’de
denmektedir. ® Acceptable catch estimate (Kabul edilebilir av tahmini).
allowable quota [izin verilebilir kota] Bir tür ya da türler
grubundan balıkçılığı düzenleyici organ tarafından avlanmasına izin verilen av
miktarının (TAC) balıkçılar ya da ülkeler arasında taksimi, kısaca kota.
alongside [aborda] Gemilerin bordalarının birbirine ya da gemi bordasının
iskeleye tamamıyla yanaşması.
Alopias vulpinus (sapan balığı) [thintail
thresher] Kayıt edilen en büyüğü
Alopiidae (thresher sharks) [İri-harharyasgiller] Chondrichthyes sınıfı, Elasmobranchii altsınıfı, Lamniformes takımında yer alan bir
ailedir. Alopias cinsinden üç türü
bilinmektedir. Aile iri bireyleri barındırmaktadır. Gövde ve kuyruk silindir
şeklindedir. Kuyruk yüzgecinin üst lobu çok uzundur (heteroserk). Rengi mavimsi,
siyahımsı ya da sırta doğru esmer olup karın kısmı beyaz ya da grimsidir.
Aile bireyleri kıyı suları, derin sular
ve açık denizlerde yaşarlar. Ancak çoğunlukla kıta sahanlığında görülürler. İyi
yüzücü ve canlı doğurucudurlar (ovovivipar). Boyları 60-150 cm arasında değişen
2 ya da 4 yavru verirler. Yavrular ana karnında yumurta sarısını tüketirler.
Bundan sonra annenin döllenmemiş yumurtalarını yerler (oofaji). Yırtıcıdırlar,
mürekkep balığı ve sürü oluşturan küçük yüzücü (pelajik) balıklarla beslenirler.
Soyları tehlike altındadır.
Alosa alosa (Allis shad) [tirsi
balığı, karagöz tirsi, tirsi] En çok, boy TL=83 cm, ağırlık 4 kg ve 10 yaşında olabilmektedir. Yüzücü
(pelajik) yukarı-göçer (anadrom) balık olup daha çok sığ sularda bulunur.
Ticari balıkçılığı önemsizdir. Yaşamının büyük bir kısmını denizde geçirir.
Göçmen ve sürü oluşturan bir türdür. Mayıs’ta büyük nehirlere yumurtlamak için
girer. Kirlilik ve nehirlere kurulan barajlardan etkilenmektedir. Soyunun
tehlike altında olup olmadığı hakkında yeterli bilgi yoktur.
Alosa caspia (Caspian shad) [tirsi,
Hazartirsi] En çok TL=32 cm,
Alosa fallax (twaite shad) [dişli tirsi, tirsi] En çok TL=68 cm, 1,500 g ve 25 yaşında olabilir. Yüzücü (pelajik)
yukarı-göçerdir (anadrom). Çok sığ kıyısal sularda rastlanır. Ticari
balıkçılığı önemsizdir. Sürü oluşturur. Yumurtlamak için nehirlerin üst
kısımlarına göçmez. Kumlu, çakıllı taban üstünde gece yumurtlar. Yumurtalar
tabansaldır (demersaldır). Kirlilikten etkilendiği söylenebilir. Soyunun
tehlikede olup olmadığı hakkında bilgi eksiktir.
Alosa fallax nilotica (Mediterranean shad) [dişli tirsi, beneklitirsi,
tirsi] En çok TL=39 cm ve
Alosa pontica (Pontic shad) [Karadeniz ringa balığı, ringa balığı,
tirsi] En çok TL=45 cm ve 7 yaşında olabilir. Yüzücü (pelajik)
yukarı-göçer (anadrom) balıktır. Karadeniz su sisteminde 3-
Alpheidae (snapping shrimps) [çıt karidesleri] Orta boylu, güçlü kıskaçlı ancak kıskaçlar eşit değildir.
FAO'nun 37. balıkçılık alanında 5 cinse ait 14 tür yaşamaktadır. Bu türlerin
6'sı Hint Okyanusu-Büyük Okyanus kesiminden olup Süveyş kanalı
yoluyla doğu Akdeniz’e göç etmiştir.
Alpheus
glaber
(red sanapping shrimp) [?] Sin. Alpheus ruber. Alpheidae ailesinde orta
boyda karides olup ailenin özelliği olan farklı irilikte kıskaç taşımaktadır.
Rengi kırmızı-pembe olup toplam boyu 4,3 cm kadardır. Geneli 3 - 4 cm'dir.
Çamurlu abanda 35 - 500 m derinliklerde yaşar. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege
kıyılarında bulunur. Olta yemi olarak kullanılır.
Alpheus
ruber
(red sanapping shrimp) [?] ®
Alpheus glaber.
Alpine lake [Alpimsi göl] Dağlık bölgede soğuk ve karlı buzlu koşullardaki soğuk iklim gölü.
Alsidium helminthochorton (Corsican moss) [?] Kırmızı algdir, tallusu dik durur, düzensiz dallıdır. Büyüme dorukta olur
(uçtadır - apikal). Üreme trigeniktir (3 kuşaklıdır). Genelde 2 - 5 cm boyunda
olup ışıklı, sakin kesimlerde, 1 m den sığ sert zemin üstünde bulunur.
Türkiye'nin Ege kıyısında yayılmıştır. Elle toplanır, ilaç olarak değişik
kullanımı vardır.
alteration of generations [döl değişimi, döl almaşı] 1- Bazı
yosun, mantar vb’de üreme döngüsü için kullanılan bir terimdir. Bu canlıların
gelişmeleri belirli evrelere ayrılmış olup vücut yapıları ve yaşayışları ile
çoğalmaları bu evrelerde farklılıklar gösterir.
alternation
of generations [döl değişimi, döl almaşı] 2- (Heteromorf). Bitkilerde
yaşam döngüsünü tanımlamada kullanılır. Diploid ve haploid evreler arasındaki
değişmedir ve aynı döngüde yer alan
döldeki gametofit ve sporofit’in farklı morfolojiye sahip olmasıdır.
alternation of
generations [döl değişimi, döl
almaşı] 3- İzomorf.
Bitkilerde yaşam döngüsünü tanımlamada kullanılır. Diploid ve haploid
evreler arasındaki değişmedir ve aynı döngüde yer alan döldeki gametofit ve
sporofit’in (kırmızı alglerdeki tetrasporofit) aynı morfolojik yapıya sahip
olması (az ya da çok benzerlik göstermesidir).
Amandibulata [Amandibulata] Mandibulu olmayan. Çenesiz.
Bir eklembacaklı grubu.
amateur fisher [amatör balıkçı] Avladığı balığı
satmayan, spor ve kendi zevk ve tüketiminde kullanan kişi.
çevreleyen 1- Bir organizmayı saran güncel çevresel koşul(lar). Örnek; çevreleyen
sıcaklık – ambient temperture.
ambient [kuşatan] 2- Etrafı saran koşullar ya da bu koşullardan biri. Örnek; kuşatan sıcaklık. ® Surrounding.
ambient [ortam] 3- Belirli bir yerde bulunan (o
yeri çevreleyen) durum, koşul. Örnek; ortam sıcaklığı.
ambient temperature [kuşatan sıcaklık] Çevreyi, ilgi alanını
saran, hüküm süren sıcaklık.
ambulacral sucker (tube foot) [ambulakral ayakçık] Echinodermata -
Derisidiken-lilerin tutunmaya yarayan yapışıcı ve hidrolik prensiple çalışan,
uzatılıp geri çekilebilen ayakçığı.
amensalism [amenzalizm] Türlerden biri zarar görürken-etkilenirken diğerinin ne zarar ne de yarar
gördüğü-etkilenmediği ilişki (- 0). Örnek: Çevre yapısının bir tür tarafından
değiştirilmesi ve bir beslenme grubunun yok edilmesi. Tabana gömülen ve
çökeltiyle beslenen organizmalar ince kumlu zeminde daha çoktur. Tabana gömülen
organizma etrafta daha ince askı yükün oluşmasına neden olur. Bu ise askı yükle beslenenlerin filtreleyerek besin
alma organlarının tıkanmasına ve bunların beslenmesinin zorlaşmasına sonuçta
sayılarının azalmasına yani olumsuz etkilenmesine yol açar.
amictic [amiktik] Su deveranı olmayan sürekli buzla kaplı göl.
amidon [nişasta] Polisakkarit’dir (uzun-zincirli-moleküldür). Bu
yedek karbonhidrat glükoz tabanlıdır, Chlorophyta’da bulunur; plastitlerin
içerisine yerleşmiştir (intraplastidial).
amidon
cyanophyceen [siyanofit
nişastası] ® Cyanamylon.
amino
acid [amino asidi] Amin ve karbosiklik asit gruplarına sahip olup proteinlerin temelini
oluşturan madde.
Ammodytes [Ammodytes] 1- Bir
balık cinsi. ® Ammodytes tobianus.
ammodytes [ammodytes] 2- Saklanan, dalan.
Ammodytes tobianus (small sandeel) [kum
balığı, küçük kum yılan balığı] Genelde yem balığı olarak kullanılmakta olup ticari önemi yüksektir. TL=25
cm boya ulaşabilir. Çoğunlukla kumlu, yakın kıyısal tabanda rastlanır. Kışı
kuma gömülü geçirir. Bireyleri değişimli olarak ya kuma gömülü kalırlar ya da
sürü halinde yüzerler.
Ammodytidae (sand lance, sandlance, sand-eels) [Kumbalığıgiller] Trachinoidei alttakımının bir ailesi olup daha çok Ammodytes cinsiyle (6 tür) tanınmıştır. Bundan başka ailede Ammodytoides (6 tür), Bleekeria (3 tür), Gymnammodytes (3 tür), Hyperoplus
(2 tür), Lepidammodytes (1 tür), Protammodytes (2 tür) cinslerinde toplam
23 tür yer almaktadır. İnce uzun vücudu yılan balığını andırır ve küçük
pullarla kaplıdır. Yüz uzun ve sivri, üst çene öne uzayabilir (protraktil).
Dişleri yoktur. Sırt yüzgeci kısa olup yumuşak ışınlıdır. Kuyruk çataldır,
karın yüzgeci bulunmaz. Küçük pullar çemberimsidir (sikloid). Yüzme kesesi
yoktur. Sırt açık esmer, altın sarısı gölgeli ya da yeşilimsidir. Karın gümüş
rengindedir. Boyları 10-
ammonia [amonyak] Ağılı (zehirli), tahriş edici gaz (NH3). Gübre maddesi, üre
bileşeni.
ammonia poisoning [amonyak ağılaması (zehirlemesi)] Amonyak zehirlemesi. Akvaryumlarda besin ve sair maddelerin parçalanması
sonucu oluşan amonyakla ağılanma (zehirlenme). Belirtileri balıkların yüzeyden
hava yutması ve mukus (sümüksü malzeme) salgılanmasıdır.
ammonia tower [yaş/kuru filtre] ®
Wet/dry fitler.
ammonification [amonyaklama] Nitrat ve nitrit’in bakterilerce amonyum bileşiklerine indirgenmesi.
ammonifying
bacteria [amonyaklayıcı
bakteriler] Organik maddelerce
yüklenmiş (atık) sularda amonyağı açığa çıkaran bakteriler.
ammonium [amonyum] Tek değerli NH4
radikalinin adı.
Amnesic Shelfish Poisoning (ASP) [uyuşturan midye
ağılaması] Bir olasılıkla diatomların ürettiği nörotoksin (sinir
sistemini etkileyen) maddesinin besin zincirinde midyelere ve oradan da insana
ulaşarak hafıza kaybı ve sersemlik yaratan ağılanma (zehirlenme).
Amoeba [Amoeba] 1- Amip.
amoeba [amoeba] 2-
Değişken.
amoeboids [Kökayaklılar] ®
Rhizopoda.
amphi- (prefix) [amfi-] Etrafında, iki tarafa,
iki türlü, iki yanda, etrafta. Amfidrom balıklar (amphidromous
fish)-Etraf-göçer balıklar.
Amphibia (amphibian) [İkiyaşayışlılar] Kurbağa ve semenderleri içine alan soğukkanlı omurgalı
hayvanlar sınıfı olup ilk evrelerinde solungaçlarla, başkalaşmadan
(metamorfozdan) sonra ileri ve yetişkin evrelerinde ciğerleriyle solurlar. Hem
karasal hem de sucul yaşam özellikleriyle balıklar ile sürüngenler arasında yer
alırlar. Çıplak derilidirler. Salientia sınıfı altında Gymnophiona
(Ayaksızlar), Urodela (Kuyruklular), Anura (Kurbağalar) takımlarına ayrılırlar.
amphibian [İkiyaşayışlılar (amfibyumlar)] ®
Amphibia.
amphibiotic [amfibiyotik] 1- Erinlerinin karasal, kurtçuklarının sucul evresi olan
organizma(lar).
amphibiotic [amfibiyotik] 2- Konak ile ortak yaşayış ya da parazit ilişkisinde olan
mikroorganima(lar).
amphidromous fish [etraf-göçer balıklar (amfidrom balıklar)] Gelişmelerinin belirli evrelerinde tatlı-su ve deniz
arasında göçen balıklar olup göçlerinin nedeni üreme değildir (amphi = iki yönde iki taraflı). ® Balık göçleri (fish migration).
Amphineura (sea cradles, chitons) [İlkel-yumuşakçalar (amfinöra)] Bu hayvanlar, yumuşakçalar sınıfından olup birbirine
bağlı 8 plakadan oluşan uzunlamasına iki yanlı (bilateral) bakışımlı (simetrik)
gövdelidirler. Gövde dikensi kıllı olabilir. Plaka bağlantıları esnektir.
Hayvan kaslı ayak üzerinde sürünürken bükülebilir. Dişlidil (radulası) olan
ağız önde ve anüs arkadadır. Boyları birkaç mm’den 30-35 cm’ye kadar olabilir.
Deniz canlılarıdırlar. Yüzeyden yosunları dişlidili ile kazıyarak beslenirler.
Amphioxus [amfioksus] 1- Branchiostomata cinsinin sinonimi. ® Branchiostomata.
amphioxus [amfioksus] 2- Her iki ucuda sivri.
amphipoda [kum pireleri (amfipoda)] Küçük tatlı ve tuzlu suda (denizde) yaşayan kabuklular
(Crustacea).
amphitrophic [çiftbeslek (amfitrof)] Gündüz fotosentez, gece kemosentez ile yaşamını sürdüren
organizmalar.
Amphneuira
[sea cradles (chitons)] ® Amphineura.
amplitude [amplitud] Dalga yüksekliği.
Amygdale
decussata (grooved carpet shell) [?] ®
Ruditapes decussatus.
ana- (prefix) [ana-] Yukarı doğru, geriye.
anabiosis [anabiyoz] Yeniden canlanma. Kurak geçen dönemi, ölü benzeri durumda geçirdikten sonra
yeniden canlanma. Birçok omurgasız hayvan bu yeteneğe sahiptir.
anabolism [özümleme
(anabolizma)] 1- Büyük molekülleri oluşturan metabolizmanın
bir parçasıdır. Anabolizma doku ve organları oluşturma eğilimidir; yani
canlının yeni hücre ve dokular oluşturarak büyümesini sağlayan olaylardır. Bir
diğer anlatımla karmaşık moleküllerin oluşturulmasıdır. Kısaca özümleme olaylarının hepsi olup katabolizmanın tersidir. ® Catabolism (Yıkım,
katabolizma).
anabolism [özümleme (anabolizma)] 2- Yıkım
karşıtı olup organik maddelerin (besinin) canlı dokuya dönüşme işlemlerinin
tamamıdır. ®
Catabolism (Yıkım, katabolizma).
Anacanthini (Gadiformes, cod
likes) [Dikensizler] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, morinamsıların (Gadiformes) bir diğer adıyla Anacanthini takımındaki balıkları
kapsar. Bu takım 11 aileyi içermektedir. Aile bireylerinin yüzgeç ışınları
yumuşak olup ekonomik önemleri yüksektir. Yüzme keselerinin basınç kanalı
yoktur. ®
Gadidae.
Anadara corbuloides (basket ark) [?] Çamurlu döküntü üstünde 25-30
metrelerden 100 m'den daha derinde yayılır. Boyu en çok 7 cm kadardır.
Türkiye'nin aralıklarla Akdeniz kıyılarında ve Ege kıyılarının tamamında
bulunur. Avcılığı vardır.
Anadara diluvii (diluvial ark) [?] Sin. Diluvarca diluvii. Yanal şişkinlikleri farklı eşit kabukludur. Bisal
çentiği yoktur. Kancalar kıvrıktır. Dışı ışınsal kaburgalıdır. Dış zarı
(derisi) koyu sarıdır. Düz eklemlidir (mafsallıdır). Kabuk rengi beyaz, dıştan
esmer pas renginde olup içi sarımsı pembedir. Boyu en çok 7 cm olup geneli 3 -
4 cm'dir. Kumlu-çamurlu, döküntülü tabanda 5 m ile 500 m'ler arasında yayılır.
Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
anadromous [yukarı-göçer (anadrom)] Irmak kaynağına doğru çıkan balık. Örnek; bazı Alabalıkgiller
(Salmonidae) ailesi türleri.
anadromous fish [yukarı-göçer
balıklar (anadrom balıklar)] Yaşam süreçlerinin büyük
bir kısmını denizde geçiren ve yumurtlamak için yukarı (nehir ve ırmakların
kaynağına doğru) tatlı-suya göçen balıklar. (ana=yukarı, yukarıya). Örnek; som
ve deniz alası. ® Balık göçleri (Fish migration).
anaemia [anemi] Kansızlık.
anaerebiosis [anaerobiyoz] Oksijen ve havanın bulunmadığı ortamda sürdürülen yaşam.
anaerobic
decomposition [anörobik (anaerobik) ayrışma] Oksijenin bulunmadığı koşullarda mikroorganizmaların
organik maddeleri ayrıştırması.
anaerobik [anörobik (anaerobik)] Aerobik’in tersi. Suda, çözünmüş oksijensiz ortam ya da
koşullar.
anaesthetic [anastezik] Balığın hareketliliğini sınırlayan uyuşturucu kimyasal
maddeler. Çoğunlukla kullanılan kimyasalların başında MS 222 gelmektedir.
anahtar [key] Bir tür ya da türlerin tanımlanmasında kullanılan açıklamalı özellikler
listesi. ® Identification
key (Tanımlama anahtarı).
anal [dışkıl] Anüsle ilgili, makata ait.
anal fin (proctal fin,
proctopterygium) [dışkıl yüzgeç (anal yüzgeç)] Anüsle
ilgili yüzgeç. Balığın anüsüne yakın olan yüzgeci.
analysis [analiz] Çözümleyerek.
Bileşen ve bileşenlerine ayırarak.
analytic [analitik] Çözümsel.
Açılımcı çözme yolu.
anatomy [anatomi] Yapıbilim. Organizmaların yapısını inceleyen bilim.
anavasya (anavaşya) [?] Yunancadan dilimize geçmiştir. Yunanca, ana =
yukarıya; vasis= kanaldan. ® Balık göçleri (fish migration).
ancestor [ata] Soy, sop, cet. ® Phylum. ® Strain.
ancestral [atasal] Öncekinden, atadan gelen özellik.
anchor [çapa] Deniz araçlarını sabitlemede kullanılan, tabana
indirildiğinde zemine gömülebilen ve gemi demiri de denilen bir tür ağırlık. Bu
türden görece büyük çapaların yanında denize bırakılan ancak tabana inmeyen
çapalara ise deniz çapası (sea anchor) denmektedir.
anchor
dragging [demir
taraması] Çapanın tabana iyi
oturmaması ya da zincirin yeterli bırakılmaması sonucu geminin kayarak yer
değiştirmesi.
anchor ring [anele] Hareketli demir halka.
Örnek; çapaya bağlı hareketli halka.
anchoring [demir
atmak] Tekneyi sabitlemek için
uygun derinliğe çapayı indirerek oturtmak ya da derin suya çapayı indirmek.
anchovies [Hamsigiller] ® Engraulidae. ® Engraulididae.
andr [andr] Erkek, erkek özellik. Örnek; jinandromorf (gynandromorph = erkek ve dişi
özellikleri taşıyan).
andro- (prefix) [andro-] Erkek. Koca.
androgamete [androgamet] Atmık gözesi (hücresi).
Mikrogamet.
anemometer [rüzgârölçer
(anemometre)] Rüzgâr hızını deniz mili
olarak ölçen alet. Rüzgâr hızını ölçmede kullanılan aygıt.
Anemonia sulcata (snakelocks anemone) [?] Actiniidae ailesindendir. Boyu yaklaşık 10 cm kadardır. Dokunaçları görece uzundur (15 cm). Kayaların üstünde birkaç metreden 10 metre derinliğe
kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.
angel sharks [Kelergiller] ® Squatinidae.
angelshark [keler] ® Squatina
squatina.
angle (fishing rod,
fishhook) [olta] Kıvrık ve genellikle çengelli U tipi iğne yapıya bağlanmış uzunca ipi olan
av aracı.
angle iron chain (back board chain, chain bracket, board chain, chain triangle, towing chain) [açı
demiri, kapı zinciri] Trol kapısının suda
uçurtma prensibiyle ağın yakasının yanlara açılmasını sağlayan düzenek. ® Towing chain (Kapı zinciri).
angle of the fin [yüzgeç açısı] Kafadanbacaklılarda Yüzgecin arka kenarı ile mantonun
boylamasına ekseni arasındaki açı.
angler [deniz şeytan balığı, fener balığı] ® Lophius piscatorius.
anglerfishes [Fenerbalığıgiller] ®
Lophiidae.
angling (fishing
with angle) [oltacılık] Olta ile balık avcılığı.
angstrom [angström] 1Å=10-10 m = 10-8 cm = 0,1 nm. Uzunluk birimi.
Işığın dalga boyunun ölçümünde ve belirtilmesinde kullanılan birim.
Anguilla [Anguilla] Yılan balığı cinsi.
Anguilla anguilla (European eel, eel) [yılan
balığı] Yılan değildir. Kemikli
balıklardan olup dişisi TL=133 cm boy ve 2,9 kg kadar olabilmektedir.
Belirlenen en yüksek yaşı 85 yıldır. Tabansal (demersal) aşağı-göçer (katadrom)
bir balıktır. 0-
Anguillidae (eels, freshwater eels) [Yılanbalığıgiller]
Actinopyerygii-Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Neopterygii
altsınıfı, Anguilliformes-Yılanbalığımsılar takımı, Anguilloidei alt-takımında
Anguillidae ailesi, Anguilla cinsinde
19 tür ve 6 alt-tür yer almaktadır. Avrupa sularında tek bir türü bulunur (Anguilla anguilla). Gövde
yılan şeklindedir, öne doğru yuvarlak kesitlidir ve arka biraz basıktır. Ağız
uçta ve gözbebeği seviyesine kadar yarıktır. Alt çene, üst çeneyi az geçer;
dişler küçük olup çok sayıda sıralar halinde düzenlenmiştir. Gözler yuvarlak ve
küçüktür. Sırt yüzgeçleri kesintisizdir, göğüs yüzgecinin arkasından başlar
kuyruk yüzgeci ve dışkıl (anal) yüzgece bitişik görünümlüdür. Göğüs yüzgeçleri
iyi gelişmiştir. Karın yüzgeçleri yoktur. Elips biçimindeki küçük pullar deriye
dahildir. Rengi biyolojik ortam ve
gelişme evresine göre değişkenlik gösterir. Boyu en çok 150 cm olur ancak
çoğunluk 20-80 cm arasındadır. Aşağı-göçerdir (katadrom). Denizel kıyı
sularında, acı ve tatlı-sularda bulunur. En bilinen bireyi Anguilla anguilla’dır. Yumurtlama Sargasso Denizi’nde gerçekleşir.
Kıyılarda planktonla beslenen kurtçukları (larvaları) leptosefal (leptocephali)
adıyla anılır. Büyüyen kurtçukların izleyen gelişme evresi glass eel (camsı
yılanbalığı) adını alır. Kurtçuklar saydamdır. Bir yıllık olup ırmak ağızlarına
girmeye başlayanlara elver denir. Büyüme ve gelişmesini tatlı-suda tamamlayan
ve eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşan bireyleri yumurtlamak için denize göçer.
Avrupa yılan balıkları Sargasso Denizinde yumurtlar. Balıkçılıkları ve
besicilikleri önemlidir. Yılanbalıkları özellikle geceleyin aktiftir. Kış
uykusu süreçleri hariç çamura gömülü yaşarlar. Yumurtlama göçüne başlamış
bireyler beslenmeyi bırakır. Yumurtadan kültürü henüz yapılamamakta ancak
besiye alınabilmektedir.
anguilliform [anguiliform] Yılan balığına benzeyen şekilde olan.
anguis (snake) [yılan].
angular
roughshark [domuz balığı, dozum
balığı] ® Oxynotus
centrina.
Angulus
tenuis (delicate tellin) [?] ® Tellina
tenuis.
animal (zoon) [hayvan]
animal(ia) [animal(ia)] Hayvan(lar).
anion [(eksin) anyon] Negatif yüklü iyon (Cl-,
Br-). Elektrolizde
anyonlar anoda (+) doğru hareket eder.
anisogamy [anizogami] Eşit büyüklükte olmayan üreme ürünleri (yumurta ve
atmık). ® Seksual reproduction.
Annelida (segmented worms) [Halkalıkurtlar] Bu kabile (filum), yaygın bilinen yer solucanları (Oligochaeta), ve
sülükler (Hirudinea) altsınıfları ile (Echiura, Pogonophora yanında) denizde
önemli yeri olan çokkıllılar (Polychaeta) sınıflarını kapsar. Kabile mensupları
uzun, yuvarlak ya da yassı vücutludurlar. Kısa bir başı boğumlu vücut kısmı
izler. Vücut iki-yanlı (bilateral) bakışımlıdır (simetriktir). Gerçek solunum
organları yoktur. Çeşitli renkte olabilirler. Vücudun dış yüzeyi dayanıklı bir
kutikula ile örtülüdür. Vücut çeperi ve bağırsak arasında vücut boşluğu sölom
(coelom) yer alır. Her vücut boğumunda setae denilen kılsı çıkıntılar bulunur.
Kırmızı kan ve damar ile ip merdiveni gibi sinir sistemi gelişmiştir. Erdişi
(hermafrodit) ya da ayrı eşeylidirler (cinsiyetlidirler). Birçok farklı besini
alırlar. Karada, tatlı ve tuzlu-suda yaşarlar ve yerkürenin her yerinde
yaygındırlar.
annual fish [yıllık balık] Yaşam döngüsünü bir yılda tamamlayan ve ölen balık.
annual growth rate [yıllık büyüme oranı] Balığın bir yıllık süredeki ağırlık artışıdır (son
ağırlık/başlangıç ağırlığı).
annual mortality [yıllık ölüm] Bir yıllık sürede ölen balıkların oranı.
annual mortality rate [yıllık ölüm oranı] Balıkçılık ölümleri
hariç bir yılda ölen balıkların sayısının o yılın başında yaşayan balık
sayısına oranıdır. ® Annual natural mortality rate (Yıllık doğal ölüm oranı).
annual natural mortality rate [yıllık doğal ölüm oranı] Bir yıllık sürede balıkçılık hariç ölen balıkların
sayısının, o yılın başında sağ olan balık sayısına oranıdır. Buna koşullu doğal
ölüm oranı (conditional natural mortality rate) ve mevsimsel doğal ölüm oranı
da (seasonal natural mortality rate) denmektedir. ® Annual
mortality rate (Yıllık ölüm oranı).
annual production [yıllık üretim] 1- Balık çiftliğinde üretilen porsiyon büyüklüğüne ulaşmış
balıkların ton cinsinden ağırlığı.
annual production [yıllık üretim] 2- Belirlenmiş bir alanda (ırmak, göl vb) üretilen
balıkların miktarı.
annual ring [yıllık halka] Balıkların sert aksamlarında bir yıllık sürede oluşan büyüme halkası.
annual surplus production [yıllık artık üretim] Popülasyon büyüklüğünü
değiştirmeden artık (fazla) biyokitlenin alınabileceği (avlanabileceği)
savıdır.
annual total mortality rate [yıllık toplam ölüm oranı] Bir yıllık sürede ölen balıkların sayısının, o yılın
başında sağ olan balık sayısına oranıdır.
Buna güncel ölüm oranı (actual mortality rate) ve ölüm katsayısı da
(coefficient of mortality) denmektedir.
® Total mortality rate (Toplam ölüm oranı).
annual turnover [yıllık devir] 1- Bir yıllık sürede üretilen toplam biyokitledir.
annual turnover [yıllık devir] 2- İlkbahar ve
sonbahar dönemlerinde rüzgârlarla suyun karışması ve sıcaklığın yüzeyden tabana
eşitlenmesi.
annular [değirmi (halkamsı)] Halka şeklinde, çemberimsi. Daire şeklinde.
annular seabream [isparoz
balığı, isparoz] ® Diplodus annularis.
annulus, pul. annuli [yıllık halka] Değirmi şekilli yapı. Balıkların sert aksamlarında bir yıla denk gelen büyüme halkasıdır. Örnek; balıkların otolitlerindeki büyüme halkası.
anomaly [anomali] Belirli bir dönem ve
koşul için geçerli olan ortalama değerlerden sapma, farklılık.
Anomia ephippium (common jingle shell) [?] Gel-git kuşağı altında kaya, moloz, yumuşakça
kabukları ve enkaza, bitki ve mercanlara
vs yapışık yaşar. Lagünlere girer. Boyu en çok 7cm olabilir. Türkiye'nin tüm
kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır ancak pek beğenilmez.
Anomiidae (anomiids) [?] Kabuklar eşit değildir
ve midye sağ kabuktaki delikten tabansal malzemeye bisusları ile yapışır. Alt
kabuk yassı üst kabuk dışbükey olup şekilleri düzensizdir. Dişsizdir, eklem
simetrik değildir. Her kabukta yaklaştırıcı kas izi vardır, manto sinüsü yoktur.
Lifsi solungaçlıdır. Eşeyler farklıdır. Askı yükle beslenir. Akdeniz sular
sisteminde bu aileden 6 tür yaşar.
anomiids [?] ® Anomiidae.
anonymous [anonim] Yazarı bilinmeyen ya da belli olmayan eser.
anopheles [anofel] 1- Değersiz, zararlı.
Anopheles [anofel] 2- Sıtma
yayan sivrisinek.
anoxia [anoksiya] Oksijen yetersizliği.
antagonistic
effect [antagonistik etki] Bileşeni oluşturan maddelerin birbirinin etkisini
azaltması (ters sinerjik etki).
antagonistic growth (reproductive drain) [antagonist büyüme] Üreme ve büyümenin zıtlığı kuramı. Erkeklere göre dişi balıklar çok daha
fazla enerjiyi yumurta üretiminde kullanır ve daha az büyürler. Bu genelde
yanlıştır. Çünkü çoğunlukla dişiler erkeklerden daha büyüktür.
Antarctica [Antarktika] Güney kutbu ve kıtası. Yüzey alanı=13 milyon km2.
ante- (prefix) [ante-] Önce. Örnek: Antenatal (doğumdan
önceki süreç).
antenne [duyarga] Canlının kafa kısmında yer alan uzunca ve eklemlerden yapılmış duyu alma
(algılama) organı. Anten.
anterior [ön, öndeki] Hayvan için kafaya ya da kafa (baş)
yönünde, kafaya doğru olan. Kabuklar için kabuk ağzına (açıklığına) ön, öndeki
(anterior) ve karınsala (ventral) denir.
Anthias anthias (swallowtail seaperch) [berber balığı] TL=30 cm kadar olur.
Mercan resifleriyle birlikte kayalık, kaba çakıllı kesimlerde
anthoid
mollusca ®
Molluscoidea (Yumuşakçamsılar).
anthos (flower) [çiçek].
anthozoa (sea anemone) [deniz
şakayıkları] Knidlilerin
bir sınıfı olup gelişmelerinde medüz evresi yoktur. Atmık ve yumurtaları sıya
salarlar. Bunlardan planula kurtçukları oluşur. Planula uygun zemine yapışır ve
buradan knidli gelişir. Bazı deniz
şakayığı ve mercan türleri tomurcuklanarak eşeysiz ürer. Diğer knidliler gibi
polip silindirik gövdelidir. Dokunaç ve ağız kenarındaki yakıcı gözelerle
avlanarak beslenir.
anthozoa [anthozoa] 1- Çiçek-polipler anlamına
gelmektedir.
anthozoa [corals] 2- ® Mercanlar.
anthropogenic [antropojenik] İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan.
anthropology [antropoloji] İnsanbilim. Hayvanlar aleminden insanların incelenmesini konu alan bilim.
antibiotic [antibiyotik] Bakteriler ve diğer küçük organizmaların gelişmesini önleyen ve çoğu kez
öldüren kimyasal.
anticyclone [antisiklon] Kuzey yarımkürede saat yönünde, güney yarımkürede ise saat yönünün tersine
döngüler olup yüzeydeki (besin tuzlarınca zengin) sularının aşağıya doğru
hareket ettiği üretim sürecinden koparıldığı (batan) denizel sistemdir.
anticyclonic [antisiklonik] Komşu bölgelere göre
yüksek basınca sahip, kuzey yarım kürede saat yönünde dönen (denizlerdeki sular
ile atmosferdeki hava) hareketleri.
antifouling
[antifouling] Yapışan
organizmaların yapışma ve gelişmesini engelleyen zehirli kimyasal madde.
antimicrobial [antimikrobiyel] Mikrobiyel büyümeyi önleyen kimyasal ya da biyolojik
maddeler.
antique cardits [?] ® Cardites antiquatus.
antique razor clam [?]
® Azorinus chamasolen.
antirostrum [antirostrum] Balıkların genelde en büyük otoliti olan sagitta’nın ön
ve üst kısmını.
antiseptic [antiseptik] Mikropların çoğalmasını durduran, engelleyen madde.
antitropical [anti tropik] Sardinops, Engraulis, Squalus, Zeus gibi tropik kuşakta
bulunmayan ve yalnız kuzey ve güneyde bulunan çift kutuplu (bipolar) balıklar.
Anton Dohrn [Felix Anton Dohrn] Eklembacaklıların
evrimi üzerinde yoğunlaşmış Darwinci Alman hayvan bilimci (1840 Stettin,
Polonya - 1909 Münih). Çeşitli yerlerde bu arada Helgoland’da Haeckel ile birlikte
çalışmıştır. Deniz faunasının araştırılması için Napoli zooloji istasyonunun
kurucusudur. Almanya’da onuruna bir
araştırma gemisine (RV Anton Dohrn) adı verilmiştir.
antre meridiem (abbrev a.m) [öğlenden
önce] Saat 12’den önce.
anura [anura] 1- Çiftyaşayışlıların bir takımı.
anura [tailless] 2- Kuyruksuz.
anus [anüs] Hayvanlarda sindirilmiş
maddelerin vücut dışına atıldığı kısım.
aotopsy [otopsi] Ölüm sonrası inceleme ve tanımlama.
Otopsi insanlar için kullanılan bir terim olmakla birlikte yanlışlıkla
hayvanlar için de kullanılmaktadır. ® Necropsy (Nekropsi).
apcise [apsis] X-ekseni.
apex [tepe, uç, apeks] Uç, tepe, en yüksek. Örnek; Karındanbacaklı kabuğun
tepesi.
apex predator [uç yırtıcı] Besin zincirinin en üstünde yer alan balık. ® Upper-level consumer (Üst düzey tüketiciler).
Aphanius dispar (?) [dişlisazancık balığı, dişli sazancık] En çok TL=7 cm. Göçmen
olmayan tabansal (demersal) balık olup tatlı-su, acı-su ve denizde bulunur.
Kıyısal kesimde ve karasal kökenli sularda yaşar. Sürü oluşturur. Akvaryumda
beslenmesi zordur. Bitki kökleri ve yüzer bitki artıklarının olduğu alanlarda yumurtlar.
Aphanius fasciatus (?) [dişlisazancık,
dişli sazancık, dalaba balığı] Tatlı-su, acı-su ve denizde yaşayabilen ve göçmen olmayan tabansal
(demersal) balıktır. Boy TL=6 cm’dir. Balıkçılığı yoktur. Akvaryum balığı
olarak ticareti yapılır ama saklanması zordur. Kısa ömürlü balıktır. Daha çok
göller ve bataklık alanlarda rastlanır. Omurgasızlar ve bitkilerle beslenir.
Nisan’dan Eylül’e kadar yumurtlar. Yaşam-alan kaybı nedeniyle tehdit ve tehlike
altında olan bir türdür.
Aphia minuta mediterranea (transparent goby) [camkaya,
saydamkaya balığı, beyaz kaya balığı, beyaz kayabalığı] Aphia minuta’nın Akdeniz sularında yaşayan alttürüdür. Alttür hakkında kayda geçmiş
bilgi azdır. Kısaca Aphia minuta
aphotic [ışıksız, afotik] Gün ışığının asla ulaşamadığı (fotosentezin olmadığı) derin deniz kesimi
(>800m ).
aphotic zone [ışıksız kuşak,
afotik kuşak, afotik zon] Fotosentez için yeterli
ışığın olmadığı derinlik kuşağı (tabakası).
aphytal [afital] Göl tabanının bitkisiz bölgesi.
apical [tepe,
doruk, apikal] Tepe ile ilgili. Uç, uçta.
apical margin [arka sınır] ® Posterior
magrin.
Apkallu fish [Apkallu balığı] Tufan öncesi dönemde Babil’in
7 akil adamından olup balık derisi giyen (balıksı) yarı ilah.
aplacental [etenesiz (aplasental)] Bazı köpek balıklarında görüldüğü gibi, embriyonun
(ceninin) anneye kordon (plasenta) ile bağlı olmadığı, doğurarak çoğalma şekli.
aplacental viviparity [aplasental vivipar] ® Ovoviviparity.
aplanospor
[aplanospor] ®
Aseksual reproduction.
Apletodon dentatus dentatus (small-headed
clingfish) [?] En çok
apo- (prefix) [apo-] dan ırak. dansız. Apod (apode)-Ayaksız, ayağı olmayan.
apod (footless) [ayaksız] Ayakları ya da ayak benzeri
uzantıları olmayan.
Apoda [apoda] Çift-yaşayışlıların (Amphibia) bir
takımı.
apode fishes [apod balıklar] Karın (pelvic) yüzgeci olmayan balıklar. Örnek, Anguilla (yılan balığı).
Apodes [karınları yüzgeçsizler] Karın tarafında yüzgeci bulunmayan balıklar takımıdır.
Örnek; Angillaformes - Anguillidae.
apophyse [apofiz] Kemik çıkıntısıdır. Bir kısım midyede ayak kasının
çekilmesine yarayan bombeli çıkıntı.
Apogon imberbis (cardinal
fish) [kardinal balığı] Boyu TL=17 cm kadar olabilir. Göçmen olmayan, mercan
resifini yeğleyen fakat kayalık, çamurlu kesimlerde de bulunan bir balık olup
10-200 m’lede rastlanır. Zaman zaman sürü oluşturur, bazen tek gezer.
Apogonidae
(cardinal fishes) [Kardinalbalığıgiller] Actinopterygii - Işınlı-yüzgeçliler sınıfı Perciformes-Levreksiler
takımının bir ailesidir. Çoğu türü denizde yaşar, birkaçı acı-suya girer. Aile
25 cins ve 334 türü barındırır. Küçükten orta boya kadar olan balıklardır.
Gözler iridir. Solungaç kapağında en az bir kemiksi çıkıntı vardır. İri ağız
eğik, alt çene çıkıntılıdır. Çene ve damak dişleri genellikle kılsı yapılıdır
(villiform’dur). Sert ve yumuşak ışınlı sırt yüzgeçleri ayrılmıştır. Karın
yüzgeçleri göğüstedir. Pulları iridir. Rengi değişkendir; kırmızı, açık esmer
ya da mor, gölgeli siyah olabilir. Tropikal sularda, kıyısal ılıman sularda ve
sığ kayalıkların çevresinde, yaşarlar. Küçük gruplar halinde gezerler. Gece
aktiftirler. Birçok türün erkekleri yumurtaları ağızlarında kuluçkaya alırlar
(ağızda kuluçkacıdırlar). Etobur olup küçük balıklar ve planktonik
omurgasızlarla beslenirler. Akdeniz’de yedi türü yaşar. Bunlardan biri Kızıldeniz’den
göçmendir. Diğer ikisi, çok küçüktür.
Aporrhaidae (pelican's foot snails) [?] Kabul sarmalı
ve kulesi küçüktür.Kanatsı dudaklar parmak gibidir. Kabuk ağzı dar, ağız
çevresi kalın, değişken sayıdaki parmaklar olukludur. Parmak sayısı 6'ya
ulaşabilir, kapak elips şekillidir. Çamurla karışık çakıllı
kesimde yaşarlar, herbivordurlar. Tabana gömülürler. Bulunduğu yerde besin
tükenince başka yere hareket eder. İç döllenme ile ürerler.
Aporrhais
pespelecani (common pelican-foot) [?] Sin. Chenopus pespelecani. Ağız kenarları
geniş ve uzun parmaklıdır. Ağız açıklığı ön ve arkada parmaklarla devam eder.
Kulede düzenli aralıklı enine hatta yumrucular vardır. Kapak nasırsı (boynuzsu)
yapılıdır. Rengi dışta beyaz içte porselensidir. Boyu en çok 5,5 cm, çapı 4,2
cm'dir (parmaksı dudak dahil). İnfralitoralin döküntülü çamurlu tabanında sıkça
rastlanır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege sahillerinde bulunur. Avcılığı vardır.
Aporrhais
serresianus (Serre’s
pelican foot)
[?] Sin. Chenopus
serresianus. Kabuk uzun ve sivridir, kule 7 il3 9 sarmal döngülüdür. Ağız
açıklığı parmaklarla genişlemiştir. Kabuk ince ve narincedir. Kapağı
nasırlıdır. Rengi dışta gri-bej, ağız porselensidir. Boyu dudaksıl uzantıları
ile birlikte en çok 6,6 cm, çapı ise 4,5 cm olabilir. Ender türdür. Döküntülü,
çamurlu tabanda barınır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.
Avcılığı vardır.
apparatus [aparat] Cihaz.
apparatus Weberei (Weberian ossicles) [Weber Aygıtı] ® Weberian
apparatus.
apparent digestibility coefficient [görünen sindirim katsayısı] Besinin soğurulan kısmı
(Alınan besin-Atılan besin/Alınan besin).
appendage [vücut uzantısı] Vücuttan uzanan dikkate değer her türlü uzantı.
Appendicularia (Larvacea) [ekliceler] 1- Kordalılar (Chordata)
kabilesi, ilkel-kordalılar (Urochordata) alt-kabilesinin bir sınıfıdır. Bu
sınıf Fritillariidae, Kowalevskiidae ve Oikopleuridae ailelerini kapsar. Bütün
denizlerde yüzücü (pelajik) canlılar olup filtreleyerek beslenirler. Yüzeye yakın
ışıklı kısımda yayılırlar. Kuyruk ekleri vardır. Boyları
Appendicularia [Appendicularia] 2- Bir Gömlekliler (Tunicata) cinsi.
appendicularia [small appendages] 3- Küçük ekler.
appetitive
behavior [appetenz
davranışı] Doğuştan gelen düzenli
içgüdüsel hareketi başlatacak, hedefe odaklanmış davranışı oluşturan arama
dürtüsü.
apteral [Kanatsız(lar), Apterygota] ® Apterygota.
Apterygota (apteral) [Kanatsız(lar),
Apterygota]. İlkel kanatsız
böcekler.
aqua- (prefix) [akva-] Su.
Örnek; akvakültür (aquaculture)-sucul canlı yetiştiriciliği.
aquaculture [akvakültür] Sucul canlıların sınırlı alanlarda (havuz, ağ kafes vb.) besiye alınması
ile döllenme dahil yumurtadan başlatılarak genç bireylerin belirli bir boya ya
da pazar boyuna ulaşıncaya kadar yetiştirilmesi.
aquatic (hydrophilous) [sucul] Suya düşkün, suyu seven, su içinde ve yakınında yaşayan ya da suya ait olan.
aquatic layers in water
column [su kolonu
tabakaları] Yüzeyden tabana kadar olan kısma pelajik tabaka
denmektedir. Pelajik terimin kelime anlamı deniz demektir. Su kolonunun farklı
kesimlerini belirtmek için bazı tabaka ya da katman adları kullanılmaktadır. ® Divisions in marine habitats. ® Stratification of water column.
Peagic [Pelajik]
Photic [Fotik] Epipelagic [Epipelajik] Aphotic [Afotik] Mesopelagic [Mezopelajik] |
yüzücü, yüzen ışıklı üst-yücücü ışıksız orta-yüzücü |
Bathyalpelagic [Batipelajik] Abyssopelagic
[Abisopelajik] Hadopelagic
[Hadopelajik] Demersal
[Demersal] Benthic [Bentik] |
Derin-yüzücü Abisay-yüzücü Hado-yüzücü Tabansal Taban |
Arabian
fangblenny [horozbina] ® Petroscirtes
ancylodon.
Arachne [spider] Örümcek. ® Araneida.
arachnology [araknoloji] Örümcek-bilimi. Örümceğimsileri inceleyen zooloji dalı.
Arafura Sea [Arafura Denizi] Kuzeyde Banda Denizi, batıda doğu Timor, Güneyde Darwin ve doğuda Yeni Gine
arasında yer alır. Boyu 1,290 km eni 560 km’dir. Sığ ve mercan resiflerinin bol
olduğu, derinliği 50-80 metre kadar olan bir denizdir.
aragonite [aragonit] Kalsiyumkarbonat (CaCO3) kristallerinin
biyolojik kökenli olup canlılarda rastlanan altıgen şekli.
Araneida (spiders) [örümcekler] Arthropoda kabilesi, Arachnida sınıfı, Araneida
–örümcekler takımı 40 aileden oluşmaktadır. Vücut, baş-göğüs (cephalothorax) ve
gövde (abdomen) kısmından oluşmaktadır. Karın tek parçadır.
Arbacia lixula (black
sea urchin) [?] Gövde yassıca ya
da koni şeklindedir. Ağız çevresi geniştir. Ağız yüzeyi siyah sıklıkla açık
kahverengi dikenlidir. Çıplak kabuk pembe ya da gri olup gözeneklerin yerini
belirginleştiren kırmızı çizgilidir. Küçük bireyler açık kahverengidir. Çapı en
çok 6 cm, dikenleri 3 cm'dir. Sığdan (0 m) 40 m derinliğe kadar yayılır.
Kayalıklar ve taşlıklar üzerinde yaygındır. Aralıklı topluluklar halinde
Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı önemsizdir.
Arca [Arca] Bir midye cinsi.
Arca
barbata (hairy
ark) [?] ®
Barbatia barbata.
Arca noae (Noah’s ark, ark clam) [Nuh tarağı] Çift-kabuklu (Bivalvia) sınıfı, Pteriomorpha altsınıfı, Arcoida takımı, Arcacea üstailesi, Arcidae ailesinin Arca cinsi türüdür. Kabukları eşit olup dikdörtgen şekilli ve uzuncadır. Kabuğu kalın Yapısı gemiyi andırır. Değişken ışınsal kaburgalıdır.
Dış zar (deri) koyu sarı olup lifsi uzantılar kabuk kenarında yer alır. Dar ve
uzun eklemli ve çok sayıda küçük enine dişlidir. Arka kısımdaki rengi hafif
koyu esmer, küçük alazlı ve zikzaklıdır. Kabuğun içi beyaz ve sarı ve esmer
lekelidir. Boyu en çok 10 cm olabilir. Sıklıkla rastlanan boyu 5 cm ile 8 cm
arasındadır. Gel-git kuşağı altında değişik malzemeye yapışık yaşar. Çoğunlukla
çakıllı kum, ince ya da kaba çakıllı üstünde yayılır. İlginç olan özelliği, bu çift kabuklunun diğer yumuşakça ve midyelerin
aksine hemoglobini dokularına oksijen taşımada kullanmasıdır.Türkiye'nin
Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
arceo
plastid [arkeo plastid] Hücresinde plastid taşıyan alglerde belirgin
niteliğe sahip plastidial yapı şeklidir.
arch (ark clam) [Nuh tarağı] ® Arca noae.
arche- (prefix) [arke-] İlk, birinci. Örnek; arkesefal (archencephalon)-İlkel ön beyin.
arched swimming crab [?] ® Liocarcinus
arcuatus.
archipelago [arkipelago] Adalar denizi. Eskiden doğu Akdeniz bölgesinin, özellikle Ege Denizi’nin
adı.
Arcidae (ark clams) [?]
Kabuklar eşit yada eşit olmayabilir (sol kabuk daha büyük
olandır). Yüksekliğinden daha enlidir. Kancalar merkez hat önündedir. Kabuk
dışı ışınsal kaburgalıdır, kenarları tırtıklı (testeremsidir). Eklem kısmı
neredeyse düz olup küçük enine dişlidir. 2 gelişmiş kas izi vardır.
Solungaçları lifsidir. Akdeniz sular sisteminde bu aileden 15 tür yaşamaktadır.
Bunlardan 5'i boy ve miktar bakımından ilgi çekicidir.
arc-tallus [yay-tallus] Bölünme kabiliyeti olan yalıtılmış bireysel
hücrelerden oluşan tallus, esasen koloni halinde yaşar.
Arctica [arktik] Kuzey kutbu bölgesi. Kuzey buz denizinin yer aldığı alan.
area [alan] İki boyutlu ortamdaki yüzey. MKS sisteminde ölçü birimi m2 ‘dir.
area cardinal [asıl alan] Kabukların sırt kenarındaki kancayı
dış yüzeyden ayıran parça.
area swept [taranan alan] ® Swept area.
Arenicola marina (Arenicola, lugworm) [?] Kumlu ve çamurlu zeminde yaşar. Birey sayısı metrekarede
50’ye ulaşabilir. Boyu 15-25 cm’ler arasında değişir. Bilinen en büyük bireyi
36 cm’dir. Başı aşağı doğru 20-
Arenomya
arenaria (sand
gaper) [?]
® Mya
arenaria.
argentatus (argentous) [gümüşi].
Argentina sphyraena (Argentine) [derin su gümüş balığı, derinsugümüşü balığı,
gümüş balığı, derinsu gümüşbalığı] Bilinen
en yaşlı birey 16 yaşındadır. Boyu TL=40 cm kadar olabilir. Taban üstünde 50-
argentine [derin su
gümüş balığı, derinsugümüşü balığı, gümüş balığı, derinsu gümüşbalığı] ® Argentina sphyraena.
argentines (silversides, herring
smelts) [Gümüşbalığıgiller, Gümüş-balığıgiller] ® Argentinidae.
Argentinidae (herring smelts, argentines, silversides) [Gümüşbalığıgiller] Actinopterygii sınıfı, Argentiniformes takımın bir ailesidir. İki cinste Glossanodon
(14 tür) ve Argentina (13 tür) bulunmaktadır. Küçük
balıklardır. Bilinen en büyük boylu bireyi 60-70 cm kadardır. Diğer türlerin
boyu 25-30 cm civarındadır. Gövde ince uzun, gözler iridir. Ağız küçüktür. Üst
çenede dişler yoktur. Yüzgeçlerde ışın bulunmaz. Yağ yüzgeci bulunur. Gövde
ortasında sırt yüzgeci yer alır. Gümüşi lekeli yüzme kesesi mevcuttur.
Dokununca kaygan olup kolay dökülen pullar çemberimsidir (sikloidtir). Tatlı,
acı ve deniz suyunda yaşarlar ancak çoğu türü denizeldir. Küresel ölçekte
yaygındırlar, çoğunluğu tropik ve alt-tropik iklimde yayılırlar. Tabana yakın
kesimde büyük sürüler oluştururlar. 450 m derinliğe kadar kıta bayırlarının üst
kesimlerinde ve kıta sahanlığının üstünde bento- ya da mezo-pelajiktirler.
Plankton, Amphipoda, Cephalopoda, Chaetognatha, Ctenophora ve krill ile
beslenirler. Samansı renkte yanar-dönerdirler. Yanlarda gümüşi ya da esmer
şerit vardır.
argentous (argentatus) [gümüşi].
Argobuccinum giganteum (oil-vesseltriton) [?] ® Argobuccinum olearium.
Argobuccinum olearium (oil-vesseltriton) [?] Sin. Ranella gigantes; Argobuccinum giganteum. Kabuk iğ şekilli ve derin dikiş izlidir. Kabuk ağzında gelişmiş iyi bir
kanal hafif arkaya büküktür. Rengi bej ya da hafif esmer; kabuk ağzı
açıklığının içi beyazdır. Boyu en çok 20 cm, çapı 8 cm olabilir. Ender türdür.
Mercan resifli tabanda yaşar.
Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
Argonauta argo (greater argonaut) [?] Eşeysel çift-yapısallık
çok belirgindir. Dişiler erkeklerden 10 - 15 kez daha iridir. Rengi kırmızı
esmerdir. Manto boyu dişilerde en çok 12 cm olup gondol (kayık kabuk) ile
birlikte 30 cm boya ulaşır. Erkeklerin toplam boyu 2 cm'dir. Epi-pelajik türdür.
Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.
Toplu avcılığı tesadüfidir.
Argyropelecus hemigymnus (half-naked
hatchetfish) [gümüşbalta balığı] En çok TL=5 cm civarında olabilir. Taban üstünde asılı kalır ya da yüzer.
100-1080 metrelerde bulunur. Balıkçılığı yapılmaz. Erin bireyler gece dikey göç
yaparak yüzeye yaklaşır. Yumurta ve kurtçukları (larvaları) yüzücüdür
(pelajiktir).
Argyrosomus regius (meagre) [sarıağız, işkine, sarıağız balığı, kötek] Toplam boyu TL=230 cm ve ağırlığı
arid [kurak] Su bütçesi açık veren (az yağış alan) iklim. Örnek; Akdeniz.
aridity index [kuraklık göstergesi] ® Index of aridity.
Ariosoma balearicum (bandtooth conger) [mığrı] TL=35 cm olabilir. 1-
Aristaeomorpha
foliacea (giant
red shrimp) [?]
İri
karideslerdendir. Rengi tekdüze kızıl kırmızıdır. Boyu erkeklerde 17 cm,
dişlerde 22,5 cm olabilir. Genelde rastlanan boyları erkeklerde 13 - 14 cm ve
dişilerde 17 - 20 cm'dir. Çamurlu tabanda 120 m ile 1,300 m'ye kadar demersal
olup çoğunlukla 700 m civarında bulunur. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında
(Çanakkale'ye kadar) bulunur. Dip trolü ile avlanır.
Aristeidae (?) [?]
Derinde
yaşar, gövde pürüzsüz, bazen yumuşaktır. Rengi kırmızı bazen de mavimsidir.
Ailedeki iki tür (Aristeus antennatus ve Aristaeomorpha
foliacea) tabansaldır. Gennadas
elegans pelajiktir. Ekonomik yönden değeridirler.
Aristeus
antennatus (blue
and red shrimp) [?] İri
karideslerdendir. Rengi soluk kırmızıdan parlak kırmızıdır. Karapaks
mavimsidir. Boyu 22 cm'dir, ancak genelde rastlanan boyları 10 ile 18 cm
kadardır. 80 m ile 1,400 m arasında çamurlu tabanda demersaldir. Çoğunlukla 200
m ile 250 m'ler arasında rastlanır. Gündüz 800 m'den derinde, gece ise 150
m'lere kadar çıkar. Türkiye'nin Antalya Körfezi kesiminde bulunur.
ark clam (arch) [Nuh tarağı] ® Arca noae.
ark clams (?)
®
Arcidae.
arm [kol] Kafadanbacaklılarda
belirtici ad: sırtsal kollar, yan-sırtsal, yan-karınsal ve karınsal kol; ya da sırsıyla kol I, II, III ve IV (Romen
rakamları ile). Formül: Kolların birbirine göre görece uzunlukları azalan
sırayla 1, 2, 3, 4 ya da 3, 2, 4, 1 gibi (Arap rakamları ile) ifade edilir.
armature [çerçeve,
armatür] Kafadanbacaklılarda
vantuzların varlığı ve yerleşme düzeni ve/ya da kanca ve kollar ve dokunaçlar
ile çomağın yerleşme düzeni.
armless snake eel [yılankurdu balığı, yılanbalığı] ® Dalophis imberbis.
armored gurnards (armored searobins) [Dikenliöksüzbalığıgiller] ® Peristediidae.
armored searobins (armored gurnards) [Dikenliöksüzbalığıgiller] ® Peristediidae.
Arnoglossus imperialis (imperial scaldfish) [küçük pisi] TL=25 cm. 20-350 metrelerde yaşayan tabansal (demersal) balıktır. Ticari avcılığı
yapılmaktadır. Kabuklar arasında kumlu zeminde yaşar.
Arnoglossus kessleri (scaldback) [dil
balığı, pisi balığı, küçük pisi] En çok
Arnoglossus laterna (scaldfish) [dil balığı, pisi balığı, küçük pisi] Boyu TL=30 cm kadar
olabilir. 8-10 yıl kadar ömrü vardır. 10-
Arnoglossus rueppellii (Rüppell's scaldback) [küçük pisi] Tabansaldır
(demersaldır). 85-900 metreler arasında bulunur. Boyu TL=18-
Arnoglossus thori (Thor's
scaldfish) [dil
balığı, pisi balığı, küçük pisi] Boyu TL=22 cm civarındaki bu yassı balık tabansal (demersal) olup 10 yıl kadar
yaşar. 50-300 metrelerde rastlanılan bu tür daha çok 100 m’den daha sığ
yerlerde bulunur. Ticari balıkçılık değeri düşüktür.
arrow [ok]® Sagitta.
arrow shrimp [?] ® Plesionika heterocarpus.
arrow
worms [Kıllıçeneliler] ® Chaetognatha.
Artemia (brine shrimp) [?] Nauplius evresindeki larvalarının akvaryumculukta kullanılan kabuklular
(Crustacea) altkabilesinden kabuksuz olan Anostraca takımı, Artemiidae
ailesinin bir cinsi.
artemia [artemia] Sağlıklı. Yaralanamaz.
Artemia nauplii (brine shrimp larvae) [Artemia larvaları (kurtçukları)] Akvaryumda yem olarak kullanılır. Artemia’nın erin bireylerinin büyük balıklarda yem olarak kullanımı
sınırlıdır. Çünkü besin değeri düşüktür. Sıcak, havalandırılmış suda oluşan
kurtçuklar tatlı-su ile yıkanıp üzerlerindeki tuz uzaklaştırıldıktan sonra yem
olarak verilir.
Artemia salina (brine shrimp) [?] ® Artemia
nauplii.
Arthemis
exoleta (mature dosinia) [?] ®
Dosinia exoleta.
Arthropoda [Eklembacaklılar] İnanılması güç
(Insecta-böcekler, Crustacea-kabuklular, Chelicerata-örümcekler ve
akrepler ile Centripeda-kırkayaklar gibi) farklı grupları içine alır. Vücut
bölümlere ayrılmış olup baş, göğüs ve karın bölgelerine ayrılır. Bacakları
eklemlidir. Kan dolaşımı açık olup vücut boşluğu içinde dolaşır. Vücut boşluğu
gevşek bağlı dokuyla doludur. Kitin deri dış iskelet görevini de yapar ve zaman
zaman değiştirilir. Petek gözlü ve ayrı eşeylidirler (cinsiyetlidirler). Karada
ve suda yaşarlar. Solunum, ya solungaçlarla ya da trakeyle olurlar. Sinir
sistemi solucanlarda olduğu gibi ip merdiveni gibidir. Karmaşık kas sistemiyle
eklemlerini hareket ettirirler. Eklembacaklıların tür sayısı diğer bütün
kabilelerdeki türlerin toplamından daha çoktur. Sistematik ilişkileri henüz
açıklığa kavuşmamıştır. Beş alt-kabileye ayrılırlar. Bunlar; Trilobita-(Permiyen çağda yok olmuştur),
Chelicerata-(örümcekler, keneler, akrepler), Myriapoda-kırkayaklar, çiyanlar),
Hexapoda-(böcekler), Uniramia (böcekler ve kabuklular arasında yer alanlar) ve
Crustacea-(istakozlar, yengeçler,
düğmeler-barnacle)’dir. Denizel olanlar içerisinde çoğunluğu yani önde
gelen grubu kabuklular (Crustacea) oluşturmaktadır.
articles [malzemeler] Çok fazla tanıma (anlama) sahip bir terimdir (a) bazı
Chlorophyta/Ulvophyceae’de (örneğin Cladophora)
belirtilen çok çekirdekli elemanlar iplicik oluştururlar (hücrelerdeki “sensu
stricto=dar anlamda” genellikle tek çekirdekli bir bölgeyi kapsar); (b) bazı
kırmızı algler (örneğin Corallina)
kendi aralarında esnek ve kireçleşmemiş eklem ile birbirlerine bağlı olup
kireçleşmiş, çok hücreli tal parçalarını oluşturur.
Articulata [Eklemliler
Artikulata].
articulate monodont [?] ® Monodonta articulata.
articulatus (jointed) [Eklemli].
articulus (joint) [Eklem].
artificial [yapay] Doğada bulunanın yerine geçecek olup insan eliyle üretilen malzeme ve
nesneler. Örnek; yapay resifler, yapay elmas vs.
artificial bait [yapay yem] Yapay malzemeden yapılmış yalancı yem.
artificial channel [yapay kanal] Yakın kesimde yaşayan balıkları beslemek ya da
yumurtlamalarını sağlamak için yapılmış kısa mesafeli kanal.
artificial fertilization [yapay dölleme] Balık yetiştiricisi tarafından sağılmış yumurta ve
atmığın karıştırılması.
artificial fly [sinek, yapay sinek] Olta ile avcılıkta böcek yem olarak kullanılmaktadır.
Böcek benzeri yalancı yemler genel anlamda sinekle avcılık şeklinde
algılanmaktadır.
artificial production [yapay üretim] Yumurtlama, kuluçka dönemi ve yumurtadan çıkma ve
beslenme evrelerini kapsar.
artificial reef [yapay resif] Eski otomobil lastiğinden batırılan gemilere ve özel oluşturulmuş beton
yapılara kadar çeşitli malzemenin deniz tabanına konularak diğer organizmaların
yanında balıklara yaşam-alan oluşturulan yer. Çevrenin
zenginleştiril-mesine (iyileştirilmesine) yönelik uygulamalar Akdeniz’de
İtalya, İspanya ve İsrail, Baltık Denizinde Finlandiya, Okyanuslarda
Avusturalya, Japonya, Havai, Filipinler, İngiltere, Karayipler, Kosta Rika,
Şili Tayvan, ABD başta gelmektedir. Bunlar içerisinde en önemlisi Japonya’nın
ENSEI programıdır. Bu program çerçevesinde 1976-1987 yılları arasında yılda
ortalama 1,420.000 m3 olmak üzere toplam 17,000.000 m3
yapay resif oluşturulmuştur. Yapay resif uygulamaları bir yandan çevresel
zenginliği artırmaya yönelik bir çabadır. Diğer yandan bu pahalı uygulamadan
beklenen yararın sağlanmasının anahtarı ise oluşturulan yapay resif sisteminin
balıkçılık düzenlemeleri çerçevesinde korunmasıdır. Korunamayacak bir sistemin
oluşturulması, oluşturulmamasından daha kötüdür. Türkiye’nin henüz amatör ölçek
düzeyinin ötesine geçememiş olmasına işte bu nedenle üzülmek gerekmez.
artificial spawning ground [yapay yumurtlama alanı] Balıkların yumurtlaması için suda bilinçli olarak
oluşturulan uygun zemin (yer).
artisanal fishery [elle balıkçılık] 1- Çoğunlukla kayık ve
benzeriyle elle yani insan gücü ile yapılan balıkçılık faaliyetidir.
artisanal fishery [küçük ölçekli balıkçılık] 2- ® Small-scale fishery.
Ascidiacea (ascidians) [Tulumlular] Kordalıların gömlekliler altdalının bir sınıfıdır. Sert bir yere ya da
diğer malzemeye yapışarak yaşarlar. Başkalaşarak (metamorfoz geçirerek)
gelişirler. Karmaşık hayvanlardır. Dolaşım ve sindirim sistemleri, kalp ve
diğer organları vardır. Birçok solungaç yarıkları bulunur. Tek ve koloni
halinde yaşarlar. Hemen hemen hepsi erseliktir (hermafrodittir). Tek yaşayanlar
yumurta ve atmığı (sperm) dış döllenme için suya bırakırlar. Koloni oluşturanlar
hem tomurcuklanma hem de yumurtaları saklayarak çoğalırlar. Renkleri
değişkendir.
Ascidiacea (ascidians; sea
squirts) [tulumlular] Tulumlular
denizel hayvanlar olup omurgasızlar ile omurgalılar arasında yer alırlar. Tulumluların boyları (0,5 ile 30 cm), şekilleri, renk ve kıvamları çok
değişken olup tanımlanmalarına izin vermez. Daima parçalarına ayırmayı
(diseksiyon) gerektirir. Birçok türü ait olduğu aileye bağlı olarak farklı
tomurcuk yavru (bud) oluşturan ve koloni halinde yaşayan canlılardır. Gonadlar erdişidir (hermafrodit);
bunların sayı ve düzenlenmesi bir aileden diğerine değişmektedir. Tulumlular
yumurtlayan ya da yumurtası ana karnında çatlayanlardandır (ovovivipardır).
Bireysel boşaltım sistemi yoktur ve damar sistemi öncelikle bir kan sinüsünden
oluşmaktadır ve kapalı değildir. Tulumlular tüm
enlemlerde kıyıdan büyük derinliklere kadar tabanda yaşarlar. Kayalık tabanı ve
gölgelik çevreyi tercih ederler ancak
yumuşak tabana da yerleşirler. Filtreleyerek beslenirler. Tulumluların
Akdeniz’deki ekonomik önemleri çok sınırlıdır.
ascidians [Tulumlular] ® Ascidiacea.
asexual reproduction [eşeysiz (aseksüel) üreme] Eşey gözeleri
üretmeden tomurcuklanma ya da bölünmeyle çoğalma. Bu üreme (Cyano-phyceae ve Rhodophyceae hariç) değişik tipteki sporlar ile oluşmaktadır. Çoğu grup renkli tek hücreli
zoospor oluşturur. Bazı durumlarda zoospor hareket yeteneğini kaybeder ki
bunlara aplanospor denir. Bazılarında aplanospor ebeveyn hücre ile özdeştir ki
bu da otospor (autospor) olarak adlandırılır. Bazen aplanosporun duvarı
kalınlaşır ve hipnespor (hypnospor) olarak gelişir. Cyanophyceae'de endospor ve
exsospor; Rhodophyceae'de monospor,
tetraspor vs eşeysiz üremenin diğer tipleridir.
ash [kül] Maddenin yanma sonucu
geriye kalan kısmı.
ashore stem on [baştankara] ® Runaground.
Asian rapa whelk (rapa whelk, veined
rapa whelk) [rapana] ® Rapana venosa.
ASP (abbrev) [uyuşturan midye ağılaması] ® Amnesic
Shelfish Poisoning.
Asparagopsis armata (red harpon) [?] Kırmızı algdir, diğer alglere tutunur. Gövdesi tek eksenlidir, kısa
dallıdır. Büyüme uçta gerçekleşir. Üreme trigeniktir. Boyu 12 cm kadardır. 1 -
12 m'ler arasında görülür. İlaç elde edilmede kullanılır. Türkiye'de
Fethiye-Didim kesiminde bulunmaktadır.
aspect ratio [görünüş oranı] Yassı bir organın şeklinin ne kadar uzun olduğunu veren boyutsuz orandır.
Örneğin hızlı yüzen balıklarda görünüş oranı yüksektir. Görünüş oranı A=h2/s.
Burada; h=Kuyruk yüzgeci yüksekliği, bir uçtan diğerine olan uzaklık; s=Yüzgeç
yüzeyidir. Örnek; yüzücü (pelajik) bir balıkta A=7,5 olabilirken tabanda duran
bir balıkta A=0,6 olabilmektedir.
Aspitrigla cuculus (East Atlantic red gurnard) [dikenlikırlangıç
balığı, kırlangıç, dikenli kırlangıç)]
Taban balığıdır. 15-400 metreler arasında rastlanır.
TL=50 cm; 21 yıl yaşayabilir. Kıta sahanlığında bazen sürü oluşturur.
Aspitrigla obscura (longfin
gurnard) [kırlangıç, antenli
kırlangıç] ® Chelidonichthys obscurus.
assemblage [asemblaj] Belirli bir zaman ve yerde bir arada yaşayan organizmalar
topluluğu.
assimilation [özümleme (özümseme)] Besinlerin sıvı ya da katı vücut malzemesine
dönüştürülmesi. Besinler bunun için sindirilir ve soğurulur. Kısaca besinin
kullanılması (yeni madde üretimi) için vücuda geçmesidir.
assimilation
capacity [özümleme
kapasitesi] Bir su kütlesinin
mevcut yapısını sürdürülebileceği düzeyde (örneğin gübre, kirletici, atık su vb
ile) yüklenebilme yeteneği.
assimilation efficiency [özümleme etkinliği] Organizmanın aldığı
besini vücut ağırlığına çevirme hızıdır.
assisstant boat [yardımcı tekne] Gırgır balıkçılığında
sürünün sarılmasında kullanılan ve avcı teknede taşınan küçük deniz aracı.
associated species [ilişkili türler] Birbiri üzerinden
beslenen ve aynı bölge ya da av alanında zaman zaman bulunan ve istenerek ya da
kazaen hedef tür ile birlikte avlanan türler.
Assuan [Assuan] Nil üzerindeki eski barajın
Astacus (Galician crayfish, broad-fingered
crayfish, freshwater crayfish) [tatlı-su istakozu,
kerevit, göl istakozu] Tatlı-suda yaşayan bir
kabuklu (Crustacea) cinsi. ® Astacus leptodactylus.
Astacus leptodactylus (Galician crayfish, broad-fingered crayfish, freshwater crayfish) [tatlı-su
istakozu, kerevit, göl istakozu] Avrupa sularında yaşar. Türkiye’de
göller bölgesinde, Sapanca ve İzmit göllerinde ekonomik değeri yüksek canlı
olarak avlanmaktadır. Rengi açık esmerdir. Dikkati çeken özelliği uzun
makasıdır.
asteriscus [asteriscus] Diğer balıklarda genellikle
küçük fakat Sazangillerde (Cyprinidae) içkulağın lagena kapsülü içerisinde
bulunan en büyük otolit.
astern [tornistan] Gemi makinesinin, gemiyi geriye hareket edecek şekilde
pervaneyi döndürmesi. Gemilerin geriye gitmesi.
Asteroidea (sea stars, starfishes) [Deniz-yıldızları] Genellikle beş kollu yıldızı andıran, alt tarafında
merkezi ağzı olan derisidikenlilerdir. 1,500 kadar türü vardır. Bütün deniz ve
okyanuslarda bulunurlar. Taban canlıları olup birkaçı acı-suda da yaşar.
Boyları
Astraea rugosa (rough turbo) [?] Sin. Bolma
rugosa. Kabuk kalın, turları iyi gelişmiş olup genellikle 7 turludur. Kabuk
ağzı kapağı kalkerli, iç-yüzeyi düzdür; dış yüzeyi sarmal ve kubbemsi bir
nasırla çevrilidir; rengi turuncudur. Rengi yeşilimsi bej olup içi inci
gibidir. Boyu en çok 5 cm, çapı 6 cm olur. Esmer algli kesimde, resifli alanlarda
boldur. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır. Ağız
kapağı kuyumculukta kullanılır.
asymmetrical [bakışımsız (asimetrik)] İki yanlı (bilateral)
bakışımı (simetrisi) olmayan. Örnek; Bothidae ve Pleuronectidae. Gözlerden biri
kafanın öbür tarafına gider.
asymmetrical
goatfish [Nilbarbunyası balığı] ® Upeneus asymmetricus.
asymptote [sonuşmaz (asimptot)] Bir eğrinin belirli bir değer ya da sınıra giderek
yaklaşması ancak asla bu değer ya da sınıra değmemesi ve sonsuza uzanmasıdır.
asymptotic [sonuşmaz
(asimptotik)] ® Asymptote.
asymptotic length [sonuşmaz boy (asimptotik
boy)] Von Bertalanffy büyüme modelinde stoktaki balıkların sonsuz zamanda
ulaşacağı boy olarak tanımlanmakta olup gözlemlenmiş en büyük boylu balık
değildir.
asymptotic weight [sonuşmaz ağırlık (asimptotik ağırlık)] Von Bertalanffy büyüme modelinde stoktaki balıkların sonsuz zamanda ulaşacağı
ağırlık olarak tanımlanmakta olup gözlemlenmiş en ağır balık değildir.
asynchronous
hermaphroditism [ardışık erdişilik] Ya önce erkek sonra dişi ya da önce dişi sonra erkek
olma hali.
Atargis [balık tanrısı] Üst kısmı insan alt kısmı balık olan Filistin tanrısı.
Atherina atherina hepsetus (Mediterranean sand smelt) [çamuka
balığı, gümüş balığı, çamuka] Yüzücü (pelajik)
balıktır, en çok TL=20 cm olabilir. Balıkçılığı yapılmaktadır. Bazen deniz
kulaklarında görülür, daha çok yakın kıyıda rastlanır.
Atherina hepsetia boyeri (big-scale sand smelt) [gümüş,
gümüş balığı, aterina, aterina balığı] Tabansal (demersal) olup etraf-göçerdir (amfidrom). Boyu TL=20 cm
olabilir. Deniz, acı-su ve tatlı-suda bulunur. Etobur olup daha çok
Atherina hepsetia presbyter (sand smelt) [gümüş, gümüş balığı, aterina, aterina balığı]
Tabansal (demersal) olup okyanus-göçerdir (okyanodrom).
Acı-suya girer. Boyu TL=20 cm ve 4 yaşında olabilir. Etobur olup mevsimsel sürü
oluşturur.
Atherinidae (Old World silversides) [Gümüşbalığıgiller] Actinopteygii sınıfı, Atheriniformes takımında yer alan 25 aileden
biridir. Aile 165 türü barındırır. Nadiren
Atherinomorus lacunosus (Hardyhead
silverside) [gümüş balığı] Boyu TL=25 cm olabilir. Acı-suya girer.
Atlantic
bonito [palamut, torik, çingenepalamudu, kestanepalamudu, palamut, palamutvonozu,
sivri balığı, sivri,
altıparmak, piçuta, zındandelen]
® Sarda
sarda.
Atlantic cod (cod) [morina] ® Gadus morhua.
Atlantic herring (herring) [ringa] ® Clupea harengus.
Atlantic
horse mackerel [kraça balığı, karagözistavrit, istavrit balığı, karagöz istavrit] ® Trachurus
trachurus.
Atlantic
lizardfish [zurna balığı, lokum balığı] ® Synodus saurus.
Atlantic loggerhead
(loggerhead sea turtle) [karet, karet kaplumbağası, sini kaplumbağası] ® Caretta caretta.
Atlantic
mackerel (mackerel) [uskumru] ® Scomber scombrus.
Atlantic mud shrimp [?] ® Solenocera membranacea.
Atlantic Ocean [Atlas Okyanusu] Doğuda Avrupa ve Afrika,
batıda Amerika kıtaları arasında kalan ve 106,200.000 km2 alanı olan
okyanus. Ortalama derinliği 3,314 metre olup en derin yeri Porto Riko
çukurudur. Dünyanın en uzun sıradağı “Orta Atlas Sıradağı” bu okyanustadır.
Akdeniz sular sistemi dediğimiz bölgemiz iç denizleri Cebelitarık Boğazı ile bu
okyanusa açılır.
Atlantic pomfret [baltabaş balığı] ® Brama brama.
Atlantic
salmon (salmon) [som, som balığı, somon] Alabalıkgiller familyasının bir ferdi. Dilimize yerleşmiş olan som balığı adı yerine “somon” adı yetersiz
çevirmen ve medyanın kullanıma soktuğu yeni bir adlandırmadır. ® Salmo salar.
Atlantic saury (needlefish) [zargana balığı, zargana]
® Tylosurus acus
imperialis.
Atlantic
saury [uskumru turnası,
zurna balığı, zargana, zurna, zurna
balığı, pinnüllü zargana] ® Scomberesox
saurus saurus.
Atlantic
spotted flounder [kocaağızpisi, iripulpisi balığı, kanca ağız
pisi balığı, kancaağız pisi balığı] ® Citharus linguatula.
Atlantic
stargazer [kurbağa balığı, çift yaldızlı balığı, deniz
ineği, deniz kedisi, tiryaki, tiryaki
balığı] ® Uranoscopus
scaber.
Atlantic
torpedo [çarpan, elektrik balığı, uyuşturan (uyuşturan balığı)] ® Torpedo nobiliana.
Atlantic
tripletail [demirci
balığı, üç kuyruk balığı, tahta balığı] ® Lobotes surinamensis.
atlas [atlas] Kafayı izleyen ilk omur.
atmosphere [atmosfer (havaküre)] Yerkürenin etrafını saran karışmış gazlardan oluşan
örtüdür. Atmosfer, gazların yanında az da olsa su buharı ile sıvı ve katı
parçacıkları içermektedir. Su buharı hariç, atmosfer %78,1 azot, %20,95
oksijen, %0,9 argon ve az miktardaki diğer gazlardan oluşmaktadır.
atmospheric
pollution [atmosfer
kirliliği] İnsanların endüstriyel
faaliyetleri sonucu doğrudan atmosfere verilen kirlilik öğeleriyle atmosferin
doğal bileşenlerinin bozulması.
atmospheric pressure [atmosfer basıncı] Atmosferden birim
alana yapılan etki.
atoll [atol] 1- İçerisinde adacıkların
bulunabileceği halkamsı mercan resifi.
atoll [atol] 2- Yuvarlak, elips ya da at
nalı şeklinde olup mercan resiflerinin oluşturduğu küçük adacıktır.
atom trawl (Larsen two boat trawl, floating trawl, Larsen trawl,
Larsen midwater trawl) [çift tekne orta-su trol ağı] ® Two
boat pelagic trawl.
Atomic
Absorption Spectrometer (AAS) [atomik soğurma spektrometresi] Çeşitli matrislerdeki (su, sediman, organizma vb.) metal
miktarlarının saptanmasında kullanılan cihaz.
Atrina
fragilis (brittle pen shell) [?] Sin. Atrina
pectinata; Pinna fragilis. Kabuk kolay kırılır; önde şekli kamayı andırır,
arkada değirmidir. Işınsal sıra sırtlıdır. Sedefsi iç alan ikiye ayrılmaz.
Rengi boynuzsu yarı saydam olup dışı bej, biraz esmerce boyalıdır. İçi parlak
öne doğru sedefsidir. Boyu en çok 35 cm olabilir. Sıklıkla rastlanan boyu 20 cm
kadardır. Çamurlu kumlu, çakıllı kıyısal kuşaktan 600 m derinliğe kadar
yayılır. Türkiye'nin batı Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.
Atrina
pectinata
(brittle
pen shell) [?]
® Atrina fragilis.
at-risk fish stock(s) [tehlikedeki stok(lar)] Miktarının giderek
azaldığı tespit edilen ve özel düzenleyici önlem gerektiren balık stok ya da
stokları.
auditory capsule [işitsel kapsül] Keski-solungaçlıların (Elasmobranchii) iç kulağında
kıkırdak olan ama kemikli balıklarda (Teleostei) kıkırdağımsı iç kulak kapsülü.
Aulopodidae (?) [Derisu-zurnasıgiller] Aulopididae ailesinin eşanlamlı adı (sin.) Aulopidae’dir.
Sınıflandırmalarında farklılıklar vardır. Aile, Actinopterygii sınıfı,
Aulopiformes takımında yer almaktadır. İki cinste (Aulopus 4 ve Hime 6)
olmak üzere toplam tür sayısının 10 olduğu belirtilmektedir. Akdeniz’de tek bir
türü bulunur. Silindirimsi kesitli gövde ince ve uzundur. Baş iri ve kalındır.
Göz elips biçimindedir, gözbebeği yuvarlaktır. Ağız iri ve uçta bulunur
(terminal). Çok sayıda küçük, sivri, sıkışmamış diş ağızda yer alır. Solungaç
dikenleri gelişmiştir. Yüzgeçlerde sert ışın bulunmaz. Kuyruk yüzgeci çataldır.
Başın alt kısmı hariç, gövde taraksı (ktenoid) pullarla kaplıdır. Göğüs ve
karın yüzgeci kısmında küçük pullar yer alır. Kırmızı, sarı, yeşil renkteki
beneklerle gövde yeşilimsi esmerdir, sırt ve kuyruk koyu lekelidir. Boy 45 cm
civarındadır. Kıta sahanlığı ve kıta bayırında 200 ve
Aulopus filamentosus (royal
flagfin) [derinsu zurna balığı] TL=50 cm boya ulaşabilir. 50-100 m’lerde yayılır. Ticari balıkçılığı
yapılmaktadır. Sahanlık üstünde avlanır.
Aurelia aurita (common jellyfish, common sea jelly, saucer jelly, moon
jelly) [ay denizanası, medüz] Bu medüz türü
yakın kıyıda ve açıkta -6 ile +
auricula [aurikula] Kulak kepçesi benzeri yapı.
auriforme [kulaksı] Kulak şekilli (şeklinde).
auris [ear] Kulak. Duyma
organı.
autecology [autekoloji] Bir türün çevresi
ile ilişkilerini ele alan ekoloji. ® Ecology. ®
Synecology. ®
Demecology. ®
Genecology.
autoclave [otoklav] Kapağı ve gövdesi iç basınca
dayanıklı bir cins tencere. Laboratuvar malzemelerinin mikroplardan
arındırılmasında (sterilizasyon) kullanılan alet.
autolysis [otoliz] Protein, yağ ve
diğer vücut parçalarının (dokuların) balığın ölümünden sonra enzimlerle
bozunması. Bozunma hızı, sıcaklığa bağlıdır.
automatic feeder [otomatik
yemleyici] Ağ kafeslerde
balık besiciliği-yetiştiriciliğinde yemi önceden belirlenen zaman ve miktarda
veren cihaz.
automatic longline [otomatik
çapari] Çapari balıkçılığında oltalara yem
takan, atan ve toplayan mekanizma.
automatic tide gauge [otomatik
seviye ölçer] Deniz
seviyesindeki değişiklikleri ölçen ve kaydeden cihaz ya da mekanizma.
autopilot [otopilot] Gemileri istenen
gidiş yönünde (rotada) tutmada kullanılan elektronik alet.
autospor [otospor] ®
Asexual reproduction.
autotroph [ototrof
(kendibeslek)] Kendi besinini
üreten. Özbeslenen.
autotrophic [özbeslenen] Besinini
fotosentez yoluyla kendi üreten.
autotrophic lake [ototrof
göl] Organik maddelerin kendi içinde oluştuğu ve etrafındaki
karadan gelmediği göl.
autotrophy [özbeslenme (ototrofi,
kendibesler)] İnorganik maddeden güneş enerjisini
klorofil yardımıyla kullanarak kendi besinini üretme yetisidir. Besinini
fotosentezle canlının kendisinin üretebilmesi.
autumn (fall) [sonbahar] Eylülün 21'inde
başlayıp Aralığın 21'inde biten süre.
autumn fry [sonbahar
yavrusu] Büyüme mevsimi sonunda (sonbaharda)
avlanan yaşama şansı yüksek yavru balık.
autumn sickness [sonbahar
hastalığı] Belirti ve nedeni
bilinmeyen, sonbaharda görülen öldürücü balık hastalığı.
autumn turnover (fall overturn, fall turnover) [sonbahar
karışımı] Sonbaharda havaların soğuması ve
rüzgâr etkisiyle yüzeyde soğuyan suyun ağırlaşarak dibe çökmesi, suyun
karışması.
auxillary scale [ek
pul] Büyük pulların
üstünde ya da arasındaki küçük pullardan biri. Örnek; Pomacanthidae ailesi.
Auxis rochei (bullet tuna) [ton
balığı, gobene, gobone, tombil balığı,
tombik, tulina] Ekonomik önemi yüksek balıktır. TL=
auxospore [öksospor] Diyatomlarda iki
hücrenin birleşmesinden oluşan üreme hücresi.
auxotrphy [öksotrfi] Vitamin vb gibi
elzem kimyasalları vücut dışından alma şeklindeki beslenme katkısı.
availability [elde edilebilirlik] 1-
Bir stok ya da popülasyonun belirli zamanlarda (av mevsiminde) avlanılan alanda
bulunması ve diğer zaman ya da mevsimde avlanılan alanda bulunmaması yani
avlanabilir olmamasıdır. Stoka katılma (içgöç) avlanılamayan bu parçadan
olabileceği gibi bu kısım stokla başka zaman sürecinde de karışabilir.
availability [elde edilebilirlik] 2-
Birim çaba başına düşen av. Harcanan güç birimi başına düşen av.
availability [yararlanılabilirlik] 3- Bir popülasyon ya da stok’un ya da
bunların parçasının belirli bir yer ve zamanda (balıkçılık mevsiminde)
avlanılabilir durumda olması.
availability [yararlanılabilirlik] 4- Belli bir tür ya da boydaki balığın bir av alanında belirli bir av aracıyla avlanabilir
olup olmadığı.
average (mean) [ortalama] Değerlerin
toplamı/değerlerin sayısı (åx/n).
average sea level (mean sea level - MSL) [deniz yüzeyi ortalama su seviyesi] Uzun süreçli (15< yıl) ya
da buna eşdeğer süre için hesaplanmış tüm gel-gitler dahil deniz (okyanus)
yüzeyinin ortalama yüksekliğidir.
aves [birds] Kuşlar.
AVHRR (abbrev) (Advanced Very High Resolution Radiometer) [Çok Yüksek
Çözümlemeli Radyometre]
avlanabilirlik katsayısı [catchability coefficient] Balıkçılık ölümünün şiddetidir. Öz olarak örneğin bir sürütme ağı (trol)
önüne çıkan bütün balıkları avlıyorsa buradaki avlanabilirlik katsayısı q=1
yani %100’dür. Avlanabilirlik katsayısının %100 olamayacağı bilinmesine rağmen
taranan alan yöntemiyle yapılan balık biyokitlesi tahminlerinde genellikle ve
deneye dayalı ölçüm değeri yoksa q=1 yani %100 alınır. Bu yapılan tahmini
(biyokitleyi) daha az gösterir. Bu ise yapılan tahminde daha güvenli tarafta
olmayı sağlar ki model uygulamalarında aşırı avcılığa yol vermeyeceği için
seçilebilecek en doğru yol ve yaklaşımdır.
avlanılmamış yer [unfished ground] Balık avcılığının yapılmadığı alan, bölge.
avla-sal [catch-and-release] Oltacılıkta avlanan balığın stoğu korumak için
salıverilmesi. Av sınırının (günlük) sıfır olduğu durum.
avoidance [kaçınma (savuşma)] Bir balık ya da balık
sürüsünün, etkileyen kaynağın (gürültü, yırtıcı) ya da av aracının (trol,
solungaç ağı, olta vb) etki alanından savuşması, kaçması.
avoidance reaction [kaçınma (savuşma) tepksi] Uygun olmayan koşullara malzeme,
kimyasallar vs’nin organizmalarda neden olduğu yavaş ya da hızlı harekettir.
avoidance threshold [kaçınma (savuşma) eşiği] Kaynağın etkisinden savuşmak için gerekli olan en düşük
konsantrasyon düzeyi.
avrita balığı [flathead
mullet] ® Mugil
cephalus.
awning [tente] Güverte ve güvertede
çalışanları yağmur ve güneşten korumak için güverte üzerine gerilmiş sağlam
örtü.
axenic culture [saf kültür (aksenik kültür)] Laboratuvarda, kontrollü
ortamda çoğunlukla tek gözeli canlıların (örneğin bir fitoplankton türünün) saf
kültürü.
axial [eksen, eksensel] Karındanbacaklılarda
sarmal eksen (columella) kabuk sarmalının etrafında dolandığı eksendir. Bu
sıfat eksene paralel olan kabuktaki yontu elemanları ile sarmal döngülere dikey
bir elemanın ilavesini tanımlamak için de kullanılır.
axillary
seabream [kırma
mercan, kırmamercan balığı, yabani
mercan] ® Pagellus
acarne.
axillary
wrasse [çırçır balığı, ot
balığı] ® Symphodus mediterraneus.
Azorinus
chamasolen (antique
razor clam) [?]
Sin. Solenocurtus
antiquatus. Çamurlu ve kumlu-çamurlu tabanda infra ve cirka litoral
katmanda yaşar. Yaygın tür değildir. Boyu en çok 5,5 cm olabilir. Türkiye'nin
Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı rastlantısaldır.
Azov Sea [Azak Denizi] Kırım yarım adasının kuzey doğusunda yer alan, sığ olup suyunun tuzluluk
derecesinin oldukça düşük, Don ve Kuban ırmaklarından tatlı-su girdisinin
görece yüksek olduğu bir iç denizdir. Karadeniz’e Kerç boğazıyla bağlıdır.
Uzunluğu 240 km, eni