A [updated last 19 March 2016]

a mesosabrobe zone [

a-mezosaprob kuşak] ® Sabrobian systems.   

a- (prefix) [a-] sız. Örnek; akromatik (achromatic)-renksiz.

a.m (abbrev) (antre meridiem) [öğlenden önce] Saat 12’den önce..

AAS (abbrev) [atomik soğurma spektrometresi] ® Atomic Absorption Spectrometer.

ab- (prefix) [ab-] Ters tarafında, öbür tarafta. Aboral (aboral) - Ağzın ters tarafında.

a-b direction [a-b yönü] Ağ yapımında ağ gözlerinin düz hat olacak şekilde kesilmesi.

abcess [abse] İrin (cerahat – ölü doku ve akyuvar - ihtiva eden yer).

abdomen [karın] 1- Balık vücudunun alt kısmı.

abdomen [karın] 2- Karaciğer, böbrek, üreme ve benzeri iç organları barındıran vücut kısmı.

abdominal cavity (coelom, gut cavity) [karın boşluğu] ® Body cavity.

abduction [abdüksiyon] Bir vücut parçasını ya da uzvu bedenden uzaklaştırma.

abductor [abdüktör (abduktor)] Uzaklaştıran uzaklaştırıcı. Bir uzvu dışa doğru çeken kas. Uzaklaştırıcı kas.

Abdülfettah Paşa [?] Kaptanıderya. Bahriye Kanunnamesi onun zamanında uygulanmaya başlanan ünlü Osmanlı denizcisi. Öl. 1702.

aberrant fish [sapan balık] Alışılmış, bilinen doğal tipinden renk, şekil ya da davranış olarak sapan (ayrılan) balık.

aberrant species [aberant tür] Bilinen doğal durumundan uzaklaşan tür.

aberration [aberasyon] Sapma, düzensizlik. ® Chromosome aberration (Kromozom aberasyonu). ® Chromatic aberration (Kromatik aberasyon).

ability of fish to hear [balıkların duyma yetisi] Balıklar ses ötesi (ultrasonic) dalga boylarını algılayamazlar. Buna karşın 16 Hz ile 13 kHz arasındaki esnek ses dalgalarını algılayabildikleri düşünülmektedir. Balıklar yüzerken, beslenirken ve diğer yaşamsal faaliyetlerinde ses çıkartır ve bunu algılarlar.

ability of fish to smell [balıklarda koku alma yetisi] Balıklar koku alma organlarıyla (olfactory organs) 1.10-6 ile 1.10-17 oranlarındaki çok seyreltilmiş çözeltileri algılaya-bilirler.

ability of fish to taste [balıklarda tat alma yetisi] Balıklar ancak çok yoğun çözeltileri(n) (tadını) alabilirler.

abiogenesis [abiyogenez] Canlıların (canlı ana-baba olmadan) cansız malzemeden bir anda yaratıldığını öne süren varsayımsal organik olağanüstülük. 

abiose [abiyoz] Su yokluğunda canlıların yaşamının geçici bir süre için – yeniden su gelene kadar - yavaşlaması. Örnek; Rotatoria.

abioseston [abiyoseston] Seston’un yaşamayan kısmı. ® Tripton. ® Seston.

abiotic [abiyotik] Biyolojik olmayan malzeme, faktör, çevre vs.

abiotrophy [abiyotrofi] Hücre ve dokuların herhangi bir yaralanma görünmeden erken ölmesi.

abnormal [anormal] Normal olmayan durum.

abnormality [anormallik] Doğal olarak balıklarda bulunmayan durum.

aboral [aboral] Ağızdan uzak(ta). ® Oral.

abortus [düşük] Memelilerde cenin’in (embriyo’nun) tam gelişmeden erken gelişme evresinde yitirilmesi (düşmesi).

Abra alba (white furrow shell) [?] Çift-kabuklu bir yumuşakçadır (bir midye türüdür). Avrupa kıyılarının kumlu, çamurlu tabanında bulunur. Rengi beyaz ya da beyazımsıdır. 25 mm uzunluğunda olabilir. Kabuk neredeyse şeffaftır. Tabanda birey sıklığı 14,000 birey/m2’ye ulaşabilir. Üzerinde oldukça fazla inceleme yapılmış bir türdür. Abra alba topluğu çok ünlüdür.

abraded fin [aşınmış yüzgeç] Eskimiş, yumurtlamadan sonra yıpranmış yüzgeç.

Abraliopsis pfefferi  (Pfeffer’s enope squid) [?] Sırtta manto boyu dişilerde 4 cm erkeklerde 3,5 cm kadardır. Mezo pelajik türdür. Gece 0 - 200 m'ler, gündüz 300 - 700 m'ler arasında yayılır. Türkiye'nin Akdeniz kıyısında bulunur.

Abramis brama (carp bream) [çapak balığı] Tam boyu TL=82 cm ve ağırlığı 6 kg olabilen taban-yüzücü (benthopelagic), ırmak-göçer (potamadrom) olup acı-suda da yaşayan sazangil bir balıktır. Karadeniz’de bulunur.

absolute abundance [mutlak bolluk] Popülasyondaki (stoktaki) toplam birey sayısıdır.  Genellikle göreceli bolluktan hareket edilerek tahmin edilir.  

absolute conversion rate of food [mutlak besin çevirme oranı] O besin miktarının o besinden kaynaklandığı düşünülen ek büyümeye bölünmesiyle elde edilen göstergedir (indekstir).

absolute fecundity [mutlak doğurganlık] Dişinin toplam yumurta sayısıdır.

absolute growth rate [mutlak büyüme oranı] Birey, stok ya da popülasyon büyüklüğünün belirli bir süre ve koşulda güncel artışıdır.

absolute recruitment [mutlak içgöç (mutlak stoğa katılma)] Birim zamanda yani belirli bir sürede (genellikle yıl) avlanma büyüklüğü aralığına ulaşan balıkların sayısıdır. ® Recruitment (İçgöç).

absolute zero [mutlak sıfır] En düşük sıcaklık değeri; 0 K, -2730C ya da -4590F.)

absorbtion [soğurma] 1- Maddelerin (moleküllerin) yüzeyde tutulması.

absorbtion [soğurma] 2- Maddelerin (gaz, sıvı vs) emilmeye benzer şekilde alınması, tutulması.

absorption [soğurma] 3- Sindirilmiş besinin bağırsaklarda emilmesi.

absorptive feeding [soğurarak beslenme] Balığın gelişmesinde besin maddelerinin yumurtalık (ovaryum) salgısından alınması ya da çevreden vücut yüzeyi yoluyla alınması.

abundance [bolluk] Çokluk derecesidir. Popülasyon ya da stok’taki balıkların toplam miktarı olarak algılanır. Belirli bir alanda yaşayan canlının örneğin bir balık türünün toplam miktarı, mutlak ya da göreceli bolluk olarak verilebildiği gibi alan başına düşen ya da birim çaba başına düşen değer olarak ta verilebilmektedir. ® Absolute abundance (Mutlak bolluk).

abundance index [bolluk göstergesi] ® Index of abundance.

abyssal [abisal (abissal)] Yaklaşık 2,200-6,000 m arasında kalan derin okyanus kesimi.

abyssal fish(es) [abisal balık(lar)] Derin denize ve oradaki basınca uyum sağlamış etobur balıkların belirtilmesinde kullanılır. Bu balıkların ağızları büyük olup genellikle buldukları besini yerler. Işık organları vardır.

abyssal floor [abisal taban] 3,500 metreden derindeki taban.

abyssal hight [abisal tepe] Okyanus tabanında yüksekliği 900 metreye kadar olan tepecikler.

abyssal plain [abisal ova (abisal düzlük)] 3,500 metreden derindeki düzlükler.

abyssal zone [abisal kuşak (abisal bölge)] Derin denizin 2,200-6,000 metre derinliğinin orta kesimi

abyssobenthic [abiso-tabancıl, abiso-bentik]  Abisal derinlikteki taban yaşamı.

abyssopelagic [abiso-yüzer, abiso-pelajik] Abisal derinlikteki yüzer-gezer yaşam. 2,200-6,000 metre derinlikteki su kolonu.

acantha (prefix) [akanta] Diken.

Acanthias [Acanthias] Mahmuzlu camgöz Squalus cinsinin eski adı.

Acanthocardia aculeata  (spiny cockle) [?] Sin. Cardium aculeatum. Kabukları ince ve yamuk ovaldir. Işınsal kaburgalarda dikensi çıkıntılar vardır. Eklem neredeyse düzdür, kabukların iç kenarı tırtıklıdır. Rengi genelde dışta sarı esmer, grimsi sarı arkada pembemsi esmerdir. Kabuk içi beyaz pembe ve esmer gölgelidir. Boyu en çok 10 cm olabilir. Sıklıkla 6 ile 7 cm boylarda rastlanır. Kaba döküntülü kumlu çamurlu tabanda yayılır. 125 m derinliğe kadar bulunur. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Acanthocardia echinata (European prickly cockle) [?] Sin. Cardium echinatum; Cardium mucronatum. Kabuk kalındır. Işınsal omurgalar dikenlidir. Eklem neredeyse düzdür, kabuk iç kenarı tırtıklıdır. Rengi beyazımsı esmer olup eş merkezli açık ve koyu bantlıdır. Kabuk içi beyazdır. İç kenar son derece çentiklidir. Akdeniz türüdür. Boyu en çok 7,6 cm, sıklıkla rastlanan boyu 4,5 - 5,5 cm kadardır. Çakıllı tabanda ve Posidonia yataklarında yayılır. 300 m derinliğe kadar rastlanabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Acanthocardia erinacea (sand cockle) [?] ® Acanthocardia spinosa.   

Acanthocardia paucicostata (poorly ribbed cockle) [?] Sin. Cardium paucicostatum; Sphaerocardium paucicostatum. Kabuk görece ince, neredeyse yuvarlaktır. Işınsal kaburgalıdır. Eklem yeri az kavislidir. İç kenar çentiklidir. Rengi dışta genellikle sarımsı kahverengi, içte beyazımsı kahverengidir. Boyu en çok 4,3 cm olur. Sıklıkla 2,5 - 3,5 cm boylarda rastlanır. Akdeniz'de gelgit kuşağı altında kumlu çamurlu tabanda 5 m ile 200 m derinlikler arasında rastlanır. Karadeniz'de 15 ile 100 m derinliklerdeki çamurlu tabanda yaygındır. Türkiye'nin Akdeniz ve Karadeniz'de Sinop'a kadar olan kıyılarında bulunur. Doğu Karadeniz'deki varlığı bilinmemektedir. Karadeniz'de avlanmaz.

Acanthocardia spinosa (sand cockle) [?] Sin. Acanthocardia erinacea. Yakın kıyısal sularda çakıllı tabanda yaşar. Boyu en çok 10 cm kadar olabilir. Türkiye'nin Ege ve batı Akdeniz kıyılarında ve aralıklarla da doğu Akdeniz kıyılarında bulunur.

Acanthocardia tuberculata (tuberculate cockle) [?] Sin. Rudicardium tuberculatum; Cardium tuberculatum. Kabuk kalın ve ışınsal kaburgalıdır. Eklem hafif kıvrıktır.Kabuk iç kenarı çentiklidir. Rengi değişken olup beyazdan sarımsı esmer ve koyu esmere olabilir. Kabuk içi çoğunlukla beyazdır. Boyu e çok 9 cm olabilir. Sıklıkla rastlanan boyu 5 il3 7 cm arasındadır. Kumlu, kumlu çamurlu tabanda kıyısal kuşakta 80 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

acanthocephalus (pul. acanthocephala) [akantosefal] Kafasında dikensi tırtıklar bulunan. Ayrıca balıklar, kuşlar ve memelilerin barsağında asalak yaşayan Aschelminthes (=Nemathelminthes).

Acantholabrus palloni (scale-rayed wrasse) [derin-su lapini] En çok TL=18 cm boyunda olup resiflere bağlı, 30-500 m derinliklerde rastlanan ticari değeri olan bir balıktır. Kıyısal sularda kayalık ve kumlu tabanda bulunur.

acanthopterygians [Dikenliyüzgeçliler] ® Acanthopterygii.

Acanthopterygii (acanthopterygians) [Dikenliyüzgeçliler] Kemikli balıklarda süper-takım. Sırt ve dışkıl (anüs) yüzgeçleri dikenlidir. Yüzme keselerinin ağzı kapalıdır. Geniş bir süper takım olup birçok takımı, alttakımı ve aileyi barındırırlar.

Takım/Alttakım

Önemli aileleri

Atheriniformes

Beloniformes 

Beryciformes 

Cetomimiformes 

Cyprinodontiformes

Gasterosteiformes 

Mugiliformes

Perciformes

Pleuronectiformes 

Scorpaeniformes  

Stephanoberyciformes 

Synbranchiformes 

Syngnathiformes

Tetraodontiformes 

Zeiformes 

Blennidae

Callionymidae

Cepolidae 

Chaetodontidae 

Cottidae

Echeneidae 

Gobiidae 

Labridae

Mugilidae

Ophidiidae

Percidae

Pholididae

Pleuronectidae

Scaridae

Horozbinagiller

Üzgünbalığıgiller

Kurdelebalığıgiller

Kıllıdişligiller

Dereiskorpitigiller

Yapışkanbalığıgiller

Kayabalığıgiller

Lapinagiller

Kefalgiller

Yılansıbalıkgiller

Levrekgiller

Tereyağıbalığıgiller

Yanyüzergiller

Papağanbalığıgiller

 

Sciaenidae

Scombridae

Scorpaenidae

Sparidae

Trachinidae

Trachypteridae

Triglidae

Uranoscopidae

Xiphiidae

Zeidae

Zoarcidae

Gölgebalığıgiller

Uskumrugiller

İskorpitgiller

İzmaritgiller

Çarpanbalığıgiller

Kağıtbalığıgiller

Kırlangıçbalığıgiller

Kurbağabalığıgiller

Kılıçbalığıgiller

Dülgerbalığıgiller

Yılanbalığıanasıgiller

acceptable biological catch [kabul edilebilir biyolojik av] ® Allowable biological catch (İzin verilebilir biyolojik av).  

acceptable catch estimate [kabul edilebilir av tahmini] Bir bölgedeki balık stoğundan yapılabilecek (alınabilecek) av miktarının (yaklaşık değeridir) tahminidir.

acceptable impact [kabul edilebilir etki] İnsan faaliyetlerinin balıkçılığa genellikle olumsuz etkisini ima eder. Etki, kaynak için az riskli ise kabul edilebilirlik söz konusu olmaktadır. Etki ve risk tartışma konusu olup bu tanım değişebilir.

access [giriş] Bir su kesimine kişinin genellikle bir araçla girmesi.

access right [kullanma hakkı] Bir su kesimi ya da belirli bir bölgede bir ya da daha çok balık türünü sömürme (avlama) hakkının tanınması, verilmesi.

accessibility [ulaşılabilirlik] Uygun balıkçılık aracı ile o alanda yayılmış balığı avlayabilmek.

accidental catch (dirty fishing, incidental catch) [kazaen av (rastlantısal av)] ® By-catch (yan av). 

acclimation pond [uyum havuzu] Yetiştiricilik-besicilik amacıyla genç (erinleşmemiş) balıkların yeni çevredeki özel koşullara alıştırılması için oluşturulmuş havuz. 

acclimatisation [uyum (aklimatizasyon)] 1- Yeni bir çevreye alışma.

acclimatization [alışma] 2- Canlıların yeni çevre koşullarında normal yaşam faaliyetlerini sürdürmeye geçmeleri.  

accomodation [akomodasyon] Gözün net görmek için odaklanması. Balıklarda odaklanma göz merceği ileri geri hareket ettirilerek yapılır.

accompany behaviour [refakatçi davranış] Aynı türden bireylerle birliktelik oluşturmak için bir araya gelmek. Bazı araştırıcılar, balıklarda birlikte olma ve bulunma davranışının bir şekli olan sürü oluşturma davranışının, balıkların tatlı-su kökenli olduklarına dayandırılmaktadırlar.

accumulation [birikme (akkümülasyon)] Bir şeyleri biriktirme ve belirli bir süreçte miktarını artırma anlamında kullanılmaktadır. Örnek; kirlilik öğelerinden olan ağır metallerin belirli bir süreçte vücuttaki miktarının artması.

Acetabularia (?) [?] Bir gözeden (hücreden) oluşan su yosunudur. Bilinen en büyük gözedir (hücredir). Çıplak gözle görülür. ® Acetabularia mediterranea.

Acetabularia acetabulum (umbrella weed) [?] Sin. Acetabularia mediterranea. Beyazımsı-yeşil, tek gözeden (hücreden) oluşan yeşil algdir. Üç parçadan oluşmuştur. Bunlar, köksüler, sap ve şemsiyedir. Şemsiye yerleşmiş bikarbonatlı dalcıklardan oluşmuştur. Bu su yosunun tamamı tek bir hücredir (bilinen en büyük hücredir). Eksen ucundan uzar. Şemsiye üreme organıdır. Gametogenez ile oluşan izogametler şemsiyede sistler halinde saklanır. Döllenmeden sonra zigottan yeni bir birey oluşur. Çoğunlukla 5 - 6 cm boydadır. Akdeniz'in yerlisi olup Türkiye'nin Ege kıyılarındaki sakin suların kayalık ve taşlık zemininde 1 - 15 m derinliklerde bulunur. Elle toplanır. Gizil tıbbi kullanımı vardır. Ayrıca hücre ve moleküler biyoloji araştırmalarında kullanılır. ® Acetabularia acetabulum.

acid [asit] H+ iyonu konsantrasyonunun OH- iyonu konsantrasyonunu aştığı ortam.

acid death point [asit ölüm noktası] Suyun asitli olması nedeniyle balığın genellikle pH @ 4,0 civarında ölmesi.

acid deposition [asit yağmuru] ® Wet deposition.

acid lake [asit gölü] Suyu pH<6,0 olan göl.

acidity [asidite] Hidrojen iyonu konsantrasyonunun ölçüsü (pH<7,0).

Acipenser gueldenstaedtii (Russian sturgeon) [Rus mersini, Rusmersin, karaca balığı, mersin balığı, rus mersin balığı] Bilinen en büyük bireyi TL=235 cm ve 115 kg ağırlığındadır. Rapor edilen en yaşlı birey 46 yaşındadır. Tabansal (demersal) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. Yakın kıyıda kum ve çamur üstünde bulunur. Genellikle tek gezer. Kışlama ve yumurtlama göçünde sürü oluşturur. Mayıs-Haziran aylarında yumurtlar. Soyu tehlike altındaki türler listesinde yer almaktadır.

Acipenser nudiventris (fringebarbel sturgeon) [şip, biz balığı, mersin balığı, rus mersini] Bilinen en büyük bireyi TL=200 cm ve 80 kg ağırlığındadır. Tabansal (demersal) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. 30-60 m derinliklerde rastlanır. Balıkçılığı ve yetiştiriciliği yapılmaktadır. Çamurlu zemin üstünde, tek gezer. Nisan-Haziran arasında yumurtlar. Soyu tehlike altındaki türler listesinde yer almaktadır.

Acipenser ruthenus (sterlet) [çuka, çiga balığı] Mersin balığıgillerin en küçük türlerinden biridir. Ağırlığı 16 kg ve boyu 125 cm kadar olabilir. Tabansal canlılar ve kurtlarla beslenir. 25 yıl yaşayabilir. Kültürü kırma yani melez (hibrid) formlarıyla yapılmaktadır (Acipenser ruthenus x Huso huso; Acipenser ruthenus x Acipenser gueldenstaedtii).

Acipenser stellatus (starry sturgeon) [mersin, çuka, mersin yavrusu, sivruşka balığı, mersin balığı] Bilinen en büyük bireyi TL=220 cm ve 80 kg ağırlığındadır. Bildirilen en yaşlı birey 27 yaşındadır. Tabansal (demersal) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. 10-100 m derinliklerde rastlanır. Yakın kıyıda kumlu, çamurlu zeminde bulunur. Gündüz tabanda durur, gece beslenmek için yüzeye çıkar. Havyarı çok meşhurdur. Eti lezzetlidir. Soyu tehlike altındaki türler listesinde yer almaktadır.

Acipenser sturio (sturgeon) [Alman mersin balığı, mersin balığı, kolan balığı] Toplam boyu TL=500 cm ve ağırlığı 400 kg ve 100 yaşında olabilir. Tabansal (demersal) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. Balıkçılığı ve yetiştiriciliği önemlidir. Genç bireyleri ırmak ağızlarında ve açık suda bulunur. Erinler genellikle yalnız gezer. Yavaş büyüyen uzun ömürlü bir türdür. Havyarı ünlü, eti lezizdir. Yan av olarak avlanması, yaşam ve yumurtlama alanlarının bozulması ve yumurtlama göçü nedeniyle soyu tehlike altındadır. 7-9 yılda cinsi olgunluğa ulaşır. Nehirlerde 2-10 m derinlikte taşlık üzerinde yumurtlar. Yumurtaları yapışkandır. Olgun birey 800,000 – 2,400.000 yumurta üretir.

Acipenseridae (sturgeons, true sturgeons) [Mersinbalığıgiller] Actinopterygii sınıfı, Acipenseriformes takımı, Acipenseridae ailesi, Acipenserinae altailesinin Acipenser cinsinde 23 ve Huso cinsinde 2, Scaphirhynchinae altailesi Scaphirhynchus cinsinde 3, Pseudoscphirhynchus cinsinde de 3 tür olmak üzere toplam 31 türü barındırır. Günümüzde varlığını sürdüren en eski ilkel balıklar olup çoğunluğu kıkırdağımsı iskeletli kemikli balıklardır. Gövde uzun ve silindir şekillidir. Boyları 2-3 metre ile 5,5 metre arasında değişir. Biraz yassılmış duran yüz koniktir. Ağız küçük olup alttadır (karınsaldır).  Dört sakalcığı vardır. Çeneler (ağız) öne uzar (protraktil), erinlerde dişler yoktur. Sırt yüzgeci tektir ve çok arkadadır. Kuyruk yüzgeci eşit değildir, kuyruğun üst lobu daha uzundur (heteroserk). Beş sıra kemiksi plaka gövde boyunca yer alır. Baş, kemiksi plakalarla kaplıdır. Derileri kalın olup iri pullar bulunur. Dağılımı kuzey yarımkürede ılıman-soğuk kuşakla sınırlıdır. Acı-suda ve sahil yakınlarındaki (özellikle gençler) çamurlu tabanda yaşarlar. Yumurtlama tatlı suda olur (yukarı-göçer – anadrom ve ırmak-göçerdir - potamadromdur). Bazı türleri yalnız tatlı-suda kalır. Bentik ve yarı yüzücüdürler (semi-pelajiktirler). Bazen kış uykusu ya da üreme esnasında küçük gruplar oluştururlar. Ancak genelde yalnız yaşarlar. Çeşitli tabansal omurgasızlarla (özellikle yumuşakçalar) ve küçük balıklarla beslenirler. Kumlu, çakıllı, kayalık zemin üstünde bulunurlar. Üreme tatlı-suda ilkbaharda ve yaz başında (dişi başına birkaç milyon yumurta) bırakılarak gerçekleşir. Yumurtlama akıntılı, çakıllı kumlu zeminde ya da yumurtaların yapışabildiği kayalık kesimde gerçekleşir. Gençler haliçlerdeki acı sulara dönmeden önce tatlı-suda bir yıldan fazla bir süre geçirirler, daha sonra denize göçerler. Yüzme keseleri büyüktür. Bu canlılar havyar üretmeye yarayan oositleri, lezzetli etleri ve şarapları arıtmaya yarayan, balık tutkalı görevi gören yüzme keseleri yüzünden çokça araştırılmışlardır. Türkiye sularında Karadeniz’de Acipenserinae alt ailesinden Acipenser stellatus (Mersin, sivuşka bl.), Acipenser nudiventris (şip, bız bl.), Acipenser ruthenus (çuka, çiga bl.), Acipenser guldenstaedtii (Rus mersini, karaca bl.), Acipenser sturio (kolan bl.) ve Huso huso (Mersinmorinası, morina, beluga bl.) türleri bulunmaktadır. Bütün türlerin soyu tehlike ve tehdit altındadır.

acoustic [akustik] Duyma ve ses ile ilgili olan.

acoustic device [pinger] ® Pinger.

acoustic fish tag [akustik balık markası] Balık hareketlerini izlemek için balığa takılan bir cins ses yayıcı.

acoustic survey [akustik sörvey] Balık bolluğu ve ulaşılabilirliğini belirlemek için yankı iskandili (eko-sonder) ve sonar (su altı radarı) kullanılarak yapılan çalışma.

acoustical environment [akustik çevre] Belli bir ses kaynağını kuşatan çevre. Bu çevre arka plan gürültüsü ile yararlı sesin bir karışımıdır.

acoustical surveys in Turkey [Türkiye’de balıkçılık akustiği çalışmaları] Balıkçılık akustiği çalışmaları yüksek frekanslı ses dalgalarının balıklara çarpıp geri dönmesi ve dönen yankının şiddetinin ölçülmesine dayanır. Bu yöntemle Türkiye sularında ilk kez 1972 yılında Karadeniz’de hamsi ve istavrit stoklarının belirlenmesi çalışması bir FAO/UNDP projesi çerçevesinde Losse ve Johannesson tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalara, meslektaşlarımızdan özellikle sayın Faruk Kara katılmıştır. Kendisi de özel akustik çalışmalar yapmıştır. Anılan bu çalışmalardan 16 yıl sonra (1988) ODTÜ-Deniz Bilimleri Enstitüsü yine Karadeniz’de ikinci bir balıkçılık akustiği çalışmasını TÜBİTAK ve NATOnun İstikrar için Bilim (NATO-Science for Stability) programı desteğinde gerçekleştirmiştir. Bunun da üzerinden geçen 20 yıllık bir süre sonra bu kez TÜBİTAK-KAMAG destekli bir üçüncü akustik çalışma (2012) yine ODTÜ-Deniz Bilimleri Enstitüsü tarafından yürütülmektedir. Bunların dışında yine ODTÜ-deniz Bilimleri Enstitüsünce DSI’nin destek ve katkılarıyla 2005 yılında yapılan saha çalışmalarında Atatürk Barajındaki bazı balıkların akustik yöntemle stok tespiti çalışması yürütülmüştür. 

acoustical system [akustik sistem] Ses dalgası üreten, yayan ve gelen yankıları dinleyerek algılayan sistem.

Actinaria [aktinitler] Bu takımdaki türler yerel kullanılan birçok türü içermektedir. Aktinitler tek yaşayan poliplerdir. Gelişmiş iskeletleri yoktur. Silindir şeklinde (kolon gibi duran hayvanlardır. Üstte tepede ağız diski ve ortasında dokunaçların yer aldığı ağız açıklığı bulunur.) Çoğu türde silindir şeklindeki sütunun (kolonun) üst kısmında değirmi büzgen kas (skinfter) vardır ki bu da hayvanın kasılmasını sağlar. Aktinitler çoğunlukla taş, kaya, kabuk vb'ne yapışık yaşamakta olup etoburdurlar. Avlarını yakıcı gözeler ve dokunaçlar yardımıyla avlarlar. Ürettikleri kurtçuklar medüz evresinden geçmeden büyürler. Tüm denizlere yayılmışlardır. Akdeniz'de 10 aileden 30 tür yaşamaktadır. Actiniidae ailesinin tüm türleri Akdeniz kıyısındaki ülkeler tarfından düzenli tüketilir. Hasadları elle ve dredge ile yapılır.

Actinia (sea anemone) [denizgülü] Gerçek denizşakayıklarıdır. Knidliler (Cnidaria) kabilesi, Anthozoa altkabilesi, Hexacorallia sınıfı, Acrinaria takımı, Actinidae ailesinin Actinia cinsidir. Tek yaşar. Kalker iskeleti yoktur. Tabana yapışıktır. Dokunaçlar erinlerde genellikle 8 adettir. ® Sea anemone (Denizşakayığı).

Actinia cari (grilde anemone) [?] Actiniidae ailesindendir. Boyu 5 - 6 cm kadar olur. Kayaların üstünde birkaç metre derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

Actinia equina (beadlet anemone) [?] Actiniidae ailesindendir. Boyu 6 - 8 cm'dir. Kayaların üstünde birkaç metre derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

actinoptergians (ray finned fishes) [Işınlı-yüzgeçliler] ® Actinopterygii.

Actinopterygii (actinoptergians, ray finned fishes) [Işınlı-yüzgeçliler] Omurgalıların baskın grubu olup, ışınsı yüzgeç taşıyan balıkları içine alan sınıftır. Bu sınıf altında Teleostei altsınıfı, Acanthopterygii (Dikenliyüzgeçliler) üsttakımı ve Atheriniformes, Beloniformes, Beryciformes, Cetomimiformes, Cyprinodontiformes, Gasterosteiformes, Mugiliformes, Stephanoberyciformes, Synbranchiformes, Perciformes, Zeiformes, Tetraodontiformes, Pleuronectiformes, Syngnathiformes, Scorpaeniformes, takımları yer alır. Toplam 27,000 türü tatlı-su ve deniz ortamında yaşar.   

action radius [etki yarıçapı (etki alanı)] Bir av aracının balığı çektiği (avlayabildiği) mesafe.

activated sludge process [aktif çamur süreci] Atık su arıtma tesislerindeki oksijenli (örobik-aerobic) biyolojik arıtma süreci.

active carbon [aktif karbon] Gözenekli saf karbon. Kokuların ya da ağılı (zehirli) maddeler ile çözünmüş organiklerin giderilmesinde kullanılan %98 saflıktaki karbon (ağaç kömürü) tozu.

active fishing [aktif balıkçılık] Sabit olmayan, hareket halindeki av aracıyla  yapılan avcılık. Örnek; trol.

active sludge [aktif çamur] Atık su arıtma tesislerindeki oksijenli çamur.

actual mortality rate [güncel ölüm oranı] ® Annual mortality rate (Yıllık ölüm oranı). Annual natural mortality rate (Yıllık doğal ölüm oranı).

acuminate [sivri uçlu] Karındanbacaklıların sarmal kabuklarının tepesine ait olan sivri ve keskin ucu.

acus [akus] İğne.

ad- (prefix) [ad-] 1- Aynı yanda, yakınında. Adoral - Ağzın bulunduğu tarafta.

ad- (prefix) [ad-] 2- Eşit, denk. Örnek; adequate-yeterli uygun.

Adacna relicta (folded lagoon cockle) [?] ® Hypanis plicatus.

Adanson’s gibbula [?] ® Gibbula adansoni.

adaptation [uyum (uyma)] Organizmaların belirli koşullarda ‘normal’ doğal denilebilecek yaşam faaliyeti göstermeleri.

adaptation to extreme conditions [uç koşullara uyum] Denizlerde, okyanuslarda uç koşullara uyum sağlamış birçok organizma yaşamaktadır. Bunlara konumuz itibarıyla denizel ortamdan buz balıkları, gelgit balıkları ile hidrotermal ağızlardaki canlılar örnek olarak verilebilir. Ancak uç koşullarda yaşam deniz ve okyanuslarla sınırlı değildir. Karasal ortamda da uç koşullara uyum sağlamış canlılar bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak yaygın bilinen etçil (karnivor) bitkiler; ağılı (zehirli) ve besin değeri düşük okaliptüs ile beslenen kaola, donma tehlikesinde olan kış güveleri, ağılı sütleğen ile beslenen kral kelebeği kurtçukları (larvaları) verilebilir. Uç koşula uyum aslında canlının yaşam payını artıran (hayatta kalmasını sağlayan) mücadeledir. ® Ice fishes (Buz balıkları). ® Tidal fishes (Gelgit balıkları). ® Organisms at hydrothermal vents (Hidrotermal ağızlardaki canlılar).

adductor [adduktor] Çekme, yaklaştırma hareketini yapan kas(lar). ® Muscles.  

adductor muscle [yaklaştırıcı kas] İki midye kabuğunu birleştiren (bağlayan) kas. Bu kas kabukları bağa (ligament'e) karşı kasılarak tutar.

adfluvial [akar-göçer] Göllerde yaşayıp ırmaklara yumurtlamak için göçen. ® Potamadromous (Irmak-göçer).

adherent [yapışık] Kalıtımsal (irsi) olarak bir organa diğerinin yapışık olması.

adhesion apparatus [yapışma (sabitleme) aygıtı] Aygıt huni bağlantı kıkırdağının bir kısmı olarak oluşmuştur. Huninin ilgili kısmı ve manto az ya da çok katı sabitleme aygıtı oluşturur. Ahtapot’ta gelişmemiştir.

adhesive disc [yapışkan disk (vantuz)] Değişik yüzeylere yapışıcı organ. Örneğin Echeneidae ailesinden balıkların değişime uğramış sırt yüzgeci, Gobiescoidae ve Liparidae ailelerinde karın (pelvik) yüzgeçleri.

adhesive egg (viscid egg) [yapışkan yumurta] Kum, çakıl, bitki vb’ne yapışkan yüzeyi nedeniyle tutunan yumurta. Akvakültürde istenmez. Yapışkanlık süt ve mazı tozuyla giderilir. 

adiabatic [adiyabatik] Çevreyle herhangi bir ısı değiş tokuşu olmaksızın (ısı verip almadan) gerçekleşen anlamında olup besin zincirinde enerji ve madde aktarımı incelemelerinin temel prensibi olarak alınmaktadır. 

adiabatic effect [adiyabatik etki] Artan basınçla suyun yoğunluğu artar. Yüzeyde sıcaklık 2,48 0C ve tuzluluk %o 34,67 iken yoğunluk 1,02769’dur. 1,000 m derinlikte aynı sıcaklık ve tuzlulukta yoğunluk 1,07211 olur. Sıkıştırılabilirlik nedeniyle su kütlesi dikeyde sıcaklık değişikliğine maruz kalır. Buna, çevre ile sıcaklık değiş tokuşu olmazsa adiyabatik denir.

adiabatic temperature [adiyabatik sıcaklık] Ortam sıcaklığı değişmediği halde sıcaklığın sıkışma ve gevşeme nedeniyle değişmesidir.

adipose [yağ (adipoz)] Yağ, yağlı. Örnek; yağ yüzgeci (adipose fin).

adipose eyelid (fatty eyelid) [yağlı gözkapağı (adipoz göz kapağı)]  Gözün ön ve arka kısmında yer alan ve merkez kısmı açık bırakan koruyucu saydam sarımsı zar. Örnek; Clupeidae, Mugilidae, Scombridae.

adipose fin (flesh fin) [yağ yüzgeci (adipoz yüzgeç)] Sert ışını olmayan küçük sırt yüzgeci. Örnek; Percopsidae Salmonidae, Osmeridae, Argentinidae Myctophidae, Ictaluridae aileleri.

adlittoral zone [adlittoral kuşak] Supralittoral (üst-kıyısal) kuşağın üstünde olup deniz etkisi nedeniyle ancak bazı karasal bitkilerin gelişebildiği kıyısal kuşak. ® Supralittoral.

admiral [amiral] Yüksek rütbeli deniz subayı (general).

Adriatic blenny [horozbina] ® Lipophrys adriaticus.

Adriatic horse mussel [?] ® Modiolus adriaticus.

Adriatic sole [dil balığı] ® Pegusa impar.

adsorption [adsorpsiyon] Malzemenin (molekül) katı yüzeye tutunması.

adult [erin (ergin)] Cinsi olgunluğa ulaşmış hayvan.

adult fish count [erin balık sayımı] Dar pasajlardan (barajlardaki balık merdiven-lerinden) yumurtlamak için geçen balıkların belirli sürelerde sayılması. Günümüzde akustik cihazlar ile göç süresince tam sayım yapılabilmektedir.

adult stock [erin stok] ® Spawning stock.

advantages of being small [küçük olmanın avantajları] Eğer büyüme besin bolluğuyla sınırlı ise o zaman küçük vücutlu olmak besine ulaşmada avantajlıdır. Bu, iki fiziksel yasaya dayanmaktadır. i) yoğun ortamdan az yoğun ortama geçiş yani yayılma (diffusion) mesefanin karesiyle ters orantılıdır. ii) Aynı şekle sahip nesnelerde yüzey alanının hacme oranı hacim arttıkça azalır. Bunların anlamı şudur. Çok sayıda küçük parçacıklar örneğin gözeler (hücreler) az sayıdaki büyük olanlara oranla besine daha kolay ulaşırlar.

advantages of fishery acoustical method [balıkçılık akustiği yönteminin avantajları] i) Balık stoklarının dağılımı hakkında özet bilgi verir. ii) Stok tespitinde biyo-istatistiğe gerek kalmaz. iii) Balık davranışları hakkında bilgi verir. iv) Kısa sürede geniş alanları kapsayabilir. v) Veri toplama işlemleri hızlıdır. vi) Göreceli olarak hassas ve güvenilirdir. Bunların ötesinde; vii) Avcılığın yasak olduğu stoklarda av ve çaba değerleri eksikse; viii) Av ve çaba değerlerinin doğruluğundan kuşku duyuluyorsa; ix) Yeni yatırım boyutunun belirlenmesi için kaynak hakkında hızlı bilgi gerekiyorsa; x) Miktarı tespit edilecek balık stoğu yalnız kısa bir süre için bölgede bulunuyorsa; xi) İlgi türün ömrü kısa ise ve sanal popülâsyon analizi için gerekli av ve çaba değeleri zor elde edilebiliyorsa akustik yöntem avantajlıdır.

advantages of forming schools [sürü oluşturmanın yararları] Sürü oluşturmanın çoklu avantajı vardır. Bunların başlıcaları şunlardır:

i)   Sürüdeki bireylerin besin bulması daha

     kolaydır.

ii)  Sürü yırtıcılara karşı koruma sağlar.

iii) Üremede eş bulmayı kolaylaştırır.

iv) Kötü çevresel koşullarda yaşama şansını

     artırır.

v)  Göçte bireylere enerji tasarrufu sağlar.

    

advection [adveksiyon] Yatay taşınım. Suların yatay hareketi. 

Aegean Sea (Aegeum Mare) [Ege Denizi (Adalar Denizi)] Osmanlıların 19. ve 20. YY arasında “Adalar Denizi” adını verdikleri, Akdeniz sular sisteminde, Türkiye ile Yunanistan arasında yer alan içerisinde çok sayıda adanın bulunduğu yan denizdir. Yüzölçümü 196,000 km2’dir ve güneyde Girit Adası’na kadar uzanır. Türkiye ve Yunanistan arasında canlı ve cansız kaynakların kullanımı, seyir ve sefer ile kıta sahanlığı konularında ciddi sorunların olduğu bir denizdir.

Aegeum Mare [Ege Denizi] ® Aegean Sea.

-aemia (suffix) [-emi] Kanla ilgili. Örnek; septisemi (septicaemia) kan ağılanması (zehirlenmesi).

aeneus [eneus] Metalimsi renkte.

Aequipecten audouini (queen scallop) [?] ® Aequipecten opercularis.

Aequipecten opercularis (queen scallop) [?] Sin. Aequipecten audouini, Chlamys opercularis. Kabuklar yanlardan basıktır.  Sol (üst) kabuk sağ (alt) kabuktan biraz şişkindir. Kabuklar değirmi olup kulaklardan biri diğerinden biraz daha büyüktür. Işınsal kaburgalıdır. Kabuk içi parlak olup dış kaburga yapısı ile ilişkili yassı kaburgalıdır. Rengi değişken alacalıdır. İçi beyaz, sıklıkla esmer ya da farklı renkte (mor, sarı, pembe) olabilir. Boyu en çok 11 cm olabilir ancak sıklıkla rastlanan boyları 4 ile 6 cm kadardır. Döküntülü tabanda bulunur. Lagünlere girer. Aktif yüzebilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

aeration [havalandırma] Çözünmüş oksijen miktarını artırmak için suya hava girişi.

aeration tank [havalandırma tankı] Su arıtma tesislerinde havalandırma işleminin yapıldığı tank.

aerator [havalandırıcı] Akvaryumdaki oksijeni artırmak için kullanılan pompa.

aerial survey [havadan gözlem] Balık hareketleri hakkında alçaktan uçan bir uçaktan doğrudan gözlemleme ya da fotoğraflama yöntemleriyle veri toplama.

aerial trap [hava tuzağı] Sudan sıçrayan balıkları avlamak için su yüzeyine paralel ve yakın gerilmiş av aracı.

aerobic [örobik (aerobik)] Suda çözünmüş oksijenin bulunduğu koşullar.

aerobic decomposition [örobik ayrışma] Aerobik ayrışma. Oksijenli koşullarda organik maddelerin ayrıştırılması - parçalanması.

aerobiont [örobiyont (aerobiyont)] Serbest oksijeni kullanan organizmalar.

aerobiosis [örobiyoz (aerobiyoz)] Oksijenin (ve atmosferdeki diğer gazların=havanın bulunduğu) ortamda sürdürülen yaşam. 

aerocyste [aerosist, örosist, şamandıra] Tallus bölümü olup kabarcık şeklindedir, içerdiği gaz sayesinde suda yüzer.

aerophagia [örofaji (aerofaji)] Hava yutma.

aeroplankton [öroplankton (aeroplankton)] Havadaki plankton. Havadaki küçük canlılar.

aerosol [örozol (aerosol)] Gaz fazında (atmosferde) askıda bulunan sıvı ve katı parçacık ve kümeleri belirtmek için kullanılan kavram.

aesthenosphere [östenosfer (asthenosfer)] Litosferin altındaki 300 km kalınlığındaki yumuşak tabaka.

aestival pond [yaz havuzu] 1- Yalnız yaz süresince oluşan su birikintisi.

aestival pond [yaz havuzu] 2- İçinde tüm yıl boyunca su olan fakat kışın tabana kadar donan, dolayısıyla içinde geçici süreyle balık bulunan su birikintisi.

affinis [akraba] Bir şeyin diğerine yakınlığı, yatkınlığı.

affinity [akrabalık] Belirli bazı canlıların bir arada (topluluk oluşturarak) bulunma eğilimi.

A-frame [A-yapı] A harfine benzeyen düzenek.

African armoured searobin [dikenliöksüz balığı, dikenli öksüz] ® Peristedion cataphractum.

African halfbeak [yarımgaga balığı, çomak balığı] ® Hyporhamphus picarti.

African lungfish (South American lungfish) [Balçıkbalığıgiller] ® Lepidosirenidae.

African sailfin flyingfish [uçankefal balığı, uçan balık] ® Parexocoetus mento.

African threadfish [melek balığı, iskender balığı] ® Alectis alexandrinus.

aft [pupa] Gemi ya da teknenin geri, arka tarafı, geri istikameti.

agamy [agami] Çiftler arasında sürekli bağın olmadığı durum. Yumurtlamadan sonra erkek ve dişinin ayrılması. Örnek; bazı Sihlidgiller (Cichlidae).

agar [agar] Jöle benzeri madde olup karbonhidrat tabanlıdır ve örneğin Gelidium gibi bazı kırmızı alglerden elde edilir. Endüstriyel alanda yaygın olarak (bakteriyolojide besi ortamı, vb.) kullanılır ve agar-agar olarak adlandırılır. Agar ya da agar-agar 1650 sonu ya da 1660 başlarında Japonya'da keşfedilmiştir.

agar agar [agar] ® Agar.

agarophyte [agarofit] Kırmızı algdir. Hücre çeperinde hidrokolloid agar üretir. Örnek; Gelidium ya da Gracilaria) hücre çeperleri.

Agassiz [Alexandre Agassiz] İsviçre asıllı Amerikalı mühendis ve zoolog (1835-1910). Önce babası ile mühendis olarak çalıştı. Madencilikten çok zengin oldu ve kıyı hayvanlarıyla özellikle Derisidikenliler (Echinodermata) ile ilgilendi. Kendi gemisiyle Karayipler’de derin deniz faunasını inceledi. Panama’nın her iki tarafındaki faunayı karşılaştırdı. Yayınladığı eserindeki tabloları kendisi çizdi.

agastric [midesiz] Midesi olmayanlar. Bazı etobur Cyprinidae (sazangil) ailesi fertlerinin gerçek anlamda midesi yoktur.

age [yaş] Balık yaşamında tamamlanmış yıl sayısıdır. Belirsizlik durumunda verilen yıllık yaş değerinin ardına artı (+) işareti konur. Örnek; 3+ (üç yaşından büyük 4 yaşından küçük) gibi.

age at first capture (tc) [ilk avlanma yaşı (en küçük av yaşı)] Balıkların %50’sinin kullanılan ağ göz genişliğine bağlı olarak avlandığı yaştır.

age at first maturity [ilk olgunlaşma yaşı] Balıkların %50’sinin eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaştığı yaştır. 

age class [yaş sınıfı] Popülasyon ya da stokta aynı yaşta olan bireyler.  2000 yılında yumurtadan çıkmış (doğmuş !) balıklar her zaman 2000 yıl sınıfındadır. Buna karşın 2005 yılında beşinci yaş sınıfındadırlar.

age composition [yaş bileşimi (yaş kompozisyonu)] Aynı türe ait bir popülasyon, stok ya da avdaki farklı yaş gruplarının birbirine oranıdır. Kısaca bir popülasyon ya da stoktaki balıkların yaş dağılımıdır. Sağlıklı stoklarda yaş bileşenlerinin (kompozisyonlarının) dağılım alanı geniştir yani her yaştan birey vardır.

age determination (age reading, ageing) [yaş tayini] Balıkların sert aksamlarındaki büyüme halkalarının yorumlanmasıyla yaşlarının belirlenmesine denmektedir. Balıkların sert aksamlarında hızlı ve yavaş büyüme dönemlerinde oluşturdukları halkaların sayılmasıyla yaşlarının belirlenmesidir. Balıklar hızlı (yaz), yavaş (kış) büyüme dönemlerinde oluşturdukları büyüme halkalarının yanında gerginlik (stres - örneğin yumurtlama, açlık, yaşam koşullarındaki ani değişmeler) nedeniyle de halka oluşturmaktadır. Bu nedenle yaş tayinine yaş tahmini de denmektedir.

age distribution [yaş dağılımı] Aynı türe ait popülasyon, stok ya da avın her yaş sınıfındaki birey sayıları ya da bunun yüzdesi. ® Age frequency (Yaş frekansı).

age estimation [yaş tahmini] ® Age determination (Yaş tayini).

age frequency [yaş frekansı] Popülasyon, stok ya da avdaki aynı türe ait bireylerin yaşlarının dökümü. ® Age distribution (Yaş dağılımı).

age group (AG) [yaş grubu] Belirli bir yaşta olan balıklar.  Örneğin bu yılın Temmuz ayında yumurtlanmış hamsiler gelecek yılın Temmuz ayına kadar sıfır yaş grubundadır (AG 0). İzleyen dönemde (2. Temmuz’dan sonra) AG I olurlar.

age of maturity [olgunlaşma yaşı (erinleşme yaşı)] Balıkların %50’sinin yumurtlayacak, atmık bırakacak olgunluğa ulaştığı yaştır.

age of recruitment [içgöç yaşı (stoğa katılma yaşı)] Genç balıkların %50’sinin erin stoğun bulunduğu alana ya da yaşa ulaşması halini tanımlar ve bu aşamadaki balıkların yaşına da stoğa katılma (iç-göç) yaşı denir.

age reading [yaş okuma] ® Age determination (Yaş tayini).

age specific [yaşa dayalı] Yaş etkenine bağlı.

age specific fecundity [yaşa dayalı doğurganlık] Doğurganlığın (fekonditenin) yani yumurta sayısının yaş etkenine bağlılığı.

age specific mortality [yaşa dayalı ölüm] Ölümün yaşın bir fonksiyonu olarak verilmesi.

age specific survival rate [yaşa dayalı kalım payı] Belirli bir sürede, belirli bir yaştaki balıklardan hayatta kalanların (yaşayanların) ortalama oranı.

age structure [yaş yapısı] ® Age frequency (Yaş frekansı). ® Age distribution (Yaş dağılımı).

age validation [yaş doğrulama] Yaş tayini öncesi yıllık halkaların (hızlı ve yavaş büyüme dönemlerine ait halkaların) bir yıllık büyüme dönemini temsil ettiğinin gösterilmesi.

age-cohort analysis [yaşa dayalı tabur çözümlemesi, yaş-tabur çözümlemesi (yaş-tabur analizi)] Her yaş grubundan avlanan balık sayıları kullanılarak, belirli bir avı verebilecek balık miktarı, doğal ölümlerin bilinmesi halinde geriye doğru hareket edilerek, stoğa katılanların sayılarının tahminidir. Yaşa dayalı tabur analizinin kestirimci olanına Thompson ve Bell Modeli denmektedir.

ageing [yaş belirleme (yaşlandırma)] 1- Popülasyon, stok ya da bireysel balığın yaşının belirlenmesi. ® Age determination (Yaş tayini).

ageing [yaşlanmak] 2- Balıkların yaşı ve yaşlanması.

ageing technique [yaş tayini tekniği] Balığın yaşının, sert aksamlarındaki halkalardan belirlenmesinde kullanılan yöntem.

age-length composition [yaş-boy bileşimi] ® Age-length key (Yaş-boy anahtarı)

age-length curve [yaş-boy eğrisi] Yaş ile boy arasındaki ilişkiyi gösteren eğri. Yaş-boy anahtarının basitleştirilmiş şekli.

age-length key [yaş-boy anahtarı] Yaş-boy anahtarları çift frekans dağılımı tabloları olup genellikle sütunlar yaşı, satırlar ise frekans değerlerini içerir. Yaş-boy anahtarı oluşturulmuş bir stoğun çok sayıda pazarlanan bireyinin boy ölçümleri kullanılarak, stoğun avlanan kısmının boy dağılım değerleri yaş dağılımı değerlerine çevrilir.

age-structured assessment [yaşa dayalı tahmin] Stokta değişik yaştaki balıkların göreceli bolluğuna dayalı olarak stok durumunun tahmini.

aggregated fishery data [birleştirilmiş balıkçılık verisi] ® Pooled data.

aggregating device [yığıcı aygıt] Balıkları cezbederek yığan aygıt.

aggregation [yığılma] Bir araya gelerek yığılma. Canlıların (köpek balıklarının) avlanmak için bir araya gelmesi. Buna avcılar birliği anlamında ‘hunting aggregation’ denmektedir.

aggression [saldırganlık] 1- Kendi bölgesini, yavrusunu korumak için başkasına zarar vermek ya da zarar vermeye yönelmek. Yırtıcı (predator) davranışı saldırganlık değildir.

aggressivity [saldırganlık] 2- Saldırı ve çatışmaya hazır ya da eğilimli olmak.

Agnatha (lampreys, hagfish) [Çenesizler (Agnata)] Omurgalılar (Vertebrata) altkabilesinin üstsınıfını içerir. Çeneleri ve çift yüzgeçleri yoktur. 7 ya da daha çok solungaç deliği bulunur. Döllenme vücut dışında olur. İskelet kıkırdaklı olup kalp iki odacıklıdır. Deniz canlılarının küçük bir birimini oluştururlar.

agonistic [kavgacı] Hayvanların sosyal ilişki ve etkileşimlerinde bazı bireyler diğerlerine üstünlük sağlamak, bunu göstermek için saldırgan, tehditkar kavgacı davranış gösterebilirler.

agonistic behaviour [çatışma davranışı] Çatışmadaki davranış şekilleri.

ahead [ileri] Makinenin gemiyi öne doğru hareket ettirmesi.

Aidablennius sphynx (sphinx blenny) [horozbina] TL=8 cm. Tabansal (demersal) bir tür olup sığ kayalıkların güneşli tarafında rastlanır. Yumurtaları tabansal (demersal) ve yapışkandır. Erkek bireyler yumurtayı bekler.

aimed fishing [hedefli balıkçılık] Belirli bir grubu, örneğin sonarda görünen bir hamsi sürüsünü hedef alan balıkçılık.

air bladder [yüzme kesesi (hava kesesi)] ®  Swim bladder.

air breathing fishes [hava soluyan balıklar] Solungaçlarının yanında atmosferdeki havayı da yardımcı özel solunum organlarıyla soluyan balıklar (Clariidae, Channidae, Belontidae, Osteoglossidae ve akciğerli balıklar-Dipnoi) için kullanılmaktadır. 

air curtain [hava perdesi] Delikli bir borudan çıkan havanın sudaki kabarcıklarından oluşan perde. Balıkların belirli bir yere (örneğin ağa) yönlendirilmesinde kullanılan bir cins çittir.

air embolism [hava embolizmi] ® Gas bubble disease.

air pollution [hava kirliliği] 1- Atmosferde doğal düzeyin üzerinde olup canlı yaşamı etkileyecek düzeyde bulunan maddelerin oluşturduğu kirliliktir. 

air pollution [hava kirliliği] 2- İnsan aktivitesi ya da volkanik patlama sonucu atmosfere karışan her türlü malzemedir.

air pump [hava pompası] Akvaryumlarda hava taşına hava basan pompa.

airbreathing catfishes [?] ® Clariidae.

airstone [hava taşı] Akvaryuma oksijen girdisini sağlamak için hava pompasından gelen havanın kabarcık oluşturmasında kullanılan çok ince ve bol delikli malzeme.

al. (alii, al.) (abbrev) [diğerleri, diğ]. Diğerleri anlamına gelen kısaltma.

alarm [alarm] Tehlike ya da tehlike anını hemcinslerine iletme işareti.

alarm substance [alarm maddesi] Balığın yaralanması halinde eşdaşların tehdit ve tehlikeye karşı uyarılması için salgılanan madde.

albacore [yazılı orkinos, uzunkanatton, akorkinoz balığı, ton balığı, orkinoz, tulina] ® Thunnus alalunga.

albatross [albatros] Tüyleri beyaz, gri ve esmer olabilen, gagası eğri uçlu olup, dar uzun kanatlı irice bir deniz kuşu.

albedo [albedo] Kelime anlamı beyazdır. Deniz yüzeyinden yansıyan ışın ile deniz yüzeyine ulaşan ışın arasındaki orandır. Bu oran beyaz cisimlerde 1 ve siyah cisimlerde ise 0’dır. Kısaca yansıtma gücü ölçüsü olan bir katsayıdır.

albino [akşın] Renksiz yani doğuştan beyaz balık. Genellikle kremsi beyaz olup gözler retinadaki kan damarlarının görünmesi nedeniyle kırmızıdır. Doğada ender rastlanır. Mağarada yaşayan türler ise genellikle renksizdir.

Alburnus alburnus (bleak) [?] Sazangil tatlı-su balığıdır. Boyu 18-20 cm hatta TL=25 cm ve ağırlığı 60 g olabilir. Taban-yüzücü (bentopelajik) ve ırmak-göçerdir (potamadrom). Ticari balıkçılığı önemsizdir. Yüzeyde sürü oluşturur. Nisan-Mayıs aylarında göle göçer. Derin otlu yerlerde yumurtlar. Eti makbul sayılmamakla birlikte lezzetli olduğu da ileri sürülmektedir. Pulları inci sanayinde cam inci yapımında kullanılır. Türkiye’de tespit edilen diğer türler şunlardır: Alburnus apolyont (Apolyont Gölü), Alburnus akili (Beyşehir Gölü), Alburnus albidir (Sapanca Gölü), Alburnus nasreddini (Eber Gölü), Alburnus tarichi (Van Gölü), Alburnus escherichi (İçanadolu suları).

Alburnus tarichi (tarek) [inci kefali] ® Chalcalburnus tarichi.

alcohol [alkol] Genel olarak etanol için kullanılır. Canlı malzemenin uzun süre saklanması (konserve edilmesi) için %70-80 derecelik etanol ve %45-50 derecelik izo-propil alkol kullanılır.

alecithal [alesital] Yumurta sarısı çok küçük ya da hiç olmayan yumurta.

Alectis alexandrinus (African threadfish) [melek balığı, iskender balığı] Boyu TL=100 cm ve ağırlığı 3,200 g kadar olabilir. Yüzücü (pelajik) balık olup 70 m derinliğe kadar yayılır. Balıkçılığı olmakla birlikte azdır. İyi yüzücüdür. Erin bireyler kıyı kesiminde tek gezer. Bazen acı-suya girer.

Alee effect [Alle etkisi] Popülasyon sıklığının (yoğunluğunun) belirli bir eşik düzeyin altına düşmesi halinde karşılaşılan sosyal çiftleşme bozukluğu yani çiftleşememe durumudur. Çiftlerin birbirlerini bulamamaları balıkçılıkta karşı cinse bağımlılık (depensation) olarak bilinmektedir. Karşı cinse bağımlı ölüm, stok sıklığı azalırken bağımlılık ölümü artarsa oluşur. Bazı balık stoklarının çökmesinden sonra, balıkçılık yapılmadığı halde (F=0) kendilerini toparlayamamalarının nedenleri olarak şunlar ileri sürülmektedir: i) Yiyen/yenen ilişkisindeki etkileşim nedeniyle ölümler artmış olabilir. ii) Çiftleşecek birey bulma zorlaşmış olabilir. iii) Döllenme şansı azalmış olabilir. iv) Cinsiyet (dişi-erkek) oranları değişmiş olabilir. v) Yumurtlamadaki sosyal ilişkilerin yoğunluğu azalmış olabilir. Bunların hepsi ya da bir kısmı popülasyon büyüklüğünün artmamasının nedeni olabilir ki bu gibi durumlara Allee etkisi ya da karşı cinse bağımlılık denmektedir.

Alepes djedaba (shrimp scad) [çatal balığı] Boyu TL=40 cm ve ağırlığı 124 g olabilir. Etraf-göçer (amfidrom) balıktır. Ticari balıkçılığı vardır. Kızıldeniz’den Akdeniz’e göçmüştür. Yakın kıyıdaki resiflerde sürü oluşturur.

Alepisauridae (Lancetfishes) [Neşterbalığıgiller] Actinopterygii sınıfı, Aulopiformes takımı, Alepisauridae ailesi Alepisaurus cinsinde 2 türü bilinmektedir. Okyanussal olup yüzücü (pelajik) yırtıcılardır. Akdeniz’de tek türü yaşar.  İnce uzun gövdelidirler. Boyları 2 metre kadar olabilir. Yaygın olmalarına rağmen çok az araştırılmıştır. Baş basık, yüz uzun ve sivridir. Ağız genişçe yarıktır. Alt çenede büyük birkaç köpekdişi ile çenelerde tek sıralı küçük dişler vardır. Yüzgeçleri yumuşak ışınlıdır. Yüksek ve yelkeni andıran sırt yüzgeci gövde kadar uzundur. Yağ yüzgeci vardır. Kuyruk yüzgeci derin çatallıdır. Deri çıplaktır (pulsuzdur). Sırt metalik mavi gölgeli olup koyudur. Yanal karina siyahtır. Yüzgeçler koyu esmer ya da siyahtır. 1,000 m’den daha derinde de yaşarlar. Geceleri yüzeye yaklaşırlar. Erdişi (hermafrodit), olup yumurtlayarak çoğalırlar (ovipar). Etoburdurlar, balıklar, kafadanbacaklılar, gömlekliler ve kabuklularla beslenirler. Daha çok kuzey Atlas Okyanusu’nda yaygındırlar.

Alexandre Agassiz [Alexandre Agassiz] ® Agassiz.

alfa mesosabrobe zone [alfa-mezosaprob kuşak] ® Saprobian systems.  

alfonsinos  (alfonsins) [?] ® Berycidae.

algae [su yosunları (algler)] 1- Deniz ve tatlı sularda yaşayan köksüz sucul bitkiler.

algae [su yosunları (algler)] 2- Kısmen ya da tamamen su altında ya da nemli yüzeylerde yaşayan, klorofil ve diğer fotosentez pigmentleri içeren bitkisel organizmalara verilen toplu ad.

algae [su yosunları (algler)] 3- Sularda yaşayan bitkisel organizmalardır. Birçok grubu vardır. Bunlar; diatomlar-Bacillariophycea, yeşil suyosunları-Chlorophycea, esmer su yosunları-Phaeophycea, kırmızı su yosunları-Rhodophyceae, mavi su yosunları-Cyanophycea, sarı-yeşil algler-Xanthophycea ve dinoflagellatlar-Dinophycea. Bunlardan Cyanophycea-mavi su yosunları gerçek hücre çekirdeklerinin olmaması nedeniyle günümüzde artık alglere katılmamaktadır. Bu grupların taksonomileri de pek oturmuş sayılmaz. 

algae and their features [algler ve özellikleri] Algler heterojen bir bütünü oluştururlar. Biçimbilimleri çok değişkendir. Örneğin tallus şekilleri iplicikli, silindir yapılı, hafif yassı ya da yaprağı çok yassı, şerit ya da kayış ya da değişik şekillerde olabilir. Yine dallanma karşıt, dairesel halka diziliş, çatal ve ya da almaşık olabilir. Tabana sabitlenmeleri de çok değişiktir. Örneğin disk gibi yapıyla, az çok silindir biçiminde köksü ve dallara ayrılmış, tabana gömülmüş olabilir. Boyları çok farklıdır. 0,1 m'den birkaç metreye kadardır.

algal bloom [alg patlaması] Sudaki besin maddelerinin (gübrelerin) artması sonucu su yosunlarının miktarlarındaki ani artma.

algal crash [alg çökmesi] Alg patlaması (aşırı çoğalması) sonrasında oluşan ani düşüş-azalma (ölüm). Bu karbon dioksit ve amonyak oluşmasına ve organik maddenin parçalanması sonucu nitrat ve fosfatın suda artmasına fakat oksijenin azalmasına yol açar ki bu da yerel balık ölümlerine neden olur.

algal toxicosis [alg ağılaması (alg zehirlemesi)] Microcystis, Anabaena ve Aphanizomenon cinslerinin ağılı (zehirli) madde bırakmaları sonucu balıkların ölmesi.

algicide (algisid) [yosunkıran] Yosunları öldüren kimyasallar. Genelde bilinen bitkikıralar yosunları da kırmaktadır. Ancak musluk suyuna katılan klor da yosunları kırmakta ise de doğrudan yosunkıran olarak değerlendirilmez.

alginic [alginik asit, alginat] Kıvam artırıcı madde olup karbonhidrat, (mannoz ve glükoz tabanlıdır). Endüstride yaygın olarak kullanılır (kağıt yapımı, beslenme, vb.). Bazı kahverengi alglerden (Laminaria) elde edilir. 

alginophyte [alginofit] Esmer (kahverengi) algdir (örneğin Laminaria, Cystoseira). Hücre çeperleri alginik asit içerir.

algology [yosunbilim] Su yosunları bilimi. Su yosunlarını inceleyen bilim dalı (fikoloji).

algorithm [algoritma] Her türlü dizgeli (sistematik) hesap yöntemi. Bu yöntem, sınırlı sayıda işlemden yola çıkılarak bir sonuca ulaşmak için belirlenmiş ve tanımlanmış işlem ve kuralların tamamı olarak algılanmaktadır. Bu terim 9. YY’da yaşamış olan Farslı matematikçi Ebu Abdullah Muhammed İbn Musa el Harezmi’nin adının Latinceye aktarılmasından kalmıştır.

alien species [alien tür] Alien aslında ‘yaratık’ anlamındadır. Alien tür ya da yaratık tür görüldüğü bölge ya da alanda daha önce görülmemiş ve oraya ait olmayan farklı ekosistemden gelmiş ‘acayip’ tür(ler) için kullanılmaktadır. Örnek; Caulerpa taxifolia (katil yosun).

aliforme [kanatsı] Kanat şeklinde.

alimental migration [beslenme göçü (nafaka göçü)] Besin ve su aramak için yapılan hareket. ® Migration.

alizarin [alizarin] Bitki kökünden elde edilen glikozit halindeki doğal boya maddesi. Zararsız olup hızla bozunur ve çöker. Bu nedenle deşarj noktalarından seyrelmenin ve dağılımın (akıntıların) izlenmesinde kullanılır. Canlıların kemiğine yerleşir. Türk kırmızısı adıyla boyama işlerinde de kullanılır.

alkali [alkali] Tanımı; [OH-]/[H+] (OH- iyonu konsantr/H- iyonu konsantr).

alkaline death point [alkali ölüm noktası] Suyun bazik olması sonucu balığın kabaca pH>11,0’dan sonra ölmesi.

alkalinity [alkalinite] 1- Çözeltinin asitlik/bazlık göstergesi.

alkalinity [alkalinite] 2- Sudaki bazların miktarı. mg/l CaCO3 olarak verilir.

alkalinity [alkalinite] 3- Karbonat, bikarbonat ve hidroksitlerin sudaki asitleri nötralize etme kapasitesi.

allele [alel] Birbirine ait.

allis shad [tirsi balığı, karagöz tirsi, tirsi] ® Alosa alosa.

allogenic [allojenik] Dış nedeni olan. Başka bir yerde oluşmuş ve taşınmış.

allogenic sedimentation [allojenik çökelme (allojenik sedimentasyon)] Kimyasal yolla belirli bir su kütlesinde oluşmuş ve daha sonra taşınmış çökel.

allometric condition factor [allometrik kondisyon faktörü] k= w/Lb. k=Kondisyon faktörü, w=ağırlık (g), L=Boy (cm), b=Boy-ağırlık ilişkisinde regresyon değeri. ® Condition coefficient.

allometric growth [allometrik büyüme] İzometrik büyümenin tersidir. Vücut parçalarının eşit olmayan büyümesidir. w=a.Lb denklemindeki işlevsel regresyon değerinin 3>b>3 olduğu ve b=3 olmadığı büyüme.

allometry [allometri] Vücudun bir kısmının ya da parçasının vücudun tamamına göre farklı büyümesinin incelenmesidir.

allomimetic behaviour [allomimetik davranış] Aynı düzeyde karşılıklı uyarı ve eşgüdüm davranışı için kullanılan bir terimdir. ® Synchronous behaviour.

allopatric [allopatrik] Taksonomik grup ya da popülasyonların coğrafi izolasyonu.

Alloteuthis subulata (European common squid) [?] Gövde uzun ve erin erkeklerde bir kuyruk ile sonlanmaktadır. Boyu erkeklerde en çok 20 cm ve dişilerde 12 cm olabilmektedir. Sığ suda yaşar. 200 m derinliğe kadar farklı tabanda yayılır. Mevsimsel göçerdir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.  

allotrophic lake [allotropik göl] Çevredeki karasal kesimden organik madde alan göl.

allowable biological catch (ABC) [izin verileblir biyolojik av] Stok işletiminde bir tür ya da türler grubunun avlanmasına izin verilen av miktarının belirlenmesinde kullanılır. İdare (avcılığı düzenleyici organ) bilim adamları grubunun verdiği izin verilebilir biyolojik av (ABC) değerlerini kullanarak o yıl için avlanmasına izin verilen toplam av miktarını (Total Allowable Catch=TAC) belirlerler. 

allowable catch [izin verilebilir av] Bir tür ya da türler grubundan balıkçılığı düzenleyici organ tarafından avlanmasına izin verilen av miktarıdır. Çoğunlukla avlanmasına izin verilen toplam av miktarı (Total Allowable Catch=TAC) olarak anılır. ® Total allowable catch (Toplam izin verilebilir av).

allowable catch estimate [izin verilebilir av tahmini] Bir bölgedeki balık stoğundan yapılabilecek (alınabilecek) av miktarının tahminidir. Eşdeğerli olarak buna kabul edilebilir av tahmini (acceptable catch estimate)’de denmektedir. ® Acceptable catch estimate (Kabul edilebilir av tahmini).

allowable quota [izin verilebilir kota] Bir tür ya da türler grubundan balıkçılığı düzenleyici organ tarafından avlanmasına izin verilen av miktarının (TAC) balıkçılar ya da ülkeler arasında taksimi, kısaca kota. 

alongside [aborda] Gemilerin bordalarının birbirine ya da gemi bordasının iskeleye tamamıyla yanaşması.

Alopias vulpinus (sapan balığı) [thintail thresher] Kayıt edilen en büyüğü 760 cm ve 348 kg’dır. Okyanus-göçer (okyanodrom) yüzücü (pelajik) canlıdır ve 0-550 m’ler arasında yayılmaktadır. Balıkçılık açısından önemli bir tür olup eti, karaciğeri, derisi ve yüzgeçleri değerlendirilir. Genç bireyleri kıyıya yakın sığ sularda bulunur. Sürü oluşturan balıklar ve diğer canlılarla beslenir. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Türün tehlikede olup olmadığı hakkında yeterli bilgi yoktur.

Alopiidae (thresher sharks) [İri-harharyasgiller] Chondrichthyes sınıfı, Elasmobranchii altsınıfı, Lamniformes takımında yer alan bir ailedir. Alopias cinsinden üç türü bilinmektedir. Aile iri bireyleri barındırmaktadır. Gövde ve kuyruk silindir şeklindedir. Kuyruk yüzgecinin üst lobu çok uzundur (heteroserk). Rengi mavimsi, siyahımsı ya da sırta doğru esmer olup karın kısmı beyaz ya da grimsidir. Aile  bireyleri kıyı suları, derin sular ve açık denizlerde yaşarlar. Ancak çoğunlukla kıta sahanlığında görülürler. İyi yüzücü ve canlı doğurucudurlar (ovovivipar). Boyları 60-150 cm arasında değişen 2 ya da 4 yavru verirler. Yavrular ana karnında yumurta sarısını tüketirler. Bundan sonra annenin döllenmemiş yumurtalarını yerler (oofaji). Yırtıcıdırlar, mürekkep balığı ve sürü oluşturan küçük yüzücü (pelajik) balıklarla beslenirler. Soyları tehlike altındadır.

Alosa alosa (Allis shad) [tirsi balığı, karagöz tirsi, tirsi]  En çok, boy TL=83 cm, ağırlık 4 kg ve 10 yaşında olabilmektedir. Yüzücü (pelajik) yukarı-göçer (anadrom) balık olup daha çok sığ sularda bulunur. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Yaşamının büyük bir kısmını denizde geçirir. Göçmen ve sürü oluşturan bir türdür. Mayıs’ta büyük nehirlere yumurtlamak için girer. Kirlilik ve nehirlere kurulan barajlardan etkilenmektedir. Soyunun tehlike altında olup olmadığı hakkında yeterli bilgi yoktur.

Alosa caspia (Caspian shad) [tirsi, Hazartirsi] En çok TL=32 cm, 120 g ve 7 yaşında olabilir. Yüzücü (pelajik) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. Sürü oluşturur. Genellikle acı-su bölgelerinde bulunur, fakat yumurtlamak için tatlı-suya girer. Ticari balıkçılığı önemlidir.

Alosa fallax (twaite shad) [dişli tirsi, tirsi] En çok TL=68 cm, 1,500 g ve 25 yaşında olabilir. Yüzücü (pelajik) yukarı-göçerdir (anadrom). Çok sığ kıyısal sularda rastlanır. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Sürü oluşturur. Yumurtlamak için nehirlerin üst kısımlarına göçmez. Kumlu, çakıllı taban üstünde gece yumurtlar. Yumurtalar tabansaldır (demersaldır). Kirlilikten etkilendiği söylenebilir. Soyunun tehlikede olup olmadığı hakkında bilgi eksiktir.

Alosa fallax nilotica (Mediterranean shad) [dişli tirsi, beneklitirsi, tirsi] En çok TL=39 cm ve 760 g olabilir. Taban-yüzücüdür (bentopelajik), yani taban üstünde askıdadır ve gezer. Tatlı-suya bağımlıdır. Hakkında bilgi eksiktir.

Alosa pontica (Pontic shad) [Karadeniz ringa balığı, ringa balığı, tirsi] En çok TL=45 cm ve 7 yaşında olabilir. Yüzücü (pelajik) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. Karadeniz su sisteminde 3-90 m derinliklerde yayılır. Mayıs-Ağustos aylarında nehirlerin üst kısımlarında yumurtlar.

Alpheidae (snapping shrimps) [çıt karidesleri] Orta boylu, güçlü kıskaçlı ancak kıskaçlar eşit değildir. FAO'nun 37. balıkçılık alanında 5 cinse ait 14 tür yaşamaktadır. Bu türlerin 6'sı Hint Okyanusu-Büyük Okyanus kesiminden olup Süveyş kanalı yoluyla doğu Akdeniz’e göç etmiştir.

Alpheus glaber (red sanapping shrimp) [?] Sin. Alpheus ruber. Alpheidae ailesinde orta boyda karides olup ailenin özelliği olan farklı irilikte kıskaç taşımaktadır. Rengi kırmızı-pembe olup toplam boyu 4,3 cm kadardır. Geneli 3 - 4 cm'dir. Çamurlu abanda 35 - 500 m derinliklerde yaşar. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Olta yemi olarak kullanılır.

Alpheus ruber (red sanapping shrimp) [?]  ® Alpheus glaber.

Alpine lake [Alpimsi göl] Dağlık bölgede soğuk ve karlı buzlu koşullardaki soğuk iklim gölü.

Alsidium helminthochorton (Corsican moss) [?] Kırmızı algdir, tallusu dik durur, düzensiz dallıdır. Büyüme dorukta olur (uçtadır - apikal). Üreme trigeniktir (3 kuşaklıdır). Genelde 2 - 5 cm boyunda olup ışıklı, sakin kesimlerde, 1 m den sığ sert zemin üstünde bulunur. Türkiye'nin Ege kıyısında yayılmıştır. Elle toplanır, ilaç olarak değişik kullanımı vardır.

alteration of generations [döl değişimi, döl almaşı] 1- Bazı yosun, mantar vb’de üreme döngüsü için kullanılan bir terimdir. Bu canlıların gelişmeleri belirli evrelere ayrılmış olup vücut yapıları ve yaşayışları ile çoğalmaları bu evrelerde farklılıklar gösterir.

alternation of generations [döl değişimi, döl almaşı] 2- (Heteromorf). Bitkilerde yaşam döngüsünü tanımlamada kullanılır. Diploid ve haploid evreler arasındaki değişmedir ve aynı döngüde yer alan döldeki gametofit ve sporofit’in farklı morfolojiye sahip olmasıdır.

alternation of generations [döl değişimi, döl almaşı] 3- İzomorf. Bitkilerde yaşam döngüsünü tanımlamada kullanılır. Diploid ve haploid evreler arasındaki değişmedir ve aynı döngüde yer alan döldeki gametofit ve sporofit’in (kırmızı alglerdeki tetrasporofit) aynı morfolojik yapıya sahip olması (az ya da çok benzerlik göstermesidir).

Amandibulata [Amandibulata] Mandibulu olmayan. Çenesiz. Bir eklembacaklı grubu.

amateur fisher [amatör balıkçı] Avladığı balığı satmayan, spor ve kendi zevk ve tüketiminde kullanan kişi.

ambient [çevreleyen] 1- Bir organizmayı saran güncel çevresel koşul(lar). Örnek; çevreleyen sıcaklık – ambient temperture.

ambient [kuşatan] 2- Etrafı saran koşullar ya da bu koşullardan biri. Örnek; kuşatan sıcaklık. ® Surrounding.

ambient [ortam] 3- Belirli bir yerde bulunan (o yeri çevreleyen) durum, koşul. Örnek; ortam sıcaklığı.

ambient temperature [kuşatan sıcaklık] Çevreyi, ilgi alanını saran, hüküm süren sıcaklık.

ambulacral sucker (tube foot) [ambulakral ayakçık] Echinodermata - Derisidiken-lilerin tutunmaya yarayan yapışıcı ve hidrolik prensiple çalışan, uzatılıp geri çekilebilen ayakçığı.

amensalism [amenzalizm] Türlerden biri zarar görürken-etkilenirken diğerinin ne zarar ne de yarar gördüğü-etkilenmediği ilişki (- 0). Örnek: Çevre yapısının bir tür tarafından değiştirilmesi ve bir beslenme grubunun yok edilmesi. Tabana gömülen ve çökeltiyle beslenen organizmalar ince kumlu zeminde daha çoktur. Tabana gömülen organizma etrafta daha ince askı yükün oluşmasına neden olur. Bu ise  askı yükle beslenenlerin filtreleyerek besin alma organlarının tıkanmasına ve bunların beslenmesinin zorlaşmasına sonuçta sayılarının azalmasına yani olumsuz etkilenmesine yol açar.

amictic [amiktik] Su deveranı olmayan sürekli buzla kaplı göl.

amidon [nişasta] Polisakkarit’dir (uzun-zincirli-moleküldür). Bu yedek karbonhidrat glükoz tabanlıdır, Chlorophyta’da bulunur; plastitlerin içerisine yerleşmiştir (intraplastidial).

amidon cyanophyceen [siyanofit nişastası] ® Cyanamylon.

amino acid [amino asidi] Amin ve karbosiklik asit gruplarına sahip olup proteinlerin temelini oluşturan madde.

Ammodytes [Ammodytes] 1- Bir balık cinsi. ® Ammodytes tobianus.

ammodytes [ammodytes] 2- Saklanan, dalan.  

Ammodytes tobianus (small sandeel) [kum balığı, küçük kum yılan balığı] Genelde yem balığı olarak kullanılmakta olup ticari önemi yüksektir. TL=25 cm boya ulaşabilir. Çoğunlukla kumlu, yakın kıyısal tabanda rastlanır. Kışı kuma gömülü geçirir. Bireyleri değişimli olarak ya kuma gömülü kalırlar ya da sürü halinde yüzerler.

Ammodytidae (sand lance, sandlance, sand-eels) [Kumbalığıgiller] Trachinoidei alttakımının bir ailesi olup daha çok Ammodytes cinsiyle (6 tür)  tanınmıştır. Bundan başka ailede Ammodytoides (6 tür), Bleekeria (3 tür), Gymnammodytes (3 tür), Hyperoplus (2 tür), Lepidammodytes (1 tür), Protammodytes (2 tür) cinslerinde toplam 23 tür yer almaktadır. İnce uzun vücudu yılan balığını andırır ve küçük pullarla kaplıdır. Yüz uzun ve sivri, üst çene öne uzayabilir (protraktil). Dişleri yoktur. Sırt yüzgeci kısa olup yumuşak ışınlıdır. Kuyruk çataldır, karın yüzgeci bulunmaz. Küçük pullar çemberimsidir (sikloid). Yüzme kesesi yoktur. Sırt açık esmer, altın sarısı gölgeli ya da yeşilimsidir. Karın gümüş rengindedir. Boyları 10-17 cm arasında olabilir. Bazen büyük sürüler halinde ince çakıllı kumlukta ya da kumlu tabanda yaşarlar. Üreme için kıyılara yaklaşırlar ve kum taneciklerine sabitlenen tabansal (demersal) yumurtalarını bırakırlar. Gençler ve erin bireyler gün boyunca açık suda öncelikle Copepoda ile beslenirler. Geceleyin kuma gömülürler ve kış boyunca pek terk etmezler. Sürü oluştururlar. Küçük canlılarla beslenir ve kendileri de diğer yırtıcıların besin kaynağıdır. Akdeniz’de iki türü bulunur.

ammonia [amonyak] Ağılı (zehirli), tahriş edici gaz (NH3). Gübre maddesi, üre bileşeni.

ammonia poisoning [amonyak ağılaması (zehirlemesi)] Amonyak zehirlemesi. Akvaryumlarda besin ve sair maddelerin parçalanması sonucu oluşan amonyakla ağılanma (zehirlenme). Belirtileri balıkların yüzeyden hava yutması ve mukus (sümüksü malzeme) salgılanmasıdır.

ammonia tower [yaş/kuru filtre] ® Wet/dry fitler.

ammonification [amonyaklama] Nitrat ve nitrit’in bakterilerce amonyum bileşiklerine indirgenmesi.

ammonifying bacteria [amonyaklayıcı bakteriler] Organik maddelerce yüklenmiş (atık) sularda amonyağı açığa çıkaran bakteriler.

ammonium [amonyum] Tek değerli NH4 radikalinin adı.

Amnesic Shelfish Poisoning (ASP) [uyuşturan midye ağılaması] Bir olasılıkla diatomların ürettiği nörotoksin (sinir sistemini etkileyen) maddesinin besin zincirinde midyelere ve oradan da insana ulaşarak hafıza kaybı ve sersemlik yaratan ağılanma (zehirlenme).

Amoeba [Amoeba] 1- Amip.

amoeba [amoeba] 2- Değişken.  

amoeboids [Kökayaklılar] ® Rhizopoda.

amphi- (prefix) [amfi-] Etrafında, iki tarafa, iki türlü, iki yanda, etrafta. Amfidrom balıklar (amphidromous fish)-Etraf-göçer balıklar.

Amphibia (amphibian) [İkiyaşayışlılar] Kurbağa ve semenderleri içine alan soğukkanlı omurgalı hayvanlar sınıfı olup ilk evrelerinde solungaçlarla, başkalaşmadan (metamorfozdan) sonra ileri ve yetişkin evrelerinde ciğerleriyle solurlar. Hem karasal hem de sucul yaşam özellikleriyle balıklar ile sürüngenler arasında yer alırlar. Çıplak derilidirler. Salientia sınıfı altında Gymnophiona (Ayaksızlar), Urodela (Kuyruklular), Anura (Kurbağalar) takımlarına ayrılırlar.

amphibian [İkiyaşayışlılar (amfibyumlar)] ® Amphibia.

amphibiotic [amfibiyotik] 1- Erinlerinin karasal, kurtçuklarının sucul evresi olan organizma(lar).

amphibiotic [amfibiyotik] 2- Konak ile ortak yaşayış ya da parazit ilişkisinde olan mikroorganima(lar).

amphidromous fish [etraf-göçer balıklar (amfidrom balıklar)] Gelişmelerinin belirli evrelerinde tatlı-su ve deniz arasında göçen balıklar olup göçlerinin nedeni üreme değildir (amphi = iki yönde iki taraflı). ® Balık göçleri (fish migration).

Amphineura (sea cradles, chitons) [İlkel-yumuşakçalar (amfinöra)] Bu hayvanlar, yumuşakçalar sınıfından olup birbirine bağlı 8 plakadan oluşan uzunlamasına iki yanlı (bilateral) bakışımlı (simetrik) gövdelidirler. Gövde dikensi kıllı olabilir. Plaka bağlantıları esnektir. Hayvan kaslı ayak üzerinde sürünürken bükülebilir. Dişlidil (radulası) olan ağız önde ve anüs arkadadır. Boyları birkaç mm’den 30-35 cm’ye kadar olabilir. Deniz canlılarıdırlar. Yüzeyden yosunları dişlidili ile kazıyarak beslenirler.

Amphioxus [amfioksus] 1- Branchiostomata cinsinin sinonimi. ® Branchiostomata.

amphioxus [amfioksus] 2- Her iki ucuda sivri.  

amphipoda [kum pireleri (amfipoda)] Küçük tatlı ve tuzlu suda (denizde) yaşayan kabuklular (Crustacea).

amphitrophic [çiftbeslek (amfitrof)] Gündüz fotosentez, gece kemosentez ile yaşamını sürdüren organizmalar.

Amphneuira [sea cradles (chitons)] ® Amphineura.

amplitude [amplitud] Dalga yüksekliği.

Amygdale decussata (grooved carpet shell) [?] ® Ruditapes decussatus.

ana- (prefix) [ana-] Yukarı doğru, geriye.

anabiosis [anabiyoz] Yeniden canlanma. Kurak geçen dönemi, ölü benzeri durumda geçirdikten sonra yeniden canlanma. Birçok omurgasız hayvan bu yeteneğe sahiptir.

anabolism [özümleme (anabolizma)] 1- Büyük molekülleri oluşturan metabolizmanın bir parçasıdır. Anabolizma doku ve organları oluşturma eğilimidir; yani canlının yeni hücre ve dokular oluşturarak büyümesini sağlayan olaylardır. Bir diğer anlatımla karmaşık moleküllerin oluşturulmasıdır. Kısaca özümleme olaylarının hepsi olup katabolizmanın tersidir. ® Catabolism (Yıkım, katabolizma).

anabolism [özümleme (anabolizma)] 2- Yıkım karşıtı olup organik maddelerin (besinin) canlı dokuya dönüşme işlemlerinin tamamıdır. ® Catabolism (Yıkım, katabolizma).

Anacanthini (Gadiformes, cod likes)  [Dikensizler] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, morinamsıların (Gadiformes) bir diğer adıyla Anacanthini takımındaki balıkları kapsar. Bu takım 11 aileyi içermektedir. Aile bireylerinin yüzgeç ışınları yumuşak olup ekonomik önemleri yüksektir. Yüzme keselerinin basınç kanalı yoktur. ® Gadidae.

Anadara corbuloides (basket ark) [?] Çamurlu döküntü üstünde 25-30 metrelerden 100 m'den daha derinde yayılır. Boyu en çok 7 cm kadardır. Türkiye'nin aralıklarla Akdeniz kıyılarında ve Ege kıyılarının tamamında bulunur. Avcılığı vardır.

Anadara diluvii (diluvial ark) [?] Sin. Diluvarca diluvii. Yanal şişkinlikleri farklı eşit kabukludur. Bisal çentiği yoktur. Kancalar kıvrıktır. Dışı ışınsal kaburgalıdır. Dış zarı (derisi) koyu sarıdır. Düz eklemlidir (mafsallıdır). Kabuk rengi beyaz, dıştan esmer pas renginde olup içi sarımsı pembedir. Boyu en çok 7 cm olup geneli 3 - 4 cm'dir. Kumlu-çamurlu, döküntülü tabanda 5 m ile 500 m'ler arasında yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

anadromous [yukarı-göçer (anadrom)] Irmak kaynağına doğru çıkan balık. Örnek; bazı Alabalıkgiller (Salmonidae) ailesi türleri.

anadromous fish  [yukarı-göçer balıklar (anadrom balıklar)] Yaşam süreçlerinin büyük bir kısmını denizde geçiren ve yumurtlamak için yukarı (nehir ve ırmakların kaynağına doğru) tatlı-suya göçen balıklar. (ana=yukarı, yukarıya). Örnek; som ve deniz alası. ® Balık göçleri (Fish migration).

anaemia [anemi] Kansızlık.

anaerebiosis [anaerobiyoz] Oksijen ve havanın bulunmadığı ortamda sürdürülen yaşam.

anaerobic decomposition [anörobik (anaerobik) ayrışma] Oksijenin bulunmadığı koşullarda mikroorganizmaların organik maddeleri ayrıştırması.

anaerobik [anörobik (anaerobik)] Aerobik’in tersi. Suda, çözünmüş oksijensiz ortam ya da koşullar.

anaesthetic [anastezik] Balığın hareketliliğini sınırlayan uyuşturucu kimyasal maddeler. Çoğunlukla kullanılan kimyasalların başında MS 222 gelmektedir.

anahtar [key] Bir tür ya da türlerin tanımlanmasında kullanılan açıklamalı özellikler listesi. ® Identification key (Tanımlama anahtarı).

anal [dışkıl] Anüsle ilgili, makata ait.

anal fin (proctal fin, proctopterygium) [dışkıl yüzgeç (anal yüzgeç)] Anüsle ilgili yüzgeç. Balığın anüsüne yakın olan yüzgeci.

analysis [analiz] Çözümleyerek. Bileşen ve bileşenlerine ayırarak.

analytic [analitik] Çözümsel. Açılımcı çözme yolu.

anatomy [anatomi] Yapıbilim. Organizmaların yapısını inceleyen bilim.

anavasya (anavaşya) [?] Yunancadan dilimize geçmiştir. Yunanca, ana = yukarıya; vasis= kanaldan. ® Balık göçleri (fish migration).

ancestor [ata] Soy, sop, cet. ® Phylum. ® Strain.

ancestral [atasal] Öncekinden, atadan gelen özellik.

anchor [çapa] Deniz araçlarını sabitlemede kullanılan, tabana indirildiğinde zemine gömülebilen ve gemi demiri de denilen bir tür ağırlık. Bu türden görece büyük çapaların yanında denize bırakılan ancak tabana inmeyen çapalara ise deniz çapası (sea anchor) denmektedir.

anchor dragging [demir taraması] Çapanın tabana iyi oturmaması ya da zincirin yeterli bırakılmaması sonucu geminin kayarak yer değiştirmesi.

anchor ring [anele] Hareketli demir halka. Örnek; çapaya bağlı hareketli halka.

anchoring [demir atmak] Tekneyi sabitlemek için uygun derinliğe çapayı indirerek oturtmak ya da derin suya çapayı indirmek.

anchovies [Hamsigiller] ® Engraulidae. ® Engraulididae.

andr [andr] Erkek, erkek özellik. Örnek; jinandromorf (gynandromorph = erkek ve dişi özellikleri taşıyan).

andro- (prefix) [andro-] Erkek. Koca.

androgamete [androgamet] Atmık gözesi (hücresi). Mikrogamet.

anemometer [rüzgârölçer (anemometre)] Rüzgâr hızını deniz mili olarak ölçen alet. Rüzgâr hızını ölçmede kullanılan aygıt.

Anemonia sulcata (snakelocks anemone) [?] Actiniidae ailesindendir. Boyu yaklaşık 10 cm kadardır. Dokunaçları görece uzundur (15 cm). Kayaların üstünde birkaç metreden 10 metre derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.

angel sharks [Kelergiller] ® Squatinidae.

angelshark [keler]  ® Squatina squatina.

angle (fishing rod, fishhook) [olta] Kıvrık ve genellikle çengelli U tipi iğne yapıya bağlanmış uzunca ipi olan av aracı.

angle iron chain  (back board chain,  chain bracket, board chain,  chain triangle, towing chain) [açı demiri, kapı zinciri] Trol kapısının suda uçurtma prensibiyle ağın yakasının yanlara açılmasını sağlayan düzenek. ® Towing chain (Kapı zinciri).

angle of the fin [yüzgeç açısı] Kafadanbacaklılarda Yüzgecin arka kenarı ile mantonun boylamasına ekseni arasındaki açı.

angler [deniz şeytan balığı, fener balığı] ® Lophius piscatorius.

anglerfishes [Fenerbalığıgiller] ® Lophiidae.

angling (fishing with angle) [oltacılık] Olta ile balık avcılığı.

angstrom [angström] 1Å=10-10 m = 10-8 cm = 0,1 nm. Uzunluk birimi. Işığın dalga boyunun ölçümünde ve belirtilmesinde kullanılan birim.

Anguilla [Anguilla] Yılan balığı cinsi.

Anguilla anguilla (European eel, eel) [yılan balığı] Yılan değildir. Kemikli balıklardan olup dişisi TL=133 cm boy ve 2,9 kg kadar olabilmektedir. Belirlenen en yüksek yaşı 85 yıldır. Tabansal (demersal) aşağı-göçer (katadrom) bir balıktır. 0-700 metre derinliklerde rastlanır. Ekonomik yönden önemlidir. Tatlı-sularda büyür ve batı Atlas Okyanusu’nun Sargasso Denizi denilen kısmında kış sonu ilkbahar başında yumurtlar. Leptosefal kurtçukları (larvaları) Gulf akıntısı ile Avrupa kıyılarına 7-11 ayda taşınır. Kıyıda kurtçuklar elver’e dönüşür ve delta alanlarına girerler. Tatlı-suya girmeden önce küçük yılan balıklarına dönüşürler. Balıkların erkekleri tatlı-suda 6-12 yıl, dişileri 9-20 yıl geçirdikten sonra değişikliğe uğrayarak cinsi olgunluk çağına geçerler. Erin bireyler göç esnasında beslenmezler. Yumurtlama göçüne yönelmiş bireylerin karınları gümüşi parlak, gözleri büyümüş, derileri koyu renklidir. Her türlü besin ve kadavra ile beslenirler. Tabanda, taşların altında ya da çamur içerisinde barınırlar.

Anguillidae (eels, freshwater eels) [Yılanbalığıgiller] Actinopyerygii-Işınlı-yüzgeçliler sınıfı, Neopterygii altsınıfı, Anguilliformes-Yılanbalığımsılar takımı, Anguilloidei alt-takımında Anguillidae ailesi, Anguilla cinsinde 19 tür ve 6 alt-tür yer almaktadır. Avrupa sularında tek bir türü bulunur (Anguilla anguilla). Gövde yılan şeklindedir, öne doğru yuvarlak kesitlidir ve arka biraz basıktır. Ağız uçta ve gözbebeği seviyesine kadar yarıktır. Alt çene, üst çeneyi az geçer; dişler küçük olup çok sayıda sıralar halinde düzenlenmiştir. Gözler yuvarlak ve küçüktür. Sırt yüzgeçleri kesintisizdir, göğüs yüzgecinin arkasından başlar kuyruk yüzgeci ve dışkıl (anal) yüzgece bitişik görünümlüdür. Göğüs yüzgeçleri iyi gelişmiştir. Karın yüzgeçleri yoktur. Elips biçimindeki küçük pullar deriye dahildir.  Rengi biyolojik ortam ve gelişme evresine göre değişkenlik gösterir. Boyu en çok 150 cm olur ancak çoğunluk 20-80 cm arasındadır. Aşağı-göçerdir (katadrom). Denizel kıyı sularında, acı ve tatlı-sularda bulunur. En bilinen bireyi Anguilla anguilla’dır. Yumurtlama Sargasso Denizi’nde gerçekleşir. Kıyılarda planktonla beslenen kurtçukları (larvaları) leptosefal (leptocephali) adıyla anılır. Büyüyen kurtçukların izleyen gelişme evresi glass eel (camsı yılanbalığı) adını alır. Kurtçuklar saydamdır. Bir yıllık olup ırmak ağızlarına girmeye başlayanlara elver denir. Büyüme ve gelişmesini tatlı-suda tamamlayan ve eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşan bireyleri yumurtlamak için denize göçer. Avrupa yılan balıkları Sargasso Denizinde yumurtlar. Balıkçılıkları ve besicilikleri önemlidir. Yılanbalıkları özellikle geceleyin aktiftir. Kış uykusu süreçleri hariç çamura gömülü yaşarlar. Yumurtlama göçüne başlamış bireyler beslenmeyi bırakır. Yumurtadan kültürü henüz yapılamamakta ancak besiye alınabilmektedir.

anguilliform [anguiliform] Yılan balığına benzeyen şekilde olan.

anguis (snake) [yılan].

angular roughshark [domuz balığı, dozum balığı] ® Oxynotus centrina.

Angulus tenuis (delicate tellin) [?] ® Tellina tenuis.

animal (zoon) [hayvan]

animal(ia) [animal(ia)] Hayvan(lar).

anion [(eksin) anyon] Negatif yüklü iyon (Cl-, Br-). Elektrolizde anyonlar anoda (+) doğru hareket eder.

anisogamy [anizogami] Eşit büyüklükte olmayan üreme ürünleri (yumurta ve atmık). ® Seksual reproduction.

Annelida (segmented worms) [Halkalıkurtlar] Bu kabile (filum), yaygın bilinen yer solucanları (Oligochaeta), ve sülükler (Hirudinea) altsınıfları ile (Echiura, Pogonophora yanında) denizde önemli yeri olan çokkıllılar (Polychaeta) sınıflarını kapsar. Kabile mensupları uzun, yuvarlak ya da yassı vücutludurlar. Kısa bir başı boğumlu vücut kısmı izler. Vücut iki-yanlı (bilateral) bakışımlıdır (simetriktir). Gerçek solunum organları yoktur. Çeşitli renkte olabilirler. Vücudun dış yüzeyi dayanıklı bir kutikula ile örtülüdür. Vücut çeperi ve bağırsak arasında vücut boşluğu sölom (coelom) yer alır. Her vücut boğumunda setae denilen kılsı çıkıntılar bulunur. Kırmızı kan ve damar ile ip merdiveni gibi sinir sistemi gelişmiştir. Erdişi (hermafrodit) ya da ayrı eşeylidirler (cinsiyetlidirler). Birçok farklı besini alırlar. Karada, tatlı ve tuzlu-suda yaşarlar ve yerkürenin her yerinde yaygındırlar.

annual fish [yıllık balık] Yaşam döngüsünü bir yılda tamamlayan ve ölen balık.

annual growth rate [yıllık büyüme oranı] Balığın bir yıllık süredeki ağırlık artışıdır (son ağırlık/başlangıç ağırlığı).

annual mortality [yıllık ölüm] Bir yıllık sürede ölen balıkların oranı.

annual mortality rate [yıllık ölüm oranı] Balıkçılık ölümleri hariç bir yılda ölen balıkların sayısının o yılın başında yaşayan balık sayısına oranıdır. ® Annual natural mortality rate (Yıllık doğal ölüm oranı).

annual natural mortality rate [yıllık doğal ölüm oranı] Bir yıllık sürede balıkçılık hariç ölen balıkların sayısının, o yılın başında sağ olan balık sayısına oranıdır. Buna koşullu doğal ölüm oranı (conditional natural mortality rate) ve mevsimsel doğal ölüm oranı da (seasonal natural mortality rate) denmektedir. ® Annual mortality rate (Yıllık ölüm oranı).

annual production [yıllık üretim] 1- Balık çiftliğinde üretilen porsiyon büyüklüğüne ulaşmış balıkların ton cinsinden ağırlığı.

annual production [yıllık üretim] 2- Belirlenmiş bir alanda (ırmak, göl vb) üretilen balıkların miktarı.

annual ring [yıllık halka] Balıkların sert aksamlarında bir yıllık sürede oluşan büyüme halkası.

annual surplus production [yıllık artık üretim] Popülasyon büyüklüğünü değiştirmeden artık (fazla) biyokitlenin alınabileceği (avlanabileceği) savıdır.

annual total mortality rate [yıllık toplam ölüm oranı] Bir yıllık sürede ölen balıkların sayısının, o yılın başında sağ olan balık sayısına oranıdır.  Buna güncel ölüm oranı (actual mortality rate) ve ölüm katsayısı da (coefficient of mortality) denmektedir. ® Total mortality rate (Toplam ölüm oranı).

annual turnover [yıllık devir] 1- Bir yıllık sürede üretilen toplam biyokitledir.

annual turnover [yıllık devir] 2- İlkbahar ve sonbahar dönemlerinde rüzgârlarla suyun karışması ve sıcaklığın yüzeyden tabana eşitlenmesi.

annular [değirmi (halkamsı)] Halka şeklinde, çemberimsi. Daire şeklinde.

annular seabream [isparoz balığı, isparoz] ® Diplodus annularis.

annulus, pul. annuli [yıllık halka] Değirmi şekilli yapı. Balıkların sert aksamlarında bir yıla denk gelen büyüme halkasıdır. Örnek; balıkların otolitlerindeki büyüme halkası.

anomaly [anomali] Belirli bir dönem ve koşul için geçerli olan ortalama değerlerden sapma, farklılık.

Anomia ephippium (common jingle shell) [?] Gel-git kuşağı altında kaya, moloz, yumuşakça kabukları  ve enkaza, bitki ve mercanlara vs yapışık yaşar. Lagünlere girer. Boyu en çok 7cm olabilir. Türkiye'nin tüm kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır ancak pek beğenilmez.

Anomiidae (anomiids) [?] Kabuklar eşit değildir ve midye sağ kabuktaki delikten tabansal malzemeye bisusları ile yapışır. Alt kabuk yassı üst kabuk dışbükey olup şekilleri düzensizdir. Dişsizdir, eklem simetrik değildir. Her kabukta yaklaştırıcı kas izi vardır, manto sinüsü yoktur. Lifsi solungaçlıdır. Eşeyler farklıdır. Askı yükle beslenir. Akdeniz sular sisteminde bu aileden 6 tür yaşar.

anomiids [?] ® Anomiidae.

anonymous [anonim] Yazarı bilinmeyen ya da belli olmayan eser.

anopheles [anofel] 1- Değersiz, zararlı. 

Anopheles [anofel] 2- Sıtma yayan sivrisinek.

anoxia [anoksiya] Oksijen yetersizliği.

antagonistic effect [antagonistik etki] Bileşeni oluşturan maddelerin birbirinin etkisini azaltması (ters sinerjik etki).

antagonistic growth (reproductive drain) [antagonist büyüme] Üreme ve büyümenin zıtlığı kuramı. Erkeklere göre dişi balıklar çok daha fazla enerjiyi yumurta üretiminde kullanır ve daha az büyürler. Bu genelde yanlıştır. Çünkü çoğunlukla dişiler erkeklerden daha büyüktür.

Antarctica [Antarktika] Güney kutbu ve kıtası. Yüzey alanı=13 milyon km2.

ante- (prefix) [ante-] Önce. Örnek: Antenatal (doğumdan önceki süreç).

antenne [duyarga] Canlının kafa kısmında yer alan uzunca ve eklemlerden yapılmış duyu alma (algılama) organı. Anten.

anterior [ön, öndeki] Hayvan için kafaya ya da kafa (baş) yönünde, kafaya doğru olan. Kabuklar için kabuk ağzına (açıklığına) ön, öndeki (anterior) ve karınsala (ventral) denir.

Anthias anthias (swallowtail seaperch) [berber balığı] TL=30 cm kadar olur. Mercan resifleriyle birlikte kayalık, kaba çakıllı kesimlerde 300 m derinliğe kadar rastlanır. Gece aktiftir. Tez-dişidir (protogyre) - önce dişi sonra erkek olur.

anthoid mollusca ® Molluscoidea (Yumuşakçamsılar).

anthos (flower) [çiçek].

anthozoa (sea anemone) [deniz şakayıkları] Knidlilerin bir sınıfı olup gelişmelerinde medüz evresi yoktur. Atmık ve yumurtaları sıya salarlar. Bunlardan planula kurtçukları oluşur. Planula uygun zemine yapışır ve buradan knidli  gelişir. Bazı deniz şakayığı ve mercan türleri tomurcuklanarak eşeysiz ürer. Diğer knidliler gibi polip silindirik gövdelidir. Dokunaç ve ağız kenarındaki yakıcı gözelerle avlanarak beslenir.

anthozoa [anthozoa] 1- Çiçek-polipler anlamına gelmektedir.

anthozoa [corals] 2- ® Mercanlar.

anthropogenic [antropojenik] İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan.

anthropology [antropoloji] İnsanbilim. Hayvanlar aleminden insanların incelenmesini konu alan bilim.

antibiotic [antibiyotik] Bakteriler ve diğer küçük organizmaların gelişmesini önleyen ve çoğu kez öldüren kimyasal.

anticyclone [antisiklon] Kuzey yarımkürede saat yönünde, güney yarımkürede ise saat yönünün tersine döngüler olup yüzeydeki (besin tuzlarınca zengin) sularının aşağıya doğru hareket ettiği üretim sürecinden koparıldığı (batan) denizel sistemdir.

anticyclonic [antisiklonik] Komşu bölgelere göre yüksek basınca sahip, kuzey yarım kürede saat yönünde dönen (denizlerdeki sular ile atmosferdeki hava) hareketleri.

antifouling [antifouling] Yapışan organizmaların yapışma ve gelişmesini engelleyen zehirli kimyasal madde.

antimicrobial [antimikrobiyel] Mikrobiyel büyümeyi önleyen kimyasal ya da biyolojik maddeler.

antique cardits [?] ® Cardites antiquatus.

antique razor clam [?] ® Azorinus chamasolen.

antirostrum [antirostrum] Balıkların genelde en büyük otoliti olan sagitta’nın ön ve üst kısmını.

antiseptic [antiseptik] Mikropların çoğalmasını durduran, engelleyen madde.

antitropical [anti tropik] Sardinops, Engraulis, Squalus, Zeus gibi tropik kuşakta bulunmayan ve yalnız kuzey ve güneyde bulunan çift kutuplu (bipolar) balıklar.

Anton Dohrn [Felix Anton Dohrn] Eklembacaklıların evrimi üzerinde yoğunlaşmış Darwinci Alman hayvan bilimci (1840 Stettin, Polonya - 1909 Münih). Çeşitli yerlerde bu arada Helgoland’da Haeckel ile birlikte çalışmıştır. Deniz faunasının araştırılması için Napoli zooloji istasyonunun kurucusudur. Almanya’da onuruna bir araştırma gemisine (RV Anton Dohrn) adı verilmiştir.

antre meridiem (abbrev a.m) [öğlenden önce] Saat 12’den önce.

anura [anura] 1- Çiftyaşayışlıların bir takımı. 

anura [tailless] 2- Kuyruksuz.

anus [anüs] Hayvanlarda sindirilmiş maddelerin vücut dışına atıldığı kısım. 

aotopsy [otopsi] Ölüm sonrası inceleme ve tanımlama. Otopsi insanlar için kullanılan bir terim olmakla birlikte yanlışlıkla hayvanlar için de kullanılmaktadır. ® Necropsy (Nekropsi).

apcise [apsis] X-ekseni.

apex [tepe, uç, apeks] Uç, tepe, en yüksek. Örnek; Karındanbacaklı kabuğun tepesi.

apex predator [uç yırtıcı] Besin zincirinin en üstünde yer alan balık. ® Upper-level consumer (Üst düzey tüketiciler).

Aphanius dispar (?) [dişlisazancık balığı, dişli sazancık]  En çok TL=7 cm. Göçmen olmayan tabansal (demersal) balık olup tatlı-su, acı-su ve denizde bulunur. Kıyısal kesimde ve karasal kökenli sularda yaşar. Sürü oluşturur. Akvaryumda beslenmesi zordur. Bitki kökleri ve yüzer bitki artıklarının olduğu alanlarda yumurtlar.

Aphanius fasciatus (?) [dişlisazancık, dişli sazancık, dalaba balığı] Tatlı-su, acı-su ve denizde yaşayabilen ve göçmen olmayan tabansal (demersal) balıktır. Boy TL=6 cm’dir. Balıkçılığı yoktur. Akvaryum balığı olarak ticareti yapılır ama saklanması zordur. Kısa ömürlü balıktır. Daha çok göller ve bataklık alanlarda rastlanır. Omurgasızlar ve bitkilerle beslenir. Nisan’dan Eylül’e kadar yumurtlar. Yaşam-alan kaybı nedeniyle tehdit ve tehlike altında olan bir türdür. 

Aphia minuta mediterranea (transparent goby) [camkaya, saydamkaya balığı, beyaz kaya balığı, beyaz kayabalığı] Aphia minuta’nın Akdeniz sularında yaşayan alttürüdür. Alttür hakkında kayda geçmiş bilgi azdır. Kısaca Aphia minuta 8 cm boya ulaşır, tabansal (demersal) okyanus-göçerdir (okyanodrom). Balıkçılığı yoktur. 0-80 metreler arasında bir yıl yaşar. Boş midye kabuklarının içerisine yazın yumurtlar. 

aphotic [ışıksız, afotik] Gün ışığının asla ulaşamadığı (fotosentezin olmadığı) derin deniz kesimi (>800m ).

aphotic zone [ışıksız kuşak, afotik kuşak, afotik zon] Fotosentez için yeterli ışığın olmadığı derinlik kuşağı (tabakası).

aphytal [afital] Göl tabanının bitkisiz bölgesi.

apical [tepe, doruk, apikal] Tepe ile ilgili. Uç, uçta.

apical margin [arka sınır] ® Posterior magrin.

Apkallu fish [Apkallu balığı] Tufan öncesi dönemde Babil’in 7 akil adamından olup balık derisi giyen (balıksı) yarı ilah. 

aplacental [etenesiz (aplasental)] Bazı köpek balıklarında görüldüğü gibi, embriyonun (ceninin) anneye kordon (plasenta) ile bağlı olmadığı, doğurarak çoğalma şekli.

aplacental viviparity [aplasental vivipar] ® Ovoviviparity.

aplanospor [aplanospor] ® Aseksual reproduction.

Apletodon dentatus dentatus  (small-headed clingfish) [?] En çok 5 cm kadar olur. Tabansal (demersal) balıktır. 

apo- (prefix) [apo-] dan ırak. dansız. Apod (apode)-Ayaksız, ayağı olmayan.

apod (footless) [ayaksız] Ayakları ya da ayak benzeri uzantıları olmayan.

Apoda [apoda] Çift-yaşayışlıların (Amphibia) bir takımı.

apode fishes [apod balıklar] Karın (pelvic) yüzgeci olmayan balıklar. Örnek, Anguilla (yılan balığı).

Apodes [karınları yüzgeçsizler] Karın tarafında yüzgeci bulunmayan balıklar takımıdır. Örnek; Angillaformes - Anguillidae.

apophyse [apofiz] Kemik çıkıntısıdır. Bir kısım midyede ayak kasının çekilmesine yarayan bombeli çıkıntı.

Apogon imberbis (cardinal fish) [kardinal balığı] Boyu TL=17 cm kadar olabilir. Göçmen olmayan, mercan resifini yeğleyen fakat kayalık, çamurlu kesimlerde de bulunan bir balık olup 10-200 m’lede rastlanır. Zaman zaman sürü oluşturur, bazen tek gezer.

Apogonidae (cardinal fishes) [Kardinalbalığıgiller] Actinopterygii - Işınlı-yüzgeçliler sınıfı Perciformes-Levreksiler takımının bir ailesidir. Çoğu türü denizde yaşar, birkaçı acı-suya girer. Aile 25 cins ve 334 türü barındırır. Küçükten orta boya kadar olan balıklardır. Gözler iridir. Solungaç kapağında en az bir kemiksi çıkıntı vardır. İri ağız eğik, alt çene çıkıntılıdır. Çene ve damak dişleri genellikle kılsı yapılıdır (villiform’dur). Sert ve yumuşak ışınlı sırt yüzgeçleri ayrılmıştır. Karın yüzgeçleri göğüstedir. Pulları iridir. Rengi değişkendir; kırmızı, açık esmer ya da mor, gölgeli siyah olabilir. Tropikal sularda, kıyısal ılıman sularda ve sığ kayalıkların çevresinde, yaşarlar. Küçük gruplar halinde gezerler. Gece aktiftirler. Birçok türün erkekleri yumurtaları ağızlarında kuluçkaya alırlar (ağızda kuluçkacıdırlar). Etobur olup küçük balıklar ve planktonik omurgasızlarla beslenirler. Akdeniz’de yedi türü yaşar. Bunlardan biri Kızıldeniz’den göçmendir. Diğer ikisi, çok küçüktür.

Aporrhaidae (pelican's foot snails) [?] Kabul sarmalı ve kulesi küçüktür.Kanatsı dudaklar parmak gibidir. Kabuk ağzı dar, ağız çevresi kalın, değişken sayıdaki parmaklar olukludur. Parmak sayısı 6'ya ulaşabilir, kapak elips şekillidir. Çamurla karışık çakıllı kesimde yaşarlar, herbivordurlar. Tabana gömülürler. Bulunduğu yerde besin tükenince başka yere hareket eder. İç döllenme ile ürerler.

Aporrhais pespelecani (common pelican-foot) [?]  Sin. Chenopus pespelecani. Ağız kenarları geniş ve uzun parmaklıdır. Ağız açıklığı ön ve arkada parmaklarla devam eder. Kulede düzenli aralıklı enine hatta yumrucular vardır. Kapak nasırsı (boynuzsu) yapılıdır. Rengi dışta beyaz içte porselensidir. Boyu en çok 5,5 cm, çapı 4,2 cm'dir (parmaksı dudak dahil). İnfralitoralin döküntülü çamurlu tabanında sıkça rastlanır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege sahillerinde bulunur. Avcılığı vardır.

Aporrhais serresianus (Serre’s pelican foot) [?] Sin. Chenopus serresianus. Kabuk uzun ve sivridir, kule 7 il3 9 sarmal döngülüdür. Ağız açıklığı parmaklarla genişlemiştir. Kabuk ince ve narincedir. Kapağı nasırlıdır. Rengi dışta gri-bej, ağız porselensidir. Boyu dudaksıl uzantıları ile birlikte en çok 6,6 cm, çapı ise 4,5 cm olabilir. Ender türdür. Döküntülü, çamurlu tabanda barınır. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

apparatus [aparat] Cihaz.

apparatus Weberei (Weberian ossicles) [Weber Aygıtı] ® Weberian apparatus.

apparent digestibility coefficient [görünen sindirim katsayısı] Besinin soğurulan kısmı (Alınan besin-Atılan besin/Alınan besin).

appendage [vücut uzantısı] Vücuttan uzanan dikkate değer her türlü uzantı.

Appendicularia (Larvacea) [ekliceler] 1- Kordalılar (Chordata) kabilesi, ilkel-kordalılar (Urochordata) alt-kabilesinin bir sınıfıdır. Bu sınıf Fritillariidae, Kowalevskiidae ve Oikopleuridae ailelerini kapsar. Bütün denizlerde yüzücü (pelajik) canlılar olup filtreleyerek beslenirler. Yüzeye yakın ışıklı kısımda yayılırlar. Kuyruk ekleri vardır. Boyları 5 mm kadardır. Yaygın bilinen cinsi Oikopleura’dır.

Appendicularia [Appendicularia] 2- Bir Gömlekliler (Tunicata) cinsi.

appendicularia [small appendages] 3- Küçük ekler. 

appetitive behavior [appetenz davranışı] Doğuştan gelen düzenli içgüdüsel hareketi başlatacak, hedefe odaklanmış davranışı oluşturan arama dürtüsü.

apteral [Kanatsız(lar), Apterygota] ® Apterygota.

Apterygota (apteral) [Kanatsız(lar), Apterygota]. İlkel kanatsız böcekler.

aqua- (prefix) [akva-]  Su. Örnek; akvakültür (aquaculture)-sucul canlı yetiştiriciliği.

aquaculture [akvakültür] Sucul canlıların sınırlı alanlarda (havuz, ağ kafes vb.) besiye alınması ile döllenme dahil yumurtadan başlatılarak genç bireylerin belirli bir boya ya da pazar boyuna ulaşıncaya kadar yetiştirilmesi.

aquatic (hydrophilous) [sucul] Suya düşkün, suyu seven, su içinde ve yakınında yaşayan ya da suya ait olan.

aquatic layers in water column [su kolonu tabakaları] Yüzeyden tabana kadar olan kısma pelajik tabaka denmektedir. Pelajik terimin kelime anlamı deniz demektir. Su kolonunun farklı kesimlerini belirtmek için bazı tabaka ya da katman adları kullanılmaktadır. ® Divisions in marine habitats. ® Stratification of water column.

Peagic [Pelajik]

Photic [Fotik]

Epipelagic [Epipelajik]       

Aphotic [Afotik]     

Mesopelagic [Mezopelajik]

yüzücü,  yüzen

ışıklı

üst-yücücü

ışıksız

orta-yüzücü

Bathyalpelagic [Batipelajik]

Abyssopelagic [Abisopelajik]

Hadopelagic [Hadopelajik]

Demersal [Demersal]

Benthic [Bentik]

Derin-yüzücü

Abisay-yüzücü

Hado-yüzücü

Tabansal

Taban

Arabian fangblenny [horozbina] ® Petroscirtes ancylodon.

Arachne [spider] Örümcek. ® Araneida.

arachnology [araknoloji] Örümcek-bilimi. Örümceğimsileri inceleyen zooloji dalı.

Arafura Sea [Arafura Denizi] Kuzeyde Banda Denizi, batıda doğu Timor, Güneyde Darwin ve doğuda Yeni Gine arasında yer alır. Boyu 1,290 km eni 560 km’dir. Sığ ve mercan resiflerinin bol olduğu, derinliği 50-80 metre kadar olan bir denizdir.

aragonite [aragonit] Kalsiyumkarbonat (CaCO3) kristallerinin biyolojik kökenli olup canlılarda rastlanan altıgen şekli.

Araneida (spiders) [örümcekler] Arthropoda kabilesi, Arachnida sınıfı, Araneida –örümcekler takımı 40 aileden oluşmaktadır. Vücut, baş-göğüs (cephalothorax) ve gövde (abdomen) kısmından oluşmaktadır. Karın tek parçadır.

Arbacia lixula (black sea urchin) [?] Gövde yassıca ya da koni şeklindedir. Ağız çevresi geniştir. Ağız yüzeyi siyah sıklıkla açık kahverengi dikenlidir. Çıplak kabuk pembe ya da gri olup gözeneklerin yerini belirginleştiren kırmızı çizgilidir. Küçük bireyler açık kahverengidir. Çapı en çok 6 cm, dikenleri 3 cm'dir. Sığdan (0 m) 40 m derinliğe kadar yayılır. Kayalıklar ve taşlıklar üzerinde yaygındır. Aralıklı topluluklar halinde Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı önemsizdir.

Arca [Arca] Bir midye cinsi.

Arca barbata (hairy ark) [?] ® Barbatia barbata.

Arca noae (Noah’s ark, ark clam) [Nuh tarağı] Çift-kabuklu (Bivalvia) sınıfı, Pteriomorpha altsınıfı, Arcoida takımı, Arcacea üstailesi, Arcidae ailesinin Arca cinsi türüdür. Kabukları eşit olup dikdörtgen şekilli ve uzuncadır. Kabuğu kalın Yapısı gemiyi andırır. Değişken ışınsal kaburgalıdır. Dış zar (deri) koyu sarı olup lifsi uzantılar kabuk kenarında yer alır. Dar ve uzun eklemli ve çok sayıda küçük enine dişlidir. Arka kısımdaki rengi hafif koyu esmer, küçük alazlı ve zikzaklıdır. Kabuğun içi beyaz ve sarı ve esmer lekelidir. Boyu en çok 10 cm olabilir. Sıklıkla rastlanan boyu 5 cm ile 8 cm arasındadır. Gel-git kuşağı altında değişik malzemeye yapışık yaşar. Çoğunlukla çakıllı kum, ince ya da kaba çakıllı üstünde yayılır. İlginç olan özelliği, bu çift kabuklunun diğer yumuşakça ve midyelerin aksine hemoglobini dokularına oksijen taşımada kullanmasıdır.Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

arceo plastid [arkeo plastid] Hücresinde plastid taşıyan alglerde belirgin niteliğe sahip plastidial yapı şeklidir.

arch (ark clam) [Nuh tarağı] ® Arca noae.

arche- (prefix) [arke-] İlk, birinci. Örnek; arkesefal (archencephalon)-İlkel ön beyin.

arched swimming crab [?] ® Liocarcinus arcuatus.

archipelago [arkipelago] Adalar denizi. Eskiden doğu Akdeniz bölgesinin, özellikle Ege Denizi’nin adı.

Arcidae (ark clams) [?] Kabuklar eşit yada eşit olmayabilir (sol kabuk daha büyük olandır). Yüksekliğinden daha enlidir. Kancalar merkez hat önündedir. Kabuk dışı ışınsal kaburgalıdır, kenarları tırtıklı (testeremsidir). Eklem kısmı neredeyse düz olup küçük enine dişlidir. 2 gelişmiş kas izi vardır. Solungaçları lifsidir. Akdeniz sular sisteminde bu aileden 15 tür yaşamaktadır. Bunlardan 5'i boy ve miktar bakımından ilgi çekicidir.

arc-tallus [yay-tallus] Bölünme kabiliyeti olan yalıtılmış bireysel hücrelerden oluşan tallus, esasen koloni halinde yaşar.

Arctica [arktik] Kuzey kutbu bölgesi. Kuzey buz denizinin yer aldığı alan.

area [alan] İki boyutlu ortamdaki yüzey. MKS sisteminde ölçü birimi m2 ‘dir.

area cardinal [asıl alan] Kabukların sırt kenarındaki kancayı dış yüzeyden ayıran parça.

area swept [taranan alan] ® Swept area.

Arenicola marina (Arenicola, lugworm) [?] Kumlu ve çamurlu zeminde yaşar. Birey sayısı metrekarede 50’ye ulaşabilir. Boyu 15-25 cm’ler arasında değişir. Bilinen en büyük bireyi 36 cm’dir. Başı aşağı doğru 20-40 cm derine J-şeklinde gömülmüş olarak bulunur. Kırmızı ve dallı solungaçları vardır. Artık malzemenin kullanımı ve tabanın eşilmesi ve havalandırılmasını sağlar. Olta yemi olarak önemlidir. Ticareti vardır.

Arenomya arenaria (sand gaper) [?] ® Mya arenaria.

argentatus (argentous) [gümüşi].

Argentina sphyraena (Argentine) [derin su gümüş balığı, derinsugümüşü balığı, gümüş balığı, derinsu gümüşbalığı] Bilinen en yaşlı birey 16 yaşındadır. Boyu TL=40 cm kadar olabilir. Taban üstünde 50-700 m derinliklerde rastlanır. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Akdeniz’de kış-ilkbahar aylarında yumurtlar. Yumurta ve kurtçukları yüzücüdür (pelajiktir).

argentine [derin su gümüş balığı, derinsugümüşü balığı, gümüş balığı, derinsu gümüşbalığı] ® Argentina sphyraena.

argentines (silversides, herring smelts) [Gümüşbalığıgiller, Gümüş-balığıgiller] ® Argentinidae.

Argentinidae (herring smelts, argentines, silversides) [Gümüşbalığıgiller] Actinopterygii sınıfı, Argentiniformes takımın bir ailesidir. İki cinste Glossanodon (14 tür) ve Argentina (13 tür) bulunmaktadır. Küçük balıklardır. Bilinen en büyük boylu bireyi 60-70 cm kadardır. Diğer türlerin boyu 25-30 cm civarındadır. Gövde ince uzun, gözler iridir. Ağız küçüktür. Üst çenede dişler yoktur. Yüzgeçlerde ışın bulunmaz. Yağ yüzgeci bulunur. Gövde ortasında sırt yüzgeci yer alır. Gümüşi lekeli yüzme kesesi mevcuttur. Dokununca kaygan olup kolay dökülen pullar çemberimsidir (sikloidtir). Tatlı, acı ve deniz suyunda yaşarlar ancak çoğu türü denizeldir. Küresel ölçekte yaygındırlar, çoğunluğu tropik ve alt-tropik iklimde yayılırlar. Tabana yakın kesimde büyük sürüler oluştururlar. 450 m derinliğe kadar kıta bayırlarının üst kesimlerinde ve kıta sahanlığının üstünde bento- ya da mezo-pelajiktirler. Plankton, Amphipoda, Cephalopoda, Chaetognatha, Ctenophora ve krill ile beslenirler. Samansı renkte yanar-dönerdirler. Yanlarda gümüşi ya da esmer şerit vardır. 

argentous (argentatus) [gümüşi].

Argobuccinum giganteum (oil-vesseltriton) [?] ® Argobuccinum olearium.

Argobuccinum olearium (oil-vesseltriton) [?] Sin. Ranella gigantes; Argobuccinum giganteum. Kabuk iğ şekilli ve derin dikiş izlidir. Kabuk ağzında gelişmiş iyi bir kanal hafif arkaya büküktür. Rengi bej ya da hafif esmer; kabuk ağzı açıklığının içi beyazdır. Boyu en çok 20 cm, çapı 8 cm olabilir. Ender türdür. Mercan resifli tabanda  yaşar. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Argonauta argo (greater argonaut) [?] Eşeysel çift-yapısallık çok belirgindir. Dişiler erkeklerden 10 - 15 kez daha iridir. Rengi kırmızı esmerdir. Manto boyu dişilerde en çok 12 cm olup gondol (kayık kabuk) ile birlikte 30 cm boya ulaşır. Erkeklerin toplam boyu 2 cm'dir. Epi-pelajik türdür. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur.  Toplu avcılığı tesadüfidir.

Argyropelecus hemigymnus (half-naked hatchetfish) [gümüşbalta balığı] En çok TL=5 cm civarında olabilir. Taban üstünde asılı kalır ya da yüzer. 100-1080 metrelerde bulunur. Balıkçılığı yapılmaz. Erin bireyler gece dikey göç yaparak yüzeye yaklaşır. Yumurta ve kurtçukları (larvaları) yüzücüdür (pelajiktir).

Argyrosomus regius (meagre) [sarıağız, işkine, sarıağız balığı, kötek] Toplam boyu TL=230 cm ve ağırlığı 103 kg kadar olabilir. Taban-yüzücü (bentopelajik) olup okyanus-göçerdir (okyanodrom). 15-300 metre derinliklerde rastlanır. Ticari önemi olan balıkçılık kaynağıdır. Kızıldeniz’den Akdeniz’e göçmüştür. İlkbahar ve yaz aylarında yumurta bırakır. Sıcaklık değişmesine bağlı olarak erin ve genç bireyleri kıyı boyunca ya da kıyı ve açık su arasında göçer. Etoburdur.

arid [kurak] Su bütçesi açık veren (az yağış alan) iklim. Örnek; Akdeniz.

aridity index [kuraklık göstergesi] ® Index of aridity.

Ariosoma balearicum (bandtooth conger) [mığrı] TL=35 cm olabilir. 1-730 m derinliklerde rastlanır. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Okyanus-göçer (okyanodrom) olup daha çok mercan resiflerinde ve kıta sahanlığı üzerinde kuma ya da tabana gömülü olabileceği gibi kovuklara da girmiş olarak bulunur.

Aristaeomorpha foliacea (giant red shrimp) [?] İri karideslerdendir. Rengi tekdüze kızıl kırmızıdır. Boyu erkeklerde 17 cm, dişlerde 22,5 cm olabilir. Genelde rastlanan boyları erkeklerde 13 - 14 cm ve dişilerde 17 - 20 cm'dir. Çamurlu tabanda 120 m ile 1,300 m'ye kadar demersal olup çoğunlukla 700 m civarında bulunur. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında (Çanakkale'ye kadar) bulunur. Dip trolü ile avlanır.

Aristeidae (?) [?] Derinde yaşar, gövde pürüzsüz, bazen yumuşaktır. Rengi kırmızı bazen de mavimsidir. Ailedeki iki tür (Aristeus antennatus ve Aristaeomorpha foliacea) tabansaldır. Gennadas elegans pelajiktir. Ekonomik yönden değeridirler.

Aristeus antennatus (blue and red shrimp) [?] İri karideslerdendir. Rengi soluk kırmızıdan parlak kırmızıdır. Karapaks mavimsidir. Boyu 22 cm'dir, ancak genelde rastlanan boyları 10 ile 18 cm kadardır. 80 m ile 1,400 m arasında çamurlu tabanda demersaldir. Çoğunlukla 200 m ile 250 m'ler arasında rastlanır. Gündüz 800 m'den derinde, gece ise 150 m'lere kadar çıkar. Türkiye'nin Antalya Körfezi kesiminde bulunur.

ark clam (arch) [Nuh tarağı] ® Arca noae.

ark clams (?) ® Arcidae.

arm [kol] Kafadanbacaklılarda belirtici ad: sırtsal kollar, yan-sırtsal, yan-karınsal ve karınsal kol;  ya da sırsıyla kol I, II, III ve IV (Romen rakamları ile). Formül: Kolların birbirine göre görece uzunlukları azalan sırayla 1, 2, 3, 4 ya da 3, 2, 4, 1 gibi (Arap rakamları ile) ifade edilir.

armature [çerçeve, armatür] Kafadanbacaklılarda vantuzların varlığı ve yerleşme düzeni ve/ya da kanca ve kollar ve dokunaçlar ile çomağın yerleşme düzeni.

armless snake eel [yılankurdu balığı, yılanbalığı] ® Dalophis imberbis.

armored gurnards (armored searobins) [Dikenliöksüzbalığıgiller] ® Peristediidae.

armored searobins (armored gurnards) [Dikenliöksüzbalığıgiller] ® Peristediidae.

Arnoglossus imperialis (imperial scaldfish) [küçük pisi] TL=25 cm. 20-350 metrelerde yaşayan tabansal (demersal) balıktır. Ticari avcılığı yapılmaktadır. Kabuklar arasında kumlu zeminde yaşar.

Arnoglossus kessleri (scaldback) [dil balığı, pisi balığı, küçük pisi] En çok 10 cm kadar olabilir. Kıta sahanlığının sığ kesimlerinde rastlanır. Omurgasızlar ve küçük balıklarla beslenir.

Arnoglossus laterna (scaldfish) [dil balığı, pisi balığı, küçük pisi] Boyu TL=30 cm kadar olabilir. 8-10 yıl kadar ömrü vardır. 10-200 m derinliklerde yayılır. Ticari balıkçılığı yapılmamaktadır.

Arnoglossus rueppellii (Rüppell's scaldback) [küçük pisi] Tabansaldır (demersaldır). 85-900 metreler arasında bulunur. Boyu TL=18-20 cm olabilir. Akdeniz’de sonbaharda yumurtlar.

Arnoglossus thori (Thor's scaldfish) [dil balığı, pisi balığı, küçük pisi]  Boyu TL=22 cm civarındaki bu yassı balık tabansal (demersal) olup 10 yıl kadar yaşar. 50-300 metrelerde rastlanılan bu tür daha çok 100 m’den daha sığ yerlerde bulunur. Ticari balıkçılık değeri düşüktür.

arrow [ok]® Sagitta.

arrow shrimp [?] ® Plesionika heterocarpus.

arrow worms [Kıllıçeneliler] ® Chaetognatha.

Artemia (brine shrimp) [?] Nauplius evresindeki larvalarının akvaryumculukta kullanılan kabuklular (Crustacea) altkabilesinden kabuksuz olan Anostraca takımı, Artemiidae ailesinin bir cinsi.

artemia [artemia] Sağlıklı. Yaralanamaz.

Artemia nauplii (brine shrimp larvae) [Artemia larvaları (kurtçukları)] Akvaryumda yem olarak kullanılır. Artemia’nın erin bireylerinin büyük balıklarda yem olarak kullanımı sınırlıdır. Çünkü besin değeri düşüktür. Sıcak, havalandırılmış suda oluşan kurtçuklar tatlı-su ile yıkanıp üzerlerindeki tuz uzaklaştırıldıktan sonra yem olarak verilir.

Artemia salina (brine shrimp) [?] ® Artemia nauplii.

Arthemis exoleta (mature dosinia) [?] ® Dosinia exoleta.

Arthropoda [Eklembacaklılar] İnanılması güç (Insecta-böcekler, Crustacea-kabuklular, Chelicerata-örümcekler ve akrepler ile Centripeda-kırkayaklar gibi) farklı grupları içine alır. Vücut bölümlere ayrılmış olup baş, göğüs ve karın bölgelerine ayrılır. Bacakları eklemlidir. Kan dolaşımı açık olup vücut boşluğu içinde dolaşır. Vücut boşluğu gevşek bağlı dokuyla doludur. Kitin deri dış iskelet görevini de yapar ve zaman zaman değiştirilir. Petek gözlü ve ayrı eşeylidirler (cinsiyetlidirler). Karada ve suda yaşarlar. Solunum, ya solungaçlarla ya da trakeyle olurlar. Sinir sistemi solucanlarda olduğu gibi ip merdiveni gibidir. Karmaşık kas sistemiyle eklemlerini hareket ettirirler. Eklembacaklıların tür sayısı diğer bütün kabilelerdeki türlerin toplamından daha çoktur. Sistematik ilişkileri henüz açıklığa kavuşmamıştır. Beş alt-kabileye ayrılırlar. Bunlar; Trilobita-(Permiyen çağda yok olmuştur), Chelicerata-(örümcekler, keneler, akrepler), Myriapoda-kırkayaklar, çiyanlar), Hexapoda-(böcekler), Uniramia (böcekler ve kabuklular arasında yer alanlar) ve Crustacea-(istakozlar, yengeçler, düğmeler-barnacle)’dir. Denizel olanlar içerisinde çoğunluğu yani önde gelen grubu kabuklular (Crustacea) oluşturmaktadır.

articles [malzemeler] Çok fazla tanıma (anlama) sahip bir terimdir (a) bazı Chlorophyta/Ulvophyceae’de (örneğin Cladophora) belirtilen çok çekirdekli elemanlar iplicik oluştururlar (hücrelerdeki “sensu stricto=dar anlamda” genellikle tek çekirdekli bir bölgeyi kapsar); (b) bazı kırmızı algler (örneğin Corallina) kendi aralarında esnek ve kireçleşmemiş eklem ile birbirlerine bağlı olup kireçleşmiş, çok hücreli tal parçalarını oluşturur.

Articulata [Eklemliler Artikulata].

articulate monodont [?] ® Monodonta articulata.

articulatus (jointed) [Eklemli].

articulus (joint) [Eklem].

artificial [yapay] Doğada bulunanın yerine geçecek olup insan eliyle üretilen malzeme ve nesneler. Örnek; yapay resifler, yapay elmas vs.

artificial bait [yapay yem] Yapay malzemeden yapılmış yalancı yem. 

artificial channel [yapay kanal] Yakın kesimde yaşayan balıkları beslemek ya da yumurtlamalarını sağlamak için yapılmış kısa mesafeli kanal.

artificial fertilization [yapay dölleme] Balık yetiştiricisi tarafından sağılmış yumurta ve atmığın karıştırılması. 

artificial fly [sinek, yapay sinek] Olta ile avcılıkta böcek yem olarak kullanılmaktadır. Böcek benzeri yalancı yemler genel anlamda sinekle avcılık şeklinde algılanmaktadır.

artificial production [yapay üretim] Yumurtlama, kuluçka dönemi ve yumurtadan çıkma ve beslenme evrelerini kapsar.

artificial reef [yapay resif] Eski otomobil lastiğinden batırılan gemilere ve özel oluşturulmuş beton yapılara kadar çeşitli malzemenin deniz tabanına konularak diğer organizmaların yanında balıklara yaşam-alan oluşturulan yer. Çevrenin zenginleştiril-mesine (iyileştirilmesine) yönelik uygulamalar Akdeniz’de İtalya, İspanya ve İsrail, Baltık Denizinde Finlandiya, Okyanuslarda Avusturalya, Japonya, Havai, Filipinler, İngiltere, Karayipler, Kosta Rika, Şili Tayvan, ABD başta gelmektedir. Bunlar içerisinde en önemlisi Japonya’nın ENSEI programıdır. Bu program çerçevesinde 1976-1987 yılları arasında yılda ortalama 1,420.000 m3 olmak üzere toplam 17,000.000 m3 yapay resif oluşturulmuştur. Yapay resif uygulamaları bir yandan çevresel zenginliği artırmaya yönelik bir çabadır. Diğer yandan bu pahalı uygulamadan beklenen yararın sağlanmasının anahtarı ise oluşturulan yapay resif sisteminin balıkçılık düzenlemeleri çerçevesinde korunmasıdır. Korunamayacak bir sistemin oluşturulması, oluşturulmamasından daha kötüdür. Türkiye’nin henüz amatör ölçek düzeyinin ötesine geçememiş olmasına işte bu nedenle üzülmek gerekmez.

artificial spawning ground [yapay yumurtlama alanı] Balıkların yumurtlaması için suda bilinçli olarak oluşturulan uygun zemin (yer).

artisanal fishery [elle balıkçılık] 1- Çoğunlukla kayık ve benzeriyle elle yani insan gücü ile yapılan balıkçılık faaliyetidir.

artisanal fishery [küçük ölçekli balıkçılık] 2- ® Small-scale fishery.

Ascidiacea (ascidians) [Tulumlular] Kordalıların gömlekliler altdalının bir sınıfıdır. Sert bir yere ya da diğer malzemeye yapışarak yaşarlar. Başkalaşarak (metamorfoz geçirerek) gelişirler. Karmaşık hayvanlardır. Dolaşım ve sindirim sistemleri, kalp ve diğer organları vardır. Birçok solungaç yarıkları bulunur. Tek ve koloni halinde yaşarlar. Hemen hemen hepsi erseliktir (hermafrodittir). Tek yaşayanlar yumurta ve atmığı (sperm) dış döllenme için suya bırakırlar. Koloni oluşturanlar hem tomurcuklanma hem de yumurtaları saklayarak çoğalırlar. Renkleri değişkendir.

Ascidiacea (ascidians; sea squirts) [tulumlular] Tulumlular denizel hayvanlar olup omurgasızlar ile omurgalılar arasında yer alırlar. Tulumluların boyları (0,5 ile 30 cm), şekilleri, renk ve kıvamları çok değişken olup tanımlanmalarına izin vermez. Daima parçalarına ayırmayı (diseksiyon) gerektirir. Birçok türü ait olduğu aileye bağlı olarak farklı tomurcuk yavru (bud) oluşturan ve koloni halinde yaşayan canlılardır. Gonadlar erdişidir (hermafrodit); bunların sayı ve düzenlenmesi bir aileden diğerine değişmektedir. Tulumlular yumurtlayan ya da yumurtası ana karnında çatlayanlardandır (ovovivipardır). Bireysel boşaltım sistemi yoktur ve damar sistemi öncelikle bir kan sinüsünden oluşmaktadır ve kapalı değildir. Tulumlular tüm enlemlerde kıyıdan büyük derinliklere kadar tabanda yaşarlar. Kayalık tabanı ve gölgelik  çevreyi tercih ederler ancak yumuşak tabana da yerleşirler. Filtreleyerek beslenirler. Tulumluların Akdeniz’deki ekonomik önemleri çok sınırlıdır.

ascidians [Tulumlular] ® Ascidiacea.

asexual reproduction [eşeysiz (aseksüel) üreme] Eşey gözeleri üretmeden tomurcuklanma ya da bölünmeyle çoğalma. Bu üreme (Cyano-phyceae ve Rhodophyceae hariç) değişik tipteki sporlar ile oluşmaktadır. Çoğu grup renkli tek hücreli zoospor oluşturur. Bazı durumlarda zoospor hareket yeteneğini kaybeder ki bunlara aplanospor denir. Bazılarında aplanospor ebeveyn hücre ile özdeştir ki bu da otospor (autospor) olarak adlandırılır. Bazen aplanosporun duvarı kalınlaşır ve hipnespor (hypnospor) olarak gelişir. Cyanophyceae'de endospor ve exsospor; Rhodophyceae'de monospor, tetraspor vs eşeysiz üremenin diğer tipleridir.

ash [kül] Maddenin yanma sonucu geriye kalan kısmı.

ashore stem on [baştankara] ® Runaground.

Asian rapa whelk (rapa whelk, veined rapa whelk) [rapana] ® Rapana venosa.

ASP (abbrev) [uyuşturan midye ağılaması] ® Amnesic Shelfish Poisoning.

Asparagopsis armata (red harpon) [?] Kırmızı algdir, diğer alglere tutunur. Gövdesi tek eksenlidir, kısa dallıdır. Büyüme uçta gerçekleşir. Üreme trigeniktir. Boyu 12 cm kadardır. 1 - 12 m'ler arasında görülür. İlaç elde edilmede kullanılır. Türkiye'de Fethiye-Didim kesiminde bulunmaktadır.

aspect ratio [görünüş oranı] Yassı bir organın şeklinin ne kadar uzun olduğunu veren boyutsuz orandır. Örneğin hızlı yüzen balıklarda görünüş oranı yüksektir. Görünüş oranı A=h2/s. Burada; h=Kuyruk yüzgeci yüksekliği, bir uçtan diğerine olan uzaklık; s=Yüzgeç yüzeyidir. Örnek; yüzücü (pelajik) bir balıkta A=7,5 olabilirken tabanda duran bir balıkta A=0,6 olabilmektedir.

Aspitrigla cuculus (East Atlantic red gurnard) [dikenlikırlangıç balığı, kırlangıç, dikenli kırlangıç)] Taban balığıdır. 15-400 metreler arasında rastlanır. TL=50 cm; 21 yıl yaşayabilir. Kıta sahanlığında bazen sürü oluşturur.

Aspitrigla obscura (longfin gurnard) [kırlangıç, antenli kırlangıç] ® Chelidonichthys obscurus.

assemblage [asemblaj] Belirli bir zaman ve yerde bir arada yaşayan organizmalar topluluğu.

assimilation [özümleme (özümseme)] Besinlerin sıvı ya da katı vücut malzemesine dönüştürülmesi. Besinler bunun için sindirilir ve soğurulur. Kısaca besinin kullanılması (yeni madde üretimi) için vücuda geçmesidir. 

assimilation capacity [özümleme kapasitesi] Bir su kütlesinin mevcut yapısını sürdürülebileceği düzeyde (örneğin gübre, kirletici, atık su vb ile) yüklenebilme yeteneği. 

assimilation efficiency [özümleme etkinliği] Organizmanın aldığı besini vücut ağırlığına çevirme hızıdır.

assisstant boat [yardımcı tekne] Gırgır balıkçılığında sürünün sarılmasında kullanılan ve avcı teknede taşınan küçük deniz aracı.

associated species [ilişkili türler] Birbiri üzerinden beslenen ve aynı bölge ya da av alanında zaman zaman bulunan ve istenerek ya da kazaen hedef tür ile birlikte avlanan türler.

Assuan [Assuan] Nil üzerindeki eski barajın 7 km güneyinde 1960-1971 yıllarında kurulan yeni barajın adıdır. Eski barajın aksine Nil Nehri çamurunu tutmaktadır. Daha önce bu çamuru gübre olarak kullanan köylüler bunu kullanamaz hale düşmüşler ve yapay gübre kullanmak zorunda kalmışlardır. Yapay gübre kullanımı Nil suyu kalitesinin değişmesine neden olmuştur. Kurulan bu baraj sonrası Akdeniz’e ulaşan suyun nitel ve nicel özelliklerinin değişmesi daha önce Nil Nehri deltasında var olan balıkçılığın çökmesine ve etkilerinin tüm doğu Akdeniz’de görülmesine yol açmıştır. Özellikle  Lessepsian göçü (Hint Okyanusu-Kızıldeniz kökenli balıkların doğu Akdeniz’e göçü) artmıştır.

Astacus (Galician crayfish, broad-fingered crayfish, freshwater crayfish) [tatlı-su istakozu, kerevit, göl istakozu] Tatlı-suda yaşayan bir kabuklu (Crustacea) cinsi. ® Astacus leptodactylus.

Astacus leptodactylus (Galician crayfish, broad-fingered crayfish, freshwater crayfish) [tatlı-su istakozu, kerevit, göl istakozu] Avrupa sularında yaşar. Türkiye’de göller bölgesinde, Sapanca ve İzmit göllerinde ekonomik değeri yüksek canlı olarak avlanmaktadır. Rengi açık esmerdir. Dikkati çeken özelliği uzun makasıdır. 15 cm boya ulaşabilir. Temiz, berrak suları sever. Gündüz tabana gömülür ya da taşların altına saklanır. Alacakaranlıkta ve gece aktiftir. Her şeyi yer. Sucul canlılarla ve balık kadavrasıyla beslenir. Dişi, yumurtaları ve yavruları, yumurtadan çıkıp yüzene kadar ard kısmında taşır.

asteriscus [asteriscus] Diğer balıklarda genellikle küçük fakat Sazangillerde (Cyprinidae) içkulağın lagena kapsülü içerisinde bulunan en büyük otolit.

astern [tornistan] Gemi makinesinin, gemiyi geriye hareket edecek şekilde pervaneyi döndürmesi. Gemilerin geriye gitmesi.

Asteroidea (sea stars, starfishes) [Deniz-yıldızları] Genellikle beş kollu yıldızı andıran, alt tarafında merkezi ağzı olan derisidikenlilerdir. 1,500 kadar türü vardır. Bütün deniz ve okyanuslarda bulunurlar. Taban canlıları olup birkaçı acı-suda da yaşar. Boyları 2 cm ile 24 cm arasında değişir. Işınsal (radial) kanallar tüp ayaklarda sona erer. Her ayakta ampul, ayak ve yapışkan disk vardır. Kurtçukları (larvaları) iki yanlı (bilateral), erinleri ışınsal bakışımlıdır (simetriktir). Gelişmeleri kurtçuklar üzerinden olup başkalaşımlıdır yani metamorfoz geçirir. Çift eşeylidirler fakat erselik (hermafrodit) olanları da vardır. Eşeyli çoğalmada yumurta ve atmık suya verilir. Kopan kollarını yenileyebilirler. Yaşam süreleri farklıdır. Ancak 35 yıl ömrü olanları da vardır. Hidrolik sistem gibi çalışan su-damar-sistemiyle (tüp ayakların uzatılıp yapışması ve bırakılmasıyla) yavaş hareket ederler. Genellikle yırtıcı etobur ve leşçildirler.

Astraea rugosa (rough turbo) [?]  Sin.  Bolma rugosa. Kabuk kalın, turları iyi gelişmiş olup genellikle 7 turludur. Kabuk ağzı kapağı kalkerli, iç-yüzeyi düzdür; dış yüzeyi sarmal ve kubbemsi bir nasırla çevrilidir; rengi turuncudur. Rengi yeşilimsi bej olup içi inci gibidir. Boyu en çok 5 cm, çapı 6 cm olur. Esmer algli kesimde, resifli alanlarda boldur. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır. Ağız kapağı kuyumculukta kullanılır.

asymmetrical [bakışımsız (asimetrik)] İki yanlı (bilateral) bakışımı (simetrisi) olmayan. Örnek; Bothidae ve Pleuronectidae. Gözlerden biri kafanın öbür tarafına gider.

asymmetrical goatfish [Nilbarbunyası balığı] ® Upeneus asymmetricus.

asymptote [sonuşmaz (asimptot)] Bir eğrinin belirli bir değer ya da sınıra giderek yaklaşması ancak asla bu değer ya da sınıra değmemesi ve sonsuza uzanmasıdır.

asymptotic [sonuşmaz  (asimptotik)] ® Asymptote.

asymptotic length [sonuşmaz boy (asimptotik boy)] Von Bertalanffy büyüme modelinde stoktaki balıkların sonsuz zamanda ulaşacağı boy olarak tanımlanmakta olup gözlemlenmiş en büyük boylu balık değildir.

asymptotic weight [sonuşmaz ağırlık (asimptotik ağırlık)] Von Bertalanffy büyüme modelinde stoktaki balıkların sonsuz zamanda ulaşacağı ağırlık olarak tanımlanmakta olup gözlemlenmiş en ağır balık değildir.

asynchronous hermaphroditism [ardışık erdişilik] Ya önce erkek sonra dişi ya da önce dişi sonra erkek olma hali.

Atargis [balık tanrısı] Üst kısmı insan alt kısmı balık olan Filistin tanrısı.

Atherina atherina hepsetus (Mediterranean sand smelt) [çamuka balığı, gümüş balığı, çamuka]  Yüzücü (pelajik) balıktır, en çok TL=20 cm olabilir. Balıkçılığı yapılmaktadır. Bazen deniz kulaklarında görülür, daha çok yakın kıyıda rastlanır.

Atherina hepsetia boyeri (big-scale sand smelt) [gümüş, gümüş balığı, aterina, aterina balığı] Tabansal (demersal) olup etraf-göçerdir (amfidrom). Boyu TL=20 cm olabilir. Deniz, acı-su ve tatlı-suda bulunur. Etobur olup daha çok 1 metre derinlikte rastlanır.

Atherina hepsetia presbyter (sand smelt) [gümüş, gümüş balığı, aterina, aterina balığı] Tabansal (demersal) olup okyanus-göçerdir (okyanodrom). Acı-suya girer. Boyu TL=20 cm ve 4 yaşında olabilir. Etobur olup mevsimsel sürü oluşturur.

Atherinidae (Old World silversides) [Gümüşbalığıgiller] Actinopteygii sınıfı, Atheriniformes takımında yer alan 25 aileden biridir. Aile 165 türü barındırır. Nadiren 15 cm uzunluğu geçen küçük balıklardır. Gövde silindir şekilli ve basıktır. Baş kısadır, gözler iridir, burun sivri, ağız küçüktür ve uçtadır (terminal). Dişler ince, güçsüz ve sivridir. Solungaç yayı dikenleri uzun ve narindir. Kuyruk yüzgeci çatallı pulları görece iri, çemberimsi ve kaygandır (sikloid). Yanal çizgi yoktur. Benekli sırt yeşilimsi ya da mavimsidir. Karın beyazımsıdır. Gövdenin ortasından kuyruk kaidesine kadar uzanan çizgili yanal şerit bulunur. Tüm tropikal ve ılıman yüzey sularında kıyı boyunca bulunurlar. Bir çoğu haliçlere ya da acı-sulara girerler, diğerleri ise tatlı-suda yaşarlar. Sürü oluştururlar. Planktonla, deniz kulaklarında (lagünlerde) küçük bentik omurgasızlarla beslenirler. Çok sayıdaki yumurtalar kümeler halinde su yosunlarına (alglere), kayalara ya da dipteki kuma yapıştırılır. 

Atherinomorus lacunosus (Hardyhead silverside) [gümüş balığı] Boyu TL=25 cm olabilir. Acı-suya girer. 1 m derinliklerde rastlanır. Hint Okyanusu kökenli olup Akdeniz’e görece yeni yerleşmiştir. Yem balığı olarak balıkçılığı yapılmaktadır. Kumlu kıyı boyunca sürü oluşturur.

Atlantic bonito [palamut, torik, çingenepalamudu, kestanepalamudu, palamut, palamutvonozu, sivri balığı, sivri, altıparmak, piçuta, zındandelen] ® Sarda sarda.

Atlantic cod (cod) [morina] ® Gadus morhua.

Atlantic herring (herring) [ringa] ® Clupea harengus.

Atlantic horse mackerel [kraça balığı, karagözistavrit, istavrit balığı, karagöz istavrit] ® Trachurus trachurus.

Atlantic lizardfish [zurna balığı, lokum balığı] ® Synodus saurus.

Atlantic loggerhead (loggerhead sea turtle) [karet, karet kaplumbağası, sini kaplumbağası] ® Caretta caretta.

Atlantic mackerel (mackerel) [uskumru] ® Scomber scombrus.

Atlantic mud shrimp [?] ® Solenocera membranacea.

Atlantic Ocean [Atlas Okyanusu] Doğuda Avrupa ve Afrika, batıda Amerika kıtaları arasında kalan ve 106,200.000 km2 alanı olan okyanus. Ortalama derinliği 3,314 metre olup en derin yeri Porto Riko çukurudur. Dünyanın en uzun sıradağı “Orta Atlas Sıradağı” bu okyanustadır. Akdeniz sular sistemi dediğimiz bölgemiz iç denizleri Cebelitarık Boğazı ile bu okyanusa açılır.

Atlantic pomfret [baltabaş balığı] ® Brama brama.

Atlantic salmon (salmon) [som, som balığı, somon] Alabalıkgiller familyasının bir ferdi. Dilimize yerleşmiş olan som balığı adı yerine “somon” adı yetersiz çevirmen ve medyanın kullanıma soktuğu yeni bir adlandırmadır. ® Salmo salar.

Atlantic saury (needlefish) [zargana balığı, zargana] ® Tylosurus acus imperialis.

Atlantic saury [uskumru turnası, zurna balığı, zargana, zurna, zurna balığı, pinnüllü zargana] ® Scomberesox saurus saurus.

Atlantic spotted flounder [kocaağızpisi, iripulpisi balığı, kanca ağız pisi balığı, kancaağız pisi balığı] ® Citharus linguatula.

Atlantic stargazer [kurbağa balığı, çift yaldızlı balığı, deniz ineği, deniz kedisi, tiryaki, tiryaki balığı] ® Uranoscopus scaber.

Atlantic torpedo [çarpan, elektrik balığı, uyuşturan (uyuşturan balığı)] ® Torpedo nobiliana.

Atlantic tripletail [demirci balığı, üç kuyruk balığı, tahta balığı] ® Lobotes surinamensis.

atlas [atlas] Kafayı izleyen ilk omur.

atmosphere [atmosfer (havaküre)] Yerkürenin etrafını saran karışmış gazlardan oluşan örtüdür. Atmosfer, gazların yanında az da olsa su buharı ile sıvı ve katı parçacıkları içermektedir. Su buharı hariç, atmosfer %78,1 azot, %20,95 oksijen, %0,9 argon ve az miktardaki diğer gazlardan oluşmaktadır.

atmospheric pollution [atmosfer kirliliği] İnsanların endüstriyel faaliyetleri sonucu doğrudan atmosfere verilen kirlilik öğeleriyle atmosferin doğal bileşenlerinin bozulması.

atmospheric pressure [atmosfer basıncı] Atmosferden birim alana yapılan etki.

atoll [atol] 1- İçerisinde adacıkların bulunabileceği halkamsı mercan resifi.

atoll [atol] 2- Yuvarlak, elips ya da at nalı şeklinde olup mercan resiflerinin oluşturduğu küçük adacıktır.

atom trawl (Larsen two boat trawl, floating trawl, Larsen trawl, Larsen midwater trawl) [çift tekne orta-su trol ağı] ® Two boat pelagic trawl.

Atomic Absorption Spectrometer (AAS) [atomik soğurma spektrometresi] Çeşitli matrislerdeki (su, sediman, organizma vb.) metal miktarlarının saptanmasında kullanılan cihaz.

Atrina fragilis (brittle pen shell) [?] Sin. Atrina pectinata; Pinna fragilis. Kabuk kolay kırılır; önde şekli kamayı andırır, arkada değirmidir. Işınsal sıra sırtlıdır. Sedefsi iç alan ikiye ayrılmaz. Rengi boynuzsu yarı saydam olup dışı bej, biraz esmerce boyalıdır. İçi parlak öne doğru sedefsidir. Boyu en çok 35 cm olabilir. Sıklıkla rastlanan boyu 20 cm kadardır. Çamurlu kumlu, çakıllı kıyısal kuşaktan 600 m derinliğe kadar yayılır. Türkiye'nin batı Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı vardır.

Atrina pectinata (brittle pen shell) [?] ® Atrina fragilis.

at-risk fish stock(s) [tehlikedeki stok(lar)] Miktarının giderek azaldığı tespit edilen ve özel düzenleyici önlem gerektiren balık stok ya da stokları.

auditory capsule [işitsel kapsül] Keski-solungaçlıların (Elasmobranchii) iç kulağında kıkırdak olan ama kemikli balıklarda (Teleostei) kıkırdağımsı iç kulak kapsülü.

Aulopodidae (?) [Derisu-zurnasıgiller] Aulopididae ailesinin eşanlamlı adı (sin.) Aulopidae’dir. Sınıflandırmalarında farklılıklar vardır. Aile, Actinopterygii sınıfı, Aulopiformes takımında yer almaktadır. İki cinste (Aulopus 4 ve Hime 6) olmak üzere toplam tür sayısının 10 olduğu belirtilmektedir. Akdeniz’de tek bir türü bulunur. Silindirimsi kesitli gövde ince ve uzundur. Baş iri ve kalındır. Göz elips biçimindedir, gözbebeği yuvarlaktır. Ağız iri ve uçta bulunur (terminal). Çok sayıda küçük, sivri, sıkışmamış diş ağızda yer alır. Solungaç dikenleri gelişmiştir. Yüzgeçlerde sert ışın bulunmaz. Kuyruk yüzgeci çataldır. Başın alt kısmı hariç, gövde taraksı (ktenoid) pullarla kaplıdır. Göğüs ve karın yüzgeci kısmında küçük pullar yer alır. Kırmızı, sarı, yeşil renkteki beneklerle gövde yeşilimsi esmerdir, sırt ve kuyruk koyu lekelidir. Boy 45 cm civarındadır. Kıta sahanlığı ve kıta bayırında 200 ve 300 m derinliklerde çamurlu dipte tabansaldır (demersal). Çift cinsiyetlidir. Tüm sene boyunca özellikle Mart ve Haziran ayları arasında ürer, kurtçukları (larvaları) yüzücüdür (pelajiktir). Etoburdur, balıklar, karidesler ve kafadanbacaklılarla beslenir.

Aulopus filamentosus (royal flagfin) [derinsu zurna balığı] TL=50 cm boya ulaşabilir. 50-100 m’lerde yayılır. Ticari balıkçılığı yapılmaktadır. Sahanlık üstünde avlanır.

Aurelia aurita (common jellyfish, common sea jelly, saucer jelly, moon jelly) [ay denizanası, medüz] Bu medüz türü yakın kıyıda ve açıkta -6 ile +310C arasındaki sularda bulunur. Acı-suda binde 6 tuzluluğa dayanır. Gelişmesine en uygun sıcaklık 9-190C’lerdir. Şemsiye disk şekilli, kenarları dokunaçlıdır. Şeffaf yapılıdır. Sırttan bakıldığında nal şeklindeki 4 gonadı ve ışınsal kanal ağı görülebilir. Beyazımsı renkte bazen hafif mor tondadır. Şemsiye çapı 40 - 50 cm, kadar olabilir. Açık ve kıyı sularında yaşayan pelajik türdür. Eşeyli çoğalırlar, erkek ve dişi ayrıdır. Kasılma ile hareket ederler. Davranışları besine ve diğer dış koşullara bağlıdır. Etoburdur ve planktonla beslenir.Akdeniz sular siteminde ve özellikle Karadeniz'de boldur. Japonya'ya satılmak üzere Aurelia Karadeniz'de yüzey ağları ile ticari olarak avlanır. Av preslenir ve kurutulur. Kullanımı eczacılık ve besin olarak tüketimine yöneliktir.

auricula [aurikula] Kulak kepçesi benzeri yapı.

auriforme [kulaksı] Kulak şekilli (şeklinde).

auris [ear] Kulak. Duyma organı.

autecology [autekoloji] Bir türün çevresi ile ilişkilerini ele alan ekoloji. ® Ecology. ® Synecology. ® Demecology. ® Genecology.

autoclave [otoklav] Kapağı ve gövdesi iç basınca dayanıklı bir cins tencere. Laboratuvar malzemelerinin mikroplardan arındırılmasında (sterilizasyon) kullanılan alet.

autolysis [otoliz] Protein, yağ ve diğer vücut parçalarının (dokuların) balığın ölümünden sonra enzimlerle bozunması. Bozunma hızı, sıcaklığa bağlıdır.

automatic feeder [otomatik yemleyici] Ağ kafeslerde balık besiciliği-yetiştiriciliğinde yemi önceden belirlenen zaman ve miktarda veren cihaz.

automatic longline [otomatik çapari] Çapari balıkçılığında oltalara yem takan, atan ve toplayan mekanizma.

automatic tide gauge [otomatik seviye ölçer] Deniz seviyesindeki değişiklikleri ölçen ve kaydeden cihaz ya da mekanizma.

autopilot [otopilot] Gemileri istenen gidiş yönünde (rotada) tutmada kullanılan elektronik alet.

autospor [otospor] ® Asexual reproduction.

autotroph [ototrof (kendibeslek)] Kendi besinini üreten. Özbeslenen.

autotrophic [özbeslenen] Besinini fotosentez yoluyla kendi üreten.

autotrophic lake [ototrof göl] Organik maddelerin kendi içinde oluştuğu ve etrafındaki karadan gelmediği göl.

autotrophy [özbeslenme (ototrofi, kendibesler)] İnorganik maddeden güneş enerjisini klorofil yardımıyla kullanarak kendi besinini üretme yetisidir. Besinini fotosentezle canlının kendisinin üretebilmesi.

autumn (fall) [sonbahar] Eylülün 21'inde başlayıp Aralığın 21'inde biten süre. 

autumn fry [sonbahar yavrusu] Büyüme mevsimi sonunda (sonbaharda) avlanan yaşama şansı yüksek yavru balık.

autumn sickness [sonbahar hastalığı] Belirti ve nedeni bilinmeyen, sonbaharda görülen öldürücü balık hastalığı.

autumn turnover (fall overturn, fall turnover) [sonbahar karışımı] Sonbaharda havaların soğuması ve rüzgâr etkisiyle yüzeyde soğuyan suyun ağırlaşarak dibe çökmesi, suyun karışması.

auxillary scale [ek pul] Büyük pulların üstünde ya da arasındaki küçük pullardan biri. Örnek; Pomacanthidae ailesi.

Auxis rochei (bullet tuna) [ton balığı, gobene, gobone, tombil balığı, tombik, tulina] Ekonomik önemi yüksek balıktır. TL=55 cm kadar olabilir. Yüzücü (pelajik) ve okyanus-göçerdir (okyanodrom). Erin bireyleri kıyı sularında avlanır. Sürü oluşturur. Küçük balıklarla beslenir. Çoğunlukla gırgır ile avlanır.

auxospore [öksospor] Diyatomlarda iki hücrenin birleşmesinden oluşan üreme hücresi.

auxotrphy [öksotrfi] Vitamin vb gibi elzem kimyasalları vücut dışından alma şeklindeki beslenme katkısı.

availability [elde edilebilirlik] 1- Bir stok ya da popülasyonun belirli zamanlarda (av mevsiminde) avlanılan alanda bulunması ve diğer zaman ya da mevsimde avlanılan alanda bulunmaması yani avlanabilir olmamasıdır. Stoka katılma (içgöç) avlanılamayan bu parçadan olabileceği gibi bu kısım stokla başka zaman sürecinde de karışabilir.

availability [elde edilebilirlik] 2- Birim çaba başına düşen av. Harcanan güç birimi başına düşen av.

availability [yararlanılabilirlik] 3- Bir popülasyon ya da stok’un ya da bunların parçasının belirli bir yer ve zamanda (balıkçılık mevsiminde) avlanılabilir durumda olması.

availability [yararlanılabilirlik] 4- Belli bir tür ya da boydaki balığın bir av alanında belirli bir av aracıyla avlanabilir olup olmadığı.

average (mean) [ortalama] Değerlerin toplamı/değerlerin sayısı (åx/n).  

average sea level (mean sea level - MSL) [deniz yüzeyi ortalama su seviyesi] Uzun süreçli (15< yıl) ya da buna eşdeğer süre için hesaplanmış tüm gel-gitler dahil deniz (okyanus) yüzeyinin ortalama yüksekliğidir. 

aves [birds] Kuşlar.

AVHRR (abbrev) (Advanced Very High Resolution Radiometer) [Çok Yüksek Çözümlemeli Radyometre]

avlanabilirlik katsayısı [catchability coefficient] Balıkçılık ölümünün şiddetidir. Öz olarak örneğin bir sürütme ağı (trol) önüne çıkan bütün balıkları avlıyorsa buradaki avlanabilirlik katsayısı q=1 yani %100’dür. Avlanabilirlik katsayısının %100 olamayacağı bilinmesine rağmen taranan alan yöntemiyle yapılan balık biyokitlesi tahminlerinde genellikle ve deneye dayalı ölçüm değeri yoksa q=1 yani %100 alınır. Bu yapılan tahmini (biyokitleyi) daha az gösterir. Bu ise yapılan tahminde daha güvenli tarafta olmayı sağlar ki model uygulamalarında aşırı avcılığa yol vermeyeceği için seçilebilecek en doğru yol ve yaklaşımdır.

avlanılmamış yer [unfished ground] Balık avcılığının yapılmadığı alan, bölge. 

avla-sal [catch-and-release] Oltacılıkta avlanan balığın stoğu korumak için salıverilmesi. Av sınırının (günlük) sıfır olduğu durum.

avoidance [kaçınma (savuşma)] Bir balık ya da balık sürüsünün, etkileyen kaynağın (gürültü, yırtıcı) ya da av aracının (trol, solungaç ağı, olta vb) etki alanından savuşması, kaçması.

avoidance reaction [kaçınma (savuşma) tepksi] Uygun olmayan koşullara malzeme, kimyasallar vs’nin organizmalarda neden olduğu yavaş ya da hızlı harekettir.

avoidance threshold [kaçınma (savuşma) eşiği] Kaynağın etkisinden savuşmak için gerekli olan en düşük konsantrasyon düzeyi.

avrita balığı [flathead mullet] ® Mugil cephalus.

awning [tente] Güverte ve güvertede çalışanları yağmur ve güneşten korumak için güverte üzerine gerilmiş sağlam örtü.

axenic culture [saf kültür (aksenik kültür)]  Laboratuvarda, kontrollü ortamda çoğunlukla tek gözeli canlıların (örneğin bir fitoplankton türünün) saf kültürü. 

axial [eksen, eksensel] Karındanbacaklılarda sarmal eksen (columella) kabuk sarmalının etrafında dolandığı eksendir. Bu sıfat eksene paralel olan kabuktaki yontu elemanları ile sarmal döngülere dikey bir elemanın ilavesini tanımlamak için de kullanılır.

axillary seabream [kırma mercan, kırmamercan balığı, yabani mercan] ® Pagellus acarne.

axillary wrasse [çırçır balığı, ot balığı] ® Symphodus mediterraneus.

Azorinus chamasolen (antique razor clam) [?] Sin. Solenocurtus antiquatus. Çamurlu ve kumlu-çamurlu tabanda infra ve cirka litoral katmanda yaşar. Yaygın tür değildir. Boyu en çok 5,5 cm olabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve Ege kıyılarında bulunur. Avcılığı rastlantısaldır.

Azov Sea [Azak Denizi] Kırım yarım adasının kuzey doğusunda yer alan, sığ olup suyunun tuzluluk derecesinin oldukça düşük, Don ve Kuban ırmaklarından tatlı-su girdisinin görece yüksek olduğu bir iç denizdir. Karadeniz’e Kerç boğazıyla bağlıdır. Uzunluğu 240 km, eni 135 km ve yüzey alanı 37,700 km2 kadardır. Bu denizin suyu Aralık-Mart aylarında donar. Üretim düzeyi yüksektir. Bazen Karadeniz hamsi balığı beslenmek için Azak Denizi’ne girer. Azak hamsisi ile Karadeniz hamsisinin melez oluşturduğu belirtilmektedir.